6. Bölüm

5. Bölüm: Veliaht Prenses

Zehra
lavinefs

 

 

❀𝔹𝕠̈𝕝𝕦̈𝕞 𝟝❀

❀𝕍𝕖𝕝𝕚𝕒𝕙𝕥 ℙ𝕣𝕖𝕟𝕤𝕖𝕤❀

 

Gözlerimi yumdum. Çok yorgundum ve aç. Aniden aklıma bir şey geldi. "Bana ne demişti? 'Hırsların için her şeyi göze alabilir misin?' Bu soruyu öylesine sormadı tabiiki. Tamamen benim ileride planı bozmayacağımdan emin olmak istedi. Kraliçe olmaya çalışmayacağımdan." Alayla gülümsedim.

Gözlerimi yumdum. Bir süre uyuduktan sonra kapı gürültüsüyle gözlerimi açtım. Hemen ayağa kalkıp kapıya döndüm. Ne yapmalıydım? Kapıyı açsam... Ama bir prenses kapıyı açar mı? Ya da 'Gir.' mi desem? Sanırım en doğrusu bu olur. "Gir!" dedim titreyen sesimle. Kapıyı genç bir kız açtı. Benden belki birkaç yaş büyüktü. Hafifçe başını eğdi.

"Prensesim beni Kralımız gönderdi. Artık sizin bütün işlerinizi ben halledeceğim. Bir de size bunları gönderdi. Nereye bırakmamı istersiniz?" Elinde duran kalın kitaplara baktım. Uzanıp kitapları elinden aldım. Genç kız şaşkınlıkla bana baktı. Kahretmesin bunu yapmamalıydım. Kitabı yatağa atıp utançla arkamı döndüm ve pencereden dışarıyı seyrettim. Çimenlerle ve çiçeklerle dolu bahçenin ortasında küçük kuşlar için bir havuz vardı. Etrafında ise iki tane bank... Bir ara bahçeye çıkıp o banklarda oturmalıydım. Bahçenin ilerisine baktım. Camdan yapılmış bir yer daha vardı. Gözlerimi kısıp ne olduğunu anlamaya çalıştım. Sanırım gözlerim çok da iyi görmüyordu. Pencereden çekilip yardımcıma döndüm. Şimdi ne demeliydim? Bir prenses ne yapardı ki? Nasıl konuşmalıyım? O sırada kız benden önce davrandı. Başını kaldırmadan "Acıkmışsınızdır. Yiyecek bir şeyler getirmemi ister misiniz?" dedi.

"Olur." dedim hafif bir keyifle. Sanırım ucuz atlattık. Ben rahat bir nefes alırken kız arkasını dönmeden odadan çıktı. Sanırım bu da bir kuraldı. Hemen yatağın üstündeki kitaplardan birini elime aldım. İlk sayfayı açtım. Ve kısaca önemli yerlere göz attım. Çalışma masasından bir kağıt alıp birkaç önemli detayı not aldım.

Yemek yerken konuşma.

Masadan kalkacaksan izin iste.

Referans hareketini öğren. Kralı ve kraliçeyi hafif reveransla selamla.

Kral ve kraliçe varken odadan arkanı dönerek çıkma.

Az konuş. Konuşurken çatal, bıçak sakın sallama.

Sandalyede dik otur. Dirsekler masaya değmesin.

Taç veya onun gibi bir aksesuar tak.

Sakın kral ve kraliçenin önünde yürüme.

Kral ve Kraliçe yemeğini bitirdikten sonra sakın yemek yeme.

"Bunlar kuralların yarısı bile değil. Hepsini nasıl öğreneceğim?" Sinirle defteri bıraktım. Reverans yapmayı denedim. Sanırım çok da kötü değildi. Ama o sırada kir içinde ki kıyafetimi hatırladım.

Rezil oldum.

Tekrar ve tekrar.

Yatağın üstüne attığım prenses kollu hafif v yaka, dar ama biraz bol, dizlerime gelen elbiseyi giyip ayna karşısına geçtim. Mor bana kesinlikle yakışmıyordu. Ama tekrar kıyafet değiştirmekle uğraşmak istemiyordum. Siyah bağlı saçlarımı açtım. Yatağın üstüne attığım aksesuarları taktım ve dolabı açıp bir taç seçtim. Gümüş, yakut taşlı tacı saçlarımın üstüne hafifçe bıraktım. Küçük bir taç seçmiştim ama yinede kendini belli edecek kadar şıktı. Bir süre kendimi seyrettim. Değişik hissettirmişti. Sanki gerçekten... Buna alışmamalıydım. Ben prenses değilim. Olamam. Ama keyfini sürebilirdim. Midemin gurultusunu bastırmaya çalışarak yatağa oturdum ve yemeğimin gelmesini bekledim.

Tahmini beş dakika sonra kapı tıklatıldı. Bu sefer kendimden emin bir şekilde "Gir!" dedim. Ben dik şekilde durmaya dikkat ederken az önceki kız elinde tepsiyle içeriye girdi.

Başını eğik tutarak "Prensesim tepsiyi nereye bırakmamı istersiniz?" dedi sessizce. Elimle yatağın köşesini gösterdim.

Genç kız tepsiyi koyarken "Adın ne?" diye sordum.

Başını kaldırmadan "Sayina." diye cevap verdi.

"Çok hoş. Anlamı nedir?"

"Yaz mevsimi."

"Kim koymuş?" diye sordum.

"Annem." dedi yere bakmaya devam ederken.

"Benimle konuşurken yere bakmak zorunda değilsin." Dayanamamıştım. Alışmadık bünyede olmuyordu işte. Bu sadece bana kötü hissettiriyordu.

"Prensesim yapamam. Bunu benden istemeyin lütfen." Sesindeki çaresizlikle içimdeki kötü his daha çok arttı.

"İstiyorum." dedim. "Prensesin ricasını yapmayacak mısın?" İlk defa prenseslik unvanını kullanmıştım. Aslında belki tam da öyle sayılmazdı. Ben sadece ricada bulunmuştum. Amacım üstünlük taslamak veya emir vermek değildi. "Bana bak." dedim daha ciddi bir ses tonuyla. Sesim o kadar ciddi çıkmış olacak ki Sayina başını kaldırdı ve bana baktı. O an gözlerinde sadece tek bir ifade vardı.

Korku.

-

❤️

 

 

Bölüm : 30.10.2024 19:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...