Çocukluğunu hayranlık duyduğu çocuktan zorbalık görmekle geçiren Leyla, bütün özgüvenini ve hayat enerjisini kaybetmişti. İki yaşındayken evlat edinildiği ailesiyle birlikte Halfeti`de geçinirken babasının bir mafyadan aldığı borçları ödeyemediğinden gençliğinin baharında evlenmek zorunda olduğunu öğrenir. Peki ya evleneceği adam iyi biri miydi? Ya değilse? O zaman ne olacaktı? İsteyince boşanabilecek miydi? Ya aşık olursa? Peki ya nefret ederse?

"Benimde bir çikolatam olsa, benimde bir püskevitim olsa anne bana niye almıyorsunuz bizde niye yok." Sesiyle video çekip `benimde bana deli gibi aşık olan bir adamım olsa` yazıp tiktokta paylaştım. Kısa süre sonra kapı çaldı. Açıkçası birinin gelmesini beklemiyordum çünkü şu anda saat gecenin on ikisiydi. Kapının deliğinden baktığımda kimseyi göremedim ve kapıyı açtım. Yerde bir kutu ve içinde bisküvi ve çikolatalar vardı. Hemen sonra telefonuma bildirim geldi. +90 501***: Dediklerin artık var. Yazdığın uzun bir zamandır vardı ama sen fark etmedin.

Bir tarafta kanun… Diğer tarafta kaos… Ve ortalarında istemeden atılmış bir imza. O, yıllardır peşinden koştuğu adamla evlenmek zorunda kaldı. Ama asıl oyun şimdi başlıyor. Çünkü bazı kelepçeler bile kalpten daha sıkı vurur. Düşman mı? Evet. Eş mi? Mecburen. Aşık mı? Henüz ikisi de bilmiyor.