
(Bölümün yarısı Eylül'ün ağızından olacak)
Ne demek Yağız evliydi kapıdaki görevliye döndüm tekrar "bana lütfen acil Yağız Ak'ı çağırın çok önemli" giden asker bana döndü. sinirli bakıyordu ne istiyordu bu manyak benden o beyinsiz Yağızla konuşacaktım sadece, bana doğru yürümeye başladı
Elini tehdit edercesine salladı "sana Yağız evli diyorum ve sen hâlâ onla konuşmak mı istiyorsun? "
"Öncelikle o elinizi indirin. Evet bu sizi ilgilendirmiyor lütfen işinize bakın"
"Yağız falan gelmeyecek şuan içerde karısıyla beraber oturuyor meşgul " dedi kolarını önünde bağladı
Bende aynısını yaptım inatlaşmak istiyorsa inatlaşırdık
"Beklerim hem de karısıyla tanışmış olurum " dedim dudağımı kıvırarak
"Onun seninle tamışmak istediğinden emin değilim kıskanç bir kadındır ve az biraz da kafası kırıktır "
"Öyle mi? " piç Yağız Yağmur gibi kızı buldun sonra bırakıp birde evlendin öyle mi bunun hesabını sorarım ben sana
"Adı ne yengenin? " diye sordum
Sıkılmıştı gidiyordu "nereye " diye seslendim arkasından beni duymazlıktan gelerek gitti gülümsedim zafer benimdi
Sanırım çok erken konuşmuştum elinde sigara ile geri gelmişti
Sigarasını yakarken bana da uzattı başımı hayır anlamında salladım
"Bir asker olarak sigara içmeniz ne kadar doğru? " dedim merakla ona dönerek
"Peki senin evli bir erkekle görüşmen ne kadar doğru? "
"ben Yağızın ırzına geçeceğim demedim onunla bir konu için konuşacağım dedim bundan sanane Yağız evli Yağız evli diye başımda dikiliyorsun " Sanırım sesimi biraz yükseltmiştim ki bana bir adım attı
"Sakın bir daha bana sesini yükseltme" diyerek sigarasını atıp üstüne basarak söndürdü
"Asıl siz bana sesinizi yükselterek konuşmayın beyfendi çünkü sesinizi yükseltirseniz ben benlikten çıkarım karşınızda sakin bir kadın göremezsiniz " dedim kendimden emin bir sesle
"Sen kimsin ya?"
Sonunda bu soruyu bekliyordum ona döndüm çantamdan Deryayı zorla ikna ederek aldığım belgelerimi çıkardım ona göstererek "bunlar Yağmur hanımın avukatı Derya hanımdan alınmış belgeler bende Yağmur hanımın Psikoloğu Eylül Al Yağızla görüşüp konuşmaya geldim ki olayın kaynağı o beyfendi "
Belgeleri elimden alıp inceledi Yağmurun adı geçince kaşlarını kaldırıp bana baktı "Yağmur Ateşten söz ediyorsun değil mi? "
"Evet ne oldu? "
"Birşey yok Yağız birazdan burda olur" dedi ve gitti
Bu kışla ormanlık alandaydı sinirli sinirli oradaki banklardan birine oturup ayaklarımı üst üste koydum "öküz ne vardı sende ismini söyleseydin tanışırdık en azından " Evet buna takılmıştım
Yaklaşık beş dakika sonra Yağız efendi teşrif etmişti üstünde siyah bir tişört ne kot pantolon vardı mavi gözleri merakla bana bakıyordu tam bir şerefsiz tipi vardı yüzünde yanındaki kadına baktım karısı bu muydu minyon tipli bir kadındı kahverengi saçları ve koyu kahve rengi gözleri vardı boyu sanırım 1.50 lerdeydi Yağıza dokunmuyordu Yağızda ona dokunmuyordu
Yağız karşıma geçtiğinde yavaşça ayağa kalktım "merhabalar Yağız bey ben Yağmur Hanımın avukatından özel izinle alıp buraya geldim Yağmur hanımın psikoloğu oluyorum ve sizinle konuşmamız gereken bir konu var lütfen özel bir konu olduğu için tek başınıza konuşalım " dedim yanındaki kadına bakarak kadının yüzü düşmüştü
"Ben birşey yapmam ki neden beni kovuyorsunuz ? "
"Dediğim gibi özel bir konu bu Yağız bey de biliyordur bir asker olduğu için "
Yağız kadının omzuna elini koyarak "Sahra sen git ben sonra geleceğim o zaman konuşuruz "
Adının Sahra olduğunu öğrendiğim kız gülümseyerek Yağıza baktı "tamam Yağız abi sonra görüşürüz " dedi Yağıza sarılarak ve gitti
Demek bu karısı değildi Yağız bey bana bankı işaret etti "buyrun oturun sizi dinliyorum"
Banka oturdum "şimdi öncelikle Yağız bey ben dediğim gibi bir psikoloğum ve danışan haklarında olduğu gibi burdaki hiç birşey kimseye iletlemeyecek o yüzden rahat olun " katiyen yalandı hepsini Yağmura söyleyip dedikodusunu yapacaktık
"Konu nedir hanımefendi? "
"Yağmur hanım bana herşeyi anlattı ben olayları sizden de dinlemek istiyorum ki hem danışanıma yardım edebileyim hem de sizden doğruları öğrenelim " dedim elimi o görmeden yavaşça cebime soktum ve dinleme cihazımı açtım
Yağız kendi kendine düşündü "peki sorun "
Gülümsedim hizaya gel işte böyle "bir asker sizin hakkınızda evli olduğunuzu söyledi bana bu doğru mu? "
Buna şaşırmıştı "hayır doğru değil ben evli değilim kimliğimi de gösterebilirim " dedi siyah saçlı yasemin kokulu adamı bulursam yapacağımı biliyorum
kimliğini cidden çıkarıp göstermişti bekar yazıyordu kimliği geri uzattım ona ve ikinci soruma geçtim
"Yağmur hanımı neden terk ettiniz ?"
Gözlerini kaçırdı bu soruya cevap vermek istemediği belliydi "Yağmur bunları öğrenirse maalesef sizin peşinizi bırakmam hanımefendi "
Kendince beni tehdit mi ediyordu o? Bana hiç bir halt yapamazdı
"Yağmurla çocukluğumuzdan beri aynı mahaledeyiz o inatçı ve çok konuşkan bir kızdır ona ilk görevime gideceğimi söylediğimde çok üzülmüştü onu üzmek en nefret ettiğim şeydir ama bazı görevler yüzünden bazen ölü olarak gösterildim bazen var ama yoktum Yağmur bunları kaldıramazdı o yüzden hiç onu aramadım 4 senedir ama bu sene ona söyleyecektim ama ona karşı duygularım bitti onu sevmiyorum Yağmur benim için normal kızlardan farksız hatta adını duyduğumda bile artık heyecanlanmıyorum" dedi
Onun bu sözlerine inanmıyordum 4 yıldır psikolog olarak yalan söylediğini konuşurken yüz ifadelerimi kontrol ediyordu, hızlı konuşuyordu gözlerini kaçırıp, ellerini nereye koyacağını bilmiyordu, en önemlisi de vurdumduymaz gözükmeye çalışıyordu
"Peki size nasıl inanabilirim Yağmur hanım kaç gün bu kışlanın kapısında ağlayarak yattı "Yağız gel artık "diyerek ağladı hatta delirme reddine geldi biliyor musunuz? Bilmezsiniz çünkü siz onu unutup başkan kadınlarla takılıyordunuz değil mi? Siz onu hiç hak etmiyorsunuz sizin askerliğinizi bilmiyorum ama insan olmayı becerememiş bir iğrenç varlıksınız o yalanlarınızı babanıza anlatabilirsiniz iyi günler " Ayağa kalkıp giderken elimden tutup beni kendine çevirdi şaşkınlıkla onun göğsüne yapışmıştım
Bakışları ciddiydi elini cebime attı ve cihazı çıkardığında yüz ifadelerimi kontrol edemiyordum "Yağmur bunu öğrenmeyecek demiştim piskolog hanım görürsünüz insan olmayan bu varlık ne yapacak " diyerek kayıdı sildiğinde ondan uzaklaştım
"Bana baksana sen kimle konuştuğunu ve tehdit ettiğini biliyor musun gelmişim burda ayağına konuşuyoruz diye birşey sanma kendini gidiyorum ben " diyerek cihazı onda bırakıp hızlıca ordan uzaklaştım gerizekalı Eylül adam Asker nasıl gizleyeceksin ondan
arabama binerek çalıştırdım bu olayları acaba Yağmura anlatsam mı? çok kararsızdım sonra birden dank etti "kendine gel sen Eylül Al'sın sen Diyarbakır'ın psikolojisini düzeltmeye çalışıyorsun Yağmur mu sana zor gelecek?
Yağmur'un evine sürmeye başladım radyoyu açtığımda Şebnem Ferahtan Yağmurlar çalıyordu severdim
Sokaklar sakin, geceler karabasan
Ellerim titrer, kim bu ben? Kim bu susan?
Ne soran var ne bilen, sebebim yok bana kıyan
Erkeğim sendin, vazgeçtim rüyalardan
Beni sevmesen, yağmurları sev
Bulutlar ağlasın, sen gül güneş doğsun yeniden
Gidiyorum gözüm yaşlı, hatıran har yüreğime
Sen sev yağmurları, yağmurlar yağsın üzerime
Gidiyorum gözüm yaşlı ah yine yol, yol üstüne
Sen sev yağmurları, yağmurlar yağsın yüzüme
Şarkıya eşlik ederken diğer kızları aradım çünkü en son Yağmurun evinde sızmışlardı Merve'yi aradım çünkü onu tanıyorsam pazar falan dinlememiş işe gitmiştir ruh hastası ha bu arada o belgeleri o sarhoşken ondan yararlanıp zorla çıkartmıştım ve o hali beni çok sinir etmişti
~DÜN GECEDEN ~
herkes sızmıştı Merve'nin yanına gittim onu dürterek "Merve kalk hadi bana lazımsın kalk " uyanmıyordu mutfağa gidip su doldurdum bir bardağa ve Merve'nin yüzüne sıçrattım
Çığlık atarak uyandı "Merve salak gibi bağırma yürü peşimden " dedim ve ayağa kalktım Merve'ye baktığımda birşey arıyordu
"Ne arıyorsun " dediğimde yüzü telaşlıydı "Eylül ayağım yok Eylül ayağımı çaldılar" diyerek ağlamaya başladı
Ayağını tutarak ona gösterdim "Ayağın burda gerizekalı kalk ayağa " diyerek onu kaldırdım rahatlayarak ayağına baktı sonra tekrar çığlık attı
Yine bana döndü "Eylül kafam yok "
"Senin kafan yerinde aşkım beynin yok "
Yağmur'un öğrencilerine ödev çıkartmak için aldığı fotokopi makinasına telefonumu bağladım
"Bana bak Merve bir defa anlatacam anla tamam mı? "
Başını sallayarak "tamam" dedi
"Bu Yağmur'un exi Yağız malı ile görüşmeye gıdecem o yüzden sen bana bir izin kağıdı yazacaksın ve imza atacaksın tamam mı? "
"Tamam" dediğinde telefonu eline verdim ve beklemeye başladım aynada kendime bakarken bir ses geldi arkamı döndüğümde Merve yerde ağlıyordu
"Eylül ayağım yok çaldılar ayağımı" diyerek ayağını arıyordu
Sabır çekerek Merve'ye döndüm "Mervem ayağın burda lütfen beni sinir etmeden yaz şu zıkkımı "
Ağlamayı bırakıp yazmaya devam etti yani ben öyle sanıyordum
10 dakika yazmasını bekledim
"Eylül " deyince ona döndüm "bitti bu " heyecanla elinden aldım ve yazdıklarına baktım ama boştu "Merve bu boş ne yazıyorsun sen iki saattir "
Bu dediğime ağlayarak baktı bir daha sarhoşken Merveyle konuşmayacaktım bile
"Eylül benim ellerim yok ki nasıl yazim bak yoklar çaldılar " diyerek elleri ile yüzünü kapatarak ağlamaya devam etti
Yanına giderek omzuna elimi koydum "Mervem balım bırtanem bak ellerin burda lütfen şunu artık yaz çünkü önemli hadi bırtanem " Merve ağlamayı bırakıp ellerine baktı ve yazmaya başladı
Sonunda yazmıştı kağıtları aldım ve Merve'ye imzalattırmak için arkamı döndüm bu sefer korkuyla bana bakıyordu
"Eylül senin elin at toynağı olmuş " neyin kafasını yaşıyor bu kız
"Aynen Mervem şimdi şuraya imzanı at birtanem" dedim kağıdı göstererek Merve elimden korkmuş gibi bakarken kağıdı alıp imzaladı
"Eylül bana bulaşmaz değil mi? "
"Bulaşmaz birtanem hadi uyu sen " diyerek onu yerdeki halıda bırakıp bir misafir odasına gidip uyudum.
~ŞİMDİKİ ZAMAN~
Merve telefonu açmıştı "o hain Eylül sen beni arar mıydın? " dedi kinayeli bir şekilde gülümsedim
"Seni halıda bırakıp gittiğim için özür dilerim Mervem hadi çık iş yerinden Yağmur'a gelin "
"Belime masaj yapacaksan olur çünkü cidden belim ağrıyor "
"Tamam aşkım hadi kapatıyorum ben orda görüşürüz" diyerek yüzüne kapattım ve Yağmur'un sokağına girdim
Yağmur o piç Yağızı unutacaktı adını bile ağzına alamayacaktı. Radyoda garip bir şarkı çalıyordu ama sevmiştim
As I walk through the valley of the shadow of death
I take a look at my life and realize there's nothin' left
'Cause I've been blastin' and laughin' so long that
Even my momma thinks that my mind is gone
But I ain't never crossed a man that didn't deserve it
Me be treated like a punk, you know that's unheard of
You better watch how you talkin' and where you
................
YAĞMUR'UN AĞZINDAN
Başım zonkluyordu dün gece çok içmiştim gözlerim bile ağrıyordu ve omuzumda bir ağırlık hissediyordum gözlerimi açtığımda Derya'nın bana yapışarak uyuduğunu gördüm
Onu itmeye çalışıyordum ama koala gibi mübarek yapışmıştı bırakmıyordu
"Derya" Diyerek itmeye çalışıyordum ama olmuyordu bu kız spor salonuna falan mı gidiyordu lan güçlenmiş miydi?
Derya mirildanarak bana daha çok yapıştı koltukta nasıl olduğunu anlamadım ama ikimizde yere yapıştık Derya bana yapıştığı için ilk o düştü üstünde olduğum için bana birşey olmamıştı .
Şaşkınlıkla Derya'ya bakarken o çığlık kıyamet bağrıyordu ona dönerek ağzını kapattım "kes lan kalkıyoruz herhalde kalk dedim sana dinlemedin işte yerdeyiz sayende" Derya elimi çekti midesi bulanmış gibi bakıyordu
"Lan belimi kırdın hâlâ konuşuyorsun salak "
"Allah Allah sanki ben dedim bana o kadar yapış diye elin sapık gibi vücuduma sarmışsın bırakmıyorsun manyak kadın"
Tam bana cevap verecekken kapıdaki iki yüze baktım Eylül ve Merve şokla ikimize bakıyordu ve biz şuan pek müsait bir konumda değildik
Eylül sorgularcasına ikimize bakarken üstünden kalkıp koltuğa oturdun Merve ise hâlâ belinin kırıldığını söylüyordu
"Ne oluyor burda? " dedi Eylül sorgularcasına
Konuyu değiştirmek için etrafıma bakarken Eylül'ün elinde ki poşeti gördüm ayağa kalkıp Eylül'ün yanına yürüdüm poşete bakarak sahte bir şaşkınlıkla "aa Eylül bize simit almış gideyim elimi yüzümü yıkayım sizde kahvaltı kurun " diyerek oradan uzaklaştım
Elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim içeri döndüğümde kahvaltıyı hazırlayıp beni beklediklerini gördüm. Merve'nin ise hâlâ sinirle bana baktığını fark ettim.
Merve'ye şirince gülümsedim ve kahvaltıya oturdum
Herkes sakince kahvaltısını ederken kapının çaldığını duydum
Masadakilere bakarak "ben açarım" dedim ve hızlıca kapıyı açmaya gittim
Kapıyı açtığımda gördüğüm yüzle şoka uğramıştım. Yağız karşımdaydı ve bana bakıyordu
Bölüm Sonu
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |