Sindy

Bu dik bakışlı ve turuncu kafalı prenses neden birden üzerime yürümeye başlamıştı? Geleli sadece beş dakika olmuştu, dönüşebiliyor ve birçok prenses ten iyiydim ama bu elim ayağıma karışmadığı anlamına gelmez. Prenses tam önümde durdu ve elini uzattı "Merhabalar Ureyla prensesi ben Sindy" Hiç bozuntuya vermeden elini sıktım "Merhaba" "Endişeli görünüyorsunuz sebebini öğrene bilir miyim? " Evet ne demiştim duygularımı çok iyi gizlerim. Drake imdat! "Sorun yok sadece bu yol için biraz gerginim. " Bu lanet olası metroda neden prens ve prensesler farklı yerlerdeydi. "Peki, sizin adınız ne?" Dedi Sindy. Evet mükemmel Boris'in öldürdüğü prensesin adını bilmiyordum. "Açıkçası göbek adımı kullanıyorum, Tera" Dedim. Prenses başıyla onayladı ardından yanımıza başka bir prenses gelmişti. Rengarenk saçları ile tombul yanaklı kırmızı dudaklı bir prensesti bu. "Merhaba ben Emma sohbetimize dahil olmak istedim" Dedi prenses. İçimden aman ne güzel bir çekirdeğimiz eksik diye geçirdim. Ben bu kızlarla tanışmak istemiyordum çünkü Drake hepsini doğruyacaktı tabi doğranmazsa. Tanışma fastını geride bıraktıktan sonra derin bir sessizlik oluştu duyulan tek şey metronun sesiydi. Kafamı demir'e yaslamış dururken bileğimde bir titreşim hissettim. Bileğindeki renkli boncuklar dan oluşan bilekliğin kıpırdaması hiçde normal değildi. Bu kesin Drake'in işiydi. Bana ne anlatmaya çalışıyorlardı bunları düşünürken birden metro durdu ve ışıklar kapandı ama ışıklar benim için değil herkes için kapandı.

Arkadaşlar Cindy değil Sindy bir yazım yanlışı yok yani.