Kaldıramadım

Tırmandım tırmandım off bu merdivenler çok uzunmuş. Karşıma iki tane kapı çıktı. Bunlardan biri yarım açıktı muhtemelen bunlar Boris ve Drake'in odalarıydı benim odamın aksine burada cam olmalıydı. Yarım açık olan odaların birine girdim. Evet haklıydım bu odada cam vardı, uzunca da bir perde vardı. Burdan rahatça kaça bilirdim. Son olanları kaldıramamıştım. Ben insan öldüremezdim. Bu yüzden kaçıyordum hem Drakeden dünyanın geliceğinden kaçıyordum. Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilmiyorum ama yapıyordum işte. Cam kilitliydi buradakiler fazlasıyla zekiydi fakat unuttukları birşey vardı, camı kırabilirdim. Koridorda ki yangın tüpünü aldım ve tam camı kıracaktım ki. Ses çıkmasın diye kapıyı kapattım. Yangın tüpünü cama bir geçirdim. Cam tuzla buz oldu patlayan parçalar kollarımı buldu. O anki acı tarif edilemez. Hemen kolumdan akan sıcak kanı durdurmak için tuvalete girdim. Hemen bir sargı bezi buldum. Kolumu sarmaya başladım. Mumyaya dönüşüyordum sanki. Kolumu yeterince sarınca odaya geri geldim. Odada parlayan para dikkatimi çekti. Drake de salak gibi odanın ortasına koymuş. Paralarıda aldım ve perdeye tutunarak aşağı indim. Nereye gidecektim koştum çok koştum bu sefer şehir merkezine koştum. Drake den de baya para almıştım. Yaklaşık 10.000 vardı gidip bir otel tutacaktım. Bu sayede Drake beni bulamayacaktı. On dakika sonunda bir yol buldum. Ve önümde bir taksi buldum. "En yakın otele sürün lütfen" Ve otele doğru yola çıktım.