
31 ARALIK 2018
Yağız ile birlikte bir çay bahçesinde oturuyorduk bugün yılbaşıydı ve biz ilk defa beraber kutlayacaktık.
Saate bakıp Yağız’a döndüm daha alışverişe gidecektik.
"Yağız kalkalım mı artık? "
Saatini kontrol edip "Evet kalkalım. " dedi.
Kalkıp hesabı ödeyerek oradan çıktık arabaya bindik Yağız arabayı markete doğru sürmeye başladı. Yolculuğumuz sessiz sakin bir şekilde sürmüştü.
Markete vardık bir araba alıp ilgimi çeken ürünleri sepete atarken Yağız elinde bir bebek patiği ile geldi .
"Bunu neden getirdin Yağız? " diye sordum merakla.
"Yağmur bizim de bir bebeğimiz olsa ve onun minik ayakları bunun gibi bir patikte olsa çok güzel olmaz mıydı? " diye sordu umutla.
"Yağız biliyorsun sen bir askersin biz evlensek bile ayda yılda bir kere görüşeceğiz ve çocuğumuz olsa bile ona nasıl bakacaksın? " onun umutlarını kırmak istemiyordum ama gerçekler bunlardı.
Yüzündeki gülümseme solmuştu "Ben vatanıma da bu çocuğa da çok iyi sahip çıkarım Yağmur ama görüyorum ki senin endişelerin var. Endişen olmasın sadece senin isteyip istemediğini düşün yeter." elindeki patiği yerine bırakmaya gitti.
Bu konuşmadan sonra pek konuşmamıştık .
Alışverişimizi tamamlayıp arabaya yerleştirdik .
Yağız kapıyı açacakken elini tuttum kaşlarını kaldırarak bana baktı.
"Bugün arabayı ben kullanabilir miyim? " diye sordum şirin bir gülümsemeyle.
"Emin misin? "
"Evet.”
Anahtarı çıkarıp elime verdi gülümseyerek sürücü koltuğuna oturdum. Arabayı çalıştırırken Yağız ilgimi çekmişti bana güvendiğinden mi yoksa aptallığından mı kemerini takmamıştı.
" Yağız kemerini tak." dediğimde takmadığını yeni fark etmiş gibi hemen taktı.
~ 10 DAKİKA SONRA ~
Yağız’ın asker olmak istediğinden şüpheliydim 10 dakikadır hızımdan dolayı dır dır ediyordu.
"Yağmur." yine başlıyordu.
"Efendim? "
"Hızını yavaşlat."
Daha fazla onu dinlemek istemediğim için hızımı yavaşlattım.
Derin bir nefes verip "Şükür." dedi.
Gözlerimi devirerek yola bakarken bir araba makas atarak trafiği tehlikeye atıyordu.
Bu Yağız’ın da dikkatini çekmişti "Ne yapıyor o öküz ? " dedi ona bakarak.
"Makas atıyor ve sarhoş sanırım."
"Sağa çekmesini iste."
Başımı sallayarak camı açtım adama bakarak " Sağa çek." diye bağırdım.
Beni görünce ağzının içinde bir şeyler mırıldanarak sağa çekti.
Aşağı inecekken Yağız elimden tuttu "Ben inerim sen dur. "
"Olmaz bende geleceğim. "
"Tamam o zaman arkamda dur."
"Tamam."
Yağız aşağı indiğinde bende peşinden gittim.
Adam gerçekten sarhoştu ve etrafındaki insanlara küfürler ediyordu.
"Ne yaptığını zannediyorsun sen şerefsiz! " dedi Yağız sinirle.
"Sana mı soracağım orospu çocuğu." dedi ve leş gibi içki kokuyordu.
Yağız bu küfüre karşı adama yumruğunu geçirdi yere düştüğünde üstüne çıkıp dövmeye devam etti.
"Yağız... Yağız dur... Yağız yapma..." desem de durmadı.
Ayağa kalkıp etrafıma baktığımda buraya doğru gelen polisi gördüm .
~ 31 ARALIK SAAT 23.50 ~
Yağız durmamıştı ve şuan nezarethanedeydik.
"Sana dur dedim durmadın sus dedim susmadın bak neredeyiz şimdi." dedim ona dönerek oysa çok sakin bir şekilde gözlerini kapatmış duruyordu.
Ayağa kalkıp demirlere bakarken buraya göre davranmaya karar verdim
"Düştüm mapus damlarına
Öğüt veren çok oldu
Toplasam öğütleri
Burdan köye yol olur"
"Yağmur susar mısın artık. "
"Susamam Yağız Efendi gencecik yaşımda mapuslara düştüm sayenizde. "
"Abartma çıkarırlar birazdan bizi "
Yağız’ın sakinliği beni öldürecekti.
"Aç kapıyı gardiyan." diye söylenirken sanki beni duymuş gibi bir polis yanımıza geldi.
Kapıyı açıp "Beni takip edin." dedi.
Hemen onu takip etmeye başladım Yağız ise yavaş bir şekilde ayağa kalkıp yürümeye başladı.
Bir kapının önünde durduk polis bey kapıyı çaldı ve "Gir." emrini alınca kapıyı açıp içeri girmemizi işaret etti.
Yağız önden geçti bende peşinden hemen girdim içerde siyah saçlı 1.60 boylarında kahve gözlü bir adam vardı.Yağız’ı görünce hemen ayağa kalkıp ceketini ilikledi.
"Hoş geldiniz Yağız Bey kusura bakmayın bizim çocukların aptallığı sizin gibi bir beyefendiyi içeri almışlar hanımefendi sizde kusura bakmayın affedin. " dedi resmen yalvararak adam.
Ne oluyor lan ben bilmeden Yağız cumhurbaşkanı falan mı olmuştu?
"Önemli değil bize eşyalarımızı verinde gidelim. "
"Hemen. Yalnız bunları Ahmet Bey duymasın lütfen."
Şimdi anlaşılmıştı Yağız’ın babası büyük bir iş adamıydı 'yani insanlar öyle sanıyordu aslında şerefsiz bir Mafyanın tekiydi ' ve kimse onu karşısına almak istemezdi.
"O iş bende duymaz. " adam heyecanla eşyaları verdi ve hemen dışarı çıktık.
Hüzünle Yağız’a baktım "Hiç istediğim gibi bir yılbaşı olmadı." yerdeki birkaç taşı ayağımla ittim.
Yağız’ın çenemi tutup kendine çevirdiğini hissettim.
"Biliyorum romantik bir baş başa bir yılbaşı gecesi istiyorduk ve burada olmamızın sebebi benim özür dilerim . Seni çok seviyorum Yağmur sen benim hayatımda bir lotus çiçeği gibisin herkesin istediği ve daha güzel olması için kırılması gerektiğini düşünülen nadide bir güzellik ama ben seni kırmadan koparmadan yapraklarını açıp güzelliğini kendin göstermeni bekleyeceğim. "
Yağızı kendime çekip dudaklarına küçük bir buse kondurdum.
Yağız’ı seviyordum ve onu asla bırakmayacaktım.
~ŞİMDİKİ ZAMAN 31 ARALIK 2024 ~
Yağız dışarıdaydı ne istiyordu ki?
Eylül bir adım öne çıktı ve ”Ben konuşurum çekilin.”dedi. Kapıyı açıp Yağız’a baktı,Yağız ona gülümsedi.”Selam Eylül.”dedi.
“Ne işin var burada?” içeriye baktı gözleri en son bende durdu.”Müsait bir yerde konuşalım,aşağı gel.”deyip merdivenden inmeye başladı.Eylül bana baktı kafamı sallayarak onayladım.İçeriden ceketini aldı ve bize bakarak “Kızlar derdi ne öğrenip geliyorum”dedi.
Eylül dışarı çıkınca kahvaltı masasına döndük ama iştahım kaçmıştı.Derya hemen bir konu açtı”Yeni yıla nasıl gireceksiniz?”
“Beraber oturacağız işte Derya başka ne yapabiliriz.”diye cevap verdi Merve.
“Yok ben sizinle girmeyeceğim.”dedi önündeki zeytini ağzına atarken.
Cevabını bildiğimiz sorulardı bunlar aslında ama Merve sormaktan vazgeçmezdi.
“Çünkü 1.90 boyunda kumral,kaslı ve yakışıklı bir askerle sevgili oldum.Geceyi beraber geçireceğiz.”
Boğazıma kaçan ekmekle öksürmeye başadım bu kadarını bende beklemiyordum.”Helal helal,Merve su getirsene kıza!”Derya telaşla sırtımı sıvazlıyordu,Merve hemen suyu getirdi.
Suyu içip rahatladım Merve’ye”Eline sağlık”dedim.”Afiyet olsun.İyi misin?”başımı sallayarak onayladım.
Derya’ya döndüm.Onun bakışları da benim üzerimdeydi.
“Derya bu çocuktan emin misin?”
“Evet Yağmur beni deli gibi seviyor ve ailesi ile bile tanıştırdı.”
“Ne zamandır sevgilisiniz?”Yağız’dan sonra bir asker felaketi daha istemiyordum.Düşünerek”2 ay oldu.”dedi.
“Ailesi ile tanıştırması için biraz erken değil mi?”
“Ailesi dediğim annesi babası değil.Onlarla konuşmuyor asker arkadaşları onun ailesi onlar beraber mutlu.”
“İsmi ne bu çocuğun?”derken kapı çaldı.
Derya ellerini çırptı”Eylül geldi.”heyecanla kapıyı açmaya gitti.Merve’ye baktım o da Derya’nın sevgilisini beğenmiş gözükmüyordu.
Eylül içeri girdi.Yüzü gülüyordu “Ne dedi?”diye sordum.
“Önemli bir şey yok saçma sapan şeyler bırak onu şimdi.Kalkın kukumav kuşu gibi oturuyorsunuz evde kutlamayacağım yeni yılı.Toplanın buraya hazırlanıp gidelim.”Eylül her zamanki gibi formundaydı ve dediğini yapmazsak zorla yaptırırdı.
İLAHİ BAKIŞ AÇISI
Tahir yatakta otururken kendini yine Yağmur’u düşünürken buldu.Aklından çıkmıyordu konuşkanlığı,kendinden emin tavırları,yeşil gözleri ona birini hatırlatıyordu ama çözemiyordu.Kimdi bu kız?Onu niye bu kadar düşünüyordu?Ve neden onca erkek varken Yağız gibi biri için çabalamıştı?Bu kadar çabalamaya değer miydi 4 yıl?
Yağız bir askerdi onun gibi bugün var yarın yoktu ama yokluğunda bile onu beklemişti Yağmur.
Tahir’i bu düşüncelerden kurtaran Sena’nın sesiydi”Komutanım.”
“Efendim?”dedi Tahir düz sesiyle.
“Size seslendim ama duymadınız yanınıza gelmek zorunda kaldım kusura bakmayın.”diyerek kendini açıkladı kadın.Sena hep biraz daha yakın olmaya çalışırdı Tahir’e ve bu Tahir’i çok rahatsız ederdi”Sınırı aşma Sena.” Diyerek tekrarladı her seferinde olduğu gibi.
Yine sınırı aşmayı deniyordu.Sena seslenmemişti aslında sadece yakınına gelebilmek için söylediği bir yalandı.
“Sınırlar Sena.” her zamanki sözünü tekrarladı.Sena mesajı alıp geri çekildi”Komutanım bugün gelen kadın kimdi?”
Tahir derin bir nefes çekti”Başka sorun yoksa çık dışarı Sena.”dedi sakin bir sesle.
Sena bu timdeki 2 kadından biriydi.Tahir’den sonra rütbesi en büyük olan oydu ama rütbesinin büyük olması Tahir’in işlerine burnunu sokacağı anlamına gelmezdi.
Sena Tahir’in bu hallerine alışmıştı ve dışarı çıkmıştı.Tahir tam huzuru hissedecekti ki içeri timin bütün erkekleri girmişti.
Bugün yılbaşı olduğu için herkese tatil verilmişti.Emir hemen Tahir’in yanına geldi”Komutanım.”dedi her zamanki neşeli sesiyle.
“Efendim?”
“Bu gecelik evinizde kalabilir miyim?”
“Ne yapacaksın?”
“Ufak bir işim var.”
Eğer hayır derse başında kabul edene kadar dururdu.
“Tamam.”diyerek kabul etti.
Emir aldığı cevaptan memnun bir şekilde”Teşekkürler komutanım.”diyerek sustu ve Tahir düşüncelerine tekrar döndü.
YAĞMUR’UN AĞZINDAN
Eylül’e uyup Merve ile birlikte bir bara gelmiştik ama buradan pek iyi bir enerji alamamıştım.”Eğleniyor musun?”diye soran Eylül’e baktım üstünde mavi mini bir elbise vardı ve krem rengi topuklular giymişti güzelliğini ortaya çıkarmaya çalışan biri olmamıştı hiçbir zaman ve ben onu her haliyle çok seviyorum.
“Pek sayılmaz.”diye yanıt verdim sorusuna.
“Neden?”
Kafamla bana bakan adamı gösterdim”Geldiğimizden beri bana bakıyor ve kafasını kıracağım sanırım.”
“Sakin ol şampiyon.Yardıma hazırım.”
Merve geldiğimizden beri içtiğinden dolayı sarhoş olmuştu.
“Merve dur artık.”
“Duramam.Bu akşam içerim beni kimse tutamaz.”
“O şarkı öyle değil.”
“Öyle.”
“Sen öyle diyorsan.”sarhoştu uğraşamazdım onunla.
“Keşke Derya da olsaydı.”diye mırıldandı Eylül.
“Sevgilisi ile mutlu bir gece geçiriyor kız hep bizim yanımızda olamaz ya.”
“Doğru.”dedi içkisinden bir yudum alırken.Bana bakan adam yanıma doğru geliyordu.
“Geliyor şerefsiz.”dedim Eylül’ün kulağına doğru.
Gelen adama baktı “Gelsin bakalım.”
İğrenç bir gülümseme ile yanıma geldi siyah gözlerinin göz bebekleri büyümüştü.
“Merhaba güzel hanımefendi bir içki ısmarlayıp sizinle tanışmak istiyorum.”leş gibi sigara ve bira kokuyordu en nefret ettiğim iki koku bir aradaydı.
“Hayır istemiyorum,lütfen gidin yanımdan.”dedim kibarca.
Ama gitmezse kesinlikle bu kibarlık yerini başka birine verirdi.Adam gitmemişti.Eylül adamın koluna dokundu adam irkilerek arkasına döndü.
“Kız sana git dedi gitsene.”dedi sakin bir sesle.
“Sana ne sen niye karışıyorsun yoksa ilgiyi üstüne mi çekmek istiyorsun?”dedi iğrenç bir kahkaha atarak.Eylül cevap verecekken adam gözlerimizin önünde yere yığıldı.Sebebi ise Sarı kafamalı.
“Savunun bre Bizans köpekleri”diyerek adamın kafasında içki şişesini kırmıştı.
Sarhoş sarı kafaya baktım”Merve ne yaptın?”gülümseyip el çırpmaya başladı.Mekandaki bazı kişiler kaçmış bazı kişiler ise polisi arıyordu.
“Yağmur ben Battal Gazi’yim.Bizans köpeğini yere yıkıp seni kurtardım.”bazı kelimeler ağızdan çıkmaz bile.Sabır çekerek oluşan görüntüye baktım ve sonucunu biliyordum.
SAAT 23.30 31 ARALIK
1 saate yakın buradaydık.Nerede mi?Nezarethanede.
Adam üçümüzden de şikayetçi olmuştu.Merve bu 1 saatte kusup şarkı söylemekten başka bir şey yapmamıştı.Eylül kokudan rahatsız olup söyleniyordu.Ben ise çıldırmamaya çalışıyordum.Ve Merve yine başlıyordu.
“Eylül.”Eylül’ü hedef belirlemişti.
“Sana ne söyleyeyim?”
“Şebnem söyle hadi.”
“Tamaaam.”
“Ayaz vurur, yine donar umutlar
Siyah sayfaları yırtıp, yakıp at
Harca anıları, elinde kalanları
Solup gider benliğimiz belki, kadın”
Bu kimin şarkısıydı bilmiyorum ama Şebnem Ferah’ın olmadığı kesindi.Merve şarkıya ve kendini çok kaptırmıştı.Şarkıyı bitirince heyecanla Eylül’e döndü”Çok güzel söyledim di mi?”
Eylül histerik bir gülüş ile Merve’ye baktı”Şebnem’in hangi şarkısı bu?”
Merve kendinde emin bir şekilde”Ayaz.”dedi.
“Ne zaman çıkardı peki?”
Merve düşünürken yere düşecekti son anda tutup kurtardım.Elini havaya kaldırıp işaret parmağını salladı.”Hatırladım.Bugün.”
Eylül kahkaha atmaya başladı.Merve de onunla birlikte güldü.Merve bir anda gülmeyi bırakıp ayağa kalktı demirlere vurmaya başladı.
“ Düştüm mapus damlarına öğüt veren bol olur.”diyerek bağırmaya başladı.Ayağa kalkıp elinden tutmaya çalıştım ama bırakmadı.
“Merve bırak.”
“Olmaz.Aç kapıyı gardiyan.”
Sanki bir polis Merve’nin feryatlarını duymuş gibi kapıyı açmaya geldi.
“Beni takip edin.”
İLAHİ BAKIŞ AÇISI
Tahir herkes gezmeye çıkarken tek başına oturmaya karar vermişti.Huzurlu bir şekilde oturacağı düşüncesi bile komikti.Yağız arkadaşını ziyaret etmeye gelmişti.Sakin adımlarla içeri girdi.Tahir hemen kafasını kaldırıp karşısındaki en yakın hissettiği kişiye baktı.
“Hoş geldin.”dedi sakin bir sesle.
“Hoşbulduk.”diyerek karşısındaki yatağa oturdu.
Yağız’ın yüzündeki kırmızı ize baktı Tahir,bir yüzük izi gibiydi iyi bir tokat yediği belliydi.
“Yağmur mu vurdu?”
“Hayır,arkadaşı Eylül.”
Eylül Tahir’in zihnindeki bu kadındı arkadaşı için her şeyi göze alan iyi bir psikologtu.
“Neden vurdu?”
“Uzun hikaye boşver.”
“Tamam.”
Yağız bir sigara çıkarıp yaktı.Tahir’e de uzattı ama kabul etmedi bu sefer bu Yağız’ın kaşlarını kaldırmasına sebep oldu.Tahir’in aklına Eylül’ün sözleri geldi bu gülümsemesi için bugünkü ilk ve tek nedendi.
“Ooo Tahir gülümsemeyi kim öğretti sana?”
“Arkadaşına çok önem veren güzel bir hanımefendi.”
“Eylül’e mi abayı yaktın?”
Ayda yılda bir çok konuşası tutmuştu o da Tahir’e denk gelmişti.
“Hayır ama arkadaş olmayı isteyebileceğim bir kadın.”
“Yağmur’dan uzak dur da.”
“Yağmur seni ne ilgilendiriyor ulan kızın hâlâ seni öldürmediğine şükret.”dedi Tahir sinirle Yağız’ın geçerli sebepleri vardı ama bunu bir tek Tahir biliyordu.
“Sebebim var Tahir ve koskoca 4 yıl lan kıza bunu şimdi nasıl söyleyeceğim hâlâ düşünüyorum.Biliyorum iğrenç bir herifim ama Yağmur’un adı geçince bile gözlerin parlıyor lan!”
Bu sözler Tahir’i daha da sinirlendirmişti.Ayağa kalktı ve Yağız’ın yanından gitmeye karar verdi.
“Bana bak Yağız aranızdaki ilişki umurumda bile değil ama ben Yağmur’a yan gözle bile bakmam.Beni birazcık tanıyorsan o kadar şerefsiz bir insan olmadığımı bilirdin.”dedi ve çıktı odadan aklını kaçıracaktı kardeşinin eski sevgilisiydi o kız ona bir şey hissediyordu ama aşk değildi ve aşk olmamalıydı.
Tahir bahçede sigara içerken bir numara tarafından aramış ve karakola davet edilmişti.Hızla arabasına binip karakola varmıştı.Komiserin odasının önüne gelince kapıyı çalıp”Gir” sesini duyunca hemen girdi.Saçları kırlaşmış 1.80 boylarında siyah gözlü bir adam oturuyordu karşısında.
“Hoşgeldiniz Tahir Bey.”dedi sıcak bir sesle.
“Hoşbulduk neden beni çağırdınız?”
“Yağmur Ateş ve arkadaşları burada bir kavga etmişler ve yakını olarak siz ve Yağız Bey’i gösterdiler ancak Yağız Bey telefonu açmadı.”
“Anladım ben şu an ne yapmalıyım?”
Birkaç kağıdı gösterdi adam”Bunları imzalayabilirsiniz.”
Tahir başını sallayıp kağıtları okumaya başladı.Komiser bir telefon konuşması yapıp kızları yukarı çağırdı.Yağmur dejavu yaşamış hissediyordu sanki bu günü daha önce yaşamıştı.Yukarı çıktıklarında Tahir’i görmek Eylül ve Yağmur’u şaşırtmıştı.
“Yasemin kokulu adam.”diye fısıldadı Eylül.
“Merhaba.”dedi Tahir Eylül’e bakarak.
“Adam şikayetini çekti hanımlar imzanızı atıp çıkabilirsiniz.”Eylül ve Yağmur imzayı atmıştı ama Merve önünü bile göremeyecek kadar sarhoş olduğu için parmak basmıştı.
Dışarı çıkmıştık.Sonunda.Tahir’i görünce şaşırmıştım ama bizi dışarı çıkarmıştı ve ben Merve ile ilgilenirken Tahir ve Eylül’ün gülerek sohbet ettiğini görüp gülümsedim.
“Merve sence de çok yakışmıyorlar mı?”
“Ben ve kola mı evet çok.”
Tahir ve Eylül yanımıza gelmişti.”Sizi ben bırakırım eve.”dedi Tahir.
“Yok biz hallederiz benim arabam barın önünde kaldı taksiyle oraya gideriz.”dedi Eylül.
“Bari barın oraya kadar bırakayım.”
Eylül düşünürken Merve”Olur enişte.”diye bağırdı.İkimiz de şaşkınlıkla ona baktık Tahir ise gülümsedi.Tahir Yağmur’a yaklaştığında Yağmur kokudan dolayı uzaklaşmıştı.
“Ne oldu rahatsız mı ettim?”
“Hayır sigara kokusu beni biraz rahatsız etti.
Tahir bu konuşmadan sonra sigara içmemeye karar verdi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |