16. Bölüm
Linaz / MAHPERİ(GERÇEK AİLE) / 15. Bölüm

15. Bölüm

Linaz
linazkiz

°•°•°•°•°•°•°•°

Onları kıracak olmak ve bunun düşüncesi dahi benim canımı acıtıyordu.

Ben pek insanlara değer verebilen biri değilimdir genelde. Her insanın dediği şeyi kafama takmam, aldırmam. Kimseye kötü davranmamaya çalışırım ama bu herkesle samimi olacağım anlamına gelmez.

Eğer birini sevdiysem onu yakınım bilir onu incitmemeye özen gösteririm. Çünkü ben bu hayatın en acı sillesini ailem yüzünden yemiştim, sevilmemek.

Eğer aileniz tarafından sevilmediyseniz en başta herkesten sevgi dilenir, kendinizi herkese sevdirmeye çalışırsınız. Sonrasında ihanetlere uğrar herkese güvenmemeyi öğrenirsiniz. Fakat yine karşınıza birileri çıktığında şansınızı tekrardan denemek istersiniz, tereddüt edersiniz ama yine de içinizde bir umut olur. Eğer şanslıysanız bu sefer hayat size güler ama bahtınız benim kadar kara ise yine ve yine ihanete uğrarsınız.

Hayatımda her daim yanımda olacağına emin olduğum iki dostum oldu; Çınar ve Ela. Ela her daim yanımda oldu cidden, tabi kendi hayatında kendi uğraşları oldu. Bazen görüşemedik fakat yine ayrılmadık.

Ama Çınar...

Hayatımdan ansızın çıktı ve ben boşluğa düştüm. Hayatımın her döneminde, bu anlattığım ihanetleri yaşadığım anlarda bile yanımda olan Çınar bir gün beni yüz üstü bıraktı. Hemde ufacık, önemsiz bir sebepten.

Ben bu iki arkadaşımı, kardeşimi kırmamak için çok çaba sarfettim şuncacık ömrümde. Erkenden olgunlaşıp kimlere değer vereceğimi öğrendiğimdendi belki. Belki karşılığını alamadım bu değer vermelerin ama ben yine de onları kırmamak için elimden geleni yaptım. Yorulmadın mı diye sorarsanız, çok yoruldum. Yine de sustum.

Şimdi karşımda bana benden fazla değer veren iki kişi vardı. Ya ihanete uğrama ihtimalini göz önünde bulundurup onlardan uzak duracaktım, ki bu onları fazlasıyla kırardı, ya da verdiğim değerin karşılığını hatta daha fazlasını alabilme umuduyla tüm gücümle onlara sarılacak onları kırmayacaktım, her değer verdiğim insana yaptığım gibi.

İkinci seçenek bana daha yakındı ve ben farkında olmadan onu seçmiş olmalıydım.

Şimdi onlara 'Çınar, benim her şeyim." desem, ki dedim, kırılmazlar mıydı? Kırılmamışlar mıydı?

Onlara nasıl izah edebilirdim ki Çınar'ı, onları kırmadan?

"Nasıl yani?"

İkisi de tam önüme oturmuş beni izliyorlardı.

Belki her şeyi açıkça anlatmalıydım.

"O kadın ve adam bana hiç bir zaman aile olmadılar. Ben de hep sevgiyi başka yerlerde aradım doğal olarak. Belki sokaklarda belki insanlarda ama çoğunda ihanete uğradım. Yani anlayacağınız çok küçük yaşta ihanetle karşılaştım."

"Niye onlardan sevgi beklemedin? Her küçük çocuk anne ve babasının sevgisini kazanmaya çalışır, sen niye bunu yapmadın?"

Haklıydı.

"Onların bana sevgi veremeyeceğini çok acı şekilde öğrendim çünkü."

Hepimiz sessizce durduk bir süre. Bende kendime zaman tanımış oldum, sonuçta her gün insanlara hayatımı anlatmıyorum.

Biliyorum, neler yaşadığımı merak ediyorlardı fakat ben anlatabilir miydim bilmiyorum.

"Çınar ve Ela ile tanıştım sonra. Onlar hiç sahip olmadığım kardeşlerim oldular."

O an üzüldüklerini hissettim.

"Üzülmeyin, ne olur."

"Tamam güzelim, üzülmüyoruz biz. Devam et sen."

"Onlara anne baba diyemem bile. Onlara aile demek, aile kelimesinin kendisine saygısızlık olur. Bu yüzden ben Ela ve Çınar'ı aile bildim. Onlarla büyüdüm. Ama sonra Çınar'ın hayatına biri girdi. Sevgilisi oldu."

Duraksadım. Aklıma o günler geldi.

"İlk başta kıskandım, yalan değil. 2 yıl önceydi ama yine de küçüktüm işte. Abimi kaybedecekmişim gibi hissettim."

Ufuk araya girdi hemen.

"Yani sevgili yapmayacağız demek bu Uraz. Bak kardeşimiz kıskanıyor. Ben yapmam zaten de seni uyarayım dedim."

Gerginliğimi anlamış olmalıydı ki yumuşatmaya çalışıyordu.

"Ya küçüktüm o zaman diyorum! Niye kıskanayım şimdi ya?"

"Yav he he."

"Yaa Ufuk! Uraz bir şey desene şuna!"

Uraz Ufuk'un kafasına vurmuştu hafifçe.

"Sus lan. Peri'm öyle diyorsa öyledir."

Ufukta ona karşılık verince fazla yükselmeden atışmaya başlamışlardı.

Ses çıkarmadan onları izledim. Mutsuz olduğum her an modumu yükseltme çabaları, beni koruma çabaları ve hiç esirgemedikleri sevgileriyle gönlümde inanılmaz bir taht kurmuşlardı.

Uraz sessizliğimi fark edip durdu.

"Hadi sen devam et güzelliğim."

Tebessüm ettim hafifçe. Kelimeleri tartıp tekrardan başladım zihnimdekileri dökmeye.

"İşte üzdüm kendimi öyle ama hiç Çınar'a belli etmedim. Onu hiç üzmedim bu konuda. Sonra Ela'ya gittim, dedim böyle böyle. O da bana kardeşimiz için mutlu olmamız gerektiğini anlattı. Sonuçta hayatında onu sevecek biri girmişti hatta belki ona gerçek bir aile olacaktı..."

O zamanlar hâlâ zihnimdeydi. Ne kadar üzülmüş olsam bile kendimi onun için mutlu etmeye çalışıyordum. Kıza içim ısınmasa bile kardeşim sevmiş sonuçta diyerek yakın davranmaya çalışmıştım fakat...

"Neyse, sonrasında kızla tanıştık falan derken kızın hareketleri bir değişik gelmişti bana. Ela ve benden pek haz etmediğini anlamıştım. Sırf onların arası kötü olmasın diye aramıza mesafe koydum, tabi sadece o kız varken. Yoksa canın ciğerin olan insandan öyle kolay uzaklaşamazsın."

"Ee, sonra n'oldu peki?"

Derince bir nefes alıp verdim.

"Sonra işte o kıza bu da yetmedi. Anlıyorum elbette, sevdiği kişinin ondan başka yakın kız arkadaşı olmasın istiyordu fakat bilmiyorum işte onlar rahatsız olmasın diye elimden geleni yaptım ben. Yine de kız bizim varlığımızdan rahatsız oluyordu. Yavaş yavaş Çınar'ın aklına girdi, Çınar'ın aklı da girilmeye müsaitti demek ki."

Diyerek kendi kendime güldüm. Onlar ses etmeyince devam ettim.

"Kız Çınar'a benim ondan hoşlandığımı söylemiş. Bu samimiyetimizi yanlış anlamış ve kendince böyle yorumlamış işte o zamanlar."

"Peki o ne demiş?"

"Çınar ilk başta çaktırmamış bana. Ama zamanla kız aklına girmiş o da ikna olmuş işte."

Ağlamak istiyordum.

"En son kız Çınar'a, onu tehdit ettiğimi hatta bıçak çektiğimi söylemiş."

"Ne? İftira mı attı sana yani?"

Çınar bana iftira attığını anlamamıştı, kan değil ama can kardeşim dediğim kişi inanmamıştı bana. Ama karşımda sadece biyolojik abi dediğim iki kişi sorgulamamıştı bile, sorgusuz sualsiz inanmışlardı.2

"Öyle oldu. Yine de Çınar yüzüme gelip de bir şey demedi. Kız sabredemeyip buluştuğumuz zaman bu ithamları savurdu bana. O kadar çaresiz hissettim ki kendimi... O an hissettiğim duygu anlatılmazdı."

Yine daldım zihnimin derinliklerine.

"Kız içini döktükçe Çınar sustu. Konuşmasını söyledim, hatta beni savunmasını içten içe diledim ama öyle olmadı. O kıza gerçekten inandı. Bana, benim ona aşık olabileceğimden bahsetti. Etrafımdaki bana iyi davranan tek erkek oymuş bu yüzden ondan hoşlanabilmem olası bir şeymiş."

Onların karşımdaki şaşkınlığını görebiliyordum. Ne diyeceklerini bilemiyor olmalılardı.

"Ondan sonra ilişkimiz kesildi zaten. Bu yüzden boşverin onu. Bu konu burada kapansın olur mu?"

Uraz sözü devralıp konuşmaya başlarken sıcacık avuç içini de yanağıma yaslamıştı.

"Sen nasıl istersen öyle olsun Peri'm."

Anlımdan öpüp geri çekilince Ufuk kıskanmış olmalı ki omuzlarımdan tutup göğsüne çekti beni.

"Dokunma lan kardeşime. Tek ben öpebilirim değil mi Cadı'm?"

Beni sımsıkı sararken konuşma fırsatı bırakmamıştı bana.

"Lan kızı boğma gerizekalı!"

Beni çekip kurtarmış ve düzgünce geri oturtmuştu.

Ne yaşıyordum şuan ben?

"Tamam onu bunu bırakın da Sena Hanım nasıl? Bir şeyi yok değil mi?"

Aynı anda birbirlerine baktılar. Uraz sıkıntılı bir soluk alıp bana döndü.

"Annemiz iyi güzelim. Sadece yıprandı. Senin yıprandığını gördükçe o da yıprandı doğal olarak."

Dudaklarımı nemlendirip acıyan gözlerimi kırpıştırdım.

"Onu kırmak istememiştim, sadece sinirlendim. Ben istemememe rağmen sürekli onların peşimizde olması ve buna rağmen bana karşı olan sözleri, tavırları... Canım acıdı artık Uraz, kimseyi umursamam aslında ama onlarla aynı kanı taşıyorum ben, aynı rahimde can bulduk hepimiz. Böyle olması sıktı canımı. Hepinize patladım, benim de yanlışım buydu işte."

"Üzme bir tanem kendini. Haklıydın."

"Tabi haklıydı benim Cadı'm, boşuna haşin demiyorum!"

Ona tebessüm ettim.

"Can nasıl peki?"

Yine ve yine bakıştılar, cidden ikiz olmaları canımı sıkmaya başlamıştı.

"Can da iyi fakat seni merak ediyor."

"Haklı çocuk, bir kızı getirip bu senin ablan diyorsunuz ve o kız sürekli abileriyle kavga edip ortadan kayboluyor. Kafası karışmıştır."

"İstersen Can'ı arayalım konuşalım, olur mu Peri'm?"

"Olur."

...

Can ile konuşmamızın üstünden birkaç saat geçmiş ben biraz kestirmek istemiştim. Şimdiyse hava kararmış, kendimi de yeni uyandığımdan dolayı mal gibi hissediyordum.

Yataktan hafif doğrulup etrafa bakındım fakat ikizleri göremedim.

Nereye kaybolmuşlardı bunlar?

Telefonuma uzanıp onları aramaya niyetlenmiştim ki kenarda duran iki adet telefonu farketmem eş zamanlı olmuştu.

Uzak bir yerlere gitmiş olsalar telefonları yanlarına alırlardı diye düşünüp kendimi rahatlattım.

Gözüm çantamı aradığında koltuğun üzerinden bana göz kırpıyordu. Çantama doğru ilerlerken minik minik esneme hareketleri yaparak sırtımı rahatlatıyordum.

Çantamdan sigara paketini alıp balkona adımladım. Minik ama güzel bir balkondu. Bir masa ve dört sandalyeyi sığdırmayı başarmışlardı. Masanın üzerinde olan kül tablası ile sigara külünü nereye atacağım derdi kalmamıştı en azından.

Yerime yerleşip sigaranın ucunu ateşledim. Sadece bir nefes çekip ikincisini çekecekken odadan gelen telefon sesiyle geri bırakmıştım sigarayı kül tablasına.

Telefonun kapanmasını istemediğim için aceleyle odaya girerek telefonların olduğu kısma gitmiştim fakat bu telefon benim telefonum değildi.

Ya Ufuk'un ya da Uraz'ın telefonuydu.

Ekranda gördüğüm Annem yazısıyla bir an tereddüt etsem de aldım elime ve açtım.

"Alo, oğlum."

Karşıdan gelen sesle tekrardan balkona adımladım.

"Merhaba Sena Hanım, Mahperi ben."

"Ah, Mahperi... Kızım, nasılsın?"

Sandalyeye tekrar oturup sırtımı yasladım.

"İyiyim, asıl siz nasılsınız?"

"İyiyim canım, iyiyim. Sen iyiysen daha iyiyim."

İkimizde sessiz kaldık bir süre. Gözüm, yarısına yakın yanmış olan sigaraya kaydı. İçemeden bitecekti resmen, Sena Hanım hissetmiş gibi içmeme izin vermeden aramıştı veya ben boş yere anlam yüklüyordum.

"Canla da konuşmuşsun, tüm evde ablamla konuştum diye başımızın etini yedi... Yani rahatsız olmadık, sadece onun çok sevindiğini anlatmak istedim yanlış anlama lütfen."

"Yok yanlış anlamadım. Can mutlu olduysa ne mutlu bana."

Derin bir nefes aldığını duydum telefondan. Bu sırada sigaranın ucundan küller minik minik düşüyordu tablaya.

"Yaşadığın şeylere rağmen yine de Can ile konuştuğun için, onu düşündüğün için teşekkür ederim Mahperi. Belki yaşadıklarını anlayamam ama hissedebilirim kızım ve benim buna rağmen elimden hiçbir şey gelmiyor. Tüm suç anne ve babanın kızım. Öyle bir anne babayız ki bir sürü çocuk yapıp onları eğitmeyi beceremeyen bir anne babayız."

Araya girdim.

"Kendinizi suçlamayın Sena Hanım. Herkes ne yapacağını bilecek yaşta. Mesela Ufuk ve Uraz, onlar hep yanımdalar ve onları da siz büyüttünüz. Karakter meselesi."

Minik bir nefes aldım. Kendimi anlatmak istiyordum artık.

"Ben beni sevmedikleri için onlara kızgın değilim ki saygı duymadıkları için kızgınım. Bana saydıkları o laflar için kızgınım, ben zaten hemen aile olalım demedim. Hatta ilk başta hiç olumlu bile bakmıyordum bu olaya. Ama onlar sanki ben hevesliymişim de kendileri istemiyormuş gibi davrandılar. Emin olun bende önyargılıydım fakat kimsenin kalbini kırmak için çaba göstermedim, oğullarınız gibi kimseye iğrenir gibi bakmadım mesela."

"Keşke elimden bir şey gelse annem, keşke lafımı dinletebilsem."

Sesindeki çaresizliği iliklerime kadar hissetmiştim. Sonuçta anneydi o, neler hissettiğini anlayamazdım bile.

"Geçti gitti artık Sena Hanım. Yolumuza bakmalıyız artık."

Onun içine daha fazla sıkıntı vermek istemiyordum. Herkes kendi hayatına bakmalıydı artık. Bu kadar fazla aksiyon da bana yeterdi zaten.

Elime çoğu yanıp biten sigarayı alıp dudaklarıma götürecekken Sena Hanım'ın sesi girdi araya.

"Yeni bir başlangıç yapalım Mahperi, lütfen. Yarın seni evimize bekliyorum. Kendi evine çağırıyorum seni kızım."

Ve ben şaşkınca kaldım, sesimi çıkaramadım bile.

"Sana söz veriyorum bu sefer, istemediğin kimse olmayacak evin içinde. Söz veriyorum kızım."

"Sena Hanım..."

"Mahperi'm. Lütfen kırmayın beni annem. Yemin ederim ki istemediğin hiç kimse olmayacak burda. Lütfen gel, yıllar sonra kızımı bulmuşum onu kaybedemem."

"Peki, gelirim."

Ve sigara bitti, yanacak tek bir yeri dahi kalmadı.1

...

 

Bölüm : 09.01.2025 18:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...