Cihan artık Albayrak değil Dağkır oldu 🍂
4 bin 800 kelime 💜
13. Bölüm
~seni yanlış anlarsam söyle bana
"Sen iyi misin. " Diyerek iki adımda gelen cihana sadece omuz silktim.
Silahı atmak ile iyi yapmıştım. Ben silahtan ne anlardım da elime veriyordu. Madem çok değerliydi silahı vermeseydi.
"O silahın üzerime kayıtlı olduğunu biliyorsundur inşallah. " Dediğinde tekrar omuz silkmiştim.
'Sabır. ' çekerek "yürü." Diye söylenerek üzerimdeki mavi kazağın omuz kısmından tutarak çekişti.
" Ya ne yapıyorsun ya bıraksana kendin git bul." Diye ufak çaplı isyanım dan sonra kazağımdaki elini çekerek bir kaç adım önüme geçti.
" İyi ben gelene kadar sağ kalmaya çalış bir şey olursa seslen derdim ama malum metrelerce aşağıda olucam yetişemem boşa kendini yorma. " Diyerek ilerlemeye başladığında bu aksi tavrına sadece silahı atmamdan dolayı olduğunu sanmıyorum aksi şeytan içine girmiş olmalıydı.
Önden hızla yürürken ona ayak uydurmaya çalışıyordum.
Şu haline çok sinir olmuştum saatler önce birini öldürmüştü. Ona rağmen hayatına devam edebiliyordu.
İnsanın birazda olsa içi burkulurdu neredeyee onun yerine ben oturup vicdan azabı çekecektim.
Aşağı inen dik patika yolda toprak kaymasın diye ayağı ile yan basarak iniyordu. Bir elini sağa doğru uzatmıştı. Muhtemelen ben düşersem tutmak içindi.
Onun ayak izlerini takip ederek bastığı yerlere basarak yürüyordum.
" Ben sana yeni silah alsam?" Dediğimde arkasına dönerek bana baktı. "Neden hiç bir şeyi bilmiyorsun. " Diye sorarken teklifimi red ettiğini anlamıştım. Ama yanılıyordu yinede.
"Silah ile birisini öldürürlerse senin üzerine kalacağını biliyorum." Diye mırıldanarak aramızdaki mesafeyi kapatarak arkasından yürümeye devam ettim. " Ama yinede kaybettim diyebilirsin hem burada kim birini öldürecek kurt mu? kuş mu?"
"Kesinlikle hiç bir şey bilmiyorsun."
Dediğinde bu haline gö devirdim. Bugün beni ainir etmek için uyanmıştı sanırım.
"Sen biliyorsun da ne oluyor sanki. " Diye mırıldandığımı duysa da bir şey demedi.
Yürümeye devam ederken bana dönmesi ile adımlarımı durdurup bakışlarımı yüzüne çıkardım.
"Sırtıma binmek ister misin? " Diye sorduğunda kaşlarımı çattım.
"Hayır." Dediğimde yutkunarak "bence istersin, " Demiş arkasına dönmüştü "istemem, istemem. " Diyerek yürümesi için sırtından biraz itmiştim.
" Yılan var. Hatta yılanlar." Dediğinde oldupum yerde kala kalmıştım. Ardından çığlık ayarak geriye doğru koşmaya başlamıştım.
Cihan "Nereye." Diyerek beni yakalamış kollarını karnım dan geçirerek havaya kaldırılmıştı.
Kucağında çırpınırken ayaklarımı sürekli sallıyordum. "Gidelim, gidelim ne olur gidelim. "
"Cihan gidelim. Ali gelsin alsın
bize ne, "
" Ne bu ali ile alıp veremediğin? " Diye söylenerek geri döndüğünde,
"Sevmem tabi ellemek istedi o beni" Dediğimde adımları durdu. Bu halinden yararlanıp kucağından atlamaya çalıştığımda tutuşu sıkılaşmıştı. " Ne zaman. " Diye sorduğunda kafamı geriye yaslayarak yüzüne baktım. O da bana doğru eğilip bir cevap beklerken "kapıda ilk geldiğim gün almadı ya içeri. " Dediğimde hatırlamış gibi kafasınımolumlu anlamda salladı.
"Düzgünce bin sırtıma eğer korkuyorsan geri gitmene ve tek beklemene izin veremem. " Dediğinde sırtımı yasladığım göğsünden ayırdım. Ayaklarımı yavaşça yere uzattığımda bir yandan da yerde bir şey varmı kontrol ediyordum.
"Beni bırak ve hemen arkanı dön. " Dediğimde derin bir nefes vererek beni bırakmıştı. "Nerden söyledim yılan var diye ya demeseydim aval aval etrafa bakarak geçip gidecektin. "
Söylenerek arkasına döndüğünde hızlıca sırtına atladım.
düşmemek için başını kollarımın arasına alırken bacaklarımı ise beline dolamıştım.
"Yavaş! " Diye söylenirken başındaki ellerimi omuzlarına indirip üzerindeki ceketi kavradım.
Başımı ensesine gömerek etrafa bakmaktan kaçındım.
Cihan tekrar o tarafa doğru yürürken ellerimi daha da sıkılaştırarak düşmemek için dualar ediyordum.
"Cihan sakın ses yapma duymasınlar bizi. " Diye fısıldayarak bacaklarımla bedenine tutundum.
"Şöyle..." Dediğinde diyeceği şeye dikkatimi versemde tekrar nefes vererek neyse diye mırıldandı.
Hızlı adımlarla yürürken kendimi çok alçakta hissediyordum. bedenimi sırtında biraz daha yukarı çekemye çalışıyordum.
"Cihan atlattık mı? " Diye bir kez daha fısıldadığımda "atıcam en sonunda aşağı kıpraşıp durma diyerek kızmıştı atmasından korkarak kafamı açıkta kalan ensesine iyice gömüp sıkıca tutundum ona
Aldığım soluklarda kokusu burnuma gelirken. Derince bir nefes aldım. Çok güzel korkuyordu. Aynı serkan gibiydi.2
Cihan yürümeye devam ederken en sonunda durmuştu. "Ensemden kaldır kafanı huylanıyorum! " Diye kızdığında kafamı kaldırarak etrafa baktım. Arkamızda koca yol vardı. Etrafa tekrar dikkatlice bakıp
"Özür dilerim. İneyim mi bir şey yok gibi, " Dediğimde ellerini bacaklarıma koyarak beni yere indirmişti. Yerlere ve etrafa tekrar bakarken. "Daha çok var mı? " Diye sormuştum.
Çoktan önüne dönüp yola koyulan cihan ı görünce hızla peşine düştüm.
" Gündüzleri daha insalcılsın. Ama bu çok konuştuğun gerçeğini değiştirmez. " Dediğinde sinirle kaşlarımı çattım bu da ne demekti!
Bir şey demeden ellerimi göğsümde birleştirip yerlere bakarak arkasından ilerlerdim.
Sanki tik olmuş gibi sürekli içim bir garip olsa da ilermeye devam ettim.
Daha ne kadar vardı.o kadar çok merak ediyordum ki,
Ya da karşımızda bulunan taşların üzerinde neden 13 yazdığını sahi bir taşın üzerine neden 13 yazsınlardı ki
Bir şey sormadan huysuz adamı izlemeye devam ettim 10 dakikaya yakın yürüdük aşağı doğru çoğu zaman etrafı incelemekten geride kalsam da koşarak ona yetişiyordum. Her defasında konuşmadan aşağı indiğimizde "şu bölgede bir yerde. "
Diyerek sağımızı işaret ettiğinde orda olan çalı ve otlardan arasında bir şey olma korkusu ile gitmek istememiştim.
Ama bana gelmek ister misin istemez misin demeden ilerlemeye başladığında mecburen bende peşinden gittim.
Oraya doğru ilerlerken yerden aldığı dal parçasını eliyle düzeltip otların arasını karıştırmaya başladı. O silahı ararken bende yakınımda olan ağacın yanına doğru ilerledim.
Ağaca yaslanarak dinlenirken Cihan omzunun arkasından bana bakarak işine devam etti.
İki de bir yukarıya bakıyor. Ordan atınca nereye düşeceğini hesaplayıp başka taraflara doğru ilerleyip bakıyordu.
Ben ise yaslandığım ağaçta etrafa bakıyordum. Sık ağaçlar ve bizim orman dediğimiz bitkilerle kaplıydı hele ki karşı tarafınız cihanın bile beline gelirdi o otlar. Ama solumuzdaki orman bitkisi çiğnenmişti. Belkide buralarda yırtıcı hayvanlarda vardı.
Cihan a sormak için döndüğümde cihanın bana olan bakışlarını yakalanıştım bir şey söylemek ister gibi olan yüz ifadesi ile kaşlarımı çattığımda, "yanıma gel. " Diye fısıldadı.
Cihan bulduğu silahı beline yerleştirip başka bir silah çıkardığında yüzümü buruşturdum.
Kaç tane silah taşıyordu yanında?
Cihanın yanına ulaştığımda tam önünde durarak başımı geriye atarak yüzüne baktım. O ise kaşları çatık bir şekilde tam karşısına bakıyordu.
"Bir şey mi oldu? " Diye sorduğumda gereğinden fazla neşeli çıkan sesime anlam veremedim.
Cevap vermeden bakışlarını karşıdan ayırıp bir elini sırtıma götürdü.
"Gidelim." Diyerek ilerlediğine sırtımdski eli ile banada yön veriyordu. "Cihan... burada çok mu saldırgan hayvan var? " Diye sorduğumda üzerimdeki bakışlarını hissediyordum.
"Baksana orman otları hep yerlerde geçmişler burdan bize saldırırlar mı?"
Dediğimde adımlarını durdurup otlara ardından üzerimizdeki tepeye baktı. "Dikkatimi sikeyim. " Dediğinde ister istemez ürpermiştim. Sinirlenmesi ve sırtımdaki elinin baskısı beni krokutuyordu bakışlarını etrafta gezdirip srtımdaki elini koluma götürerek dirseğimden tuttu.
Beni geriye doğru çekiştirerek ilerlemeye devam etti. Büyük orman otlarının içinden geçerken bu tavrı ve otların arasından geçmek beni tedirdin ediyordu. Hızına yetişemediğimde kolumdaki tutuşu sertleşiyor ve beni çekiştiriyordu resmen arkasında ona yetşmek için koşuyordum. Kayalıkların önüne geldiğimizde kayaların arasındaki dar yolda önceliği bana vererek beni önüne aldı. Kolumdaki eli destek olmak amaçlı tutarak ayağının altındaki taşlar yüzünden düşmeyio dengede durmama yardımcı oluyordu.
Korkumu anlamış olacak ki, " Az kaldı. " Diyerek beni teselli etmeye çalışıyordu. Taşlarla çevrili dar yol bittiğinde cihan belindeki silahı çıkarıp cebine elindekini beline yerleştirmişti. Cebine silahı zor da olsa sığdırarak fermuarı çekmişti.
Bakışlarını Tekrar bana çevirerek ilermem için işaret verdiğinde tekrar ben önde o arkamda yürümeye devam etmiştik.
Cihan "Liyan." Diyerek durmamı isterken arkama dönerek ona baktım. Başı ile yukarıyı işaret ettiğinde bende bakışlarımı oraya çevirdim. Kırmızı sprey boyayla yazılmış 17 sayısı vardı.
"Oraya çıkacak mıyız. " Dediğimde cihan kafasını olumlu anlamda salladı kayaların duruşundan kaynaklı çıkması kolay gibi görüyordu. "Ben mi çıkayım ilk" Diye sorduğumda kaşlarını çattı.
"Yok bu sefer olmaz ben çıkayım sonra seni elinden tutup çekerim."
"Ama ya ben burada kalırsam. " Dediğimde bir iki adım atarak aramızda ki mesafeyi en aza indirdi.
" Niye kalasın burda liyan bırakacak olsan getirir miyim buraya. " Diye sorduğunda omuz silktim.
"Yinede ben burada beklemek istemiyorum beni korkutuyorsun."
Dediğimde derin bçr nefes vererek etrafına baktı. " Neyimden korkuyorsun yine! " Diye kızdığında bir kaç adım gerilemiştim.
"Hareketlerin sadece bu tavrın sanki birinden kaçıyormuşuz gibi olacak şeyler korkutuyor sadece beni. "
Dediğimde o hariç her yere bakıyordum. Ya soru sordum diye kızardı ya konuştuğum için.
"Bak seni burada bırakmam anlıyor musun? Önden gitmeme izin ver. Her bir yeni kayanın üzerine çıkınca seni alacağım yanıma burda kalmayacaksın bırakır mıyım hiç . Ve önden senin gitmen uygun olmaz anla işte." Dediğinde açıklama yapmasına sevinmiş ama seçim hakkı sunmadığı içinde buruk bir şekilde kafa salladım. Eğilerek yüzüme baktıktan sonra yüksek olan ilk kayaya tek hamlede çıkmıştı. Geriye dönüp biraz eğildikten sonra bana ellerini uzattığında ellerimi avuç içlerine bıraktım.
Ellerimden tutarak çekmiş beni yanına almıştı. Gülümseyerek "Bak bu kadar." Dedikten sonra elimi bırakmış bir üstte tırmanmıştı alışık olduğundan olsa gerek hiç zorlanmıyordu hatta beni çekerken bile zorlanmıyordu.
"Ver ellerini. " Diyerek avuç. İçlerini bana uzattığında elimi verdim ona yukarı çktiğinde etrafa bakarak tekrar üst tarafa çıktı bu kaya o kadar yüksek olmadığından olsa gerek koltuk altlarımdan tutarak kaldırmış yanına almıştı.
Bu şekilde çıktığımız 4 5 kaya sonucunda benim oyuk sandığım ama mağra olan yere girdik
"Bak bu kadardı korkmana değmedi değil mi? " Dediğinde yere oturarak sırtını kayalıklara yaslayarak soluklandı. Başımı belli belirsiz olumlu anlamda sallayarak zaten çok büyük olmayan mağrada karşısına oturdum. "Neden taşlarda sayılar yazuyordu. " Diye sorduğumda başını iki yana sallayarak kütletti.
"Temizlendi demek." Diye cevapladığında sesinin sakin çıkmasından cesaret alarak
"17 niye peki" Diye sormuştum. Yüzünü buruşturarak "bilmek istemezsin. " Demişti.
"Cihan." Diye seslendiğimde bakışlarını yüzüme çevirdi. "sabah birini öldürdün." Demiştim.
İfadesizce bana bakarken bir şey söyleme ihtiyacı ile "pişman mısın. " Diye sormuştum.
"Hayır." Diyerek kestirip attığında
"Ama ben kendimi kötü hissediyorun gözümün önünde biri öldü ve yüz ifadesi aklıma geliyor. Öldükten sonraki o donuk hali Böyle şey gibi ciha-" Diyek ona döndüğümde bakışları yerdeydi doğrusu beni dinlemiyordu. "Neyse." Diye mırıldanarak bende bakışlarımı yere indirdim. Bacaklarımı kendime çekerek kollarımı etrafında sardım. Başımı dizlerimin üzerine koyarak mağranın giriş kısmına baktım.
Gözlerimi kapatınca o adamın cansız bedeni ölürken ki ifadesinin aklıma düşmesinden gözlerimin önünde tekrar tekrar canlanmasından korkuyordum.
Ve dahası sanki adamı tanıyor gibiydim sanki bir yerde daha önce görmüş gibi
"Az önce sordun. Taştaki 17 yi bu sayılardan binlerce var liyan. Mağralarda onlar saklanıyordu. Bu mağrayı temizledik onlardan arındırdık o yüzden işaretli ama 17 sayısı ne biliyor musun. " Diye sorduğunda kafamı kaldırarak ona baktım.
"Burada 17 kadın bulundu demek kadın, kız, kız çocuğu Kaçırılıp mağralarda öldürüyorlar. Ve neden kaçırdıklarını anlamışsındır diye umuyorum çünkü benim söylemeye ne ahlâkım izin veriyor. ne dilim müsade ediyor."
"Cihan." Diye mırıldanıp oturduğum yerde dikleşmiştim. "Korktuysan gel yanıma çekinme. " Diyerek yüz ifademden ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ben ise düşündüğüm şey mi oldu sormak istiyordum. Ama ne denir bilemiyordum. "Sen beni o yüzden mi yanından ayırmıyorsun. " Diye sormuştum.
"O gün olan halin gözümün önünden gitmiyor liyan. Kollarımjn arasında titriyordun çok korkmuştun ben sana bir şey yaptılar sandım." Dediğinde beni bulduğu geceden bahsediyordu.
"Eğer ben bugün senin değiminle katil olmasaydım liyan bugün sende mağralardan birinde olacaktın."
"Cihan özür dilerim." Demiştim. Titrek çıkab sesim ile kırılmıştı bana üzmüştüm.
" Sadece liyan anlayamıyorum. Bu önyargını senin gözünde neden böyle cani biriymişim gibi olduğumu anlayamıyorum. " Dediğinde başkmı iki yana salladım.
"Değilsin ben sadece alışık değilim. Böyle kalabalığa ve gözümin önünde birinin ölmesine ben." Diyerek sustum ne diyeceğimi bilemiyor kendimi düzgün ifade edecek cümleleri kuramıyordum. "hayatımda gördüğüm tek askersin desem bile yeridir. Ben bilmiyorum sizde nasıl olur ya da terörist falan ben sadece seni kırmak istemedim. " Demiştim. Diyecek başka bir şey bulamayarak
"Canın sağ olsun liyan." Dediğinde başımı mağranın derinliklerine çevirdim.
Sol gözümden akan yaşı hızla elimle silerek avuç içlerimi üzerimdeki eşofmana sildim.
" İyi misin? " Diye sorması ile başımı hızlıca olumlu anlamda salladım.
"Yanıma gel liyan. " Dediğinde başımı olumsuz anlamda sallayarak yutkundum. Başımı dizlerimin üzerine kapatarak ardı ardına akan göz yaşlarımı geri göndermeye çalıştım.
Cihan ayağa kalkıp yanıma geldiğini ayak seslerinden anlatabiliyordum ama yinede kafamu kaldırıp bakmadım.
Yanıma oturarak bir elini omzuma koyarak baş psrmağı ile okşadı. "Neden ağlıyorsun liyan. " Diye sorduğunda omuz silktim sadece
Elini omzumdan çekerek saçlarıma götürdü. Saçlarımı toplaysrsk sırtıma attıktan sonra eli çeneme dokundu.
Çenemden tutup ona bakmamı sağlarken " Sadece sinirlerin bozuldu. Başka bir şey yok tamam mı? " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım bana söylediklerini unutmamı istiyordu. Belkşde pişman olmuştu söylediklerine
" ben hep, hep yanlış anlaşılıyorum. Kimse ye kendimi açıklayamıyorum. " Dediğimde elini sırtıma koyarak beni göğsünde doğru çekti. "Neyi yanlış anladım. Liyan anlat bana doğrusunu. " Dediğinde göğsündeki başımı kaldırarak ona baktım. Günlerdir içimde tuttuğum şeyi "Ben alinin dediği gibi biri değilim. " Dediğimde beni onaylayarak başını salladı. "Bunu biliyorum. "
"Ben sana katil demek istemedim sadece sordum. Çünkü benim akşkmdan çıkmıyor o adamın öyle yerde ölü bir şekilde... Yüz ifadesi sende de aynısı oluyor mu diye merak ettim." Dediğimde "tamam." Diye mırıldandı.
"Bende senin gözünün önünde olsun istemezdim. Bu kadar etkileneceğini bilmiyordum." Dediğinde omuz silktim sadece
"Başka neyi yanlış anladım. " Dediğinde bakışlarkmı yüzüne çıkardım. " Ben arkadaşın asker olmasaydı o zaman dedim ya sadece seni teselli etmek istemiştim. Ama edemedim saçmaladım farkındayım bunun ama sadece teselli etmek istedim."
"Teşekkür ederim." Diyerek gülümsediğinde "birde." Diyerek elimin tersi ile yüzümü sildim. "Ben salak değilim. " Dediğimde gülğmsemesi genişlemişti.
"Sana salak olduğunu söylediğimi hatırla mıyorum. " Dediğinde hızla başımı iki yana salladım.
" Ama ima ettin. Birde ben arkadaşlarını topladığın zaman da o dediğim şey yüzünden sende bozuldun. İntihar şeyinden. " Dediğimde başını iki yana salladı.
"Ailen baskıcı mı liyan. " Diye sorduğunda beklemediğim soru ile şaşırmıştım.
"Neden sordun. "
"Merak ettim. Bir çok şeyi bilmiyorsun liyan ve ben bilmediğinin farkındayım görmediğinin farkındayım. " Diye yanıtladığında ilk bakışlarımı kaçırsamda sonra ona çevirerek
"Sadece biraz üzerine titrerler." Demiştim.
"Okuyor musun? "diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım.
"Neden? " Diye sorduğunda omuz silktim.
"Bilmem liseyi de açıktan okudum. Ortaokulu zorla geçtim sayılır. Devamsızlık yapıyordum."
" Ailen mi istedi. "
" Açıltan okumamı mı? " Dediğimde başımı olunlu anlamda salladım. " Başka şehirde yapamayacağımj söylediler. Haklılardı tek başıma bambaşks şehirde ne yapardım. "
Dediğimde gitmediğim için bir kez daha sevindim.
"Liyan burasıda bambaşka bir yer ama yapabiliyorsun." Dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım.
"Olsun mecburum buna ondandır hem sen buna yapabilmek mi diyorsun. " Dediğimde bu halimden rahatsız olmuş gibiydi.
"Liyan okumakta zorundasın okumaya da mecbursun. " Dediğinde omuz silktim.
"Ne okuyorsun peki"
"Çağrı merkezi hizmetleri. " Dediğimde kaşlarını çattı.
"Yapabileceğini düşünüyor musun. "
Dediğinde başımı iki yana salladım.
"Bana kalsa mimar falan olurdum sanırım. "
"Sana kalsa?" Diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım. " Zaten geçti artık. " Diyerek konuyu kapatmaya çalışmıştım.
Bakışlarımı mağranın giriş kısmına çevirdikten sonra tekrar ona döndüm "Neden burdayız. " Diye sorduğumda
" Dışarısı pekte güvenli değil." Diyerek yanıtlamıştı.
"Yılandan hiç korkmadın mı? " Dediğimde
Başını olumsuz anlamda salladı. "Yiyoruz biz onu" Dediğinde "ıyyy" Diyerek elimle ağzımı kapattım. "İğrenç." Diyerek o anı hayal etmeye çalıştığımda aklıma gelen görüntüler ile irkilerek başımı iki yana salladım.
Bu tepkime gülümsediğinde elimi ağzımdan çekmiştim. "İki ay dağda kalacaktık." Dediğinde bakışlarımı yüzüne çevirdim. " İki ay olarak hesapladıl yani yiyecek o yöndeydi sonra uzadı yiyecekler bitti 6 gün aç kaldık o günler içerisinde 3. Gün kerim ve serdardan fikir çıkmıştı. Ama haram diye ben red etmiştim. 4. Gün ali yakalamış onlar yedi ben ve akif kaldık. 6. Günün sonunda zorla yedirdiler elden ayaktan düşmeyelim diye ama biz yedikten yarım saat sonra helikopter indi. " Diyerek baiını iki yana salladı. "Boşuna günaha girdik biraz daha bekleseymişiz keşke" Dediğinde 6 gin aç kalmalarına üzülmüştüm.
"Bir daha gitme tamam mı o kadar uzun ölebilirsin açlıktan." Dediğimde kahkahsı yayılmıştı etrafa " Of liyan çok güldürüyorsun beni. " Diyerek gülüşünü bastıemaya çalıştı.
"Ne dedim kii" Diyerek ona kızdığımda "yok bir şey " Diyerek toparlandı.
"Gerçekten bilmiyorsun hiç bir şey" Dediğinde omuz silktim sadece
"Kolunda kan var sanki. " Dediğimde onunda bakışları koluna indi. "Evet önemli bir şey değil. " Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Kan hala akıyor gibi" Demiştim. Leke gibi değil de canlı renge bürünmüş olan renge bakarak "Hİİİ CİHAN" Diye bağırdığımda cihan yerinde dikleşerek bana döndü. "Cihan sen vurulmuştun. Evet evet sen vurulmuştun. " Dediğinde arabada olanlae aklıma ye geliyor gibiydi.
"Tamam sakin ol yok bir şey dikiş attırdım o patlamıştır. " Diyerek kaşlarını çattı "sen daha yeni mi hatırlıyorsun. " Dediğinde sorusunu yanıtsız bıraktım.
"Hala kanıyor ne yapıcaz. " Dediğimde "hiç bir şey" Diyerek kestirip attığında gözlerim irice açılmıştı. "Kan kaybından burada ölürsen. " Dediğimde başını iki yana salladı. "Ne güzel şeyler düşünüyorsun ya sen öyle. " Dediğinde derin bir nefes alıp verdim. "Üzgünim ben heycandan saçmaladım." Diyerek bakışlarımı yere indirsemde hemen kaldırarak ona baktım. "Heycan dediysem korku" Dediğimde gülümseyerek "anladım merak etme. " Demişti.
"Kanın durması için ne yapmalıyız bir şey yapalım böyle kan kaybederek durma. " Dediğimde "bir şey olmaz. " Diyerek kestirip atmıltı yine
"Yanında sargı ya da bez var mı? Oraya tutsak" Dediğimde "hayır." Demişti.
Söyleyip söylememek arasında kalsam da "benim içimde atlet var. Onunla saralım mı yaranı" Dediğimde
"Hayır iyiyim ben üzerim sıkı tutar kanı merak etme" Diyerek teklifimç redetmişti
Aradan biraz geçsede yaslandığım duvarda bakışlarım hala cihanın kanamasını artan kolundaydı üzerinde bulunan ceketin ve altında bulunan formasına rağmen kanı belli oluyor ve yayılıyordu.
"Beni buraya çıkarırken oldu değil mi? " Diye sorduğumda
"Hayır." Diye yanıtlamıştı. Onun bakışları altında omuz silkerek derin bir nefes verdim etrafa dikkatlice bakarak oturduğum yerde biraz geriye gitmiştim.
"Arkanı döner misin. " Dediğimde cihan "neden? " Diye sormuştu.
"Sadece sana yardım etmek istiyorum. " Diye onun duyacağı şekilde mırıldanarak "döner misin." Diye sorumu yinelemiştim.
"Liyan hayır bak ben iyiyim sargıyı değiştirsekte değiştirmesekte durum aynı olacak ve zaten birazdan gideceğiz burdan. " Dediğin omuz silktim. "Lütfen yardım edeyim bir kez de ben. " Diye kurduğum anlamsız cümle ile derin bir nefes verdi. "Hayır lütfen otur düzgünce iyiyim ben"
"Cihan lütfen. Benim yüzümden oldu kendimi kötü hissediyorum. "
"Kendini kötü hissetmene gerek olduğubu düşünmüyorum. Tamam mı. Otur hadi. "
"Cihan lütfen. " Kısık çıkan sesimle son kez daha sorduğumda derin nefes verip. "Tamam." Demişti ayağa kalkarak mağradan dışarıya doğru ilerledi. "İşin bitince seslen." Dediğinde görmese de kafamı olumlu anlamda salladım. Gittiğinden emin olduktan sonra arkamı döndüm ve üzeirmdeki cihanın sweatshirttünü
Çıkardım. Yünlü sweatshirtü çıkarmanın eykisiyle irkilsemde hızla atletimi de çıkardım. Atleti dizime bırakırken yanıma koyduğum sweatshirtü düzeltip üzerime geçirecekken bir şey ile tutturulması gerektiği aklıma gelmişti. Sütyenimin askısını versem çok mu ayıp olurdu? Elim çıkarmakmiçin gitsede sonradan vazgeçip sweatshirtü üzerime geçirdim.
"Cihan gelebilirsin. " Diye seslenip ayağı kalktığımda bir kez daha gelebilirsin diye seslenmiştim.
Cihan tekrar bulunduğumuz yere geldiğinde elimde buruşturduğum atleti ona uzattım. "Şey ben sana şeyi sormadım da tiksinmezsin değil mi? " Dediğimde başını olumsuz anlamda salladı. " Tiksinmem. " Elimdeki etleti tereddütle aldığında ne yapacağımı bilemeyerek ellerimle üzeirmdeki sweatshirtün eteklerini tuttum.
" Yardım edeyim mi? " Diye çekinerek sorduğumda
"Ne yapmam da liyan. " Demişti. Haklıydı üzerini çıkarırken ne yapabilirdim ki. "Ama sarmamda yardım edebilirsin demişti. " Kafamı sallayarak ayakta iki elimle gözümi kapattım.
"Tamam çıkar sen ozaman. " Diye mırıldandığımda ellerimi gözüme daha bir sıkı kapatmıştım. "Çıkardın mı?" Diye sorduğumda
Cihan "ben sen üzerini değiştirirken kalsam kıyameti koparırdın. " Demesi ile kendimi kötü hissetmiştim ve en çokta haklı olması ile resmen adam karşımds soyunuyor ben elim gözğmde bekliyorum elimi gözümden çekmeden karşıya doğru "üzgünüm." Diye mırıldanadak arkamı dönüp adım attığım an çarptığım beden ile çığlık atmıştım.
Cihanın kolu belimç sararken " Benim. " Demişti. "Biliyorum." Diyerek yanıtladığımda anlımı ve ellerimi çarptığım çıplak beden aklıma gelince belimdeki eline rağmen r kaç adım geri kaçtım.
"Ben üzgünüm çıkmak istedim." Dediğimde sorun yok diye mırıldandı.
"Gözlerin kapalı dışarıya mı çıkacaktın sahiden üstelik yerden kaç metre yukarıdayız. " Demesi ile cevap vermeden veklemiştim.
"Ben sen karşımdasın sandım." Dediğimde nefes sesleri kulağıma geliyordu.
"Önünde soyunmak kendimi kötü hissetmeme neden oldu bende arkana geçtim. Hem konuşmuştum arkandayken. " Dediğinde omuz silktim.
"Tamam indirebilirsin ellerini dediğinde ellerimi indirerek gözlerimin alışmasını bekledim. Karşımda yerde oturan cihan elindekç atletimi bana uzatıyordu sağlam olan koluna geçirdiği ceketi vücudunun bir kısmjnı kapatsada diğer kolu ve sağ tarafı açıktı.
" Hadi liyan. " Diye seslendiğinde kanlı sargısına bakarak yenına gitmiş ve yere onun gibi oturmuştum. Sargıyı çözerken kanın miktarının arttığını görmek beni gersede cihana belli etmeden çözmeye devam ettim. Sargıyı tamamen çıkardıktan sonra atletimi sardım. "Cihan bunu şeyle tutturayım mı?" Diye sorduğumda beklediğim cevap evet ve ya hayırdı.
" Şey de, ne demek" Eiye cevap vermesi değildi beklediğim.
"İçeme giydiğim. " Diye fısıldadığımda bakışları yüzüme döndü " Ne giydin içine? " Diye sorduğunda yüzümü saklamak istiyordum artık.
"Hiç, hiç bir şey... Sadece bunu neyle bağlayayım." Dediğimde
"çıkardığın kanlj sargı ile bağlayabilirsin. " Demesi ile kafamı salladım bu kadarcık şey için rezil etmiştim. Kendimi. Sargı bezinş ikiye katlayıp ateletin üzerinden bağladım.
"Bitti" diyerek kanlı ellerim ile ayağı kalktığımda ellerimi üzerime sildim.
"Ben dışarıda bekleyeyim." Dediğimde
Cihan "çıkma tek başına dışarıya rahatsız olucaksan arkanı dön yeter. " Demişti. Nedense soğuk çıkan sesi ile kafamj sallayarka arkamı döndüm bir süre öyle kaldıktan sonra
" Yarayı görünce tiksinmedin. " Demişti. Bu dediğinde ne gibi bir anlam yattığını çözmeye çalışırken
" Giyindim dön bana demişti. "
Ona doğru dönerek aramızda biraz mesafe kalacak şekilde yanına oturduğumda "karanlık çok görmedim yarayı zaten kandan korkmam ki" Diye yanıtlamıştım sorduğu soruyu
"Alışık mısın yaralara " Dediğinde başımı ona çevirdim. " Ne demek istedin. " Diye sorduğumda "gayet açık" Diyerek benden bir cevap beklemeye başlamıştı.
"Nedne soğuk davranıyorsun birden bire ne oldu. " Dediğimde başknı iki yana salladı. "Sadece ilk defa mı böyle yara gördüğünü soruyorum liyan zor bir soru değil. " Dediğinde başımı iki yana salladım. "Babamı hep döver... " Derin bir nefes vererek
"Babamı hep döverlerdi kan görüyorum ama ben sarmazdım. Babamı öyle görüncede tepki vermezdim. Soğuk kanlı olduğumdan herhalde ama hiç yarasına dikkatli bakmadım."
"Kim döverdi babanı. " Babanı dediğinde dudaklarımda istemedende olsa bir tebessüm oluştu.
"Soğukkanlı değilsin. " Dediğinde ona çevirdim bakışlarımı. "Neyim ya? " Diye sorduğunda cevapsız bıraktı.
"Cihan sen bana neden sinirlendin ne yaptım ben" Diye sorduğumda
Sadece "Nerden anladın. " Dedi
" Sesinden. " Diye mırıldanarak kafamı taşa yasladım.
"Ne zaman gidicez. " Dediğimde "birazdan." Demişti.
Bir süre sessiz kalmıştık. O karşıya ben dizlerime bakıyordum.
Bakışlarımı ona çevirdim. Adımı söylemesi bir garip hissetirmeye başlamıştı her cümlesinde geçiriyordu adımı ama asıl tuhaf olan liyan derken dudaklarının aldığı şekil dudaklarının arasından çıkarken ki tınısı kulağa hoş geliyordu.
" Seni yine yanlış anlarsam söyle tamam mı? " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.
"Sabah beni korkuttun sinirliydin ve ben korkup ne yapacağımı bilemedim. Arabadayken yani" Dediğimde "özür dilerim. Senin yanında daha dikkatli davranırım. " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Sabah o kadar sinirliydi ki ne yapacağımı bilememiştim. Belki de bu bana yansıtmamış haliydi ama yinede sanki bir şey yapsam kızacakmış gibi geliyordu mantıksız davrandığımın farkındaydım ama kızar korkusu ile yaptığım düşüncesiz şeylerdi.
"Sinirliyken de beni yanlış anladığını söylesem. "
"Daha da kızmazsın bana değil mi? "
"Seni hep dinlerim liyan. "1

Oradan çıktıktan sonra dikkatlice önce beni tek tek indirmiş sonra kendi inmişti. Dikkatlics geldiğimiz yoldan geri dönerken iki asker görmüş cihan onlarla konuşurken ben ise arkasında beklemiştim. Daha sonra yine o yoldan geçerken yılandan korksamda cihanın kolundan dolayı ona bir şey çaktırmadan ilerlemeye devam etsemde "bacakların bile titriyor. " Diterek veklemediğim bir anda belimden turup kaldırmıştı.
"İndir beni Kolun." Diye sızılanırken "sağlam kolum. " Diyerek geçiştirmiş bacaklarımı beline dolamamı istemişti zaten ayaklarımın yere yakın olmasının korkusu ile teklifini hemen kabul etmiş iki elimi omzuna koyarak destek alarak bacaklarımı beline dolamıştım. Tek eliyle belimden tutuyor diğer yaralı kolunu da sallayarak sanki kucağında ben yokmuşum gibi yürümeye devam ediyordu. O yeri geçtikten ve tepeye yaklaşınca ayaklarımı çözmüş aşağı sarkıtmıştım. Yerle buluşunca belimdeki elini çekmesi için ona dönecekken yüzlerimin yakknlığı ile geriye kaçmıştım. Sonrada öncen koşarak arabanın yanına ilerlemiştim.
" Çok yoruldum hemen oturmak istiyorum. " Dediğimde gülerek yanıma gelmiş arabanın kapısını benim için açıp beni içine oturtturmuştu. Kapımı kapatıp kendi tarafına geçerken sinirler dudaklarımı dişledim. Ben kapımı açıp beni oturtmasını değil kilidini açmasını istemiştim oysaki kapı kilitli bile değilmiş
Arabaya binip beni ilk günkü getirdiği, sabah kaçarcasına çıktığım yere getirdi. Arabadan indikten sonra hızla beni yukarı çatıya çıkarmış kendisi ise yemek almaya gitmişti.
Yemeklerimizi yedikten sonra beni odada yanlız bırakıp nöbeti olduğunu ve dışarıda nöbette olduğunu korkmamam gerektiğini söylemişti.
Bende bugünün yorgunluğu ile battiyeyi kafama kadar çekerek uyumuştum.
Yazardan...
"Bir şey olmadı öyle çok dikkat çeken sadece yarayı görünce tiksinir sanmıştım. Başka da bir şey yok. " Demişti cihan dün olanları kerim ve aliye anlatırken
"Kesin terörist bu kız madem o kadar korkak neden yaradan da korkmadı. " Diyen ali ile cihan sinirlenerek "yine başlama" demişti.
" Ne başlama ya ne başlama güvenmiyorum şu kıza. " Dediğinde cihan derin bir nefes vererek elinde tuttuğu sigarasından derin bri nefes çekti.
"Ailesi biraz sert gibi geliyor bana liseyi bile açıktan okumuş hangi kız okumak istemez ki? "
"Bu salak. " Diye yanıtlamıltı ali ama cihanın bozulduğunu anlayınca susmuştu.
"Ben olsan senin silahını aşağıya atmaya koekardım." Diyen kerim ile hepsi birden gülüşmüşlerdi.
"Bu kız eğer suçlu ise ne yapacağız. " Diye soran kerim ile cihanın da içine merak salmıştı. İkiside aliye bakarken ali " Yarbaya söyleriz. Gerisi bizi ilgilendirmez. " Demişti
Cihan " Ya masumsa. " Diye sorduğunda ali "burada durması ne kadar güvenli onun için? Evine götürür bırakırız. " Demişti.
Cihan düşünceli bir şekilde sigarasını içmeye devam ederken önce kerim sonra ali yanından ayrıldı.
Küçük bir kız çocuğuydu liyan. Ne anlardı silahtan tüfekten
Sabah ezanı ile oturduğu yerden kalkarak arkasını döndüğünde liyan karşısındaydı.
Liyan "Günaydın" Dediğinde cihan kafası ile onaylayarak "erkencisin." Demişti. "Üzerime başka kıyafet verir misin. " Diye sormuştu cihan kafası ile onaylayarak gelmesi için işaret ettiğinde önden giderek odalarına girdi.
Liyan için üst ve alt çıkarırken " Ben çocuklara söyleyeyim bugün gidip alsınlar sana bir şey" demişti liyan kafasıyla onaylarken "çamaşır makinesi nerde çıkardıkladımı atayım." Dediğinde cihan başını iki yana salladı " Gerek yok ben atarım sonra" Dediğinde
liyan "beraber gider atarız. "demişti.
Cihan neden böyle davrandığını anlayamasa da kafasını sallamıştı.
Cihan dışarı çıktığında liyan üzerini değiştirmişti. Kapıyı açıp cihana bakındığında görememişti.
Arkasına döndüğünde gelen sinan ı görmüştü.
Ali yorucu geçen gecenin ardından uyumak için odasına geçerken aralık kapı ile kaşlarını çattı kapıların aralık kalmasından nefret ediyordu.
Aralık kapıdan içeriye baktığında Liyanı içeride gördüğünde sinirlenmişti. Ama cihanın dolabının önünde görünce kaşları çatılmıştı.
Ses çıkarmayarak orda liyanı izlerken liyan bunlardan bi haber cihanın dolabında kıyafetlerini kaldırıyor aradığı şeyi bulmaya çalışıyordu.
Liyan'ın "Offf." Diye mırıldandığını duymuştu ali
Sonra cihanın yatağında yeni çıkardığı belli olan kemeri üstünde olan pantalonu görünce gülümsemişti liyan alinin sol eli istemsizce yumruk olurken liyan cihanın yatağındaki pantalonun ceblerini karıştırmış cebinden aldığı cüzdanı görünce ali gözlerini yumup açtı cüzdanda bazı kapıları açan kartlar ve anahtarlar vardı.
Liyan eline aldığı kartın önüne arkaskna bakarken ali bir kaç adım geriye çekilerek cihan ve kerime mesaj atmıştı. Bu odadan dışarı çıkmasına izin vermemeyi düşünürken kendisini görmeden çıkıp hızla ilerleyen liyabı görünce kaşları çatıldı ve pişinden ilerledi.
Liyan yarbayın odasının öninden geçerken gözleri içeriye takılmıştı elinde tutuğu şeye bakarak içeriye girdiğinde ali sinirle elini duvara geçirdi.
Karşıdan gelen cihan ve kerimi görünce gülümsemesi genişledi.
Ali hızla ilerleyerek cihanın karşısına geçti. "Ben sana bu kız buradan gidecek almayalım demedim mi? " Diye bağırdığında cihan olaylaeın şaşkınlığı içinde "ne? " Diyebildi.
"İçeride kim var bak hadi. " Dedi yarbayın odasını işaret ederken "senin eşyalaeınınkaeıştıeıp cüzdanından aldığı kart ve anahtar mı her neyse onu unutmamak gerek. " Dediğinde cihan duyduğu utanç ile kala kalmıştı.
"Yarbayın odasının kapısına gideceği sırada içeriden çıkan liyan ile derin bir nefes verdi. Liyan yakalanmış olmanın mahçubiyeti ile bir adım geriye giderken cihan " Ne işin var orda diye sormuştu. "
Liyan elini arkaya saklarken "cihan " Diye fısıldamıştı. " Sana soruyorum liyan ne işin vardı!" Diye bağıran cihan ile liyan korku ile geri kaçmıştı herkesin içinde böyle davranması ve bunodadan çıkarken yakalanması küçük düşmesine neden olurken
"Cihan özür dilerim. " Diye mırıldanmıştı. " Ne özrü liyan ne işin vardı. O odada " Diye bağırmaya decam etmişti liyan kızmaz diye düşünüp yaptığı şeyden şimdiden pişman olmuştu.
Cihan etrafındakilerin ona baktığının farkındaydı. "Beni utandırdın. Ben seni savunurken suçsuz olduğunu söylerken yaptığın bu şey ile beni utandırdın." Demişti cihan
"Şimdi elinde ne var göster bana" Dediğinde liyan avucunu iyice sıkmış başını olumsuz anlamda sallamıştı.
"Liyan beni delirtme" diyen cihanın sesi koridorda yankılanırken liyan başını eğmiş ağlıyordu.
Ali " Ben bilmez miyim bu ifadeyi ya" Diyerek Liyan ın üzerine doğru giderek ellerini liyan'ın boğazına geçirerek arkasındaki duvara yaslamıştı.1
Cihan derin bir nefes vererek kerime işaret vermişti. Kerim soluğu alinin yanında alırken cihan hala liyan ın masum olduğunu sayıklıyordu.
"Anlamayacağız mı sandın" Diye sorarken ellerini iyice sıkıyordu. Liyan zar zor nefes alabiliyorken cihanın onu kurtarmasını istiyordu kerim ve tanımadığı biri güçlükle liyanı alinin elinden alabilmişti. Cihan bir kenarda olanları izlerken yüreği sızlamıştı. Ali bağırarak liyana tekme savururken liyan aldığı darbe ile inleyerek elini karnına götürmüştü ağlamaları hıçkırıklara dönerken ali hala liyana saldırmak istiyordu.1
"Ali yeter!" diye bağıran cihan alinin susmasını ve yerinde kalmasknı sağlamıştı.
Liyan'ın üzerine doğru ilerlemişti liyan korku ile çığlık atarken cihan kolundan tutarak çekiştirerek odasının içine sokmuştu
Liyan darbe aldığı karnına giren kramplardan konuşamıyor iki büklüm nefes almaya çalışıyordu sadece cihan kapıyı çarparak kapattığında
" Ne var elinde. " Diye sormuştu liyan cihanın bu sinirli haliyle odada tek başına kaldığı için korkuyla kapıya gitmeye çalıştığında cihan kapıyı kilitleyip anahtarı duvara fırlatmıştı. " Ne aldın diyorum sana göstersene" Diye bağırarak yavaşça liyan ı odadanın içine itmişti. Liyan sesini çıkaramıyor sadece ağlıyordu. liyan geriye doğru kaçarak duvara yaslanmıştı cihan onun üzerine yaklaşırken vuracağını düşünerek kapalı tuttuğu elini ona uzatmıştı. Kendisine zarar vermemesi için
"Özür dilerim. Ben kızmazsın sandım yemin ederim... Ben bir daha yapmam özür dilerim... " Demelerine cihanın içi burkulsada kendisini oyaladığını düşünmek canını sıkıyordu. "Yemin ederim kızacağını bilmiyordum. " Hıçkırıkları'nın arasından zar zor konuşurken cihan kapalı olan elinin bileğini tutarak açması için sıktı. Liyan inleyerek "acıyor." Diye bağırırken cihan uyguladığı gücü fark etmiş gibi bileğindeki elini bırakarak avucunu açmıştı.
Avucunun içindeki kağıt 15 lira ve çıkan 3 lira bozuk para ile birlikte bir miktar pamuk ile kalakalmıştı beklediği bu değildi.
Yutkunarak "Liyan." Diye mırıldandığında liyan durmadan bağırarak ağlıyor hıçkırıklarının arasında özür dileyip bir daha yapmayacağına dair yeminler ediyordu.1
Selamlar
Saat 7 de inetnettim bitiyor yarın sabah 7 gelecek onda. Çok hızlı yazdım son bölümü yazım yanlışlarını yarın düzelteceğimmmm 🌻🧚🏻♀️❤🩹☄️
O yüzden şimdilik görüşürüzzz bol bol sevgiii ☄️🧚🏻♀️❤🩹🍂✨💐👁
Cihanınızzz 👇🏻

Bölüme başlarken yazdığım şey👇🏻
Ben telegram da bir guruba katıldım tamam mı bu grupta şey vardı hassas içerik şeyler bende arama kısmına yazdım grupta sansürlü şeyleri izledim bu hamas savaşı ile ilgili ama var ya yok böyle bir şey
Hani asker mesela vuruluyor ölüyor asla böyle bir şey yok biri yerde yatıyor asker çenesi yok böyle kanlar o biçim alt çenesinin yarısı var yarısı yok esirleri öldürme videoları esirlere olan işkenceler. Yanaeak ölenler ve bedeni parçalara ayrılmış olanlar çığlık atarak kapattım. hiç bir şey böyle görüldüğü gibi değil o kadar çok etkilendim ki anlatamam.
Bazı esir videolarını izleyemedim bile bir dünya ölü asker fotoğrafından birini görmem yetti. Çok kötüydü her açıdan
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
17.93k Okunma |
1.13k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |