
27. Bölüm: Aldattı.💔
Karşılarında duran altmış yaşlarında bıyıklı komiser, sandalyesinden kendini geriye atıp derin bir nefes aldı. Zeynep, Yusuf'un yanında durmasından güç alıp gözlerini ayırmadan onu izlemeye devam ederken
" Demek kız kaçırma," dedi adam. Kendi kendine konuşuyor, olaylara tarafsız yaklaşmaya çabalıyordu. Hayri'nin horlama sesiyle kendine gelen komiser bakışlarını konuşan Sevim hanıma çevirdi.
" Benim küçük kızımı kaçırdılar komiser bey," diyen Sevim hanıma, gözlerini kısıp bakan Zeynep sinir olmuştu.
" Yuh," dedi Yusuf biraz yüksek sesle. Sevim Hanım kafasını Yusuf'a çevirip çatılı kaşlarıyla " Hele sen hiç konuşma, sana da güvenemeyeceksek vay halimize." dedi.
Yusuf alayla sırıtıp " Sanki böbrek mafyası olduk anasını satayım ya," deyince Zeynep koluyla dürttü. Ek olarak komiserin öksürük sesi uyarı niyetineydi.
" Kızınız çok da küçük değil Sevim hanım," dedi komiser. Sevim hanım tekrar kavga moduna hazırlanırken komiser Erva'ya yaşını sordu.
" 30," dediği ân adamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Masasındaki sudan bir yudum alıp kravatını düzeltince kendine geldi.
" Hanım, yaş gelmiş geçiyor hem vergi ödeyecek yaşta," dedi Sevim hanıma.
" Siz ne vergisinden bahsediyorsunuz komiser bey?" Yusuf kendini tutamadan " Evde kalma vergisi ne olacak," dediğinde komiser bıyık altından güldü.
" Bak hâlâ konuşuyor," diye çıkışan Sevim hanım kafasını Zeynep'e çevirip güldüğünü görünce daha çok hiddetlendi.
" Çocuğun işi gücü var, kalbi temiz, namazlı niyazlı. Sen daha ne istiyorsun?" diyen komiser olayı çözecek gibi görünüyordu.
" Ben..." diye kalan Sevim hanım Erva'ya baktı. Annesine dolu gözlerle bakan Erva oldukça yorgundu.
" Yarından tezi evlenecek bu gençler," dedi komiser bey. Sevim hanım tam ağzını açmıştı ki " .... nezarethane soğuk Sevim hanım," dediği an Yusuf sessizce " Vurdu gol oldu." diye mırıldandı.
🍀
O olayın üzerinden iki gün geçmiş aile içinde küçük söz kesilmişti. Sevim hanım hâlâ istemese de Atalay ve Erva sonunda mutlu olmuşlardı.
Yusuf'un yanında pazara çıkan Zeynep poşeti bağlayıp yaşlı amcaya uzattı ve para üstünü geri verdi.
" Sağol evladım," diyen amca gülerek yanlarından ayrıldı. Zeynep Yusuf'a döndüğü zaman üç tane kızın ona nasıl hayran baktıklarını gördü.
" Yusuf abi," dedi yeşil gömlekli olanı. Zeynep bakımlı kızları gözlerini almadan izlerken kim bilir Yusuf nasıl izliyordur diye içinden geçirdi. Bu düşünceyle dudağını ısırıp konuşulanları duymak için sağ tarafa gider bahanesiyle yürüdü.
" Matematik sınavımız varda," diyen kız saçını parmağına dolayıp güldü. Zeynep bu hareketi gördüğünde utanıp bakışlarını mandalinalara çevirdi.
" Çalıştırır mısın?" sesinin tınısı âdeta bir kedi miyavlamasıydı. Yusuf hâlâ bir cevap vermeden onların yanında beklerken Zeynep sağ tarafta dokuz doğuruyordu.
" Lütfen," dedi baştaki sarışın olanı. Zeynep farkında olmadan soyduğu mandalinayı yerken adeta bir boğayı andırıyordu.
" Acaba Yusuf'un yanına mı gitsem?" diye mırıldanan Zeynep düşünür gibi yaptı sonra omzunu silkip " Aman sanki ne sıfatla yanına gideceksem?" dediği zaman Yusuf'un ona sevgilim dediği an aklına geldi. " Evet ben onun sevgilisiyim bir kere." diyerek son mandalinayı ağzına attı.
Tam bir adım atmıştı ki sonra geri döndü " Yusuf sonra kıskandın huysuzcuğum deyip benim sinirimi bozar. En iyisi gitmeyeyim." diyerek kollarını birbirine doladı.
Çaktırmadan onlara bakarken Yusuf'un Zeynep'e doğru yürüdüğünü gördü. Kafasını indiren Zeynep başka şeylerle ilgileniyormuş gibi yaptı.
Yusuf Zeynep'in yanında durup kızlara döndü " Ben sadece sevgilime ders çalıştırırım. Kusura bakmayın kızlar," dediği an Zeynep'in kalbi hızla atmaya başladı. Yusuf'a dönen genç kız kızarık yanaklarla gözlerine baktı zorda olsa.
" Ben.." konuşmayı beceremeyen Zeynep susarak gülümsemeyi denedi.
Hayal kırıklığı ile uzaklaşan üç kız Zeynep'in ne kadar şanslı olduğu hakkında tartışmaya girmişlerdi.
" Utangaç huysuzcuğum benim," diyen Yusuf cebinden küçük bir papatya çıkarıp Zeynep'e uzattı. " Mezarlıktan kopardım," diyen Yusuf'a kıkırdayan Zeynep elindeki papatyayı alıp kulağının arkasına sıkıştırdı.
" Teşekkür ederim," dedi Zeynep hâlâ utanırken. Onun yanında rahat olsa da Yusuf'un bakışları onu utandırmaya yeten bir sebepti.
" Rica ederim huysuzcuğum," diyen Yusuf kızın kızaran yanaklarına dokunmak istemiş bunun doğru olmadığını hemen fark edip gülümsemeye devam etmişti.
Yan taraftan gelen muhteşem ikili Hayri ve Berke Yusuf'un Zeynep'e bakışını gördükleri zaman kikirdeşerek yanlarına vardılar onlara 'sizi gidi' bakışları atıyorlardı.
" Valla Zeynep helal olsun Yusuf en son Killa Hakan'a böyle bakıyordu." diyen Hayri Yusuf'un öldürücü bakışlarını gördüğü zaman gülmesini durdurdu.
" Bisiklet arkada kardeşim," diyen Berke dikkatleri kendi üzerine çekti. Zeynep kaşlarını çattı. Bisiklet ile ne yapacaktı ki Yusuf?
" Çok sağol kardeşim, buralar size emanet hadi kolay gelsin." deyip Zeynep'e yol verdi.
" Nereye gidiyoruz ki?" diye soran Zeynep hâlâ durumu anlamamıştı.
" Ufak bir sürpriz,"
Zeynep'in ifadesiz yüzü aniden gerilirken tebessümü ile ortaya çıkan yanakları Yusuf'un dikkatini çekmişti. Ne çok isterdi yanağına öpücük kondurmayı ama buna hakkı yoktu.
Kısa sürede bisikletin yanına vardıkları zaman Yusuf sırıtarak bisiklete bindi. Zeynep onu öteden masum bir halde izlerken Yusuf elini uzattı.
" Sen bisiklet sürmeyi bilmiyor olabilirsin,ama sevgilin biliyor huysuzcuğum." dediğinde Zeynep kıkırdadı.
" Ne yani? İkimiz mi bineceğiz?" dedi Zeynep Yusuf'un yüzüne vuran ışığı izlerken.
" Evet, sevgilimi gezdirmeyeyim mi?" dediğinde Zeynep'in kalbine sıcaklık doldu. Babasının aldığı arabanın yanında ağlarken Yusuf'un bisikletinin yanında gülüyordu. Sanırım Zeynep'in tek prensi olan babası yerini çoktan Yusuf'a kaptırmıştı.
Zeynep'te Yusuf'un ayırdığı ön kısma bindiği zaman Yusuf pedalları martılarla çevrili sahilde ılık rüzgara karşı çevirmeye başladı. Zeynep'in kokusu ile derin nefes alıp gülümsedi. Zeynep'in duyacağı bir tonda " Çok seviyorum huysuzcuğum," dediğine Zeynep'in gözleri dolmuştu.
Ona söylemeye cesaret edemesede kendi de onu sevdiğini çok iyi biliyordu.
🍀
Saçlarının uçlarını düzelten Zeynep aynanın karşısından kendisini izledi. V yaka kırmızı elbisesinin omuzlarına dökülen bukleler özenli bir yapıtın dikkat çekici noktası kadar yarışabilirdi âdeta.
Dizlerinin üzerinde olan siyah botlarını bir hevesle giydi. Annesi Yüsra hanım aldığı maaş ile kızına küçük bir sürpriz yapmak istemişti. Onlar kendi ayakları üzerinde durmayı çoktan hakkıyla yerine getirmişlerdi.
Masanın üzerindeki beyaz şişeli parfümü bir iki kez boynuna sıktı. Etrafa anında yayılan bu kokuyu içinde çekmiş yüzünde geniş bir gülümseme peydah olmuştu.
Çalan zille Zeynep parfüm şişesini masaya bırakıp yatağının üzerindeki deri ceketini hemen giydi. Yusuf'un tam da söz verdiği saatte girmesi onu şaşırtmıyordu. Yusuf verdiği sözleri her zaman yerine getirirdi.
Zeynep'ten önce davranan Yüsra hanım, Yusuf'a övgüler yağdırıyordu. " Maşallah çocuğum pek yakışıklı olmuşsun," Yusuf'un anında ortaya çıkan sırıtmasını izleyen Zeynep gözlerini ayırmadı yüzünün hiç bir noktasından.
" Gerçekten mi? İşte sizden kapıyoruz bir şeyler Yüsra teyzecim," diyerek yakasını düzeltti şakacı bir tavırla. Zeynep hem ona gülüp hemde gözlerini devirdi. Yusuf'un tâbirine göre ' Ya salak şey' demekti bu davranışın anlamı.
" Estağfurullah evladım," deyip Yusuf'un hareketine gülen Yüsra hanım yine bir kez daha sevmişti bu çocuğu. Kalbinin güzelliği vurmuştu yüzüne. Kızından duymasa da biliyordu Zeynep'i sevdiğini. Çünkü anneler her şeyi bilirdi.
" Çok geç kalmayın, umarım karakola uğramadan gelirsiniz," deyip ikisine baktı. İşte şimdi uyarı dolu bakışları almışlardı ikiside. Mahçupça gülümseyen Yusuf kafasını salladı. Yüsra hanım iki genci uğurladıktan sonra vakti gelen namazını kılmaya koyuldu.
Soğuk ayazın yakıcı olmayan gecesine denk gelen ikili sakin sokakta attılar ağır adımlarını.
" Yüsra teyzenin yanında söyleyemedim ama içimden bin kere söyledim herhalde," diyen Yusuf'a kafasını çevirdi Zeynep. Sorgulayıcı bakışlarının ardından geldi sorusu.
" Neyi?"
Yusuf'un ağzını açmasıyla ortaya çıkan buharlar havaya dağılırken tebessümünü düşürdü yüzüne.
" Çok güzel olduğunu,"
Zeynep'in anında ışıldayan gözleri Yusuf'un nabzını daha da artırırken kafasını genç kıza çevirmiş hayran hayran ona bakıyordu. Önündeki taşı fark edememesi sonucu öne sendeleyerek ilerledi. Yusuf'u kolundan tutan Zeynep anın şokuyla hızlı davranmıştı.
" Düşürdün beni," diyen Yusuf, Zeynep'in endişeli yüzüne baktı.
Zeynep kaşlarını çatarak " Ben ne yaptım ki?" dediği zaman Yusuf derin bir nefes aldı. " Haklısın," ekledi ardından " ...güzelliğin suçluydu aslında,"
Zeynep al al olan yanaklarını gizlemek istediğinden yürümeye devam etti. Yusuf ona gülüp arkasından ilerledi. Mahalleli ile buluşacakları yere geldikleri zaman Yusuf Zeynep'in yanında durdu hemen. Cıvık çocukların arsız bakışlarına kol kanat germek için gözlerini kıstı kaşlarını çattı. Sert ve uyarı doluydu.
Geniş masaya koyulan ekip çiftli gelmişlerdi. Hayri'nin yanında duran Fatoş pek şaşırtmasada Berke'nin yanında duran Şeyma bugün için şaşırtıcıydı.
Yusuf erkekler ile el sıkışıp kızlara kafası ile selam verdi. Zeynep Berke ve Şeyma'ya bakıp gülümsedi. Fatoş'a sorar gibi baktığında " İş pişmiş rahat ol," dediği zaman Zeynep kıkırdadı.
" Şeyma, Berke'nin kafasında masa oturtma istemiyorsan çok sokulma abicim," diye uyarı yaptığında ikili fazla samimiyeti kıstılar.
Geçen ki zehirlenme olayının üzerine alınan tedbirler güvenilirdi. Yemekler yenildikten sonra müziğin hoş sesi ortamı çoktan sarmıştı.
" Beni izle," diyen Hayri Fatoş'a öpücük atıp sahneye çıktı. Salondan yükselen alkış tufanı Hayri'yi coşkulandırırken başlayan oryantal müzik ile Yusuf sırıttı. " Kesin bir halt edecek iyi izle," diyerek Zeynep'in gülmesini sağladı. Gülüşüne kısa süreli dalan genç adam bakışlarını arkadaşına çevirdi. Zeynep tekrardan utanırken bir yandan da hoşuna gidiyordu.
" Şak şuka, şaka da şuka." diyen Hayri ile salon kopmuş Fatoş kafasını yere gömmeye çalışıyordu. Bu çocuk neden bu kadar salak diye geçirdi içinden.
" Yiyemedim şaka da şuka," diyerek kıvırtınca Yusuf gülmemek için kendini zor tutuyordu. " Sevim teyzeden iyi kıvırtıyor ruh hastası," dediğinde Zeynep güldü.
Sahneden inen Hayri Fatoş'un yanına inip alkışları eliyle durdurdu. " Nasıldı? Harikaydım demi?" dediği zaman Fatoş kafasını kaldırdı.
" Ya sen benle dalga mı geçiyorsun?" diye cırlayınca Yusuf yüzünü ekşitti. Kulağının gelecek yıllar için kullanılabilir durumda olduğundan emin değildi.
" Sen en sevdiğim şarkı şak şuka dedin diye söyledim," diyen Hayri nerede hata yaptığını düşündü.
" En sevdiğim yiyecek dedim ben! Rezil ettin beni uf ya," diyerek salondan çıktı. Hayri Yusuf'a bakarak " ...ne yapacağım abi ben bu kızla?" dedi ve peşinden koştu.
Arkalarından gülen dörtlü bir saat kadar açılan konular üzerinde konuştular. Dans müziği çaldığı zaman Yusuf Zeynep'in dans eden çiftleri izlediğini gördü. Fazla masum izliyordu. Yusuf ayağa kalktı ve ceketini düzeltti.
" Huysuzcuğum, benimle dans ederler mi acaba?" diye sorduğunda Zeynep yavru bir kedi gibi ona bakıp kafasını salladı. El ele sahneye çıkan ikili arasında güçlü bir duygu vardı. Yusuf'un adı gibi bildiği Zeynep'in utanarak söyleyemediği bir duyguydu bu.
Aşktı.
İki genç birbirine aşıktı.
🍀
Zeynep uyuduğu yatağından annesinin telaşlı sesi ile uyandırılınca korktu ve sıçrayarak uyandı. " Annecim, önemli bir sorunumuz var."
Zeynep uykudan dolayı pek aralayamadığı gözler ile annesine baktı ürkekçe. " Salona gidelim," diyerek elini kızına uzattı. Zeynep hemen yataktan kalktı ve salona girdi annesinin endişeli yüzünden korkmamaya çalışarak.
Açık olan televizyon ekranına düşen babasının görüntüsü ile gözleri büyüdü. Sonra altındaki yazıyı görünce midesi bulandı önce. Aklında canlanan görüntüler ve sesler ile başı dönmüştü. Beyninden giren keskin sancı ile annesinin elini sıktı.
" Beni nasıl aldatırsın Arslan!?"
Annesinin bağırışı aklına geldikçe alnında biriken terler kalbindeki baskının büyüklüğünü gösteriyordu.
" Ünlü iş adamı Arslan Kâtip'in bu görüntülerine şok olacaksınız!"
Magazinin iğrenç sesi ile daha da artan mide bulantısı karşısında kendini zor tutuyordu.
Babasının başka bir kadınla verdiği sarmaş dolaş görüntüleri gören Zeynep dolan gözlerini kırpıştırdı. Babası mıydı karşısındaki yabancı? Nasıl da değişmişti böyle. Bir insan nasıl tanıyamazdı babasını?
" Boşanmalarında karar kılınmıştır,"
Hakimin tokmak sesi beyninde yankı yapmıştı âdeta. Yuvanın yıkıldığı ân kızının çığlıklarını duymamıştı babası. Uzaktı ona. Bir adım ötesinde dahi olsa uzaktı ona.
" Yine mi?" diye geçirdi içinden genç kız. Çalınan kapıyla anne ve kız birbirine baktı. Yüsra hanım kapıyı açmaya gittiğinde Zeynep hâlâ ekrana bakıyordu yumruklarını sıkarak.
Karşısında göreceği kişinin farkına varmadan duruyordu güçsüzçe ayakta. Bakışları gelen kişiye kaydı önce afalladı sonra yutkundu sertçe ama olmamıştı.
" Sizden başka kimsem yok," diyen Betül hem yorgun hem bitkin görünüyordu. Akan rimelleri ve dağılmış saçları Zeynep'in gözlerini tekrar doldurmuştu.
" Size geldim. " dedi ve ağlamaya başladı. Zeynep'in annesine çaresiz bakışlarını, annesinin gözlerinden akan sayısız yaşın hesabını tek bir kişi verecekti.
Arslan Katip!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 25.23k Okunma |
1.66k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |