
5. Bölüm: Benim Evim.
Son dersin son dakikalarındayken yanımda oturan Eray tahtadakileri defterine geçiriyordu yavaş yavaş. Göz ucuyla aldığı notlara baktım da bayağı güzel yazıyordu. Benim yazımdan güzeldi yazısı. Birden kafasını bana çevirince kafalarımız tokuştu.
" Ah."
İkimizden de bu yakarış çıkmıştı. Kafalarımızın çarpışırken çıkardığı tok sesi sınıftaki herkesin duyduğuna emindim.
" İyi misin?" dediğinde alnımı tutup önüme döndüm ne varda bakıyorsun çocuğun defterine? Normal insanlar gibi yazıyor.
Kafamı sallayarak cevap vermiş oldum. Zil çaldığında sıranın üzerindeki su şişemi de çantama yerleştirdim. Bu çocuk neden beni bekliyordu ki şimdi?
" Birlikte yürürüz diye düşünmüştüm."
Dediği ân gözlerim kocaman oldu. Ne olur dışımdan söylememiş olayım. Yavaşça ona döndüm.
" Nasıl?" dedim hiç bir şeyden haberim yokmuş gibi.
" Dedin ya bu çocuk niye bekliyor diye."
Allah kahretmesin ya. Ben her şeyi böyle dışımdan söyleyeceksem yandım. Umarım annemin yanındayken de böyle dışımdan konuşmuyorumdur. Zaten konuşsam annem beni sineklikle döverdi.
" Hı şey ya aslında bak." dedim kendimi haklı çıkarmak için. Ben neden sürekli kendimi haklı çıkarmaya çalışıyordum? Bağımlılık yapmış kurtulamıyordum.
" Sorun değil ya." dedi gülümserken. Çoktan dershaneden çıkmış durağa bile gelmiştik. Yine saatinde gelen dolmuşa bindiğimiz zaman içerisinin kalabalık olduğunu gördüm.
Yanımda duran Eray'la ayakta bekliyorduk mecburen. Ani bir frenle duran dolmuşla Eray'ın önündeki kız Eray'la çarpışınca Eray'ın elindeki kitaplar yere saçılmıştı. Bu kıyamette nasıl toplayacaktık şimdi onları?
Eray kızdan özür dileyip kitaplarını toplamaya başladı bende ayıp olmasın diye eğilip toplamaya başladım bir kaçını. Son kitabıda elime aldım ama dolmuş hızla tümsekten çıkmıştı zannımca.
Elimin üzerinde sıcak bir el hissettiğim an kafam hemen elimin üzerindeki elin sahibine çevrildi.
Eray...
Gözlerime bakarken yüzündeki mimiklerin hiç biri oynamıyordu. Bu temastan rahatsızlık duyduğumdan elimi çekip ayağa kalktım.
Eray'da yanımdaki yerini aldığında yüzüne bakmak istememiştim. Az önceki bakışı aklıma geliyordu. Dolmuş durduğunda beklemeden indim hemen.
" Zeynep." Eray koşturdu hemen yanıma. Ona dönüp yavaşlattım adımlarımı.
" Özür dilerim." dediğinde kaşlarım çatıldı. Ne içindi bu özür?
" Anlamadım,neden özür diliyorsun ki?"
Dediğimde gülümsedi anında. Kitaplarını kolunda tutarken dolmuşu gösterdi.
" İçeride elini tuttum yanlışlıkla." dediğinde sevinmiştim. Başkası olsa tenezzül bile etmezdi özüre.
" Senin suçun değildi." dedim gülümsemeden. Gülümseyemiyordum ne yapayım? Odun gibi konuşuyordum sürekli.
Aramızda sessizlik olduğunda ben konuştum. Sabaha kadar dikilemezdim burada, daha eve gidecektim. Hayır ya daha güne gidecektim maalesef ki.
" İyi akşamlar." dediğimde gülümseyip iyi akşamlar diledi. Bende yanından ayrılmıştım.
Gün yapılacak eve ulaştığım da içeriye girdim. Apartmanın kapısı açıktı Allah'tan. Öyle on saat zil mil uğraşmadan girdim içeriye. Allah'tan annem dün söylemişti kaç numaraya geleceğimi.
Zile bastım yarım saniye sonra Nesrin Teyze açtı kapıyı. Krem rengi şal takmıştı bu sefer. Kocaman gülümseyerek kapının arkasından çekildi.
" Gel yavrum, gel kızım."
Dedi ben ayakkabılarımı çıkarırken. Neden ayakkabımı çıkarırken çorabımda çıkıyordu? Et tırnak mıydı bunlar?
İçeriye geçtim Nesrin Teyze hemen sarıldı bana. Bende ona sarılarak karşılık vermiş oldum. Evin içine girdiğim an burnuma gelen kokular aç olmayan midemde açlık hissi uyandırmıştı.
Salondan kadın kahkahaları geliyordu. Hele birisi vardı tüm evi inletiyordu mübarek. Nesrin Teyze ile salona geçtiğimizde annemi bu derece mutlu görmeyi beklemiyordum.
Bana terlik fırlatırken attığı haşin ve keskin bakışlarının yerini sevimli ve gülen bakışları almıştı. Tamam hakkını yememek lazım bana da sevimli bakıyordu.
" Ay benim kızım gelmiş." dedi annem gülerken. Yanında duran mor eşarplı kankası bana baktı hemen.
" Kız aynı sana benziyor bu küçük."
Bak ya,küçük değilim diyorum neden inat ediyorsunuz? Sahte bir gülme ile kadına baktım. Odadaki bütün teyzelerin elini öptükten sonra tek koltukta oturan bir ablayı da öptüm. Meğersem az önce bana küçük diyen teyzenin kızıymış.
Allah'ım nasıl durabiliyordu bunca teyzenin arasında? Ödül filan hakediyordu gerçekten.
" Kaça gidiyorsun yavrum sen?"
Acaba üniversiteye hazırlanıyorum desem gülerler miydi? Şahsen sağda oturan teyzede öyle bir kapasite görüyordum.
" Son sınıf." dedi annem benden önce. Annemin yanında duran espritüel mor eşarplı teyze yine konuştu.
" Ha daha yeni liseye başlayacaksın."
Annem bana bakıp güldükten sonra konuşmak için nefes aldı hık diye gidecekti nefessizlikten kadın. Hayır ne var bunda bu kadar gülünecek? Senin kızınla dalga geçiliyor kadın, kendine gel.
" Kız, yok lise son." dedi annem kadının dizine vururken. Teyze yine şaşırarak baktı bana. Bir espri faciası istemiyordum tekrar.
O ara Nesrin Teyze elinde dolu tabakla geldi yanıma. Pastalar börekler daha bir çok şey. Evdeki bu koku cümbüşü bu yüzdendi demek.
" Ye kızım, bakalım beğenecek misin?" Dedi sırtımı sıvazlarken. Mahçup bir şekilde gülümsedim.
" Elinize sağlık." Dediğimde göz kırptı. Anlaştığım bir teyze vardı en azından.
Bana taktığını düşündüğüm teyze konuştu yine. Ağzımda lokma filan kalmasın diye yuttum hemen. Mazallah espri sonucu boğulurum filan kendimi tedbire almalıydım.
" Ne güzel yaşını göstermiyorsun ben öyle miyim?"
Nesrin Teyze çayını içtikten sonra konuştu az önceki teyzeye.
" Sevim abla sen kaç yaşındasın ayıptır sorması?" dedi. Ne kadar kibar bir bayandı.
" Kırk dokuz yaşındayım." Dediğinde şimdi sen görürsün bakışları attım ona.
" Aa,ben sizi elli dokuz yaşında sanmıştım oysa ki." dedim yalandan şaşırma numarası yaparken.
Teyze biraz bozulmuş olmalı ki ses etmedi. Anneme baktığım da bana kaş göz yapıyordu. Onları takmadan pastamdan yemeye devam ettim.
Bunlar yine bir dedikodu açmıştı saniyesinde bende bir kaçını dinledim ama sarmamıştı.
Bitirdiğim tabağımı mutfağa götürmek için ayaklanmıştım Nesrin Teyze götürme filan dedi ama ben inat etmiştim.
Mutfaktan çıktığım da kapı çalmıştı. Madem ayaktayım kapıya baksam sorun olmazdı. Kapıyı açtığımda karşımda Yusuf'u gördüm.
" Niye her yerden çıkmak zorundasın?" dediğimde yere bakan kafası anında kalktı. Şaşırmış gibi baktıktan sonra sırıtmıştı yine.
" Seni gördüm günüm güzelleşti huysuzcuğum." dediğinde ters ters baktım.
" Evet ne istiyorsun?" dedim uzatmadan kafasını yaklaştırarak fısıladı.
" Kalbini."
Titremiştim. Çilek kokan nefesi ile söylemişti bunu. Ondan sakız isteme düşüncesi zihnimi karıştırırken yutkundum. Aman yine dalga geçiyordu şapşal. Kafasını ittirdim ve ters ters bakmaya devam ettim.
" Evet ne istiyorsun tekrar soruyorum?" dediğimde güldü.
" Evime girmek istiyorum." dediğinde şaka yapıyor sandım ama ciddi gibiydi.
" Ne?" dedim şaşkınlıkla.
" Burası benim evim."
Ağzım hayretle açılırken ona bakmayı sürdürüyordum.
Anlamıştım ki bu çocuktan kurtuluş yoktu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 25.23k Okunma |
1.66k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |