38. Bölüm

Bölüm 25

ALEYSYAAA
lesyamm

Herkese merhabalar Ben bu bölümü taslak olarak kaydedeceğime yeni bölüm olarak yayınlamışım. Daha devamı vardı. Ama geç fark ettiğim için okurlarına saygısızlık olmaması için silmeyeceğim. Gelecek bölümüde düzenleyip yeni bölüm olarak atacağım

 

Yıldıza basıp oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

 

 

 

bölüm size emanettt

 

satır arası yorumlarınızıda bekliyorum onları okumak ayrı zevk verici 😘

 

 

 

●●●●●●●●23.bölüm●●●●●●●

 

 

Aslan ağa kimseye aldırış etmeden karısının elini tutup gittiğinde herkes onları izliyordu.

 

 

Avludaki herkes ağızları bir karış açık,olanları anlamaya çalışıyordu.

 

 

 

Hakan kardeşinin bu yaptığına öfkelenmişti. Bir açıklama yapmadan gidişine kızmıştı. Heleki Asya'nın Elif'e vurması olacak şey değildi.

 

 

Hakan sinirden yerinde duramıyordu. Serhat Hakan'ın karşısına geçip "neler oluyor Hakan, Aslan'nın nikahı bozmasıda nedir" Hakan olanları kendisi bile bilmezken ne açıklayacaktı karşısındaki adama.

 

 

Nigar'ın korku dolu bakışları kızının üzerindeydi. Yasemin'i karşısında görünce anlamıştı sonunun geldiğini. Sultan hanım ise yerde ağlayarak oturan Elif'in yanına gitmiş neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Yerde dizlerinin üzerin de harap olmuş şekilde oturan kız sadece kafasını sallıyor defalarca "bitti, bitti" diye tekrar edip duruyordu.

 

 

Elif karşısında duran teyzesine bakıp "o kız yalan söylüyor" diyerek olanları inkar etmeye çalışıyordu. Sultan hanım Asya'nın yalan söylemeyeceğini biliyordu ama neler olduğunu anlamıyordu. Elif neyden bahsediyordu.

 

 

Yasemin kendini dikleştirip başını kaldırarak tüm cesaretiyle Sultan hanımın yanına geldi.

 

 

"asıl yalanı bunlar söylüyor hanımım."işaret pamağıyla Nigarı ve Elif'i göstererek bunlar Aslan ağama oyun oynamışlar" en uygun şekilde olanları anlatmaya çalışıyordu. Konaktaki ağalardan ve kadınlardan çekiniyordu. O bile böyle birşeyi diline getirmeye utanırken onlar nasıl cesaret edip günlerce oynamışları.

 

 

 

Nigar sinirle Yasemin'nin üzerine yürüdü. "sen ne diyorsun hadsiz. Yediğin dayak az gelmiş anlaşılan" diyerek elini kaldırdıp vurmak istedi. Kadının elini havada tutan Furkan "teyzeee geri dur!!" diyerek vurmasını engelledi. Öfkeden yüzü gerilsede arkasında duran kıza bakıp dudaklarını kıvırdı.

 

 

Onu gördüğü için mutluydu.

 

 

Leyla Furkan'ın bakışlarının farklılığını anlamıştı ama şimdi bunun sırası değildi. Yasemin'e bakıp " sen şimdi dersin ki, bu kız “Aslan beni koynuna aldı” diyerek yalan söyledi herkese" Yasemin herkesden çekinirken Leyla inadına sesini yüksek tutuyordu. Bir kaç gün öncesinde Hakan olanları ona anlatmıştı. Elif'e iyi davranması için kocası ona küçük bir uyarıda bulunmuştu.. Heleki Asya'ya yaptıklarından, onu kocasına kadınlık yapmadığını söylerken utanmayan kız için o hiç utanamazdı..

 

 

 

Konaktaki kadınların ağzından şaşkınlık nidaları çıkarken, kınayan gözlerle Elif'e bakıyorlardı.

 

 

Yasemin başını aşağı yukarı sallayıp "aynen öyle Leyla abla. herşeyi duydum." parmağıyla Nigarı gösterip "bu kadın beni tehdit etti konuşmamam için, konaktan kovdu beni."

 

 

 

Hakan duyduklarıyla şok olmuştu. Yıllardır kardeş dedikleri kız nasıl böyle birşey yapabilirdi. O kız için kareşinin gururunu bile düşünmeden ona vurmuştu.

 

 

 

"ağam olanlar bir tek onlarda değil" Samet'in konuşmasıyla bakışlar ona çevrildi. "Serhat da bu işin içinde. Tefecilerden aldığı paralarla bataklığa batmış durumda. Aslan ağam hanımağamına tüm mal varlığını devredince, şirketteki hisselerle paçayı kurtarmaya çalışacaklardı. Ağam adına bir sürü borç almış. Ödeyemeyince de Aslan ağayla evlenecek olan kardeşini öne sürmüş. Ama Aslan ağam, hanımağama mehir olarak mal varlığını vereceğini öğrenen tefeciler tehditte başlamış. Hanımağam araştırmamı istemeseydi bizim haberimiz dahi olmayacaktı." Bunu söylerken hanımağasıyla gurur duyuyordu Samet .

 

Aslan, kardeşleri arasında hakkına düşen payını nikahtan sonra hiç beklemeden karısı üzerine geçirmişti. Bu aşamada Narin'i de düşünmeyi unutmamıştı. Hakkı neyse fazlasıyla onada vermişti.

 

 

 

Hakan'ın kaşları iyice çatılmıştı. Duyduklarıyla şoka girmiş durumdaydı. Babası bu aşağılık adam için o kadar çabalaşmışken onun bu yaptıkları akla mantığa sığmıyordu.

 

Yanında biraz önce dikleşerek konuşan Serhat kaçacak yer arıyordu. Hakan öfkeli gözlerini onun gözlerine dikti.. YUmruk yaptığı elini SErhatın cenesine doğru savurdu. Serhat sendeleyerek yere düşerken Hakan hızını alamayıp yakasından tuttuğu adamın yüzüne ardı ardına yumruklarını indirmeye başladı.

 

 

Kocasını hayranlıkla izleyen Leyla yanında onları izleyen kadınlara bakıp parmağıyla kocasını gösterdi "kendisi benim kocam olur" sanki kimse bilmiyormuş gibi tekrar hatırlatma gereğini duydu. Kocasıyla gurur duyuyordu.

 

 

 

Sultan hanım duyduklarının şokuyla Gülfem'in desteğiyle ayakta zor duruyordu. Yıllarca kol kanat gerdiği kardeşi böyle aşağılık bir şeyi evlatlarına nasıl yapabilirdi.

 

 

Gözündeki yaşlarla baktı kardeşine "yıllarca ekmeğimizi yedin. Kıskançlıklarını laf sokmalarını görmezden geldim. Ama evlatlarıma dokunmayacaktın Nigarrrr!!" Tüm öfkesiyle yüzüne tükürüp "Elimden bir kaza çıkmadan defol git konağımdan" kardeşinin yaptığı,, kızının ona yaptığından daha ağır gelmişti. Çünkü onlar öksüz, üvey anne elinde büyüyen iki kız kardeşti. Zamanında üvey anne elinden çok çekmişlerdi. Sultan hanım ağa karısı olduğu zaman Nigar ablasını çekememişti. Çünkü ona göre o ablasından daha güzel ve gençti.

 

Nigar'ın para hırsı kocasınıda mezara götürmüştü. Zavallı adam aldığı borçları ödeyemeyince kör bir kurşunun kurbanı olmuştu. Tüm Mardin bunu bilsede Sultan hanım kardeşine yinede kolkanat germişti.

 

 

 

Leyla kaynanasının haline üzülmüş "Anne sen kardeşine vuramıyorsun ama bu kadın benim hiç birşeyim değil. Müsadenle!!" deyip Nigarın sağ yanağına tokatını gelişigüzel yapıştırdı. Vurduğu bu kadına hiç acımamıştı. Çünkü biliyordu bu kadındaki para hırsını. Yıllarca kaynanasının iliğini kemiğimini kurutmuştu. Kocasının ölümünü öne sürüp mağdur rolü yapıp, üzerine evler arsalar yaptırmıştı. Ama bu konaktan da gitmeyi hiç istememişti. Çünkü onun gözü yükseklerdeydi. Kendisi ağa karısı olamadıysa kızını ağa karısı yapacaktı.

 

 

Hızını alamayıp Elif'in saçlarından tutup bir tane de ona yapıştırdı.

 

 

Elif çığlıklarla Leyla'nın elinden kurtulmaya çalışıyordu. Ama Leyla tüm hırsıyla tuttuğu saçları bırakmaya niyeti yoktu.

 

Gülfem "Yenge bir de benim için yapıştır." diyerek bağırdı.Zira kendisi annesinin koluna girdiği için vuramıyordu.

 

Leyla Gülfem'e bakıp "o iş bende görümceciğim" deyip tekrar vurdu Elif'e. Gülfem’in yerine yapıştırmıştı bu tokatıda.

 

Boşta kalan elinide Nİgarın şalı arasındaki saçlarından tutup konağın kapısına sürüklercesine götürdü. Kapının önüne geldiğinde çöp torbası fırlatırmışcasına fırlattı ikisinide yere. Yüzlerine tükürüp "daha fazlasını Allahtan bulun" diyerek kapıyı suratlarına kapattı.

 

 

Elif'in hıçkırıkları gözünden akan yaşları Aslan'a olan sevgisinden değildi. Onun da gözü tıpkı annesi gibi her zaman yükseklerseydi. Ağa karısı olmak ona tüm kapıları açacaktı. Aslında onun sevgi sandığı hırsıydı. Aslan ona yüz vermedikçe hırsı bedenini ele geçirmişti.

 

 

O gecede sinsice girmişti Aslan ağanın yatağına. Aslan yeni açacağı mekanın kontrolleri için gittiği mekanda arkadaşı Metin'le bir kaç kadeh içip kafayı bulmuşlardı.

Konağa geldiğinde odasına gidip uyumak istemişti sadece.Günlerin yorgunluğu vardı üstünde. Yurt dışı yaptığı anlaşmalar ve mekan düzenlemeleri üst üstte gelmişti. Odasına girip yattı. Öyle Elif'in dediği gibi ne mutfağa girmişti su içmek için ne de Elif'i görmüştü o gece.

 

 

Pes etmedi Elif,ne olursa olsun artık bu işi bitirecekti. Bir yılan gibi süzüldü odaya.

Aslan'ın uyurken üzerinde boxserından başka birşey olmaması işini kolaylaştırmıştı. Bir tek şey kalmıştı, o da geceye dair küçük bir kanıt. Avucunun içindeki bıcakla elinin ortasından bir kaç damla kan damlattı yatağa. Artık herşey hazırdı onun için. Üzerindeki kıyafetlerini çıkartıp ortalığı biraz dağıtıp girdi yatağa.

Sabah olduğunda Aslan'nın küçük kıyameti, onunsa büyük zaferi olacaktı. Hesaba katmadığı tek birşey vardı.

 

 

Oda Asya'nın zamansız Aslan'ın kalbine girişi.

 

 

Aslan hiç hatırlamadı olanları, çünkü o hatırlanacak birşey yaşamamıştı o gece. Kendinden emin olsada bir yanı karşısındaki kızın bu kadar alçalabileceğine inanmıyordu.

Elif kendi hırslarının kurbanı oldu. Bütün oyunları bir bir ayağına dollandı.

 

<<<<<<<<<<<<

 

Aslan'nın ağzından

 

 

Yanımda oturan kadının varlığı tüm benliğimi huzurla doldurmaya yetiyordu. Ürkek bakışları heyecandan titreyen bedeni. Saatlerce oturup izlenecek seyirdeydi. Dönüp bakamıyordu bile gözlerime.

Ah bir bilse o bakışlara kaç sigara içiler, kaç cana kıyılır.

Ahh ömrüme ömür katan, kokusuna öldüğüm kadın.

 

Ben arabayı sürerken o yüzündeki tebessümle camdan dışarı izliyordu.

"Hanımağam" dönüp baksın istiyordum bana. Heyecanım sesime yansırken, onun beyaz teni kızarmaya başladı.

 

 

Samet'te ona "hanımağam" derkende böyle kızarıyormuydu yanakları. Yoksa bana mı özeldi.

 

 

Siktir!!!!! bu kadın olur olmadık yerde böyle kızarıyorsa kesin beni katil ederdi. Güzelliğiyle akıllara zarardı zaten.

 

 

Cekingen ürkek bakışlarıyla baktı gözlerime. "Aslann" dedi utanmış sesiyle "bana hanımağa deme"

Gözüm yoldayken çarpık gülüşümle "ne deyim o zaman?" ona ne diye hitap etmeme mi isterdiki?. O bana saatlerce kocam desin yeterdi.

 

 

"bilmem" dedi tek omuzunu yukarı kaldırıp indirdi. Biraz önce konağı ayağa kaldıran kendisi değilmiş gibi küçücük kaldı oturduğu yerde.

 

 

"Asyammm" dedim onu kalbimin içine sokmak istercesine.

 

 

Kıvırdı dudaklarını iki yana. Gözlerinin içindeki gülüşü bile saklamıyordu artık.

Bir haftadır kaçıyordu benden. Zehra'nın yanına gidiyorum diye çıktığı ilk günden öğrenmiştim olanları. Samet en baştan anlatmıştı bana. Asya ona ne kadar anlatma desede, o bilirdi ne olursa olsun benden birşey saklamaması gerektiğini. Ama sesimi çıkartmadım, benim küçük hanımağamın neler yapacağını merak ediyordum.

 

Gerçi nikahta az kalsın vazgeçmiş olduğunu düşünmedim değildi. Son dakikaya kadar ecel terleri dökmüştüm. İnsan hiç son kelimeye kadar beklermiydi. İnsafsız hanımağam.

 

Arabayı durdurup emniyet kemerimi çıkarttım. Asya'ya bakıp, başımı hafiften eğerek "hadi gel" deyip çıktım arabadan.

Arabadan inip şaşkın gözlerle etrafına baktı. Onu buraya getireceğimi düşünmüyordu.

 

 

Ben ilk bu yerde vazgeçmiştim ondan. Onun kokusundan, bakışlarından, sevgisinden burda vazgeçmiştim. Onun arkasından bakarken ona yaptığım haksızlığın ne denli büyük olduğunu o gün fark etmiştim. Kendime mecbur kıldığım kadının acısına burda şahit olmuştum. Elif'le olanları burda anlatmıştım ona. Benim kıyametim onun kıyameti olmuştu.

 

 

Yönünü bana çevirip "neden buraya geldik" güneşin batarken yansıyan ışıkları saçlarına ve yüzüne vuruyordu.

 

Arabanın önüne gelip kaputa yaslandım. O da benim gibi yanıma gelip yaslandı. Gözleri cevap vermemi istercesine bakıyordu.

Sıkıntılı bir nefes aldım. "Asyamm." konuya girmek benim için çok zordu. Boğazımdaki düğümü çözmek için hafifce öksürdüm.

"Günışığımm" ne de güzel yakışıyordu bu kelime ona. Batan güneşi bile kıskandıracak derecede güzeldi saçlarının parlaklığı. O mavi gözlerini çevirip benim siyahlarıma baktı.

 

 

"Gitmek için özgürsün artık." sen böyle bakarsan nasıl dayanırım ki ben gidişine.

Kaşlarını çatıp ne dediğimi anlamaya çalışıyordu.

 

"Nikah isteyenede, düğün istiyenede istediğini verdik. Gitmek istiyorsan özgürsün artık." dilimden dökülen kelimeler canımı fazlasıyla yakıyordu. Ama artık o üzülsün istemiyordum. Gitmek istiyorsa özgürdü, yaşamak istediği hayatı hayallerini özgürce yaşayabilirdi. Kimseler karışamazdı artık. Eğer Elif'le nikah kıyılmış olsaydı, nikahtan önce göndermeyi düşünüyordum. Onun daha fazla kırılıp dökülmesine izin veremezdim.

 

Çatık kaşlarını heyecanla kaldırdı. Dudaklarını iki yana kıvırıp gülümsemeye başladı.

 

Gitmek istiyordu..

 

O benden gitmek istiyordu.

 

Bir yanım gitmez diyordu ama heyecandan gülüyordu yanımda.

 

Bir kaç adım atıp karşıma geçti.

 

"gidebilirim artık öyle mi?" heyecandan sesimi titriyordu?.

"haklısın evet, evlendiğimiz için kimse nereye gittiğimin hesabını soramaz bana." Kollarını iki yana açıp arkasını döndü.

 

Uçurumun boşluğunda yankılanacak kadar "özgürümmm" diye bağırdı.

 

 

Gidecekti, kahretsin beni bırakıp gidecekti. Gerçi gitmekte haklı değilmiydi, onu günlerce ağlatan adamdım ben, kim kendi celladının yanın da durmak isterdi ki..

 

Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. O arkasını dönmeden sildim gözümden akmasına müsaade etmediğim yaşları.

 

Döndü yönünü bana, o bana öyle bakerken zoraki kıvırdım dudaklarımı iki yana. Bir adım yaklaşıp durdu karşımda.

 

"şimdi ben özgürüm ya" hevesle salladı başını "istediğim yere gidebilirim değil mi?"

ben seni istediğin yere götürürüm, gitmene gerek yok Günışığım…

 

 

"mesleğimi de yaparım"

benim yanımdayken de mesleğini yapabilirsin Günışığı, gitmene gerek yok…

 

 

"yurt dışınada giderim, İtalya.. Fransa.. İngiltere…istediğim her ülkeye "

Birlikte gitsek olmaz mı?

 

 

O hevesle hayallerini söylerken benim ciğerim parçalanıyordu. Başımı sallayarak onaylıyordum onu ama içim kan ağlıyordu. Çekip vursalar akmazdı kanım.

 

 

"hatta" dedi gözlerinin ışığı parlarken "belki gezilerimde bana eşlik edecek biri de olur" tekrar salladım başımı aşağı yukarı.

 

 

SİKTİRRRR!! Gözlerim duyduğumun şokuyla açıldı

 

 

Siktir ben nasıl düşünemedim bunu. Ya bu kadar yer gezerken dangalağın birine gönlünü kaptırırsa. Onunla tüm dünyayı gezmeye kalkarsa. Yakarım lan o ülkeyi, yedi ceddini s*kerim kimmiş benim karıma yan gözle bakacak!!!!.

 

 

Yaslandığım yerden dikleşerek kalktım. Kaşlarım çatılırken elimi enseme götürdüm. Yumruk yaptığım elimi arabaya indirmemek için dişlerimi sıkıyordum. Nefes alışverişim sıklaşırken koca bir yumruk oturdu boğazıma. Yutkunamıyorum...

 

 

Vazgeçtim demeliydim.Hemen vazgeçtiğimi söyleyip bir ömür benim yanımdan ayrılmak yok demeliydim.

Ama o kedi yavrusu gibi bakarken mavileriyle, nasıl vazgeçtim derdim.

 

 

Dudakları iki yana kıvrılırken gözleri yüzümün her tarafını talan ediyordu. Aramızdaki mesafeyi bir adım atarak kapattı.

 

 

Önce ayaklarının üzerinde yükseldi. Sonra ceketimin yakasından tutup kendine doğru çekti. Nefesi nefesime çarparken dudakları varla yok arası dudaklarıma değdi "bunların hepsini kocam yanımdayken yapmak istiyorum"

bu kadın beni kalp krizinden öbür tarafa göndermeyi düşünüyordu. Hızla çarpan kalbim dudaklarının dudaklarıma değmesiyle hızını dahada arttırdı. Nefesimi kesti.

 

Kalmak istiyordu. Benimle kuruyordu tüm hayallerini. Yanımda kalmasını o kadar çok istiyordum ki, bu kalış berdel yüzünden değil, beni sevdiği için kendi istediğiyle olsun istiyordum.

 

 

Dudaklarıma değen dudaklarının titreyişi bile içimi eritmeye yetiyordu. Bu küçük kadın tüm benliğimi alt üst ediyordu.

 

 

Öpüşüne hiç düşünmeden karşılık verdim. Alt dudağımı acemice öperken, üst dudağını tüm masumluğuyla bana sunuyordu.

 

 

Yine titriyordu bedeni. Onu ilk öptüğüm sokak arasında da tıpkı şu an ki gibi titriyordu. Ayakta duramayacağını anlayıp ellerini omuzlarıma götürüp tutundu. Ona destek vermek için elimi ince beline götürüp kendime doğru bastırdım.

 

Dilim arsızca ağzının içine girerken dudaklarından çıkan ufak inilti, tutmaya çalıştığım tüm duyguları gün yüzüne çıkartıyordu. Hızlı aldığımız nefeslerden dolayı göğüsü göğüsüme çarpıyordu.

 

Beni durdurmadı, geri çekilip öpüşmemize son vermedi.

 

Tüm cesaretiyle karşılık veriyordu.

Ellerim arsızca tüm bedeninde gezinmek isterken kendimi zor tutuyordum. Onun dilini dudaklarımın üzerinde hissetmemle artık durabileceğimi sanmıyorum.

 

 

Ellerimi bacaklarına götürüp destekleyerek havaya kaldırdım. Bacaklarını belime dolarken arkamı dönüp onu arabanın kaputuna orttum..

 

Birbirinden ayrılmayan dudaklarımız şiddetini arttırmıştı. Bir elim açıkta kalan bacağını okşarken diğer elim ensesinden tutuyor, saç diplerini okşuyordu. Belime dolanan bacakları daha fazlasını istercesine sıkarak kendine doğru bastırdı. İkimizin iniltileri birbiriyle çarpışırken durmalıydım. Yoksa karımla ilk birlikteliğimiz arabanın kaputunda başlarken, içinde son bulacaktı.

 

Dudaklarımı dudaklarından, ayırırken nefessiz kalan ciğerlerimize derin nefesler alarak kendine getirmeye çalıyorduk. Benim dudaklarım iki yana kıvrılırken onun gözleri kapalı, öpmekten şişen dudakları hafif aralıktı. Onu günlerce, aylarca bu şekilde izleyebilirdim.

 

Dudaklarımı iki yana kıvırıp gülümsedim. Hiç tepki vermeden öylece bekliyordu. Gözlerini açıp gözlerime bakmaya utanıyordu. Ellerimi alev alev yanan yüzüne götürüp açık dudaklarına kısa bir öpücük kondurup geri çekildim. Biraz önce öpüşen biz değilmişiz gibi şakınlıkla açıldı gözleri. Sesli gülmeye başladığımda oda gülmeye başladı. Bu kadının gülüşüne ölürüm benn.

 

 

Nefeslerimiz düzene girerken, belimdeki bacaklarını gevşetip iki yana sarkıttı. İneceğini anladığım an belinden tutup aşağı indirdim. Güneşin batmasıyla hava serinlemeye başlamıştı.

 

●●●●●bölüm sonu●●●●●

 

Sizce yeni bölüm nasıldı??

 

Buraya kadar gelip okuduysanız yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın.

 

Satır arası yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. Bölüm hakkında yorumlarınızı eksik etmeyin

 

sizi seven yazarınız 😘😘

 

Her zamanki gibi yeni bölümden haberdar olmak istiyorsanız küçük bir yorum yapın. Yeni bölüm geldiğinde beğenip haberdar edicem

 

 

 

İnstagramdan reels videoları ve kitaptan alıntılar paylaşmaya başladım takip etmek isterseniz 👉 @aleysyam1

 

 

Bölüm : 26.11.2024 13:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...