37. Bölüm

Bölüm 24

ALEYSYAAA
lesyamm

Herkese merhabalar

 

yeni bölümle karşınızdayım.

 

Yıldıza basıp oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

 

bölüm size emanettt

satır arası yorumlarınızıda bekliyorum onları okumak ayrı zevk verici 😘

Yoğun duyguyu daha çok hissetmek için Sizden ricam müzikleri açıp okuyun.

 

●●●●●●●●24.bölüm●●●●●●●

 

 

Hangi kadın kocasının ikinci nikahına şahit olmak ister ki.

Bende istemeyen kadınlar arasında olsam da, biraz sonra gözümün önünde kocamın nikahı kıyılacaktı..

Üzerimdeki simsiyah elbise içimin yansıması gibiydi.

Siyahın zıttı, masumiyeti yansıtan beyaz ise o kızın üstünde.

Tüm Mardin bu nikaha şahit olmak için konağın avlusunda toplanmışlardı

Aşiret ağaları avluya dizilen masaların etrafında oturmuş önlerine koyulan çaylarını keyifle içiyorlar aralarında sohbet ediyorlardı..

Kadınlarda terastaki yerlerini almışlardı.

Çoğu kadının acıyarak baktığı gözleri ise, benim üstümde oyalanıyor, aralarında fısıldayarak konuşuyorlardı. Sonuçta ben, başta olacak olan evliliğin üzerine gelen ikinci kadındım. Onlar için konuşulacak bir olaydı. Nikah ne kadar ilk bana kıyılsada , sonradan gelen bendim sonuçta.

Elif başının üzerindeki beyaz şalı düzeltirken kahverengi gözleri alaycı ifadeyle gözlerimi buldu.Yanımda oturan Leyla dizlerimin üzerindeki elimi sıkıca tutup yanımda olduğunu gösteriyordu.

Elif'in gözlerindeki mutluluk hiç olmayacak kadar gerçekti. Hangi kadın mutlu olmazdıki sevdiği adamla evleneceği için.

Bugün için özenle hazırlanmıştı. Uçuş uçuş giydiği beyaz elbise bedenine tam oturmuştu. Kısa saçlarına çektirdiği düz fön, kahverengi gözlerini ortaya çıkartan göz makyajıyla göz alıcıydı. Bu kız gerçekten çok güzeldi.

Acaba Aslan'da onu beğenirmiydi?

Kıskaçlık tüm bedenimi kolaçan ediyordu.

 

Terastan aşağı bakan kadınların 'imam geldi" demesiyle herkes susmuştu.

Benim kalbim ise dışardan duyulabilecek kadar sesli çarpıyordu.

Heyecandan yerinde duramayan Elif, aşağı inmek için ayağa kalktı.Tüm gözler onunla benim aramda gidip geliyordu. Bana attığı son bakışla arkasını dönüp terastan çıktı.

Arkasından da tüm kadınlar ayaklanıp nikahı izlemek için aşağı indi.

Karşımda oturan Sultan hanım gitmeyi tercih etmeyip karşımda otururuyordu. Onun gözlerindeki mahcubiyeti anlıyabiliyordum.

Sonuçta Elif onun yiğeniydi, yüz üstü ortada bırakamazdı.

Gözlerim Sultan hanımına bakarken "Sultan anne" dedim tüm samimiyetimle. Bakışlarını yerden kaldırıp yüzüme baktı. Şaşırmıştı ona anne deme, hele ki böyle bir günde. Ağlayan gözlerinin içi gülerken dudaklarını iki yana kıvırdı.

"sende aşağı in" yanımda oturan Gülfem ve Leyla' ya bakıp. "sizde".

Beni yanlız bırakmamak için inmediklerini biliyordum. Üçüde başını sağa sola sallayıp itiraz ettiler.

"doğru olan bu aşağı inin, bende geleceğim" üçüde şaşıran gözlerle bana baktı. Buna dayanıp izleyeceğimi düşünmüyorlardı.

Onlardan önce ayağa kalkım ve yürümeye başladım.

Ben konağın balkonunda beklerken Leyla ve Gülfem'de benimle birlikte kaldılar, Leyla sağımda Gülfem'de solumda duruyordu. Sultan anne ise merdivenlerden inip kadınların olduğu bölüme geçti.

Ellerimi göğüsümde birleştirip aşağıyı izlemeye başladım.

ASlan ve Elif yan yana oturmuşlar, imamın başlamasını bekliyorlardı. Aslan'ı o kızın yanında otururken görmek bile yetmişti vücudumun titremesine.

Burda olduğumu hissetmiş gibi bakışlarını yukarı kaldırıp gözlerime baktı. Yüreğindeki ateşin yansıması gibiydi bakışları. Tıpkı benim gözlerimin ona baktığı gibi.

Kalpten kalbe yol yoksada şimdi vardı. Bizim için çizilen bu yolda akın akın ilerliyordu duygular ..benim gözlerimden onun yüreğine, onun gözlerinden benim yüreğime ilmek ilmek işleniyordu.

Benim duygularımın harlı aleviydi bakışları. Ne bir kibrite ihtiyaç vardı ne de küçük bir kıvılcıma. Tek bir bakışı yetmişti yüreğimin cayır cayır yanmasına.

 

Dudaklarımı iki yana kıvırıp gülümsedim.

 

"SENİ SEVİYORUM"

 

Bir fısıltı gibi çıkmıştı sesim bunu söylerken. Ne dediğimi ben bile anlamamıştım oysa. Sadece çıkıvermişti öylece.

 

İŞte yine parlıyordu kömür karası gözleri.

Şaşırıp afallamıştı oturduğu yerde..

Gözlerimin içine bakıp söylediğim şeyin gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.

Dudaklarımda ki tebessüm tekrar yerini aldığında, emin oldu.

Gözlerinin içi gülüyordu.

Dudaklarımdan okuduğu söz gerçekti.

O da benim gibi dudaklarını iki yana kıvırdı. Dudaklarını kıpırdatip

"SENİ SEVİYORUM"

Zaman akmayı bırakırken dünya dönmeyi unutmuştu. Vücudumdaki sıvı ılık ılık akarken, midemde kelebekler kanatlanıp uçmaya başladı.

Kocam bana nikahında seni seviyorum dedi..

Bizim birbirimize olan itirafımız böyle mi olacaktı.?

 

ASlan oturduğu yere sığamıyordu. Gel desem koşa koşa gelecek gibiydi. Benimde ondan kalır yanım yoktu. Kollarımı boynuna sarıp delice öpmek istiyor, defalarca seni seviyorum demek istiyordum.

SEn bana aitsin, benim kocamsın dememek için zor tutuyordum kendimi.

 

Ama bunu ne o yapabilirdi ne de ben.

 

Aslan daha fazla dayanamayıp ayağa kalkmak için hamle yaptığı esnada başımı hızla iki yana sallayıp "hayır" diye fısıldadım.

Aslan'ın kaşları aniden çatıldı, yüzü asılırken istemeyerek tekrardan oturdu sandalyesine..

Yanındaki kız Aslan'la göz göze gelebilmek için anı kolluyordu. Ama Aslan birkez bile dönüp bakmıyordu.

 

İmam dua etmeye başladığın da koca konakta tek bir ses dahi çıkmıyordu.

Nefesim daralmaya başladı. Kalbim göğüs kafesime sığmıyordu.

Deli gibi çarpan kalbimin hızı yavaşlamıştı oysa.

Kocamın başka bir kadına daha ait olması... Düşüncesi bile beni çıldırtırken , bir kaç dakika sonra gerçek olacaktı.

 

İçimdeki çığlıkları kimse duymuyormuydu?

 

Aslan gözlerini gözlerimden çekmeden öylece bekliyordu.

İmam, Elif'e bakıp mehir olarak ne istediğini sordu. Elif yanında oturan abisine bakıp derin bir nefes aldı.

 

"Şirketten yüzde otuzluk hisse."

 

Aslan imamın uygunmudur deyişine ağır ağır başını sallayarak onayladı.

 

"sen Ahmet kızı Elif, Osman'dan olma Sultan'dan doğma Aslan Karabeyli'yi kocalığa kabul ettin mi?

 

"ettim"

 

Elif'in tüm heyecanı sesine yansıyordu.

 

"sen Ahmet kızı Elif, Osman'dan olma Sultan'dan doğma Aslan Karabeyli'yi kocalığa kabul ettin mi?

"ettim"

"sen Ahmet kızı Elif, Osman'dan olma Sultan'dan doğma Aslan Karabeyli'yi kocalığa kabul ettin mi?

"ETTİMM"

Elif zaferinin kazanmışlığıyla derin bir nefes çekti içine.

İmamın bakışları Aslan'ı bulduğunda onun bakışları hala benim gözlerimdeydi.

 

"Sen Osman oğlu Aslann. Ahmet'ten olma Nigar'dan doğma Elif Şahin'i zevceliğe kabul ettin mi?"

Tutuldu kaldı Aslan, imamın sorusunu bile duymamıştı.

Benim gözlerime bakarken kolay değildi kabul etmek.

Peki benim için kolaymıydı böyle birşeyi duymak?.

Başımı aşağı yukarı sallayıp onaylarcasına gözlerimi kapatıp açtım.

Aslan'a duyurmak için tekrar etti imam sözlerini.

Aslan derin bir nefes alıp gözlerini gözlerimden çekip "ettim" dedi.

Gözlerime bakıp bunu söylemek zor gelmişti ona.

 

"Sen Osman oğlu Aslann. Ahmet'ten olma Nigar'dan doğma Elif Şahin'i zevceliğe kabul ettin mi?"

 

Acıyla çektiği nefesle "ettim"

 

"Sen Osman oğlu Aslann. Ahmet'ten olma Nigar'dan doğma Elif Şahin'i zevceliğe kabul ettin mi?"

Bakışlarını tekrar çevirdi gözlerime.

Tek bir söz kalmıştı o kadını karısı yapmaya.

Gözlerimizdeki suskunlukla konuştuk birbirimizle.

Sen bana aitsin, ben sana ait....

.

.

.

 

~~~~~~~~~

 

Bir hafta önce

 

Gülfem'in söylediklerinden sonra odama kendimi nasıl attığımı bilmiyorum.

Ağır gelmişti duyduklarım bedenime.

Yatağın kenarına çöküp kollarımı bacaklarıma doladım. Başımı dayadım dizlerime, boşluğu izledim saatlerce. Göz yaşlarım bile akmıyordu artık. Onlarda olacakları kabul etmişti, ağlamanın faydasız olduğunu biliyordu.

 

Avucumun içinde rahatsız eden kağıt geldi aklıma. Başımı kaldırıp elimdeki kağıda baktım. Sıkmaktan buruş buruş olmuştu.

Kağıdı açıp okumaya başladım.

 

Sadece bir yere ait adres yazıyordu. Kimseye görünmeden bu adrese gitmemi istiyordu Yasemin.

 

Kafam iyice bulanmaya başladı. Neden Yasemin bana sadece adres bırakmıştı? Elimdeki kağıdı ayağa kalkıp çantama koydum. Yarın ilk işim oraya gitmekti. Havanın kararmasından dolayı şimdi gitmem göze batabilirdi.

 

Üzerimdeki elbiseyi çıkartıp rahat birşeyler giyip aşağı indim. Sofra hazır olmak üzereydi.

Sultan hanım, Nigar ve Halime otururken kızlarda yemek masasını kurmakla meşgullerdi. Beni kapıda gören Emir koşayarak yanıma geldi. Elimi tutup çekiştirerek oyuncakların yanına oturttu.

Halime bana birşey söylemesede kınayarak bana bakıyordu. Sofrayı hazırlamaya yardım etmediğim için kızsada ağzını açamıyordu.Çünkü sabah Aslan'dan yediği azarı unutmamıştı.

Emirin yanağından öperek "bebeğim ben şimdi annene yardım edeyim, yemekten sonra oynarız olur mu?"

Dudağını büzsede başını sallayarak onayladı.

Ayağa kalkacağım esnada Sultan hanım "kızım sen oyna çocukla, kızlar hallediyor"

 

 

Ben Emirle oynarken uykudan yeni uyanan İpek de bize katılmıştı.

Biz oynarken sofra hazırlanmış, Hakan abi ve Aslan'da işten ggelmişlerdi. Aslan geldiğinde herkese selam verdiğinde dönüp bakmamıştım. Bugün ona açılacak konuyu o bilmesede ben biliyordum. Buda canımı sıkıyordu.

Onlar üstünü değiştirmek için odaya çıktıklarında bizde yemek masasında onları bekliyorduk.

Elif'in neşesi hiç olmadığı kadar yerindeydi.

 

Sessiz geçen yemeğin ardından herkes çaylarını içiyordu. ASlan arada bana laf atsada geçiştirerek cevap veriyor göz temasına girmiyordum.

Figen'in "Aslan ağam Serhat bey geldi" demesiyle bakışlarımız Figenin arkasından içeri giren Elifin abisini buldu.

Yanında karısı da vardı.

Elif sevinçle yerinden kalıp abisine sarıldı.

DEmek Aslanla konuşacak olan abisiydi.Aslanla aynı yaşıtlardı. Gözleri ve yüz yapısı kardeşine benziyordu.

Kısa selamlaşmadan sonra yerlerine oturup çay içmeye başladılar. Aralarındaki sohbet iş hakkındaydı.

Daha çok kendisi konuşuyor sattığı evlerden ve turistlere kiraladığı evlerden böbürlenerek bahsediyordu. İŞinde başarılı olduğunu kanıtlamaya çalışıyor gibiydi.

 

Aslan'ın yüz tipinden ondan fazla hoşlanmadığı anlaşılıyordu. Sohbete fazla katılmıyor Onun yerine Hakan abi konuşuyordu.

 

"ee gelin hanım seninle doğru düzgün tanışamadık" Serhat'ın sözleriyle başımı kaldırıp yüzüne baktım. Gözlerindeki anlam veremediğim bakışlarla bana bakıyordu. Kin, öfke, yoksa begeni mi?

Yüzündeki laubali sırıtışla benden cevap bekliyordu. Yanında oturan karısının gözleri benim ve kocası arasında gidip geliyordu. Kocasının bakışlarından hoşnut değildi. Tıpkı benim gibi.

Tek hoşlanmayan bizde değildik. Aslan kaşlarını çatmış Serhat'a bakıyordu.

 

Başımı dikleştirdim. "Tanışacak neyimiz var ben Aslan'ın karısıyım sadece. Sizinde kim olduğunuzu biliyorum" başımı sallayarak "fazlasına gerek olduğunu düşünmüyorum"

Adamın dudaklarından çıkan küçük kahkaha sinir bozucuydu. Bozulmuştu onu tersleyerek konuşmama ama belli etmemeye çalışıyordu.

Aslan'a bakıp "Aslan ağa senin işin zor, baksana yenge hanım bizi dövecek nerdeyse. Allahtan kardeşim uysalda çok başın ağrımaz"

 

Aklınca bana laf sokmaya çalıp kardeşini yükseltiyordu. Sinirden alt dudağımı dişlemeye başladım. Elif gülüşünü zorla bastırmaya çalışıyordu. Hoşuna gitmişti abisinin onu övmesi..

Aslan sinirden çene kasları gerilme başladı. elindeki bardağı sertce sehpaya koyup

"Benim karım hakkında konuşmak sana düşmedi Serhat!!!" Sesi öfkeli ve sert çıkmıştı.

 

Ayağa kalkıp Sultan hanıma bakarak odama gitmek için müsaade istedim.

Daha fazla onlarla aynı ortamda durabileceğimi sanmıyorum. Hem konuşacakları konuyu duymakta zorunda değildim.

 

 

 

Odama girip pijamalarımı giydim. Saçlarımı da yukardan topuz yapıp yatağa yattım.

Aşağıdaki konuşulan konuları düşünmemek için hemen uyumam lazımdı.

Dalmış olduğum uykudan Aslan'ın sesiyle uyandım.

Kollarını bedenime sarmış sürekli "özür dilerim" diye fısıldıyordu. Saçım toplu olduğu için nefesi enseme çarpıyordu.

Üzerindeki yoğun koku içtiğini gösteriyordu.

"Asyammmm özür dilerim. Herşeyi elime yüzüme bulaştırıyorum." Kollarını kaçmamdan korkuyormuş gibi dahada sıktı.

 

"nikahdan sonra senide alıp gidicem buralardan."

 

Gözlerimdeki yaşlar yastığımı ıslatırken sesimi duymaması için kendimi sıkıyordum.

Defalarca aynı şeyleri tekrar edip durdu.

Peki gerçekten gidebilecekmiydik. Kaçmak çözümmüydü tüm bu olanlara.

 

~~~~~~~~~

 

Sabah uyandığımda Aslan yanımda yoktu.

Banyoya girip duş aldıktan sonra üzerime kıyafetlerimi giyip aşağı indim.

Kahvaltıda ASlan hariç herkes yerindeydi.

 

Kimsenin suratı gülmüyordu. Leyla bile artık Elif'e ters davranmayı bırakmıştı. Fazlasıyla sakindi.

Evin neşesi Furkan da sessizdi. O en garip anlarda bile soğuk espiri yapan biriyken suspus olmuş önündeki yiyeceklerle oynuyordu.

Nigar şen kahkasıyla Elif için alışverişe gideceklerinden bahsediyorlardı. BU da evden çıkmam için güzel bir fırsattı.

 

Kahvaltıdan sonra Sultan hanımları Furkan alışverişe götürmüştü. Halime bile bana nispet yapar gibi onlarla gitmek istemişti. Sanki gidip gitmemesi çokta umrumdaydı.

 

Gülfem, ders çalışacağını söyleyerek odasına çekilmişti.Leyla da çocuklarla ilgileniyordu.

 

Çantamın içine gerekli malzemeleri koyup odadan çıktım.

Leyla'ya Zehra ile buluşacağımı söyleyledim. Odam da beni bulamayınca panik yapmasını istemediğim için ufak bir yalan söylemek zorunda kalmıştım.

Çağırmış olduğum taksi konağın önünde bekliyordu.

KOrumalara yakalanmak istemesemde bakışları üzerimde olan bana doğru yürümeye başladı.. Saygıda kusur etmemek için ellerini önünde birleştirdip karşımda durdu. "hanımım bir yere mi gidiyorsunuz?"

 

Sesimi olabileceğine doğal çıkartıp "Zehrayla buluşacağım" deyip hafifce gülümsedim.

Gözlerini yolda bekleyen taksiye çevirip " biz bırakalım sizi".

Başımı hemen iki yana sallayıp " Hiç gerek yok. Takside gelmiş buraya kadar onla giderim ben" cevap vermesini beklemeden koşar adımlarla taksiye bindim. Taksici biraz ilerledikten sonra çantamdaki adresi çıkartıp uzattım.

Kırk dakikayı geçgindir yoldaydık. Mardin'den çıkmış köy yollarına girmiştik. Beni neyin beklediğini bilmiyordum.

Bu kadar uzak olması tedirğin etmedi değil. Keşke korumanın beni bırakmasını kabul etseydim.

Taksinin durmasıyla geldiğimizi anlamıştım. Taksimetredeki fiyatı taksiciye ödeyip raban indim.. Burası baya eski bir köy eviydi. Tahtadan olan avlu kapısını açıp içeri girdim. İn cin top oynuyordu resmen. Şuan beni burda öldürseler kimsenin haberi dahi olmazdı.

Evin kapısını çalmak için yürüdüğümde, elinde çamaşır sepetiyle Yasemin içerden çıktı.

Onu görmemle derin bir oh cektim. Demekki kimse beni öldürmek istemiyordu.

Yasemin de beni görünce elindeki sepeti yere bırakıp bana doğru gelmeye baladı.

Kollarını açıp boynuma sarıldı. Sıcacık olan sarılmasına hiç beklemeden karşılık verdim.

 

~~~~~~~~~

Küçük çardağın oraya geçip oturmuştuk. Yasemin tepsideki kahveyi önüme koydup, kendi kahvesinide masaya koydu.

 

"beni buraya neden çağırdın Yasemin. Hem Kezban abla senin Urfaya gittiğini söylemişti, neden kaçar gibi gittin konaktan bir hoşçakal bile demeden üstelik" Yasemin başını önüne eğmiş benim sitemle sorduğum soruları dinliyordu.

"Asya abla" dedi ağlamaklı sesiyle. "ben kaçmak istemedim ama zorladılar beni"

Meraklı gözlerim tırnaklarıyla oynayan eline kayıyordı. Çatılmış kaşlarımla Yasemine doğru dönüp cenesinden tuttum. Başını kaldırıp gözlerinin içine baktım "Yasemin, canım herşeyi eksiksiz anlatırsan anlarım ama böyle kafam allah bullak oluyor"

Yasemin gözünden akan bir damla yaşla dudaklarını iki yana kıvırdı. Cesaretini toplamak istermiş gibi derin bir nefes aldı.

"sizin düğününüz olacağı gün duymamam gereken şeyler duydum. Ama yemin ederim Asya abla kimseyi özellikle dinlemedim sadece sizin adınız geçince merakıma yenik düştüm." Yaseminin sözlerini kesmemek için kısaca "neyi duydun?" dedim.

"Nigar hanım ve Elif hanım konuşuyorlardı. Nigar hanım kızına kızıyordu. Birşeyi de beceremiyorsun abinin daha fazla tahamülü kalmadı diye bağırıyordu.. Elif hanımda ağlayarak dedi ki" titreyen gözleriyle gözlerime baktı "Aslan bir kere bile beni görmedi. Yıllarca gözüne baktım ama iki günlük kadına baktığı gibi bana bakmadı. Soyunup koynuna girdim ama.... o sarhoşken bile dokunmadı banaa"

Yasemin'in sözleri fırtına gibi esmeye başladı etrafımda. Duyduklarım doğrumuydu?

Kulaklarımdaki uğultu Yasemin'i diğer söylediği şeyleri duymamı engelliyordu.

 

Aslan o kızla birlikte olmamıştı.

 

Kalbim göğüs kafesimi delercesine hızla atıyordu.

Nasıl bir insan böyle birşey yapabilirdi? Günlerce nasıl bir yalana korkusuzca devam edebilirdi.?

Kendisini sevmeyen bir adamı yalanlarla nasıl kendine mecbur kılabilirdi?

Nasıl?

Nasıl?

Nasıl bir insan bu kadar cani olabilirdi?

 

Yasemin'in elime dokunmasıyla irkilerek kendime geldim. Beynimdeki sorular acımamızca dönüp dolanıyordu.

 

"özür dilerim Asya abla o gün bunları sana söylemeye geldiğimde olanları sende gördün. Nigar hanım beni sonrasında da tehdit etti. Herşeyi duyduğumu inkar ettim ama şüphelendiği için gönderdi konaktan."

 

"Seni neyle tehdit etti o kadın!!" içimdeki öfke sesime yansıyordu. Gidip onları parçalamamak için zor tutuyordum kendimi.

Günlerce Aslan'a yaşattıkları acı kendi acımdan daha büyük geliyordu.

 

Yasemin daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladı. "sattıldığım adama geri göndermekle tehdit etti. Annemide konaktan kovup babam denilen o adama geri göndereceğini söyledi"

Başını iki yana salayıp hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. "annem babama gidemez abla, ben dayanırım katlanırım ama o artık yapamaz. Yıllarca içkisine, hakaretine, dövmesine katlandı, tam yüzü gülmüşken ben onun o hayata geri dönmesine dayanamam. Ama senin de acı çekmene izin veremezdim" Kollarımı boynuna sarıp ağlamaya başladım. Eğer o olmasaydı ASlan da bende böyle bir yalanın içinde savrulup gidecektik.Peki bu kıza yaptıkları, bir insanı caresizliğiyle vurmak hangi kitapta yazardı.

Kollarını benden ayırıp ellerimi tuttu. "abla, Aslan ağam seni çok seviyor.O kızla bir kere bile konuşmadı, konuşmayı bırak aynı yere bile bir kere girmedi.Yemeklerini mutfakta yedi, sofraya bile oturmadı. Günlerce senin kapında bekledi. Sürekli seni merak etti. Gün içinde arayıp yemek yiyip yemediğini sordu bana.. O senin kapında yatmakla kalmadı abla. Sen yediysen yedi yemediysen aç kaldı. Sen uyumadan uyumadı." dudaklarını kıvırıp gülmeye başladı "gerçi kapının önünde ne kadar uyunursa artık"

 

 

İkimizde ağlak gözlerle gülmeye başladık.

Yaşı daha on yedi olan bir kızı nasılda böyle olğun birine dönüştürmüştü yaşadıkları.

Kardeşim yoktu ama yaratan bir kardeş göndermişti bana.

 

Dışadan gelen araba sesiyle gülüşümüz yarım kaldı. Yasemin kimseyi beklemediğini belli eden gözlerle gözlerle kapıya doğru baktı.

Avlunun kapısının açılmasıyla Yasemin'le göz göz geldik.

Gelen Aslan'ın koruması Samet' ti.

Onu burda görmeyi ikimizde beklemiyorduk.

Yüzündeki şaşkınlıkla yanımıza doğru geldi. O da ikimizi karşısında gördüğüne şaşırmıştı.

"Hanımım" dedi ellerini önünde bağlayarak "sizin burda ne işiniz var" gözleri Yaseminle benim aramda gidip geliyordu.

 

~~~~~

Sametin arabasıyla konağa giderken yüzümdeki gülümsemeyi bir türlü bastıramıyordum. Korumalardan dışarı çıktığımın haberini aldıktan nereye gittiğimi öğrenmek için bindiğim taksi durağından buraya geldiğimi öğrenmiş.

Başıma kötü birşey gelmesinden korktuğu için taksiciden aldığı adrese gelmiş. Haliyle Yaseminle bizi gördüğünde rahatlamıştı.

Berat denilen o aşağılık herifle olanlardan sonra Aslan herkesi sıkı sıkıya tembih etmiş her attığım adımdan haberdar olmak istemiş.

 

Dikiz aynasından bana bakan Samet'in de yüzü gülüyordu.

Olanları ona anlattığımda benden daha çok rahatlamışa benziyordu. Ağasına çok fazla değer verdiği belliydi.

Yasemin'i öyle harabe bir yerde bırakmak istemediğim için yanımaza almıştık. Dedesinden kalma derme çatma eski olan evde genç bir kızın kalması uygun değildi.

Bir kaç gün kimseye görünmemesi için Samet'in annesinin evine bırakmıştık. Bu öneride Samet'ten çıkmıştı. Kendisinin eve uğramadığını annesinin yalnız kaldığını bastıra bastıra söylemişti. Ağır abimiz kıza laf söz gelmesini istemiyordu. Sonuçta bekar oğlu olan kadının evinde kalması kolu komşu tarafından dedikodu malzemesi olarak görülebilirdi.

 

"Samet Elif'in abisi Serhat'ı araştır."

Samet dikiz aynasından bana anlamadığını belirterek yüzüme baktı.

"bu işin içinde başka işler var. Nigar denilen o kadın Elif'i sıkıştırırken abisinin sabrının taştığında bahsediyormuş. Aslı astarı neymiş öğren."

Samet başını aşağı yukarı sallayıp "tamam hanımım" diyerek arabayı sürmeye devam etti.

Elif'in Aslan'ı sevdiği belliydi ama bu iş sandığım kadar küçük gözükmüyordu.

 

Araba konağın önünde durduğunda Samet benden önce inip arabanın kapısını benim için açtı. İçeri girmeden önce Samete bakıp "bugün olanlar aramızda, Aslan öğrenmeyecek" şuan için Aslan'ın öğrenmesini istemiyordum. Biliyorum onun için haksızlıktı ama bazı şeyleri kesinleştirmeden anlatmayı uygun bulmuyordum. Sonuçta Elif'in karşısına geçip yalan söylediğini söylesem inkar ederek beni yalanlayabilirdi. O kızdan ve annesinden her şey beklenirdi.

Samet'in ağasından birşey saklamak istemediği yüzünden anlaşılıyordu.

Ona doğru bir adım atım karşısında durdum. Gözleriyle ayağının ucuna bakıyor başını yerden kaldırmıyordu.

"Samet" dedim baskın çıkan sesimle. "Aslan ağaysa, bende hanımağayım. Onun kadar benim sözümde geçerli"

Samet böyle bir tepki beklemediği için başını sallayıp "tamam hanımağam"dedi. Sesi korkmuş gibi çıkmıştı.

Gülmemek için yanaklarımın içini ısırmaya başladım.

Hemende alışmıştım hanımağalığa. Gerçi yakışmadı da değil.

HANIMAĞA.

Elimi omzuna koyup ağır ağır vurdum "aferin" demeyide ihmal etmedim. Sonuçta bizimde bir ağarlığımız vardı..

 

Konağa girdiğimde hemen odama geçtim. Güzel bir duş alıp en güzel elbisemi giydim. Saçlarımı dalgalı fön çekip birazda makyaj yaptım. Akşam yemeğine yetişmek için acele etmem gerekiyordu.

 

Ben merdivenerden inerken Aslan ve Hakan abi içeri yeni giriyorlardı.

Aslan beni baştan aşığı süzüp derince yutkundu. Bakışlarını gözlerimden kaçırmak istesede başarılı olamadı.

"Nasılsın" diyerek yanıma yaklaştı. Sesindeki mahcubiyet içime işliyordu.

. Bense içimdeki heyecanı bastırarak "iyiyim" dedim.

 

Daha fazla kendimi ele vermemek için "hadi üstünü değişte gel" deyip oturma odasına geçtim.

İçeri geçtiğimde Elif ve Nigar'ın üzerinden öfkeli bakışlarımı alamıyordum. Onlar bakışlarımı kıskançlığa yorsalarda sakin olmalıydım. Onların oyununu başlarına yıkana kadar sabretmeliydim.

 

~~~~~~~~

 

Bir haftadır evin içinde ki hareketlilik geçmek bilmiyordu. Elif nispet yapar gibi bizim kattaki odaların birine aldığı yatak odasını kurdurtmuştu.

Tabiki yine sessiz kalmıştım.

Ama sessizliğimi zorlayan tek şey Aslan'a anlatamamaktı.

Sürekli ondan kaçar vaziyeteydim. Kahvaltıda ve akşam yemeği dışında fazla konuşmuyorduk. Gecede o gelmeden uyuyor çoğu zamanda numara yapıyordum. O da sessizce gelip yatıyordu yanıma.

Onun kollarında uyumak huzur vericiydi.

 

~~~~~~~~~~

 

Çardakta oturup kahvemi içiyordum.Samet elinde tuttuğu dosyayla yanıma geldi.

"hanımağam benden istediğinizi yaptım. Tüm bilgiler burda" elindeki dosyayı alıp mavi kapağını açtım.

İçindekiler tamda istediğim türden bilgilerdi.

Serhat denilen adam emlakcılık işinde anlattığı gibi başarılı değildi. Üstelik tefecilerden aldığı paralarla pisliğin içine batmış durumdaydı.

Yüzümdeki mutlulukla Samet'e baktım.O hala elleri önde başı yerde bekliyordu.

"teşekür ederim Samet, sen olmasaydın başaramazdık."

"ne demek hanımağam görevim sizi ve Aslan ağamı korumak" derin bir nefes alıp "şimdi ne yapmamı istersiniz. Serhat'ın ipini çekelim mi?"

 

Dilimi damağıma vurup kaşlarımı kaldırdım."cık..yarına kadar sabret"

 

 

~~~~~~~~

 

 

Bugün büyük gündü. İçim içime sığmıyordu. Üzerime giydiğim siyah elbise intikamımın bir paçası gibiydi.

Mutlu günlerde çok fazla tercih edilmeyen siyah renk, benim mutluluğumun yansımasıydı. Onlar üzüldüğümü sanarken ben elime mendil alıp oynamamak için kendimi zor tutuyordum.

 

Ayağıma giydiğim topuklu ayakkabılarımla aşığı indim. Konak fazlasıyla kalabalıktı. Bunu da özellikle Samet'ten ben rica etmiştim. Sonuçta bugün herkes için özel bir gündü, şahit olmak onlarında hakkıydı.

 

Sultan hanım ağlayan gözleriyle bana bakıyordu. Bu kadının sevgisini çok fazla hissediyordum. Dün yanıma gelip mecburiyetinden bahsetmişti. Ona bildiklerimi anlatamamak canımı yakmıştı.

Kardeşinin onu arkasından işler çevirdiğini öğrendiğinde büyük hüsrana uğrayacaktı.

Ama bugünden sonra her şey açığa çıkacaktı.

 

Konağın balkonunda kocamın nikahını izliyordum. Onun kömür karası gözleri üzerimdeyken sabretmek zordu.

 

İmamın sorusuyla baktı gözlerime.

 

Göğüsümde bağladığım ellerimi serbest bıraktım . Derin bir nefes çektim ciğerlerime

"ASLAN AĞA!!" Sesim tüm konakta yankılanıyordu.

Parılladı simsiyah gözlerindeki ışık.

Yönümü merdivenlere verip ayakkabılarımın çıkarttığı tok sesle aşağı indim.

Herkesin gözleri benim üzerimdeydi. Özelliklede Elif ve abisinin. Nigar telaşla yanında oturan ablasına baktı.

 

Aslan daha fazla dayanamayıp sandalyesini geri ittirerek kalktı ayağa. Bir kaç adım atıp durdu karşımda.

Dudaklarını iki yana kıvırıp baktı mavilerime.

Aramızda bir kaç adımlık mesafe vardı.

"Aslan ağa, senin bu yaptığın hangi kocalık kitabında yazar. Sen benden izin aldın mı ikinci evliliği yapmak için.?"

 

Dudağının tekini yukarı kıvırıp ellerini ceplerine koydu.

 

"iznin yokmudur evliliğe?"

 

Dilimi damağıma vurup "cık.. Yoktur".

 

Derin bir nefes aldı. Rahatlamıştı, gerilen vücudu gevşemişti.

Başını kadırıp avludakilerin üzerinde gezdirdi gözlerini.

"duydunuz..Karım izin vermiyormuş evliliğe"

 

Gülmemek için yanaklarımın içini ısırıyordum.

Elif hızla oturduğu yerden kalktı.

"Aslan ne diyorsun sen" onun sesini bile duymuyorduk ki biz.

Üzerime doğru yürüyüp elini bana kaldırdı. "Her şey senin yüzünden oldu. SEn çıkmasaydın karşımıza bu nikah çoktan kıyılacaktı" Vuracağı esnada kolunu tutup yanağına tokatı yapıştırdım. Özenle yaptığı saçları yüzüne dağılırken gözleri öfkeden kuduruyordu.

Bu kadar tahammül ettiğim yeterdi.

Kolundan tutup kendime doğru çektim. Sesimi kısık tutup "yaptığınız bütün rezillikleri öğrendim. Eğer şimdi susmazsan herkesde öğrenmiş olacak"

Elif'in yüzü şekilden şekile girerken rengi attı.

"yalan, Aslan yemin ederim yalan söylüyor" diyerek bağırmaya başladı. Aslan'a doğru gitmeye çalışınca sıkıca tuttum kolundan. "bundan sonra kocamın yanına yaklaşmayacaksın. Onun adını ağzına dahi almayacaksın!!!"

Tuttuğum kolundan ittirerek bıraktım. O yere sendeleyerek düşerken konağın kapısından Samet ve yanında Yasemin içeri girdi... Şimdi bütün rezillikleri kanıtlarıyla ortaya dükülecekti.

Kocamın yanına doğru adımlarımı attım.

"KOCAMM." dedim gözlerinin içine bakarak "bitti her şey."

Elini belime götürüp kendine doğru çekti.

Önüme gelen saçımı kulağımın arkasına doğru verip "yavrum bir an hiç durdurmayacaksın sandım" Yüzündeki çapkın gülüşle göz kırıptı.

"sen, sen her şeyi biliyordun" Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. O her şeyi öğrenmişti.

Dudaklarını alnıma bastırıp geri çekildi "kaç gündür kaçıp duruyorsun benden, en baştan anlatsaydın ya kıvranıp durmazdın" elimi avucunun içine alıp avlunun kapısına doğru yürümeye başladı. "Aslan nereye daha işimiz bitmedi" daha gerçekleri ortaya dökmemiştim ki nereye gidiyorduk böyle.

Samet'in yanından geçerken "buralar sana emanet, o şefsizleri ben gelene kadar güzel ağırlayın" arkasına dönüp gözlerime baktı

"benim karımla küçük bir işim var"

 

 

●●●●●bölüm sonu●●●●●

 

Sizce yeni bölüm nasıldı??

Buraya kadar gelip okuduysanız yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın.

Satır arası yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. Bölüm hakkında yorumlarınızı eksik etmeyin

sizi seven yazarınız 😘😘

Her zamanki gibi yeni bölümden haberdar olmak istiyorsanız küçük bir yorum yapın. Yeni bölüm geldiğinde beğenip haberdar edicem

 

İnstagramdan reels videoları ve kitaptan alıntılar paylaşmaya başladım takip etmek isterseniz 👉 @aleysyam1

 

 

Bölüm : 22.11.2024 20:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...