25. Bölüm

ATEŞİN DOĞUŞU

ŞEVVAL ALPAR
lavinia_x21

19.10.2018

 

İhtiyaç duymak gururlu kadınlar için bazen azap'dır, kadınların güçsüz olduğunu düşünen insanlar aslında bir kadının en ufak bir şeye ihtiyaç duyduğunda birinden yardım istemeden önce gururuna danıştığını bilmezler.

 

Gurur ise onun önüne binlerce seçenek koyar "Birini seç ama yardım dilenme" diye uyarır.

 

Bazı kadınlar ise birilerinin ondan önce ihtiyaçlarını düşünmesini ve ona danışmadan o sorunu ortadan kaldırmasını dilerler.

 

İşte bu ikinci seçeneğe sahip kadınlar her zaman şanslı olanlardır.

Maalesef ki bu ikisi arasında gidip gelen kadınlar da vardır.

 

İşte o kadınlardan biri Efsun Şanlı.

 

Bacak arasından 10 dakika önce boşalırcasına akan su yüzünden donup kalmıştı.

 

Kasıkları dahi bütün kemikleri kırılıyor gibi acı çekiyordu ama şuan yatağa oturmuş ve derin derin nefes almaktan başka bir şey yapamıyordu.

 

"Geliyor" diye fısıldadı inlemeleri arasında, karnına giren şiddetli ağrı ile Bahar gözleri yaşlarını serbest bıraktı.

 

Ayağı kalkıp hastaneye gitmesi gerekiyordu ama korkuyordu.

Kimsesi yoktu yanında, tek başınaydı ve aylar sonra yanlız olduğuna ağladı.

 

Karnına giren ağrılar canını yakıyordu, nefesi boğazında takılıp kalıyor zorla aldığı bir diğer nefesi geri veremiyordu.

 

Elini karnına sarıp alnından akan terler ile birlikte çığlık attı.

 

"Şimdi olmaz anneciğim, lütfen biraz daha" dese de attığı ikinci çığlıkla birlikte vaktinin olmadigini anladı.

 

Korkuyordu hemde çok korkuyordu, ya bebeğine bir şey olursa?

 

Son kuvvet ayağı kalkmaya çalıştı, başardı da ama karnına giren daha büyük acı ile "AZAD!" diye haykırdı.

 

Acısı büyüktü lakin korkusu daha da büyüktü.

 

Bebeğini kaybetmek istemiyordu, Azad'a dahi mecburdu.

 

"Yardım edin!" Diye bagirsa da sesini duyan kimse yoktu .

 

Masanın üzerinde ki telefona ulaşmak için bir adım attığı o anda giren diğer Ağrı ile dizleri büküldü ve yere düştü.

 

Dudakları arasından kopan çığlık bebeği içindi, "Yardım edin!" Diye bağırdı tekrar gözyaşları arasından.

 

Ayağı kalkamıyordu, vücudu izin vermiyordu.

 

O yüzden telefona ulaşmak için karnını yukarıda tutarak dizlerinin üzerinde masaya doğru emekledi.

 

Emeklerken içli içli ağlamaya başladı, ailesinden uzaktı.

 

Ne annesi ne de babası ona elini uzatamıyordu, tek temennisi Vanessa'nın "Bugün uğrayacağım sana" diye attığı mesajı yerine getirmesiydi.

 

"Canım acıyor! Korkuyorum!" Diye bağırdı bir çığlık eşliğinde.

 

Saç dipleri terlemiş alnından dahi akan terler görüş açısını gözyaşı ile birlikte kapatıyordu.

 

Telefona yine uzanmaya çalıştı, parmak uçlarının değdiği telefonu kendine çekerken hala derin nefesler almaya çalışıyordu.

 

Sesli bir sekilde ağlarken tüm vücudu titremeye başladı, bacak arasından sıcak bir sıvının daha aktığını hissettiği o anda korku ile haykırdı.

 

Bakmaya korktu, kan mıydı akan?

 

"Lütfen yardım edin" dedi dermansız sesi ile, "Bebeğimi kaybetmek istemiyorum, lütfen "

 

Gözlerinin önü kararmak uzereyken daha derin nefesler alıp elinin tersi ile alnını silerek telefona odaklandı.

 

Bacaklarından süzülen o ıslaklık ayak bileğine ulaşınca daha çok ağladı.

 

"Lütfen yardım edin, nefesim gitmesin" dedi elinde ki telefonun ekranını açmaya çalışırken.

 

Açtı açtı ama kimi arayacağını bilemedi, annesi ve babası olmazdı çünkü hiç konuşmamışlardı ve onu sildiklerini düşünüyordu.

 

Halbuki bir telefon etse babasına, iki eli kanda olsa dahi güneşine koşarak gelirdi bilmiyordu.

 

Ailesi orda karanlıkta üşürken o Ağrı içinde titriyordu.

Dudakları arasından derin bir nefes verdi, eli ile karnına sarılarak.

 

Aklına tek bir isim düştü, Azad'dı o kişi ama onu da arayamadı.

Karnına giren en şiddetli acı ile boğazı yırtılırcasına haykırdı.

 

O anda başı nasıl yere değdi bilmiyordu, başını sertçe yere vurduğu o anda telefon ellerinden kayıp gitti.

 

Sırt üstü kendini düzelterek iki eli ile karnına sarıldı, "Ne olur gitme! Ne olur sende bırakma beni!" Diye bağırdı haykırarak ağlarken.

 

Tam o anda kapı çaldı, gözleri anında kapıyı bulduğunda dışarıdan "Efsun ben geldim" diyen Vanessa'nın sesi ile içinde solmuş olan umut büyük bir ışık ile parladı.

 

"Yardım et ! Vanessa yardım et!" Diye bağırdı son bir güç ile.

 

Kalbi kuş gibi çırpınırken Vanessa'nın"Efsun!" Diyen bağırışını duydu.

 

Daha çok ağladı.

 

Kapının kilit yerinden sesler duyunca 1 ay önce Vanessa'nın "Ne olur ne olmaz ben de bir anahtar yaptırayım kendime" sözüne şükretti.

 

Vanessa sanki hissetmiş gibi kendine Efsun'un evinin anahtarından yaptırmıştı.

Kapının şiddetle açılması ile Vanessa kapı eşiğinde yerde yatan Efsun'u gördü.

 

Adımları donup kalırken Efsun'un perişan halı kaskatı kesilmesine sebep oldu.

 

Efsun'un elini ona ağlayarak uzatıp "Lütfen yardım et" demesi sonunda onu kendine getirirken koşarak Efsun a doğru gitti.

 

Baş ucunda diz çöküp "Ne oldu sana böyle?" Diye sordu lakin sesinde derin bir korku ve endişe vardı.

 

Efsun elini karnina bastırarak "Doğum... Doğum başladı Vanessa lütfen hastaneye gidelim" diye yalvardı.

 

Vanessa onun bu haline kahrolsa da soğuk kanlı olması gerektiğini biliyordu.

 

Zira boşuna 1 ay eğitim almamıştı! Evet Efsun'u gördüğü ve zamanla kardeşi yerine koyduğu için gidip doğum ile ilgili eğitim almıştı.

 

Şu kısacık anda Efsun la nefesi bir gibiydi, ne onu kaybetmeye ne de elini karnına kattığı o anda avucuna tekme atan bebekten vazgeçemezdi.

 

Gittiği eğitim merkezinde anneler ve babalar varken o Teyze olarak katılacağını söylemiş ve aksatmadan 1 ay boyunca eğitim görmüştü.

 

Ondandır ki öncelikle hemen saçlarını sıkı bir topuz yaparak yavaşça Efsun'u yerden kaldırdı.

 

"Sakin ol tamam mı? Hiç bir şey olmayacak! Seni hastaneye götüreceğim" dese de Efsun onu duymuyor gibi sadece "Gitmesin, gitmesin" diye sayıklıyordu.

 

Efsun'un kolunun altina girerken "Ambulans yetişmez, bizim gitmemiz lazım" diye mırıldandı.

 

Efsun'dan kopan çığlık yüreğini dağlasa da soğuk kanlı bir şekilde onu evden çıkarmıştı.

 

"Vanessa gitmesin!" Diye bağırıp ağlayan Efsun şuan her ne kadar fark etmese de Vanessa da onun kadar korkuyor ve endişeleniyordu.

 

"Gitmeyecek kelebeğim gitmeyecek" diye teselli vermesi kendini inandırmak istemesindendi.

 

Bütün ailesini kaybetmesi zaten hala onu kanatırken ne Efsun'u ne de şimdiden teyzesi olduğu bebegi kaybetmek onu ölürürdü.

 

Efsun'un alnından akan terler ve dudaklarından kopan çığlıklarla beraber arabasının kapısını açarak onu ön koltuğa yerleştirmiş emniyet kemerini bağlamıştı.

 

Önce Efsun'un alnından ki terleri sildi sonra da sakinleşmesi için "Sadece derin nefesler al, ona hiçbir şey olmayacak " deyip saçlarından öptü lakin Efsun'un acısı büyüktü.

 

Vanessa da olmazsa ne olacaktı halı?

Kimsesiz değildi ama yanında annesi olsun isterdi, ya da Vanessa yerine Azad panik ve endişe ile etrafında dönsün isterdi.

 

Vanessa hızla sürücü koltuğuna geçip gazı kökleyip yola koyuldu.

 

Efsun karnına sarılıp inlemeye ve çığlık atmaya devam etti, Vanessa ise her çığlığında daha çok yüklendi gaz pedalına.

 

"Vanessa onu hissetmiyorum! Bebeğimi hissetmiyorum!" Diye bağıran Efsun korku ile bir çığlık daha attı.

 

Vanessa ecel terleri ve çığlıklar eşliğinde telefonu eline alıp Efsun'un doktorunu aradı , telefon ikinci çalışta açıldığında kadının 'Alo' demesine bile izin vermeden "Doğruyoruz!" Diye bağırdı.

 

Kadın neye uğradığını şaşırıp "Doğruyoruz derken?" Diye sordu şaşkınca.

 

Efsun bir çığlık daha attığında Vanessa panikle "Doğruyoruz be kadın! Bebek geliyor!" Diye bir çığlıkta o attı.

 

Kadın Efsun'un doğumunun başladığını anladığında "Derin derin nefeseler alın, aman alsın! Vanessa Efsun derin nefesler alsın!" Diye panikledi.

 

Doğum doktoru olabilirdi ama Vanessa ve Efsun'u çok yakindan tanıyordu, hele ki Vanessa'nın onu gunde 2 kere arayıp doğum hakkında konuşması daha da paniklemesine sebep olmuştu son haftalarda.

 

Üstelik bazen boşuna aradığını bilip meşgule atsa da yarım saat sonra onu kapisinda buluyordu.

 

"Efsun derin derin nefes alıyoruz duydun mu?!" Diye bağırdı yan koltukta ki kadına, Efsun ise acı ile ona bakıp "Kolaysa sen al!" Diye bağırdı ama gözleri Vanessa'yı bulduğunda onun zaten derin derin nefes aldığını görüp ağlamaya devam etti.

 

"Vanessa kaç dakikaya burda olursun?" Diye sordu doktor doğum haneyi hazırlamalarını söyledikten sonra.

 

Vanessa elinin tersi ile alnında ki terleri silip "Bu gidişle 10 dakikaya ordayım!" Diye cevap verdi.

 

Kadın "derin nefes almaya devam etsin, bekliyorum" deyip kapatacakken tekrar Vanessa'nın bağırışını duydu.

 

"Bana bak! Seninle o kadar konuşmam boşuna degildi doktor! Doğuma bende gireceğim ve o çocuğa ya da kardeşime bir şey olursa hayatına veda et!"

 

Kadın telefonu yüzüne kapattığında "Bunun saçını başını-" diye terslenecekti ki "Vanessa bölüyorum ama birazcık doguruyorum! Hızlı Sür şu arabayi!" Efsun'un bağırışı ile "Tamam biraz daha sık dişini!" Diyerek daha da hızlandı.

 

Vanessa sık sık Efsun'u kontrol ederek nefesini tutmuş bir şekilde yola devam etti, Efsun ise korku ile ile ağlayıp çığlık atmaya.

 

Canı çok yanıyordu ama daha çok yandığı anlar da vardı o yüzden ona bu çığlıkları attıran bebeğine bir şey olur korkusuydu.

Dudakları titrerken gözleri kapanmak için yalvarıyordu adeta ona ama oda bebeği için direniyor gözlerini kapatmıyordu.

 

Vanessa'nın teselli veren sesi uğultu gibi gelmeye başladığında "ne olur bırakma beni" diye fısıldadı.

 

Çenesi dahi bütün vücudu titremeye başladığında bakışlarını bacaklarına indirip sonunda bakmaya cesaret etti o sıvıya, gördüğü kan ile "Hayır!" Diye haykırdı.

 

Vanessa korku ile ona baktığında üstünde ki beyaz elbisenin alt kisminin kan olduğunu gördü, buz kestigi o anda araba hastaneye varmıştı.

 

Hemen arabadan inip kapıya doğru "Sedye getirin!" Diye bağırdı.

 

Hemen Efsun'un olduğu tarafa koşup kapıyı açtı, Efsun'un titreyen kirpikleri ve çenesini gördüğünde gözleri doldu. "Efsun lütfen dayan kardesim, bak geldik" diye fısıldadı kemerini çözerken.

 

Birkaç hemşire ve Efsun'un doktoru onlara doğru koştuğunda "Vanessa bebeğime bir şey olmasın, o da giderse ben ölürüm" diye ağladı.

 

Hemşireler getirdikleri sedye ye Efsun'u yatırdıklarında Vanessa eli arabanın kapısında öylece Efsun'a baktı.

 

Gözlerinden süzülen yaş acı icinde akmıştı, Efsun'u ilk gördüğü an geldi gözlerinin önüne.

 

Eli karnında korku ile etrafına bakan o yeşil gözlerini hiç unutmamıştı, gidip yanına oturduğunda dahi sessizce onu izlemişti.

 

Ara ara gözyaşını eli ile silen ve "Senden başka kimsem yok" diye fısıldayan kadını kalbine o an kardeş diye kazımıştı.

 

Sonra ona dönüp "Merhaba" dediğinde Efsun'un hemen karnına sarılıp irkilmesi kalbini acıtmıştı.

 

"Ben Vanessa" diyerek kendini tanıtmış korkusunu geçirmek için tüm hayatını ona anlatmıştı, Efsun'un üzüldüğünü gördüğünde ise komik şeyler anlatarak gülmesini sağlamıştı.

 

Efsun ara ara karnını okşayıp korku ile karnına baktığında "Ne oldu?" Diye sormuştu.

 

Efsun ise "Bebeğim bugun hiç haraket etmedi, onun için burdayım" demişti.

 

Efsun'dan izin isteyerek karnına dokunmak istemişti, Efsun ise izin vermişti.

Vanessa elini karnına yasladıktan sadece 2 saniye sonra avucunda büyük bir tekme hissetmişti.

 

Efsun o an rahatladı ama Vanessa ilk defa hissettiği şey ile çığlık atıp elini çekmişti.

 

Efsun o gün aylar sonra yüksek sesle kahkaha atmış ve Vanessa'nın elini tekrar karnına yaslamıştı.

 

Vanessa ise yıllar sonra avucunda hissettiği haraketlilik ile ağlamıştı çünkü bu sefer ki tekme sert değil aksine yumuşacıktı.

 

Sanki korktuğu için özür diler gibi tekme atmıştı bebek.

 

İşte o gün hem Efsun hem de hayatında en çok sevdiği ve yeğeni yerine koyduğu Agir ile ilk bağını kurmuştu.

 

Kolundan dürtülünce irkilip geçmişten çıkarak "Vanessa yanıma gel!" Diye bağıran ve içeriye götürülen Efsun'un yanına koştu.

 

"Geldim kelebeğim geldim" diyerek hemen Efsun'un elini tuttu, hemşireler hemen doğumhaneye ilerlerken Doktor Vanessa'nın yanına gelip kolunu tuttu.

 

Vanessa ona döndüğünde "Doğuma ben değil arkadaşım girecek" dedi telaşla.

 

Vanessa'nın kaşları çatıldı, "Ne demek ben girmeyeceğim!" Diye bağırdı sinirle, Efsun'un bütün degerlerini bu kadın biliyordu ve 1 aydır onunla iletişime geçip bebeğin durumunu bilen de.

 

"Vanessa Efsun'un daha 2 haftası vardı, bugün başka bir hastamin doğumu var ve beni bekliyorlar. Merka etme gelecek olan doktora her şeyi anlattım, yanlış bişi olmayacak işinde iyidir" dedi.

 

Vanessa"Onlara bir şey olursa-" diyecek oldu ama kadın ona tebessüm edip "İyi olacaklar" dediğinde hemen doğumhaneye Efsun'un yanına gitti.

 

İçeriye girdiğinde Efsun'un bağırışını duyup hemen yanına koştu, baska bir doktor içeriye girip "Efsun hanım şimdi ıkınmanızı istiyorum" dedi bacaklarının arasina yerleştiğinde.

 

"Sen kimsin! Doktorum nerde?" Diye çığlık atan Efsun'a Vanessa durumu anlattı.

 

"Efsun hanım rahim ağzınız dar ama bebek kanala girmiş durumda, sezaryena alamam sizi o yüzden ıkının" dedi.

 

Efsun gür bir çığlık eşliğinde ıkındığında Vanessa da onunla beraber ıkındı, "Hadi Efsun!" Diye çığlık atan Vanessa Efsun'un ona dönen ölümcül bakışı ile yutkundu.

 

"Kolayse sen doğur!" Diye bağırmasına ses etmedi çünkü doğursa bile bu kadar acı çekmezdi.

 

Efsun dakikalarca çığlık atıp ıkındı, Vanessa ise sürekli onun alnında ki terleri silip elini bir saniye bile bırakmadı.

 

Efsun'un tırnakları elini kanatsa da bir saniye olsun elini çekmedi, ara ara ağladı, ara ara onunla beraber ıkındı ve Çığlık attı.

 

"Kafası geldi! Daha çok ıkının!" Diye bağıran doktor ile Efsun'un sırtı uzandığı yerden havalandı ve haykırarak tüm gücü ile "Azad!" Dedi ıkınmalarının arasından.

 

Doktor da zorlanıyordu çünkü hayatında girdiği en zor dogumdu, Agir'in doğumu tam 3 saat sürmüştü.

 

Efsun'un dermanı kalmamış olsa da bebeğinde bir şey olur korkusu ile daha güçlü bağırdığında Tırnakları Vanessa'nın derisine girdi, sonunda

"Geldi!" Diyen doktor kahkaha attığında Efsun rahatlamış olmanın verdiği hisle sirtini tekrar arkasına yasladı.

 

Efsun gözlerini tavana dikti. Aklına, ardında bıraktığı her şey geldi. O gidiş… o sessizlik… kalbindeki boşlukla çıktığı yolculuk. Ama şimdi, içindeki o küçük mucizeyle yeni bir başlangıç vardı.

 

Gözyaşları yüzünden süzülürken tebessüm ederek doktorun eline aldığı bebeğin sırtına baktı.

 

Kumral saçlarının gür olduğunu gördüğünde bir gözyaşı şakağına doğru süzüldü.

 

"Aman Tanrım" diyen doktorun şaşkın sesi ile yerinde dikleşip ona baktı, ve bebeği neden ağlamıyordu?

 

"Doktor bebeğim neden ağlamıyor?" Diye sordu korku ile, Vanessa da aynı korku ile doktora baktı ama doktor gözlerini bebeğin yuzunden çekipte ona cevap vermedi.

 

Hemşireler dahil herkes bebeğine bakıyordu, "Doktor!" Diye yükseldi, "Bebeğim neden ağlamıyor?!"

 

Doktor sonunda ona baktığında "İnanılmaz" diye fısıldadı zira ilk defa bir bebeğin göz rengini doğar doğmaz bu kadar net görmüştü.

 

"Ağlamıyor çünkü şuan bize bakıyor ve sanırım çok sinirli" dediğinde Efsun ile Vanessa birbirine baktı.

 

"Ve Efsun hanım tebrik ederim, turp gibi bir oğlunuz oldu" dedigini duydu doktorun.

 

Kahkaha atıp Vanessa'ya baktı, Vanessa hemen eğilip onun yüzünü terlemesini umursamadan öptü.

 

Doktorun makasla bir şey kestiğini gördü göz ucuyla ama gözlerini bebeginin sırtından alamıyordu, beyaz teni ve kumral saçları bile hüngür hüngür ağlama isteğine sebep oluyordu.

 

Doktor bebegi bir örtüye sarıp ona uzattığında titreyen ellerini bebeğine uzattı.

 

Oğlunu göğsüne verdiklerinde, göz göze geldiler. Küçücük, sıcak, mis kokulu bir mucize… O an her şey silindi. Kırıklar, terk ediliş, yalnızlık… Yerini tarifsiz bir sevgiye bıraktı.

 

Bebeğini kucağına aldığında gördüğü şişkin yüze baktı.

 

Yüzüne bakması yalnızca iki saniye sürdü çünkü bebeğinin gözleri anında onu kendine çekmişti.

 

Alev gibi yanan bir çift göz...

 

Doğrudan onun gözlerine bakıyor adeta "Ben babamın oğluyum" diyordu.

 

Seyrek olan kaşları çatık, kirpikleri ise kaşlarına değiyordu.

 

Dudakları büzülmüş olsa da yanaklarında ki gamzeler çok belliydi.

 

"Efsun o çok güzel" diyen Vanessa'nın ağlayan sesi bile gözlerini oğlunun gözlerinden çekmesine sebep olmadı.

 

Ve o anda dudakları tek bir isim söyledi "Agir"

 

Vanessa ise burnunu üstüne silip "Ağır mı? Hâlbuki küçücük" deyip bütün duygusal anın içine etmiş ve doktorları gülme krizine sokmuştu.

 

Üstelik Efsun bebeğinin dudaklarının kıvrıldığını gördüğünde aklının başından uçacağını sanmıştı.

 

Anlaşılan oğlu Teyzesinin sesini duymuş ve şimdiden ona gülmeye başlamıştı.

 

"Efsun hanım Azad beyi çağıralım mı?" Diye sorduğunda Efsun'un gözlerinden akan bir damla yaş bebeğinin alnına damladı ve odayı bir bebeğin ağlama sesi doldurdu.

 

İnce, titrek ama hayat dolu bir ses…

 

Efsun ağladı, gözyaşı bebeğinin alnına düştü ve bebek o an alın yazısında ki babasızlığı anlamış o yokluk için odayı ağlayarak ineltmişti.

 

Agir'in yüreğine o an annesinin gözyaşı dokunmuştu.

 

Vanessa da onlarla birlikte ağladığında doktora dönüp "Yok babası, onu annesi ile teyzesi büyüyecek" deyip terslemişti.

 

Doktor "Özür dilerim ben 'Azad' diye haykırınca-" diyecek oldu ama "Onun annesi de babası da benim" diyen Efsun'un sesi cümlesini yarım bıraktı.

 

Efsun eğilip bebeğinin alninda ki gözyaşını dudakları ile sildi, alın yazısının ömür boyu aynı kişinin yokluğu ile geçmesine engel oldu.

 

Agir sadece bir süre babasız kalacaktı ama annesinin alnında ki gözyaşını silmesi tüm hayatının o yoklukta geçmeyeceğini anlamasını sağladı.

 

Ve Agir sustu...

 

Annesinin gözlerine baktı, küçük kafasını annesinin kalbinin üzerine yasladı.

 

'Hep yanında olacağım' der gibi.

 

"Ağlarsan seninle ağlarım' der gibi.

 

'Omuzlarında ki yükü daha ağır etmeyecek, o yükü seninle taşıyacağım' der gibi.

 

Efsun oğluna bakarak güldü, Vanessa ise onlara kocaman sarılarak "Biz üçümüz, çok güçlüyüz" dedi kahakha atarak.

 

Efsun güldü ona bakıp ama oğlunun onlara bakarak güldüğünü görmedi, oğlu teyzesine de annesine de çok düşkündü bunu zamanla göreceklerdi.

 

O andan itibaren Efsun sadece bir kadın değil, bir anneydi. Geçmişin gölgelerinden sıyrılıp kendi ışığını doğurmuştu. Agir, yalnızca bir bebek değil, yeniden başlama cesaretinin adıydı.

 

Efsun, gücünün son kırıntısıyla başını çevirip bebeğine baktı.

 

Minicik, kırmızı, elleri yumruk gibi sıkılmış…

 

Ama bir mucize gibi bakıyordu.

 

Kucağında onu tutarken, dünyadaki her şey sustu. Zaman durdu.

Ve o an, Efsunn’un içinden bir söz yükseldi.

Dudaklarından değil… Kalbinden.

 

“Babasız büyüyeceksin, oğlum ama asla sevgisiz büyümeyeceksin...Dizlerin kanarsa, ben üfleyip geçireceğim.

Gecen karanlık olursa, ben ışığın olacağım.Senin için hem anne olacağım,hem eksik kalan her şeyin yerine yüreğimi koyacağım."

 

Efsun bebeğini göğsüne bastırdı.

Sadece bir çocuk doğmamıştı o gün.

 

Bir anne doğmuştu. Ve içinden edilen bu yemin,

 

o çocuğun hayatındaki ilk gerçek sevgiye dönüşmüştü.

 

O çocuğun fark edilmeyecek hatta yok bile denilecek bir nokta ile gözüne düşmüştü bu sevgi.

 

Agir... Annesinin en büyük dayanağı en sağlam sığınagı olacaktı.

 

 

 

 

 

 

🥹🥹

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 14.07.2025 18:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş