33. Bölüm

33. BÖLÜM: YENİ BİR SAYFA

Laura
lauraninnyiildizi

Satırlarıma onun hallerini katmaktan bıkmamış, yazdıkça daha çok yaşıyordum onu. Gülüşünü, sesini, kokusunu belki de ellerinin sıcaklığını yaşıyordum.

 

Yazdıkça daha çok bağlanıyordum ona. Gözlerine, hele ki gülerken ışıldayan gözlerine. Tebessümünde kısılan gözlerine. Duygulandığı zaman sakladığı o gözlerine daha çok bağlanıyordum.

 

Sanki hiç yanımdan gitmemişsin gibi daha çok aşık oluyordum sana. Ömrümde ne böyle bir his yaşadım ne de böyle büyük ayrılık. Varlığın hayalimde olsa da yokluğun daha kötüydü Yusuf'um. Sana son kez sarılamamış olmak her güne daha can yakıcı uyandırıyordu beni.

 

Seni fotoğraflarından yaşamak gülüşünü oradan izlemek kadar büyük çaresizliğim yoktu. Kalbinin attığını ve seninde beni bir yerde beklediğini biliyorum. Seninde beni özlediğini biliyorum. Kalbimdeki yerin yakın ama kokun çok uzaklarda Yusuf.

 

Ama hissediyorum sevenler mutlaka kavuşur. Öyle olmasa bile benim için öyle olsun sevgilim. Bir gün tekrardan buluşmak dileğiyle...

 

Göz yaşlarımın tenimde bıraktığı yakıcı hisle kendime gelmiştim. Yazdığım satırlara damlamış ıslaklık gözümden değil kalbimden düşer gibi yakmıştı canımı.

 

Altı yıl. Altı yıldır her bir yerde onun izini ararken bulduğum tek şey bir tutam hayal kırıklığıydı.

 

Gün gün kaybettiğim gücüm, tükenmeyen ümidim ile bucak bucak aradım onu. Kokusunu, sesini, masum yüzünü. Her seferinde omuzlarım düşük bir hâlde dönüyordum.

 

Yaşlı gözlerimi kapatarak o zorlu günleri düşündüm. Veyahut tekrar yaşamak için o günlere geri döndüm.

 

7 Mayıs 2020. (6 sene önce)

 

"Mezar boş efendim,"

 

Bunu duyan tüm mahalleli âdeta sevinçten havalara uçmuştu. Kimisi sevinç gözyaşları döküyor kimisi şarkılar söyleyerek oynuyordu. Nesrin Hanım adadığı tüm şeyleri ellerini açmış bağıra bağıra söylerken. Yüsra Hanım ise buğulanmış gözlerini ustalıkla gizliyordu

 

Zeynep'in yanında duran Yahya Komiser etrafı gülümseyerek izliyordu. Zeynep için yaptığı her şeyden memnuniyet duyuyordu. Kırk yedi yaşında olsa da yüzündeki karizmatik ifade ve ciddiyeti onu daha genç gösteriyordu.

 

"Yahya abi ben...ben çok teşekkür ederim," diyen genç kıza yandan bir bakış atıp "Bana değil Allah'a teşekkür edeceksin," dediğinde Zeynep gülümsedi "Ona hep teşekkür ediyorum ki,"

 

Mutluluktan ışıldayan gözleriyle kalbinin heyecandan pır pır atmasıyla ellerinin terlemesiyle yüzündeki şapşal ifade ile etrafı izliyordu.

 

Onu bulacağını biliyordu.

 

20 Haziran 2020

 

Adliyeden omuzları düşük bir hâlde çıkan Zeynep'in arkasından yetişen annesi onu durdurup sarıldı.

 

"Yusuf'un canı çok yanmıştır anne," dediğinde Nesrin hanımda onların yanına yetişti.

 

"Sen ağlıyor musun bakıyım?" sorgucu bakışları kızın yüzünde dolaşırken onunda gözleri yaşarmıştı anında.

 

"Ağlama," derken titreyen sesi onları daha çok duygulandırmıştı. Zeynep'i bağrına basıp göz yaşlarını akıtırken Yüsra hanımda onlara katıldı ve kollarını yetişmese bile sardı sımsıkı.

 

"Yusuf'a bunları yapanlar cezasını çekecek," diyen Zeynep burnunu çekti, bütünleşmiş bedenlerine bakıp kıkırdadı. Komik gözüküyorlardı. Belki insanlar bunlar deliler mi diye düşünmüyor değildi.

 

14 Kasım 2020

 

Az önce ağladığı için banyoda yüzünü yıkayan Zeynep dışarda kendisini bekleyen annesinden ağladığını gizlemek istiyordu.

 

Kapıyı aralayıp annesinden gözlerini kaçırdı.

 

"Ben uyumak istiyorum," deyip odasına doğru hızlıca yürüdü. Kapıya sırtını yaslayıp tekrardan yaşaran gözlerini yumdu.

 

Yusuf'u bulmak için gittikleri onlarca yer sorup soruşturdukları onlarca insan vardı.

 

Ama hiç biri Yusuf'u kendisine kavuşturacak şeyleri söylememişti.

 

"Belki unutmak istemiştir beni," diye fısıldayıp elini kalbine bastırdı.

 

Oysa yıllarca ona hasret kalacağını bilmiyordu.

 

Bu kaf dağının görünen kısmıydı sadece.

 

2 Nisan 2026 (Şimdiki Zaman)

 

Gözlerini araladığında o günleri tekrar yaşamış kadar yorgundu. Gözü masasının üzerindeki ismine takıldı.

 

Zeynep Kâtip..

 

Babasının vefatının ardından onun devam ettirmesi gereken bir şirket vardı. Şimdi ise bu şirkette parmakla gösterilen bir Avukat idi.

 

"Yusuf'a yapılan haksızlıklar başkalarına da yapılmasın diye avukat olacağım,"

 

18 yaşında hırsla söylediği şeye gülümsedi.

 

Sözünü tutmuştu genç kız. Haksızlıklara karşı dik ve sertti. Ömrü boyunca da böyle olacaktı.

 

Odasının kapısı açıldığında içeriye Yahya girdi. O artık komiser değil Zeynep'in abisiydi. Baba kanatları kadar açtığı kollarını onun üzerinden hiç çekmemişti.

 

"Ohoo Zeynep, geç kalacağız hadi ama." diyerek sahte bir sinirle ona kızdığında Zeynep gülümsedi. Askılıkta duran çantasını alıp üzerindeki krem takımını düzeltti.

 

Zeynep güneş vuran koridorlardan geçerken attığı her adım yere sağlam basıyordu. Yanlarından geçen iş arkadaşlarına gülümsüyor kolay gelsin dileklerini eksik etmiyordu.

 

Siyah arabasının yanına geldiğinde kendisine açılan kapıdan binip sırtını koltuğa yasladı ve iş yerine derin nefes alarak baktı. Bu yıllar boyunca kendisini daha güçlü yapan şey mesleği ve bu şirkette edindiği tecrübeleriydi.

 

Dışarıya bazen sert görünse de o hâlâ 18 yaşındaki Zeynep'ten farksız, merhametini ve enerjisini asla kaybetmemişti. Tabi ki sulu gözlülüğünüde.

 

Saatler sonra inecekleri yere sonunda varmışlardı. Yolun kendisini sersemletmiş olmasına takılmayıp hemen arabadan indiği gibi daralmış nefesini tazeledi.

 

Annesi ve Yahya abisi kendisine gülerek bakarken Zeynep saçını kaşıyıp onlara masumca sırıttı. Kaç yaşına gelirse gelsin bu çocukluğu hiç gitmeyecekti peşinden.

 

"Yardım kamyonu nerede? Gecikecek mi acaba?" diye sorduğunda Yahya saatine bakıp kaşlarını kaldırdı "On dakikaya burada olacak."

 

"Yahya, biraz dikkat etsene! Gömleğin leke olmuş," diye çıkışan annesinin sesinden ürken Yahya gömleğinin kirlenen kısmına baktı. Yemek yemeyi biraz fazla sevdiğinden mutlaka üstü kirlenirdi.

 

"Hayatım gerçekten fark etmemişim," dediğinde Zeynep Yahya'nın 'hayatım' demesine çaktırmadan kıkırdadı.

 

İki yıl önce Yahya ve Yüsra sade bir nikahla evlenmişlerdi. Zeynep bu evliliği destekleyen ve arkasında duranların başında geliyordu.

 

Annesinin mutlu olmasına kendi daha çok seviniyor kırılan kalbini Yahya'nın düzeltmesiyle gurur duyuyordu.

 

"İşte kamyonumuz geldi," diyen annesiyle gözlerini onlardan alıp gelen kırmızı kamyona baktı. Yapmayı en çok sevdiği şey çocukların hayalini gerçekleştirmekti.

 

Önünde durdukları okulun müdürü büyük bir sevinçle onları karşılamış yaklaşık bir saat kadar da sohbet etmişlerdi. Müdür odasından çıkan Zeynep müdür ile konuşmaya devam ederken gözleri kendisine merakla bakan çocuklarda geziyordu.

 

"Dediğim gibi bundan sonra okulun bağışçısıyız her ne olursa olsun bizi aramanız yeterli," dediğinde müdür mahcup bir ifade ile gülümsedi. Karşıdan koştur koştur gelen bir kız çocuğu ufak boyuyla kollarını Zeynep'in beline sardı.

 

Bunu beklemeyen Zeynep şaşkın gözlerini önce çocuğa sonra kendisine gülümseyerek bakan annesine çevirdi. Çocukların sevgisi bambaşkaydı onun için.

 

"Teşekkür ederim, oyuncak bebeğimi çok sevdim." dediğinde Zeynep onunla aynı boyda olmak için dizlerinin üstüne çöktü. Tatlı ses tonu onu eritmişti sanki.

 

Yandan örülmüş sarı saçları yüzündeki masum ifadeye bakan Zeynep dayanamdı ve pamuk gibi olan yanağını okşadı.

 

"Benim arkadaşımın hiç oyuncağı yok," dudağını büzdüğünde Zeynep'te onunla birlikte hüzünlenmişti.

 

"Gel bakalım kamyonumuzda belki arkadaşın içinde oyuncak vardır?" dediğinde ellerini çırpan çocuk ağzı kulaklarında Zeynep'in yanında yürümeye başladı. "İsmin ne bakalım senin?"

 

Kız, küçük dişlerini ortaya çıkararak gülümsedi "Esma,"

 

Zeynep onun gibi gülümseyip "Ne güzel ismin varmış senin öyle," bunu duyunca kıkırdadı ve yanakları daha çok al al olmuştu.

 

Elindeki paketi onu doğru uzatıp "Arkadaşın için güzel bir hediye," dediğinde yerinde zıplayıp kollarını boynuna sardı. Dengesini kaybeden Zeynep son anda düşmekten kurtulsada kahkahasına engel olamamıştı.

 

"Aa, babam geldi!" diyen çocuk kalabalık öğrencilerin içinden koşmaya başladı. Dizlerinin üzerinden kalkan Zeynep çocuğun nereye gittiğine bakarken gözleri yıllardır kendisini görmeyi bekleyen hasreti çığ gibi büyüyen onu görmüştü.

 

Yusuf'u.

 

Hayal olmasından şüphelenip gözlerini açıp kapadı. Ama gitmemişti hâlâ orada duruyordu.

 

Bu sefer koluna çimdik attı acıdan yüzünü buruştursada o gitmemişti.

 

Yüzündeki büyük gülümseme gözlerindeki buğuluk dizlerinin heyecandan titremesi hepsine o neden olmuştu.

 

Kalbi yerinden çıkacak gibi attığında elini kalbine bastırdı. "Allah'ım bu gerçek mi?" dudaklarından fısıltı şeklinde çıkmıştı cümlesi.

 

Dışarıya çıkan Yüsra ve Yahya Zeynep'in şaşkın şaşkın baktıkları yere döndüklerinde onlarda aynı tepkiyi vermişti. Ağızları açık gözleri büyümüş.

 

Zeynep'in yanağına düşen bir damla hafif hafif inmişti çenesine. "Buldum,buldum. Şükürler olsun," diyerek kendi kendine güldü.

 

Az önce yanından ayrılan Esma Yusuf'un boynuna atladığında Zeynep biraz olsun kendine gelmişti.

 

"Babacım," bunu duyan Yahya ve Yüsra birbirlerine bakıp sertçe yutkundular.

 

Zeynep kaşlarını çatıp Yusuf'un dudaklarını okudu "Canım kızım," bu dökülmüştü dudaklarından. Anlamamışça ona bakarken eliyle akıttığı göz yaşlarını silmişti.

 

"Beni unuttun mu Yusuf?" diye acıyla fısıldadı. "Beni kalbinden çıkardın mı?" dudağından çıkan acı hıçkırık bütün kaburgalarını acıtmıştı sanki.

 

Onlara uzaktan hayal kırıklığı ile bakanı fark edemeyen Yusuf her şeyden habersiz küçük kızıyla ilgileniyordu.

 

Zeynep gözlerini acıyla yumduğu zaman kendisine aşık Yusuf'u hayal etti.

 

Çünkü aklında hep öyle kalacaktı.

 

 

 

Bilgilendirme:

 

Hikaye bizden altı yıl önden ilerliyor. Kafanız karışmasın :)

Bölüm : 26.07.2025 22:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...