9. Bölüm

5- TANIŞMA

lavinia
laviskoo7

Önümüzde duran adam yüzünde hiçbir duygu belirtisi olmadan bize döndü. “Şimdi sınav başlayacak,” dedi. “Bu, sizin yeteneklerinizi ortaya çıkaracak ve buraya uyum sağlayıp sağlayamayacağınızı gösterecek.”

“Sınav mı?” diye tekrarladı abim kaşlarını çatarak. “Bu tamamen saçmalık. Biz buraya bir sınav için gelmedik!”

“ama isteyerek de gelmedik abi” dediğimde abim yüzüme ters ters baktı

"bu saçmalığa daha fazla katlanamayacağım Dora" dedi abim

Kadın, abimin sözlerine bir an bile aldırmadan konuşmaya devam etti. “Bu sınavın ilk aşaması hayatta kalma. Sloria, yalnızca kendini savunabilenlere izin verir.”

“Ve başarısız olanlara ne oluyor?” diye sordum. İçimde kötü bir his vardı; cevap, duymak istemeyeceğim bir şey olacaktı.

Kadın, beni bir an süzdü. “Sloria, zayıfları geri göndermez,” dedi soğukkanlı bir şekilde.

Bu sözleri duyduğumda, cesaret ve kararlılıkla başımı dikleştirip “kabul ediyorum başlatın şu sınavı” dedim Burada hayatta kalmak bir zorunluluktu ve bu sınav, bizi ya güçlendirecek ya da güçsüz kılacaktı.

Tam o anda, arenanın ortasında yer titremeye başladı. Zemin çatladı ve büyük bir duman bulutu yükseldi. Abimle geri çekildik; Naren hemen yanıma sokuldu. Gözlerimi kısarak baktım ve o dumanın içinden çıkan şey çok korkunçtu

Karşımızda, devasa bir yaratık duruyordu. Gövdesi siyah zırhla kaplanmış gibiydi, kollarında kılıca benzeyen devasa pençeler vardı. Gözleri kırmızı bir ışıkla parlıyordu. Yaratık, korkutucu bir şekilde kükredi ve arenada yankılanan sesiyle tüylerimizi ürpertti.

“İlk sınavınız bu yaratıkla yüzleşmek,” dedi kadın sakin bir sesle. “Hepiniz hayatta kalmayı başarabilirseniz, diğer aşamaya geçeceksiniz.”

Abim öne çıkıp kadına bağırdı. “Ne? Biz silahsızız! Bize saldıran bir canavara karşı nasıl hayatta kalabiliriz?”

Kadın, soğuk bir gülümsemeyle Boran’a baktı. “Zaten silaha ihtiyacınız yok. Gerçek gücünüzü ortaya çıkaran şey, Sloria’nın enerjisidir. İçinizde saklı olan yetenekler, hayatta kalmanızı sağlayacak. Şimdi onları keşfetme zamanı.”

Tam o anda yaratık bize doğru atıldı. Boran hızlıca bir kenara sıçradı, ama yaratığın pençesi yere vurup taşları paramparça etti. Naren çığlık atarak geri çekildi, ben ise tamamen donup kalmıştım. Kalbim deli gibi atıyordu. Ne yapmam gerekiyordu?

 

Boran birden ellerini yumruk yaparak ileri fırladı. O sırada, onun etrafında hafif bir kırmızı ışık belirip parlamaya başladı. Yumruğunu yaratığa doğru savurduğunda, inanılmaz bir güçle yere vurdu ve yaratığın dengesini bozdu. Boran da Sloria’nın enerjisini hissetmişti.

Naren ise bir köşede korkudan titriyordu. Ona doğru koştum, ama tam o sırada yaratığın dikkati ona yöneldi. “Naren, kaç!” diye bağırdım. Ama o, donmuş gibiydi.

Yaratık ona doğru atıldığında, Naren’in gözleri birden parlamaya başladı. Etrafındaki hava garip bir şekilde dalgalandı ve aniden yaratık havaya savruldu. Naren, istemsizce ellerini uzatmış, yaratığı hareketsiz bir şekilde havada tutuyordu.

“Naren, bunu nasıl yapıyorsun?” diye sordum şaşkınlıkla.

“b... bu kendiliğinden oldu,” dedi titrek bir sesle. Ama gözlerindeki parıltı sönmüyordu.

sıra bana geldiğinde yaratık hızla bana doğru koştu ama bir koku solduğunda etrafı koklayıp sonunda gözleri beni buldu yavaşça bana doğru yürüdüğünde bir adım geri çekildim etrafta uğuldamalar varken yaratık yanıma geldi ve önümde eğildi.

Bir dakika ne! yaratık adeta önümde eğiliyordu ben şok içinde yaratığa bakarken bir ses duyuldu

"Yeter"

Yaratık, bir anda kayboldu. Arenada yalnızca biz ve derin nefeslerimiz kaldı. Kadın bize doğru yaklaşıp gülümsedi

“Gördünüz mü? Sloria’nın çağrısına uyan her ruhun içinde bir güç vardır. Şimdi bu gücü nasıl kullanacağınızı öğrenmeniz gerekiyor. Hayatta kalmayı başardınız, ama bu sadece başlangıç. İkinci aşamaya hazır olun.”

Ardından bana bakarak konuştu “sen benimle geliyorsun sen gücünü kullanmadın haliyle mührün ortaya çıkmadı sen biraz daha kalacaksın” abim ve, Naren’e bakarak “onları akademiye götürün”. Dedi.

Kadın uzaklaşırken içimden bir ses, bu dünyada bizi bekleyen şeylerin çok daha zorlu olacağını söylüyordu. Ama artık bir şeyden emindim: Bu dünyada hayatta kalabilmek için kendi içimizdeki güce güvenmek zorundaydık.

Kadının ardından yürümeye başladım. Boran arkamdan bir şey söylemek ister gibi davrandı ama sonra durdu. Naren ise hala korku dolu gözlerle beni izliyordu. Onlardan ayrılmak istemiyordum ama bunu bir seçenek olarak bile sunmamışlardı. İçimde hem korku hem de merak vardı. Mührümün ortaya çıkmaması beni güçsüz ya da farklı mı yapıyordu? Kadın neden beni seçmişti?

Kadının ardından karanlık bir koridora girdik. Yavaş adımlarla ilerlerken, sessizliği yalnızca ayak seslerimiz bozuyordu. Kadın bir an bile arkasına bakmadan yürümeye devam ediyordu. İçimdeki huzursuzluk büyüyordu.

“Benim mührüm neden ortaya çıkmadı?” diye sordum sonunda sessizliği bozan bir cesaretle.

Kadın, bir an durup bana döndü. Yüzü ifadesizdi, ama gözlerindeki keskin bakış beni huzursuz etti. “Senin gücün daha farklı bir şeyden besleniyor,” dedi. “Ama bu gücü ortaya çıkarmak için bir seçime ihtiyacın var. Henüz kararını vermedin.”

“Ne seçimi?” diye sordum, kalbim hızla atıyordu.

“Hayatta kalmayı gerçekten isteyip istemediğine karar verme seçimi,” dedi. “Şu an sende bir direnç görüyorum. Buraya ait olmadığını düşünüyorsun, bunu hissediyorum. Ama buradaysan, Sloria’nın seni seçtiğini kabul etmek zorundasın.”

Bu sözler içimi sızlattı. Haklıydı. Sloria’yı kabul etmiyordum. Hatta buraya ait olmadığımı her fırsatta dile getiriyordum. Ama bu, mührümü etkileyebilir miydi?

Kadın konuşmaya devam etti. “Mührün ortaya çıkmadığı sürece, Sloria seni zayıf olarak görür. Eğer bu dünyada kalacaksan, ya gücünü açığa çıkarırsın ya da yok olursun. Bunun ortası yok.”

O anda önümüzde devasa bir kapı belirdi. Kadın elini kapıya uzattı ve bir sembol belirerek kapıyı açtı. Kapı ağır bir gürültüyle açıldığında, karşıma başka bir arena çıktı. Ancak bu arena diğerinden farklıydı. Burada yalnızca bir kişi vardı: , uzun boylu ve ürkütücü bir adam. Adamın elinde kılıca benzeyen garip bir silah vardı ve yüzü bir maske ile kapatılmıştı.

Kadın bana döndü. “Bu kişi, Sloria’nın en iyi savaşçılarından biridir. Ona ‘Eğitmen’ diyoruz. Seni gücünü açığa çıkarmaya zorlayacak.”

“Ne?” dedim şaşkınlıkla. “Bu bir şaka mı? Ben silahsızım, mührüm bile yok!”

Kadın alaycı bir gülümsemeyle başını salladı. “Silahın yok, ama gücün var. Sadece bunu ortaya çıkarmayı öğrenmen gerekiyor. Eğitmen sana bunu öğretecek. Eğer hayatta kalırsan.”

Sözleri içime bir korku dalgası yaydı. Hayatta kalırsam mı? Demek ki bu bir eğitim değil, bir ölüm kalım meselesiydi.

Eğitmen ağır adımlarla bana doğru yürümeye başladı. Her adımıyla yer sarsılıyormuş gibi hissediyordum. Onunla aramdaki mesafe azaldıkça nefes alışlarım hızlandı. Kalbim deli gibi çarpıyordu.

“Hazır ol,” dedi kadın arkamdan. “Şimdi ya Sloria’nın gücünü kabul edersin ya da yok olursun.”

Eğitmen, kılıcını havaya kaldırarak bana doğru hızla ilerledi. ve kılıcını savurdu hızla geri çekildiğimde bağırdım "Hey! biraz yavaş mı olsan"

o da konuştu "üzgünüm ama bunu yapamam" ve kılıcını bir kez daha savurdu ben ondan kaçarken beni o kadar sinirlendirmişti ki, dizine bir tekme attığımda sonunda biraz da olsa geri çekilmişti ben keyifle gülümserken abimin gitmediğini ve bana bir mızrak attığını gördüm,

Bir dakika ne! mızrak mı?

sanki hayatımda hiç mızrak kullanmıştım. mızrağı tuttuğumda mızrağı elimde döndürdüm bunu yaptığıma kendimde şaşırsam da eğitmen bana saldırırken şaşırmaya bile fırsatım kalmamıştı.

Ama bu sadece başlangıçtı. Eğitmen tekrar harekete geçti, bu sefer daha hızlı ve daha sert bir şekilde. İçimdeki gücü kullanmayı öğrenmek zorundaydım, hem de hemen. Aksi halde bu sınav benim sonum olacaktı.

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 22.01.2025 21:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...