14. Bölüm

8.Bölüm

Lavina Kara
lavinakara_

Merhaba arkadaşlar biliyorum çok uzun zaman oldu yazmayalı ama gerçekten fırsat bulamadım hayatımda bir çok şey değişti onlara yetişmeye çalışırken burayı ihmal ettim bunu farkındayım ama elimden Malessef bir şey gelmedi...

 

Yinede burdayım şunu söylemek istiyorum bölümler eskisi gibi sık sık gelmiycek haberiniz olsun çünkü işe başladım fırsat buldukça yazıcam ❤️

Neyse şimdilik bu kadar size iyi okumalar 🤗

Yorum ve yıldızları unutmayın ✨ ✨

Yazardan

Bir ece ateş düşmüştü yakup kavuruyordu, dilşah hanım ayakta kalmakta zorlanıyordu aldığı kaçıncı sakinleştiriciydi bilmiyordu sadece önünde oğlunun mezarına atılan toprağı izliyordu hissizce...

Cenaze baya kalabalıktı çoğu büyük aşiretler cenazedeydi bu kara günde bu aileyi yanlız bırakmak istememişlerdi...

*

*

*​​​​​​

Mihri'den

Hala inanamıyorum rızanın ölmesine bu kadar basitmiyidi bir insanın hayatı? O kadar içmeye gerek varmıydı bile bile ölüme gitmiş gibiydi...

Gerçekten düşünceler inde boğuluyordum kafamı sağa sola salladık biran önce kendime gelmeliydim içerisi ana baba günüydü... Başımdaki siyah şalı düzeltip odadan dışarı çıktım...Başımı kaldırdığım gibi avlunun kapısı açıldı bakışlarım dierk o tarafa döndü...

Dilşah yengem ve kadir amcam tam o sırada avlunun kapısından içeri geçti dilşah yengenin iki koluna girmiş içeri taşıyorlardı darmadağın bir haldeydi...

Amcam gerçekten iyi değildi adım atıyordu ama atığı adımlar dan haberi bile yok gibiydi ölüm bu aileyi mahvettmişti...

Daha fazla onları izlemek istemedim için bakışlarımı avluya inen merdivenlere dönüp o tarafa yöneldim merdivenlerden inip mutfağa doğru yürüdüm o sırada yengemi yanımda geçerken göz göze geldik bir çok şev vardı o yaşlı gözlerde daha fazla bakmadım bakışlarımı kaçırdım, yanımdan geçip odaya götürmüşlerdi... Ağıt duydum atıcağım adım havada kaldı...

"oğlum ne etin sen!"

Başımı çevirip yengemin ağıt yaktığı odaya baktım daha fazla burda kalmak istemedim hemen mutfağa geçtim, öyle bir hengame vardı ki cenazeyi duyan herkes gelmişti konak tıklım tıklımdı... Mutfakta herkes bir tarafa koşturuyordu...

Derin bir nefes alıp onlara yardım etmeye koyuldum...

Tüm yemekler hazırdı herkes çok yorulmuştu bacağımdaki ağrı beni zorluyordu biraz dinlenmek için sağımdaki sandalyeye oturdum...

Artık çok sıkılmıştım Ne kadar belli etmemeye çalışsam da Çok sıkılmıştım hem buradan Hem bu konaktaki insanlardan hem kendi akrabalarımdan beni hor gören tüm insanların Artık çok sıkılmıştım sıkınca bir nefes verip bakışlarım kapıdaki haraketliliğe kaydı, taziye için insanlar geliyordu...

Bunları düşünmeyi bırakıp ayağa kalktım tam o sarada Meryem içeri girdi, bakışları bana döndü..

"mihri içerisi baya kalabalık yemekleri artık kurmamız lazım"

"tamam Meryem başlatayım yemeği, git kadınları çağır"

Meryem başını sallayıp arkasına döndü, bende yemeklere doğru yürüdüm çok fazla insan vardı yemekte çoktu bunlar hepsine yeterdi de artardu,

Bir kaç dakika sonra kadınlar gelmiş bizde yemeği dağıtmaya başlamıştık, ayağımdaki ağrıyı yok sayarak elimdeki tepsiyle yukarı katta erkeklerin olduğu tarafa çıkmaya başladım, bir kaç saniye sonra yukarı çıkıp sol taraftaki misafir odasın yöneldim kapıda cemil bey abi vardı beni gördüğü gibi hızlıca gelip elimdeki tepsiyi aldı...Bana kınayan bakışlar attı..

"yav mihri bacım sen ne yapırsın bunca adam var burda onlar taşısın sen niye kendine eziyet ediyon"

Cemil abinin bu tatlı sistemine tebessüm ettim, bana kınarcasına bakıp "de hadi git daha da elinde tepsi görmeyeyim ha" o arkasına dönüp giderken bende kıkırdadım... Başımı sağa sola sallayarak merdivene yöneldim...

Daha ne olduğunu anlamadan kolumdan tutulduğum gibi çekildim, birden sırtım duvara yaslandı korku dolu gözlerle karşımda kine baktım Adem?

Debelenerek kolları arasından çıkmaya çalıştım sertçe ona baktım

"Bırak beni!"

Sesimin yüksek çıkması umurumda değildi ama Adem hemen eliyle ağzımı kapatı..

"şşş bağırmak yok yavrum, senine sadece konuşucaz"

içimi korku kapladı bir odada kilitli bir şekilde ve ağzımı kapalı bir şekilde ne yapıcakıtım...

"benimle evlenmeyi kabul etmiyorsun? Neden mihri? Neden istemiyorsun beni.?"

Bunu söylerken başını boynuma koymaya çalışıyordu, irkildim Onu üstümden itmeye çalıştım, bırakmıyordu beni! Elini ittim sertçe!

"sen ne yaptığını sanıyorsun! Bırak beni!"

"soruma cevap ver!!" bana bağırırarak konuştu,

"evlisin ve adam karından utan ya! Seni istemiyorum, seninle asla evlenmem!"

Gözleri karardı daha ne olduğunu anlamadan serçe çenemi sıkıp kafamı duvara bastırdı o kadar bastırdı ki canım yandı...

"Bırak beni!"

"o sesini kes, eksik olmana rağmen senı kadın yerine kayupta gelinim yapmak istiyorum buna rağmen bana hayır mı diyorsun?, seni öldürürüm mihri!"

Nesefim kesildi, bu adam kendini ne sanıyordu da benim kadınlığına laf ediyordu? Hiç beklemediği an dizimi kaldırdığım gibi bacak arasına vurdum...

Bunu beklemiydu Bi anda iki büklüm oldu, yüzü kıpkırmızı oldu onu serçe itip yere düşmesini izledim, karnına sertçe bir tekme attım şerefsiz herif!

" bir daha bana sakın dokunma! Sen kimsin ki şerefsiz bide benim kadınlığıma laf ediyorsun!"

Yüzü kıpkırmızı olduğu gibi bana bakmaya çalıştı, ayağa kalmaya çalıştı, bana parmak salladı "seni gebertirim!"

Onu yeniden sertçe itip yere düşmesine neden oldum, o düşerken ben kapıya yaklaştım kapıyı açtığım gibi ona döndüm,

"birdaha yoluma çıkma Adem, yemin ederim seni rezil edip öldürürüm!"

Cevap vermesini beklemeden kendimi odadan dışarıya attım hızlıca merdivenlere yürüdüm avluya baktım kimse görünmüyordu, hızlıca merdivenlenlerden aşağıya indim kimseye görünmeden konağın arka kapısına yöneldim kapıyı açtığım gibi kendimi dışarıya attım...

Yüreğim ağzımda, tutamadığım hıçkırıklarla koşabildiğim kadar koştum arkama bakmadan koştum... Kimseyi umursamadan koştum en son ayaklarım beni uçurumun kenarına götürdü...

Dizlerimin üstüne yığıldım hıçkıra hıçkıra ağladım,

"Allahım!,yoruldum yarabbi ne olur al canımı!"

Yazardan

​​​​​​Koskocaman bir şehir bir tek içine sığmayan, sığdırılmayan bir kadın kanadı kırık olan kadın...yorgun bir şekilde döküldü dudaklarından, bir taraftan sallanırken diğer taraftan başladı söylemeye..

 

" Akşam olur karanlığa kalırsın

Akşam olur karanlığa kalırsın

Derin derin sevdalara dalarsın

Oy gelin gelin

Sevdalı gelin

Öldürdün beni

Derin derin sevdalara dalarsın

Oy gelin gelin

Sevdalı gelin

Öldürdün beni

Ellerin ellerime değdiği zaman

Ellerin ellerime değdiği zaman

İster ölüm olsun ister ayrılık

Oy gelin gelin

Sevdalı gelin

Öldürdün beni

İster ölüm olsun ister ayrılık

Oy gelin gelin

Sevdalı gelin

Öldürdün beni... "

Uçurumun kenarında içi kan ağlayan kadın, sağ eliyle yüreğine vura vura ağlıyordu hem ağlıyor hem söylüyordu, yüreğinden döküleni, çok yorulmuştu, hor görüşmekten, küçük yaştan beri tacize uğramaktan çok yorulmuştu... Kendini korumaya mecbur bırakılmış bir kadındı mihri...

Sayısızca kadınlardan biriydi mihri... Sesi duyulmayan, nice kadınlar gibi olan Çaresiz ve kimsesiz olan mihri...

Dakilar sonra ağlayışı derin bir iç çekişe döndü, gözleri ağlamaktan yorulmuş, ruhu hırpalanmaktan yorulmuştu... Büzülüp kalmıştı dizlerinin üstünde...

Kaderin örgüleri birer birer örülmeye başlamıştı, mihrinin üzerindeki kara bulutlar çoktan dağılmaya başlamıştı...

Kader mihri için çoktan yolunu çizmişti...

Bugün kimsesiz olduğu için gözünden akan son yaşıydı... Dilinden dökülen son acı kelimelerdi...

Bölüm : 10.01.2025 23:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...