11. Bölüm

7- GERÇEĞİN İLK ADIMI

lavinia
laviskoo7

Enerji savaşçısı mızrağını savurup saldırıya geçtiğinde, hızla geri çekildim. Hareketleri o kadar akıcı ve keskin bir ölümcüllükle doluydu ki her hamlesi beni zorladı. Onunla başa çıkabileceğimden emin değildim, ama korku gözlerimi karartmıyordu. Savaş alanı, her şeyin sınandığı yerdi ve burada bir seçimim yoktu.

 

Mızrağımı iki elimle sıktım ve savaşçıya doğru bir adım atarak savunmaya geçtim. Hareketlerim çevik ve sezgiseldi. Ancak savaşçının hamleleri, gücümün yetersizliğini her seferinde gözler önüne seriyordu. Mızrakların çarpıştığı her an, içimde derin bir yankı yaratıyordu. Sanki geçmişimin izlerini taşıyan bir gölgeyle savaşıyordum.

 

Enerji savaşçısı bir anda geri çekildi ve gözlerindeki parıltı daha da yoğunlaştı. “Senden bir şey eksik,” dedi. Sesi sert ve sanki yargılayıcıydı. “Geçmişinin yankısını taşıyorsun, ama o yankı boş bir kabuktan ibaret.”

 

Sözleri içimde derin bir yara açtı. Herkesin gözleri üzerimdeydi, fısıldayanlar bir kez daha sessizliğe büründü. Ellerim titremeye başladı. Mızrağı sıkıca kavrayarak savaşçıya doğru bir kez daha hamle yaptım, ancak o bir anda görünmez bir duvar yaratmış gibi beni geri püskürttü. Dizlerimin üzerine düştüm. o sırada dedikleri beni gaza getirdi ve o sırada zihnimden bir ses bana talimat vermeye başladı.

"boynunu korumasız bırakıyor orayı hedef al"

ilk önce biraz garip hissetsem de talimatlarını uygulamaya başladım. karnımı hedef aldığında mızrağı döndürüp tüm gücümle mızrağına vurup mızrağını düşürdüm bütün bahçede uğuldamalar varken mızrağın arkasını karnına geçirip boynuna mızrağı doğrulttum.

 

Savaşçı ileri geriye bir adım attı ve ekledi “ şuan kazanmış olabilirsin ama Kendi gücün olmadan, bir savaşçı olamazsın. Drakoria’nın mirası bile seni kurtaramaz.”

ve yerden mızrağı alıp tam karnıma geçirecekken yere düştüm

Tam o anda bir ses geldi. Derin ve yumuşak bir tını salonda yankılandı. “Yeter artık.”

 

Herkesin başı o yöne döndüğünde, Eğitmen salonun girişinde beliriverdi. Adımları kararlı ama aceleci değildi. O an yalnızca sesi değil, varlığı bile ortamın tüm ağırlığını değiştirmişti. Yüzündeki maskesi hâlâ takılıydı ve ifadesi tamamen gizemliydi.

 

Enerji savaşçısı, Eğitmen’e döndü ve mızrağını indirdi. Sanki ondan bir emir almış gibi sessizleşti ve yerinde sabit kaldı. Eğitmen, sessiz kalabalığın arasında ağır adımlarla yürüyerek bana doğru ilerledi.

 

yerde oturur bir halde, onun bana yaklaşmasını izledim. Bana ulaştığında, bakışlarını üzerime dikti. Maskesinin ardında gözleri görülemiyordu, ama onun beni dikkatlice incelediğini hissedebiliyordum.

 

“Bu kadar yeter,” dedi sakin ama otoriter bir sesle. Kadın görevliye döndü. “Sınav dediğiniz şey, bir öğrenciyi mahvetmek değil, ona bir şeyler öğretmek olmalı. Bunu unutmamalısınız.”

 

Kadın görevli, Eğitmen’in bu çıkışı karşısında şaşkın bir ifadeyle duraksadı. “Ama mühürsüz biri...”

 

Eğitmen elini nazik bir hareketle kaldırarak onu susturdu. “Mühürsüz olabilir. Ama bu, onun potansiyelinin olmadığı anlamına gelmez. Dora benim öğrencim olacak.”1

 

Salonda derin bir sessizlik oluştu. Bu sözler herkesi şaşkına çevirmişti. Kadın görevli bir şey söylemek için ağzını açtıysa da, Eğitmen’in bakışı onu durdurdu. “Ona rehberlik edeceğim,” dedi kararlı bir tonda. “Bu salondaki kimse onun potansiyelini anlamaya yeterli değil.”

 

Herkes sessizce geri çekilirken, Eğitmen elini bana uzattı. Bir an duraksadım, ama sonra onun elini tutmadım ve ona ters bir bakış atıp ayağa kalktım. Yüzünde bir maske olduğu için ifadesini göremesem de, sesindeki sakin kararlılığı hissetmek yeterliydi.

"kolay bir yol olmayacak. Çabalaman ve korkularının üzerine gitmen gerekecek. Bunu yapabileceğine inanıyorum.”

 

Başımı salladım. Sesim kararlıydı, ama içinde küçük bir titreme vardı. “Hazırım.”

 

Eğitmen, salondaki diğerlerine bir açıklama yapma gereği duymadan arkasını döndü ve yürümeye başladı. “Beni takip et.”

 

Salonun sessizliği, bizim adımlarımızın yankılarıyla dolarken, arkamdan gelen fısıldaşmalar yeniden başlamıştı. Ama artık önemli değildi. Eğitmen’in sözleri ve kararı, benim için yeni bir başlangıçtı. Maskesinin ardında ne sakladığını bilmiyordum, ama bu yolculukta onun rehberliğine ihtiyaç duyacağım açıktı.

Eğitmen’in peşinden ilerlerken, içimde bir yandan karmaşık duygular dolaşıyor, bir yandan da adımlarım kararlı bir şekilde yere basıyordu. Salonun gerisinde kalan kalabalığın fısıldaşmaları hâlâ kulağımda yankılanıyordu, ama zihnimi onlardan uzak tutmaya çalıştım. Sadece Eğitmen’in ardında ilerlemeye odaklandım.

 

Koridorun taş duvarları boyunca uzanan meşaleler, soğuk ve ürkütücü bir ışık yayıyordu. Sessizlik, yalnızca ayak seslerimizle bozuluyordu. Eğitmen’in adımları yavaş ama kesindi. Yürüyüşünün her bir ayrıntısı, kontrol ve özgüvenle doluydu.

 

Bir süre sonra büyük, demir bir kapının önünde durdu. Kapının üzerinde, karmaşık semboller ve işlemeler vardı; her biri, kadim bir gücün izlerini taşıyor gibiydi. Eğitmen, kapının önünde bir an duraksadı ve ardından yavaşça kapıyı açtı. İçeride geniş bir oda vardı. Duvardan duvara kitaplarla dolu raflar, ortasında da büyük bir çalışma masası ve birkaç mızrak sergilenen bir köşe bulunuyordu.

 

“Burası, eğitim odası,” dedi sakin bir sesle. “Ama aynı zamanda düşünmek, öğrenmek ve hatalarını analiz etmek için de bir yer. Burada birlikte çalışacağız.”

 

Odanın atmosferi, yoğun bir bilgeliği ve ağırlığı taşıyordu. İçeri adım attığım anda, bir an duraksadım. Kendimi bu odanın baskısını hissederken buldum. Eğitmen, benim bu tereddüdümü fark etmiş olmalı ki başını hafifçe yana eğdi.

 

“Görkemli görünüyor, değil mi?” dedi, sesinde hafif bir yumuşaklık vardı. “Ama burası yalnızca bir yer. Asıl öğrenmen gereken şey, içindeki gücü nasıl açığa çıkaracağın.”

 

“Benim... gücüm mü?” diye fısıldadım. Sesimde hem bir merak hem de şüphe vardı.

 

Eğitmen, masanın yanında durarak elini yavaşça masanın üzerine koydu. Maskesinin ardında ne hissettiğini göremiyordum, ama sözleri daha derin bir anlam taşıyordu. “Güç, yalnızca bir mühre bağlı değildir. Drakoria’nın mirasını taşıyor olman, bir başlangıçtır. Ama seni tanımlayan şey, ne taşıdığın değil, o taşıdığın yükle ne yaptığındır.”

 

Bu sözler, zihnimde yankılandı. “Ama mühürsüzüm,” diye mırıldandım. “Herkesin bana baktığında gördüğü tek şey bu.”

 

Eğitmen, masanın üzerinden bir mızrak alıp dikkatlice incelemeye başladı. “Herkesin ne gördüğü önemli değil. Önemli olan, senin ne görebildiğin ve bunu nasıl kullanabileceğin. Mühürlerin işlevi, yalnızca bir katalizördür. Sen kendi yolunu seçtiğinde ve kendine inandığında, mühürlerin ötesine geçebilirsin.”

 

Sözleri derin bir anlam taşıyordu, ama benim için hâlâ bir bulmacadan ibaretti. Onun bu kadar sakin ve kararlı olmasını izlerken, kendi içimde daha büyük bir karmaşa hissettim.

 

“Peki, nereden başlamalıyım?” diye sordum, sesimde bir umut kırıntısıyla.

 

Eğitmen, mızrağı masaya koydu ve bana döndü. Maskesinin ardındaki gözleri göremesem de, dikkatlice beni incelediğini hissedebiliyordum. “Önce kendine güvenmeyi öğrenmekle. Mızrağı tutarken ellerinin titremediğini, kararlarının sağlam olduğunu göstermekle.”

 

Yavaşça önümdeki silah rafından bir mızrak alıp bana doğru uzattı. “Bu, senin ilk sınavın olacak. Ama bu kez, savaşçıya karşı değil, kendine karşı.”

 

Mızrağı elimle kavradığımda, içimde hem korku hem de bir kıvılcım hissettim. Eğitmen beni sabırla izliyordu. “Dora,” dedi yumuşak bir sesle. “Herkes seni eleştirecek, geçmişine dil uzatacak, ama yalnızca sen, kim olduğunu kanıtlayabilirsin. Bu odaya her adım attığında bunu hatırla.”

 

Başımı salladım, gözlerimde hem korku hem de bir kararlılık vardı. “Bunu başaracağım,” diye fısıldadım.

 

Eğitmen arkasını dönerek odayı adımlamaya başladı. “Başlamak için yeterince iyi bir söz. Ama asıl mesele, bunu nasıl yapacağını gösterebilmende.”

 

Odanın atmosferi ağırdı, ama aynı zamanda içinde bir umut taşıyordu. Eğitmen’in rehberliğinde, buradan bir cevap bulabileceğime dair bir inanç hissettim. O an, bu yolculuğun sadece bir başlangıç olduğunu biliyordum. Ve bu kez, kendim için savaşmaya kararlıydım.

 

 

Bölüm : 24.01.2025 13:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...