21. Bölüm

21. BÖLÜM: BEBEK

Laura
lauraninnyiildizi

21. Bölüm: Bebek.

Karşı karşıya duran iki bedenin en önemli silahı gözleriydi. Mavi ve kahverengi irislerin birbirini bırakmadan takip etmesi rutinleşmiş gibiydi.

Genç kızın kızaran yüzünü gören Yusuf yaptığından pişmanlık duymuştu. Hemen kendini geri çekti ve boğazını temizledi. Bir şey söylemesi gerekiyordu. Bir kızın özel alanına dalmak hiç hoş değildi.

" Seni durdurmak için söylemiştim."

Bakışları Zeynep'in yüzüne kaydığında hemen gözlerini kaçırdı. Yusuf hiç olmadığı kadar utanıyordu Zeynep'ten.

" Özür dilerim böyle yapmam hoş değildi."

Çaktırmadan Zeynep'e bakmaya çalışan Yusuf'un çabası yine olumsuzdu. Zeynep'in yerde olan bakışları Yusuf'a çıktığında Yusuf'un kaçırdığı utangaç bakışları Zeynep'te durmuştu bu sefer.

" Ben de biraz ileri gittim kusura bakma." diye mırıldanan genç kız. Konunun bir ân önce kapanmasını istiyordu. Hatta eve gidip yorganın altına girip boğulmayı deneyecekti.

" Yok senin bir suçun. Benim suçlu. Özür dilerim. Suçlu olduğum için. Öpme.... şey yani öyle yakın olmaya... ben en iyisi susayım." Yusuf'un sesi sona doğru azaldığında sertçe yutkundu.

" Önemli değil." diyen Zeynep Yusuf'un gerildiğini fark etmişti. İkisi arasında bir sessizlik olduğunda ortamda önce Yusuf'un duyduğu bir ses geldi. Kaşları çatılan Yusuf kafasını sağa çevirdi.

Yusuf'un hareketlenmesini fark eden Zeynep bakışlarını Yusuf'un baktığı yere çevirdi. Yusuf bir iki adım öne gidip durdu ve Zeynep'e baktı.

" Duyuyor musun?" fısıldar hâlde konuşması Zeynep'in kaşlarını çatmasına neden olmuştu. Zeynep dikkatlice dinlediğinde duyduğunu fark etmişti.

Yusuf'un arkasından ilerleyen Zeynep Yusuf'un durmasıyla durmuştu. Bunu görmeyi beklemiyordu. Bunu görmeyi ikisi de beklemiyordu.

🍀

" Şimdi bu orada öylece duruyordu öyle mi?" diyen Sevim Hanım Yusuf ve Zeynep'e bakıyordu. Mahalleli Nesrin Hanım'ın evinde toplanmış bu olayın kritiğini yapıyordu. Ya da yapmaya çalışıyorlardı.

Nefesini sıkıntıyla veren Yusuf herkese göz gezdirdi ve konuşmaya başladı " Sekiz bin yüz altıncı kez söylüyorum," dedi ve Sevim Hanım'a baktı ardından devam etti " Limonların içinde öylece duruyordu," dediğinde bayanlar sanki daha önce söylenilmemiş gibi şaşırdılar. Yusuf bunu gördüğünde gözlerini devirdi.

" E şimdi ne olacak?" diyen Nesrin Hanım hem tedirgin hem de üzgündü. Kim böyle bir şey yapmaya tenezzül ederdi ki? Günahta mı bilmiyordu yahu?

" Polise gideceğiz tabiki de," diyen Yusuf'un cümlesi Zeynep'i ürpertmişti. O ortam onu geriyordu,cümlede lafı geçse bile.

Ortamda oluşan sessizlik tatlı bir ağlama sesiyle kesilince kundaktaki bebeğe herkesin gözü kaydı. Pembe kundağın içine sarmalanmış küçük bebek aç olduğundan evi sarsacak bir şekilde ağlıyordu. Yüsra Hanım besmele çekerek bebeği kucağına aldı ve yüzünü kendi tarafına yaklaştırdı. Bu minik bebek ona Zeynep'in küçüklüğünü hatırlatmıştı.

" Aç bu çocuk," hep bir ağızdan konuşan teyzeler Yusuf'a bakınca Yusuf kaşlarını çatıp bakışlarını göğüslerine indirdi. Elleri göğüslerine indiğinde kaşlarını çattı.

" Burada süt olduğunu zannetmiyorum." diyen Yusuf'a Zeynep güldü ve ayağa kaldırdı.

Küçük afacana aşık olan teyzeler hep bir ağızdan ona sevgi sözcükleri yağdırmakla meşguldü.

O sırada Zeynep ve Yusuf eczaneye gidip bebek maması aldılar. Bebeğin aç kalmaması için biraz hızlı gelen ikili nefes nefese kaldılar. Kapı açıldığında Nesrin Hanım hemen mamayı hazırlayıp küçük hanıma sundu.

Mamanın hızla bitmesi bebeğin açlığının boyutunu ortaya çıkarmıştı. Bu durumdan duygulanan Nesrin Teyze bebeği kucağına alıp salladı. Uykuya dalan küçük yavru sıcak ortamda bulunmanın mutluluğunu yaşıyordu.

🍀

Dershane için hazırlanan Zeynep hâlâ uykusuzluğuyla baş etmeye çalışıyordu. Emniyet işleriyle uğraşmaları epeyce uzun sürmüştü. Eve geldiğinde hemen uyumuştu ve onca saatin nasıl geçtiğini anlamadan uyanmıştı. Çantasına matematik testini de attıktan sonra çantasını koluna geçirip odasından çıktı.

Annesini uyandırmamaya çalışarak evden ayrıldı. Merdivenleri hemen indi dershaneye doğru yürümeye başladı. Vakti daha vardı ama o hızlı yürümek istemişti. Otobüsten inen Zeynep dershanenin yanında duran simitçiden bir tane simit alıp içeriye girdi. Yavaş yavaş artan öğrenci sayısı vaktin yaklaştığını gösteriyordu.

Sırasına geçen Zeynep simitini açlıkla yedi, kapıdan görünen Eray Zeynep'i mutlu etmişti. Uzun süredir görüşememişlerdi. Buradaki tek arkadaşı oydu. Eray'ın gülümseyen yüzü Zeynep'in gülümsemesini artırdığında Eray cebinden çıkardığı küçük çiçeği Zeynep'in kulağının arkasından geçirdi.

Bunu yaparken Zeynep'in kulağına yaklaşan yüzü Zeynep'i heycanlandırır gibi olmuştu. Çünkü bunu beklemiyordu. Kulağına değen nefesle tüyleri diken diken olan Zeynep nefesini tuttu ve onun hemen çekilmesi için dua etmişti.

" Çok yakıştı," diyen Eray'ın bakışları Zeynep'in kızaran yanaklarına kaydığında dişlerini göstererek gülümsedi. Onu heycanlandırmayı beklemiyordu.

" Teşekkür ederim." diye mırıldanan Zeynep kafasını testine çevirdi. Aldığı nefes ona nimetti. Düzene soktuğu nefesi papatya kokusuyla güzelleşmişti.

🍀

En sevdiği matematik hocasının gelmediğini öğrenen Zeynep hüsrana uğradı. Atalay hoca çok iyi biriydi. Hem komikti hem de işini hakkıyla yapıyordu.

Hocanın gelmemesiyle evlerine dağılan çocukların bazısı mutlu bazısı da sorulacak sorularını soramamalarının verdiği hüzünle somurtuyorlardı. Çıkışa doğru yürüyen Zeynep ve Eray suskundu.

" Muhabbetine doyum olmuyor," diyen Eray sırıtarak Zeynep'e bakıyordu. Kafası başka yerlerde olan Zeynep Eray'ı duyunca kendine geldi.

" Hı?"

Eray'ın gülüşü büyüdüğünde Zeynep ile uğraşmaya devam etti.

" Hava güzel balinalar uçuyor."

Zeynep kafasını sallayıp dudaklarını araladı " Öyle mi? Ne güzel," Eray'ın kahkahası karşıda Zeynep'i bekleyen Yusuf'un dikkatini çekmişti. Yusuf'un bakışları Eray'ın üzerinde dolandı.

" Beni dinlemiyorsun demek," Zeynep'in yüzü utançla kızardı. " Ben şey..." diyerek olayı toparlamaya çalışan Zeynep utançla Eray'a baktı.

" Kahve içelim mi?" dinlenmediğini pek takmayan Eray Zeynep'le bir şeyler yapmayı istiyordu. Zeynep tam ağzını açacaktı ki karşıdan bağıran Yusuf'un sesi ikisinin de dikkatini bozdu.

Zeynep Yusuf'u gördüğünde şaşırmıştı. Eray daha önce görmediği bu çocuğa baktı. Zeynep'in neyi oluyordu ki? diye geçirdi içinden.

Yusuf'un ikisinin yanına gelmesi uzun sürmemişti. Eray'a dik bakışlarını atıp Zeynep'e hitaben konuştu. " İşin mi var?" Zeynep Yusuf'a ardından Eray'a baktı. Sanırım kahve işi ertelense sorun olmazdı.

" Kahveyi sonra içsek olur mu?" Diye soran Zeynep Eray'ın Yusuf'a olan dik bakışlarını fark etti. Hadi ama ne olmuştu birden bire? Bakışlarını Yusuf'tan alan Eray Zeynep'e baktı ve gülümsedi " Olur," dediğinde Zeynep tebessüm etti ve iyi akşamlar dileyerek yanından ayrıldı. Yusuf'un son bakışı uyarı dolu olduğundan Eray sinirlenmişti.

Yere düşen papatyayı fark ettiğinde derin nefes aldı. Zeynep'e hediye ettiği papatyaydı. Eline aldığı papatyayı avcunda sıktı ve sinirini ondan çıkardı.

Arabaya binen ikili sessizdi. Zeynep gülümseyerek Yusuf'a baktı. Yüzündeki çizikleri fark ettiğinde gülümsemesi soldu. İstemsizce parmakları Yusuf'un yanağına ulaştığında Yusuf bunu beklemediğinden irkildi. Kafasını Zeynep'e çevirdiğinde Zeynep'in sıcacık parmakları hâlâ yanağındaydı.

Bakışları Zeynep'i utandırdığından hemen elini geri çekti. Yusuf'un dudakları yukarı kıvrılmıştı.

" Şey.. yüzüne ne oldu?" diyen Zeynep elleriyle oynuyordu. Yusuf sırıtıp cevap verdi " Manita severken öyle oldu bişey yok yani."

Zeynep ilk kafasını sallasa da sonra ayrıntıyı fark etmişti. Manita mı? Yusuf'un manitası mı vardı?

" Manita mı?" Zeynep kendi kendine sorar gibi fısıldadığında Yusuf'a baktı. Bugün fazla mı mutluydu o? Yusuf'un manitası vardı yani. Yusuf'un sırıtan yüzü hiç düşmediğinden Zeynep'in siniri bozulmuştu. Kafasını cama çevirdiğinde yanağının içini yemeye başladı.

Arabayı park eden Yusuf Zeynep'in önden yürümesine sırıtıp yanına yetişti. " Yoksa bana darıldın mı?" diyen Yusuf Zeynep'in kolunu tutmuştu. Yoksa bıraksalar Zeynep, bu hızla mahalleyi yirmi kez dolaşırdı.

" Sana neden darılayım?"

Yusuf'un bakışları kızın gözlerine kaydı. " Biliyorum ilk sana söylemedim diye darıldın."

Zeynep'in şaşkın bakışları Yusuf'un yüzünde geziniyordu. Bu çocuk şaka yapmıyordu. Bu çocuğun gerçekten sevgilisi vardı. Zeynep bir şeye kırılmıştı ama neye kırılmıştı onu anlamamıştı ya da iyi bir yalancıydı.

Zeynep yalandan gülümseyerek Yusuf'a baktı " Evet üzüldüm," Yusuf'un kaşları yukarı kalktı " Gerçekten arkadaş olduğumuzu düşünmüştüm. Arkadaşlar birbirlerinden bir şey saklamaz." diyerek eve doğru yürüdü. Yusuf'un kısılan gözleri kızın gidişini öylece izledi. Onu kırmayı istememişti.

Zeynep merdivenlere oturarak derin nefes aldı. Yusuf'a kendini çok yakın görmüştü. Buraya taşındığından beri onu gerçek bir arkadaş olarak sevmişti. Peki Yusuf'un bunu ona önceden söylememesine mi kırılmıştı? Yoksa başka bir şeye mi? Belki de Yusuf'la eskisi gibi olamayacağına üzülmüştü.

Eve geldiğinde çantasını yana atıp odasına girdi. Annesinin evde olmadığını fark eden genç kız nerede olduğunu kestirebiliyordu. Muhtemelen Nesrin Hanımlarda bebekle uğraşıyordu.

Yarım saat sonra Zeynep'in odasına eli poşetlerle giren Yüsra Hanımın mutluluğu yüzünden okunuyordu. Yatağından doğrulan Zeynep şaşkınca annesini izledi.

" Bil bakalım bugün ne oldu?" diyen Yüsra hanımın neşeli sesi Zeynep'i tedirgin etti.

" Yoksa senin de mi bir sevgilin var?"

Yüsra hanım ters ters kızına bakıp içinden salavat getirdi. " İş buldum iş!" diye bağırdığında Zeynep'in yüzü sonunda gülmüştü. Annesi Zeynep'e sarıldı ve işini anlattı.

Yüsra Hanım zaten terziydi. Eskiden ünlü firmalarla çalışıp tasarımlarını onlara satıyordu. Bu olaylardan sonra elini çalışmaktan çeken Yüsra hanım tekrardan çalışmaya adım atmıştı. Mahallenin en önemli mağazasında terzi olacaktı. Çabasına göre kademe de artabilirdi.

Güzel bir çay parisiyle durumu kutlayan anne ve kız geç olmadan yattılar. Sabahın soğuğu içerisi sıcak olmasına rağmen kendisini hissettiriyordu.

Zeynep öğlene kadar ders çalışmıştı. Biraz hava almak istediğinden ceketini giyip aşağı indi. Berke'nin kucağında olan küçük bebek gayet mutlu görünüyordu. Köşede oturan Yusuf'u gören Zeynep afallamıştı. Elindeki telefonla uğraşan Yusuf'un yüzünde tebessüm vardı. Kesinlikle sevgilisiyle mesajlaşıyordu. Yoksa başka açıklaması olamazdı. Zeynep'i fark eden Berke tabiri caizse böğürerek Zeynep'i çağırdı. Bu âni sesten korkan bebek ağlayınca Hayri onu kucağına aldı.

" Ağlama bebek ağlama üç gün kaldı bayrama." diyerek saçma bir şarkı söyleyen Hayri'ye Yusuf gözlerini devirdi. Ayrıca Berke'nin sesiyle Zeynep'i fark ettiğinden telefonunu yanına bırakıp ayağa kalktı.

" Huysuzcuğum nereye böyle?"

Zeynep üşüyen ellerini cebine yerleştirerek cevap verdi. " Hiç,hava almak için dışarı çıktım."

Yusuf Zeynep'i tebessüm ederek izlemeye devam etti. Hâlâ ona kırgın olduğunu biliyordu. Belki onunla dolaşıp konuşursa gönlünü alabilirdi. O sırada bezi tam bağlanmayan ufaklığın çişi Hayri'nin kolundan üzerine aktığından Hayri gelen sıcaklığı anlamsız buldu.

" Bi sıcaklık geldi mi size de?"

Diye masumca soran Hayri'yi fark eden Berke katıla katıla güldü. " Kanka,sıcaklıktan fazlası gelmiş sana." diyen Berke'ye anlamamışça bakan Hayri kolundaki ıslaklığı fark edince gözleri fal taşı gibi açıldı.

" Al...al...al," çocuğu titreyen elleriyle Berke'ye teslim edip yere bayıldı. Temizlik hastası olması onu epeyce zorluyordu.

🍀

Sahilde dolaşan iki gençte suskundu. Zeynep ne konuşacağını bilemdiğinden Yusuf ise Zeynep'in kendini terslemesinden çekindiği için konuşmuyordu. Bir banka oturup sessiz kalmaya devam ettiler. O sırada ağzında sakızı, rengarenk giysileriyle yanlarına orta yaşlı bir bayan yaklaştı.

" Genç oğlan bakayım falına?" diyen roman aksanlı kadına ikisi de şaşkınca baktı. Yusuf sıkıntıdan avcunu kadına uzattı.

" Sen birini seversin," diyen kadını duyan Zeynep Yusuf'un sevgilisinin olduğunun kanıtlandığına daha yakından şahit oldu. Kafasını başka yöne çevirerek onları duymamayı istedi.

" Çok yakında zengin olacaksın. " Yusuf alayla sırıtıp kadına bakmaya devam etti.

" Yatlar,katlar her şeyin olacak."

" Kedim de olacak mı?" diye soran Yusuf'un alaylı sorusunu kadın pek anlamamıştı.

" Olmaz mı arinzonu kertengelesi bile olur beya." diyen kadına Yusuf kaşlarını çattı.

" O ne lan? Arizona kertenkelesi demeye mi çalıştın acaba abla?" Zeynep çaktırmadan güldü gülüşü belli olmasın diye eliyle ağzını kapattı.

" Aman her neyse hadi bakalım parayı çık bakalım şeker cocuk." Yusuf kadının ç harfini j ve c harfi arasında bir harf olarak çıkardığına yemin edebilirdi. Avucunu açıp para bekleyen kadına Yusuf elini gösterdi.

" Al içinden." dediğinde kadın kaşlarını çattı. " Madem yatları katları görüyon al içinden," demesiyle kadın sinirlendi.

" Sen benle dalga mı geçiyon şopar!" deyip elindeki çiçek sepetini Yusuf'un kafasına geçirip oradan ayrıldı. Zeynep'in büyüyen gözleri Yusuf'a kaydı. Yusuf'un kafasını tutan hâlini ve acıdan buruşmuş yüzünü görmesiyle üzülmüştü. Eliyle çenesinden kaldırdı.

" Neresi acıyor?" demesine kalmadan kaşının yan tarafının kanadığını gördü. Cebindeki temiz peçeteyi Yusuf'un kanayan etine bastırdı nazikçe. Bu ânda yakınlaşan yüzlerin birbirini fark etmesi bombanın patlaması gibi bir şeydi.

Yusuf'un gözleri dikkatle Zeynep'e bakıyor Zeynep'in şefkatli bakışları Yusuf'u koruyordu âdeta. Yusuf'un gülümsemesiyle Zeynep'in bakışları buğulanmıştı.

" Abim sevdiğine alasın bir çiçek," arkadan gelen sesle irkilen iki genç. Bakışlarını oraya çevirdi. Zeynep'in şaşıran gözleri kızın da onu görmesiyle aynı tepkiyi vermesiyle karşılanmış oldu.

" Fatoş?"

Bölüm : 05.07.2025 17:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...