
23. Bölüm: Maç.
Hastane koridorunda bir ileri bir geri yürüyen Zeynep korkuyor hem de aklına kötü şeyler getirmemeye çalışıyordu. Bunu yapmak zor olsa da aklı hep kötü şeye odaklanıyordu. Derin nefes alıp ayakta bekleyip ellerini ovuşturan Şeyma'ya baktı. Bir dakika olsun gözlerini kapıdan ayırmıyordu. Çok ağlamış,içinden dualar ediyordu.
Sandalye de oturan Fatoş pek çaktırmamaya çalışsa da endişesi hâl ve hareketlerinden az da olsa belli olabiliyordu. İçeriye yarım saat önce girmiş doktorların bir an önce çıkmasını dört gözle bekliyordu.
Yan koridordan gelen kadın sesleriyle Zeynep'in odağı oraya kaymıştı. Gelenler gençlerin aileleriydi.
" Zeynep,yavrum neler oldu? Ay Allah'ım sen benim aklıma mukâyet ol." Nesrin Hanım'ın endişeli hâli Zeynep'i tedirgin etmişti. Söyleyeceği tek bir kelime bile onu sarsacak gibiydi.
" Nesrin Teyze..." diye mırıldandı Zeynep, ardından elini tuttu Nesrin'nin soğuk parmakları Zeynep'i ürpertmişti. " İçtikleri çaydan zehirlendiler mideleri yıkanıyor," deyip yutkundu.
" Allah'ım sen koru..." diyerek koltuğa yığılıp kaldı. Yanında duran Yüsra Hanım ve Rahmi Bey Nesrin Hanımı sakinleştirmeye çalıştılar. Zeynep'in öğrendiği kadarıyla Hayri'nin ailesi o küçükken ayrılmışlar Hayri de babannesinin ve dedesinin yanında kalıyormuş Berke'nin annesi de doktor olduğundan nöbetten çıkamamış. Nesrin hanıma su uzatan Şeyma'yı fark eden Nesrin hanım şaşırdı.
" Şeyma?"
Birbirlerine aniden sarılan ikili ağlamaya başladığında Zeynep'in kaşları çatılmıştı. İkisi birbirlerini tanıyorlar mıydı? Zeynep'in düşüncelerini bölen şey, annesinin onu teselli eden cümleleri ve yanağına temas eden parmaklarıydı.
Hemşire âniden içeri koşup kapıyı ardından açık bıraktı. Şüphelenen mahalleli ayağa kalktı ve aralık bırakılan kapıdan içeri izlemeye başladı. Herkes şok olmuştu.
" Hocam hasta hortumu yemeye çalışıyor," diyen hemşire Hayri'nin ağzında olan hortumu çekmeye çalışıyordu. Evet Hayri narkozun etkisindeyken ağzından midesine indirilmiş hortumu çiğnemeye başlamış yetmezmiş gibi yutmaya çalışıyordu.
Son anda boğulmaktan kurtulan Hayri'nin ağzından uzun hortum çıkarıldı ve her şey normal hâline dönmüştü. Bu durumda bile Hayri'nin hâline dayanamayıp gülen mahallelinin sıkıntılı hâlinden eser yoktu.
İki saat sonra kendine gelen üçlü oldukça mızmızdı. Doktorun kontrolleriyle tehlikeyi atlatan gençlerin ağrıları devam ediyordu.
🍀
O olayın üzerinden bir hafta geçmiş üç gençte eski haline çabucak dönmüşlerdi. Dershaneden gelen Zeynep oldukça yorgundu. Eve girmeye çalışırken Yusuf'un ıslık çalarak yanına geldiğini fark etti.
" Hişt,naber huysuzcuğum?" diyerek yine enerjik hâlini konuşturmuştu. Zeynep sadece " İyi," demekle yetindi çünkü bir an önce eve gidip uyumak istiyordu.
" A buraya ne bulaşmış?" diyerek parmağını Zeynep'in siyah montuna değdirdi. Zeynep'in kafası biraz aşağı eğilmişti bu fırsatı yakalayan Yusuf Zeynep'in burnunu yukarı ittirdi ve diğer elindeki çiçeği saçına iliştirdi.
Bunu beklemeyen Zeynep çok şaşırmıştı eli kulağında ki çiçeğe gitti. Yüzüne gelen gülümseme Yusuf'u amacına ulaştırdığı için onu mutlu etmişti.
" Teşekkür ederim,beklemiyordum." diyen Zeynep Yusuf'u gözlerini ayırmadan izlemeye devam etti. " Rica ederim huysuzcuğum," diyen Yusuf sırıtmasını bozmadan ona baktı. Birbirlerine bakan gençlerin ortak noktaları konuşmuyor olmalarıydı.
" E, ben gideyim o zaman?" diyen Zeynep'i kolundan tutarak durduran Yusuf ne söyleyeceğini de unutmuştu. Kısa sürede aklına geldiğinde hemen konuşmaya başladı.
" Basketbol maçımız var izlemeye gelir misin?"
Zeynep düşünür gibi yapıp aklına gelen şeyle sırıtmaya başladı. " Bu sefer bir şeyler yemek yok ama!"
Soğuğun altına birbirlerine eşlik eden gülmenin etkisiyle kısılmış gözleri kahkaha sesleri tamamlıyordu.
🍀
Halı saha da toplanmış mahalleli hem heyecanlı hem de kazanacaklarına inanıyorlardı. Soğuk ve sisli hava içleri karartsa da Sevim hanımın Zeynep'e göre mükemmel olan esprileri ortamı fazlasıyla ısıtıyordu.
Ferit Bey çocuklara maç başlamadan bir kaç taktik vermeye devam ederken Zeynep onları öteden izliyordu. Kırmızı beyaz formalar hoş durmuştu üzerlerinde. Yanında oturan Nesrin hanımla sarılan Şeyma'yı fark eden Zeynep yerinde kıpırdandı. Tabi ki Yusuf sevgilisini de çağıracaktı bu maça.
" İyiyim anne," Zeynep yanlış duymamıştı değil mi? Basbayağı anne demişti az önce. Yusuf'un niyeti ciddi olmalıydı. Onların bu samimi hallerini gören Zeynep, kollarını birbirine dolayarak kafasını başka yöne çevirdi.
Ferit Amca ile kendilerine doğru gelen gençleri fark etmeyen Zeynep'in düşük suratı Yusuf'un dikkatini çekmişti. Biri bir şey mi söylemişti acaba?
" Huysuzcuk?"
Zeynep'in eğik kafası Yusuf'a çevrilince gözleri de şaşkınca bakmıştı. Onu birden yanında görmeyi beklemiyordu. Öteden onları izleyen Şeyma'yı görmeyen ikili konuşmaya başlamışlardı.
" Huysuzcuğum demen gerekmiyor muydu?" diyen Zeynep'e gülen Yusuf dilini şıklattı. " Demek lakabını çok sevdin huysuzcuğum," Yusuf sırıtarak onun cevabını bekliyordu.
" Hı hı ne demezsin," bunu söyledikten sonra gözlerini deviren Zeynep bağlı olan kollarını hâlâ açmamıştı.
" Neden üzgünsün? Tamam bundan sonra hep huysuzcuğum diyeceğim söz." Yusuf hâlâ sırıtmaya devam ediyordu, Zeynep'in dik bakışları Yusuf'a sinir olduğu içindi.
" Komik değilsin," diye tısladı ve bakışlarını yan tarafına çevirdi Şeyma'nın bakışları ile kesişen bakışlarını hemencecik sahaya kaçırdı. Acaba kaç dakikadır onları izliyordu diye düşündü genç kız.
" Hem bak," diye konuşan Zeynep hâlâ sahaya bakıyordu " sevgilin seni bekliyor onun yanına gitmelisin," dedi.
Yusuf Şeyma'yı fark ettiğinde gülümsedi " Haklısın," diyip Zeynep'i yanlız bırakan Yusuf Şeyma ve annesinin yanına gitti ve ikisini de kolları arasına aldı.
Zeynep'in bakışları onlara kaydığında kendi kendine konuştu " Gelin,kaynana,damat üçlüsü." dedi telefonunu çıkarıp kafasını dağıtmaya çalıştı.
🍀
Maçın başlamasına beş dakika kaldığında Sevim teyze çocukları kenara çekmiş çantasında bir şeyler arıyordu.
" Oğlum, şüphelenmeye başlıyorum bir türlü bulamadı." diye fısıldayan Berke Yusuf ve Hayri'ye baktı. Yusuf eliyle sus işareti yaparken Hayri de karşıda onunla bakışan Fatoş'a kendince çapkın sayılan bakışlardan atıyordu. Hem öyle düşünmese Fatoş saçını parmağına dolamazdı bakışları kesinlikle etkileyiciydi.
" Heh buldum,aç bakayım avcunu!" elindeki mercimeği çocukların avuçlarına bölüştürdü. Avuçlarındaki mercimeğe tuhaf tuhaf bakan üçlü sormadan edemedi.
" Bu ne Sevim teyze?" dedi Hayri.
Sevim hanım gözlerini devirerek cevap verdi " Ne olacak mercimek evladım!" dediğinde Hayri şaşırmış taklidi yaparak cevap verdi " Aaaaaa! Ciddi olamazsın?"
Sevim hanım elindeki çantayı Hayri'ye savurduğunda Hayri son anda kurtulmuştu bavul gibi çantadan. Kurtulamasaydı ufak çaplı beyin sarsıntısı geçirebilirdi.
" Okunmuş mercimek hadi atıverin ağzınıza." deyip üçüne baktı.
" Pirinç olması gerekmiyor muydu?" diye soran Yusuf tek kaşını kaldırmıştı. Ona göre üstün bir yetenekti bu.
" Evde pirinç yoktu bende mercimek okuyuverdim ne olacak canım hadi yutun," deyip elini ağzına ittirdi zorla. Yusuf mecbur mercimeği yuttuğunda diğerleri de yutmuşlardı. Memnuniyetle gülen Sevim teyze üçünün de omzuna vurup yanlarından ayrıldı.
" İyiki filizlenmiş fasulye getirmemiş," diyen Hayri ile kendi aralarında gülen gençler sahaya doğru giriş yaptı. Şimdi kendilerini gösterme zamanıydı. Kazanacaklarına eminlerdi.
Karşı tarafın oyuncuları da yerlerine gelmeye başladığında Zeynep o tarafa doğru baktı. Karşı tarafın forma rengi maviydi. Zeynep'in gözleri tanıdık birinde takılı kaldığında eğilerek tekrar baktı. Sonra gözleri kocaman açılmıştı. Mavi formaların içinde olan kişi Eray'dı.
Esneme hareketleri yaptığında kolundaki kasları belirginleşiyordu. Zeynep gözlerini Eray'ın kaslarından çekip ona bakan kızları fark etti hatta arkasında oturan genç kızlar onun hakkında bayağı sapıkça konuşuyorlardı. Zeynep yüzünü buruşturup dikkatini başka şeylere vermeye çalıştı.
Hakemin düdüğü ile oyun başlamış seyirci oyuna odaklanmıştı. Tezahüratlar artmış sesler duvarlarda yankılanmaya başlamıştı. Şeyma tebessüm ile Yusuf'u izliyor bazense bağırıyordu. Zeynep ona baktığında yakalanmamak için hemen bakışlarını sahaya çevirdi.
Top Eray'daydı Yusuf'ların kalesine doğru giderken yandan çıkıveren Yusuf topu ondan almayı başardığında üç adım atıp ötedeki Hayri'ye topu atacaktı ki Eray'ın eli buna engel olmuştu. Top, Eray'ların takımındaki bir çocuğun eline geçtiğinde karşıdaki takım arkadaşına topu attı Eray oraya kısa sürede vardığında ona atılan topu potaya doğru hedefledi. Potada dönen top içeri girdiğinde cihaz ötmüş yan taraftaki insanlar 'oooo' diyerek tezahüratı artırmıştı.
Top Yusuf'un elindeyken karşısına geçen Eray ona delici bakışlar ile bakıyordu. Eray bu maçı almadan gitmeyi asla düşünmüyordu. Yusuf'un aklından geçen şey ise bu topu onun yüzüne doğru atıp üzerine atlamaktı. Nedensizce uyuz olmuştu ona.
Sağa doğru adım attığında Eray da sağa doğru adım atmıştı ki Yusuf sola doğru kaydı amacı onu şaşırtmaktı ki başarmıştı da yanından geçerken attığı sert omuz Eray'ı sendeletti. Yusuf topu karşısındaki takım arkadaşına atmayı başardığında pota yanındaki Berke topu potaya doğru zıplayarak attı. Top içeri girdiğinde alet tekrar öttü ve mahalleli alkış tufanı ile sahayı inletmişti. Zeynep nedensizce gülümsedi ve bu gülümseme Yusuf'un kendisine baktığı zamana denk gelmişti. Yusuf da ona gülümsediğinde bakışlarını ötesinde ki Şeyma'ya çevirmesi Zeynep'in yüzündeki gülümsemeyi soldurttu.
Üç saatin ardından durum üç üçtü. Verilen mola bittiğinde saha oyuncularla dolmaya başlamıştı. Zeynep'in yanında oturan Fatoş Hayri'ye tezahürat yapıyordu. " Aslan Hayrim be!" diye bağırması Zeynep'i dellendirecekti.
" Ya Fatoş, yeter artık ya kafam şişti!" diyerek onu yanına çekiştirdi. Fatoş kolunu ondan kurtardı ve gözlerini kısarak ona bakmaya başladı " Senin kafan başka şeye şişer ben bilirim," dediğinde Zeynep ona baktı.
" Şu gacı, aha şu" diyerek Şeyma'yı çenesiyle işaret etti. " Eee ne olmuş o gacıya? Üf! Şey yani kadına," dedi Zeynep.
" Sabahtan beri Yusuf'a tezahürat yapar,seninde için gider bilirim ben seni" diyerek ona göz kırptı. Ağzı açık kalan Zeynep Fatoş'a sinirlendi. " Ne alakası var ya? Onlar sevgili bi kere!" dedi hızlıca.
Fatoş ona hâlâ sırıtarak bakarken Zeynep kolunu ittirdi ve parmaklarındaki etleri soymaya başladı.
O sırada oyunun başlamasıyla heyecan artmaya devam ediyordu. Potalarına atılan topları son anda kurtaran Yusuf topu Hayri'ye doğru attı. Artık gücü tükenmek üzereydi ve bu maçı almayı gerçekten çok istiyordu. Eray'ın hırslı atışları her seferinde geri tepmesi onu çıldırtacak raddeye getirmişti. Karşılığını alamamak onu zorluyordu, maçı alıp bir an önce buradan gitmek istiyordu tabi ki Yusuf'a kiminle oynadığını da göstermiş olmayı da.
Yusuf'ların attığı top şimdi sonu belirleyecekti. O top potadan içeri girerse kırmızı takım kazanacaktı eğer ki girmezse mücadele devam edecekti. Herkes nefesi kesilmiş bir hâlde potadaki topa bakıyordu. Filenin aşağısından düşen top ile oyunu kırmızı takım almıştı. Yusuf tezahüratlarla gururlanmış Eray'a doğru ego dolu bir bakış atmıştı.
Kendi aralarında sevinen kırmızı takımın aksine mavi takım hayal kırıklığı ile sahadan ayrıldılar Eray'ı tebrik eden hocaları onun içinde ki öfkeyi dindirmemişti Yusuf'un bakışını ona yedirmek istiyordu. Kendini bilmez bir çocuğun ona öyle bakmasını konuduramıyordu.
Mahalleli çocukları tebrik etmek için sahaya indi. Yusuf'u seven Sevim hanım kendince konuştu " Mercimekleri okudum ya ondan kazandınız," dediğinde Yusuf gözlerini devirdi.
" Bir dahakine bamya oku olur mu Sevim teyze?" diyen Yusuf, Sevim'in ona dik dik bakmasıyla gülmeye başladı.
Zeynep Yusuf'a doğru yürüyordu ki yanından koşan Şeyma Yusuf'un boynuna atladı. Zeynep olduğu yerde kaldığında onları izlemeye başladı. Bütün ilgi o kızın üzerindeydi. Yusuf'un gülen gözleri onun üzerindeydi. Tıpkı babasının onu sevip bir kadın için ilgiyi onun üzerinden alıp onu yalnız bırakmasına eş değerdi bu durum. Kendini o zaman ki gibi yalnız hissetmişti. Zeynep'in dolan gözleri önünde gülüp eğlenen herkes onu görmüyor gibiydi. Korktuğu başına gelmişti Yusuf artık eskisi gibi onun yanında değildi, olmayacaktı da. Zeynep dudağını ısırıp arkasını dönerek oradan uzaklaşmaya başlamıştı ki birine çarptı.
Dolan gözleri ile Eray'a baktı Eray onu gördüğüne hem şaşırmış hem de mutlu olmuştu. Fakat kızın dolu gözlerini fark ettiğinde kaşları çatıldı " Zeynep iyi misin?" dedi endişelenmesi Zeynep'i ürpertmişti. Kafasını salladı ve ona bakmaya devam etti. Eray yorgun, Zeynep üzgündü. Eray Zeynep'i kolundan tuttu ve kendine çekti. Bunu beklemeyen Zeynep ona doğru kolayca geldi ve kafası göğsüne çarptı. Eray'ın eli sırtına destek verdiğinde Zeynep kalp atışları duymaya başladığı zaman geri çekilmeden bu ritmi dinlemeye başladı. Eray'a iyi gelen bu sarılma Zeynep'e de iyi gelir diye düşünmüştü. Zeynep gözlerini kapattığında gözünde ağırlık yapan bir damla yanağından süzüldü.
Yusuf'un bakışları aniden sahanın girişine kaydığında önce yanıldığını düşündü sonra vücudundan geçen sinir dalgası onun gördüğü şeyi doğrulamıştı. Şeyma'nın kendisinden beklediği yanıta cevap vermeden büyük adımlarla burnundan hızlı hızlı nefes alıp verirken Zeynep'in bileğinden tutup kendine sertçe çektiğinde Zeynep irkilerek Eray'ın kolları arasından çıkmış oldu. Bileğini tutan kişinin Yusuf olduğunu anladığında sinirlenip bileğini ondan kurtarmaya çalışmıştı Yusuf Zeynep'i biraz daha kendine çektiğinde Zeynep'le burun buruna geldiler gözlerini kırpıştıran Zeynep Yusuf'un hızlı hızlı aldığı sert nefesi yüzünde hissetmişti.
" Ne yapıyorsun sen?" diyerek Zeynep'in bileğini tuttuğu elini işaret eden Eray Yusuf'a dişlerini sıkarak bakıyordu.
" Bende sana aynısını sormaya gelmiştim," diye tısladı Yusuf. Zeynep ikisinin de birbirine böyle bakmasından hoşlanmamıştı. Eray Yusuf'a bir adım attı ve karşısında durdu Yusuf da ona bir adım attığında alınları birbirlerine değmişti.
Birbirlerine öldürmek ister gibi bakan iki genç tek bir nedenden ötürü bu durumdaydı. Yumrukların sıkılması kötüye giden bir işaretti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 25.23k Okunma |
1.66k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |