İyi okumalar.♡
~Ölüm daima yakındır. ~
Soğuk ve boş, kocaman depoda yere vurulan tahta seslerinden başka bir şey yoktu.
Bir sandalyeye ağzı gözü bağlanmış elleri sandalyenin kollarına kelepçelenmiş aciz bir şekilde ses çıkara bilmek için tepiniyordu...
Uzaktan bir ses duydu. Bu ses adım sesleriydi, merdivenlerden iniyordu. Daha fazla tepinmeye başladı. O kişi gittikçe yaklaşıyordu. Gelip karşısında durdu. Oda tepinmeyi bıraktı. Karşısında birinin varlığını hissediyordu. Korkudan kalbi göğüs kafesine öyle set vuruyordu ki. Titremeye başladı.
Karşısındaki adamın kolları arkasına uzandı. Adamın nefesi yüzüne çarpıyordu. Korku git gide vücudunu sarmıştı. Adam ağzını açtı.
"S-sen kimsin? Ne istiyo-yorsun benden?"
Arkasına geçti dediklerini hiç umursamadan.
"Lütfen b-beni bırak ne istersen yaparım." Arkasındaki kişi alaycı bir şekilde güldü. Elleri kelepçeli adam iyice korkmaya başladı.
Kısa bir sessizlik oluştu. Gözleri bağlı adam etrafında biri varmı diye kontrol ediyordu. Kafasını defalarca bir sağa bir sola çevirdi. Kimsenin varlığını hissetmiyordu. Ağzımı açan her kimse gittiğini düşündü. Ve derin bir nefes verdi.
Birden gözüne bağlanılan bez açıldı. Korkuyla gözleri etrafı taradı kimse yoktu sadece arkasında ki kişiden başka. Önünde büyük bir masa ve üzerinde adını bile bilmediği aletler vardı. Testere, pense, matkap... Ve daha fazlası.
Arkasındaki kişinin hareket ettiğini anladı. Korkudan gözlerini yumdu. O kişi tam karşısına geçti. Ne kadar korksada gözlerini açmak zorunda kaldı. Yavaşça gözlerini açtı.
Karşısında gördüğü kişi ile derin bir nefes aldı.
"Ahh sen miydin? Beni kurtar lütfen biri beni bayıltıp buraya getirdi. Neyse aç benide su sikik yerden çıkalım kimse gelmeden."
Karşısındaki aciz adama baktı. Başını omzuna eğip iyice inceledi. Koyu kahve saçları terden yüzüne yapışmıştı. Kahve gözlerinde bariz bir rahatlama vardı. 37 yaşında 1,76 boyunda aşağı yukarı en az 94 kilo vardı. Yükseliş Holding de yönetici asistan olarak çalışıyordu. Buraya bağlı olduğu bir kaç saat boyunca kimsenin umrunda olmamıştı. Herkes üst kandaki partide delice eğleniyordu.
"Ne bakıyorsun açsana beni!" Sesini gereğinden fazla yükseltmişti.
"Sesinin tonuna dikkat et karşında kim olduğu unutuyorsun... Ah pardon aslın da şu an kim olduğumu bilmiyorsun ki Melih."
Bağlı gözleri yuvarlarından fırlarcasına karşısında ki Avcı'ya bakıyordu.
Avcı uzanıp dudaklarının üzerine parmağını koydu. "Hışşş. Şimdi sen sadece susup izleyeceksin."
Avcı parmağını duraklarından çekti. İğrenir gibi bakıp elini Melih'in beyaz gömleğine sürüp sildi elinde eldiven olmasına rağmen. Melih'in karşısında bir masa vardı o masanın üzerinde de bilgisayar. Bilgisayardan bir şeyler açıyordu.
Melih hâlâ şaşkın bir şekilde karşısında bilgisayardan bir şeyler açan Avcı'ya bakıyordu gördüklerine inanmıyordu. Kısa bir sessizlikten sonra Avcı tekrar Melih'e doğru döndü.
"Çıtını çıkarmadan izle." Ve ekranda bir video canlanmaya başladı.
Video açılır açılmaz bir çığlık sesi geldi ve ardından da bir kahkaha sesi. Videoyu sessizce izlediler ki sonuna yakın Avcı videoyu durdurdu.
"Devamına gerek yok değil mi? Sen benden daha iyi biliyorsun devamında neler olduğun o çığlıkları! "
Melih hızlıca başını salladı. "Bak, bak bu bir hataydı lütfen... lütfen beni bırak ben bir daha böyle bir şey yapmayacağım hatamın farkındayım lütfen sana yalvarıyorum."
Avcı Melih in karşısına geçti, saçlarından tutup kafasını yukarıya kaldırdı. "O kızda sana yalvardı ama sen duymadın, durmadın. Peki ben neden durayım?" Dedi tek kaşını kaldırarak imayla.
"B-ben hata yaptım lütfen affet!"
"Hiç bir hatanın affı olmaz neden mi? Çünkü bir hata yaparsan asla telafisi de olmaz!" Diyip kafasını bıraktı.
"Sence hangisinden başlamalıyım ona dokunan pis ellerinden mi? Yoksa onu zorla öpen o iğrenç ağzından mı?"
"Y-yapma yalvarım sana bir sürü para verebilirim istediğin kadar veririm."
"Komiksin sence benim senin o pis parana ihtiyacım var mı? Hmm.. yok!" Masadaki kerpetanı alıp önünde durdu.
"Ne yapıyorsun yalvarırım dur. Dur lütfen yapma!" Çığlık çığlığa bağırıyordu sesini duyan yoktu o küçük kız gibi. "Hadi bakalım sayalım kim şanslı parmak öğrenelim. O piti piti karamela sepeti hangisi birinci... Aa buymuş." Der demez sağ elinin orta parmağındaki tırnağı sokup çıkardı. Depoda büyük bir çığlık yankılandı. Sonra bir kaç parmak daha derken hepsini yerinden sökümüştü. Melih deli gibi ağlayıp bağırıyordu. "Tüh parmaklar bitti. Dişlerine mi geçsem acaba?" Avcı sesizce avının kulağına yaklaştı "Yoksa kalbine mi?"
"İmdatt! Yardım edin!" Deli gibi tepiniyordu ses çıkarmaya çalışıyordu. "Melih" dedi sesizce kulağının önünde Avcı. Melih sustu tepinmeyi bıraktı korkudan tir tir titriyordu. Aynı sesizlikle devam etti. " Kimse seni bulamaz." Sonunda bir kahkaha patlattı.
Avcı gözlerini devirdi hâlâ kurtulamayacağını anlayamamıştı. Masasına yöneldi kerpetanı bırakıp eline neşteri aldı. "Seninle daha güzel vakit geçirebilirsiniz daha çok çığlık atabilirdin ama malesef zamanım az beni bekleyen güzel bir parti var. O yüzden hemen şu işi bitirelim. "
"Hayır, hayır, hayır olamaz lütfen yalvarırım yapma ne istersen veririm holdingin bütün sırlarını, açıklarını biliyorum istersen senin üstüne bile devredebilirim. Her şeyi yapabilirim." Avcı'nın pek dikkatini çekmiş gibi gözükmüyordu. Melih' in gömleğini yırttı bıçakla kalbinin üzerini açtı dikkatlice Melih daha fazla dayanamayıp çığlık atarak acıdan bayılmıştı. Avcı tekrar gözlerini devirdi. Kalbini yerinden söküp aldı. Kalbini kutuya koyup kabanından küçük cam şişeyi çıkardı ismini yazdı Melih Bilgin.
Eseriyle gurur duyuyordu. Kalp hariç hiçbir şeye dokunmadı her şeyi olduğu gibi bırakıp depodan çıktı. Kamerasının kapalı olduğunu bildiği asansörde kabanını çıkardı elbiselerini eldivenleri hepsini çıkardı saçını yaptı takımını giydi aşağı indi hediye kutusunda olan kalbi bagajında gizli bölmeye koydu. kabanı ve diğer eşyaları ile beraber. Sonra tekrar asansöre bindi bu asansörün kamerası çalışıyordu gayet normal davrandı. Normal bir insan gibi sessiz ve sakindi. Asansör açıldı Avcı asansörden indi ve herkesin içine karıştı tekrar. Avcı herkese yakındı kiminin bir adım ötesinde kiminin tam ensesindeydi ama hep sessizdi...
Katil buradaydı, bu binada. Özgür hızla silahını çıkardı. " Kimse dışarıya çıkmıyor herkes olduğu yerde kalsın." Herkes paniğe kapılmıştı ne olduğunu çözemeye çalışıyorlardı. İçeriye polisler girdi teker teker insanları alıp götürmeye başladılar. Özgür salondan çıkıyordu bende peşinden gittim asansöre binerek en alt kata indik.1
Depoya girdik polisler çoktan içeriye dolmuştu. Ceset sandalyeye bağlıydı yanına yaklaştım kalbi yine yerinde yoktu. Eteğimi toplayıp daha da yaklaştım yer kan gölüne dönmüştü. Topuklülarım kanın içerisinde ses çıkarıyordu. Etrafında döndüm cesedin tırnakları yerinden sökümüştü. Kanım dondu. Canice katledilmişti. Önce acı çektirilmisti belkide.
Özgür'le göz göze geldik ikimizde aynı şeyi düşünüyorduk kesinlikle. Katil aynı kişi/kişilerdi.
Ekipler geldi ceset götürüldü. Asansörle insanlar teker teker indirilip karakola götürülüyordu. Özgürle binadan çıktık. Karakola gitmesi gerekenlerden biri de bendim mekanı ayarlayan bendim partiyi işleten bendim kabak benim başıma patlamasa iyidi.
Ağabeyimler dışarıdaydı. "Noluyor Eflin?"
"Bodrum katta bir ceset var karakola gidin bu günü harfiyen anlatın sakin eksik bir şey söylemeyin telaşa yapmayın saatlerce beraberdik kamera kayıtları var suçlu ortaya çıkacak."1
"Sen iyi misin?" Dara'ya "İyiyim merak etmeyin." Dedim. Gözlerini tamam dercesine kapatıp açtı.
"Karakola gidince sakin olun ben Eflin'i alıp gideceğim mekanı o hazırlamış sorgusunun ben yapacağım gözün arkada olmasın Karay."
"Sana güveniyorum Özgür, Eflin sana emanet." Özgür başıyla onaylandıktan sonra beraber arabasına bindik. Sessizce karakola gidiyorduk.
"Napacağız Özgür?" Düşünceliydi aklından neler geçtiğini bilmek isterdim.
Karakola gelmiştik "sen burada bekle senin sorgunu ben yapacağım." Olumlu anlamda başımı salladım. Özgür gidince ayağımla ritim tutup onu bekledim.
Bir polis yanıma geldi. "Eflin Hanım?"
"Tamam," diyip genc polisi takip etöeye başladım.
Knlı ayakkabılarım ile sorgu odasındaydım. İçeriye Özgür'ün girmesini bekliyordum ama 39 yaşlarında siyah saçlı, siyah gözlü, 1.85 boylarında başka bir polis girdi.
Elini sıkarak "Memnun oldum Alaz Bey." Benim sorgumu Özgür'ün yapması gerekiyordu. Bu da nereden çıkmıştı. Kapıya baktığımı anlamış olacak ki;
"Özgür komiser bir sorguda senin sorunun ben yapacağım."
"Pekala buyrun." Elinde ki dosyayı masaya bırakıp karşıma oturdu ellerini birleştirip dik dik bana bakıyordu karşısında sanki bir katil vardı. "Duyduğuma göre adli tıp doktorusunuz."
"Bundan 4 gün önce bir ceset size geldi ve onu inceleyen sizdiniz herhangi bir iz bulamadığınızı söylemişsiniz ve cesedin kalbi ortada yoktu çıkartılma şeklinden dolayı bir doktorun çıkarmış olabileceğine dair şüpheler var. Yeni bulduğumuz Melih BİLGİN'e ait cesette de kalbi bulunmuyor tırnakları yerinden sökülmüş. Ve ne hikmetse sizin tuttuğunuz otelin bodrumda da ölü bulundu bir hizmetçi tarafından. Kameralar kayıt dışı, katil hiç bir kamerada yok. Sanki her şey önceden planlanmış gibi." Konuyu nereye getirmeye çalıştığını anlamamıştım.
"Benim bu konuyla ne alakam var?"
"Size açık olmamı ister misiniz Eflin Hanım?"
"Lütfen." Dedim bıkkın bir sesle.
"Cesedi inceleyen sizdiniz belkide incelerken delilleri ortada yok ettiniz. Sizde bir doktorsunuz kalbi öldürürken yerinden siz çıkarmış olabilirsiniz. Bu günkü cinayeti planladınız otelin kameralarını kapattınız üst katta da bir parti verdiniz ki kimse, siz Melih'e işkence ederken sesini duymasın ve yakalandığı zaman otelde binlerce kişi olduğu için suçlu tek siz değil herkes olsun. Şüpheleri üzerinizden almak istediniz." Bu adam neler diyordu böyle. Ağzım açık kıçından uydurduğu şeyleri dinliyordum.
"Siz ne dediğinizin farkında mısınız mesleğimi karalıyorsunuz. Kimseyi öldürmedim."
"Hiç bir katil ben öldürdüm demez."
"Ben bir kadınım o adamı kaldırıp bir sandalyeye bağlayacak gücüm yok!"
"Belkide ortaklarınız vardır. Organ mafyasısınızdır. Yoksa kalpleri neden alasınız ki?"
"Biraz mantıklı düşünün lütfen ben bir organ mafyası olsaydım sadece kalbi almakla kalmazdım!"
"Bir dahaki kurbanınızın bütün organlarını mı almayı planlıyorsunuz yoksa?" Bu adam ne saçmalıyodu. Ben bir doktordum katilleri ortaya çıkarmaya çalışan bir doktor ama o beni bir katil olmakla suçluyordu.
"Onları öldürmek için bana bir sebep söyleyin komiser Bey." Sesimi yükseltmiştim. Beni asılsız bir şekilde elinde hiç bir kanıt olmadan suçlamaya hakkı yoktu. Mesleğimi lekeliyoru.
"Onu da siz söyleyeceksiniz Eflin Hanım." Ağzımı aralanmış konuşacaktım ki odaya Özgür, girdi.
"Size sorguyu benim yapacağımı söylemedim mi?" Özgür, sinirliydi. Sorguyu onun yapacağını söylemesine rağmen dinlememiş ve beni sorguya almıştı.
"Ne fark eder Özgür?" Alaz gayet sakindi.
"Ben ne dediysem o. Çık dışarı!" Sesi çok sertti ben bile korkmuştum Özgür'ü ilk defa böyle görüyordum.
"Peki komiserim." Yerinden kalktı kapıdan çıkarken bana ölümcül bakışlar atıp çıktı. Benimle derdi ne?
"Sen iyi misin?" Gözlerimi çıktığı kapıdan alıp Özgür'e, çevirdim. "Ne?"1
"İyi misin diyorum?" Olumluca başımı salladım. "Sorguya devam edelim mi?"
"Tabii" uzunca konuştuk bazen beni suçlar gibi konuştu sonuçta o bir polisti ve şu an beni sorguya çekiyordu. Bunları yapmak zorunda kaldığı için yaptığını biliyordum. Ve benim yapmadığımı bildiğini de. Sadece görevini yerine getiriyordu.
"Bu kadar yeterli diger partide ki kamera kayıtları da gelince eğer bir suçunuz yoksa tamamen aklanırsanız."
Başımla onayladım. Odadan çıkarken önden geçmem için elini uzattı. Sorgu odasından çıktık. Ağabeyim ve Dara beni bekliyorlardı. Eve gitmek istiyordum bu gün baya yorucu olmuştu.
"Kusura bakma Eflin sorguyu benim yapacağımı söyledim Alaz ters biri dinlememiş beni eminim seni suçladı. Üzgünüm."
"Sorun değil Özgür, hemde hiç değil suçsuzum yani sorunun kimin yaptığı önemli değil istedigi kadar da suçlayanlar deliler var."
"Aynen öyle sen merak etme. Ben halledeceğim."
Ağabeyim elini belime atarak beni arabaya yönlendirdi. Özgür'e el sallayıp arabaya bindim Dara'da sürücü koltuğuna oturdu. Yorgundum gördüklerim, saatler süren sorgum yüzünden başım adeta çatlıyordu. Arka koltukta yanıma oturan Ağabeyimin omuzuna başımı yasladım. Dikiz aynasından bana bakan kehribar gözler son aklıma gelen şeydi. Sonra uykuya daldım.
♥︎---------------♡----------♥︎----------♡---------------♥︎
BÖLÜM SONU
Oy ve yorum yaparak destek olursanız çok sevinirim bir dahaki bölümde görüşmek dileğiyle hoşçakalın
♡♡♡
Okur Yorumları | Yorum Ekle |