
22. Bölüm: Yemek.
Şaşıran Zeynep hemen ayaklanıp Fatoş'un karşısına geçti. Fatoş kollarını kızın boynuna sardı ve kıkırdadı. Zeynep'in gülümseyen yüzü memnun olduğundan dolayıydı.
Yusuf hâlâ ikisine anlamamışça bakarken onları izlemeye devam ediyordu. İki kız birbirinden ayrılıp gülümsemeye devam etti.
" Seni gördüğüme çok sevindim," diyen Zeynep'in sesi aşırı neşeliydi. Yusuf hâlâ olayda Fransız olduğundan köşede durmayı tercih etmişti.
" Bende sevindim kızçem," dediğinde Zeynep kıkırdadı. Fatoş'un bakışları Yusuf'u işaret ettiğinde Zeynep omzunun üzerinden ona baktı. " Yusuf," Yusuf'un bakışı ona kaydığında ne oldu der gibi kafasını salladı. Zeynep eliyle yanını işaret etti. Ayağa kalkan Yusuf gömleğini aşağı çekiştirip iki kızın yanında durdu uzun boyuyla.
" Bu Yusuf,mahalleden arkadaşım." diyen Zeynep eliyle Fatoş'u işaret etti. " Bu da Fatoş, nezarethanede tanıştık," dedi. Yusuf yalandan bir gülümseme sunarak kıza kafa salladı. Fatoş Yusuf'u süzdü ve Zeynep'e baktı. Bence sadece arkadaşı değil diye geçirdi içinden. Ama bunu dışardan söylemedi.
" Memnun oldum, kızçem benim gitmem gerek bu benim numaram ararsın." dedi ve Zeynep'e sarılıp yanlarından uzaklaştı.
" Kızçem," dedi Yusuf sesini incelterek. Zeynep sırıtarak ona baktı hemen.
" Eve gidelim artık."
İkisi de evin yolunu tuttuklarında. Hava gereğinden fazla soğumuştu. Hatta Zeynep'in bacakları titremişti. Yusuf'un soğuktan uyuşan yüzü komik görünüyordu. Mahalleye girdiklerinde Yusuf dükkanda ki işlerini halletmek için kızın yanından ayrıldı. Zeynep'te eve çıkarak kendine sıcak bir çay koydu ve televizyonun karşısına geçti.
🍀
Sabahın erken saatlerinde annesi iş için evden ayrıldı. Evi toparlayan Zeynep kendini koltuğa attı ve tavana bakmaya başladı. Telefonuna mesaj geldiğinde bakışı oraya dönmüştü.
Mesaj Yusuf'tan gelmişti.
" Huysuzcuğum, iki dakika dükkana gelir misin?"
Zeynep mesaja kaşlarını çatarak baktı. Ama önemli bir şey olduğunu düşünerek üzerine montunu giymeye gerek duymadan aşağı indi. Hava güneşliydi ve düne oranla sıcaktı.
İkinci kattayken Ferit amcanın ve Sevim Teyze'nin tartışma sesi ile Zeynep olduğu yerde bekledi.
" Hanım, sen beni çıldırtmak mı istiyorsun?" Ferit amcanın sinirli sesi arada yankılanmıştı.
" Sen zaten çıldırmışsın be adam!" diye çığıran Sevim Teyze'nin sesi Zeynep'in yüzünü buruşturmasına neden olmuştu.
" Bir daha, kira gecikirse koyarım kapının önüne bilesin!"
Hızla aşağı inen adam kızgın bir boğa gibi görünüyordu. Sevim teyze kapıyı kırar gibi kapattığın da Zeynep büyüyen gözleriyle bakakaldı. Yavaş adımlarla merdivenlerden inip dışarı çıktığında, dükkana giriş yaptı.
Yusuf ağlayan bebeği kucağında susturmaya çalışırken oldukça bıkkın gözüküyordu. Zeynep'i gördüğünde hemen konuşmaya başladı.
" Zeynep bez bağlamayı biliyor musun?" Yusuf'un heyecanlı sesi Zeynep'i neredeyse güldürecekti.
" Biliyorum," kızın yanıtıyla âdeta havalara uçan Yusuf kucağındaki kızgın bebeği koltuğa bıraktı.
" Annem bebek için bir şeyler almaya gittiğinden yarım saattir ona ben bakıyorum. Altına yapacağı aklıma gelmemişti." dediğinde Zeynep gözlerini devirdi.
" Bir canlı olduğu için boşaltım ihtiyacını gidermesi gayet normal Yusuf abi." Yusuf Zeynep'i gülümseyerek izlerken ortaya çıkan kokuyu aldığında yüzünü buruşturdu.
" Şu bezi dışarı atabilirsin," diyen Zeynep'te kokudan tiksindi. Altı değiştiği için mutlu olan bebek ses çıkarıyordu. Yusuf'un mutlu hâli Zeynep'i gülümsetti.
" Teşekkür ederim huysuzcuğum,sen olmasaydın annem gelene kadar ağlardı yavru." deyip kanepede ki bebeği kucağına aldı. Yusuf'un havaya atarak bebeği sevmesi tatlı kahkahaları ortaya çıkartmıştı.
Bu ikiliyi izleyen Zeynep çaktırmadan sırıttığını sonradan fark etti. Yusuf'un bakışları bebekten Zeynep'e kaydığında aklına gelen bir şeyle kaşları havalandı.
" Zeynep?" şaşıran Zeynep sorarcasına baktı.
" Yusuf?"
" Zeynep?"
" Yusuf?"
" Söylesene artık!" diye çıkışan kıza genç adam güldü. Onu sinir etmek zevkli olabiliyordu.
" Bu akşam yeni bir mekan açılmış ileride, bizim çocuklarla gidelim diyoruz sende gelebilirsin şey yani istersen." dediğinde Zeynep heycanlanmıştı. Uzun süredir akşamları vakit geçirmemişti ve bunu özlediğini hatırladı. Aklına gelen fikirle gülümsedi.
" Bir arkadaşım da gelecek olursa neden olmasın?" Yusuf bu arkadaşın kim olduğunu sormak istemişti ama kendini durdurmayı başardı.
" Hatta," dedi Zeynep kurnazca sırıtırken " Sevgilinde gelirse tanışmış oluruz." Yusuf'un bir sevgilisi olmadığı şimdi ortaya çıkacaktı. Yanına kimseyi getiremeyen Yusuf'un o hâli Zeynep'i şimdiden mutlu etmişti bile.
" Olur," dediğinde Zeynep hâlâ onun sevgilisi ile gelmeyeceğine inanıyordu.
" Tamam o hâlde akşam görüşürüz." dedi ve eve çıktı genç kız. Dün giydiği ceketinin cebinde kalan kağıdı eline alarak üzerindeki numarayı tuşladı.
🍀
Annesine ördürdüğü saçının kenarına tel tokayı takan Zeynep şimdi hazırdı. Hava soğuk olacağından etek giymeyi aklının ucundan bile geçirmemişti. Soğuğu kapıp regl sancısı çekmek en son istediği şeydi. Bu yüzden uzun süredir giymediği kareli tulumunu denedi. Üzerine olan bu tulumu giymekte karar kılan Zeynep beyaz polarını da üzerine geçirdi. Beyaz olduğu hâlde her türlü ayak izinin üzerinde mevcut olduğu siyahlaşmış spor ayakkabısını giydi. Annesi işten yorgun geldiğinden kızını uğurlayıp kendini koltuğa uyumaya bıraktı.
Aşağıya indiğinde karşıdan gelen kırmızı elbiseli makyajlı Fatoş fazlasıyla güzel görünüyordu. Kıvırcık saçlarına taktığı kırmızı bandana ve dudağında kırmızı ruj onu fazlasıyla cesur göstermişti. Zeynep kendi hâline bakıp yutkunduğunda kararının arkasında durarak onunla Yusuf'un tarif ettiği mekana doğru yürüdüler.
Zeynep ve Fatoş havadan sudan konuşurken balonlarla süslenmiş mekana gelmişlerdi çoktan. Dışarıda yemek yiyen bir sürü kişi vardı. Yusuf'un görüş alanına giren kızlar kendilerine el salladığını fark ettiler ve cam kenarındaki masaya oturdular. Yusuf siyah boğazlı kazağını giymişti. Rahatlayan Zeynep doğru kıyafet seçimi yaptığından dolayı kendiyle gurur duydu kısa bir zaman diliminde. Mavi bir gömlek giyen Hayri ve salaş bir t-shirtle onun yanında duran Berke'nin bakışları Zeynep'in yanında duran Fatoş'taydı.
Kızın sandalyesini çeken Berke gülümseyerek kıza baktı. Hayri Berke'ye söylenerek Fatoş'la konuşmaya çalışmıştı.
Zeynep Yusuf'un karşısında oturduğundan memnundu. Böylelikle gelmeyen sevgilisiyle dalga geçme fırsatı yakalayacaktı.
" Saçın çok güzel olmuş," diye konuşan Yusuf Zeynep'i izlemeye devam etti. Zeynep'in kızaran yanakları Yusuf'u sevindirdi.
" Teşekkür ederim,sana da siyah yakışmış." diye mırıldanan Zeynep daha da kızarmıştı. Fatoş için çabalayan iki genç adam oldukça gergindi. Çünkü ikisi de bu kızdan çok hoşlanmıştı. Kendisine verilen ilgiden hoşlanan Fatoş içten içe gülüyordu.
" Sevmem ben acı biber şopar oğlan," ağzındaki acı biberi zorla yutan Fatoş Berke'ye öfkelendi. Hayri bu fırsatı kaçırmadan genç kıza ayran uzattı ve Berke'ye kurnazca bir bakış attı.
" Çok özür dilerim istersen sana gazoz getirebilirim." diyen Berke'ye dik dik bakan Fatoş istemediğini söyleyerek tüm dikkatini Hayri'ye vermeye başladı. Bu durumdan hoşnut olmayan Berke aklına gelen fikirle elini Fatoş'un koluna çarptı. Fatoş'un elindeki ayran Hayri'nin üzerine döküldüğünde Hayri yerinden hızla kalktı ve söylenmeye başladı.
" Allah kahretsin ya, özenle yıkamıştım doksan derecede." diye yakınan Hayri'ye şaşkınca bakan Fatoş neden bu kadar büyüttüğünü anlamamıştı. Hayri lavaboya gitti ve Berke amacına ulaşmıştı.
" Alt tarafı ayran ne kadar büyüttü," diyerek olayı ateşleyen Berke Fatoş'u kendi yanına çekmeyi başarmıştı.
Bu sırada siparişleri veren Yusuf Zeynep'in tebessüm eden yüzüne baktı. " Hayırdır,neye gülüyorsun?"
Zeynep omzunu silkerek bakışlarını dışarıya çevirdi. Yusuf'un sevgilisi gelmeyecekti anlaşılan.
" Sevgilin gelmeyecek mi?"
Yusuf saatine bakıp ağzındaki lokmayı yuttu. " Biraz geç kalacak." dediğinde Zeynep kafasını salladı. Hâlâ ona inanmıyordu.
Çantasında taşıdığı yeni gömleğini giyen Hayri masaya geldi ve yemeğini yemeye başladı. Fatoş ve Berke'ye bakarak yutkundu. Alçak Berke'ye gününü gösterecekti.
Kızların neleri sevdiğini biliyordu, master yapmıştı. " Küpeni çok beğendim sana çok yakışmış nereden aldın Fatoş?"
Fatoş kafasını Hayri'ye çevirdi ve anlatmaya başladı. " Aaa öyle mi ben daha güzellerini görmüştüm istersen birlikte gidip bakabiliriz."
Fatoş'un ışıldayan gözleri kabul ettiğinin belirtisiydi. Yine kazanan Hayri'ye sinirlenen Berke garsonu çağırdı. Çay içse iyi olurdu.
Yanlarına gelen garson şiveli konuştu " Abim çok güzel bir çayımız var bence ondan içmelisin."
Berke adamın tavsiye ettiği çaydan söyledi Hayri de içmek istediğinden ona da söyledi. Diğerleri şu anlık içmek istememişti.
Saatin ilerlemesiyle Yusuf'un gelmeyen sevgilisi Zeynep'in iddasını kararlaştırmıştı. Tam da o sıra da Yusuf'un omzuna atılan elle Yusuf kafasını elin sahibini çevirdi ve ayağa kalktı.
Bu ikili birbirine sarıldığında Zeynep şaşırarak onları izliyordu.
Hayri gülümseyerek gelen kızla tokalaştı " Hoş geldin yenge." Yenge mi? Yusuf'un sevgilisiydi öyle mi?
" Bu da Zeynep, en yakın arkadaşım," Yusuf'un kendisini sevgilisine tanıtması Zeynep'i garip hissettirmişti.
" Bende Şeyma memnun oldum." diyen kumral kız Zeynep'e gülümsedi.
" Sana ne söyleyeyim?"
Kendi aralarında şakalaşan ikileye bakan Zeynep kendini dışlanmış hissetmişti. İşte bahsettiği konu buydu. O sevgilisiyle olduğunda eskisi gibi yalnız kalacaktı. Yusuf'u hep yanında göreceğini düşünen Zeynep,yanıldığını şimdi anlamıştı. Kendinin aptal olduğunuda..
🍀
Aradan geçen bir saatin ardından edilen sohbet sıkıcıydı. Zeynep evde oturup test çözmeyi yeğlerdi. Berke içtiği son bardağı da masaya bıraktı ve çarpıkça sırıttı.
" Yusuf, abi senden niye iki tane var?" dediğinde Zeynep kaşlarını çattı.
" Ne ikisi oğlum?" diyen Yusuf anlamamışça ona baktı. Berke elini Yusuf'a çevirdi " Bu bir," elini Yusuf'un yanındaki boşluğa değdirmeye çalıştı ve konuşmaya devam etti " ...aha bu da iki."
Garip garip gülen Berke'ye Hayri de katıldı. Fatoş'ta ikiliye tuhaf tuhaf baktı.
" Ne oldu yapram, tanıyamadın mı?" diyen Hayri Fatoş'un yanağından makas aldı. Kendinde olsa asla böyle bir şey yapmazdı.
" Ne oluyor oğlum size?" diyen Yusuf'un bakışları iki tane Zeynep'e kaydı. Karşısında iki tane Zeynep görüyordu. Gözlerini kırpıştırarak ona bakmaya devam etti.
Aradan geçen yarım saatin ardından saçma sapan şeyler konuşup aptal gibi gülen üç adama kızlar korkarak bakıyordu.
" Abi, ben küçükken kendimi yıkamak isterken." deyip hıçkırdı Hayri. " Annemin tüy dökücü kremini şampuan sanıp her yerime sürmüştüm," buna gülen erkeklerle sözü kesilen Hayri devam etti " ...sonra her yerim pişik olmuştu iki hafta sünnetli gibi gezdim evin içinde." Kızlarda bunu komik bulduğundan çaktırmadan güldüler ama hâlâ bu hallerine anlam veremiyorlardı özelliklede Zeynep Yusuf'u böyle görmeyi beklemiyordu.
