
Merhaba, hoş geldin.
Nasılsın? İyi misin?
Umarım iyisindir.
Satırlarımın sana iyi gelmesi dileğiyle..
Uykusunun en güzel anlarını yaşayan adam yorganını biraz daha kafasına çekti. Hoşnut bir nefes alarak tekrar uykuya dalmak isterken oda kapısı hızla açıldı.
" Arda! " Ulaş'ın sert sesiyle bağırması onu hemen yataktan kaldırmıştı.
" Kom.. Komutanım! " yarım yamalak bir hâlde ayağa kalkmaya çabalarken ayağına takılan yorganla tekrar yatağa düşünce son kez deneyip kendini ayağa kaldırdı.
" Ben senin annen miyim oğlum? Bu evin bir kuralı var. Vaktinde yatıp vaktinde kalkacaksın. "
Arda yarı kapalı gözlerini açmaya direnirken kurumuş ağzıyla sertçe yutkundu boğazı da kurumuştu " Haklısınız komutanım. "
" Elini yüzünü yıka sofraya gel. Hüseyin menemen yaptı. Ayırmayız bozulma sonra ona göre. " teğmen ona son kez bakıp mutfağa gitti.
Arda omuz silkerek tekrar yatağa bıraktı bedenini. " Uyumak istiyorum uyu-"
" Arda! "
Bu hiddetli çağırış sonrası yeniden ayağa kalkıp koşar adımlarla lavaboya girdi adam. Hüseyin ve Ulaş onun bu halini gülerek izlerken bir yandan yarım kalan sofrayı kuruyorlardı.
" Haydi Emre, buyur soframıza. " Ulaş sevecen bir gülümseme ile adama baktı.
Emre mahçup bir nefes aldı " Allah razı olsun sizlerden. Ben.. "
Hüseyin, kafasını yere eğen adamın omzuna elini yerleştirdi destekler gibi " Arkadaşlar bu günler içindir oğlum. "
Ulaş da ekledi " Biz biriz artık, burası senin de evin. " arkadaşlık kavramı.. Onun için önemli bir yerdi. Kapanmayan yara belki de.
Emre duygulandı ama bunu göstermek zor gelmişti, sadece sessiz kalmak istedi.
Arda, paspal üstüyle salona giriş yaptı hâlâ uykuluyken. Yere değen pijamasının paçaları parkeye sürünüyordu. Saçları epeyce dağınıktı. Bir eli saçını kaşınırken yarım açık gözleriyle üçüne baktı.
" Selâmün aleyküm hayırlı sabahlar. " mırıldanışı ağzında geveleme gibiydi.
" Şu isteksizlikte söylenen her hayır şer getirir şu haline bak görende beşik salladı sanır. " Ulaş'ın memnuniyetsiz bakışını hisseden adam su doldurmakla meşguldü.
Susuz kalmışcasına büyük bir yudum aldı ve nefesi kesilmiş gibi cevap verdi " Yok komutanım olur mu hiç? " gözü masanın bolluğuna kayınca ağzı sulandı heyecanla ekledi " Valla döktürmüşsünüz, "
Ulaş ne zamandır söylemek istediği şeyi dile getirdi.
" Komutanım yok, "
Arda anlamamış gibi bekledi, içtiği suyu yutamadığından yanakları şiş kalmıştı. Ulaş'ın yere baktığını görünce Sarı'ya kaçamak bakış attı ' ne oluyor der gibi, "
" Nasıl yani komutanım? " Sarı alacağı cevabı bekledi. Emre de anlamamış gibi izliyordu üçünü.
Ulaş ellerini iki yana açtı " Bu evde komutanım yok. Rütbe de yok. Bu evde sadece saygı görmek istiyorum. " Hepsine tek tek bakıp ekledi " Umarım anlatabilmişimdir, "
Sarı gülümseyip kafa salladı " Anladık Ulaş, "
Ulaş da tebessüm ederek yanındaki sandalyeyi çekip oturdu " Buyrun başlayalım,"
Arda hâlâ şokunu atlatamadığından ayakta elinde bardakla bekliyordu.
Sarı onun oturmadığını görünce kaşlarını çatıp seslendi " Gelsene oğlum buraya davetiye mi bekliyorsun? "
Ulaş ağzındaki zeytini çiğnerken Arda'nın bu haline güldü. " Askeri düzene alıştı ya afalladı herhalde. "
" Arda! "
" Ha? " kafasını iki yana sallayan adam sandalyeye oturdu. " Yani şimdi komutanım yok öyle mi? "
Teğmen kaşlarını kaldırdı " Yok, "
Arda sevinçle adamın koluna iki kere vurdu " Heyt be aslan kardeşim benim. Kralsın valla, "
Sarı olanları ağzı açık izlerken Emre çaktırmadan gülüyordu.
Ulaş çiğnemesini yavaşlatıp önce vurulan koluna sonra kendisine otuz iki diş sırıtan adama baktı.
" Arda.. "
Gülüşü yavaşça sönen adam elini de kendine çekti " Rütbe yok deyince.. "
Karşısındaki adam ona daha sert bakmaya devam ediyordu.
Arda alacağı tepkiyi korkarak beklerken Ulaş kahkaha atıp haşlanmış yumurtayı eline tutuşturdu.
" Hadi la, vur kendininkini. "
Sarı da Emre'nin gülmesine eşlik edip arkadaşının ecel terleri döken halini izledi.
Arda rahat bir nefes alıp hemen vurdu " Hadi be! Hep mi kaybedenim lan ben! "
Ulaş galibiyet sevini fazlasıyla yaşayıp masadaki gülme seslerine eşlik etti.
💫
Kızların evinde hazırlık vardı. Karşı daireyi akşam yemeğe davet etmişlerdi.
" Şunun tuzuna baksana bi, " Gökçe kaşığın altına elini tuttu dökülmemesi için. Arkadaşının ağzı yanmasın diye birkaç defa üfledi.
" Bakıyım.. Of sıcakmış.. Hım güzel ama biraz daha ekle istersen. " Leyla çorba bulaşmış ağzını peçeteyle sildi.
Gökçe kısık gözleriyle söylendi " İyi bari biraz daha ekleyeyim, "
" Pirinçleri ayıkladım bende abla, " Zeliş tezgaha bıraktı ayıkladığı pirinçleri.
" Tamam canım, misafirler gelmeye yakın yaparız pilavı. "
Gökçe, Leyla'ya güldü " Misafir mi? Müstakbel enişteniz desene sen şuna. "
Leyla arkadaşının gülen haline bakıp cevapladı " Arda'dan bahsediyorsun değil mi? "
Gökçe gülen yüzünü soldurup sesini temizledi " Ne.. Ne alakası var ya? "
Zeliş hemen araya girerek Leyla'yı destekledi " Ben hissediyorum çok yakında evlilik olacaktır, "
Gökçe fal taşı gibi açılmış gözleriyle afalladı " Oha! "
Leyla güldü " Amin tez vakitte inşallah, "
Gökçe arkadaşına inanamaz gibi döndü " Leyla? Resmen bir dakikada everdin beni alacağın olsun. "
Leyla omuz silkti " Everdim valla güzelim hiç kusuruma bakma, "
" Baktım, " Gökçe itiraf etmeye utansa da bu fikir onu heycanlandırmıştı. Bu yüzden biraz dalgınlaştı.
💫
Ulaş komutanlıktaydı.
Halletmesi gereken işler onu bekliyordu.
" Anlıyorum, yarın on gibi bekliyorum.. Tamamdır iyi günler. "
Elindeki telefonunu masaya koyup bilgisayarına döndü.
O sırada Bedri Ağa kapıyı tıklatarak geldiğini anlatmaya çalıştı.
Ulaş bakışlarını oraya kaydırdığında kaşları çatıldı.
" Bir sorun mu vardı? "
Bedri alay eder gibi güldü. Yüzü sirke satıyordu. Elleri arkasında içeri yürüdü.
" Bu köyde senden başka sorun mu vardır komutan? "
Ulaş aldığı cevapla güldü. Sonra ayağa kalkıp adamın karşsında dik bir duruşla bekledi uzun boyuyla.
" Bedri Bey, ben sizin ne yapmaya çalıştığınızı çok iyi anlıyorum. "
Ağa kaşlarını kaldırdı " Öyle mi? Ne yaparmışım de hele. "
" Hastanedeki baskında parmağınız var. Aklınız sıra bana göz dağı vermek niyetiniz. Şunu unutmayın ki, ben bunlardan korkup köşeye sinecek biri değilim. "
Ağır ağır güldü ağa " Benim o işle alakam yoktur. Kanıtın varsa göster de bilelim. "
Ulaş sinirlenmeye başladı " Gözüm üzerinizde! Tek bir hatanızda soluğu soğuk parmaklıklar ardında alırsınız! "
Bedri, afallayan bakışlarını yere indirip bir şey demeden odadan çıktı. Ulaş adamın gidişini izledi sıktığı yumruğu ile. Arkasındaki cama döndü ve boş araziyi gezdi bakışları.
Birkaç dakika sonrası kapısı tekrar çaldı. Öfkeli yüzünü gelen kişiye çevirdi.
" Müsait miydiniz komutanım? "
Emre kapıda girmeyi bekliyordu.
Ulaş kasılmış yüzünü tebessüme çevirip sevecen bir davetle koltuğu gösterdi.
" Tabi Emre, gel otur şöyle. "
Emre de tebessüm edip koltuğa oturdu.
Ulaş merakla sordu " Buraya tek başına gelmek gibi bir hata yapmadın değil mi? "
" Yok, Arda ile geldim. Sağolsun benimle geldi buraya kadar, "
Ulaş kafa sallayıp onayladı " Olması gereken bu. Burası dinginleşene kadar tek çıkmamalısın. "
Emre sıkıntılı bir nefes aldı. Canı sıkılıyordu.
" Biraz sabır etmelisin. Çay ister misin veya başka bir şey? "
" Olur, "
Ulaş kafa sallayıp telefonundan Cengiz'e bağlandı.
" Cengiz Abi, benim odaya iki çay yollar mısın?"
Cengiz elindeki silme bezini tezgaha bırakıp hazırladığı çayları demir tepsiye koyup koridora çıktı.
Odanın kapısına gelince durakladı. İçeriden gelen seslere kulak kabarttı.Konuşulanları dinlemeye başladı kıstığı gözleriyle.
" Ulaş, biz Zeliş'le buradan gitmek zorundayız, "
" Ben bunun için elimden geleni yapacağım merak etme. "
" Aklında olan ne? "
" İlçedeki arkadaşımdan yardım istedim. Yarın saat onda buraya askeri nakliyat aracı gelecek. Sizi onunla buradan şehire göndereceğim. Ondan sonrası artık sizin açtığınız yeni sayfa. " teğmen sona doğru gülümsemesine engel olamadı. Bir ailenin kuruluşuna öncü olmak onu heycanlandırıyordu.
Cengiz, hepsini bir bir aklına not ediyordu.
" Ulaş, ben.. " Emre dolu gözlerini gizlemek adına kafasını önüne eğdi.
Teğmen bir abi gibi onu destekledi " Belli mi olur. Belki oğlunuza benim ismimi verirsiniz. "
Emre güldü, omuzları sallanmıştı " İnşallah, "
O sırada Arda bilişim odasından koridora çıktığında kapıda bekleyen Cengiz'i görünce duraklayıp yanına geldi.
" Cengiz Abi? Sen ne yapıyorsun burada? "
Arkasından gelen ani seslenişle elindeki tepsiyi yere düşürdü adam. Kocaman açılan gözleriyle önce yere saçılmış camlara sonra karşısındakine baktı.
" Aman abi dikkat et yandın mı var mı bir şeyin! " Arda yardımcı olmaya çalışırken Cengiz elleriyle iteledi.
" Yoktur yoktur sen ne istedin? " yakalanmanın tedirginliğini yaşıyordu.
Arda tuhaf cevap karşısında sırıttı anlam veremez gibi " Ben bir şey istemedim sa-"
O sırada sesleri duyduğundan kapıya komutan çıkıp olanlara baktı " Bir sorun mu oldu? "
Cengiz yaşadığı stresten terlediğini hissetti. Yüzü bembeyazdı.
Ulaş Arda'ya döndü bir cevap bekliyordu " Evet Arda? Neler oldu burada? "
Arda ciddileşerek cevapladı " Benim de bilgim yok komutanım."
Hemen atıldı Cengiz " Komutanım.. Tansiyonum düşünce tepsi de elimden kaydı. Öyle korkulacak bir şey yoktur. Ben şimdi getirim çayları merak etmeyin, " sona doğru yalancı gülüşünü ortaya çıkardı.
Ulaş ona inandığından üstelemeye gerek duymamıştı " Geçmiş olsun abi, bugün erken çık işten. Dınlen. "
Cengiz kafa salladı " Öyle yaparım komutanım. Sağolun, " onları inandırmanın rahatlığını yaşadı içten içe. Az daha yakalanacaktı.
Ulaş son defa koridora bakıp içeri girdi. Arda gülümseme ekledi yüzüne " Abi komutanı duydun, sen çık ben hallederim buraları. Kötü görünüyorsun. " yardım etmek istemişti.
" Yok komutanım, olur mu hiç? Ben hallederim. Sana da çay getireyim? İstersin? "
" Peki madem sen öyle diyorsan. "
" Çay? "
Arda sırıttı " Alırım demli çayını," diyip sağdaki odaya girdi. Cengiz de ona gülümseyerek karşılık verdi ve gidişini öyle izledi.
Kapının kapanmasının ardından gülüşü söndü ve nefretle soludu.
" Zıkkım iç! Az daha yakalanıyordum. " eliyle alnındaki teri sildi " Lidere haber vermezsem beni mahveder.. "
💫
" Geldiler, "
Gökçe saçma bir heyecanla mutfaktan fırladı. Leyla onun bu haline göz devirerek kapıya yürüdü.
" Bir sakin mi olsan acaba? Sonuçta istemeye gelmediler ya. "
Gökçe yüzünü buruşturup onu taklit etti " Ben sakinim. Hadi bekletme eniştemi, "
Leyla gözlerini kısıp fısıldadı " Doğru dedin Arda Eniştem kapıda ağaç olmuştur, "
Gökçe onu omzundan itti. Birbirlerini sinir etmeye bayılıyorlardı. Kapı bir kez daha çalınca Leylâ kolu kendine çekti.
" Hoşgeldiniz, "
Ulaş, Emre, Arda ve Hüseyin güler yüzle kapıda bekliyorlardı.
" Hoşbulduk, " Ulaş sevgilisine göz kırpıp diğer kızlara başıyla selam verdi.
" Buyur enişte, " dedi Gökçe.
Leyla yanaklarına gelen sıcaklıkla gülümsemeye çabaladı. Gökçe onun bu haline yandan bir bakış atıp kulağına gizlice fısıldadı " Yavaş be kızım adamın içine düşeceksin, "
Leyla arkadaşının koluna tırnaklarını geçirince hemşire acıyla bağırdı.
" Ay! "
Tam o sırada ayakkabısını çıkarmak için belini eğen Arda öylece bekledi. Gökçe büyümüş gözlerini onunla buluşturunca sertçe yutkunup sızlayan kolunu ovuşturarak durumu toparlamaya çalıştı.
" Yanlış bir şey mi yaptım? " bir eli ayağında bekleyen adam masumca sordu.
Gökçe telaşın etkisiyle güldü " Ay ben sana terlik vereyim diyecektim, "
Leyla güldüğünü gizlemek adına dudaklarını birbirine bastırdı.
Arda şapşal bir sırıtma ile kafa salladı " Olur, "
Gökçe ayakkabı dolabına döndüğünde vereceği terliği aradı. Ona uygun tek bir terlik bulamıyordu.
" Bu koca ayaklıya uygun terlik yok ki! Ne yapacağım ben? " kendine kızarken eline en uygun geleni adamın önüne bıraktı.
Arda pembe renkli çiçekli terliklerle gözgöze gelince gülüşü hafiften şaşkınlığa evrildi. Hüseyin kafasını uzatıp gördüğü terliklerle kahkahasını koruyamadı.
" Oğlum giysene lan kızcağız o kadar verdi giyesin diye, "
Arda öldürücü bakışlarıyla kaş göz yapıyordu.
Gökçe sesini temizleyip kendini savundu " Ter.. Termal terliklerler bunlar bi kere. Giyince ayağı sıcacık tutuyor, "
Arda tekrar şirin haline dönüp terlikleri anında giydi. " Oha şimdiden ısındı, "
Gökçe gözlerini yumup derin bir nefes aldı.
" Salona geçeyim ben, " Arda terliklerine bakarak odaya geçti.
Hüseyin de ayakkabılarını çıkarıp içeri yürüdü. " Merhaba yengelerim, " samimi gülümsemesi ile Leyla ve Gökçe'ye selam verdi.
Zeliş'e döndü bu defa " Naber kız yeni gelin? "
Zeliş utanarak Emre'ye baktı " İyiyim abi sende iyi misin? "
Hüseyin " İyiyim sağ olasın, " diye karşılık verip salona girdi.
En sona Emre geldi içeriye. Gökçe gözlerini kısıp süzdü onu " Geldi bizim mavi kod. "
Emre sırıttı " Hiç sorma ya, "
" Geç geç hoşgeldin, " Leyla kapıyı örtüp içeri doğru ilerledi.
Gökçe genç çiftin yanından kolları bağlı yürürken iki parmağını gözüne tutup ikisine çevirdi.
" Gözüm üzerinizde ona göre, " onlara son bir bakış atıp içeri oturdu.
Zeliş kıkırdadı ve kızaran yanaklarıyla kafasını önüne eğdi.
Emre kızın çenesini sevip kafasını yukarı kaldırdı iki parmağıyla. Zeliş nefesini içinde tutuyordu.
" İyi misin güzel gözlüm? "
Kafasını salladı kız.
" Gözlerin benimle buluşmayacak mı? " Emre şefkatli sesiyle sordu. Zeliş, gözlerini kaldırıp yavaşça gülümsedi.
" Sana güzel bir haberim var, " Emre kızın yanağını avcuna aldı ve tenini hissetti. Sıcaktı.
Zeliş heyecanla bekledi " Neymiş o haber? "
" Yarın gidiyoruz buradan, "
Zeliş dolan gözlerini kırpıştararak sevindi " Bizim bir yuvamız olacak öyle mi? "
" Olacak ya. Hemde hayallerimizden daha güzel, "
Kız adamın göğsüne sarılıp kokusunu derince içine çekti. Çok huzurluydu.
💫
Dik engebeleri tökezleyerek tamamlayan adam soluk soluğa vardı kampa.
" Komutan kamptadır? " girişteki gözcüye sordu.
Silahını düzelten gözcü onayladı " He, içerdedir."
Cengiz de kafasını sallayıp ileriye yürüdü.
" Komutan müsaitse, gireyim. "
Çadırın önündeki gözcü onu durdurdu.
" Bekle, bakayım. "
Cengiz ona sinir olur gibi bakıp söylendi " Bu kampın bilgi akışı benden geçer. Ben öylesine biri miyim? "
Az önce giden gözcü tekrar geldi " Geç, komutan seni bekler. "
Cengiz ona yan bir bakış atıp göz kamaştıran ışıkla sarmalanmış çadıra girdi.
" Cengiz! "
" Buyrun komutanım,"
" Sen nerdesin dangalak herif! "
Cengiz korktu " Komutanım bir şey mi oldu? "
Komutan ona öfkeyle bakıyordu " Ben sana demedim mi vaktinde gelecen diye ha! Neyse.. Var mı bir köyden haber? "
Cengiz ellerini ovuşturup söylemeyi bekledi " Komutanım, ağanın kendine alacağı kız yarın yavuklusu ile kaçacakmış. "
Lider derhal ayağa kalktı " Ne zaman?! "
" Yarın saat onda nakliyat aracına bindirecek teğmen. Şehre gönderecekmiş. Konuşurlarken duydum. "
Lider gözlerini kısıp çenesini yukarı dikti " Teğmen.. Allah'ın belası! Ben senin fişini çekecem. Az kaldı.. Bekleyesen! "
Cengiz sordu " Kaçmalarına göz mü yumacaz komutanım? "
Bektaş tersledi adamını " Salak salak konuşma Cengiz! Benim anlımda keriz mi yazar? Ben Bektaş isem, o kızı Bedri Ağa'ya verecem."
" Ben şimdi ne yapayım komutanım? "
Bektaş yanağını kaşıyıp yüzünü sıvazladı " Sen köye git. Bir haber çıkarsa hemen gel bildir. "
Cengiz anladığını belirtir gibi kafa salladı. Gitmek için döndüğünde lider seslendi tekrar.
" Cengiz? "
Omzundan Bektaş'a baktı adam. " Buyrun komutanım, "
Lider birkaç adım yürüdü " Bu teğmen ile doktordan ne haber? Uçkuru düşük ağanın dertleriyle uğraşmaktan kendi derdime uzak düştüm. "
" Valla komutanım.. Duyduğuma göre teğmen essahtan sever bu doktoru.. Bildiğim böyledir. "
Bektaş güldü hevesle " İyi.. İyi. Daha vakti vardır. Doya doya sevsin. Sonrasında mezarında çok ağlayacak. Tabi ben buna izin verirsem, " kötü kahkahası geceye yankı yapar gibi çoğalmıştı.
Hain planları için gün bekliyordu.
💫
Yemekler yenmiş hep birlikte sofrayı topluyorlardı.
Ulaş ve Hüseyin masayı eski düzenine getirirken Arda ve Emre fazlalıkları mutfağa götürüyordu.
Kızlar mutfağın dağınıklığını düzeltiyorlardı.
" Zeliş sen bir çay suyu koy ablacım, "
Zeliş hâlâ yeni hayatının heyecanını hissediyordu bedeninde.
" Tabi abla, koyarım hemen. " yüzünde güller açıyordu.
Gökçe sabunlu elleriyle kızı izledi.
" Uçmuş bu. Müstakbel kocası geldi ya kafası bin beş yüz. "
Leyla ikisine gülerken bir yandan kalan yemekleri saklama kaplarına koyuyordu.
" Utandırmasına kızı, "
Gökçe omuz silkti " Kız Zeliş sende bir şey söylesene. "
Zeliş ikisine dönüp derin bir nefes aldı " Aslında ben.. "
" Ee? "
Leyla ve Gökçe öylece bekliyordu.
" Biz yarın köyden gidiyoruz, "
" Ne? "
" Yarın mı? "
Zeliş ikisine gülüp onları sakinleştirdi " Ulaş Komutanım sayesinde yeni bir hayata başlıyoruz. "
Gökçe arkadaşına yandan bir bakış atıp muzipçe sırıttı " Enişte enişte değil, çok amaçlı yardım kutusu."
Leyla alayla karşılık verdi " Biraz öyledir. Kendileri.. Yani enişten. "
Gökçe kıkırdadı " Oo.. Biz doğru kişiye kızımızı vermişiz tamam. Baksana bir sakinlik geldi. Ferahlık. Oh mis. "
Leyla arkadaşını omzundan itip Zeliş'e döndü " Ablacım. Umarım hakkında hayırlı olur. Çok mutlu olun inşallah. " gözleri dolmuştu.
Zeliş'te duygulandı " Ben çok teşekkür ederim size. Bana evinizi açtınız. Hastaydım başımda beklediniz. Benim hiç ablam olmadı ama siz öz ablamdan bile iyi bir abla oldunuz. Allah razı olsun sizlerden. "
Gökçe dudak büzüp ikisini kolları arasına aldı " Ya yerim seni fıstığım. Çok mutlu bir yuvan olsun inşallah. "
" İnşallah abla, "
O sırada Arda çorba tenceresi ile kapıda belirdi. Üçünü birbirine sarılır halde görünce kaşları havalandı.
Bir şey demek adına dudaklarını araladı ama ne diyeceğini anlamadı.
" Şey.. Tencere? Nereye koyayım? "
Üçü ona bakınca tedirgince gülümsedi. " Tencere içerde kalmışta.. "
Gökçe sızlanıp bulaşığa geri döndü " Taksit taksit getirmesene şunları ya.. Belim koptu burada. "
" Ver Arda sen onu. " Leyla elinden aldı.
Arda önlüklü kızın yanına dönüp onu izledi sakince.
Gökçe ona dönüp tersledi " Ne? "
Arda saçını kaşıdı " Durlayayım mı ben de. "
" Ha? " Gökçe şaşırmış gibi yutkundu.
Leyla çaktırmadan Zeliş'i işaret edip fısıldadı " Gel biz gidelim. Bunlar yalnız kalsın. "
Zeliş onaylayıp hemen doktorun peşinden çıktı.
" Durlayayım yardım etmek istiyorum. "
" E iyi gel bari.. " Gökçe yana kaydı ve ona yer açtı.
" Az daha kay nasıl sığayım kızım ben buraya? " Arda kollarını sığarken söylendi.
Gökçe biraz daha ileri gidip inatla karşılık verdi " Ayı mısın? Gel şuraya işte. Hasbinallah.. "
Arda köpüklü bulaşıkları suyun altından geçirirken kendisine öldürecek gibi bakan kıza baktı.
" Sana da yaranılmıyor inan ki. "
Gökçe elinde süngerle ona döndü " Ne kadar gevezesin ya.. İki dakikada kafamı şişirdin. "
Arda küçümser gibi sırıttı " Hayırdır Gökçe Hanım? Overlok mı ne zıkkımsa ona mı dalacaktınız yine? "
Gökçe güldü " Overthink. " diye düzeltti.
Arda umursamaz gibi yüzünü eğdi " Neyse ki bugün ben varım. "
" Sağol ya, " Gökçe bir yandan ona gülüyordu.
Arda ciddi bir şekilde işini yaparken eliyle tabağı ovaladı " Cık. Bu olmamış. Yağlı kalmış. Al tekrar yıka bunu. "
Gökçe gözlerini devirip elinden tabağı çekti hızla " Çok biliyorsun sen.. Altın gününe de gidiyor musun? "
Arda kıza yandan bakış atıp durulamaya devam etti " Geçen camide kadınlar bölümünde teyzeler mevlüt yapıyorlardı. Tavuklu pilav yedim. O sayılıyor mu? "
Gökçe kıkırdadı " Salak.. "
Arda kızın gülüşüne iç çekip onu izledi. Gökçe de ona bakınca duraksadı hemşire.
" Ne oldu? "
Arda şefkatle gülümsedi " Çok güzelsin.. "
Gökçe anında kızarırken ne diyeceğini bilemediğinden bakışlarını kaçırdı.
" Gökçe.. "
" Efendim.. "
Arda masumca konuştu " Ben seninle beraberken dünyanın en mutlu insanı oluyorum. "
Gökçe sabunlu elleriyle oynarken kendisinden cevap bekleyen adama çevirdi bakışlarını " Arda.. Ben.. "
" Gökçe bize bir şans ver. " Arda ciddi bir şekilde söyledi bunu.
Gökçe gözlerini ondan kaçırmadan izledi adamı. Artık aklıyla hareket etmek istemiyordu. Kalbini dinlemek istiyordu. Ona yenilmek istiyordu.
" Tamam. Yeniden deneyelim. Belki bu sefer biz oluruz. "
Arda devam etti " Gökçe gerçekten iyi düşün. Hemen kara-" az önceki söyleneni duymamış gibi hızla yeni yanıtlar üretiyordu adam.
Gökçe onu sakinleştirmek için koluna dokundu " Arda.. "
Arda duraksadı " Hım? "
" Evet dedim.. "
Gözleri fal taşı gibi açılınca ne yapacağını bilemediğinden heyecanla kızın beline sarılıp onu döndürmeye başladı.
" Arda dur! Biri görecek! Rezil olacağız! " Gökçe bir yandan gülerken bir yandan yakalanma telaşesine kapıldı.
Arda son anda durup nefes nefese kaldı. Otuz iki diş sırıtırken gözlerini sevdiği kızdan ayırmıyordu.
" Artık ben diye bir şey yok. Biz varız. "
Gökçe sessiz kalarak gülümsedi. Heyecanlı hissediyordu kendini.
💫
Askeri lojmanın önünde toplanmıştı ahali. Veda etmeye sıralandı her biri. Leyla ve Gökçe alışmışlardı Zeliş'e buruk hissediyorlardı.
Leyla fısıldadı " İnşallah çok mutlu olurlar, "
Gökçe Leyla'ya dönüp burukça gülümsedi " İnşallah kardeşim, "
Doktor, arkadaşının sırtına elini yerleştirdi sever gibi.
Emre Ulaş'a dönüp elini uzattı. Avuçları birbirine geçtiği zaman ikiside gülümsedi.
" Bu iyiliğini ömrüm boyunca unutmam. "
Ulaş tebessümünü büyüttü " Seni tanımak güzeldi Emre. Bundan sonrası inşallah istediğiniz gibi olur. "
Birbirlerine sarılarak sırtlarına vurdular.
Arda Emre'nin yanına gelerek sırıttı " Yolun açık olsun kardeşim. "
Emre Arda'ya sarılıp karşılık verdi " Sağolasın. "
Hüseyin bu defa açtı kollarını " Kapımız sana hep açık bunu unutma. "
Emre dolan gözlerini gizleme ihtiyacı hissetti " Allah razı olsun. "
Zeliş de kızlarla vedalaşıyordu. Yanakları ıslanmıştı hemen.
" Oralara gidip bizi unutmak yok. Ara mutlaka. " Gökçe kızın yanağını sildi.
Leyla, hemşireye hak verir gibi ekledi " Gökçe haklı. Artık burada senin bir evin var. "
Zeliş hıçkırıklarını tutamadan konuştu " Ararım elbet.. Sizi hiç unutur muyum? "
Vedalaşmanın ardından genç çift nakliye aracına binip tam vaktinde yola çıktılar.
Sevdiği kızın üzgün olduğunu gören teğmen onun yanına yürüyüp kolunun altına aldı.
Leyla ellerini adamın geniş göğsüne çıkarıp kafasını ona kaldırdı " Ulaş.. "
Ulaş doktorun saçlarına öpücük bırakıp fısıldadı " Söyle sevgilim. "
" İçimde kötü bir his var, "
Ulaş sevgilisinin yüzünü parmakları arasına alıp göz teması sağladı.
" Sorunsuz bir şekilde ulaşacaklar. "
Leyla dudak büzdü " Biliyorum.. Ama ne bileyim içim kötü oldu. "
Ulaş alnını öptü " Vedalardan hoşlanmadığındandır, "
Leyla kafasını sallayarak onayladı " Öyle.. "
💫
Teröristler köyün uzağında kalan ıssız yolu sarmışlardı. Aracın gelmesini bekliyorlardı.
" Şehmus! " Bektaş saklandığı kayalıklardan seslendi.
" Buyrun komutanım, "
" Hazır olun, kamyon gözüktü! "
Şehmus silahını daha sıkı tutup yanındaki teröristlere komut verdi " Hazır olun. Ben üç deyince kamyonun arkasını sarın. "
Yola döşenmiş kalın ağaç kütükleri ve gövdesi karşıya geçişi kapatmıştı. Kamyon yavaşladı ve durdu. Görünmemeye çalışan teröristlerin bir kısmı arkaya koştu.
Şehmus dizleri üzerinde yürüyüp şöför kapısının yanına geldi. Gözünü kırpmadan ateş etti. Şöför ağır yaralı bir şekilde direksiyon üzerine yıkıldı.
Dolmuşun durduğunu anlayan ikili birbirine baktı. Zeliş tedirgin oldu.
" Sakin ol bir şey yok, " onu sakinleştirmeye çalıştı.
" Niye durdu ki birden bire? " kalbi hızlı atıyordu kızın. Hemen sevdiği adamın ellerini tuttu.
" Kamyonla alakalıdır tekrardan devam ederiz birkaç dakikaya. " Emre, Zeliş'in saçlarına bir öpücük bırakıp onu yalnız hissettirmedi.
Kapı birden açılınca kız ürküp daha çok saklandı sevdiği adamın göğsüne.
Her açılan kısımda içeriye güneş ışıkları daha çok giriyordu.
Önce kapıda Şehmus belirdi. Emre onu görünce sertçe yutkundu. Ellerini kıza daha çok sardı.
" Komutanım buradalar, "
Kapının önüne Bektaş da çıktı yavaşça. Birbirine sıkı sıkı sarılmış çifte bakıp alay eder gibi güldü.
Zeliş dolan gözlerini kırpıştararak fısıldadı " Teröristler.. "
" Teröristler ya! Şehmus göriysin değil mi çifte kumruları. Nasıl da yakışırlar birbirlerine! " kahkahasına yanındaki de eşlik etmişti bu sefer.
Emre ayağa kalktı ve Zeliş'i arkasına sakladı eğer yapabilseydi kalbinin en derinliklerine saklardı.
" Ne yapacaksanız bana yapın! Onun kılına bile dokundurmam. "
Bektaş alaycıl gülmesini durdurup söylenilenleri dinledi umursar gibi. " Bu duygusal aşk filmi de pek duygusaldır ha! Utanmasam ağlayacam! " sonra kaşıyla talimat verdi içeri girilmesi için. Elleri arkasında izliyordu.
" Kenara çekil! Kızı bize ver! " Şehmus namluyu Emre'ye doğrulttu.
" Hayır! "
Bektaş bağırdı " E o zaman sık beynine! "
Emre sertçe yutkunarak içinden kelime-i şehâdet getirdi. Tetik sesinin gelmesiyle Zeliş kendini öne attı.
" Dur yapma! Yapma abi kurbanınız olayım yapmayın! " kollarını Emre'nin önüne açmış hâlde duruyordu teröristin karşısında.
" Geç şöyle. İn aşağıya. " Şehmus namluyla dışarıyı işaret etti.
Emre kızın kolundan tutup gitmesine izin vermedi.
Zeliş kafasını salladı " Yapamam Emre. Seni onların önüne atamam.. " yanağından bir damla yaş aktı. Elleri birbirinden ayrıldığı zaman Şehmus onu yanına çekti sertçe.
Zeliş hıçkırıklarını tutamadan ağladı. Aşağıya indiğinde Bektaş kulağına eğildi.
" Geç kız şuraya! Aileni töreni iki paralık ettin! Dua et Bedri Ağa yaşamanı istemiştir. "
Zeliş gücü tükenmiş gibi sadece ağlıyordu. Bektaş kendisine öldürecek gibi bakan adama çevirdi bakışlarını.
" Sana gelecek olursak.. " Emre'nin çevresinde dolanan lider onu süzdü.
Emre yanı başında gezen teröristi hızlı bir hamle ile kendisine çekip boğazından tuttu.
Bütün namlular kendisine kalkmıştı.
" Atın silahlarınızı! Tek hamlemle kırarım boynunu! "
Bektaş ölümünün geldiğini hissedince gözleri faltaşı gibi açıldı. Telaşla bağırdı adamlarına " Hepiniz atın silahlarınızı! "
Şehmus öfkeli bir nefes alarak tetiği çekti Emre bunu fark edince ona döndü hemen " Sakın deneme bunu! Yoksa lideriniz denen it geberir! "
Lider bağırdı " Ah! Şehmus bırakın dedim size! "
Hepsi birbir silahları yere bıraktı. Emre kafasıyla işaret etti.
" Geri çekilin! Zeliş silahları topla kasaya at. Ardından kapağı kapat! "
" Komutanım.. "
" Ne derse yap ula! Ben seni gebertecem ula! Leşini köpeklere yedirecem! "
Emre onu sarstı " Ben seni ne yapacağım peki biliyor musun? Kolluk kuvvetlerine teslim edeceğim. Daha fazla can yakamayacaksın! Ocakları söndüremeyeceksin! "
Liderin korkudan diz kapakları çözüldü. Hapishaneye düşerse onu yaşatmazlardı.
Zeliş kamyonun kapağını kapatıp girişe koştu. Bir tane silahı da yanına almıştı.
" Geri çekilin! " Teröristler denileni yapıp biraz uzaklaştılar. Emre kendiyle birlikte lideri de götürüyordu.
" Çık! "
Bektaş omzunun üzerinden ona baktı nefretle.
" Çıksana! " Emre onu sertçe iterek kamyona bindirdi. Diğer taraftan Zeliş Bektaş'ın kaçmaması için silah tutuyordu.
" Sen de bu köpeğin emrine uyuyorsun ha! Ula! Ben sizi! Ben sizi mahvedecem ula! "
Zeliş namluyu biraz daha yaklaştırdı " Kes sesini!
" Az önce yalvariydın! Ne oldu ha! Ne ol-"
Emre, liderin başına namlu ile vurdu ve bayılmasını sağladı. Hızlı hareketlerle direksiyonun başına geçip kamyonu çalıştırdı. Her dakika onlar için çok önem arz ediyordu.
Kamyonun önüne çıkmak isteyen teröristlerin üzerine sürdü korkusuzca. Hepsi bir bir yoldan kaçmışlardı.
Şehmus ellerini saçlarından geçirdi " Lider gitti.. "
" Komutanım ne yapacaz? "
" Bilmiyorum.. " dedi terörist. Kendini köşeye sıkışmış gibi hissediyordu.
💫
Ulaş, görevinin başındaydı. Göndermesi gereken evrakları imzalıyordu.
Telefonun sesiyle tüm odağı bozuldu ve elindeki kalemi bırakarak telefonu aldı.
Arayan Emre'ydi.
" Alo Emre. Vardınız herhalde şehre? "
Emre'nin sık nefes alışını duydu teğmen. Gülüşü yavaşça söndü.
" Emre? "
" Ulaş.. Biz geri dönüyoruz. Örgüt bize kumpas kurdu. "
Teğmen afalladığından karşıdaki duvara bakakaldı.
" Şuan yanımızda terör örgütünün komutanı var. Onu askeriyeye teslim etmeye getiriyorum. "
Ulaş sertçe yutkundu anlam veremiyordu. Onların bu köyden gideceğini kendileri dışında tek bir kişi dâhi bilmiyordu. Bilmesine imkan dahi yoktu.
" Emre, siz şuan neredesiniz hemen önünüze çıkacağım ekiplerle. "
" Köye yirmi dakikalık uzaklıktayım. Terörist yanımızda baygın. Zeliş ve ben iyiyim. Ama şöför maalesef.. Şehit oldu Ulaş. "
Teğmen yumruğunu sıktı ve hemen ayağa kalktı. " Emre şimdi yola çıkıyorum. Telefonunu açık tut! Geliyorum! "
Silahını kabzasına yerleştiren teğmen odasından fırtına gibi çıkmıştı. Yan odadaki askerlere bağırdı " Ekip, aracı dışarı çıkar ve iki dakika içinde hazır ol! Gecikme asla istemiyorum! "
Ulaş'ın peşinden askerler hızla dışarı çıkıp denileni yaptı.
O sırada dışarıyı süpüren Cengiz, teğmeni görünce gülümseyerek selam verdi. Ama onun öfkeden kasılmış yüzüyle denk gelince sertçe yutkundu.
Ulaş o ân bazı şeylerin kafasında oturduğunu anladı. Şüpheleri artık şüphe değil kesin yargıya dönüşmüştü.
" Cen.. Cengiz kurtar beni.. Lid.. Lidere haber et... "
" S.. Sende kimsin? Ben seni tanımam etmem."
Teğmen gözlerini yumarak oturan taşları izledi.
"Komutanım.. Tansiyonum düşünce tepsi de elimden kaydı. Öyle korkulacak bir şey yoktur. "
Konuşulanları duyan bu adamdı. Köstebek bu adamdı. Yoksa kim nereden bilebilirdi? Planı teröristlere bu adam sızdırmıştı.
Ulaş, hademeye birkaç adım atıp yürüdü. Yumruğunu sıkıp kendini sakinleştirmeye çalıştı. Cengiz köşeye sinmiş gibi küçülmüştü.
Tam ağzını açmıştı ki erlerden biri seslendi.
" Komutanım! Hazırız! "
Ulaş son defa Cengiz'e baktı ve araca doğru yürüdü.
💫
Bektaş, sallanan araçta bedeninin sallandığını hissetti. Bilinci yavaş yavaş kendine geliyordu.
Sonra yaşanılanları hatırladı. Acıyla inledi.
Buradan kurtulmazsa bir daha asla kurtulamazdı. Aklına gelen fikirle kendini hazırladı. Yan yatan bedeninden destek alarak tez bir hareketle direksiyonu tutup hızla sağ sol yapmaya başladı.
Emre, kontrolden çıkan kamyonu toparlamaya çalışırken lider aracı kayalıkların olduğu yöne çevirdi.
" Dur! Öldürmek mi niyetin! " Emre bağırdı telaşla.
Zeliş, teröristi tutmaya çalışırken yediği sert tokatla arabanın cam kısmına kafasını vurarak bayıldı.
" Ben bitti demeden bitmez! Teslim olmayacam! İzin vermeyecem! "
Kamyon kayalıklara çarpıp yana doğru devrildi. Büyük bir duman sarmıştı etrafı.
Bektaş savrulduğu yoldan bedenini sürüdü yavaşça. Bacağını hareket ettirememişti. Yaşadığı acıyla yüzünü buruşturdu.
" Ah.. " inleyerek bedenini zorda olsa kaldırdı soğuk ve ıslak asfalttan. Sekerek kamyonun yanına geldi. Bacağından yaralıydı.
Kamyonun içinde baygın yatan ikiliye baktı nefretle. " Geberin ula! Puh! " onlara doğru tükürdü. Sonra tam kaçmaya çalışırken aklına gelen cani fikirle nefes aldı. Yere sızan benzine yürüdü. Cebindeki çakmağı yaktı ve acımasızca, hiç düşünmeden oraya fırlattı.
Kamyon anında yanmaya başlarken yüzüne vuran alevlerin ışığı arasında sırıttı Bektaş. " Geberin ula! Geberin! " dişleri arasından konuştu.
" Teğmen! Yanında yörende kim varsa! Aha! İşte böyle! Hepsini gebertecem! Sevginin yardımın bulaştığı her kimse onlar benim elimden ölümü tadacak! Sana huzur yok teğmen! "
💫
" Komutanım, sinyal hemen şu kayalıkların yanında. "
Ulaş onaylar gibi kafasını salladı. Başlarına bir şey gelmeden onları kurtarmak istiyordu.
Büyük kayalıkları geçince kamyonu kaplamış alevleri gördü teğmen. Boğazından sert bir yumru geçtiğini hissetti.
" Dur! "
Dışarı çıktığı ân kamyon patlayarak tüm parçaları çevreye saçılmıştı. Ulaş, olduğu yerde dona kaldı ve dolan gözlerini hissetti.
Yanağından bir damla yaş akmıştı.
" Askerler de ağlar mı amca? "
" Ağlar.. Ama gizliden.. "
" Neden? "
" Düşmanı sevindirmemek için yalnız ağlar asker. Bazen öylesi olur ki, tüm gözyaşlarını içine akıtır. Onun akıttığı her bir yaş yaşadıklarının tüm ağırlığıdır oğul. "
" Sen yanında olan kim varsa öldürüyorsun anladın mı beni?! Sen onlara ölümden başka bir şey getirmiyorsun! Belasın sen bela! "
Yere çökerek kendini geçmişe bıraktı. Yanakları damlalar ile ıslanmıştı.
' Ben Ulaş, bir kez daha sevdiklerimin ölümlerine şahit olmanın ağırlığı altında eziliyorum.. "
✨
Bölüm sonu..
Duygu yüklü bir bölüm oldu.
Bölüm hakkındaki fikrini buraya yazabilirsin.
İki hafta sonra görüşmek üzere dostlarım.
Kendinize iyi bakın 💙
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 19.5k Okunma |
1.14k Oy |
0 Takip |
24 Bölümlü Kitap |