89. Lidena "En Yakın Düşman"

"Yani garip bir orman var ve oraya girip sağ çıkması mı gerekiyor?" diyen Asır ile Verma Duvran kafasını salladı. Asır itiraz etmek istedi. Şöyle bir öne atılacak gibi oldu ama vazgeçti. Ayak bağı! Lanet ayak bağı olmayacağına yemin etmişti!

"Zaten orman aynı anda iki kişinin girmesine izin vermiyor. Garip bir gücü var."

Lidena kafasını salladı. "Hadi gidelim." dediğinde Asır bu sefer öne atılmıştı.

"Yarın sabah git." Dedi hızlıca.

"Neden?"

"Saat öğleni geçeli çok oldu. Karanlık iken daha zordur muhtemelen. Üstelik herhangi bir hazırlık yapmadık. Biraz yolluk yapalım. Birkaç bıçak iyeleyelim." dediğinde genç kız biraz düşünmüştü.

"Bu adam ilk defa haklı!" dedi Verma Duvran ve değneği ile Nina'yı gösterdi. "Sen şifacısın değil mi?" dediğinde genç kız çekingen bir şekilde öne çıktı.

"Evet, şifacıyım."

"Dizlerim çok ağrıyor. Bir baksana bana." demiş ve Pasna'nın kolunu tutup Nina ile birlikte oradan ayrılmışlardı.

Lidena, yaşlı adamın Asır'a onay vermesi ile Paya ve Nevil'e döndü.

"O zaman bana ekstra silah ve iyi bir kıyafet hazırlayın." dediğinde diğerleri de gitmiş bulundular.

Asır baş başa kaldığı kız ile derin bir nefes aldı ve ağır ağır yanına yaklaştı.

"Gelebilseydim sana eşlik etmek isterdim." demişti.

Lidena koyu mavi gözlerini genç adamda gezdirdi.

"İşime karışmamak için çaba gösteriyor gibisin." dediğinde Asır hafifçe gülmüş ve genç kızı usulca tutup sarılmıştı.

"Kendime karışıyorum artık." dedikten sonra kafasını hafifçe omzuna koyduğunda belinde ellerini hissetti. Şaşkınca açıldı gözleri. Hızla geri çekilip genç kıza baktı.

"Bana mı sarıldın?" dediğinde Lidena geri çekilmiş ve tek kaşını kaldırmıştı.

"Sen de bana sarıldın." demişti.

"Hayır! Hayır!" dedi Asır kızı tekrardan kucaklarken. "Sarılmana şaşırdım sadece." dediğinde Lidena genç adamı ittirmişti. Gözlerini kıstı ve genç adamın siyah gözlerine baktı.

"Deneyeceğim." dedi.

Asır anlamadı.

"Neyi?" dediğinde Lidena koyu mavi gözlerini adama dikti ve gözlerinin içine içine baktı.

"Diğerleri gibi yaşamayı. Amaçsızca." dedikten sonra kaşları çatılmıştı. "Belki bir çocuğum olursa onu korumak için de yaşayabilirim." dediğinde Asır kocaman açtığı gözlerle genç kızın omuzlarını tuttu.

"Çocuk mu istiyorsun?" dediğinde Lidena düşünür gibi etrafa baktı ve kafasını salladı.

"Yapacak bir işim kalmıyor sonunda." diyerek onayladı genç adamı.

"Ben ama?" dedi Asır telaşla. "Yani babası olacaksa ben olacağım." demişti hızlıca. "Benimle evleneceksin, değil mi?"

Asır'ın telaşını izleyen Lidena genç adamın yakalarından tuttu ve kendisine çekti.

"Bir çocuğum olacaksa en az iki imparatorluğa hükmedecek kadar şanlı olmalı." dediğinde genç adam dizlerinin bağının çözüldüğünü hissetti. Koyu mavi gözlerinde kaybolduğunu, nefessiz kaldığını. Hatta kendini bir uçurumdan atsa bu kadar heyecanlanamayacağını...

"O zaman... " diyerek bir iki adım geri çekildi ve tek dizi üzerine çöktü. "... Veliaht Prenses Lidena, ben tekin Veliaht Prens Asır ile evlenir misiniz?" diyerek elini toprağa uzattı. Yeşil bir bitki. Hızla uzayıp dolandı dolandı ve bir yüzük halini aldı. Lidena genç adamın elindeki çiçeğe baktıktan sonra elini uzattı.

"Onur duyarım." dediğinde genç adam yeşil yüzüğü titreyen elleri ile Lidena'nın yüzük parmağına takmıştı. Onun tenine değdiği an beyaz, muhteşem bir çiçek açtı üstünde.

Elini kaldırdı Lidena. Gökyüzüne doğru tuttu ve güneşin çiçeğe dokunmasına izin verdi. Hâlâ ayakları önünde diz çöken adama baktı ve ellerini yanaklarına koydu.

"En büyük eksiğim sevmek." diyerek çenesini kavradı ve yüzünü biraz havaya kaldırdı. "Umarım bu seni fazla hırpalamaz." dediğinde Asır güneşi arkasına almış kıza baktı. Haklılardı. Gezegen üzerinde kendisini alt edebilecek hiç kimsenin olmadığını sanmıştı. Şiir sonuna kadar haklıydı. Sırf ölmesini istese bile ölürdü onun için. Sorgulamazdı. Asır bu kadının altında ezilip yok olmuştu.

"Öğreteceğim." dedi büyük bir hevesle. "Sevmeyi beraber öğreneceğiz." diyerek doğruldu ve genç kızın ellerini tutup omuzlarına koydu. Doğruldu ve elini ensesine attı. "İzin verirseniz." dediğinde Lidena uzanıp dudaklarını Asır'ın dudaklarına bastırmıştır. Genç adam gülmeden edemedi. Sonuçta bu Lidena'ydı. Ön görülemez.

Ellerini genç kızın beline attı ve heyecanla kendisine çekti. Yaşanması imkansız, elde etmesi mümkün olmayan bir şeyi elde etmiş gibiydi. Nirvanasındaydı. Mutluluktan sarhoş olmuştu. Onu öperken, koklarken, severken deliriyor gibiydi genç adam.

Lidena ise...

Omzundaki ellerini ensesine attı. Sevgi bedenen hissedilmezdi. Fiilen gerçekleşecek bir eylem değildi sevgi. Ama şehvet? Şehvet öyle değildi. Şehvet insanın bedenen arzuladığıydı. Bizzat hissettiği ve ihtiyaç duyduğu. Ve genç kız bununla ilk kez tanışıyordu. Mizacının kaba oluşundan şehvetini dışa vuruşu da kabaydı tabii.

Ellerini Asır'ın saçlarına daldırmış, resmen kendinden geçmişti. Koyu mavi gözleri siyaha çalmıştı sanki. Nefes nefese geri çekildiğinde özenle genç adama ve biçimli dudaklarına baktı.

"Biraz..." deyip güldü Asır ve genç kızın bozulmuş saçlarını düzeltti. "...saldırgan gibisin." dediğinde Lidena da onun kızıla çalan dudaklarına baktı ve baş parmağı ile hafifçe sildi.

"Aç gibiyim." dedi kaşlarını çatarak. Sonrasında çekiştirdiği saçlarını da düzeltti. "Ama sen bir yemek değilsin." diyerek sinirle söylendiğinde Asır seslice gülmüştü.

"Demek ki benden etkileniyorsun." deyip göz kırptığında Lidena anlamsızca suratına baktı. "Hadi ama bu işleri son derece kolaylaştırır." Demişti gülerek.

"Seni ısırmak istemem iyi bir şey mi?" dediğinde Asır piç gibi sırıtmış ve kafasını sallamıştı.

"Bundan memnun kalırım."

Genç kız anlamayarak geri çekildi ve derin bir nefes aldı ama bakışları adama kaydı tekrardan. Uzanıp bozulmuş kıyafetlerini de düzeltti.

"Artık diğerlerinin yanına gidebiliriz. " dediğinde Asır onu tutmuş ve kendine çekmişti.

"Hayır biraz uyu." demişti.

"Saat çok erken. Üstelik uyumak güvenli değil."

Asır kafasını salladı. "Gece uyuduğunu düşünüp denerler. Akşam olmadan uyursan biraz dinlenmiş olursun. Bu saatte uyuduğunu tahmin edemezler bence." dediğinde Lidena düşünmüş ve genç adama hak vermişti.

"Tamam." dediğinde Asır uzanıp elini tuttu ve bir ağaca yaklaştı. Geniş gövdeli ağaç ortadan ikiye ayrıldı ve onlara ufak ama oldukça rahat bir alan açtı. Genç kız Asır'ın bu jestine karşı ellerini uzatmış ve biraz toprak kaldırıp içeri atmıştı. Asır üzerindeki kıyafeti toprağın üzerine serdi ve Lidena'dan önce girdi içeri. Kollarını açtı ve genç kızı yanına çağırdı.

Lidena sessizce genç adamın yanına gidip de uzandığında Asır'ın keyfine diyecek hiçbir şey yoktu. Elini şöyle bir savurdu. Ağacın açık kısmı hızla kapandı. Etraf güneşin ışığının kesilmesiyle kararmıştı. Genç adam usul usul genç kızın saçlarını okşuyor ve bir yandan da söyleniyordu.

"Çabucak dön." dedi emir verircesine. "Ormana dal herkesi her şeyi hakla, taşları al ve bana geri dön." demişti.

Lidena kafasını genç adamın göğsünden kaldırdı. Koyu mavi gözleri genç adamın siyah gözlerini buldu.

"Sana?" dediğinde Asır da ona baktı kaşlarını çatarak.

"Karım olmadan nasıl evleneceğim?" dediğinde Lidena elini kaldırmış ve yüzük parmağındaki beyaz çiçeğe bakmıştı.

"Karın..." diye mırıldandığında Asır uzanmış ve elini tutmuştu. Tuttuğu elinin üzerini öperken Lidena ile göz göze geldi.

"İyi misin?" dedi genç adam kaşlarını çatarak. Lidena da kaşlarını çattı.

"Neden sordun?" dediğinde genç adamın bakışları Lidena'nın siyah saçlarının kızıl uçlarındaki parıldayışta gezindi.

"Saçlarının kızıl kısımları parlıyor." dediğinde Lidena dişlerini sıktı. Hiçbir şey demeden genç adama bakıyordu ve bu durum Asır'ı biraz tedirgin etmişti.

"İçimde... " dedi Lidena sinirli bir ses tonuyla. "...saldırmak isteyen hırçın bir şey var." dediğinde Asır hafifçe doğrulmuştu.

Koca ağacın gövdesi fakir bir evin odası kadar büyüktü. Bu yüzden ikisi de oturur bir vaziyet aldıklarında bile kendilerine yeterince alan kalıyordu.

"Beni öldürmek mi istiyorsun?" dediğinde Lidena kafasını iki yana salladı. "Dövmek?" dediğinde genç kız yine kafasını iki yana salladı. "O zaman ne istiyorsun?" dedi anlamsızca.

"Sanırım saçını tekrar çekmek istiyorum." dediğinde Asır gülerek ellerini kafasına attı.

"Hayır olmaz! Kel kalırsam beni sevmezsin!" diyerek geri kaçmak istediğinde Lidena bir anda üzerine atlamıştı ve o fakir ev odası büyüklüğündeki ağaç içinde saçma bir kavga çıkmıştı.

Asır'ın arada bir güldü ama çoğunlukla, Lidena'nın saçını çekip ısırdığından dolayı, acı ile bağırdığı bir kavga...

ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ

Merhaba!

Elim iyi gençler. Parmaklarımın uçlarını hissetmiyorum artık. O gece zor geçti ama sabah iyiydim çok şükür.

Teşekkür ederim.

Onun dışında, "Hani benim yorumlarımmm? "

Tüm teorileri şuraya almak istiyorum --->

O zaman...

Nasipse bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle!

LadyReBeL

ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