
Akarsu mezarlığı
Hayatımız sevdiklerimiz olunca güzeldi . ancak şuan mezarlığın içinde bulunan herkes sevdiğinden kopmanın acısını yaşamışlardı . onu bir mezarın içine gömmek onlar için hiç iyi değildi .
şimdi ise açılmış bir mezarlık ve beyaz çarşafa sarılmış bir cesed vardı önlerinde . oysa o cesed onların sevdiği kişi değildi . o almiranın yanından bile geçemeyecek biriydi . o bambaşka biriydi .
zerre kadar almiraya benzemiyordu onlar nasıl öldüğüne inanmışlardı .
ortamda yankılanan tek şey nefes sesleriydi . belki bir kaç adım sesi ve derilerden gelen ağlama ve konuşma sesleri .
beş dakikayı devirmişlerdi ancak kimseden çıt çıtmadı .
on dakika sonra adam polis olduğundan ilk adamı tutukladı ardından burda olan ve mezarlığa yakın kişileride sorulamak için ekip çağırdı . ekip sadece bir saate yakın süre içinde geldi . çoğu kişi den şüphe duyulmadı ancak altı kişi ve adamın tutulakdığı kişiyle birlikte yedi kişiyide alıp karakola gittiler .
mezarlıkta kalanlar bu hılıca olanları sadece köşede izlediler . hepsi şaşkındı ve bunu uzunca bir süre atlatacaklarını düşünmüyorlardı . tek düşündükleri almiraydı . nerdeydi ve nasıldı .
ALMİRA DOLUNAY SOYLU
Yollar hayatımızda yürüdüğümüz ve bastığımız yerlerdi . bir yoldan yüzlerce kişi ve araba geçerdi belki bisikletler motosikletler . ancak kafamızdaki ve kaderimide ki yollardan bizden başka kimse geçemezdi .
O yollar bazen aynı yerlere ulaşırdı ve ya bizi aynı yerlerden geçiridi ama her zaman sonunun ne olduğunu bilirdik . ölüm yollarımızın sonuydu . belkide sadece benim sonumdu .
Yıllar önce ölüm ile burun buruna geldiğim vakit kaçtığım yerdeydim . aynı yollardan geçiyordum ama tek fark bu sefer gerçek ailemin kim olduğunu biliyordum .
Durdum biraz ve etrafa baktım . binalar değişmişti fakat sokağın doğduğumdan beri ve belli bir süre benim de duyulan çığlıklıklarım kesilmemişti . bu sefer bağıranın erkek olduğunu sesinden tanıdım . ve bu sokağın kimsenin tepki vermemesinden benim cehennemim olduğunu anladım .
Cennet ve cehennemdi burası belkide arafdı . bazen sımsıcak bir mahhalleyken bazen soğuk ve iç ürperticiydi . tekrar bir çığlık duydu bu kulaklarım . ve beni bu soğuk ve iç ürpertici mahalleden kışın en sert ayazına ve cehenneme götürdü .
2010 / 12 ARALIK SAAT 09:45
Küçük kız her gün uyandığı gibi babasının haykıran sesini duydu . ancak bu sefer babsı onu yatağında uyurken saçıı çekmiş ve yataktan saçından sürükleyerek kaldırmıştı . küçük kız canı yansada babasına bir şey diyemedi .
Çünlü daha bir hafta önce ona sarılmış ve kendisinin sevem şeklinin bu olduğnu söylemişti . o gün içinden bunun bir sevgi olmadığını ve şiddet olduğunu söylemek geçsede babasının saçını okşayan elleri ile bu düşünceden vazgeçmişti .
Zaten öğretmenide herkesin birbirini karşı farklı sevme şekillerinin olduğundan bahsetmişti . küçk kız buna inanmak istedi . gerçeğin farkında olsada ...
Babasının elinin kalktığını ve yüzüne sert ve acılı bir tokat geçirdiğini seçti gözleri . kafası yana çevirilecek darbeye karşı saçını sımsıkı tutan babasının eli yüzünden zerre yerinden oynamadı .
Tokat yüzünde acısını derinlerinde ama alışılmış bir iz bırakmıştı . küçük kıızın gözleri doldu ve alt dudağı titredi . yanaklarından ufak ufak süzülen göz yaşları küçük kızı daha fazla ağlatmak isterken kendisi tutmak zorunda bıraktırıyordu .
nasıl olsa babası biraz döver hırpalar ve giderken seni seviyorum diyerek onu odasında bırakırdı o zaman istediği gibi ağlaya bilirdi .
babasının en nefret ettiği sesini seçti kulakları . “ sen sorumsuz bir çocuksun almira “ dedi babası . gözleri saate kaydı . dokuzda uyanması gerekirken kırk beş dakika geç uyanmıştı . aslında bunu bilerek yapmamıştı . dün annesi onu fazlaca evi temizletmeseydi geç uyumak zorunda kalmazdı .
sesi titrerken sadece ağzından “ özür dilerim baba “ sözü çıktı . babsının arkasında kafasını iki yana salladığını düşündü . “ hayor almira . geç kalmanın bedelinin ne olduğunu biliyorsun değil mi ? “ dedi . almira hızlıca başını salladı .
babası “ peki bedeli ne ? anlatır mısın ? “ dedi almira daha fazla kendini tutamadı ama ağzından sadece ufak ve beli belirsiz bir ses hıçkırık çıktı . kendini konuşmaya zorladı .
“ kural dört ; geç kalındığı her dakika kadar ( buna saat dahil , saat dakikaya çevrilir ) vücutta belli bir kaç yere geç kaldığı dakika kadar yara açılır . ve bu yaralara merhem sürülmesi ve yarabandı gibi yaraya kapatacak şeylerden kaçınılmalı . bu dördüncü kuralın yasaklarıdır . ayrıca bu yaralar gözümüzün önünde bulunulması bir sakınca barındırmaz “
Dedi almira babası “evet almira sen kaç dakika geç kaldın ? “
“ kırk beş dakika baba “
“ o zaman ben gelene kadar işkence odasına geç “
“ tamam baba dedi . babası odadan çıkınca ağlayarak oda peşinden çıktı . hızla evin bodrum katına geldi . birinci hapishane odasını geçti ve ikinci oda olan işkence odasına girdi .
Şuan ilk iki odayı biliyordu biri iki yaşından beri girdiği yemek ve su yasak olan hapishane . diğeri altı yaşında başladığı işkence odası . babası ona yaşı gelince diğer üç odayla tanıştıracağını söylemişti . oysa o hiç tanışmak istemiyordu .
Kulaklarmda o günün çığlıkları ve vücumda sızısını hissettiğim kırk beş yara . gözlerimi kapattım ve tam kırk beş kere derin derin nefesler aldım .
Kırk beş sayısı sadece buraya özeldi . burada kırk beş kere aynı şeyleri yapmazsam tekrar beşinci odaya gideceğimi düşünüyordum . büyümeme rağmen ...
Adımlarımı ufak ve kırk beş olacak şekide attım . kapının önünde durdum ve tam kırk beş kere kapıya vurdum . oysa biliyordum kimse içerde yoktu . sağımdan gelen aynı sese baktım .
Bir adam benden uzun olduğunu bir bakışta anladım . kumral saçları dağınıktı . kehribar gözleri boş bakıyordu ve buğday teni ne uyumlu üstü siyah dı . paltolonu , gömleği ve ayakkabısı . üstünde te açık ren olan paltusuydu . krem rengi paltosu .
Oda bana dönmüştü . göz bebekleri ilk önce yüzümde , saçlarımda oylanmış sonra boyuma bir bakmıştı . göz bebekleri üstümde oyalanmıştı hemde haddinden fazla . bende üstüme baktım .
Kaçırıldığım yerden çıkmadan gördüğüm bir odada üstümü görmüştüm . onları alıp giymiştim . üstümde siyah badi . krem rengi paraşürt pantalon ve siyah ile krem rengi olan ceket . aynı şekil siyah krem rengi olan spor ayakkabılar .
Karşımdaki adam üstümden gözlerini ayırdı ve “ kimsin sen ? “ dedi . ben de “ asıl sen kimsin bu mahallede ben büyüdüm . “ dedim
Asıl adamın cevabı beni şaşırtmaya yetti “ bende burda büyüdüm “
Biz yan yana büyümüş ama birbirimizden haberimiz olmamıştı .
Biz aynı cehennemdeydik .
Beni yakan cehennem onuda yakmıştı .
Ve ya dedikleri yalan mıydı ?
Ben ne zaman dır herkesi bir sözüne inanır olmuştum ?
DEVAM EDECEK ...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |