30. Bölüm

30. BÖLÜM: SUÇLU

Laura
lauraninnyiildizi

30. Bölüm: Suçlu.

"Uyanıyor,"

Yusuf'un duyduğu sesle kaşlarını çatması acısının büyüklüğünü gösteriyordu. "Ben ağrı kesicisini yaptım birazdan kendine gelir."

Beyaz formalı hemşireyi belli belirsiz görürken gözlerini kırpıştırdı. Derin bir nefes almak istedi fakat o keskin ağrı nefesini titrekce almasına neden olmuştu.

"Su," diye mırıldandığında başında dikilen ağlamaktan harap olmuş Zeynep masadaki şişeyi alıp kapağına açtı ve suyu dudaklarına götürdü.

Yusuf bir yudumu zorlukla yutup gözünü tamamen araladı. Karşısında kendisine şefkatle bakan sevgilisi vardı. "Uyandın, şükürler olsun." sesi naifti.

Yusuf'u rahatlatan bir ses.

"Ağlayan gözlerini seveyim,"

Mırıldanışı uykuluydu genç adamın. Sevdiği kızı güldürmek için zorda olsa sırıttı. "Makyajım nasıl ama?"

Gözünü gösterdiğinde Zeynep kıkırdadı. Ama sonra gülüşü hüzne dönüştü. O, onun en değerlisiydi. Şimdi burada olmayı hak etmiyordu.

"Birlikte atlatacağız bunları," Yusuf'un elini tutup gülümsedi. Kalbindeki tüm sıcaklığı verip hemde.

🍀

Ferit Bey'in açtığı avcuna sert bir yumruk darbesi indiren Zeynep çattığı kaşlarını serbest bıraktı.

"Sol,sağ,sol,ayak,sol. Çok iyi,"

Nefes nefese kaldığı zaman kendini yere attı. Haftalar önce Ferit Bey'in ders vermesini istemişti. Aldığı derslerle epey yol kat eden Zeynep kendini güçlü hissediyordu.

Duvarda asılı olan saat öttüğünde Ferit Bey eldivenini çıkarıp masanın üzerine bıraktı.
"Ders bitmiştir,"

Zeynep gülümseyerek ayağa kalktı "Çak beşlik," diyen Ferit Bey'e kıkırdayıp sert bir yumruk daha atmıştı avcuna. Ferit Bey elini sallayıp yüzünü buruşturdu "Acıttın kerata,"

Zeynep montunu üzerine geçirerek kapıya doğru yürüdü. Bugün dershaneye gidip deneme sınavına girecekti. Ayakkabısını düzelttikten sonra Ferit Bey'e el sallayıp binadan çıktı.

Dershaneye gitmeden önce uğraması gereken bir yer daha vardı. Elindeki poşeti çocuğa uzatıp gülümseyen sevgilisinin yanı. Yusuf'a gülümseyerek yürüdü ve koluna vurdu.

"Sende iyi alıştın ha," Yusuf sahte bir sinirle ona kızdığında Zeynep tekrar vurdu. "Erkeğe şiddete hayır," diyen Yusuf'a kıkırdadı.

"Bugün dershane mi?"

Yusuf'un sorusuna kafa sallayan Zeynep cebinden temiz bir maske çıkarıp taktı. Sınıfta illa hasta olan oluyordu. Maske onu çok korumasada en azından riski düşürüyordu. Bağışıklığı tedaviden dolayı düşük olduğu için en ufak bir virüs onu hastanelik edebilirdi.

"Bende marketteyim bu gece,"

Zeynep burukça gülümsedi. Haftalar önceki olaylar yüzünden tedavi masrafları herkese eşit miktarda bölünmüştü. Yusuf ek işe girmiş, Yüsra hanım tatil günlerinde de yoğun çalışıyordu. Ferit Bey eşinden kalan yüzüğü satmıştı Zeynep için. Tedavi masrafları gittikçe artıyor ama kimse bunun için öf bile demiyordu. Herkes Zeynep için savaşırdı. Her şeye karşı savaşırlardı. Tüm zorluklara ve zorbalıklara inat.

"Hepiniz benim için..." Yusuf Zeynep'in sözünü kesip ona sarıldı. "Bir daha böyle demeyeceksin. Bozuşuruz yoksa," Zeynep dolan gözlerini gizlemek için yukarı bakmaya çalıştı.

"O zaman sana kolay gelsin," dedi neşeli tutmaya çalıştığı sesiyle. Mahalleden çıktıktan sonra ağlayacağını çok iyi biliyordu.

"Bu kadar mı yani?" Zeynep kaşlarını çattı. "Nasıl?"

Yusuf sırıttı "Kolay gelsin mi? Yoksa kolay gelsin sevgilim mi?" dediğinde Zeynep kıkırdadı. Yusuf'un yanında olunca pamuk gibi oluyordu.

"Kolay gelsin sevgilim," dedi bu sefer. Yusuf göz kırptı ve cebinden lolipop çıkardı. Zeynep'in gülümseyen yüzünde gözlerini gezdirdi. Nasıl masum diye geçirdi içinden.

"Sana lolipop aldım," dedi ve kıza uzattı. Zeynep lolipopu aldı ve saatin epeyce ilerlediğini gördü. Bu yüzden Yusuf'a teşekkür edip dolmuş durağına doğru yürüdü. Çok hızlı yürmek istemiyordu. Mümkün olduğunca sakin adımlarla ilerlerdi. Çünkü nefesi kesilince kendini hastanede buluyordu.

Dershaneye varıp sırasına oturdu. Çok geçmeden yanına Eray geldi. Genç çocuk Zeynep'i görmenin verdiği şaşkınlıkla ayakta öylece kaldı. Zeynep gülerek "Daha ölmedim Eray," dediğinde Eray'ın gözleri dolmuştu.

Önce kızın morarmış göz altlarına baktı. Solgun yüzünde dolaştı bakışları. İyice küçülen bedeni kalbini paramparça etmişti. Ona ne olmuştu böyle? Dayanamadı ve sıkıca sarıldı. Zeynep bunu beklemediğinden gözleri şaşkınlıktan büyüdü.

"Er..Eray?"

Eray sımsıkı yumduğu gözlerini açıp ondan ayrıldı. "Eskisi gibi olmayacak değil mi Zeynep?"

Zeynep onun hüzünlü gözlerine bakıp gülümsedi. "Biz izin verirsek olur Eray," dediğinde Eray'ın dolu gözlerinin yerine gülümseyen yüzü gelmişti. Hastalık onların arkadaşlığına engel olamazdı. Eskisi gibi şakalaşıp gülebilirlerdi.

Hocalarının önlerine koyduğu deneme kitapçığını açan Zeynep Türkçe sorularından başlayıp vaktini değerli kullanmaya çalıştı. Verimli geçen iki saatin ardından optik formununu başında bekleyen hocasına uzatıp derin bir nefes aldı.

Yanında duran Eray'ın gözleri kızarmış, boynunun ağrıdığı ile ilgili kendi kendine söyleniyordu. "Sıcak çikolata içer miyiz?"

Zeynep'in sorusu ile yakınmayı bırakan Eray gülümsedi. "Elbette,"

İkisi birlikte yakınlarındaki kafeye geçip sıcak çikolata söyleyip sohbete daldılar. "Tedavim ise şu ana kadar pek ilerleme göstermesede en azından hastanelik olmuyorum sık sık," diyen Zeynep kendi kendine güldü. Eray zorla gülümsedi. Çünkü arkadaşının bu konu hakkında yaptığı şakalar onu sarsıyordu.

"Sen onu yeneceksin," dedi Eray büyük bir gülümseme ile. Bu gülümseme gerçekti. O arkadaşına güveniyordu. Ne kadar güçlü olduğuna kendi gözleriyle şahit olmuştu.

"İnşallah," diyen Zeynep elindeki fincanı masaya bırakıp saatine baktı. Artık eve dönse iyi olurdu. İki arkadaş birbirlerine veda edip farklı yönlere ayrıldılar.

Zeynep kısa sürede eve vardığında annesinin salon koltuğunda uyuyakaldığını gördü. Boğazında sert bir yumru olmuştu. Annesinin omuzlarına eklediği yükler boğazındaki yumrudan daha acıydı. Odasından getirdiği örtüyü annesinin üzerine örttü ve yanına oturdu. Yorgunluğu yüzüne yansımıştı âdeta.

Elini nemlenmiş saçlarına değdirdi "Senin için yaşayacağım anne," dediğinde dudakları titredi. Dişlerini sımsıkı bastırmış göz yaşları kırmızı yanaklarında yuvarlanıyordu. Yanağına ufak bir öpücük verip odasına geçti ve kitap okuyarak kafasını dağıtmaya çalıştı.

Gözleri yorgunluğa meydan okuyamadığı zaman kafası masasına düşmüştü. Sabahın çağırıcı ezanı ile gözlerini kırpıştırdı. Üstünden hafif bir esinti geçmişti sanki. Boynunun ağrıdığını fark ettiğinde elini götürüp ovaladı.

Çantasından telefonunu çıkarıp Yusuf'tan mesaj var mı diye kontrol etti. Olmadığını görünce çatılan kaşları telefonunun ekranına yansımıştı.

"Arasam mı?"

Kendi sesi duvarlara çarparken dayanamadı ve Yusuf'u aradı. Üçüncü çalışın ardından telefonu açan Nesrin Hanımın ağlayan sesi Zeynep'in nefesini kesmeye yetmişti.

"Yusuf'u göz altına aldılar kızım,"

Telefonu yere düşen Zeynep sadece karşısında duran fotoğrafa bakıyordu. Yusuf ile birlikte çekindikleri en güzel fotoğrafa bir eli kalbinde ve dolu gözleriyle bakıyordu.

🍀

Zeynep elini yüzünden çekip çevresine bakındı. Yüsra hanımın omzunda ağlayan harap olmuş Nesrin hanımı çaresiz görmek Zeynep'in kalbini yakıyordu. Hayri ve Berke ellerinde çayla geldikleri zaman kimse kabul etmemişti. Yusuf'u istiyordu Zeynep. Çay içecek gücü bile yoktu ki kendinde.

Açılan kapıdan dışarı çıkan polis memuru içeriye sadece dört kişiyi aldı. Nesrin Hanım, Fahri Bey, Zeynep ve Berke içeri girdiler. Umarım Yusuf'un çıkacağını söyleyecekti. Zeynep terleyen avuç içlerini pantolonuna silip gözlerini karşısındaki adama çevirdi.

"Hepiniz Yusuf'un neden içerde olduğunu merak ediyorsunuz," dediğinde Zeynep'in kalbi derisine baskı yapar gibi atıyordu.

"Söyleyin, ne yapmış benim oğlum?" dedi Nesrin hanım titreyen sesiyle. Bitap düşmüştü.

"Dün gece sarraf soydu," dediğinde Fahri Bey ayağı kalkıp hiddetle bağırdı. "Siz ne diyorsunuz Allah aşkına?!"

"Sarraf sahibini de yaraladı," Zeynep'in kulakları uğulduyordu. Bacaklarından gelen derin kasılma hissi tüm vücuduna yavaşça yayılıyordu.

"Yalan...yalan söylüyorsunuz,"

Tüm gözler Zeynep'e döndüğünde kızın bembeyaz olduğunu gördü Nesrin hanım. Yusuf'un emanetiydi o. Öz kızıymış gibi nasıl da endişelenmişti. Zeynep iyiyim dercesine Nesrin hanıma baktı.

"Kanıtlarmız ve şahitlerimiz de var,"

Bir iki tuşa bastıktan sonra açılan görüntüyü kendisine bakanlara çeviren memur kollarını birbirine bağladı.

Karanlık, güvenlik kamera videosuydu. Dükkana giren kapşonlu genç elindeki silahı takım elbiseli adama doğrultmuştu. Çantaya doldurulan malları alıp çıkacakken adamın kendisine yürümesine karşılık onu darp etmiş çıkmadan son bir defa etrafa bakmıştı. O ara kameraya gözleri görünmüştü.

Zeynep'in yanağından düşen bir yaş kalbinden akan bin kana eş değerdi. Biri yanağını kavururken diğeri kalbini yakıp kavurmuştu.

Onun Yusuf olduğuna inanmak istemiyordu. O gözlerin...o bakışların sevdiği adama ait olmamasını istiyordu. Yumruğunu sıkıp ekrana baktı, baktı ve ağladı.

🍀

Titreyen bacağını durduramazken bakışları sürekli kırmızı kapıdaydı. Nefesini tuttuğunu fark ettiği zaman terden yüzüne yapılan saçlarını geriye ittirdi. Annesinin sıcak elleri kendi eline değdiği zaman nefesini dışarı üfledi. Kapı açıldığında herkes oraya baktı. İki askerin ortasında elleri kelepçeli kafası dik omuzları düşmeden yürüyen biri vardı.

Her bir adımı Zeynep'i sarsarken karşısındaki adamın yüzündeki ciddiyet onu farklı diyarlara götürür gibiydi. Zeynep ayağa kalkıp onun karşısında durdu. Bir kere sarılsaydı sadece bir kez.

Yusuf'un kendisine ulaşan bakışları az öncekine nazaran farklıydı. Bakışlarında ki ışıltı Zeynep'i heyecanlandırmıştı. Ufak bir gülümseme peydah oldu tıraşlanmış yüzüne.

"Seni seviyorum,"

Dudaklarını oynattığı zaman bu dökülmüştü sessizce. Sessiz söylesede gözleri haykırıyordu onu sevdiğini.

Yusuf'u hemen içeri aldıkları zaman diğerleri de kısa sürede içeriye giriş yaptı. Ortam sessiz hem de iğrenç bir gerginliğe sahipti.

Yusuf kafasını kendisine dolu gözlerle bakan annesine ardından aşık olduğu kıza çevirdi. Güven verici bir bakıştı bu.

"Sanık Yusuf Ayvaz, Kemal Kırpınar'ı darp ve dükkanını gasptan dolayı geçtiğimiz hafta göz altına alınmıştır."

Hakimin söz vermesi üzerine Yusuf ayağa kalktı. "Suçlamaların hiç biri şahsıma ait değildir," dediğinde karşı taraf savunmaya geçti.

"Müvekkilimin darp raporu ve dükkanın güvenlik kamera görüntüleri içindedir." Yusuf'un bakışları dosyaya döndüğünde yumruğunu sıktı. Hakim görüntülerin ardından Yusuf'a gözlüğünü indirip baktı.

"Videodaki sen değil misin?"

Yusuf "Ben o gün vardiyalı çalışıyordum Hakim Bey, sarrafta olmam mümkün değil," dediğinde Hakim kafasını salladı.

"Tanığın varmış," dediğinde Yusuf onayladı "Vardiya arkadaşım,"

Zeynep'in yüzünde tatlı gülümseme olmuştu. Belki de dakikalar sonrası evlerine döneceklerdi. Ona kocaman sarılabileceklerdi belki de.

İçeriye giren uzun boylu çocuk kendisine gösterilen yere geçti. Yusuf'a bakıp konuşmaya başladı.

"Yusuf'la o gece vardiya arkadaşıydık. Bana yarım saatliğine bir yere uğraması gerektiğini söylemişti." dediğinde Yusuf kaşlarını çattı. Ne diyor bu çocuk diye içinden geçirdi.

"Sonra dükkana döndü. Sabaha doğru polisler geldi ve onu götürdüler. Sonra dolabında.." deyip Yusuf'a baktı "... dolabında içerisinde para dolu olan bir çanta çıktı."

Herkesten bir uğultu yükselince hakim tokmağı sertçe vurmuştu uyarı niyetine.

"Yalan söylüyorsun!"

Yusuf'un kükreyişi Zeynep'in tüylerini diken diken etmişti. Onu bu kadar sinirli görmemişti. Sinirden kızaran yüzü ve titreyen elleri Zeynep'i telaşlandırdı.

"Sakin ol," Yusuf Hakim'e bakıp derin nefes aldı.

"Dükkanın güvenlik kamerası görüntüleri var mı?"

Elindeki zarfı Hakim Bey'e uzattığı zaman Yusuf gözlerini kırpıştırdı. Hakim CD görüntülerini oynatmaları için yanındaki adama verdi. Bir dakika sonra açılan videoda Yusuf dükkandan çıkıyordu. Dükkana geri döndüğü vakit çocuğun dediği gibi yarım saat sonrasını gösteriyordu.

Zeynep gözlerini Yusuf'a çevirdi. Pür dikkat oynatılan videoyu izlemeye odaklanmıştı. Göğsü hızla inip kalkıyordu.

"Bulunan çantanın üzerinde Yusuf Ayvaz'ın parmak izide mevcuttur efendim." karşı tarafın avukatı bu eklemeyi yaptığı zaman Hakim Yusuf'a baktı.

"Gencecik çocuksun yaktın kendini be evladım," dediğinde Nesrin hanımın hıçrıkları ortaya çıkmıştı.

"Sevdiğin kızın tedavi masrafları için miydi?" dediğinde Yusuf bakışlarını Zeynep'e çevirdi hemen. Zeynep'in titreyen çenesi Yusuf'un kalbini yakan bir görüntüydü.

"Hayır, ben yapmadım yemin ederim!" dedi Zeynep'in gözlerine bakmaya devam ederken.

Tokmak vuruşunun ardından herkes ayağa kalktı. "Karar!"

"Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının 119. Maddesinin ikinci fıkrası hükmünce sanık Yusuf Ayvaz'ın darp ve hırsızlıktan ötürü üç yıl üç ay hapis cezasına çarptırılması kararına varılmıştır."

Nesrin Hanım'ın yere yığılan bedenini tutmaya çalışan Fahri Bey götürülen oğluna yaşlı gözlerle baktı. Yusuf annesine doğru gidecekken kolundan tutan asker onu durdurmuştu.

Zeynep yanağında ki yaşı elinin tersiyle silip Yusuf'a doğru adımladı. "Götürmeyin," mırıldanışı yürek burkan sessizlikteydi.

"Lütfen götürmeyin onu benden," Yusuf'u çıkışa kadar takip etmiş hep bu cümleyi tekrar etmişti. Çatlayan dudaklarına değen tuzlu göz yaşları canını yaksa da kanayan yarası onun üzerini kapatıyordu.

"Sadece iki dakika," Yusuf'un isteği üzerine askerler kollarını serbest bıraktı. Sevdiği kızın karşısında duran adamın çenesi kasılmıştı.

Bir saniye durmadan ona sımsıkı sarılıp hıçkırıklarını gizlemeye çalıştı. Zeynep'in kafası Yusuf'un boynunda gizlenmişken genç adam da göz yaşlarını tutamadı.

"Gitme, ne olursun." Yusuf burnunu Zeynep'in saçlarına değdirdi. Derin nefesi kendisine ödül gibi geldiğinde burukça gülümsedi.

"Söz veriyorum geleceğim," Yusuf'un boğuk çıkan sesi acısı kadar sarsıcıydı.

"Süre doldu!"

Asker ikiliye doğru geldiğinde Yusuf Zeynep'in yüzünü elleri arasına alıp gözlerine bakmasını sağladı.

"Sana aşığım," dediği zaman Zeynep daha fazla ağlamaya başlamıştı. Zeynep yaşlı gözlerini yumup "Ben sana çok aşığım Yusuf," dediği zaman Yusuf onu tekrar göğsüne çekip "Of,of! Nasıl ayrılacağım lan ben!" diye haykırdı bulutlu göğe.

Yusuf'u kolundan çeken asker ikisinin bağını kesmişti sanki. Zeynep sevdiği adamın kendinden uzaklaşan bedeniyle sarsılmış gözleri korkudan ötürü titremişti.

Arabaya bindirilen Yusuf'u çaresizce izliyordu. Çalıştırılan arabanın kendisinden uzaklaştırılmasıyla ciğerleri yanmıştı. Nefes alamadığını hissediyor bu yüzden eli boynuna gelmişti.

Kendisini taşıyamayan dizlerinin üzerine düşüp Yusuf'un uzaklaşmasını izledi.

Elleri kolları bağlı bir şekilde onun gidişini izledi...

Bölüm : 19.07.2025 20:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...