
Yeni bölüm geldi♡♡
SINIR:20 OY 70 YORUM.
__________________________________
Belinay:
(Şaşkın bir gülümseme, gözlerinde hafif bir korku)
"Yazarak mı? Nasıl yani… Benimle… yaşamak mı?"
Emre:
(Eline kahvesini alırken, gözleri sabırlı)
"Her kelimenle seni çizdim. Her cümlede seni gördüm. Bazen kalbim, senin yazdığın satırlarda kayboluyordu. Ama işte şimdi buradayım. Gerçekten buradayım."
Belinay:
(Kahvesini yudumlayıp derin bir nefes alır)
"Yazmak… zor bir şey. Kendi hikayenin içinde kaybolmak… her kelimeyi, her duruşu, her düşünceyi görmek. Ama sen, sen birdenbire dışarıdan geldin. Ve beni o yazdığın satırlardan çıkarıp buraya getirdin."
Emre:
(İçten bir gülümseme)
"Ve şimdi… seni bulduğumda, sana doğru bir adım attım. Benimle yaşamak demek, her anını paylaşmak demek. Yavaşça, senin ritminle."
Belinay:
(Gözlerini yere indirir, bir süre susar. Sonra yavaşça başını kaldırır)
"İlk adımını attın. Şimdi sıra bende mi?"
Emre:
(Başını hafifçe sallar, ciddi ama aynı zamanda nazik bir bakışla)
"Hayır, sen zaten adımlarını attın. Sadece biraz korktun, biraz geri çekildin. Ama buradayız, Belinay. Aynı zamanda."
Belinay:
(İçini çekerek, hafifçe gülümser)
"Ve ne olacak şimdi? Kendi hikayemizi mi yazacağız?"
Emre:
"Bizim hikayemiz, Belinay, yazılmaya çoktan başladı. Sadece seninle birlikte, kelimelerin ötesine geçmeye ihtiyacımız var."
Zaman o an, her şeyin tam ortasında, bir daha dönüp bakılamayacak kadar ilerlemişken, Belinay ve Emre arasında bir sessizlik oluşur. Ama bu sessizlik, bir tür anlaşma gibidir; ikisi de bilmektedir, bu anı sadece kelimelerle değil, kalpleriyle yaşarlar.
Belinay:
(Yavaşça başını sallayarak)
"O zaman… Birlikte yazalım."
Emre:
(Bir an gözlerinin içine bakar, sonra bir gülümseme yayılır yüzüne)
"Birlikte, her kelimesini."
Ve o an, iki hayat bir kez daha kesişir, bir sonraki adım için her şey hazırdır.
Şunu dedin:
Çok güzel aynı bu metnin daha uzun versiyonunu istiyorum
ChatGPT:
Tabii! İşte, aynı ruhu taşıyan, biraz daha uzun ve derinleşmiş bir versiyon:
Belinay:
(Şaşkın bir gülümseme, gözlerinde hafif bir korku)
"Yazarak mı? Nasıl yani… Benimle… yaşamak mı?"
Emre:
(Eline kahvesini alırken, gözleri sabırlı)
"Her kelimenle seni çizdim. Her cümlede seni gördüm. Bazen kalbim, senin yazdığın satırlarda kayboluyordu. Ama işte şimdi buradayım. Gerçekten buradayım. Benim yazdıklarım senin adımlarını takip ediyordu, ama senin adımların beni buraya getirdi."
Belinay:
(Kahvesini yudumlayıp derin bir nefes alır)
"Yazmak… zor bir şey. Kendi hikayenin içinde kaybolmak… her kelimeyi, her duruşu, her düşünceyi görmek. Ama sen, sen birdenbire dışarıdan geldin. Ve beni o yazdığın satırlardan çıkarıp buraya getirdin. Kalbimi buldun. Ama… şimdi beni bulduğunda… ben kimim, Emre?"
Emre:
(İçten bir gülümseme, gözlerinde hafif bir hüzün)
"Kim olduğunu ben yazdım, Belinay. Ama seni bilmek… seni hissedebilmek, seni görmek, işte bu… her şeyin ötesinde. Kalbin, yaşadığın her an, seninle kurduğum her hayal… hepsi beni buraya getirdi. Ama senin kim olduğunu görmek için sadece bir adım daha atmam gerekti. Ve işte, bu adım."
Belinay:
(Gözleri hafifçe buğulanır, bir an sessizce kahvesini karıştırır)
"Zor bir şey… yazmak. Ve bir o kadar korkutucu. Sadece kelimelerle tanımak… sadece hayallerle yaşamak… ama gerçekte bir insanla var olmak… o kadar farklı ki. Beni yazarken seni de bulmuş oldum belki, ama ya şimdi? Şimdi ne olacak?"
Emre:
(Gözlerini Belinay’ın gözlerinden ayırmaz, başını yavaşça sallar)
"Şimdi, Belinay, bu yazının içine gerçekliği katacağız. Her kelimeye, her bakışa, her adımımıza… çünkü gerçek, sadece yazdığımız cümlelerle değil, yaşadığımız anlarla var olur. Seninle her anı paylaşmak… seninle gerçek bir hikaye yazmak… işte bu, bizim seçtiğimiz yol. Yazdığımız her satırda gerçeklik, yavaşça şekil almaya başlıyor."
Belinay:
(Hafifçe omuzlarını silker, derin bir iç çekişle)
"Bunu anlamak kolay değil. Çünkü kelimeler, bazen ne kadar gerçek olsa da… insanın içine yerleşen korkuları, karanlıkları, en derin sessizlikleri anlatamaz. Benim içimde kaybolan bir sürü şey var, Emre. Ama yine de seni görmek… sana yaklaşmak, bu korkuların biraz olsun geçmesine yardım ediyor gibi hissediyorum."
Emre:
(Kollarını kavuşturur, ama gözlerinde bir yumuşama vardır)
"Senin korkularını bilmek, onları anlamak… bu, beni korkutmuyor. Aksine, daha çok seni tanımama izin veriyor. Her korku, birer kapı gibi, senin kim olduğunu bulmamı sağlıyor. Ve ben o kapıları açmaya hazırım. Belinay, birlikte yazacağımız hikaye… yalnızca seni değil, seni büyüten her korkuyu, her sesi, her suskunluğu da içine alacak. Çünkü bunlar senin parçan."
Belinay:
(Soluk bir gülümseme, içindeki karışıklığı bir an olsun gösterir)
"Bir zamanlar bu korkulara yalnızca ben sahipken… şimdi onları paylaşmak, bir başkasıyla anlamak… garip bir huzur veriyor. Ama her şey… her şeyin bir bedeli var. Ve bazen o bedeli ödemek, kolay olmuyor."
Emre:
(Bir adım daha yaklaşır, ama mesafeyi korur)
"Her şeyin bir bedeli var, evet. Ama birlikte olduğumuzda, o bedel daha hafif hissediliyor. Belinay, korkularımız, kaygılarımız, biriktirdiğimiz acılar… bunlar bizim güçlerimiz. Herkes bunu göremez. Ama ben… ben seni görürüm. Çünkü senin kaybolan parçan, benim de aradığım şeydi. Her şeyin bir zamanlaması vardır. İşte senin zamanın… şimdi."
Belinay:
(Gözleri hafifçe donuklaşır, ama bir yumuşama belirir. Derin bir nefes alır.)
"Zaman mı? Zaman… o kadar belirsiz ki. Her şeyin, her ilişkinin… en zor kısmı zaman. Bizim de zamanımız mı geldi, Emre?"
Emre:
(İçindeki sabırlı huzurla, belki biraz da gülümseyerek)
"Zaman… zaman her şeyi şekillendirir, Belinay. Ama biz, birlikte şekillendirebiliriz. Ve bu, geçmişten çok farklı. Çünkü şimdi… şimdi seninle yazacağımız her yeni an, bizi sadece daha yakınlaştıracak."
Belinay:
(Sessiz bir şekilde başını sallar, sonra tekrar gözlerinin içine bakar)
"Ve biz gerçekten… yazacağız mı? Her adımımızı? Her bakışımızı? Bu hikaye… seninle ben, birlikte mi yazacağız?"
Emre:
(Bir anlık bir gülümseme, yavaşça başını sallar)
"Biz yazacağız. Çünkü bu hikaye seninle benim, geçmişle geleceğin… biz zamanın her anına tanıklık edeceğiz. Ve gerçek, seninle yaşadığımız her an olacak."
Belinay:
(Yavaşça gülümseyerek, ama hala bir parça çekingenlikle)
"Birlikte… yazalım o zaman."
Emre:
(Elini uzatır, ama nazikçe, tıpkı yazdıkları gibi, yavaşça)
"Birlikte, her kelimesini…"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |