
Üçlü sağa sola koşarken çadırdan çıkan Asır ile sessizce yerlerine sindiler. Asır hiç kimseye bakmadan Verma Duvran'ın olduğu çadıra gitti. Sessizce içeri girdi ve bir başına oturan adamın karşısına oturdu.
"Çıktı." dedi yaşlı adam.
"Çıkacağını biliyordun." dedi Asır da.
"Ama çıksın da istemedim." diye mırıldandı.
"Kendisinin bir canavar olduğunu düşünüyor." deyince Asır yaşlı adam kafasını salladı.
"Öyle." dedi dürüstçe. "Canavar diye nitelendirdiğimiz tanımadığımız canlıya denir." diyerek nefes verdi. "Biz onu tanımıyoruz."
Asır sinirle alnını ovuşturdu. İnsandı işte! Gözünde Lidena da onlardan biriydi. İki eli ve iki ayağı vardı. Onlar gibi uyuyor ve uyanıyordu...ama...
"Duygulara yabancı, vahşi bir hayvan gibi." dedi Verma Duvran. "Tanrı onu bu şekilde yaratmış. Böyle yaratmış ki istediği gibi can alabilsin. Ona ihanet etmesin."
Asır ellerini kaldırdı ve onu durdurdu.
"Tanrı neden bir insanı diğerlerini öldürmesi için yolladı. Ölümü hatırlatmak istiyorsa bir hayvan gönderebilirdi ya da bir felaket?" dediğinde Verma Duvra kafasını iki yana salladı.
"Bizim gibi gözükmeliydi. Bizden biri bize Tanrı'yı anlatmalıydı. O insanlara gelmiş bir elçiydi."
Asır sessiz bir nefes aldı.
"Şimdi ne yapacak? Kaderinde ne var?" dedi pes etmişcesine.
"Kaderinin çoğunu tamamladı. Öldürmesi gereken herkesi neredeyse öldürdü. Su altına gömmesi gereken ormanı su altına gömdü. İnsanlara korkuyu ve şefkati aynı anda verdi. Ve taşların hepsini ele geçirdi. Bu yüzden yeryüzünde daha fazla rekabet olmayacak. Savaşların çoğu ormanı ele geçirmek içindi. Artık böyle bir orman kalmadığına göre, rekabet için de bir sebep kalmadı."
"Madem yapacağı bir şey kalmadı neden oradan çıkmasını istemedin?" diyen Asır ile Verma Duvran omuzlarını kaldırdı.
"Bilirsin. Yeryüzüne ölüm getirmek için gelmiş olan biri sana ölümden başka ne verebilir ki?"
Asır kafasını kaldırdı ve derin bir nefes aldı.
"Senin de dediğin gibi. Ne için gelmiş olursa olsun, insan olmak zorundaydı. Bize bizden biri lazımdı. "
Verma Duvran soru dolu aklıyla öylece kalırken Asır sessizce çıkmıştı. Dışarı çıktığında kaşları çatıldı.
"Ne yapıyorsunuz?"
Lidena kaşlarını çatmış, dik dik, karşısındaki üçlüye bakıyordu.
"Neden çıktın? Henüz iyileşmedin." diyen Asır ile genç kız elindeki kılıcını şöyle bir salladı ve ona bakmadan cevap verdi.
"Hayır, tamamen iyiyim." dedikten sonra gözlerini kıstı. "Siz ne ayaksınız?" dediğinde üç suikastçi dizleri üzerine çökmüştü.
"Sizin emriniz altında çalışmaya geldik!"
Hep bir ağızdan bağırdıklarına Asır kafasını iki yana sallayarak arkalarına geçti.
"İmparator Zeord tarafından bizi öldürmek için gönderilmişler." fediğinde Lidena dönüp Asır'a baktı.
"Bizi?" dedi anlamadığını ima edercesine.
"Seni ve beni."
Asır, üstüne basa basa izah ettiğinde Lidena üçlüye baktı tekrardan.
"Fikrinizi neden değiştirdiniz?" diye sordu genç kız.
"Sizi gördük ve anladık. Liderlik size daha uygun majesteleri." diyen Faz'ın ardından Era yan bir bakış attı.
"Gücünüzü göremeyen o-"
Oz'un karnına vurmasıula sudan Era gözlerini yumdu. Canını yakmıştı!
"Bilmem gereken bir şey söyleyin." dedi Lidena. "İşime yarayacak bir şey söylerseniz canınızı bağışlarım." dediğinde Oz hızla doğruldu.
"Sed Aruz karnını tutuyordu!" diye bağırdı birden.
Era hızla ayağa kalktı ve yaşlı adamı taklit etti. Elini karnına attı, yüzünü ekşitti ve mıymıntı bir tavırla sağa sola yürüdü.
"Aynen!" dedi Faz da. "Bu durumda biri onu rüyasından kovmuş oluyor." dediğinde Lidena anlamsızca üçlüye baktı.
"Yani, birinin rüyasına girmiş ama rüyayı yönetememiş. Kişinin iradesi kendisininkinden güçlüymüş demek. Bu yüzden zarar görmüş. " diyen Oz ellerini açtı ve garip sesler ile bir şeyler hesaplamaya başladı. "Yani bu gece!" dedi hızla. "Bu gece aynı kişiyi tekrar ziyareti edecektir. Gücünü toplamış olması gerek." dediğinde Lidena gözlerini Asır'a çevirdi ve derin bir nefes aldı.
"Onun nasıl rüyalara girdiğini biliyor musunuz?" dediği esnada diğerleri de yanlarına gelmişti. Lidena kendisine sıcak bir bardak çay uzatan Olya'ya bakmış ve bardağı elinden alıp üçlüye dönmüştü.
"Evet. O rüyalara girer, yeri öğrenir ve bize söyler. " diyen Era ile Lidena çayından bir yudum aldı ve sordu.
"Yani sizi buraya o yönlendirdi."
"Evet majesteleri. İmparator Zeord ile konuştuktan hemen sonra bize bildirdi. "
Oz'un sözlerinden sonra Lidena diğerlerine dönmüş ve ateş başına geçip oturmuştu.
"Herkes otursun. Biraz muhabbet edelim." dediğinde tümüyle herkes şaşırmıştı. Çünkü majesteleri genel olarak asla böyle şeyler yapmazdı. Her zaman yalnız oturur, yalnız yer ve yalnız uyurdu. Bu durum onları şaşırtmış ve korkutmuştu. Ama emre itaat ettiler. Sessizce ateşin çevresine oturdular ve genç kadını beklediler.
"Paya ve Ult. Siz iş birliği yaptığımız ve el koyduğumuz krallıklara haber salın. 3 gün içerisinde ordum hazır olsun istiyorum." dediğinde Paya ve Ult bakışmış ve kafa sallamışlardı.
"Pasna ve Vuz." diyerek diğer ikisine döndü. "Kızları Saray'a götürün ve bir düzen kurun. Döndüğüm zaman Saray tam istediğim gibi olsun. Ayrıca bir yolluk istiyorum. Ziyaret etmem gereken bir imparatorluk olacak." dedikten sonra Asır'a baktı. "Güzel bir düğün istiyorum." dediğinde Nevil kocaman gözlerle öne atıldı.
"Majesteleri veliaht Prens Asır ile mi evleniyor?! " diye bağırdığında herkesin gözü Asır'a dönmüştü. Asır da şaşkınca Lidena'ya bakıyordu.
"Evet." dedi hiç düşünmeden. "Her şeyin organizasyonunu sana bırakıyorum Nevil. Kızları al ve sarayı mükemmel bir hale getir." dedikten sonra Paya ve Ult'a geri döndü. "Ama ondan önce bir savaş olacak. Büyük ya da küçük. Sessiz ya da gürültülü. Öldürmemiz gereken birileri var." demişti.
"Emredersiniz!"
Lidena gözlerini ateşe çevirdi. Bu gece ziyaret etmesi gereken biri vardı. Tanrı'nın huzuruna beklediği biri.
Kılıcını kınından çıkardı ve Asır'a bakmadı.
"Ateş sönmesin." dedi.
Asır kafasını salladı.
"Sönmesine izin vermeyeceğim."
Sözlerin hemen ardından Lidena Asır'a yaklaşmış ve kafasını göğsüne yaslamıştı. Herkes şaşkınlık içerisinde çifte bakıyordu. Çünkü olacak şey değildi! Nezaketi ve sevgiyi bilmeyen veliahtları herkesin içerisinde bir adamın göğsüne yaslanmış, uyuyordu. Bir kere onu uyurken bile gören olmamıştı!
Nevil heyecan içerisinde Ult'un elini tuttuğunda Pasna önce prensese sonrasında ise Nevil'e baktı. Gözleri ağır ağır Nina'ya kaymıştı. Gördüğü ilk andan beri bu kadından hoşlanıyordu. İlk andan beri gizlice ona destek oluyor, yanında duruyordu. Belki, belki Fanra böylesine ansız bir zamanda ölmeseydi genç adam Nina ile güzel şeyleri daha erken yaşayabilirdi ama şu an buna mantığı izin vermedi. Çünkü Veliahtları ona görevler veriyordu. Ona güvendiğini hissediyordu Pasna. Her şey bittiğinde, bu işin sonunda sağ kalmayı başardığında, Nina ile güzel bir yuva kuracağına yemin etti kendi kendine. Buzdan yontulmuş majesteleri bile bunu planlayabiliyorsa o da yapabilirdi.
Herkesin gelecek hayalleri Lidena'nın attığı o ufak suyla can bulmuştu. Eğer veliahtımız yapıyorsa, ile başladı cümleleri. O bize öncülük eder, ile de bitti.
Lidena ise gözlerini kapattı ve dakikalar içinde uykuya daldı. Çünkü ilk defa uyumak istedi. Uyumak ve hatırlatmak.
Kim olduğunu.
Nereden geldiğini.
Neden geldiğini...
ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ
Merhaba!
Finale adım adım giderken sormak isterim peki ya Lidena bir manga olsaydı?
Tüm teorileri şuraya almak istiyorum --->
O zaman...
Nasipse bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle!
LadyReBeL
ᕦʕ •ᴥ•ʔᕤ
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 24.26k Okunma |
3.1k Oy |
0 Takip |
101 Bölümlü Kitap |