" Sıra bende," deyip sırıttı Berke. " Biz ev sahiplerimizle oturup çay içiyorduk tamam mı?" dedi ve güldü. " Abimde beni güldürüyordu oğlum tam o anda ne oldu biliyor musunuz?" deyip bize baktı kafamızı salladık. " Osurdum lan! Onca milletin içinde osurdum! Nasıl osurduysam ortamdaki bütün sesler sustu oğlum, borazan gibi bir şeydi." dediğinde kendini tutmasa Zeynep kahkaha atacaktı.
Yusuf karnını tutarak güldü ve dudaklarını araladı " Ya ben? Her zaman gittiğimiz alışveriş merkezine gittiğimizde kasanın yanında olan sakızlara bakarken pembe kaplıyı alıp babamla kasaya vermiştik." derin nefes aldı ve devam etti " ... onu oraya koyanın Allah belasını versin sakız diye aldığım şeyin prezervatif olduğunu öğrendiğim de bir daha o markete girmedim." dediğinde herkes kahkahalarıyla mekanı sarstı.
Yusuf Hayri ve Berke'ye baktı ve gözlerini devirdi " Az bağırın lan," dediğinde Hayri çarpılır gibi gülmeye devam etti.
Yusuf eliyle Hayri'yi gösterdi " Al işte, zevksiz gecenin mahsülü." dediğinde Zeynep'in gözleri kocaman açılmıştı. Sanırım artık eve gitmenin vakti gelmişti.
Yusuf'a gülen Berke yanındaki Fatoş'a baktı ve gözlerini kıstı " Haghaglaytırın geleceğimden daha parlak yemin ediyorum." dediğinde Fatoş sinirlenip konuştu " High lighter o geri zekalı!" Şeyma ikisine gülüp elini Yusuf'un alnına değdirdiğinde ateşi olduğunu hissetti.
" Yusuf'un ateşi var," tedirgin sesi Zeynep'in kaşlarını çatmasına neden olmuştu.
" Bu iki salağın da ateşi var," diyen Fatoş Zeynep'e baktı.
" Salak ama ateşli salak," diyen Hayri Fatoş'a göz kırptı. Fatoş gözlerini devirip önüne döndü.
" Benim midem bulanıyor," dedi Berke.
" Sanırım kusacağım!" diyen Yusuf kendini dışarı attı.
Neler oluyordu bunlara böyle? Sonra aklına gelmişti! Yusuf'un yanına koştuğunda Şeyma'nın onu tuttuğunu gördü buna takılmamaya çalışarak hızla içeri girdi masaya göz gezdirdi.
Herkes aynı şeyi yemişti eğer yemekten olsaydı kızlarda fenalaşırdı. Sonra masanın üzerinde ki bardağı eline aldı Zeynep. Altında kalan sarı içeceğe kaşlarını çattı. Hızla kasaya doğru koştu.
" Bu içeceğin içinde ne var?" dediğinde adamlar birbirlerine baktılar.
" Otlardan yapılmış çaydır ablam vereyim mi bir bardak daha?" dediğinde Zeynep gözlerini kırpıştırarak onlara baktı.
" Ne olduğu belirsiz otlar öyle mi?" dediğinde hemen telefonunu çıkarıp ambulansı aradı.
Umarım çok geç kalmazlardı, çocuklar zehirlenmişlerdi ve midelerinin yıkanması gerekiyordu.
Yere düşen Yusuf'un yanına koşan Zeynep'in kalbi güm güm atıyordu. Kafasını yerden kaldırıp dizlerinin üzerine koydu. Dolu gözlerle Yusuf'un elini tutan Şeyma içinden dua ediyordu. Uzaktan duyulan siren sesleri Zeynep'i rahatlatmıştı.
Yusuf'un kapanan gözleri Zeynep'in gözlerinin dolmasına neden olmuştu.
" Kapatma gözlerini Yusuf,"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 25.23k Okunma |
1.66k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |