Vagon Kenarları

İçeriye girmeden kapının camından baktım, içerde sadece birkaç kişi kalmıştı. Saat gece yarısına çok yakındı muhtemelen kalanlar odalarına çekilmişti bile. İçerde kızlardan kalan sadece Ice vardı. O an odadan çıkmadan önce siyah kilotlu çorap giydiğime şükrettim, kimsenin bakışlarından hoşlanmıyor ve bu elbise her hareketimde yukarı toplanıyordu. İçeri biraz daha bakındığımda içerde Drake 'i de gördüm. İçeri girmemeyi hemen odaya geri gitmeyi düşündüm ama çok geçti çünkü prens Luke beni fark etmişti. Swark krallığının çoğunluğu gibi albino olan Luke' un çoğu zaman nereye baktığı anlaşılmasada bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Kapı kolunu çevirip kendime doğru çektim ve içeri girdiğimde özellikle son olanlardan dolayı herkes bana doğru dönmüştü. Ne kadar istesemde ona dönmedim ve en sondaki koltuğa oturdun. Dizlerim titredi herkesin bakışlarını çok yoğun şekilde üstümde hissetmiştim. Umursamamaya karar vererek kimseyle göz teması kurmadım ve belli bir yerden sonra kendi konuşmalarına devam ettiler. Bende başımı kaldırıp etrafa bakma cesaretini gösterdim. Açıkçası fazlaca saçma şeyler konuşuyorlardı. 'Katil kim? ' Bu elbise bana yakıştı mı? ' Kızlar neden bana bakmıyor' gibi kulak tıkamak istediklerimden. Saat gece yarısını yarım saat geçiyordu. Uyku bastırmaya başlamıştı. O sırada refleksen Drake' e baktım. Pür dikkat beni izliyordu, bir saniyeliğine göz göze geldik. Başımı aynı anda başka tarafa çevirdim ama başka bişey vardı, ilk defa Drake'in gözlerinde nefret dışında birşey gördüm. Kararsızlık. Ne oluyordu? Uyku iyiden iyiye bastırıyordu. Bunun üzerine diğerlerinden ayrılarak yürümeye koyuldum. Odalara varmama sadece bir vagon kalmıştıki arkamdan biri dikkat çekmek istercesine öksürdü. Arkama döndüm, Varalant' ın en küçük veliahtı Tylor. "Prenses Lara " Referans yapıp devam etmesine izin verdim. "Bir sorun mu var? " Dediğinde Emily' den veya olanlardan bahsettiğini düşündüm. "Hayır" "O zaman beni neden görmezden geliyorsunuz, gerçekten o prensesden hoşlanmadım bile, yanlış anladınız. " Şimdi ise kafam iyice karışmıştı. Neyden bahsediyordu? Cevap vermeden sadece başımı anlıyorum anlamında başımı salladım. Hiç bir şey anlamamıştım. Sanırım yerine geçtiğim prensesin bu prensle bir ilişkisi vardı ama asıl olay benim şuan ne yapmam gerektiğiydi. "Öyleyse hala eskisi gibi miyiz? " Bunu söyledikten sonra göz kırparak gülümsedi. "Evet sadece bu aralar herkesle biraz mesafeliyim" diyebildim. Elim koluma refleks gitti, rahatsız olmuştum. İçinde olduğum durumdan rahatsız olmuştum. Beklemediğim anda Tylor bana doğru bir kaç adım attı ve beni duvara sıkıştırdı. Yana kaçmaya çalışsamda çekilmedi. "Napıyosun?!" "Hadi ama naz yapma, eskisi gibi işte" İtmeye çalışsamsa pek yapılı bir vücudu olmasada hiç kıpırdamadı ve üstüme gelmeye devam ederek beni iyice duvara yapıştırdı. "İ-istemiyorum geri çekil! " "Hadi ama sadece biraz eğlenicez" Elimi yumruk yapıp tam olarak çenesini hedeflesemde elimi vurmadan tuttu. Neydi tam olarak bu adam? Tam çığlık atıcaktım ki birini kapıdan gördüm. Drake.