31. Bölüm

26

Ria
leyuza

 

- hazır değil misiniz hala ? Geç kalmak istemiyorum!

 

Merdivenden ağır adımlarla indi kız, dizinin bir karış üzerinde, omuzları açık kabarık pudra bir elbise giymiş, altına ise kalın topuklu açık rugan bir ayakkabı vardı.

 

- hazırız anne!

 

- neden gidiyoruz ki ya?

 

- şu üstünü bir düzeltsene Acar! Ne bu düğmelerin açık?

 

- modası bu anne oynama ya!

 

- Güner nerede? Hazırlanmadı mı hala?

 

- hazırız anne!

 

Bora ve Güner mutfaktan seslendiler.

 

- neden gitmek zorundayız ki? Siz gidin babamla!

 

- oğlum dedi ya, kadın dört yılda bir yapıyormuş bu daveti.

 

- FIFA gibi yani.

 

- bu kadın tasarımcı yavrum. Sizin o takip ettiğiniz ünlülerle iş yapmış bir kadın bu kadın.

 

- OHA! Anne o kadınla tanışmamız lazım.

 

- Bir kaç genç kızı yanında çalıştırdığını eğitim verdiğini biliyorum. Sen neden yapamayasın.

 

- höst kızım ne bu elbise?

 

Güner daha yeni gördüğü Nurun elbisesiyle duraksadı.

 

- giysemeseydin ne kalmış kızım.

 

- karışma kardeşine. Giyer istediğini!

 

- anne saçmalama dört karış dört

 

eliyle gerçekten karşıladı elbiseyi dört karıştı.

 

-güner karışma, yürüyün çıkalım. Ceket al sende.

 

Yahya hiçbirinin yüzüne bakmadan çıktı evden. Bir süredir böyleydi bu. Kimseyle gerekmedikçe konuşmuyor evde bile nadiren gözüküyordu.

 

Yavuzda aynı şekilde. İremin gitmesi onu yıkmıştı. İki ayı geçmişti gideli görmemişti onu mahkeme gününden beri. Haklıydı. Ama özlüyordu.

 

- abi, beraber gidelim.

 

Nurun arkasından seslenmesiyle durdu Yahya. Yüzüne söylemese bile istemiyordu gelmesini.

 

- annenlerle gidin siz ; yavuz, bora Acar, benim arabayla gidiyoruz.

 

Daha da konuşmadı Yahya, gitti arabasına oturdu. Saat sekize geliyordu, 15 dakikaya başlayacaktı.

****

 

Davetiye yeni başlamasına rağmen salon dolmuştu bile. Kapıda bekleyen görevli tarafından masaya yönlendirildiler herkes gibi.

 

Sol tarafta orta denemeyecek kadar kenarda kenar denemeyecek kadar ortada bir masadaydılar. Önde üç masa boştu. Gerisi neredeyse doluydu. ( Masalar 10&12 kişilik fln)

 

Saat sekiz bucuga gelmişken kapıdan üç çift girdi:

 

Özgenler, Akınlar ve Duranlar.

 

Semanın zaferin ve Ömer'in ebeveynleri.

 

Herkesin gözü üstlerindeyken masalara ilerlediler tanıdıklarına selam vererek. Güler yüzle oturdular masalarına.

 

Atalayların gözleri de üstlerindeydi. Onların gelmesine şaşırmışlardı ama İrem neredeydi?

 

- Onların yeri orası mıymış? Yanlış oturdular sanırım. Arkada ki boş masaya geçmeleri gerekmez mi?

 

Herkes farklı düşüncelerdeydi. Nur Ömer'i göremeyince hayal kırıklığına uğramıştı. Zaferin annesini tanıdığındaysa kuzenine yazdı hızla.

 

Etrafa göz gezdirirken bir kaç tanıdık yüz gördü. Yaşıtı kızlar bir masada toplanmış sohbet ediyorlardı. Ayaklanarak onlara doğru yürüdü. Boş bir sandalyeye oturdu

 

- selam kızlar, çok şık gördüm sizi.

 

Diğerleri ilk başta şaşırsalarda konuşmaya devam ettiler.

 

- iyidir. Sende öyle hatta biraz fazla şık olmuşsun sanki?

 

Gerçekten öyleydi,ortama göre biraz abartılı kalıyordu.

 

- her zaman ki halim canım.

 

- ah nurcum, bir kaç duyumum oldu, doğru mu acaba?

 

- ne duyumu tatlım, sen biraz uydurma şeyler duyuyorsun malum.

 

Diğer kızlar kahkaha attılar bu dediğine, konuşan kız ise gülmekle yetindi.

 

- ailenin biyolojik kızı değilmişsin falan işte, doğru değil mi?

 

Yüzündeki gülüşü soldu nurun, nerden duymuştu bunu.

 

- hatta karıştığın kızda-

 

- aaa geldiler!

 

- gelmeyecek diye çok korkmuştum. Tanışmak istiyorum onlarla!!!

 

Kızın sesinin kesilmesiyle rahatladı, arkasını dönüp gelenlere baktığında ise tekrar dondu kaldı. İki çift girmişti salona. Ömer ve İrem , Zafer ve Sena.

 

Niye bütün gözler onlara dönmüştü? Herkes neden hayranlıkla bakıyordu onlara?

 

Erkeklerin elleri kızlarının belinde girdiler içeri. Mükemmeldiler. Erkekler smokin içinde ayrı bir yakışıklı kızlar elbiseler içinde dupduru su gibilerdi.

 

( Elbiseleri istediğiniz gibi düşleyeblirsiniz, lakin sunu unutmayın elbiseleri muhteşem ve tüllü değl)

 

Henüz daha dört adım atmışlardı ki önlerine bir adam geçti. Levent Haznedaroğlu, ülkenin en iyi aksesuar tasarımcısı Levent Haznedaroğlu.

 

- hoşgeldiniz.Gelmeyeceğini düşünmüştüm?

 

- birazcık geciktik yalnızca, sizi gördüğüme sevindim.

 

- bende öyle. Epeydir görüşemiyoruz, yakın zamanda uğrayın bana, yeni bir koleksiyon ayarlıyorum yardımınız dokunur.

 

- tabiki zevkle.

 

Sena ve İreme hitaben konuşmuştu levent bey. Senanın ilgi alanıydı aksesuarlar ve epey yardımı dokunuyordu. İrem ise hem ortağıydı hemde katologlarda yardımcı oluyordu.

 

Esma hanım kenardaki masasında ne konuştuklarını merak etti.

 

- ah kızlarım da gelmiş! Nasıl da güzel olmuşsunuz böyle. Ay öpemiyorum makyajınız bozulmasın kuzularım.

 

Zaferin annesiydi bu, görüldüğü üzere epey yakındı bu üç aile.

 

- asıl size sormalı ne bu güzellik nisa hanım. Buradakilere taş söktürürsüniz valla!

 

- aha💸ha🛥️hah💎hah💰ha! Yok canım sende.

 

(Yapmasam içimde kalırdıŞLUEĞKDPYKSAAORIFMDPFŞDGMĞJCÜVM)

 

- anne çok mu geç kaldık ne zaman geldiniz?

 

- bak bak gör, İrem anne diyor, sen hala Neslihan teyze de senacım!

 

Neslihan hanım müstakbel geliniyle uğraşmayı çok severdi. Sarkastik bir tipti kendisi.

 

- ay Neslihan zaferde bana teyze diyor ayol, vuracağım en son oğlunu!

 

- rahat bırakın çocuklarımı! Ne varmış canım a AA

 

Kadınlar böyle gülüşürken erkekler başka alemdelerdi. İşten başlarını henüz kaldırmışlardı.

 

- kızlarım, gelin bakayım böyle, nasıl güzel olmuşsunuz prenseslerim. Yakışmamış bunlar yanınıza.

 

Zafer babasının sözlerine sitem etti. En son onlarda başka bir masaya oturdular, ardından bir kaç kişi daha katıldı o masaya.

 

Atalayların gözü kardeşlerinden ayrılmamıştı. Çok güzel olmuş diye düşündü Yavuz, çokta mutluyd, onların yanında bir kez olsun böyle gülmüş müydü?

 

-kızlar ben gidiyorum, İremle konuşacağım.

 

- bende geliyorum orası daha cazip.

 

En son üç kişi kalana kadar masa boşaldı.

 

- ee Nur birşey demedin. Karıştırıldığın kız İrem aksay değil mi? Herkesin gözü üstünde olan İrem. Niye sizle değil peki, istemedi mi? Hoş ben olsam bende istemezdim gerçi. Herşey elinde nasıl olsa sonradan gelen kalabalık bir aileyle kim uğraşacak?

 

' kes sesini ' diyerek tısladı Nur. Karıştığı o kızın kimsesi yoktu, hiç birşeyi de yoktu. Kendilerine muhtaçtı ve öyle kalmaya devam edecekti.

 

Yarım saatin sonunda davetiyenin sahibi giriş yaptı salona, Nur gözüne girmek için daha da yakınlaştı duruşunu dikleştirdi.

 

- ilk olarak hepinize hoşgeldiniz diyorum, ufak bir alkış koptu , geldiğiniz için çok teşekkürler. Belirli aralıklarla düzenlediğimiz bu davet bu sefer oluşturduğumuz katoloğun dünya çapında hatırı sayılır bir üne ulaşmasının kutlamasıdır. Bu yolda bana destek olanları da buraya çağırmak isterim.

 

Burak Yılmaz ve İrem Aksay, onlar bu katalogda ve daha nicelerinde en büyük destekçimdiler.

 

Büyük bir alkışla çıktılar sahneye. Ela hanımın yanına

 

Kimin sevgilisiyle kimi arkadaşıyla kimi kardeşiyle kimi kızıyla gurur duyuyordu o an.

 

Esma hanım ise şok içinde bakıyordu onlara, kızını öne çıkarmaktı niyeti, bu kız nereden çıkmıştı?

 

- bu mutluluğumuz tarif edilemez, uzun çalışmalar sonucu hep birlikte böyle bir çalışmaya imza atmış olmak gurur verici. Daha nicelerini yapmayı umuyoruz.

 

İrem konuşmasını bitirdiğinde geri, çekildi, Burak mikrofon başına geçerken beline dokundu hafifçe ' iyi iş ' demekti bu.

 

- bu kesinlikle hepimizin yanımızda olan bize destek veren herkesin attığı büyük bir adım. Şimdiki amacımıza ulaştık artık hedeflerimizi daha da genişleteceğiz bizi izlemeye devam edin.

 

Ve büyük bir alkış daha.

 

- bu arada İrem i bir konuda daha tebrik etmek istiyorum müsaadenizle , ülkenin en iyi müsiki üniversitesine yeteneğinle girmeyi başardığın için tebrik ederim güzelim.

 

Sessizce bir teşekkür mırıldandı İrem. Ardından herkes şarkılar eşliğinde kendi işine geri döndü. Burak ela hanım ve İrem ise bir kaç masayı gezdi.

 

- kızım hayırlı olsun neden bahsetmedin?

 

- bir kaç gün önce haberim oldu benimde , sürpriz olsun istemiştim Rana teyze (senanınanası)

 

- yetenekli kuzum benim.

 

- İrem, konuşalım mı biraz?

 

Arkasında beliren yahyayla irkildi. Masadakiler olayları bildiğinden hoş karşılamadılar Yahyayı.

 

- konuşacak birşeyiniz olduğunu sanmıyorum.

 

İlk konuşan zafer olmuştu, Ömer masada değildi henüz.

 

- ne diyeceksen burada söyle. Hoş diyecek birşeyiniz kaldıysa.

 

Senaydı bu da. Sena ve zafer çifti yeri geldiğinde aşırı dobra olabiliyorlardı.

 

- burada söyle lütfen.

 

Burada olduğunu fark etmemişti İrem, eğer Yahya buradaysa diğerleri de öyledir diyerek bakındı etrafına. Esma hanımla göz göze geldiğinde hızla çevirdi gözlerini.

 

- ben, ben tebrik ederim. Tüm başarıların için. Sessiz bir teşekkür aldı, ve seni özledim. Yemin ederim çok özledim. Ayda bir kere bile olsa lütfen göreyim seni, konuş benimle. Kardeşimi kaybetmek istemiyorum.

 

- bu burada konuşacağımız bir konu değil, ayrıca siz tavırlarınızla iki ay önce niyetinizi gayet belli ettiniz. Yabancı değiliz lakin yakında değiliz. Görürsem selam veririm o kadar, daha fazlasını beklemeyin benden.

 

- abin olmak istiyorum gerçek manada. Lütfen bi şans ver bana!

 

- bende istemiştim. Lakin kimse bana şans vermedi abicim.

 

Arkasını döndüğünde başka bir çaresi kalmadığını anlamıştı Yahya. Çekip gitti oradan.

 

İremin gözleri sevgilisini aradığında, bir kaç kişiyle konuşurken buldu. Konuştuğu kişileri tanıyordu, lakin karşı tarafta biri daha vardı. Rabia. Ömer'in ilk okuldan beri platoniği Rabia.

 

Ömerle yaşıttı ve o kadar yılışıktı ki İrem onu bir kaşık suda boğmak niyetindeydi.

 

- sevgilim...

 

Yanına yaklaşan sevgilisini tek koluyla sardı. Başını eğerek yüzüne baktı.

 

- yavrum, yoruldun mu?

 

- biraz, ama iyiydi.

 

- ah tebrik ederim İremcim. Epeydir görüşemiyoruz nasılsın?

 

- iyiyim canım, sen nasılsın?

 

- iyi ne olsun konuşuyorduk bizde öyle.

 

- davetin onur konuğu da buradaymış. Gel bakayım buraya abisinin gülü

Cenki gördüğünde yüzünde koca bir tebessüm oluştu, ne zaman gelmişti abisi??

- abi gül ne ya keko musun?

- gel kız, büyümüşte gülü beğenmiyor.

Rabianın abisiydi cenk, yirmi beş yaşındaydı. Rabiayı ne kadar sevemezse Cenk i bir o kadar severdi.

Muhabbetleri öylece sürüp giderken, cenk kulağına eğildi,

- karşıda bize bakanları tanıyor musun?

 

 

**************

 

1294 kelime.

Yeni kitap yayınladım bakmak istersenizzz ( lütfen bakın lütfen)

Sonraki bölüm finito :(

 

Bölüm : 05.04.2025 09:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...