Sanki uzun zaman önce burada bir parçam bırakılmış da…
Emre:
Senin kelimelerin bile valiz hazırlamış gibi.
Emre:
En sessiz anlarında bile bağıran kadın.
Ama içimdeki sessizliğe değmiyor hiçbiri.
İnsanlar koşuyor. Ben yürümek istiyorum.
Belki bir ses... geçmişi fısıldar.
Emre:
O zaman gözlerini biraz kıs, Belinay.
Tanıdıklar bazen yabancı kılığında gezer.
Ve sesler, bazen susanlarda yankılanır.
Belki biri... beni çoktan bekliyordur.
Belinay kantine girdiğinde, kalabalık onu bir anlığına içine çeker.
Gülüşen kızlar, çekinerek çevresine bakan yeni öğrenciler.
Elinde kahvesiyle ilerlerken kafasını hafifçe yana eğer.
Karton kahvesi hafifçe sıçrar.
Bir “ah” sesi çıkar ağzından, ama tam o anda o sesi duyar:
???:
"Ben de seni görmeyi beklemiyordum ama...
Şaşırmış gibi yapmam gerekiyordu değil mi?"
O sesi, o tonu, o hafif ironiyi tanır.
(şaşkın, neredeyse fısıltıyla)
Emre:
(şaka yapar gibi ama gözleri ciddi)
"Yani istersen hâlâ 'Aaa bu da kim yaa' deyip simit alabilirim."
Emre:
"Gizli ajan gibi takıldım burda.
İz bıraktığın her yere baktım.
Yoksa... bu bir kader tesadüfü mü?"
Emre:
"Kader varsa… ben onunla iş birliği yaptım.
Adımların beni buraya getirecekti.
Bir kahkaha atar ama gözleri doludur.
"Gerçekten sinir bozucu kadar tatlısın hâlâ."
Emre:
"Çünkü sen hep aynı kalmışsın.
Sesin tanıdık, bakışın bağırıyor.
Ve ben seni her kalabalığın içinden bulurum."
"Ben sana yerimi söylememiştim."
Emre:
Ama kalbin bana bağırıyordu, Belinay.
Ben sadece sustuğunda daha iyi duydum."
Aralarındaki kalabalık uğultuya dönüşür.
Ama onların etrafı... garip bir sessizlikle çevrilidir.
Emre:
Sen kantin sırasında bana çarpan kız olacaksın.
Ve ben de ‘simit alırken sana rastladım’ diyeceğim.
Şimdi seninle yaşamak istiyorum."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |