
24 HAZİRAN 2019
- .....
Eray ve Yağız’la sinemaya gidiyordum. Çünkü Eray Harry Potter izlemediğimiz için bizi iki saat boyunca kınamış sonra da zorla Harry Potter’ın 1. Filmi olan Harry Potter ve Felsefe Taşı’na getirmişti.
Ben halimden memnunum ama Yağız için aynı şeyi söyleyemeyecektim Yağız bu seriyi çok saçma buluyordu ve filme gitmemek için efor sarf etmişti ama Eray Yağız’ın kartını çalarak önce filmin parasını ödemiş sonra da bir restoranda yer ayırtmıştı.Bunun üzerine de evlerinde onlara oturmaya gittiğimde büyük bir kavga çıkmış ve Eray’ın gözlüğü kırılmıştı.
Eray aslında iyi bir çocuktu eğlenceliydi Yağız Milli Savunma Üniversitesi’ne okumaya gittiğinde babası o ve annesine şiddet uyguladığında ve öldürecek raddeye getirdiğinde 2 yıl boyunca kimseyle konuşmayıp içine kapandığı için 5. Sınıf değildi 3. Sınıftı.Onunla hep kavga etsem de onu en iyi ben anlardım her şeyini bana anlatırdı bir keresinde yanıma gelip “Bıktım bu hayattan Yağmur abla.” dedi.Küçük bir çocuğun ağzından bunu duymak ise en kötüsüydü “Keşke o adam beni o zaman öldürseydi de her gece kabuslarıma girmeseydi. “ bu cümle beni kırk yerimden bıçaklamıştı nefes alamayacak gibi hissetmiştim geçecek diyemedim o gün ona çünkü biliyordum geçmeyecekti.Hep o günü hatırlayacaktı beni düşüncelerimden Eray’ın sesi uyandırdı .
“Ya hızlı yürüsenize film başlayacak.” deyip koşmaya başladı.
Yağız sabır çekerek kardeşine bakıyordu.
Sonunda sinema salonuna girdik Eray heyecanla yerini bulup oturdu ben ve Yağız da yanına oturduk ve film başladı...
..........
Film bitmişti ama hiçbir şey anlamamıştım çünkü Eray film boyunca bütün replikleri ezberlediği için replikleri oyunculardan önce söyleyip durmuştu.Yağız birkaç kez onu uyarıp kafasına vurmuştu ve çeşitli kez uyarı almıştık salondakilerden Eray ise bu durumu takmamıştı çünkü bizi Harry Potter’a getirdiği için çok mutluydu şimdi ise Eray’ın Yağız’dan çaldığı kartla masa ayırdığı restorana gitmek için AVM’den çıkıyorduk Eray heyecanlı heyecanlı bize döndü.
“Ee nasıl beğendiniz mi ilk filmi? “ Yağız göz devirerek Eray’a baktı “ Hiç beğenmedim çünkü filmi izleyemedim aptal herif .“
“Neden?“ diye sordu Eray bu seriye cidden değer veriyordu ve Yağız’ın bu cevabı onu üzmüştü.
“Film boyunca bütün replikleri söylediğin için hiçbir heyecanı kalmadı çünkü mal herif.” dedi bıkmış bir sesle Yağız
“Hayır abi sen bir mugglesın ama Yağmur ablam muggle değil.Di mi Yağmur abla? “ dedi garip bir heyecanla bana dönen Eray.
“Evet .“ dedim onu bozuntuya vermeden “ Hatta binamı bile seçtim “ bu dediğime Eray heyecanla baktı bunu duyduğuna çok mutlu olmuştu.
“Peki binan ne Yağmur abla? “
“Slytherin” dedim kendimden emin bir sesle.
Eray bunu sevmemiş gibi yüzünü buruşturarak baktı “Gryffindor varken Slytherin mi?”
“Evet gayette güzel bir bina bir kere kıskanma. “ Aslında sadece ismi aklımda kaldığı için Slytherin demiştim ama hiç bozuntuya vermeden devam ettim .Sonunda arabaya varmıştık hemen öne bindim ve kapıyı kapattım.
Her zaman ki gibi hemen telefonumu radyoya bağlamıştım Yağız bir şey demeden arabayı kullanmaya başladı ama geveze Eray konuşmadan duramadı.
“Lütfen düzgün bir şarkı aç.” dedi bıkkın bir sesle aslında yabancı bir şarkı açacaktım ama onun inadına Sezen Aksu’dan Kutlama açmıştım bu şarkı Yağız’ı tanıdığım ilk gün dinlediğim şarkıydı o yüzden Sezen Aksu’nun en sevdiğim şarkısıydı.
Memleketime çoktan bahar gelmiştir
Başakları şimdiden göğe ermiştir
Dağlarını gelincik basmıştır
Yer, gök ve yürek çiçek açmıştır
Kirazlar olmadan tez vakitte
Asmanın sürgün veren dallarında
Nergisin, zerenin taç yapraklarında
Seninle baharı kutlamaya geliyorum
Şarkının sözlerine eşlik ederken Eray kulaklarını kapatıyordu ona bakarak güldüm ve devam ettim.
Başımı omzuna yaslamaya
Hayata yeniden başlamaya
Bağında, bahçende, pınarlarında
İçimi yıkamaya geliyorum
Caddelerinde kızlarla oğlanlar
Oynaşıyordur şimdi, ah! Hem de nasıl
Başlayan, biten, tazelenen aşklar
Başlıyor ömrümüzde yeni bir fasıl
Yağız’a bakarak söylemiştim bu kısmı onu cidden çok seviyordum onu sevmek hata sanıp yaptığım en güzel doğruydu. Gülümsüyordu ve bu ona çok yakışıyordu.
...........
Sonunda restoranda gelmiştik ama Eray hâlâ susmuyordu bu çocuk neden bu kadar gevezeydi anlamıyorum her saniye konuşuyordu bazen nefes almayı unutup yine konuşuyordu.
Yemek boyunca Yağız ve Eray’ın didişmelerini ve Eray’ın Harry Potter hakkında söylediği bilgileri dinlemiştim.
Yemekten çıkarken dışarıda bir teyze beni durdurmuştu bana gülümseyerek baktı.
“Canım benim kusura bakma eşin ve ve oğlun seni bekliyor ama içerde çok tatlı duruyordunuz Allah saadetinizi bozmasın inşallah bunları söylemek istedim hadi eşinin yanına git. “ dedi ve bir şey söylememe fırsat vermeden gitti.
Bu teyze nedensizce yüzümü güldürmüştü Yağızı‘ın kocam olması düşüncesi çok güzeldi.
-ŞİMDİKİ ZAMAN-
En son gördüğüm şey karanlıkken şimdi garip sesler duyuyordum neydi bu ses?
“Siktir geberdi mi acaba pışt kalksana. “ beni dürtüp duran biri vardı.
“Anne lütfen beş dakika daha “ deyip döndüm.
“Ne annesi lan kalk akşam oldu iki saattir geberdin sandım burada.”
Gözlerimi panikle açtım karşımda o maskeli adam vardı.Yasemin kokulu adam elimden tuttuğu gibi kaldırdı ve yolcu koltuğuna oturttu.
“Pardon kusura bakma da benim ayağım yok mu beni çekip duruyorsunuz ben çuval mıyım ya!“ diye isyan ettim Yasemin kokulu Adam ise bana garip garip baktı.
“Senin ağzın benim yanıma gelince açıldı onların yanında mum gibiydin maşallah. “ dedi ve arabayı çalıştırdı.
“Sen nerden biliyorsun ?”
“Onların dördünü de sen mi öldürdün ?”
“Kimsin sen? “
Bıkkın bir nefes verdi “Kızım az susta motorun soğusun keşke seni hiç uyandırmasaydım öyle götürseydim. “
“Beni nereye götürüyorsun? “ dedim merak ve korku karışımı bir sesle.
“Öldürüp etlerini yamyamlara dağıtmayı planlıyorum çünkü burda bizimle iyi anlaşması gereken yamyamlar var da.“
Bu dediği midemi bulandırmıştı ama konuşmaktan vazgeçmeyip tekrar konuşmaya başladım.
“Sen kimsin? “
“Bordo Bereli Tahir Kaner.” dedi kendinden emin bir sesle.
Heyecanla ona döndüm “ Yağız Ak’ı tanıyor musun? “
“Hayır.”
“Peki beni nereye götürüyorsun? “
Bu soruma cevap vermedi ama ben vazgeçmedim konuşmaya devam ettim.
“Beni neden kaçırdılar,sen nerden biliyordun ve biliyorsan ilk başta beni neden kurtarmadın?”
“ Ne zaman susmayı planlıyorsun? “
“Hım sorularımı cevapladığın zaman.” dediğimde arabayı durdurdu “İn aşağı.“ dedi.
“Ne? “
“Sana arabadan inmeni söyledim on dakika boyunca yürüyüp kendin geleceksin beynimi siktin kendin yürü gel.”
“ Ama ben bilmiyorum nereye yürüyeceğim?”
“Konuşmaktan kalan beynin varsa onu kullan ve düz yürü “ dedi sinirlenerek “İnmiyorum. “
“İnmiyorsun öyle mi? “
“Evet inmiyorum.” dedim aşağı indi ve benim tarafıma gelerek beni tuttuğu gibi indirdi.
“Hadi Allah ısmarladık. “ dedi ve arabaya bindi şaşkınlıkla ona bakıyordum ve gitmişti.
Arkasından duymasa da bağırdım “Tahir Kaner kendin gelip alacaksın beni buradan! “ Ve yere oturarak beklemeye başladım.
- 2 saat sonra –
İki saattir burda oturup beni almasını bekliyordum ve yağmur yağacak gibiydi bulutlar çıkmıştı Tahir hâlâ gelip beni almamıştı ama bekleyecektim
- 1 saat sonra –
Tahir hâlâ gelmemişti ve yağmur çiseliyordu ağlamak üzereydim biraz daha bekleyecektim elbet gelecekti aptal Yağmur Yağız’ı da 4 yıl bekledin geldi mi insanlar gitti mi gelmiyor anla işte deyip kendime kızdıktan sonra ayağa kalkıp Tahir’in söylediği yolun tersine gitmeye başladım elbet arabayı bulacaktım.
Her şey senin yüzünden Tahir ne vardı beni arabadan indirmeseydin söylene söylene yürümeye başladım.
- 10 dakika sonra –
On dakikadır yürüyordum ve hava çok soğumuştu.Tahir hâlâ yoktu ve ben evime gitmek istiyordum.
Bir araba farı geldi gözüme arkama döndüm askeri arabada siyah saçlı sakalları kısa keskin yüzün hatlarına sahip olan bir adam vardı.Yakışıklı bir yüzü vardı ve adam bana sinirli sinirli bakıyordu çünkü o Tahir Kaner’di.
“Bin arabaya. “ dedi ama onu duymazlıktan gelerek yürümeye devam ettim.
“Arabaya bin dedim manyak kadın.” dedi bu sefer daha sinirli bir şekide.
“Özür dilersen binerim.”
“ Asla!” dediğinde üzgün üzgün ona baktım yüzünde çok korkunç bir hâl vardı.
“Sen çok gıcıksın ve ben o arabaya özür dilemezsen asla binmeyeceğim.” dedim ve kararlı bir sesle ve yürümeye devam ettim.
“Bana bak manyak hasta olursan seni yağmura geri bırakırım o anlaşmamız gereken yamyamlar ormanda seni bulup yerler .“
Ona sinirle baktım “ Özür dile bineyim.“ dedim.
Ona baktığımda o daha sinirli gözüküyordu.
“Lanet olsun manyak kadın özür dilerim. Oldu mu ?Bin artık şu arabaya”
Gülümseyerek arabaya bindim “Hadi gidelim “ deyip emniyet kemerimi taktım.
Tahir şaşkınlıkla bana baktı ve arabayı çalıştırdı
“Siz kadınlar çok garipsiniz. “ diye mırıldandı.
“Nasıl yani? “ diye sordum merakla.
“Daha demin kararlı bir şekilde gelmeyeceğim diyordun şimdi ise mutlu mutlu yanımda oturuyorsun.” dediğinde kıkırdadım.
“Sende asla özür dilemem diyordun ama diledin.”
“Bu hayatta asla özür dilemem dedim onu da ilk defa sen yaptırdın çenene ve sana helal olsun” dedi önüne dönüp. Yüzünde küçükte olsa bir gülümseme gördüm.
“Kibar olursan herkes kabul eder sadece kibar erkek olmayı öğren yeter.” dedim ve önüme döndüm.
O da cevap vermeden önüne dönüp arabayı sürmeye başladı.
10 dakika sonra
Sonunda bir yere varmıştık. Tahir aşağı indi bende ardından aşağı indim karşımdaki evi inceledim eski bir eve benziyordu kurşun rengi bir evdi orta boylarda şirin bir eve benziyordu.
Ama neden buraya geldik bilmiyordum Tahir kapıyı çaldı ve beklemeye başladık.
Bir süre bekledikten sonra kapıyı üstü çıplak kumral kaslı bir beyefendi açtı Allah var yakışıklıydı şimdi de siktir et Yağız daha yakışıklı.
Kumral bey bana bakarak “Hoşgeldiniz Tahir Abi’yi sinir eden hanımefendi.” dedi.
Tahir onu iterek içeri girdi “Zevzek zevzek konuşma git o üstüne de bir şey giy 3 kadın var içeride sonra bana baktı “ İçeri girmeyi düşünüyor musun? “ dedi.
Aslında düşünmüyordum ama Tahir manyak olduğu için girmekten başka seçenek yoktu. İçeri girdim ve onları takip ettim kumral beyefendi bana elini uzattı.
“Ha bu arada benim ismim Emir.“
“Yağmur” dedim elini sıkarak.
Gülümseyerek başka bir odaya giderken bende Tahir’i takip ettim. Girdiğimiz odayı incelemeye başladım gül kurusu 3 koltuk vardı,köşede küçük bir yemek masası ve tahta sandalyeler bulunuyordu Tahir’in bahsettiği kızları sonradan fark ettim biri bana garip bakışlar atıyordu.
Kadını inceleyecekken Tahir omuzuma dokundu hemen ona baktım “ Sizi Yağmur’la tanıştırmayacağım çünkü deli kadını bende tanımıyorum ama manyak olduğunu biliyorum.”
Tahir’in sözlerine karşılık daha demin bana garip garip bakan kadın gülmeye başladı.
Sinirle Tahir’e döndüm “ Asıl manyak seNsin be adam beni yolda bırakıp gittin. Ruh hastası beni niye getirdin buraya ben evime gitmek istiyorum yeter elin adamı kendini asker olarak tanıtarak geliyor Yağmur Hanım bizimle geleceksin diyor. Bir bakıyorum onlar sahtekar çıkıyor ölüyor sonra sen geliyorsun benim iki küçük sorumda beni yolda indiriyorsun yeter be bıktım ben evime götür manyak adam.“
Bana garip garip bakan kadın ayağa kalktı onu incelemeye başladım kızıl saçları doğaldı gözleri çok açık renkte bir kahverengiydi 1.70 civarı bir boyu vardı ve yalan yok güzel kadındı da neden şu an bana sinirli bakıyordu?
Kadın konuşmaya başladı “ Tahir bu kadını çok aradı mı acaba komutan? “
Komutan kimdi lan benden ona neydi ne oluyor lan bu aşağılık yerde?
Kızılın yanında oturan kadın da ayağa kalktı. O da kızıl saçlıydı ama siyaha karışık bir kızıldı bu onun boyu daha uzundu.
Bu kız konuşacakken içeri Emir denilen çocuk girdi üstüne bir şeyler almıştı. Elinde çekirdek ile içeri girdi arkasından ise 3 erkek girdi.
“Burada neler oluyor artık biri bana açıklayacak mı o adamlar neden beni kaçırdı neden hedefleri bendim ? “ diye sordum sinirle bıkmıştım artık ve başım dönüyordu herkese tek tek bakmaya başladım hiçbirinden ses gelmiyordu.
Tahir tam bir şey söyleyecekken kapı çaldı Emir kapıyı açmaya koştu diğerleri ise yüzlerini önlerine çevirip oturmuşlardı.
Yüzümü kapıya doğru döndürdüğümde onu gördüm. Mavi gözleri aynıydı kumral kıvırcık saçları kısa kesilmişti sakallarıysa yeni kesilmişe benziyordu. Yağız karşımda duruyordu şuan dört yıldır beni bırakıp gidip dönmeyen beni Diyarbakır kışlasında günlerce uyutup geleceğini düşündüğüm adam beni ve hayallerimi bırakıp giden adam ve benim öfkemi kazanmış olan adamdı.
Mavi gözleri sorgularcasına baktı “Yağmur? “ dedi sorarcasına sesini unuttuğumu bile yeni fark etmiştim.
“Senin ne işin var burada? “ diye sordu. Sonra odadakilere bakmasıyla hepsi dışarı çıktı.
Herkesin çıkmasıyla sinirle Yağız’ın karşısına dikildim.
“Neden Yağız neden? “ dedim cevabını duymaktan korktuğum soruyu sordum.
Yağız bana dokunmak istedi kendimi geriye çektim “Sakın bir daha bana dokunmaya çalışma çok ciddiyim Yağız beni dört yıl bırakıp gidiyorsun şimdi de elini uzatıp gözyaşlarımı silmeye çalışıyorsun. Nerdeydin Yağız? Beni neden aramadın ya sadece bir kere , bak bir kere sesini duysaydım bana ben iyiyim Yağmur ölmedim deseydin ya da haber gönderseydin asla üzülmezdim.” dedim bitkin bir sesle.
“Senden sıkılmıştım. “ diye mırıldandı.
Ona döndüm kalbime ağrılar saplanmıştı ben onun için ne kadar acılar çektim ama o bunu söylüyordu “Ne dedin?”
“Senden sıkılmıştım Yağmur bıraktım seni hani soruyordun ya beni bırakır mısın diye bıraktım hiçte umrumda olmadın ve şu an sana bakarken başka kadınları düşünüyorum senden daha güzel kadınları seninle sadece üzülme diye çıktım bırakmadım çünkü başımda ağlarsın diye düşündüm gittim send-“
Daha fazla dayanamadım yumruğumu yüzüne geçirdim.
Ona bakmadan kapıyı açtığımda Emir ve kızıl kahve saçlı kadın yeri düştüler onları takmadan Tahir’e baktım.
“Beni hemen evime götür.”
Tahir ayağa kalktı ve dışarı yürümeye başladı peşinden giderek dışarı çıktım direkt arabaya bindik.
Çok sinirliydim Yağız’ın konuşmaları beni sinir etmişti.
“Yağmur o piçi tanıyorum öyle sözlerini neden söyledi bilmiyorum ama bir hatlar dönüyor çünkü o beynine tükürdüğümün amipi dün çok içip bize fotoğrafını gösterdi ekran resminde ikiniz vardınız mutluydunuz o seni kaçıran şerefsizlerinde kaç gündür peşindeydim senin o arabada olacağını bilmiyordum arabaya koyduğum ses cihazı sayesinde fark ettim Yağmur sadece o piçe bir süpriz yapmak istediler o gördüğün kişiler o yüzden sana hayır dedim sana yalan söyledim biliyorum özür dilerim.“
Yol boyunca sessiz kaldım artık onları göremeyecektim.
Eve varır varmaz arkadaşlarıma yazdım.
~KAHPELERE İNAT YAŞIYORUZ 💅~
Ben:
Yüzüm gözüm şişene kadar
Ağlamak istiyorum
Eylülümsü:
İçip sabaha kadar
Ağlayalım o zaman
Mervedeyim:
Caddelerde dolaşıp
Bağıralım o zaman
Deryayız :
Bu gece
Dağılalım o zamann
Eylülümsü:
10 dakikaya ordayız
Telefonu koltuğa bırakıp üstümü değiştirmeye gittim bugün sarhoş olana kadar içecektim o Yağız’ı unutacaktım.
10 dakika sonra
Kızlar Eylül’ün arabasıyla gelmişlerdi kapıyı açtığımda ilk Eylül’ü gördüm elinde ki poşeti bana uzatıp ayakkabısını çıkardı ve gelip bana sarıldı.
“Hoşgeldiniz” dedim sarılarak hepsine tek tek hepsini çok özlemiştim.
İçeri girdik hep beraber herkes kendini bir koltuğa attı.
Eylül konuşmaya başladı ilk önce her zamanki gibi “ Konumuz nedir? “
“Yağız geri geldi” hepsinin ağzından şaşkınlık mırıltıları çıktı.
Kendime bir duble rom koydum “bunla da bitmedi” deyip her şeyi anlattım.
Eylül psikolog olduğu için daha iyi anlayabilirdi beni belki.
Merve konuşmaya başladı “Piçe bak 4 yık gidiyor kayboluyor sonra geliyor sana bunları söylüyor.“
Eylül shotunu bitirip bana baktı “En başında asker çocuk seni üzer demiştim o beyinsiz için ağlamadın değil mi? “
Gülümsedim gerçek bir gülümseme değildi ama olsun “Yeminim vardı hatırla.” dediğimde doğru dercesine baktı.
1 saat sonra
Hepimiz kafayı bulmuştuk Merve koltuğa uzanmış sevgilisinin ona attığı görüldü için ağlıyordu.
Derya bana yapışıp sızmıştı.
Ben ise Yağıza sövüyordum.
Eylül tam sarhoş olmamış hepimize garip garip bakıyordu.
Birden ayağa kalktım “Size şarkı söyleyecem” dedim kelimeler ağzımda dolanmıştı.
Engel mi mesafeler aşk yoluna meşk yoluna
Değer mi sebepsizken ayrılığa
Baş koydum ben seninle mutlu
Aşk yoluna meşk yoluna
Bulurum Kaf dağına kaçsan da
Aşıklar anlar benim her halimi sevdiğimi
Dünyada bensiz bırakmam seni
Yalnızlar anlar benim her halimi sevdiğimi
Hayatta terk etmem seni
Koltukta tepinerek söylemeye başladım bir anda Merve de söylemeye başladı.
Gecenin sonunda hepimiz sızıp zıbardık.
Eylül’ün Ağzından
Akşam arkadaşım Yağmur ile konuşmamızın sonunda Bir de şu Yağız Efendi ile ben konuşmaya karar verdim.
Kışlaya varmıştım görevliye Yağız beyin buraya gelmesini istediğimi söyleyerek bekledim ön dakikanın ardından siyah saçlı yeşil gözlü bir asker yanıma geldi.
“Yağız’la görüşmek istemişsin.”
Garip garip ona baktım bundan ona neydi ki “Evette size ne?”
“Bana bak kadın Yağız evli ondan uzak dur. “
“Evli mi? “
“Evet” dedi ve gitti bu cümle kafamdan kaynar sular dökülmesine sebep oldu Yağmur çok üzülecekti ne yapacaktım ben.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |