Belirsiz

Bir Saat Sonra:

İçerde ne oldu bilmiyordum, kimseyle konuşmuyorum sadece uzanıp yatağıma yatmak istiyordum ama ölüm korkusu o kadar yakındı ki kızların yatak odasında bir köşede oturup kapıya bakmak dışında elimden bir şey gelmiyordu. Emily ölmüştü, benim kollarımda bir kız ölmüştü. O sahneleri aklımdan çıkaramıyordum. Üstümdekileri değiştirmiştim ama ellerim hala kan içindeydi. Ne giyeceğimi bilememiştim üstümde sadece uzunca bir tişört ve iç çamaşırlarım vardı. Saat kaçtı? Karnım gurulduyurdu ama iki gün hiçbir şey yiyemiyeceğimi hissediyordum. Gözlerimi kapıdan ayırıp duvardaki analok saate baktım. Nerdeyse akşam olmuştu. Öldürülen herkesin yakınlarıda böyle mi hissediyordu? Çok korkunç. Burda kalmak istemiyordum. Evime dönmek istiyordum. Tekrar bir şeytan görmek istemiyordum... Ayağa kalktım, başım feci şekilde dönüyordu. İkinci duş kabine girerek tenimdeki kan lekelerinden kurtuldum. Zihnimden silemesemde en azından teninden silmiştim. Bornozuma sarılıp içeri kıyafetlerimi almak için içeri gittiğimde içeride yatakta oturmuş Space' i gördüm. Saate baktım sadece yarım saat geçmişti ve gece yarısına çok vardı. Space beni fark edince bacaklarını sallamayı bırakıp ayağa kalktı. Kıza bir şey demeden kireç beyazı gardıroptan simli siyah bir elbise aldım elbisenin eteği dizlerimde bitiyordu. Hızlıca kabinlerden birine girip üstümü giyindim. Askıları etimi kesiyordu ama görmezden gelmeyi seçtim. Topuklu yerine beyaz spor ayakkabılarımı giyip kimsenin fark etmemesini umdum. Tekrar içeri gidip gardrobun aynasından saçlarımı taramaya başladım. Space yanıma yaklaştı, " Şeyy, iyi misiniz?" Kızı görmezden gelerek kapıya yöneldim ama kapıdan çıkmadan önce benden yaşça küçük kıza tebessüm etmeyi unutmadım. Deli olduğumu düşünecekti. Ama olsun..

Drake (1 saat önce)

Prenses Sindy' nin Lara' yı yanında götürmesi kesinlikle planlanmış bir hareketdi. Bunu anlamamak için salak olmak gerekirdi. Sindy normal bir prenses değildi, bir planın parçasıydı.Ben gidemezdim fazla dikkat çekerdi. Emily' e sinyal gönderdim ve yaklaşık üç dakika sonra peşlerinden kalktı. Bunun yeterli olduğunu düşündüm ve önüme baktım, diğer salakların ne konuştuğu umrumda bile değildi sadece plan yapıyorum. Boris denen pisliği öldüreceğime dair ve kesinlikle acısız olmayacaktı. Ama işler yolunda gitmedi ve bir sinyal aldım. Bana gelen sinyaller serçe parmağımdaki yüzükten hafif titreşimlerin geliyordu sadece çok önemli bir durum olursa elektrik çarpıyordu ve bu bir elektirik sinyaliydi. Diğerlerine farkettirmeden kalktım ve ilk vagon dan çıktığım anda koşar adımlarla prenseslere özel lavaboya vardım. Ama girmedim çünkü hedef tam karşımdaydı. Sindy Arector. Fazlaca belirginleşmiş şakaklarındaki damarlar onu ele veren ilk şeydi ama daha önemlisi vardı. Kanlı elleri. Üzerine doğru koştum onu iki türküde öldürecektim ama düşündüğüm kişininse ölerek kurtulamayacaktı. Lara benim için önemliydi o bu planın en önemli parçadıydı ama onunla ve benimle ilgili bilemediğim başka şeyler vardı zihnimde. Belirsizlik en büyük tehlikeydi her zaman her yerde...