
Oy ve yorum istiyorum arkadaşlar lütfen ❤️🩹🎀🫂🌸
EFSUN'DAN
3 HAFTA SONRA
"Abla bu elbise çok güzel oldu!" Diye bağıran Rojda'ya Vanessa eşlik etmişti, gözlerim üzerimde ki zümrüt yeşili fistana (Doğu bolgesine ait elbise) kaydığında inkar edecek değildim gerçekten de muhteşem olmuştu.
Kumral saçlarım dalga dalga omuzlarımdan dökülürken gözlerimde siyah sürme çekilmiş ve burnuma altın ve zümrüt karışımı bir hızma takılmıştı.
Bunları bana yapan Rojda'ydı.
Bir saat sonra düğüne gitmemiz gerekiyordu ve hepimiz hazirdik.
3 gündür annem gildeydim, Annemin yigeni olan Berfin için Diyarbakır'a gelmiştik.
Ben ve Agir tek...
Azad'a gelmesini söylediğimde sadece bakmıştı ve arkasını dönüp odamı terk etmişti.
Ailem ile arası düzelmiş değildi, onların bir suçu olmadığını biliyordu ama Babama kinlenmişti.
Ama en büyük derdinin annem olduğunu biliyordum, ne zaman annemin adı geçse geriliyordu ve o ortami terk ediyordu.
Azad annemden belki de çekiniyordu, onu sevdiğini ve annesinin emaneti olarak gördüğünü biliyordum ama annemin ona ettiği beddua sanki olan köprüyü de yıkmıştı.
Gözlerim Vanessa'ya döndüğünde benim gibi ama mavi bir elbise giymiş saçlarını da düzleştirmişti, makyajı ise fazlaydı ama onda doğal ve güzel duruyordu.
Rojda ise benim gibi bir makyaj yapmış ve burnuna sade altın bir hızma takmıştı, onun elbisesi ise siyahtı.
Belimde ki altın kemeri düzeltip tebessüm ettim ama beynime giren ağrı ile geriye sendeledim, tüylerim diken diken olurken "Abla" diyen Rojda endişe ile beni tuttu.
Vanessa da diğer koluma girdiğinde "Yüzün bembeyaz oldu Efsun" dedi.
Başımın ağrısı geçerken "İyiyim" diye mırıldandım ama kalbimin atışı hızlanmıştı.
Sabahtan beri bir şey yiyememiştim ve sanırım kocamı özlemiştim.
Birkaç gündür sürekli rengim atıyordu ve midem bulanıyordu.
Yaklaşık 10 dakika sonra merdivenlerden indiğimizde gözlerim direkt Dayısı ile aynı giyinen oğlumu buldu.
Oda ayağı kalkmış ve hayranlık ile beni süzüyordu, üzerinde siyah bir gömlek ve aynı renk bir yelek varken altında da günlerce gülebileceğim bir şalvar vardı.
Beline ise koyu yeşil ve dikkat çekmeyen bir şal takılmıştı.
Saçları geriye taranmış ve yine beni hayran bırakmıştı.
Benimle her fırsatta konuşmaya çalışıyordu ama yüzümü diğer tarafa çevirdiğimde hemen susuyordu.
Ona kırgınlığım 2. Gün bitmişti ama beni anlaması için 2 haftadır yüz vermiyordum, bazı geceler odama sessizce girip yanıma kıvrılıyor ve sabah benden önce kalkıp odasına gidiyordu.
Uyukumun hafif olduğunu o zamanlar unutuyordu ama benimde işime geliyordu yanıma yatması.
O uyudugunda bu sefer ben onu izliyor sessizce öpüyordum ve hasret gideriyordum.
O benim canımdı, benim ateşimdi ve kimse -o da dahil- beni ondan uzak tutamazdı.
Babam, Annem, Ferhat aşağıya indiğimizde ayağı kalktılar. Dijvan ve Hazal ise aramizda değildi çünkü konakta kalmıyorlardı.
Buraya geldiğimde onları sormuştum ve Ferhat büyük bir onurla "Siz burdan ayrıldığınız an Havin şanlı onları kapı dışarı etti" demişti.
Babamdan bekliyordum bu hareketi ama annem ona fırsat vermemişti anlaşılan, ne olursa olsun onları buraya getirecektim.
Herkes arabalarına yerleşirken Agir ve Vanessa benimle ayrı arabada geliyorlardı.
Agir yanımda Vanessa ise karsimda oturmuş ve üstünde ki elbiseyi çekiştiriyordu, pulları rahatsız etmiş olmalıydı.
Telefonuma mesaj geldiğinde açıp baktım ve hemen dudaklarım kıvrıldı.
Azad : Bugün döneceksiniz Dildar, seni de oğlumu da özledim.
Efsun : Evet kocam düğün biter bitmez geleceğiz ve bende seni özledim.
Azad : Agir napıyor, iyi mi?
Gözlerim oğlumu bulduğunda dalgın dalgın dışarıyı izliyordu, onunla eve döndüğümüzde konuşacaktım.
Efsun : İyi merak etme, oda özlemiş olmalı.
Azad : Biliyorum, dün akşam aradı beni.
Efsun : Öyle mı? Ne dedi?
Merakla mesajı beklerken Agir'in gözlerini üzerimde hissettim, büyük ihtimalle dudaklarımda ki gülümseye bakıyordu. Azad ile konuştuğumu anlamış olmalıydı.
Mesaj geldiğinde yazılana odaklandım.
Azad: Dildar oğlumun gönlünü kırma, üzme yavrumu. Seni seviyor ve onu her geri çevirdiğinde yüreği yangın yerine dönüyor, bana 'Baba annem beni ne zaman Affedecek?" Diye sordu.
Kaşlarım büküldüğünde kendimi zor tuttum, biraz daha dayanabilirim.
Efsun ; Azad eve geldiğimde konuşacağım onunla, bende uzatmak istemiyorum.
Azad; Eve geldiğinde değil de sabah konuşabilirsin.
Efsun ; neden geldiğimde değil?
Azad ; Dildar bu gece benimsin, 3 hafta oldu ve sabrım kalmadı!
Yüzümde ki sırıtış artarken yanaklarımın kızardığına eminim, saçlarım ile yüzümü örtüp sırıtmaya devam ettim.
Evet 3 hafta önce ormanda dokunmuştuk birbirimize ve maalesef tekrarı olmamıştı, hem Azad'ın yarasının iyileşmesini bekleyerek muhteşem bir tutum gösterip onu da yaklaştırmamıştım.
Gerçi bir ara gece su icmeye gittiğimde arkamda belirmişti ve tam amacına ulaşacaktı ki Vanessa'nın çığlığı hızla bizi birbirimizden ayırmıştı.
Gördüğü şey şükürler olsun ki biz değil de Aliydi.
Sanırım Ali de Azad'ın beni takip ettiği gibi Vanessa'yı takip etmiş ve merdivenlerden inerken gölgesini ona gostermişti ve sonuç bütün konağın ayağı kalkmasıydı.
O gece Azad Vanessa'yı evden kovacakı ve ikna etmek kolay olmamıştı, hatta tıpış tıpış odasına giderken ki bakışlarını hatırlıyordum.
Bana bakınca hasret doluydu ama yanımda ki Vanessa'ya bakarken resmen şeytan görmüş gibi bakıyordu.
Şu geçen günlerde en sevdiğim olay, Azad'ın yemek masasında beni yanına oturtması ve elimi tutarak tekrar evleneceğimizi söylemesiydi.
Herkes dehşete düşerek bize bakmıştı ama bu birkaç saniye sürmüş ve konakta sevinç kahkahaları atılmıştı.
Agir'in yüzüne baktığımda ise sanki en büyük hayali yüzümüzde ki gülüşe baktığında gerçekleşmiş gibi bakmıştı.
Evet evliydik ama resmi nikahımız olacaktı ve Azad büyük bir düğün yapmak istiyordu.
Şimdi ise parmağımda yüzüğüm duruyordu, Azad'ın ilk evlilik teklifinde bana verdiği yadigâr olan yüzük.
Yıllarca saklamış ve atmaya kıyamamıştım, çünkü annesinden kalmıştı ve bende hatırlamasam bile bir zamanlar belki de o kadının kucağında oturmuştum.
Beni durduran hep hatırlamadığım gerçekler olmuştu.
Efsun ; Sanırım hasta olacağım Azad, yani bugünü de ertelemek zorunda kalabiliriz.
Yazıp gönderdiğim mesaj anında görüldü olunca, asla böyle bir şeyin olmayacağını söylemesini bekliyordum ama o,
Azad ; Geliyorum Hastaneye gideceğiz!
Demişti.
Afallayıp ekrana bakarak hızla cevap yazmaya başladım.
Efsun ; Hayır abartma, üşüttüm herhalde. Havalar sürekli değişiyor! Sakın gelip beni hastaneye götürmeye çalışma.
Telefonu kapatıp sesin geldiği yere baktım, Amed resmen gürültüden sağır olabilirdi.
Arabalar yavaş yavaş dururken salonun kapısı dahi çok kalabalıktı.
Annem gil arabadan inince bizde indik, bütün gözler anında bizi bulurken benim ve Agir'in üzerinde daha çok oyalanan bakışlar vardı. Agir yanıma geldiginde elini tutup onu kendimde çektim.
"Yanımdan ayrılma Agir" dediğimde gülerek bana ve ellerimize bakıyordu.
"Burası tehlikeli mi?" Diye sordu elimi sıkıp.
"Tehlike her zaman vardır ateşim, benim seni bakışlardan dahi korumam gerek" deyip annemlerin arkasından içeriye girdik.
Vanessa ve Agir'in ortasında yürümeye başladığımda Rojda ve Ferhat da arkamdan geliyorlardı.
İçeriye girer girmez bizi tanıyanlar hemen ayağı kalkıp gelişimizin onur olduğundan bahsettiler ama benim gözlerim bir masada tek oturan abim ve Hazal'a kaydı.
Hazal üzerine sarı bir fistan giymis abimde siyah bir takım giymişti.
İkisinden çok Hazal'ın karnı dikkat çekiyordu, sanırım 7. Ayına girmişti ama yaşanan olaylardan dolayı hiç konuşamamış cinsiyetini bile öğrenememiştim yigenimin.
Agir'i ve Vanessa'yı çekiştirerek onların yanına ilerledim, bizi ilk gören Hazal olurken yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti.
Abim de onun baktığı yere bakıp bizi görmüş ve hemen ayağı kalkmıştı.
Yanlarına vardığımızda önce Hazal'a sıkıca sarıldım ve karnını okşadım sonra da abimin kolları arasına girdim.
"Halam" diyen Hazal sevgi ile Agir'i sarmaladi ve saçına bir öpücük kondurdu, sonra abim vakit kaybetmeden oğlumu "Güneşim'in Aslanı" diyerek öpmeye başladı.
Annem ve babam misafirlerin arasında ki büyük masaya yerleşirken Rojda ve Asaf ta bizim masamıza gelip oturdular.
"Hazal kaç ay kaldı bebeğin gelmesine?" Diye sordu Vanessa sevinçle.
Hazal elini karnına sarıp tebessüm ederek "2 ayı var" diye cevap verdi.
Zaman çok çabuk geçiyordu gerçekten de.
"Peki cinsiyeti ne yiğenimin?" Diye ben sordum bu sefer, bana cevap veren de abim oldum
"İnşallah senin gibi güzel ve merhameti bir kızım olacak Efsun'um"
Yüzümde ki tebessüm artarken herkes havadan sudan sohbet etmeye başladı.
Abim Agir'in okulunu sordu ve ona okulların zaten kapanacağını ve bir sonra ki dönem hemen başlayacağını söyledim ama Agir'in bana tedirginlik ile bakan bakışları hiç hoşuma gitmiyordu.
Abim ve Hazal annem ve babamın hediyesi olan çiflik evinde kaldıklarını söyledi ve beni asıl şok eden şey ise abimin kesin bir dille düğün yapacağını söylemesiydi.
Tabi bunu duyan Vanessa büyük bir coşku ile Azad ve benim Düğünümden de bahsetmişti .
Hazal ve abim her ne kadar sevinçle tekrar bana sarılsa da Hazal'ın Agir'e baktığı hüzün dolu bakışlarını görebiliyordum.
Tahminimin doğru olduğunu ise yanımdan fısıldayan sesi onayladı.
"Efsun ben annem yüzünden çok utanıyorum-" diyecek oldu ama ona bakıp "Ne senin ne de Asaf'ın bir suçu yok Hazal, bir daha kendinizi o şeytan kabilesi annen, teyzen ve geberen kuzenlerinle bir tutma" diye uyardığımda başını sallayıp önüne döndü.
Asaf bile konakta ne benim ne de Agir'in yüzüne bakıyordu ama ben hiç onları suçlamamıştım.
İnsan ailesini seçemiyordu ve burda en masum olan kişiler kendileriydi.
Bu konuyu Azad ile konuştuğumda Asaf ile konuşacağını söylemişti ama konuştular mı bilmiyordum.
"Efsun" diyen Vanessa ile bakışlarım onu buldu, sarı saclarini savurup "biz ne zaman halay çekeceğiz, Agir ile hepsini öğrendik" dediğinde ben kahkahamı dudaklarımı birbirine bastırıp engelledim ama ikizlerim hunharca gülüp Vanessa ve Agir'in tehlikeli bakışlarına denk geldiler.
"Teyze, Dayı! Oyanayamayız mı sanıyorsunuz?" Diye sordu Agir sesinde ki meydan okuma ile.
İkizlerim susup ona baktığında birbirleri ile göz göze geldiler ve sırıtmaya başladılar.
Ferhat kollarını bağlayıp "Hayır efendim oynayamazsınız" diye kışkırtınca Agir birden ayağı kalktı ve Hazal'ın elinde ki beyaz mendili kapti.
Vanessa da Rojda'nın elinde ki mendili alıp "Küçük ağam bunlar bizi tanımıyor, gidip teyze yiğenin nasıl oynar gösterelim" diyerek Agir'in elini tutup piste uzun halayin içine karıştı.
Rojda ise "Hey! Onun teyzesi benim!" Diye arkalarından bağırıp oda ayağı kalktı ve piste ilerledi, arkasından Ferhat'da.
Biz şaşkınlık ile onlara bakarken el ele girip halay çekmeye başladılar ve daha şaşırtıcı olansa başı çeken kişinin Agir olmasıydı.
Elim ağzıma giderken hayranlık ve gurur ile ona bakıyordum çünkü muhteşemdi.
Elinde ki mendili sallayıp aheste aheste hareket ediyor ve ayağını sertçe yere vuruyorudu.
Bakan bir daha gözlerini ondan ayırmazken telefonumu alıp hemen videoya çekmeye başladım.
Bir yandan da abim ve Hazal gibi kahkaha atıyordum, Azad'ın görmesi gerekiyordu.
Babamın Agir'e ilerlediğini ve üstüne dolar yığdığını gördüm, sonra onlarca kişi onu takip etti.
Abim de ayağı kalkıp ilerlediğinde hala videoya çekiyordum, abimin oğlumun başının üstünden attığı paraları çekerken salonda büyük bir zılgıt sesi duyuldu.
Ve bu güçlü zılgıt kesinlikle Havin Şanlı'ya aitti.
"Efsun abimin en büyük şansı sen ve böyle bir oğlu olmasıdır" diyen Hazal'a dolu gözlerle baktım.
Gözlerimin dolu olduğunu görünce yanlış bir şey söylediğini sanıp "Kötü bir şey mi dedim?" Diye sordu endişe ile ama kafamı sallayıp onu reddettim.
Duygulanmıştım çünkü oğlum büyüyordu, ve kalbime saplanan ihtimal nefesimi kesti.
Birgün bana değil başka bir kadına hayranlıkla bakacak olması güzeldi ama ben bana bakmasını hep beklerdim.
Videoyu kapatıp hemen Azad'a gönderdim, video anında görüldü olunca bir süre cevap gelmedi sanırım dikkatle ve tekrar tekrar izliyordu.
"Hadi bizde gidelim!" Diyen Hazal elimi tutunca telefonu bırakıp arkasından yürüdüm, şimdi bütün bakışlar halay başı olan oğlum ve eline giren benden ayrılmıyordu.
Elini sımsıkı tuttugumda yönünü bana çevirip birkaç adım önüme geçti ve gözlerime bakarak oynamaya başladı.
Mendil tutan elini kaldırıp göğüsüne koydu önce sonra da önümde bir dizini yavaşça kırıp gözlerime baktı, gözlerimden birer damla yaş aktı hayranlıkla.
Tekrar benim dibime girip oynamaya başlayınca diğer elimde abim onun yanında da Hazal, Vanessa Ferhat, ve Rojda vardı.
Babam bu sefer hepimizin üzerine para yağdırdı, annem ise gelip Ferhat ve Rojda'nın eline girdi.
Dikkatle izleniyorduk çünkü Şanlı Ailesi yıllar sonra bir düğünde halay başıydı ve aralarına bir kişi daha eklenmişti.
Gözlerim karşımda oturan bir adamda kilitli kaldı çünkü dikkatle bana bakiyordu, nefesi kesilmiş gibi bir bana bir de ayaklarıma bakıyordu.
Bu adamı bir yerden tanıyor olmalıydım, Agir baktığım yeri görünce oda oraya baktı ve elimi tutan elinin kasıldığını hissettim.
İkimizin birden gerilmesine sebep olan şey ise adamın ayağı kalkıp ceketini ilikleyerek bize doğru gelmesiydi.
Hafif sarıya çalan saçları ve sanırım kahverengi gözleri vardı, uzun boylu ve kalıpli bir adamdi.
Büyük ihtimalle ağaydı çünkü yürüyüşünde ve gözlerinde ben ağayım kırıntıları vardı.
Gelip Dijvan'ın eline girince Ferhat da Hazal ile onun eline girdi.
"Hoşgeldin Kerim " dediğini duydum abimin ve o an aklıma düştü kim olduğu.
Abimin arkadaşıydı ve ben daha burdayken sık sık bize gelir giderdi.
Hem okuldan hem de askerlik arkadaşıydılar.
Oğlumla gözlerimiz denk düştü, "Anne lavaboya gidip geleceğim" deyip elimden çıktı ve koşarak önce masaya ilerledi, masada yaptığı şeye bakamadım çünkü elime babam girdi ve elimden mendili alınca gözlerim onu buldu.
Son dakika Agir'in dışarıya çıktığını ve Salih amcanın da arkasından çıktığını gördüm.
Ne kadar sürdü bilmiyorum halay ama Agir uzun süre dönmedi, tam halaydan çıkıp arkasından gidecektim ki içeriye gülerek girdi ve tekrar koşarak gelip babamdan mendili alarak elime girdi.
Babam ise halaydan çıkıp yerini ona verdi, halay sürekli değişiyordu ama hiçbirimiz daha oturmamıştık.
Vanessa'ya baktığımda kızlarla büyük bir coşku ile oynuyordu, ayakları arada birbirine girse de güzel idare ediyordu.
Biraz da oynadık, halay gittikçe coşarken karnım ağırmaya başladı ama oğlumu yalnız birakmadim çünkü ilk defa bu kadar eğleniyordu. Açıkçası güveni kırılmasın ve rahat oynasın diye çıkmıyordum halaydan.
Abim kulağıma eğilip "Efsun Hazal'ı halaydan çekmezsem çıkmaz ama tehlikeli ayları, çıkarsam Kerim elinde kalır o yüzden beraber çıkalım" dedi, gözlerim bizimkileri bulunca hepsinin çıktığını gördüm, Vanessa kendini yorgunlukla sandalyeye atıp bir yandan da Agir için gülüyordu.
"Çıkalım abi" dediğimde abim hemen Hazal'ın elini tutup halaydan çekti onu, bende tam Agir'i çekecektim ki elimin tutulması ile kaskatı kesildim.
Bakışlarım önce elime sonra da sahibine döndü, Kerim gözlerimin içine bakarak oynuyordu.
Salonda birden halay sesi dışında bütün sesler kesildi, Agir'in gözleri Kerim'e sonra bana döndü diye hissettim ve oda durdu.
Herkesin bakışlarını bizde hissettim ama birden elimi tutan Kerim'in eli kopar gibi çekilince aramıza dağ gibi bir beden girdi.
Sonra da kalın ve Sert sesini duydum.
"Güneşe yaklaşma Kerim, Doğu dışında herşeyi yakar... Birdaha yaklaşacak olursan bilki Ecelin kapını çalar"
Tanıdığım koku ve sıcaklık ile bütün bedenim aniden gevşedi ama gerildiğim için bütün midem alt üst olmuştu.
Elim tanıdık el ile sarmalandı, bakışlarım Azad'a dönünce onun Kerime baktığını gördüm.
Kerim ona o Kerim'e bakıyordu.
Azad'ın Buz gibi ve ölümle bakan bakışlarından uzak durmak istedim, sonra araya Ali girdi.
Kerim ile arasına girip "Hadi oynayalım" dediğini duydum, Kerim bu söz ile aradan çekilip yerine ilerleyince Azad arkasından bir süre baktı.
Halay akışını bozunca Azad bana dönüp baktı, ben ise gergince gülümseyip "Hoşgeldin Kocam" demiş bulundum.
Bana cevap vermeyip ayagini sertçe yere vurarak oynamaya başladı, ben ise mecburen ayak uydurdum.
Midem bulanıyordu ama simdi elinden çıkarsam kötü bir izlenim verirdim, o yüzden ona yaklaşıp oynamaya başladım.
Agir'in bakışlarını Azad'ın üstünde gördüm ve oda oynamaya başladı, "Hoşgeldin babam" deyişinin altında ki munzurluk gözümden kaçmamıştı.
Kalabalıkta Salih Amca'yı aradı gözlerim ve karşıdan bize baktığını gördüm.
Kaşımı kaldırıp ona baktığımda sorumu anladı ve gözlerini yavaşça kapatıp beni onayladı.
Azad'ı Agir çağırmıştı!
Ama bu kadar kısa sürede buraya gelmesi imkânsızdı o yüzden çoktan Diyarbakır da olduğunu anladim.
Bu ikisi demek birlik olup beni ayakta uyutuyordu öyle mi?
Pekâlâ!
Bir süre daha uçümüz beraber oynadık, dikkatler tamamen bizim üzerimizdeydi.
Büyük bir uyum içinde oynayıp hayranlık dolu bakışlara maruz kaldık.
Ve kötü olansa birçok kadının Azad'a bakıyor olmasıydı, ağızlarının sularının aktığını görmememek için kör olmak gerekirdi.
Midemde büyük bir kasılma olunca kusacağımı anladım ve aralarından arkaya doğru yavaşça süzülüp arkamı dönerek yanlarından uzaklaştım.
Adımlarım hızlandı çünkü kusacaktım!
İkisi de bana baktı biliyorum ama ben hızla lavaboya girdim ve bulduğum ilk klozetin önünde diz çöküp midemde ne varsa çıkardım.
Gözlerim ıslandı ve genzim yandı ama mide suyum dahi her şeyi çıkardım.
Kapının açıldığını ve "Efsun" diyen Vanessa'nın sesini duydum.
Sonra arkamdan saçlarım toplandı ve sırtım sıvazlandı.
"Ne oldu?" Diye soran Vanessa ya cevap veremedim çünkü her an midemi de dışarı çıkarabilirdim.
Sonunda rahatlayınca Vanessa'nın desteği ile ayağı kalkıp elimi yuzumu yıkadım, o ise dikkatle bana bakıyordu.
"Efsun" dediğinde peçete ile yüzümü siliyordu, gözlerinde ki o heyecan da neydi?
"Ne, neden öyle bakıyorsun?" Diye sordum ve birden ağzını açıp bayılabileceğim o cümleyi kurdu.
"Sen hamile misin?"
Şokla bir adım geriye gidip ondan uzaklaştım, ne dedi o bana?
Hayır hamile olamazdım, tamam ilaç kullanmadım ama tek seferlik bir şeydi.
Aklıma düşen gerçek ile elim ağzımı örttü, bu gerçek tamamen Agir'di!
"Kesin hamilesin!" Diyen Vanessa yerinde zıplayarak beni kolları arasına aldı, ben ise dehşetle kapıya bakıyordum.
Olabilir miydi?
Aman Allah'ım!
"Vanessa sanmıyorum, hamile olsam anlardım" diye mırıldandım ve o sırada kapı gürültü ile açıldı.
Vanessa irkilip arkasına bakarken ben Kehribar gözlerde kaybolmuştum.
O kapının eşiğinde ben ise ondan birkaç adım uzakta duruyordum ama ikimizde konuşmadık.
Kalbim göğüsüme debelenirken Vanessa yavaşça dışarıya çıktı, Azad içeriye girip önce kapıyı kapattı sonra da kilitledi.
Bana doğru bir adım atınca istemsizce bir adım geriye gittim ve durup bana dikkatle bakmasına sebep oldum.
"Dildar?" Deyişi şüphe doluydu, aklımda binlerce düşünce dönerken cevap veremedim ve her an bayılabilirdim.
Hamile olamazdım, hayır.
Olsam bile bunu nasıl söyleyecektim, ben Azad'a bakıp bunu söyleyemezdim ki.
Peki o nasıl karşılayacaktı? İster miydi?
Belki de istemezdi!
O hapı neden kullanmadım ki?!
Daha ne olduğunu anlamadım ama geriye doğru sendeledim, Azad hızla bana gelip belimden tutarak beni kendine yapıştırdı.
Bir eli sıkıca belimi tutarken bir eli saçlarımı yüzümden itiyordu.
"Yüzün bembeyaz oldu, neyin var?" Diye sordu ama yine cevap veremedim.
Kesin olmadan söyleyemezdim, o yüzden "Sanırım üşüttüm" diye mırıldandım
Sessim korku dolu ve kısık çıkmıştı, hadi ama!
"Dildar-" diyecek oldu ama "Azad yorgunum eve gidelim" dedim.
Bir süre daha yüzüme bakıp belimden tutarak bizi lavabodan çıkardı, Nasıl Agir'i aldığını, bizimkilere gideceğimizi söylediğini ve dışarıya çıkıp arabaya yerleştiğimizi sanki bir perdenin arkasından izledim.
Bir ara herkes endişe ile bana baktı ama Vanessa araya girip hasta olduğumu söyledi.
Vanessa ve Ali diğer arabaya yerleştiğinde bizde Azad ile birlikte yola koyulduk.
Azad'ın ve Agir'in gözlerini bende hissediyordum arada ama ben dolu gözlerimi saklamak için dışarıya bakıyordum.
Bir ara uyumuş olmalıydım hatta çünkü kesinlikle sohbetlerine dahil olmamıştım, onların konuşması ile kalkıp tekrar dışarıya baktım.
Boynum ağırsa da dönmemekte kararlıydım.
"Baba nasıl oynadım keşke görseydin! Herkes para attı üstüme" diyordu Agir'in eğlenceli sesi.
Azad ise "Gördüm oğlum, annen video attı. Gerçekten muhteşemdin" diyerek onu takdir ediyordu.
2 saat sonra araba konağın önünde durunca ikisini de beklemeden arabdan inip odama koşar adımlar ile çıktım.
"Dildar!" Diyen Azad'ı da "Daye!" Diye bağıran Agir'i de umursayamayacak kadar korkuyordum.
Kapıyı kilitleyip üstümdekileri bir çırpıda üstümden çıkararak banyoya giderek sıcak suyun altına girdim.
Sırtım soğuk fayansa yaslandı, bedenimden bir ürperti geçti.
Hamileysem nasıl yapacaktım? Agir'in zamanında çok zor geçmişti ve yanımda kimse yoktu.
Şimdi kocaman bir ailem vardı ama ben nasıl yapacaktım?
Üstelik konakta bir hain varken, ya bebeğime zarar verirlerse.
Ya koruyamazsam?
Elim istemsizce karnıma sarıldı, korumak ister gibi.
Agir'e hamileyken gözlerden uzak yaşıyordum o yüzden onu koruyabilmiştim ama şimdi gözler önündeyken konakta bir hain varken ve Gülsüm ve Yeşim ortada yokken nasıl yapacaktım?
Hain için Azad ne buldu bilmiyordum ama ona guvenmis ve birşey sormamıştım.
Ailemizden biriyse hep dibimizde olacaktı bulunana kadar, ya onu bulduğumuz da çok geç olursa?
Yeterli bir sürede banyodan çıkıp bornozumu giydim, saçlarımın ıslaklığını havlu ile alırken sersem adımlar atıp aynanın karşısına geçtim.
Gözlerimden endişe ve korku belli oluyordu, yutkunup saçlarımı taradım.
O sırada kapım çalındı ve Agir'in sesini duydum, "Daye ben babamın yanındayım, hasta olduğun için onunla kalmamı söyledi. Gideyim mi?"
Derin bir tebessüm ile "Git Ateşim" deyip dolaptan pijama takımı alıp giymeye başladım, gözlerim sürekli karnıma kayıp duruyordu ama düşünmemeye çalışarak hemen üstümü giydim.
Kapının arkasından fısıltı duyup oraya döndüm, yavaşça kapıya yürüyüp kulağımı kapıya yaslayarak dinlemeye başladım.
Vanessa olduğundan emin olduğum kişi "Bence korkuyor" diyordu.
Ve yanında da yasemin vardı, oda "Korkulacak ne var ki? Aslan gibi hem babası hem de abisi olacak zaten anası bile onu her gözden sakınır" diye cevap veriyordu.
Vanessa bu gidişle herkese söyleyecekti, o yüzden uyarmam gerekiyordu.
Kapıyı birden açtığımda ikisi de kabak gibi ortaya çıktı.
Yerlerinde korku ile sıçrayıp utançla bana bakınca ikisini de gözlerim ile içeriye çağırdım.
İkisi de yatağa oturunca "Vanessa kesin değil ama şimdiden söylenmeye başladın, Azad duysun istemiyorum bunu belli olmadan!" dediğimde fazla yükselmiştim ama Vanessa sırıtarak bana bakıp baştan aşağıya beni süzdü ve "Ben bu siniri nerde görsem tanırım, galiba bu da Agir gibi olacak" dedi.
Gözlerim dolduğunda yasemin bunu görüp "Sanırım sinirli değil duygusal olacak" dedi.
Ellerim titremeye başladı "Hayır hayır, fazla asabi olacak"
Yutkundum "Kesinlikle çekingen ve utangaç olacak"
Onlar kendi arasında tartışırken çığlık attım, saçlarım bile diken diken olumuştu.
Tekrar irkilip bana baktıklarında "Kesin şunu!" Diye bağırdım.
Sonra hemen pişman olup "Lütfen keser mısınız şunu?" Dedim.
Halime acıyıp ağlamaya başlayınca bir yandan da "Deli edeceksiniz beni!" Diye bağırıyordum.
Ne yapacaklarını bilmez bir şekilde bana bakarken "Bende test var, bakalım doğru mu değil mi?" Diye sordu yasemin heyecan ile ayağı kalkıp.
Başımı ellerimin Arasına alıp sallanmaya başladığımda "Çığlık Azad'a gitmeden Yasemin'in odasına gidip orda yapalım" dedi Vanessa ve ben yine ne olduğunu görmedim.
Beni dışarıya sürükleyen iki kadın etrafa bakıp ajan misali sessizce yürüyor ve beni de çekiyorlardı.
Zor uğraşlar sonucu Yasemin'in odasına girdik ve ben hemen yatağa oturdum.
Yasemin koşarak banyoya girdi, Vanessa yanıma oturup sırtımı sıvazlarken Yasemin elinde bir test ile yanıma geldi ama o anda kapı pat diye açıldı ve odaya Muhammed abi girdi.
Biz ona bakarken o donmuş bir şekilde Yasemin'in elinde ki teste bakıyor sonra da yasemine bakıyordu.
Sanırım karısının hamile olma ihtimali onu şoka sokmuştu.
"Gülüm" diyerek yasemine doğru yürüdü, yasemin elinde ki test ile donup kalmış bir şekilde Muhammed abiye baktı.
İçim sızladı, keşke yasemin hamile olsaydı.
Biz oturmuş onlara bakarken ikisi karışımızda birbirlerine bakıyorlardı.
"Yaptın mı?" Diye sordu Muhammed abi, bizi görmüyor ve gittikçe heyecanlanıyordu çünkü terlemeye başlamıştı.
Yaseminin ona dolu gözlerle ve pişmanlık ile baktığını görünce ayağı kalkıp bana ait olduğunu söyleyecektim ki yasemin "Şimdi yapacağım" deyip bana baktı.
Kimse bilsin istemiyorum dedim diye kendi kullanacaktı.
Boynumu büküp ona baktığımda "Alıştım" diye fısıldadı ve banyoya yürüdü.
Muhammed abi bir ileri bir geri gittikçe başım dönüyordu, tam yarım saatir heyecanla ve umut ile Yasemin'in çıkmasını bekliyordu.
Ben ve Vanessa ise uzgunce oturmuştuk.
Sonunda banyo kapısı açılınca ayağı kalkıp onlar gibi yasemine baktım, ağlıyordu ve titriyordu.
"Gülüm" diyen Muhammed abi hızla ona gittiğinde ben ve Vanessa göz göze geldik, yavaşça ve pişmanlık ile baktım Yasemine.
Benim yüzümden yine hamile olmadığı yüzüne çarpmıştı.
Muhammed abi onun avucunda sıkı sıkıya tuttuğu teste bakarken ben Vanessa'yı tutup arkamı döndüm ve odadan çıkmak için bir hamle yaptım.
Kapıyı açtığımda ise Yasemin gür bir çığlık atıp "HAMİLEYİM!" diye haykırdı.
Hızla arkamızı döndüğümüzde gözlerim kocaman açıldı, yerinde zıplayan ve ağlayarak kahkaha atan kadına baktım sonra da dehşetle duran Muhammed abiye.
Vanessa da bir çığlık atıp koşarak Yasemine sarıldı, ben ise Muhammed abi gibi şokla onlara bakıyordum.
"Hamileyim! Hamileyim!" Diye bağıran Yasemin ile Azad, Ali, Asaf, Agir odaya koşmuştular.
Evin yardımcıları ise kapıdan bakıyorlardı.
Azad, Asaf ve Ali gülerek Muhammed abiye ilerlediler ama o anda bir gürültü koptu, gözlerim sesin geldigi yere dönünce yerde boylu boyuna yatan ve gözlerini kapatan Muhammed abiyi gördüm.
Erkekler onu hızla kaldırmaya çalışırken Yasemin onları hiç takmıyor ve elimi sıkı sikiya tutan Agir'e bakıyordu.
Agir ona bakıp "Allah sağ salim kucağına almayı nasip etsin yasemin abla, merak etme ben onu hep korurum" dedi.
Yasemin ağlayarak bize doğru gelirken Agir'e bir mucizeymiş gibi bakıyordu, karşısında diz çökünce Agir bize yaptığı gibi ellerini yere uzatıp "Diz çökme Yasemin abla, hem hamilesin hem de ben kimim ki karşımda dizlerin yere değer" dedi, gözlerim dolu dolu onları izlerken Yasemin Agir'i kolları ile sarıp "Teşekkür ederim Agir, bu kabul olan senin duandır" dedi minnetle.
Anlamadığım için bir şey diyemedim, Agir dua mı etmişti?
Agir elini kaldırıp Yasemin'in saçlarına dokundu sonra da "Allah'ın takdiri, ben bir kere sen yıllarca dua etmişsin. Yasemin abla ben hem senin oğlun hem de çocuğunun abisi olacağım, sana söz ne olursa olsun hep elini tutacağım" dedi.
Eğilip oğlumun saçlarına bir öpücük kondurdum, ne kadar sevsem, ne kadar gurur duysam az geliyordu.
Gözlerim yavaş yavaş banyoya süzülen ve hemen çıkan Vanessa'yı buldu, bana bakıp göz kırpınca bir tane daha test aldığını anladım.
Avuçlarım terlemeye başladı ve vücudumdan bir ürperti geçti.
Yasemin Muhammed abinin önünde diz çöküp onu uyandırmaya çalışınca Vanessa kolumu tutup beni dışarıya çekti.
Durup ona baktım, oda bana baktı ve testi hemen elime tutuşturup "Efsun hadi, eğer bana bir tane da yiğen veririsen ve kız olursa dile benden ne dilersen!" Diye sesini yükseltti, elim ile hemen ağzını kapatıp "Kes şunu! Vanessa öldürmek mi istiyorsun beni" diye azarladim.
Birden Herkes dışarı çıkınca testi arkamda saklayıp Vanessa'dan uzaklastım.
O yanımda durdu, ben ise herkesin karşısında.
"Dildar ne saklıyorsun arkanda?" Diye sordu Azad bana doğru bir adım atıp, şimdi herkes şüphe ile arkamda birleştirdiğim ellerime bakıyordu.
"Hiç... Hiç bir şey saklamıyorum kocam" dedim kekeleyerek, Vanessa elini alnına vurunca Agir "Daye!" Diye bağırdı.
Arkamdan gelen sesi ile irkilip arkamı döndüm ve şimdi herkes elimdekini görmüştü.
Agir arkama geçip ne tuttuğuma bakmış olmalıydı ve şimdi herkes aynı şeye bakıyordu.
Yutkunup arkamı döndüm ve herkesle karşı karşıya geçtim, Vanessa da yanımdan tüyüp Ali'nin yanına yaklaştı.
Azad'a döndüğümde Muhammed abinin verdiği tepkiyi vermiş ve dehşetle bir bana bir de elime bakıyordu.
"Oha!" Diyen Asaf susmalıydı!
"Hamilelik testi mi o?"diyen Ali bayılacak olmamı umursamıyordu!
"Azad-" diyecek oldum ama "Hamile misin?" Diye sorunca dudaklarım birbirine yapıştı.
Vanessa'ya yalvaran bir bakış atınca derin bir nefes alıp öne çıktı ve "Ben hamileyim!" Diye bağırdı.
Ben dahil herkes ona şokla baktı ama Ali'nin bakışı ayrı bir boyuta ulaşmıştı.
Resmen ağzı burnu yer değiştirmiş ve buruşmuştu, "Ne ?" Deyişi korku doluydu.
Azad hala bana bakıyordu bende ona, bakışlarımızı ayıran şey ise "NE DEMEK BEN HAMİLEYİM! KİMDEN?" diye haykıran Agir oldu.
Dünyası başına yıkılmış gibi dehşete düşmüştü.
Allah'ım sana geliyorum, çok fazla günahım yok sen beni affet.
"Ne var? Ben hamile olamaz mıyım?" Diye sordu Vanessa Ali'ye bakıp.
Ali'nin eli kalbine giderken Şengül hanım öne çıkıp "Ali?" Dedi, kadının yüzü bembeyaz olmuştu.
Ali ve Vanessa'nın ilişkisi nasıl bir boyuttaydı bilmiyorum ama Vanessa ona bakıp bu soruyu sorduğuna göre baya ilerlemiş olmalıydılar.
"Hayır olamazsın!" Dedi Ali yükselip. Vanessa'nın kaşları çatılırken "Sebep, ben köfte miyim?" Diye sordu.
Köfte?
"Kısır" diye düzeltti Ali onu ve sonra da "Ne saçmalıyorsun? Sana dokunmadım bile!" Diye yükselmeye devam etti.
Vanessa'nın kolları çözülürken aklı başına yeni gelmiş gibi çaresiz bir tebessüm etti.
"Şey" deyip geriye doğru bir adım atarken, Ali de ona doğru koca bir adım atıp "Ney?" Diye sordu.
Buralar karışacak gibiydi.
Vanessa ne kadar geriye gitse de Ali mesafenin açılmasına izin vermiyordu.
"Ne demek ben hamileyim? Hangi orus-" diyecek oldu ama Azad'ın uyarı dolu öksürüğü ile derin bir nefes alıp öyle devam etti. "Hangi sevdiğimin herifinden hamilesin?"
Vanessa ellerini birbirine sürtüp "Sanane be!" Diye cırladı, Ali onun kolunu tutup sarstı ve "Ne demek sanane! Daha dün beni seviyor gibi bakıyordun!" Diye bağırdı.
Ortamda derin bir sessizlik olunca herkes birbirine baktı ve beklenen çok geçmeden oldu.
Vanessa Ali'nin bacak arasına sert bir tekme vurup ondan kurtularak merdivenlere koştu.
Koşarken de "Sende sevmiyor gibi bakıyordun!" Deyip merdivenlerin ucunda durup tam Ali'nin gözlerinin içine baktı, sonra da "Yani istedigim kişiden hamile kalır hatta evlenirim! Sende halay başı olursun!" Deyip koşarak odasına gitti.
Sesinde kırgınlık vardı.
Fırsat bu fırsat! Bende koşarak arkasından merdivenlere yöneldim "Dildar!" Diye bağıran Azad arkamda kalırken Vanessa'nın kapısına vurup "Aç kapıyı!" Dedim.
Kapı hemen açılınca kendimi içeriye attım ve ikimizde sırtımızı kapıya yaslayıp soluklandık.
O bana baktı, bende bir ona bir de elimde ki teste, sonra gür bir kahkaha döküldü ikimizden.
Hemen beni tutup banyoya ittirdi, "Çabuk oraya git ve bana hamile olduğunu söyle" dedi.
Bu kadar aksiyonun üstüne uzatacak değildim, hem Azad'ın hamile misin diye sorduğunda gözlerinden geçen pırıltıyı da görmüştüm.
Banyoya girip derin bir nefes aldım ve testi kullandım.
Lavaboya bırakıp bir iki adım geriledim, "Allah'ım eğer hamileysem sen bana bebeğimi koruma gücü ver" diye dua etmeye başlamıştım bile.
Kalbim kuş gibi çırpınırken gözlerim dolu dolu aynaya baktım, gözlerimde yaşlar birikmişti ama dudaklarımda heyecan dolu bir tebessüm vardı.
Vanessa birden içeriye girince 15 dakika geçmişti, "Baktın mı?" Diye sordu, kafamı sallayıp "Bakmadım,Korkuyorum" diye mırıldandım.
Bana şevkat ile bakıp sarıldı, "Efsun ona iyi bakacağiz, kocaman bir ailesi olacak.
Üstelik onun abisi benim bu hayatta gördüğüm en güçlü adam olacak, ne olursa olsun hepimiz onu koruyacağız" dedi sakin bir sesle.
Sesi beni biraz olsun yatıştırırken birden beni bırakıp teste koştu ve eline alıp baktı, ben ise sadece onun yüzüne baktım.
Ellerim yanaklarıma tutundu heyecanla.
Önce ifadesiz durdu, sonra dudakları aralandı, göz bebekleri büyüdü, bir bana bir teste bakıp durdu.
Gözlerini kapatınca içimde ki bir yerden kırıldım sandım, hamile değildim.
Ellerim aşağıya düşerken omuzlarım çöktü, "Hamile değilim dimi?" Diye sorup arkamı döndüm, "Olsun belki de hayırlısı budur, zaten beklemiyordum böyle bir şeyi" diye konusa konuşa odaya girip yatağa oturdum.
Niye içimde bir boşluk oluştu ki? Agir bana yeter, şuan başka çocuğa gerek yoktu.
Belki daha güzel bir anda, daha sakin bir hayatta bize katılır ve aramızda yaşam bulurdu.
Banyonun kapısı açılınca Vanessa gelip yanıma oturdu, test de ellerinin arasındaydı ama bakmadım.
Başım yerde eğik ve ellerimin arasındaydı, sonra Vanessa'nın kısık ve düşünceli sesini duydum.
"Acaba kız mı erkek mi? Bence kız olmalı ama Agir gibi bir erkek de olsa muhteşem olur" başımı hızla kaldırıp ona baktığımda az kalsın boynum kırılacakti.
Mavi gözleri ıslanmış ve yanaklarından akan damlalar vardı, anında benim de gözlerim doldu.
"Ne?" Diye sordum fısıltıyla.
Yüzüme bakıp elini yanağıma yasladı, "Hamilesin Efsun" deyişi ile gözlerimin önü karardı.
Son hissettiğim şey geriye savurlup yatağa devrilmem olurken son gördüğüm şey Vanessa'nın ayağı kalkıp teste bakarak oynayışı oldu.
Azad Karaaslan yine tekte bana bir hayat daha bahşetmişti.
Hamileydim! Sevdiğim adamdan! Oğlum abi olacaktı!
Kız mı erkek mi bilmiyorum ama kocaman bir ailesi ve herşeye rağmen onu koruyacak annesi olacaktı.
Devam edecek 🩷
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 118.68k Okunma |
7.65k Oy |
0 Takip |
44 Bölümlü Kitap |