Arada

Boris için söylediği şeyi bana uyarladığında boğazım düğümlendi. Acaba onu özlüyor muydu yoksa içindeki saf bir nefret ve intikam isteği miydi? O sırada ona o gün Boris ile aralarında ne geçtiğini hiç sormadığımı fark ettim aslında Emily'e sormuştum ama bana cevap vermiyordu. Şuan bunun için doğru zaman olmadığını düşündüm ama bir tarafım meraktan ölüyordu. Hızlıca ona yetiştim ve yanında durmak yerine önüne geçtim ve ben durunca oda durmak zorunda kaldı ve benden uzun olduğu için başımı kaldırıp ona baktım. "Drake" Oda bana baktı ve gerginliği gözle görmesi zor olsada hissetmiştim. "O gece ne oldu? " Gece dedim çünkü ben geldiğimde sabah olsada onların gece geldiğini biliyordum. Cevap vermek yerine önüne döndü ve yanımdan geçti, çoktan arkasında kalmışken arkasından yeniden seslendim "Drake!" Derin bir nefes aldı ve bana döndü "Ne istiyorsun yine Lara? " "Sanki her isteğimi yerine getirmişsin de" Ondan bu zamana kadar sadece sorularımı cevaplamasını ve beni rahat bırakmasını istemiştim ve ikisinide hâlâ tam olarak yerine getirmiyordu. Pislik. Tekrar ne var derecesinden bana bakınca konuştum. Oldukça yorgun ve bıkkın görünüyordu ve bunu gizlemiyor üstüne abartıyordu. Sosyopat. "Bana cevap ver! " Dediğimde gözleri artık bende değildi, benden önce fark ettiği Tylor daydı. Benimde gözlerim Tylor'a döndüğünde havada asılı kalan parmağımı fark etmemiştim. "N'oluyor burda?" Tylor önce bana sonra havada asılı kalan parmağıma ardındanda Drake' e baktı. Çocuğun boyu Drake'in boyundan çok kısa olduğu için başını bakmak için baya kaldırdı. Ardından da kırmızı gözleriyle karşılaştı. Drake'in yüzünde hiç güven verici yada dostça bir ifade yoktu yada ona benzeyen bir şey. Açıkça çocuğu tehdit ediyor gibiydi. Çocuk korkmuş olmalıki yanımızda küçük bir referansla uzaklaştı. Elimi indirdim ve bana cevap verdi "Onun aksine şuan rahat nefes alabiliyorsun ve bu yeterli." Tam yine arkasını dönmüştü ki tekrar konuştum "Onu öldürdün mü? " Hızla cevap verdi "Hayır. Bu kadar kolay değil. " İki kardeş arasında devasa bir savaş başlamıştı. Ve bu savaşın ikisinden biri ölsede bitmiycekti. Çünkü biliyordum Boris Drake'i öldürmek istemiyordu. Beni öldürmek istiyordu ama neden böyle bişey istiyordu bilmiyordum...

(Aşağıda devamı var)

⭐

Tüm herkesle beraber ortak vagonda oturuyorduk Emily tam karşımda Drake de tam yanımda oturuyordu, neden yanımda olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu. Ama garip bir şekilde bu beni güvende hissettiriyordu. Tehlike tam yanınızda olduğunda yakınınızda olduğu kadar korkmazdınız. Ama eğer tehlike olursanız hiçbir zaman korkan olmazsınız. "Lara?" Tam düşüncelere dalmışken bana seslenen sesi fark ettim. Başımı kaldırdığımda bana doğru bakan turuncu saçlı kızı fark ettim. Sindy. "Benimle gelmek ister misin?" Drake' e dönüp ne yapmam gerektiğini öğrenmem gerekiyordu ama bu aralar hiç olmadığı kadar ondan nefret ediyordum o yüzden kıza gülümseyip ayağa kalktım. Bu kızda beni ciddi şekilde iten birşeyler vardı ama ne olduğunu bilemiyordum.