
"Yavrum dur düşeceksin!"
Ninesinin telaşlanmasına sırıtan Zeynep ayağını son dala atıp büyük gövdenin üzerine oturdu. Tüm mahalle daha güzel görünüyordu şimdi.
"Düşmedim gördün işte nineciğim," ninesi ona gülüp hemde parmağını salladı.
"Nine sanada erik atıyım mı?"
Ninesi ona "Benim dişlerim ezmez onları istemem ben," dediğinde Zeynep omzunu silkip elindeki eriği kütür kütür yedi.
Bir haftadır ninesinin yanındaydı. Bu süre zarfında Yusuf'u hiç görmemişti. Görmekte istemiyordu zaten. Böylesi onun için daha iyiydi.
"Yavrum, çok yeme onlar daha olgunlaşmadı valla karnın ağrır sonra." Ninesinin dediklerine gülüp elini boşver dercesine salladı.
"Kalbimin ağrısının yanında karın ağrısı sinek ısırığı kalır," bunu gülerek söylesede içinde bir burukluk oluşmuştu.
"Bak yeniden geldin aklıma. Ne güzel tam unuttum diyorum en ufak şeyde bile canlanıveriyorsun kafamda. Senin benim canıma kastın mı var? Aşkından öldürecek misin beni?"
Hüzünlenince yediği eriklerin bile tadı kaçmıştı sanki. Ninesi ona üzülerek bakıp iç çekti.
"Ben mutfaktayım, sende dikkat et düşme." dediğinde Zeynep kafasını salladı.
"Ne yapıyordur ki şimdi? Hatırlamış mıdır acaba beni? O uyuz mu beni hatırlayacak? Karısına güzel sözler söylemekle meşguldür. Ya da ne bileyim kızıyla güle oynaya eğleniyorlardır. Ben onun kafasında yabancıdan farksızım."
Elindeki erik çekirdeğini gelişigüzel fırlattı aşağıya. Hem yiyor hemde akan göz yaşlarını siliyordu. Çekirdeği bir kez daha fırlattığında duyduğu sesle irkildi
"Ah! Gözüm,"
Zeynep hemen sağına soluna bakmaya başladı. Gördüğü şeyle gözleri kocaman olmuş yüzündeki hüzünlü ifade sırıtmaya dönüşmüştü.
Eliyle ağzını kapatmış gülüşünün duyulmaması için ne taklalar atıyordu ağaç dallarında. Attığı erik çekirdeği içinden öfke sözcükleri saydırdığı Yusuf'un gözüne isabet etmişti.
İlk başta burada ne işi olduğunu sorgulasada yüzündeki ifade onu epeyce güldürmüştü. "Oh oldu sana," deyip elindeki diğer çekirdeği de kafasına attı.
Yusuf bu sefer kafasını tutup acıdan buruşturduğu yüzüyle atanın kim olduğunu bulmak için gözlerini gezdirdi çevrede. Zeynep kahkahasını tutamadığı zaman Yusuf kafasını yukarıya çevirdi Zeynep'i gördüğünde yüzünde sersem bir gülüş oluştu.
"Sen mi atıyorsun bunları?" çekirdeği gösterdiğinde Zeynep kıkırdadı. Sanki bir ânda tüm yaşananları unutmuş gibiydi. Yusuf'un değil kendisinin hafızası gitmiş gibi gülüyordu ona karşı.
Belki de altı yılın özlemini böyle atlatmaya çalışıyordu. Onunla eğlenmeyi,gülmeyi isteyen yanının özlemini böyle yaparak bastırıyordu demek. İçindeki hevesini uzaklaştırmayı başaramasa da bu gülüş ona yetecekti azda olsa.
"Rastgele atmıştım," dedi utangaç bir tavırla. Yusuf, kızın kendisine gülümseyerek bakmasına şaşırmıştı. Bir hafta önce sinirle bakan yüzünden eser yoktu. Yusuf kızın gülüşünde gözlerini gezdirip gülümsedi.
"Biliyor musun?"
Zeynep Yusuf'un kendisine sorarcasına bakmasından ötürü kaşlarını çatmıştı. "Neyi?"
"Gülüşünün güzel olduğunu," dediğinde Zeynep'in kalbi yeniden atmıştı sanki. Kalbinde kelebek çırpınıyormuş gibi heyecan vardı içinde. Karşısındaki adamın gözleri onun gözlerine böyle baktıkça nasıl olurda unutabilirdi onca şeyi?
17 Ağustos 2019
"Lan!"
Aşağıdan bir ses geldiğinde kafamı sarkıttım. Gördüğüm şeyle gözlerim kocaman olduğunda gülme isteğimi bastırmaya çalışmak zordu.
Gıcık çocuğun üstü sırılsıklamdı. Beni gördüğünde afallasa da sinirli hali yine üzerindeydi.
"Sağol ya bende banyo yapmaya üşeniyordum iyi oldu." dediğinde dudaklarım genişlemişti. Gülmemem gerekiyordu biliyordum ama yüz ifadesi beni zorluyordu gülmem için.
" Ben,özür dilerim." dediğimde bana bakmaya devam etti.
" Sen güldün mü?" dediğinde hemen ciddileştim.
" Yok ne gülmesi." dedim endişeyle.
"Gördüm güldün." dediğinde tekrar gülmüştüm. Bana bakarak gülümsedi.
"Biliyor musun?" dediğinde kaşlarım çatıldı.
"Neyi?" deyip yutkundum.
"Gülüşün güzel." dediğinde nedense utanmıştım bu sefer. Sırıtan taraf yine o olmuştu. Kovayı elime alıp içeriye girdim.
10 Nisan 2026 (Şimdiki Zaman)
Geçmişte kalmış hayalinden hüzünle ayrılan Zeynep dolan gözlerini gizlemek istercesine kafasını önüne eğdi.
"Bana yapma bunu işte. Ben senden kopamazken sen bunları söyleyerek daha çok yakınlaştırıyorsun kendini bana. Senin için atan kalbimi susturamazken sen yapma bunu Yusuf. Bana böyle masum masum bakma. Çünkü ben sana sarılmamak için kendimi çok zor tutuyorum,"
Zeynep kaşlarını çatarak ona çevirdi kafasını "Ben sana karşıma çıkma demedim mi?" Yusuf kızın bu sinirine anlam veremedi.
"Az önce melek gibi kızdın ne oldu şimdi birden bire?" dediğinde Zeynep dudağını ısırıp bakışlarını kaçırdı.
"Sen bana şeytan mı demeye çalışıyorsun?"
Yusuf kızın söylediğine sırıtıp dilini şıklattı. "Hiç öyle bir ithamım olmadı,"
Zeynep Yusuf'un sırıtmasına daha çok sinirlenip "Niye karşımdasın yine?" dedi ve kollarını birbirine bağladı. Yusuf Zeynep'in bu hallerine gülmeye devam ederken kızı sinir ettiğini de çok iyi biliyordu.
"Yoldanda mı geçmeyelim?" Zeynep dişlerinin arasından "Geçme!" diye konuştu.
"Oldu güzelim, başka emrin var mıydı?"
Zeynep duyduğu şeyle donakalmıştı âdeta. Az önce Yusuf ona güzelim demişti. Yanakları kızardığında içinde küçük bir mutluluk oluştu.
"Nereden güzelin oluyorum ben senin? Eskidendi o günler. Ben senin huysuzcuğundum sende benim uyuzum. Hem karın daha güzeldir sana göre. İkimizde yabancı olmaya çalışalım birbirimize bundan sonra."
"Sensin güzelim!" Zeynep sinirle Yusuf'a bağırdığında Yusuf kahkahasına engel olamadı. Zeynep'in öfkeden kızarmış yüzü, sinirden titreyen dudakları, hafif dolan gözleri, çatık kaşlarına bakıp daha çok gülmüştü hatta.
"Bide gülüyor musun?"
Deyip dallardan kopardığı erikleri ona doğru atmaya başladı. Yusuf'un gülüşü yavaşça silinirken kollarını kafasına doğru tutmuş kendisine doğru atılan eriklerden korunmaya çalışıyordu.
"Git buradan," dedi Zeynep sinirden titreyen sesiyle. Yusuf kızın durmayacağını anladığında koşmaya başladı aralarındaki mesafe uzadığında Yusuf Zeynep'e "Delisin deli!" diye bağırdı.
Zeynep ona öfkeyle bakmaya devam edip elindeki eriği ağzına atıp sinirle çiğnemeye başladı.
"Şimdi de deli olduk. Sen delirttin beni sen! Önce aşkından delirmiştim, şimdi ise o gıcık sırıtmanı gördükçe deliriyorum. Bu erikleri gözüne gözüne atmak isterdim ama çabuk kaçtın elimden. Kaçarsın tabi. Sen alışkınsındır ortadan kaybolmalara. Yada arkandan ağlayan birilerini bırakmaya alışkınsındır. Biliyor musun Yusuf? Sen çok güzel hayal yıkıyorsun. Hemde çok güzel."
Zeynep kafasını ağacın dalına yaslamış buğulu gözleriyle onu düşünüyordu yeniden.
🍀
Zeynep bisikletini sürerken yüzüne vuran havayı hissettikçe rahatlıyordu. Karnından gelen guruldama sesiyle yüzünü buruşturdu. Ninesinin sözünü dinlemediği için çok yakında mide ağrısını hissedecekti.
Dönemeçten dönmüştü ki âniden önüne çıkan biriyle zar zor frenlemişti kendini. Dağılan saçlarını yüzünden çekip kafasını kaldırdı. Kendisine çatık kaşlarla bakan Yusuf'u görünce şaşkınlığını gizleyemedi.
"Önce erikle kovala şimdide ez. Eee başka planların var mı benim için?" dediğinde Zeynep'te kaşlarını çattı.
"Sen benim kalbimi ezip atmışsın ben seni ezsem yinede soğumaz içimin acısı. Hem neden karşıma çıkıp duruyorsun? Gözlerim seni gördükçe yaşarıyor kalbim heyecandan nasıl hızlı atıyor. Dilim dönmeyecek gibi oluyor bazense. Hatta bak şuan karnım da guruldamaya başladı. Ama bu senlik bir şey değil, sanırım ben midemi bozdum." yüzünü buruşturup elini midesine bastıran Zeynep kafasını yere eğdi.
"İyi misin?" Zeynep kafasını sallayıp "hı hı," diye mırıldandı.
"Yüzündeki ifade öyle söylemiyor ama?"
Zeynep acıdan buruşturduğu yüzünü ona çevirdi. Endişeli mi bakıyordu? Sanırım öyleydi.
"Yüzümdeki ifadenin acı çektiğini biliyorsun ama kalbimin acı çektiğini görmüyorsun. Senin yüzünden sana kötü davranmaktan yoruldum artık. Yıllar önce kurduğum hayallerim gibi olsun her şey. Ben sana sarılayım sende bana. Ama dediğim gibi bunlar sadece hayal olarak kaldı."
Zeynep midesine aldığı ağrıyla yüzünü biraz daha buruşturdu. İki büklüm olmuştu ağrıdan. Yusuf Zeynep'in yanına gelip onu bisikletten indirdi.
"Ne yapıyorsun?" dedi ağrısından dolayı değişen sesiyle. Yusuf ona sahte bir gülümseme atıp "Ötede hastane var oraya götüreceğim seni," dediğinde Zeynep elini beline yerleştirip "Ben nasıl yürüyeceğim oraya kadar?" dedi.
Yusuf kızın tepkisine sırıtmamak için kendini tutarken ciddiyetini bozmadan "Önüme oturacaksın," dediğinde Zeynep gözlerini kırpıştırarak "Ne?" diye atıldı.
"E iyi o zaman uçarak gelirsin arkamdan," diyen Yusuf'a kötü kötü bakıp kafasını bisiklete çevirdi.
"Altı yıl önce sahilde dolaşmıştık ya birlikte. Sen kulağıma seni seviyorum diye fısıldamıştın. Ben o gün ne kadar mutluysam bugün de o kadar üzgünüm Yusuf. Yeni anılar yaşayacağımızı düşünüp eskilere sığındım kaldım. Artık sende yoksun anılarımda. Altı yıl öncesi gibi yalnızım ben."
Binmekten başka çaresi olmayan Zeynep kafasını önüne eğip bisikletin boş tarafına oturdu. Yusuf'un boynuna çarpan nefesiyle tüyleri diken diken olmuştu. Gözlerini kapatıp nefesini titrekce üfledi.
16 Şubat 2020
" Sen bisiklet sürmeyi bilmiyor olabilirsin,ama sevgilin biliyor huysuzcuğum." dediğinde Zeynep kıkırdadı.
" Ne yani? İkimiz mi bineceğiz?" dedi Zeynep Yusuf'un yüzüne vuran ışığı izlerken.
" Evet, sevgilimi gezdirmeyeyim mi?" dediğinde Zeynep'in kalbine sıcaklık doldu. Babasının aldığı arabanın yanında ağlarken Yusuf'un bisikletinin yanında gülüyordu. Sanırım Zeynep'in tek prensi olan babası yerini çoktan Yusuf'a kaptırmıştı.
Zeynep'te Yusuf'un ayırdığı ön kısma bindiği zaman Yusuf pedalları martılarla çevrili sahilde ılık rüzgara karşı çevirmeye başladı. Zeynep'in kokusu ile derin nefes alıp gülümsedi. Zeynep'in duyacağı bir tonda " Çok seviyorum huysuzcuğum," dediğine Zeynep'in gözleri dolmuştu.
Ona söylemeye cesaret edemesede kendi de onu sevdiğini çok iyi biliyordu.
10 Nisan 2026 (Şimdiki Zaman)
Hastaneden çıkan ikili eve doğru bisikletle dönüyorlardı. Yusuf evin önünde durup elini direksiyona bastırdı. Zeynep onun elini görmediğinden oda elini aynı direksiyona atmıştı ki elinin altında hissettiği sıcak ellerle önce kaşlarını çattı sonra kafasını birleşmiş ellerine çevirdiğinde gözleri şaşkınlıktan büyüdü.
"Elimin altında sıcacık ellerin. Yine aynı eskisi gibiler. Elini tuttuğumda içime sanki huzur çiçeği açıyor. Ama bu huzurum kesiliyor Yusuf. Kayboluyor. Neden biliyor musun? Çünkü senin ellerini artık başkası tutuyor. Karın tutuyor. Onunda içi huzurla doluyor mu Yusuf? Söylesene. Sen onun ellerini tutuyor musun? Bana söylediğin gibi ona aşık olduğunu söylüyor musun?"
Zeynep yanağına düşen yaşı silip bisikletten indi ve yüzünü Yusuf'a döndü.
"Teşekkür ederim," diye konuştu sessizce.
Yusuf gülümseyerek ona baktı ve "Teşekküre gerek yok. İlaçlarını almayı unutma. Artık bu kadar çok erik yenmeyeceğini öğrenmişsindir. Özellikle de olgunlaşmış olanları." deyip şirince sırıttı.
"Öğrenmez miyim? Öğrendim tabi. Ama daha neler neler öğrendim. Herkese güven olmayacağını öğrendim. Herkesin sevilmeyeceğinide öğrendim. Özellikle senin gibi uyuz olanları. Aman mazallah sonra hafızasını kaybedip başkalarına tutulur bu uyuz insanlar, özellikle bunu çok iyi öğrendim."
"Seninde biraz daha zorlarsan şuradaki çöp poşetini kafana yiyeceğini öğrenmiş olman gerekiyordu," dedi yalancı gülümsemesiyle.
Yusuf ona sırıtmaya devam edip "Huysuzsun biliyorsun değil mi?" dedi.
Zeynep bunu duyduğu zaman yalnızca onun gözlerine bakmayı tercih etmişti.
"Biliyorum Yusuf. Ama ben senin huysuzundum eskiden. Beni her gördüğünde böyle sesleniyordun. Keşke Yusuf, keşke hiç gitmemiş olsaydın. Bunlar başımıza hiç gelmemiş olsaydı. O zaman çok mutlu olurduk. Ama şimdi apayrı hayatlara sürüklendik. Telafisi olamaz artık."
17 Ağustos 2019
"Artık biz mahalle arkadaşıyız." dediğinde kaşlarım havalanmıştı.
"Senin gibi bir uyuzla mı arkadaşım?" dedim alayla. Buna güldü hafifçe. Kafasını eğip bana bakmaya başladı.
"Sende huysuzsun." dediğinde dudağımı kemirecektim sinirden.
10 Nisan 2026 ( Şimdiki Zaman)
Kafasını sallayarak kendine gelen Zeynep gözlerini Yusuf'a dikip "Bir daha bana böyle seslenme!" diyip eve doğru koştu.
Yanından uzaklaşan kızın arkasından bakakalan Yusuf ellerini yana açarak "Ben ne yaptım ki," dedi ve son kez ona bakıp evine doğru ilerledi.
🍀
Zeynep pedalları daha hızlı çeviriyor sanki içindeki öfkeyi ondan çıkarıyordu. Hızlı hızlı nefes alırken geçtiği sokakları geride bırakarak başlamıştı yeni güne.
Birden bire yerinden çıkan bisiklet zinciriyle durmak zorunda kalmıştı Zeynep. Bıkkınlıkla üfleyip bisikletten indi ve çıkan kısımları yerine oturttu. Kirlenen ellerini çırpan Zeynep kafasını sağa doğru çevirdi. Gördüğü şeyle kaşlarını çatmıştı hafifçe.
Sonra daha yakından görmek için duvarın yanına ilerledi. Büyük ağacın arkasına saklanarak onları izledi.
Onların mutluluğunu izlemişti..
Yusuf, kızı ve eşi. Kahkahalarını ortaya koyarak oyun oynuyorlardı. Titreyen çenesine engel olmadan göz yaşlarının akmasına izin vermişti tekrardan.
"Nasıl mutlusun Yusuf? Sen kendi düzenini kurmuşsun. Bende yıllarca kendimi avutmuşum. Sen çocuğuna bakmışsın ben senin fotoğraflarına bakmışım. Sen karına sarılmışsın ben senin geride kalmış gömleklerine sarılmışım Yusuf. Sen onlara gülmüşsün ben anılarımıza gülmüşüm."
Burnunu çeken Zeynep titrek ve derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Gözlerini kapatsada gitmiyordu onların mutlu halleri gözünün önünden.
"Dayanamıyorum," diye fısıldadı. "Bu kadarını kaldıramam."
Bisikletine binip onlara son kez daha baktı.
"Siz mutlu olun, ben mutsuzluğa alışkınım," dedi titreyen sesiyle. Sonra hızla eve doğru sürdü bisikletini.
🍀
"Oy kurban olurum ben sana ağlama yavrum yeter artık harap ettin kendini."
Ninesinin tesellisine omuz silkip ağlamaya devam etti. "Öy...öyle mutlulardı ki, onun karşısına çıktığım için ken...kendimi suçlu hissettim." dedi hıçkırıklarının arasından.
"Bana baksana sen," dedi ve yüzünü elleri arasına aldı. "Madem onun bir düzeni var bırak o kurduğu düzeniyle kalsın, sende kendine yeni bir düzen kur. " dediğinde Zeynep gözlerini kırpıştırdı.
"Ne?"
"Evet doğru duydun. Bırak şu çocuğu artık yedin bitirdin kendini. Ne geçti eline? Büyüğün olarak beni dinle." dedi
Zeynep kafasını önüne eğip "Ama ben onu seviyorum. Kalbim onunlayken nasıl başkasını hayatıma alırım?" diye mırıldandı.
"Onun kalbi seninle değil kızım. Sende çok yakında unutursun onu. Hem bugün diğer mahalleden Sevinç söyledi, bir öğretmen sana talipmiş. Akşam çağırayım güzelce konuşun." dediğinde Zeynep kafasını ninesine çevirdi.
"Olmaz nine, yapamam ben. Olmaz," dedi ve dolan gözlerini kapattı.
"Bak kızım, ömrünün sonuna kadar bu çocuk için yaşayamazsın. Bi gör çocuğu. Konuşun. Olmazsa olmadı deriz. Bizi döven yok ya?" dediğinde Zeynep sessiz kaldı.
İçindeki sıkıntıyı gidermek için balkona çıktı ve derin nefes aldı.
🍀
"Zeynep, Zeynep!" fısıldayarak yanına koşturan ninesiyle ayağa kalkan Zeynep ona baktı merakla.
"Oğlan geldi, dışarıda seni bekliyor."
Dediğinde kaçmak için bir yer aradı. Yatağın altına saklansam diye geçirdi içinden.
"Ben..ben ne yapacağım?" dediğinde ninesi ona dik dik baktı
"Al şu kaşıkları misket oyna karşısında. Tövbe estağfurullah gidip konuşacaksın yavrum." dedi.
Zeynep kafasını salladı ve terleyen avuçlarını ninesinin zoruyla giydirdiği elbiseye sildi. Çıkış kapısına geldiğinde nefesini tutup kafasını eğerek aşağıya indi. Tüm konuşmayı kafası yerde yapmak istiyordu. Bu konuşma işinde olduğuna hâlâ inanamazken kendisini bekleyen adamın karşısına oturup kafasını eğmeye devam etti.
Tam beş dakika ikisi de konuşmamışlardı. Zeynep heyecanını kenara bırakıp dudaklarını araladı. "İsmim Zeynep. 24 yaşındayım. Mesleğim avukatlık. İstanbul'da yaşıyorum." deyip yutkundu.
Sonra az önce söyledikleri için kendini tebrik etti. Sanki evlilik programındaymış gibi tanıtıyordu kendini. Dişlerini sıkıp gözlerini kırpıştırdı.
"Memnun oldum,"
Duyduğu sesle bakışları bir noktada durmuştu. Hayaldi değil mi? Gerçek olamazdı bu.
"Bende Yusuf,"
Bunu dediği ânda Zeynep hemen kafasını kaldırdı ve siyah takım giymiş kendisine sırıtarak bakan Yusuf'u gördü.
Gözünü sımsıkı yumdu ve tekrar ona baktı. Yine oradaydı.
"Senin ne işin var burada?" dedi öfkeyle.
"Ninen çağırdı ne yapayım?" dediğinde Zeynep "Ne?" diye bağırdı.
"S..sen o çocuk musun? B..beni beğenen?" dedi kekeleyerek.
Yusuf kafasını sallayıp "Ta kendisiyim." dedi. Zeynep nefes almadan ona bakarken ne yapacağını ne söyleyeceğini bilmiyordu.
Gözlerine bakmaktan başka hiç bir şey yapmıyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 25.23k Okunma |
1.66k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |