2. Bölüm

2. Bölüm

Hilal Çalık
lalinhikayeleriii




 

 

2.BÖLÜM

 

 

"Bayrak."

 

 

"bir ölür,bin diriliriz hamdolsun."

 

 

Playist-Efe Güngör,şu kışlanın kapısına


Önce büyük bir ses duyuldu,bir ıslık sesi kulaklarımı doldurdupunda bir bedenin üstüme yığıldığını hissettim,büyük ihtimalle Sungur olmalıydı.Başım sertçe yere çarptığında dudaklarımdan inleme koptu,derin bir nefes aldığımda his kokusu boğazıma geldi,genzimi yaktı.Ayak sesleri duydum sonra bize doğru gelen adım seslerini,sık sık nefes alıp veriyorken üzerimde ki ağırlık beni terk etti.Rahatlamış gibi nefes alarak gözlerimi yavaşça araladım.

Bir sesler işitiyordum ama anlamıyordum,bomba patlamıştı,ama bu nasıl olurdu?aklım yeni yeni kendine geldiğinde doğrulmaya çalıştım ama bir el omzumdan tutarak beni durdurdu."Tomris dur kızım şoktasın."dediğinde kafamı salladım.Etrafıma bakındığımda araba bizden hemen uzakta patlamıştı,ama neden bu kadar zarar görmüştük?bu nasıl bir bombaydı?etrafıma bakındım her yer sisti,"dur..."konuşamıyordum.

"Tomris,"dedi uyarıcı bir ses tonuyla.O bomba patlamamlıydı,önceden fark etseydim belki bunlar olmaycaktı,"fark edemedim."dediğimde sesim kısık çıkmıştı,suçluyordum kendimi boş boş oturmak yerine etrafa bakınsaydım böyle olmayacaktı,"kaç?"dedim sadece yere bakarak canımın acısını hiç etmiştim o gün.Sungur derin nefes alarak konuştu."Bir."dediğinde kaşlarımı çattım."gerçek sayıyı söyle,"dediğimde kafasını salladı.

"sen bomba diye bağırınca araca Ahmet bindi ve olduğunca ileri götürdü,malesef inemeden patladı araç,sadece bir şehidimiz ama çok sayıda yaralımız var,"dediğinde iki elimide başıma geçirdim."bu nasıl olabilir Sungur?"dedim zar zor ayağa kalkarak.

"bir bomba nasıl bu kadar etkili olabilir?"dediğimde kafasını salladı,etrafa bakındım,yerde yatan askerleri gördüm.Toplam yirmi tane vardı,yirmi ananın evdaldı.Başım çatlıyordu herhalde düşmenin etkisiye oluşmuştu."ambulansı aradık geliyorlar,"dedi arkamdan duyduğum bir ses,ben hızla giderek askerlerin yanına çömeldim.

"iyi misiniz?"diye sorduğumda yerde yatan iki asker zorla oturur hale geldiler,"biz iyiyiz ama Ahmet..."dediğimde gözlerimi kapattım,"komutanım Ahmet kurtuldu mu?"dediğinde ses etmedim onlarda biliyordu kurtulamadığını,ama bir umut atlamıştır belki diye düşündüler yavaşça ayağa kalktım ve patlayan araca doğru yürümeye başladım,belki dedim atamıştır oralarda nefes alıyordur dedim,onlar gibi umutlandım."Tomris!"arkamdan tanıdık bir ses seslendi,durmadım duracak halde de değildim zaten.O da arkamdan gelmeye başladı.

Yaklaştıkça duman kokusu arttı,araba tamamen paramparça olmuştu öyleki araç sanki yoktu hiç,gözletim Ahmeti aradı,belki dedim çalılıkların arasına atlamıştır dedim adımlarımı oraya attım,ama yoktu,ilerledim yollara baktım ama yoktu,arabanın içine bakmak istemedim yanmış bir ceset görmek istemedim."Tomris sen napıyorsun?!"diye bağırdığında gözleri arabaya takıldı ve gözlerini sımsıkı yumdu.

"Tomris,gidiyoruz."dediğinde kafamı salladım."Ahmet..."dedim sadece kısık çıkan sesimle.Hala arabaya bakamadım,yapamadım anlamıştım o şehit olmuştu."gidelim."dedi sadece kolumdan tuttu ve sürüklemmeye başladı."fark edemdim."dedim sadece elimden bir şey gelmiyordu,sadece yanan yerlere bakmaktan başka.Oğuz elimi bırakıp beni kendine çektiğinde gözlerimi yanan arabadan çekerek onun mavi gözlerine baktım."kendine gel,biliyorum zor ama elimizden bir şey gelmez artık,kendini suçlama burada fazla asker vardı onlar fark edememiş sen nasıl fark edecektin?"dediğinde dudaklarım aralandı,içimde verdiğim savaşı anlamıştı,kendime biraz süre tanıdım,asla alışmayacaktım bu duruma derdim ama biz alışmaya zorunlu kılınmıştık."olan oldu zamanı geri alamayız ama alınacak bir intikam daha var,revire gidelim."dediğinde sesinde endişe vardı.Kafamı salladım sadece.

Sadece iki kelime,

Vatan sağolsun.

Bir asker ailesine söylenecek en acı söz,bir annenin bayılması,babanın sessiz sessiz ağlaması,Ahmet daha üç aylık evliydi,ama bir bebeği olacakmış bunu şehit haberini vermek için gittiğimiz evde hazırlık yaparken öğrendik,haberi Albay Eşref Okan verdi,gözlerinde bir duygu aradım ama yoktu,yada acısını öyle güzel saklıyordu ki beni bile şaşırtıyordu.sağlık görevlileri içeriye akın ederken feryatlar hala kulağıma geliyordu."AHMETİM!YAVRUM!"

Gözlerimi kapattım sanki gözlerimi kapatırsam her şey bitecekmiş gibi sanki kabusmuş gibi,ama öyle değildi içerdeki acı gerçekti.Ülkemiz şehit vermeye alışmak zorunda kalmıştı ama içimde hala alışamadığım bir yer vardı,intikam en ağır şekilde alacaktık bundan şüphemiz yoktu.Omzumda bir el hissettim bir askerdi,yanımızda gelen."iyi misinzi komutanım?"diye sorduğunda kafamı salladım."bilirim insan alışmak istemiyor."dediğimde sadece kafasını salladı,albay kapıdan çıktığında sadece tek bir nefes verdi,omuzları dikti,bilirdi o omuzlar inerse çökeceğini bilirdi.

Bir şey demedi,ben ise arkada ki yıkılan aileye baktım,sedyeye alınan bir anne kafasını duvarlara vuran bir baba.Eşinin ise eli karnında bir diğer eli ağzında içli içli ağlaması,Ahmetten geriye kalan sadece karnında ki bebeğiydi.Omuzlarımı dikleştirdim ve arkamda ki arabaya bindim,cenaze yarın olacaktı,karargaha gelene kadar sessizdi etraf kimse ağzını açıp bir şey demedi,hava sakindi sanki havada farkındaydı bir şeylerin.

Tesise girip kafetarya da kendi başıma oturuyordum,ne zaman bir şehit olduğunda ilk aklıma babam gelirdi.O küçük bebeği çok iyi anlıyordum o da ilerde benim gibi babasını merak edecekti,kokusunu,sesini nasıl biri olduğunu,bende babamı hiç tanıyamamıştım bilirdim o bebek için hayatın ne kadar zorlaşacağını.Derin bir nefes aldım bir bebek daha babasız büyüyecekti.Birden bakış açıma bir çay bardağı belirdi,"sabahtan beri bir şey yemedin,bari bir çay iç."dediğimde kafamı kaldırdım,Oğuzu karşımda gördüğümde hızla ayağa kalktım."otur asker."dediğinde kafamı sallayarak oturdum."hiç bir şey istemiyorum komutanım sağolun."dediğimde çayı önüme itekledi.

"emri ikiletme."dediğinde el mecbur alıp bir yudum içtim."daha iyi misin?"dediğinde kafamı salladım."olması gerektiği gibi."dediğimde kafasını salladı,bir kaç dakika sustu ben ise dışarıyı izledim,kokusu,bakışı aşırı tanıdık geliyordu,ama şuan bunı düşünecek halde değildim."kaç şehit verdin bu zamana kadar?"dediğinde bakışlarım ağır ağır ona döndü.

"45 komutanım."dediğimde kaşlarını çattı."neden sordunuz diye sormayacak mısın?"diye sorduğunda kafamı salladım."neden sorayım?siz unuttunuz mu verdiğiniz şehitleri?"dediğimde kafasını salladı."hiç birini unutmadım değil isimlerini yüzlerini bile unutamadım."dediğinde içim acıdı,esir olmadan önce beş askerimi şehit vermiştim emir komuta bendeyken,buraya gelir gelmezde bir asker şehit düşmüştü.Anneme hak veriyordum uğursuz kızın tekiydim."kendini suçluyorsun değil mi?"diye sorduğunda cevapsız bıraktım.

"senin suçun değildi asker."dediğinde sadece kafamı salladım,aklımda sadece eski timimm vardı,beni merak etmemişlerdi,yada etmişlerdi bilmiyorum.Onların yanına gitmeye o kadar çekiniyordum ki adım bile atamıyordum.Mahşer timi her anlamıyla bana aile olmuştu,ama onlarıda kaybettim.Burada ki insanlarda çok iyiydi ama bir mahşer etmezlerdi.Derin bir nefes aldım."kimin suçlu olup olmadığını sonraya ertelemek lazım komutanım,şuan tek derdim bunu yapanı bulup yalvartana kadar işkence etmek istiyorum."dediğimde kafasını salladı.

"seni çok iyi anlıyorum,aynısını bende hissediyorum,iyi bir haberim."var diyerek bana baktığında meraklı bir şekilde ona baktım."bombanın ne tür olduğunu bulduk,adamlar içine az da olsa kimyasal kullanmışlar,buradan yola çıkarak kimin yaptığını bulabiliriz diye düşünüyoruz."dediğimde kötü günün ardından aldığım iyi haberdi.Akşam vakitlerindeydik biraz sonra benim mesaim bitiyordu,tam kalkacakken diğerlerinin de geldiğini gördüm tam yedi kişi geliyordu,içlerinden bir tanesi en iri yapılı olanıydı,kara gözleri dimdik ileriye doğru bakarak buraya geliyordu,birisini öldürmek için ekstra bir güç harcamasına gerek yoktu tek bir hamle ile öldürebilirdi.Omuzları iriydi bir kızın arayacağı özellikler vardı.

Diğerlerine baktığımda aralarında Sungurun da olduğunu gördüm.Aralarında konuştuğum tek kişi Sungurdu,kendimi bir tek ona yakın hissediyordum.Yanımıza gelip oturduklarında yerime iyice sindim,kimseden ilk çıt çıkmadı en sonunda aralarında en küçükleri olan-yüzünden belli oluyordu.-derin bir nefes alarak konuştu."Vatan sağolsun."dediğinde ona katıldık.

"bu arada aramıza hoş geldiniz Tomris komutanım."dedi aralarından biri,ona baktım,kumral keçi sakallı biriydi,ela gözleri hem üzgün hemde meraklı bir şekilde bana bakıyordu,"hoş buldum."bir anda doğrularak,"ben Kıdemli üsteğmen Kubat Şentürk,"dediğinde başımı salladım ona baktığımda açık kahve gözlerini bana bakıyordu,hafif cüsseli bedeni ve gözlerine inat koyu sakalları vardı,az önce konuşan aralarında en küçük olanı da kendini tanıttı,orta boylardaydı,minyon bir tipi sarşın mavi gözlü çoçuktu,"ben Teoman Tengiz."dediğinde güldüm hafifçe,Teoman bana Devrimi hatırlatmıştı,oda en küçüğümüzdü sarışındı.

"biliyor musunuz Tomris komutan benim çoçukluk arkadaşım,yıllar sonra onu burada görmek duygulanmama sebep oldu,"iri cüsseli olan gülerek,"gerçek bu arada seni gördüğü zaman zırlamaya başladı."dediğinde hafifçe güldüm,o an Oğuzun bana baktığını hissettim,"Cemil komutanım ayıp oluyor ama,azıcık gözlerim doldu sadece."dediğinde adını Cemil olduğunu öğrendiğim iri yapılı adam."mendil istedin lan benden."dediğinde ufak bir kahka şenliği oldu."burnum aktı o yüzden."dediğinde kafamı salladım.

"çoçukkende böyleydi ufacık bir şeye ağlıyordu."dememle gülme seslerinin gelmesi bir oldu,sungur bana dik dik baktığında gözlerimi devirdim."siz çoçukluk arkadaşı mısınız?"diye sordu aralarından biri,Kubatın hemen yanında oturuyordu.Bne cevap vermedim benim yerime Sungur cevap verdi."Evet,yıllar sonra tekrar birlikte büyüdük ama canım kardeşim Tomrisbeni hiç tanıyammaış."dediğinde kınayıcı bakışlarını bana yolluyordu.Oğuz gözüm kaydığında kaşlarını kaldırdığında onunda şaşırdığını anladım.Tekrar Sungura baktım."yanlış mı çok ayıp kardeşim,sen değil misin lan annen iki günlüğüne yaylaya gittiği için ağlayan?"dediğimde bir gülüşme sesi geldi.

"sırf seninle çikolatamı paylaşmadım diye bana iftira atamazsın?"dediğinde kaşlarımı havaya kaldırdığımda."Arayıp Nefise teyzeye bir soralım bakalım iftira mıymış diye."dediğinde Sungur ayağa kalktı."o zamab çoçuktum."diyerek geriye oturdu."peki o zaman,arı soktu diye kulaklarımın dibinde saatlerce ağladığını?"dediğinde boğazını temizledi."canım acımıştı o gün."dediğimde kafamı salladım."bu arada ben,"Kıdemli Üsteğmen Sezai Dikmen,komutanım."bu bana soru soran çoçuktu,kumral saçları üçe vurulmuştu,mavi gözleri yorgun bir şekilde bana bakıyordu,diğerleri gibi iri cüssesi vardı.

"yalnız Kemgöz Sezai Dikmen dikkat edelim o ayrıntıya."dediğinde Sezai gözlerini devirerek ofladı."alt tarafı maşallah dediğim üç gün yaşamıyor diye adım çıktı Kemgöze."dediğinde kaşlarımı çattım,"aman aman biz yinede dikkat edelim."dediğimde Sezai gözlerini devirdi."Timurhan hep boş konuşur."dediğinde Timur denen adama baktım.Ela gözleri sinirle Sezaiye bakıyordu ama onunda cüssesi Cemil gibiydi,"Timur biraz garip değil mi?"dediğimde Timur bana baktı."babam tarihçi,yani bir tarihçinin koyacağı bir isim,kardeşimin de ismi Metehan."dediğinde Timurun karşısında oturan adam gülümsedi."aman kaderi benzemesin."dediğinde hüzünlü bir şekilde gülümsedi.

O sırada Timur elini uzattı yüzünde hafif bir sırıtma vardı."Astsubay kidemli Çavuş Timurhan Öztürk,"dediğimde elini sıkıp kafamı salladım."bu kardeşimizde derti Metehan derler."dediğinde Metehan derin bir nefes aldı."boş konuşma,Astsubay üstçavuş Metehan Demiralp."dediğinde kafamı salladım."hayrola Timur sen pek iyi anlaşamazdın kadınlarla?"Sezai kaşlarını kaldırarak sorduğunda,Timur sadece güldü."güzel bir istisna."dediğinde Oğuzun sert bakışlarını hissettim."boş yapma kotanı doldurdun Timur."dediğinde Timur sustu.O masada derin bir sohbete başlamıştı ama ben yeterince konuşmuştum zaten,arada sadece Sungurun sorularına yada konuşmasına cevap veriyordum.Ondan sonrası sessizlikti,iyilerdi bana karşı daha iyiylerdi ama asla Mahşer etmezlerdi.

Geride bıraktığım Mahşer timi...

Her aklıma geldiğinde inceden bir gözüm dolardı ama bunu herkesten sakladım,yada öyle sandım,Turanın gözleri bana döndüğünde kaşlarını çattı,ama ses etmedi neden diye sormadı sadece bana baktı bu hoşuma gitmişti.Görünmez olmayı seviyordum bu okuldan beri alıştığım şeydi.Derin bir nefes alıp camdan dışarıyı izlemeye başladım,uzun bir konuşma geçti ama hiçbirine katılmadım ta ki içimi yakan bir soru bana sorulana kadar,"siz komutanım bahsetmediniz ailenizden?"diye sorduğunda içim acıdı,bir süre cevap vermedim.

Küçükken yaptığım gibi bir yerleri saymaya başladım,ama kaçmanın bana bir faydası yoktu.Sungurun gözleri üstümdeyken,"Anne öldü,babam şehit."dediğimde derin bir iç çektim,babamı hiçbir zaman görmemiştim,annem ise içimde gizli bir yaraydı.Her şeyi unuturdum ama annemin gözlerimin önünden boğazını kestiğini asla,bazı şeyler asla unuulmaz gün geçse bile kanamaya devam eder.Kubatın gülen yüzü düştü,bir süre düşündü."kusura bakmayın komutanım,bilmiyordum başınız sağolsun ve Vatan sağolsun."dediğinde kafamı salladım."vatan sağolsun."dediğimde ortamda bir sessizlik oluştu.

Daha fazla dayanamayarak ayağa kalktım.Burada fazal bile durmuştum,Sungur ve diğerlerinin bakışlarını hissettim."nereye komutanım?"diye sordu Cemil."mesai bitti."dedim ve onların yanından ayrıldım.Adımlarım hızlı bir şekilde kafetaryayı terk etti.Giyinme odasına gidip üniformamı çıkartıp sivil kıyafetlerimi üzerime geçirdim telefonumu elime alıp çantamı koluma alıp odadan ayrıldım.Tesisten ayrılıp kalacağım yere doğru ilerledim.

Tesisin yakınlarında bir ev kiralamıştım,bana uygun iki artı bir evdi.Hızlı bir şekilde adamlarımı hızlanıdıp eve girdim,yeni olduğum için ev şuan yarı doluydu,sadece koltuklar vardı ve masa internet yarın bağlanacaktı.Çantamı koltuğun üzerine atıp kendimi kanepeye attım.Bügün benim için aşırı yorucu bir gündü,yarını düşünmek istemiyordum.Uykusuzluktan kızaran gözlerimi kapattım,uykum vardı ama uyuamıyordum.

Başım çatlıyordu gözlerim acıyordu ama yine de gözlerim uykuya direniyordu.Tam o anda telefonuma bir bildirim sesi gelince kaşlarımı çatarak telefonumu elime alarak bildirime baktım.Beni bir gruba eklemişlerdi,derin bir nefes alarak girdim.

0574*** sizi SİKİMDEN AŞAĞI KASIM PAŞA grubuna ekledi.

0543***:daha edepli bir isim buamadın mı mümin kardeşim Teoman?

0574***:bu daha makbül komutanım ya selm kzlr skm szlr olsaydı yanmıştık.

0543:hani aramızda bir kadın var ya,hani aynı grubun içinde bir de Oğuz komutanım var ya.

0574***:ağzıma sıçar demi bekle.

Siz:kalsın bence ben sevdim.

0574***: noldu Cemil efendi?patladın mı?

0543 numaralı kişiyi Cemil olarak kaydettiniz.

Cemil:Sen yanıma gel patlatcam ben seni.

0574 adlı kişiyi Teo diyerek kaydettiniz.

Teo:cazip geldi bu fikir komutanım hemen geliyorum.

0532***:noluyor lan burada?

0532 adlı numarayı Oğuz diye kaydettiniz.

Oğuz olduğundan o kadar emindim ki daha adını söylemeden kaydetmiştim.

Teo:Konuşuyoruz Oğuz komutanım.

Oğuz:düzgün oturaklı edepli terbiyeli konuşun demedim mi lan ben size?yarın sabah sekiz içtima var,hele bi gelmeyin.

Oğuz:sen hariç Tomris.

Gülümsedim,fazla gariplerdi.

Siz:ben neden yokum komutanım?

Oğuz:sen dinlen.

Cemil:komutanımmm

Oğuz:hayır.

Cemil:komutanımmmmm

Oğuz:hayır.

Cemil:kKOMUTANIMMM

Oğuz:sikerim seni Cemil.

Oğuz: küfür ettirdin gene bana,senin için de ayrı bir planım var.

Cemil:merhamet edin efendim.

0556***: komutanım neden sabah sekiz?

Oğuz:geldi diğeri,Timur sen sekiz de değil yedi de geliyorsun işimiz var.

0556 adlı kişi Timurhan diye kaydettiniz.

Timurhan:neden ben yedide geliyorum komutanım?

Oğuz:canım öyle istedi Timur itirazın mı var?

Timurhan:olur mu hiç öyle şey komutanım.

*******

Gözlerini ovuşturdu Timur,kendisinin neden yedi de geldiğini hala anlamıyordu.Gece dörde kadar oturmuş sadece üç saatlik uykuyla duruyordu.Bir sorun olmalıydı çünkü diğerlerinden erken saatte gelmişti,içinde az da olsa bir korku vardı.Etrafına bakarken birden elinde diş fırçası ile gelen komutanını gördü,ik uykusuzluktan hayal görüyor sandı ve kafasını salladı.Ama hayal değildi,komutanı tam karşısında durduğunda diş fırçasını ona uzattı.

Timur kafası karışmış bir şekilde fırçaya baktı,"tesiste ki bütün lavaboları bu fırça ile temizleyeceksin,akşama kadar."dediğinde Timur gözlerini kırpıştırdı,eline aldığı fırçaya baktığında rüya gördüğünü düşünüyordu hala.Ama Oğuz onu dürttü."dediğimi anlamadın mı?"dediğinde Timur Oğuza baktı.Eğer itiraz ederse daha beterinin olacağını biliyordu ve sadece kafa sallamakla yetindi."iyi anladın,"diyerek omzuna vurdu iki kere ve sonra yanından ayrıldı.Timur elinde ki diş fırçasına baktı,neden böyle bir ceza aldığını merak ediyordu.

Fazla zamanı yoktu o yüzden hemen işe başladı,onu gören askerler ilk önce şaşırsa da sonradan gülmeye başlıyorlardı,Timur söve söve temizliyordu.Mete kaşlarını çatarak yerleri fırçayla silen Timura baktı."oğlum napıyorsun burada?"dediğinde Timur elinde ki fırçayla durdu."Oğuz komutanım ceza verdi,"dediğinde sinirliydi."neden oğlum gene naptın?"diye sorduğunda Timur kafasını salladı."bir şey yapmadım ki?"dediğiinde Metehan gülümsedi."oğlum illa bir şey yapmışsındır lan."dediğinde Timur kafasını salladı.

"abi ne bileyim."dediğinde Timurunda kafası karışmıştı,Metehan aklına gelen şeylerle gözlerini kırptı,dün Timurun Tomrise dediği laflar aklına gelince Timurun hak ettiğini anladı,bir şey diyemedi Metehan.Timur ise söve söve temizlemeye başladı."sana kolay gelsin."dediğinde oradan ayrıldı Metehan,derin bir nefes alarak ilerledi dinlenme odasına,Metehan diğerlerine göre daha sakin bir adamdı,onun hayatı bir tarihten sonra durmuştu,dinlenme odasına girdi.

"Timur komutanım gerçekten lavaboları diş fırçası ile mi temizliyor Komutanım."dediğinde Sezai gülüyordu,"gerçekten Oğuz,ne gerek vardı böyle bir şeye?"diye sordu Metehan o sırada Tomris oturduğu yerden dikelip bakışlarını Oğuza çevirdi,gözlerinde belli etmese de merak vardı.Tomris bir anda girmişti hayatlarına ve herkes şaşkındı,zaten Tomris kendisini pek belli etmiyordu ortamda,varlığı da yokluğu da birdi.Oğuz ona güvendiyse diğerleri de güvenirdi.Ama Tomris onlar için sır dolu bir kutuydu,Metehan gerçek durumu biliyordu.Oğuz aşıktı Tomrise,ona olan bakışları Metehandan kaçmıyordu.Aşk öyle bir duyguydu ki,içinden ele geçirir seni tozla buz ederdi,ve sen bunu asla analamazdın.

"hak etti diyelim."dediğinde tim gülmeye başladı.

Bir süre sessizlik oluştu ortamda nedeni bilinmez,birden kapı açıldı ve biri içeriye girdi,giren,n albay Eşref olduğunu gören tim ayağa kalktı."büyük bir sıkıntımız var."dediğinde Oğuz dışarıdan birine Timuru çağırması için emir verdi,Timur hızla odaya gelerek selam verdi."komutanım,sıkıntı nedir?"diye sordu Oğuz.

"acil toplanma odasına acil."dediğinde tim Eşref albayın arkasından toplanma odasına girdiler hepsi yerlerini aldığında ekranda bir bomba örneği vardı."bu ekranda gördüğünüz İngiliz yapımı bir bomba,az önce İngilizlerle toplantı yaptık ve bu bombanın amacını sorduk,onlar da bizim gibi şaşkındı,çünkü bombayı kullanan ingilizler değil.İngilizlerden çalıp Türkiye sınırına sokmayı başarmış birisi yada birileri.Suçu ingilizlere atıp kendilerini saklamaktı amaçları,ama bir yerde patlak verdiler."dediğinde Tomris sinirle ellerini yumruk yaptı.

"kamera görüntülerini hesaba katmamaışlar,adamımızın adı Jack yani bombayı çalan adam,asker bu yüzden kolayca erişebilmiş,şuan Türkiyede eğer onu yakalabilirsek bombayı kime sattığını da öğreniriz."dediğinde tim adamın yüzünü ezberleyecek kadar uzun baktı."yer adres bu belgenin içinde Oğuz."dedi Eşref albay elinde ki dosyayı Oğuzun önüne attı."emredersiniz komutanım."dediğinde tim ayağa kalktı."gidin ve bunu vatan için yapın ,gidin bunu Ahmet subay ve onun daha doğmamış bebeği için yapın."dediğinde Tim dikkate geçerek."Emredersiniz komutanım."

Vatan için,Ahmet ve daha doğmamış olan çoçuğu için!

*****

"Cemil adam senin masanın iki saat yönünde oturuyor."dediğimde Cemil belli etmeden hafifçe başını sağa çevirdi,şuan lüks bir otelin lokantasındaydık.Adamımız buradaydı,içimde ise kin ve nefret vardı.Adaöa daha dikkatli baktığımda sarı saçlarını gülerek geriye attı,gülerek karşısında ki kadına bir şeyler anlatıyordu.Kadın bizden birisiydi,görevi onu sarhoş etmekti,ama ne anlatıyorsa kızın gözlerinde sinir kendini belli ediyordu."Sanem,her ne diyorsa yüz ifadeni sabit tut kızım,"dediğimde derin bir nefes aldığını gördüm.Dediğimi yapmak için yüzünü sıvazladı.

Oğuzun sesi kulaklarımı doldurdu."Mete sen Sanemle adamı odasına diye çıkarıp arka kapıdan çıkacaksınız,araba orada bekliyor."dediğinde Metehan belli etmeden kafasını hafifçe yere eğdi.Emri almıştı,"Cemil sen arkada bekleyen adamları oyala,"görev için az kişi gelmiştik diğerleri dışarıda bir sorun olursa diye bekliyorlardı,ben,Sanem,Mete ve Cemil gelendik,ben odasını açıp bilgisiyarı almakla görevliydim,Mete Saneme yardım etmek için,Cemil ise adamları halledecekti,"Tomris,sen Metehan yukarı çıktığı an arkalarından gideceksin,kapıyı açıp içeride ki belgeleri alman ve bilgisiyarı alman lazım.Sadece bir dakikan olacak halledersin değil mi?"dediğimde hafif gülerek kadehi dudaklarıma götürür gibi yaparak,"hallederim."dedim ve küçük bir yudum aldım.O tarafa çok bakmıyordum anlaşılır diye ama Sanemin yüksek konuşmasından anlamış gibi adamın sarhoş olduğunu anlamıştım."adam sarhoş oldu tim başla."emrini alır almaz Mete yavaş adımlarla adama doğru yaklaşmaya başladı,Sanem yalandan adamı dürtüyordu.

Beklemediğimiz bir an oluştu o an Metenin önünü onun adamlarından birisi kesti,Jacj-k Sanemin elinden sıkı sıkı tutuyordu.Ortalık karışacak gibiydi,Cemil hızla Metehanın yanına gitmeye başladı,yanlarına vardıklarında damın kaşlarını çattığını gördüm.İşler sarpa sarıyordu,Cemil şuan sarhoş taklidi yapıyordu."Koçum sen ne güzel insansın öyle."dediğinde Metehana aradan sıyrılıp Sanemin yanına gitti.

"deli misin kardeşim siktir git."dediğinde Cemil gülümsedi,"olmaz öyle bir eğlenelim senle."dediğinde Mete gülmemek için kendini zor tutuyordu,arkada ki adamlarda haraketlendiğinde başımı sağa çevirip."ortalıık karışmaya başladı."dediğimde karşı taraftan ses alamadım,telefonuma baktığımda sinylin olmadığını gördüm.

"hanımefendi isterseniz yardım edeyim."dediğinde Mete adamın kolundan tutmuştu,adamı kaldırdıklarında arkasında ki adamlar hızla yanlarına gelmişti,"sakin sadece odasına götüreceğiz."dedi Mete,adamları hala şüpheliydi."size gerek yok,biz götürürüz."dediğinde Cemile baktım,operosyon düşmüştü.Hızla ayağa kalktım ve yanlarına gittim.

"noluyor burada?"diye sorduğumda bakışlar bana döndü.Derin nefesler alarak konuşmaya devam ettim,"adama napıyorsunuz?"diye sorduğumda hepsi birbirine baktı,iki elimi belime koyarak."bırakın adamı sadece ben götüreceğim!bu ne saygısızlık ya iki dakika şurada bana şarap içtirmediniz!"dediğinde adamlardan biri bana döndü."biz götürüyorduk."dediğimde tek kaşım havaya kalktı."buradan bakılınca adamı öldürmek istiyor gibisiniz,"dediğimde Jack denen adam kafasını kaldırıp bana baktı,uzun süre o iğrenç gözlerini bedenimde gezdirdi."doğru söylüyor,bırakın beni bu güzel kızın kollarına."dediğinde midem bulanmıştı.

Sinyaller geri gelmişti sanırım çünkü kulaklarımda sadece Oğuzun küfüleri vardı."Amcık hoşafı seni,oraya gelip sna da etek giydirip dansöz gibi kıvırtmazsam bana da Oğuzalp Göktürk demesinler."dediğinde kulağım gerçekten acımıştı,şaşkınlıktan dudaklarım aralanırken belli etmemeye çalıştım."Bırakın adamı."dediğimde adam bırakmıştı adamı,iki adım ileriye gittiğimde başka bir ses geldi kulaklarıma.

"amcık hoşafı derken komutanım?"Timur şaşkın bir sesle söylemişti bunu,adamın koluna girdim ve onu yavaşça sürüklemeye başladım,odasına kadar geldiğimde arkamdan Saneminde geldiğini hissediyordum,derin derin nefesler verdim."Abi sen niye bu kadar küfür ettin ki?küfür sözlüğü oluşturcam harika küfürler bunlar."dedi Kubat."kes sesini kubat,sinyal hala kesik mi?"diye sorduğunda gülümsedim.

Jack tam bayılmamıştı son gücüyle kapıyı açtığında hızlıca onu yatağa yatırdım,ağzını yaya yaya."vayy hızlı hatunsun."dediğinde yüzümü buruşturdum.Mdem bulanıyordu,"ben bu orospu çoçuğunu sike sike öldüreceğim."dedi Oğuz,kaşlarımı çattım,büyük ihtimalle Jack için diyordu."komutanım istertseniz susun."dedi Metehanın sesi,"abi bir daha küfür edersen bana da öğretir misin?ben sanatsal sövenle ilk defa karşılaşıyorum."dediğinde Oğuzdan bir kaç dakika ses gelmedi.Boğaz temizleme sesi duyduğumda yutkundum."hepsini mi duydunuz?"dediğinde Metehanın gülme sesini işittim."hepsini komutanım."

"Tomris de duydu mu?"dediğinde ses gelmedi bir süre,"yanıma gelsene artık güzelim."dediğinde dayanamayarak yumruğu yüzüne geçirdiğimde bayılmıştı.

"Sanem bilgisiyar sende belgeler bende."dediğimde kafasını sallayarak Bilgisiyarı aramaya başladı,bende çekmecelere dolaplara ve yatakların altına baktım,en sonunda buz dolabının iç kısmında bulmuştum,hızla elime alıp Sanemin yanına gittiğimde Sanem ellerini kaldırmıştı."

"yakalandık acil destek."dediğimde adım sesleri geldi kulağıma,o adam henüz beni görmemişti,çantamdan silahımı çıkararak yüzüne doğrulttum bir an bile tereddüt etmeden bastım tetiğe,namlumdan çıkan kurşun Sanemin omzunu sıyırarak adamın kafasına girdi.Sanem acı çığlıkla elinde ki bilgisiyarı daha sıkı sıkı tuttu.Hızla yanına giderek."iyi misin?"dediğimde kafasını salladı."adamı al gitmemiz gerek."dediğinde kafamı salladım.

Aşağıdan silah sesleri gelmeye başladığında timin aşağıda olduğunu anladık,adamın kolalrından girip onu kaldırdık,hızlı adımlarla onu arka kapıdan çıkardığımızda arabadan inen bir kaç asker onu aldı."Sanem komutanınızla da ilgilenin."dediğinde Sanem bana baktı."Gerek yok içeriye gidelim komutanım."dediğimde kafamı salladım."yaralısın ve özür dilerim seni kurtarmam için yapmam lazımdı."dediğimde kafasını salladı.

"özür dilemenize gerek yok siz olmasaydınız ölü olurdum komutanım,bir omzun sözü olmaz aramızda."dediğimde ikinizde gülümsedik,ilk defa kendimi huzurlu hissettim."burada kal ve yarana baksınlar."dediğimde Sanem kafasını salayarak gittiğinde bende arkamı döndüm tam içeriye gireceğim sırada içeriden çıkan Mete ve Cemili gördüm.Çok şüükür iyilerdi."işiniz neden bu kadar uzun sürdü?"diye yanımıza gelen Oğuza baktım.

"adamlar son anda ayıktı,"dedi Cemil.

"atlayın gidelim burada fazla vakit harcadık."dediğinde arkamı dönüp arabaya gidecekken bir el kolumdan tutarak beni durdurdu.

"sen biraz kal."dediğinde kafamı salladım.Mete ve Cemil arabaya doğru giderlerken gözlerimi Oğuza çevirdim."görev dışına çıktın."dedi sert bir sesle,kaşlarımı çattım."evet görev dışına çıktım doğru ama bunu yapmasaydım hepimizi öldüreceklerdi."dediğimde gözlerini Saneme çevirdi."Saneme bir şey olsaydı?ya sana da bir şey olsaydı?nasıl bu kadar tedbirsiz davranabilirsin?"dediğinde içimde bir şeyler kırıldığını hissettim,haddime değildi gözlerimi Saneme çevirdim.Böyle davranmasının sebebi Sanem miydi?derin bir nefes çektim,haddim olan bir şey değildi."kusuruma bakmayın komutanım,Sanemden de özür diledim zaten ama amacım o önemli bilgileri almaktı.İstediğiniz cezayı vermekte haklısınız."dediğimde sadece yüzüme baktı.

Ne düşündüğünü anşlamadım,bakışları o kadar yoğundu ki o duvarları aşıp giremedim."bu tedbirsizliğin cezasını tabiki de çekeceksin Astsubay kıdemli Çavuş Tomris Karakum."dediğinde kafamı salladım."Emredersiniz komutanım."dediğinde sola dönüp arabaya ilerlediğinde arkasından bende ilerledim.Sanem ve diğerleri de bize meraklı bir şekilde bakıyordu.Arabaya bindiğimizde araba haraket halini aldı.

Saneme bakarak konuştum."omzun nasıl?"diye sorduğumda gülümsiyerek bana baktı."daha iyi komutanım siz sorun etmeyin."dediğimde Şöfüre yani Teomana baktım."yakınlarda bir hastane var mı?"dediğimde Teoman kafasını salladı sadece,bu soğukluğun sebebi bendim.Omuzlarımı indirdim,ne olacağını sanıyordum ki?derin bir nefes alarak."Sanemle beni hastane de bırak."dediğimde ise sadece kafasını salladı.

Arabadan indiğimizde Sanem bana baktı."kırılma onlara,"dediğinde hissiz bir şekilde ona baktım."neden kırılayım?ortada kırılacak bir durum yok,"dediğimde Sanem bana baktı.

"bana öyle bakma,belliydi böyle olacağı ben her gittiğim time şansızlık getiririm o yüzden kırılmam etmem."dediğimde Sanem."hayır sen bizim için bir şanssın,sen olmasaydın ben çoktan ölmüştüm."dediğinde omuzlarımı indirdim."ama benim dikkatsizliğim yüzünden yaralandın."dedim hastaneye adımlarken.

"hayır senin tek amacın o bilgileri almaktı,devletin için Ahmet subay için yaptın.Biliyorduk ki eğer o otelde elimize geçmeseydi,yarın sabah onu asla bulamayacaktık."dediğinde bir şey diyemedim,hastaneye girdik,o yarasına baktırırken bende etrafa bakınıyordum.Görüş açıma bir hamile kadın girdi,bu kadın Ahmet subayın karısıydı.Doğruldum ve hızla yanına gittim.

"iyi misiniz?"diye sorduğumda kafasını salladı sadece eli karnını okşuyordu."bir sıkıntı mı var doktora gelmişsiniz?"dediğimde yorgun bakışlarını yüzüme dikti."bu aralar huzursuzdu içeride bebeğim anlamış babasının gideceğini,"dedi sadece,içimi yaktı kalbim öyle bir acıdı ki...kadın konuşmaya devam etti."sürekli ağrı yapıyor doğumu yaklaştı galiba,o yüzden geldim."dediğinde tam dudakalarımı aralayıp konuşacakken kadının adı seslendiği için gitti.

"Komutanım."Sanemin sesini duyar duymaz arkamı döndüm.

"hallettim işimi gidebiliriz."dediğinde kafamı sallayıp onun yanına gittim."önemli bir şey var mı?"diye sorduğumda kafasını olumsuz halde salladı."merak etmeyin komutanım sdece sıyırmış."dediğinde rahatlamış bir şekilde ona baktım.

"gidelim."

****

Verilen ceza belliydi,tüm tesisi temizlemek,elimde ki viledaya bakıp küçük bir küfür ettim.Yerleri silerken gelen geçen bana bakıp gülüyordu,ve biri daha gülerse Viledanın o uzun sopasını bir yerlerine monte edebilirdim."burası da tamam sadece tek bir yer kaldı."o da Oğuz komutanımın kaldığı yerdi,yavaş adımlarla oraya girdiğimde masada oturmuş bir kitap okuyordu,1984 okuduğu kitabın ismiydi.Fazla bakmadan yerleri silmeye başladım,bir süre derin bir nefes aldı ve arkasını döndü."bana kızgın mısın?"diye sorduğunda kafamı sallayarak."hayır komutanım,hak ettim."dediğimde sustu,yüzüne bakmadan yerleri silmeye devam ediyordum.

"yüzüme neden bakmıyorsun?"dediğinde durdum,neden ona kırgın gibi davranıyordum ki?bana bu cezayı verdiği için mi?yoksa...kafamı salladım yoksayı düşünmek istemiyordum,olmamalıydı."iş yapıyorum çünkü komutanım."dediğimde ayağa kalktı bir anda."işin bitti."dediğinde.

"yerleri daha silmedim komutanım."dediğinde yanıma gelip kolumu tuttu."işi bırak dedim."dediğinde kafamı sallayıp Viledayı bıraktım."bıraktım komutanım."dediğimde aramızda sadece bir kaç mesafe vardı,bu kadar yakın olmamalıydı bana.Geri çekildim hızla.

"bugün..."diye başlayacakken onu durdurdum.

"komutanım gerçekten haklıydınız,sonuçta sizin için değerli bir askeri tehlikeye attım."dediğimde tek kaşı havaya kalktı."benim için önemli asker Sanem yani öyle mi?"dediğinde kafamı salladım.Bir adım atarak bana yaklaştı."sen benle Sanemi sevgili mi sandın?"dediğinde durakladım.Yanıma gelmeye başladığında kendimi geriye atıyordum taki sırtım duvara gelene kadar,bana yaklaştı ve üzerime eğildi."sen gerçekten bunu sandın mı?"dediğinde kafamı salladım.

"gözünün önündekini göremeyecek kadar körsün Tomris."dediğinde anlamayarak ona baktım,ne demek istiyordu?"orada sadece s..."lafını bölecek bir şey oldu kapısı hızla açıldı.Şaşkınlıkla kafamı o tarafa çevirdiğimde Sungurun şaşkın yüz ifadesiyle karşı karşıya geldim.Oğuz hızla üzerimden çekilerek."zamanlamana koyayım senin Sungur,"dediğinde Sungur ellerini havaya kaldırarak kör taklidi yaptı."neredesiniz komutanım,ben görmüyorum da,su diye çamaşur suyu içtim herhalde kör oldum komutanım,görmedim komutanım burayı lavabo sandım komutanım."dediğinde Oğuz."siktir git."dediğinde Sungur emri aldı ve arkasını dönüp gidecekken gözleri hala kapalı olduğundan duvara tosladı ve acil bir şekilde odadan ayrıldı.

"ben gideyim komutanım."dediğimde bir şey demesini beklemeden hızlı adımlarla odadan ayrıldım.Olanlar yanlıştı,öptü sanki seni salak.Kaşlarımı çatarak kendime kızdım,iç ses haklıydı sanki öpmüştü!ama bu kadar yakınlıkta iyi değildi,aklımda dönüp duran şey olmamalıydı.Hayır bir yaram yoktu ama olamazdı öyle şey,beni kimse sevmemeliydi.

Dinlenme odasına girdiğimde onların beni mesafeli olduğunu sanıyordum ama Teoman elinde ki tabağı elime tutuşturarak."dinlenmeden odayı temizlemişsin,Oğuz komutanım senin için hazırlattı."dediğinde arkadan bir oolama geldi."sağol ama ben aç değilim ki."dediğimde yalan söylüyordum aslında."olmaz,eğer sen yemezsen tüm tim ceza alacak kurbanın olayım ye."dediğinde ne dediğinin farkına varmış gibi korkak bir şekilde gülümsedi."kurbanın olmayayım yani,o anlamda değil...çaresizlik..."onu durdurdum ve elimdeki tepsiyle masaya oturduum."tamam anladım."dediğinde rahatlamıştı,yemeğe baktım.

Sarma,yanında da yoğurt ve tavuk pilav vardı.

Bunlar benim en sevdiğim yemeklerdi.Belki de sadece denk gelmiştir Tomris.Yemek yerken bir haraketlenme oldu,ne olduğunu anlayamadım.Ama odanın kapısı hızla açıldı.

"toplanın Timuru almışlar!"

BÖLÜM SONU!

 

bölümü nasıl buldunuz?ben aşırı sevdim.

 

geç geldi farkındayım şu aralar temizlik üniversite hazırlığı derken az oturdum başına birde lütden açılan yeni taglara yardımcı olun,Wattpada Vpn ile girmeyerek bir şeyler elde etmek istiyoruz,lütfen.

 

Karakterleri yavaş yavaş göreceğiz,en çok sevdiğiniz karakter hangisi oldu?

 

sizce Tomris neden aşktan bu denlli kaçıyor olabilir?

 

Timura ne oldu?

 

diğer bölüm çok geçmeden (umarım) gelecek!

 

sizleri seviyorum kendinize cici bakın.

 

Bölüm : 16.09.2024 11:57 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hilal Çalık / VUSLAT / 2. Bölüm
Hilal Çalık
VUSLAT

66 Okunma

17 Oy

0 Takip
2
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...