
Bana nasıl yapmıştı bunu? Aylarca, yıllarca onu arayan bana nasıl kıymıştı? Hasretim çığ gibi büyümüşken ona sarılmayı dört gözle beklerken o beni en dibe itmişti. Şimdi ne yapmalıydım? Karşısına çıkıp suratına sert bir tokat mı atmalıydım?
Hırsıma yenik düşüp bir adım atmışken kendimi son anda durdurdum. Bu saatten sonra hesap sorsam neyi değiştirebilirdim ki? Elime geçecek tek şey yine göz yaşıydı.
Arabamın başında duran çalışanımdan anahtarı alıp burdan uzaklaşmak için olabildiğince hızlı hareket ettim.
Aklıma gelen anılarımızla göz yaşlarım hızla akmaya başlamıştı. Hızımı daha çok artırıp sadece geçip giden yollardan hıncımı çıkarmaya çalışıyordum.
Görüş açım bulanıklaştığında arabayı durdurup kafamı direksiyona yaslamıştım. Aklım mücadele ettiğim yıllardaydı.
7 Şubat 2021
Yusuf'un fotoğraflarını her yere yapıştırmış, aramaları için telefonun başında uykusuna yenilmemek için göz kapaklarını açık tutmaya çalışan Zeynep'e Yahya hüzünle baktı.
"Zeynep..." onu üzecek bir şey söylemek istemezdi ama gün geçtikçe kendini yıpratması çaresizce her arayana "Yusuf'u buldunuz mu?" demesi onu sarsıyordu.
"Bir yıl geçti, bakmadığımız yer kalmadı. Asmadığımız kayıp posterleri, yayınlattırdığımız haberler, cezaevinden sorguya çektiğimiz her suçlu... Hiç birinden olumlu haber alamadık Zeynep. Ne olursun daha fazla yıpratma kendini," dediğinde Zeynep kan çanağı olmuş gözlerini ona çevirdi.
"Onu unut diyorsun yani öyle mi?" yanağındaki göz yaşını gören Yahya hüzünle ona bakmaya devam etti.
"Siz ümidinizi kaybetmişsiniz, ama ben kaybetmedim! Gelecek o. Biliyorum," deyip telefona baktı.
Saatlerce beklediği telefonun başında yine kendisini Yusuf'a kavuşturacak bir haber almamıştı.
12 Haziran 2021
Karşısında ki mezara nefretle bakarken içerisinde kaynayan yarası onu daha çok sinirlendiriyordu.
"Sana asla hakkımı helal etmeyeceğim!"
Dişlerini sımsıkı bastırmış akmaya başlayan göz yaşlarını silmeden hâlâ ona bakıyordu.
"Hayatımı mahvettin! Babamı öldürdün! Yusuf'u benden ayırdın! Cehennemde yanarsın umarım," deyip arkasına bakmadan çıkmıştı.
Ona içinden ettiği tüm haykırışlar yüzündeki ciddiyetinden belli oluyordu.
17 Mart 2022
"Zeynep telefona bak!"
Annesinin sesiyle yatağından kalkan Zeynep alacaklı gibi çalan telefonu açtı "Alo?"
Karşı taraftan ses gelmediği zaman kaşlarını çattı. "Alo, kimsiniz?"
Hâlâ bir cevap alamadığında kalbi hızla attı "Yusuf...sen misin?" dediğinde onun sesini duymuştu.
"Hayır, benim...Eray,"
Gülümseyen yüzü yavaş yavaş solarken tam telefonu kapatacaktı ki Eray konuşmaya devam etmişti.
"Zeynep...seni arayacak yüzüm yok. Ama ben yıllarımı hapishanede geçirirken senden özür dilemeden yapamadım. Affet, ne olursun Zeynep çok pişmanım,"
Telefonu kapatıp odasına girdi ve tuttuğu nefesini yavaşça vermeye başladı.
Ağlamak bile onu yoruyordu artık.
2 Nisan 2026 (Şimdiki Zaman)
Giden Zeynep'in arkasından bağıran Yüsra hanımı sakinleştirmeye çalışan Yahya onu kendi arabalarına bindirdi.
Kendisi binecekken Yusuf'un bakışlarını fark etti. Onu doğru yürümüştü ki kendini son anda zapt etti. Yumruğunu sıkarak "Ulan seni evire çevire dövmek vardı da neyse,"
Arabada kendisini bekleyen bir eşi olduğunu hatırladığında açık bıraktığı kapıdan girip kapıyı kapattı ve okuldan ayrıldı.
Giden arabanın arkasından bakan Yusuf dudağını büzdüğünde bir şeyler düşünür gibi kaşlarını çattı. "Zeynep mi?"
"Baba hadi eve gidelim," diyen kızı düşüncelerini bölmüştü. Kızına gülümseyerek bakıp kafasını salladı.
🍀
"Ah benim güzel kızım, ağla ağla için açılır."
Ninesinin dizlerine kafasını yaslayan Zeynep hüngür hüngür ağlıyordu. Saçlarını şefkatle okşayan ninesi o ağladıkça içi parçalanıyordu.
"Ben...ben ona çok aşıktım nine," dediğinde ninesi duyduğu şeyle dudağını ısırıp kafasını "durumu fena" der gibi kafasını salladı.
"Boyu devrilesice oğlan sorarım ama ben ona," ninesinin sinirlenmesini komik bulan Zeynep göz yaşlarıyla gülmeye başladı. Ninesi ona tuhaf tuhaf bakarken göz yaşları ile ıslanmış yüzünü kendisine çevirdi Zeynep.
"Bu durumda bile beni güldürebiliyorsun," dediğinde ninesi tombik yanaklarını gösterir gibi gülmeye başladı. "Ninesi kurban olsun, oyy!" dediğinde Zeynep ona sıkıca sarıldı.
"Bizim kız buradaymış,"
Yahya'nın sesini duyan Zeynep kollarını ninesinden çekmeden kafasını sese doğru çevirdi. Kendilerine gülerek bakan annesi de Zeynep'in yanına oturup kollarını onun üstüne sardı.
Ensesini kaşırken " Anneciğim, bende sarılabilir miyim?" diye masumca soran Yahya'ya Zeynep gülümsedi.
"Gel buraya," diyerek kolunu kaldıran ninenin emriyle Yahya da kollarını onlara sardı.
"Aslan damadım,"
Zeynep şimdi kendini daha iyi hissediyordu.
Hatta daha güçlü.
🍀
Bahar havasının hafif sıcaklığında balkonda çay içen aile sessizdi.
"Ben namazımı kılayım," diyerek içeriye giden ninesine gülümseyen Zeynep üzerindeki ceketine sarıldı.
Ayağını ritimle sallayan Yahya dayanamadı ve Zeynep'e baktı. Bu bakış önemli konuşmalar öncesi izin alma bakışıydı. Zeynep bunu fark ettiğinde usulca kafasını salladı.
"Yıllarca bu oğlanı aradık. Bugün de beklemediğimiz anda karşımıza çıktı,"
Zeynep hüzünle iç çekip gözlerini yıldızlara çıkardı.
"Artık benim için bir önemi kalmadı," diye mırıldandığında annesi az kalsın ağzındaki çayı püskürtecekti.
"Kızım, Yusuf'u ne kadar çok sevdiğini kendin daha çok biliyorsun. Ne demek önemi kalmadı?"
Zeynep hatırladığı şeyle sinirlendi. "Ne yapayım anne? Evlenmiş, bide çocuğu olmuş. Karşısına çıkıp onu ne kadar çok sevdiğimi söylediğimde ne değişecek ki? O artık evli. Huzurlarını bozmak istemiyorum." dedi ve kollarını birbirine bağladı.
Yüsra hanım kızına biraz olsun hak vermişti.
"Ama unuttuğun bir şey var,"
Kendisine gülümseyerek bakan Yahya'ya kaşlarını çattı.
"Kafasına tam üst üste iki darbe yedi, bu çocuğun hafızasının yerinde olması mümkün değil," dediğinde Zeynep kaşlarını biraz daha çatmıştı.
Olabilir miydi gerçekten? Hafızasını kaybetmiş olabilir miydi? İçi biraz rahatladığında ama aklı yine o çocuğa takılmıştı.
"O, evli Yahya abi," diyerek gözlerini yumdu.
"Eğer hafızasını kaybettiyse seni unutmamıştır Zeynep, insan sevdiğini unutsa bile mutlaka hatırlar,"
Zeynep daha fazla dayanamayacağını hissettiğinde "Ben yorgunum, iyi geceler." diyerek yanlarından ayrıldı.
Gece boyu hep onu düşündü. Acaba hafızasını kaybetmiş olabilir mi sorusu içini yedi bitirdi. Zeynep'e olan aşkını hatırlayabilir miydi?
Gözlerini kapatıp, içinden bütün yaşadıklarının sadece bir rüya olmasını istemişti.
🍀
"Yusuf devri kapandı artık, lütfen sizde bu konuyu kapatın." diyen Zeynep çayını höpürtederek içti.
"Hâlâ aklım almıyor vallahi," diyen annesi kızına baktı.
"Ne yapıyım anne? Hafızası gitmiş olsa ne değişecek? Yuvasını mı bozayım istiyorsun?"
Sinirlenmemeye çalışarak ağzındaki zeytin çekirdeğini çıkarıp tabağına koydu.
"Susun bakıyım, üzerine gitmeyin torunumun," diyerek olaya el atan nine Zeynep için yaptığı ekmeği ona uzattı.
"Sende ye bakalım şunu, küçücük bir şey kalmışsın." diyerek çattığı kaşlarıyla ona baktı.
"Eline sağlık nineciğim,"
Gülümseyip yemeğine devam eden nine Yahya'ya baktı. "Yarında buradasınız değil mi?"
"Maalesef annecim, birazdan yola çıkmamız gerekiyor." dedi.
"Siz gidin ben burada kalıyorum," omuz silkerek söylediğinde annesi ve Yahya'nın ağzı şaşkınlıktan açık kalmıştı.
"Niye öyle bakıyorsunuz? Patronluk yordu beni. Hem benim dinlenmeye hakkım yok mu?" dedi sahte sinirle.
"Var...var tabi de sen tatili pek sevmezsin ki," diyen annesine gülümseyerek bakıp "Artık seviyorum," dedi
"Torunum benle kalmak istemişse kimse karışamaz," diyerek Zeynep'in yanaklarını mıncırdığında Yahya gülerek onları izledi.
Kahvaltıdan sonra annesi ve Yahya abisiyle vedalaşan Zeynep elinde tuttuğu suyla onlara gülümsedi.
"Şirket sana emanet," Yahya elini 'o iş bende' der gibi kaldırdığında annesi gülüp arabasının kapısını kapattı.
Uzaklaşan arabanın arkasından suyu döken Zeynep burnunu çeken ninesine baktı.
"Nineciğim, neden ağlıyorsun?" diye sordu masumca.
"Vedalardan oldum olası nefret hoşlanmam." dediğinde Zeynep kollarını ona sarıp başına küçük bir öpücük kondurdu.
"Akşama mantar yapalım mı?"
Zeynep'in sorusuna kıkırdayan nine gülüşlerinin arasından "Yapalım, tabi."
🍀
Kulağına gelen horoz sesiyle gözlerini araladı. Mutfaktan gelen kaynayan çayın sesini de almıştı.
Yataktan doğrulup yapmaktan vazgeçmediği şeyi yaptı. Çoraplarının içine pijamasının paçalarınıda koyarken gülümsemeden edemedi.
Odasının kapısını açıp kaynayan çayın altını söndürdü ve içerisine çayı atıp demlenmeye bıraktı. Ninesini odada göremediğinde balkona çıktı.
"Nine?"
Hemen sesinin geldiği tarafa baktı "Burdayım kızım," ninesi güneş vuran yere oturmuş yün çırpıyordu.
"Ne yapacaksın o yünleri?"
"Gece soğuk oluyor sana yorgan dikeceğim. Hadi sen kümse gitte üç yumurta al gel," dediğinde Zeynep kafasını sallayıp terliklerini giydi ve çok uzak olmayan kümese girdi.
Yumurtaları alıp çıkacakken yan yan gelip önünü kesen horoza gülümsedi. "Niye öyle bakıyorsun bana?"
Horoz kanatlarını açıp onu kovalamaya başladığında Zeynep'te refleks olarak kaçmaya başlamıştı. Ayağı taşa takıldığında yere tabiri caizse yapışmıştı.
"Ah!"
İnleyerek yüzünü buruşturduğunda burnuna gelen çiğ yumurta kokusuyla üstüne baktı. Yumurtaların üzerine düştüğünden üstü sapsarı olmuştu.
"Kız sen ne yaptın?" diyen ninesi tuttuğu kahkahasını son anda bıraktı. Zeynep sersem bir gülüşle ninesine bakıp ayağa kalktı ve eve girip üzerini değiştirdi.
Ninesinin kendisine verdiği çiçekli şalvar ve beyaz t-shirt ile kendini rahat hissetmişti. Ninesi kafasına güneş geçmesin diye zorla yeşil yemeniyi kafasına takmıştı.
"Ekmek kalmamış ki,"
Zeynep'e dudak büzerek bakan nine sucuklu yumurtanın altını kapattı. "Neyse bugünlük böyle olsun," dediğinde Zeynep dilini şıklattı
"Olmaz, ben köşede bir dükkan görmüştüm oradan alıp gelirim."
Ninesi torununa gülüp "Gecikme ama soğumasın sofra," dedi.
Zeynep sandaletini giyip çocukların kahkahaları ile çevrelenmiş sokaklardan ilerledi ve dükkanın dışındaki ekmek dolabından iki ekmek aldı. Elinde tuttuğu cüzdanıyla içeri girecekti ki biriyle âniden çarpıştığında tüm bozukluklar yere saçılmıştı.
Zeynep içinden sabır dileyerek yere eğilip dağılmış paraları toplamaya başladı. Çarpıştığı kişi de onunla birlikte toplamaya başladığında Zeynep stabil bir sesle "Ben toplarım siz zahmet etmeyin," dedi.
Karşısındaki "Sadece yardım etmek istemiştim," dediğinde Zeynep durakladı. Boğazında bir yumru oluştuğunda kendine gelip hemen ayağa kalktı. "Allah razı olsun," diye fısıldadı karşındaki adam "Bana çarpan sendin," dediğinde Zeynep kafasını kaldırıp ona baktığında yutkunamamıştı.
Bu nasıl bir tesadüftü böyle?
Kalbi kendisi için adam tam karşısında kendisine sırıtarak bakıyordu. Tam altı yıl önce olduğu gibi gözleri ışıldıyor kendi gözlerini aynı heyecanla takip ediyordu.
Zeynep şaşkınlığın verdiği heyecanla "Y... Yusuf?" dediğinde şaşıran taraf bu sefer o olmuştu.
"Adımı nereden biliyorsun?"
Zeynep yaptığı hatayı fark ettiğinde gözlerini kaçırdı ve titrek bir nefes aldı. Yahya'nın söyledikleri doğruydu. Yusuf hafızasını kaybetmişti.
Ama kaybetmediği, bakışları ve yüzündeki şapşal sırıtışıydı.
4. Final yayında okumayı unutmayın❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 25.23k Okunma |
1.66k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |