"Liyan seni bekliyorum. Sabahtır gitmeyecek miyiz." Diyerek açık kapıdan içeri giren sinanı duymam ile başımı dizlerime daha çok bastırdım. Bana sorulan soruya cihan "Nereye? " Diye yanıtladı sakinlikten uzak ses tonu ile
" Markete gidecektik alması gerekenler varm-" Onları duymak istemeyerek ellerim ile kulaklarımı sıkıca örttüm.
Yaklaşık 15 dakikadır ben pencerenin altında oturuyordum. Bacaklarımı kendime çekmiş sırtımı duvara yaslamıştım duvarın soğukluğu sırtımı sızlatırken az önce sırtımın duvar ile kapı arasına itilip boynumu kaveayan elleri, hala sanki o anı döngüye almış gibi yaşıyordum.
Cihan ise yanıma gelmeye çalışsada çığlıklarım onu durdurmuştu. Kriz geçirdiği mi söyleyerek sakinleşmemi isteyip durmuştu. Oysa yaşadığım şey kriz değil acının ta kendisi idi,
Ve şimdide az biraz sakinleşmiş yaşananların kafamda dönüp durmasına izin veriyordum.
Cihan ve sinan ne konuşuyor ne yapıyor h bir fikrim yoktu sadece altıma verdiği gri eşofmanın kirlendiğini hissetsemde sadece dizlerimi biraz daha birbirine yaklaştırdım.
Yaptığımın kötü bir şey olduğunu ve de biraz da olsa söyleneceklerini tahmin ediyordum. Ama bu denli olacağı aklımdan geçmezdi.
Yaptığımın Mahçubiyetini yaşarken bana saldırmasının acısını, cihanın sadece izlemesinin bende uyandırdığı kırgınlık hissini anlayamıyordum.
Belki de bana burada yaptığı iyilikler'den ya da beni o gün o dağda kurtardığı için bunu hep yapacağını sanmamdandı.
Belki de fazla iyi birisi sanmamdandı.
Bana seslendiklerini hisetsemde yerimden kalkmıyor. Hareket etmeden oturmaya devam ediyordum.
Koluma konulan el ile "dokunma!" Diyerek bağırmıştım, kafamı kaldırıp Kimin eli olduğuna bile bakamayacak kadar yorgun hissediyordum.
Kolumda ki el çekilirken başımj baslağım dizime biraz daha gömerek ellerimi kulaklarımdan çekip dizlerimi sardım.
Kapı açılıp kapanma sesi ile alinin geldiğini ya da geleceğini düşünerek dizlerime sardığım ellerimi sıklaştırdım.
Cihanın "Liyan bana bakmayacak mısın." Sorusunu yanıtsınız bırakarak gözlerimi kapattım.
"Sadece biraz konuşsak. " Diye ısrar ettiğinde konuşmak istemediğimi anlaması için dizlerimdeki ellerim ile kulaklarımı kapatacakken iki eliminde bileğini tutarak buna engel oldu.
Bileğimi elinden kurtarmaya çalışsam da, tutuşunu sıklaştırarak buna engel oldu.
Kafamı kaldırarak yüzüne baktığımda kıstığı gözlerinin hedefi gözlerim oldu. "Liyan." Diye söylenerek bir eli ile iki bileğimi tutmuş diğer elini yüzüme doğru uzattığında başımı geriye kaçırırken duvara çarpmıştım.
"Şşş yapma. Acımasın canın. " Diyerek elini başımın arkasına götürüp geçsin dite sıvazlamıştı. Oysa çarpmanın değil de eli ile masaj yapmasının etkisi ile sızlamıştı sızım sızım.
"Kıpkırmızı gözlerin... " Diyerek yutkundu. "Ve boynun sırtını görmeme izin ver. " Dediğinde elini başımdan çekerek elini boynuma uzatıp parmaklarının sırtı ile hafifçe okşarken "merhem sürmeme izin ver." Demişti.1
ellerimi ondan kurtararak elini ittim. "Hayır." Diyerek başımı eğdiğimde " Acıdı zaten acıyacağı kadar geçse de değişmez bir şey" Diye mırıldanmıştım.
Bana yaptıkları o kadar gurur kırıcıydı ki kimseyi tanımaz etmezdim burada, onların yanına sığınmıştım. Misafirdim bir nevi
Ve herkesin için o kalabalığa karşı bana uyguladığı şiddet, herkesin içinde küçük düşürmüştü beni, bueada en çok cihan ile yakındık cihanın yanından ayrılmazdım.
Cihan ise diğerlerinin aksine seyirci kalmıştı.
Ayırmaya çalışanlara karşıda çok utanıyordum. Arkamdan söylenecek olanlara da ve belkide haddim değildi ama cihana da kırgındım.
Yere oturduğum ve sırtımın duvarda olması ile aldığım soğuk karnıma vurmuştu. Karnımda oluşan sızı büyük bir ağrıyı getireceğinin habercisi idi,
Hala yanımda dizleri üzerinde durmaya devam ederken saçlarımı geriye atmıştı. "Ne lazım sana marketten neye ihtiyacın var. alıp geleyim. " Dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım.
Zaten hala içimde hâlâ izinsiz para almanın utancı varken böyle sorması daha da utandırmıştı.
"Hadi iste, söyle bana alıp geleyim. " Dediğinde hala saçımda olan elini ittim. "Sadece." Dye mırıldanarak nefesimin düzene girmesini bekledim. "Sadece serkanı arayayım gelip beni buradan alması için. " Diyerek başımu geriye atarak cevabını bekledim. Başını iki yana sallayarak "böyle gitmene izin veremem. " Demişti. Yerimde dikleşerek "neden." Diye sordum. "Serkan verir sana para senden aldığım para burda. " Diyerek bakışlarımı yerde duran paraya çevşrdiğimde onunda bakışları oraya dönmüştü. "Başka almadım. ama yinede verir sana hakkınız kalmasın diye, "
"Ben senin ahın ile nasıl yaşarım liyan. " Diyerek eliyle göğsünü işaret etti. "Şurası sızım sızım sızlarken se nasıl gönderirim."
Başımı iki yana salladım. "Ben sana hakkımı helal ederim. Ah da etmem. Gideyim burdan lütfen. "
"Gönderemem seni böyle kırgın, yasak var köye giremez. " Dediğinde hızlıca başımı olunsuz anlamda salladım. "Ben giderim köyün çıkışına serkan beni orda bekler ben giderim çıkışa kadar. "
"Açar mı telefonu, gelir mi buraya kadar." Diye sorduğunda kendisi gelmesini istemeyen taraf olduğunu sesinden de belli ediyordu.
"Bırakmıştı ama liyan gecen bir vakti. " Diyerek özgüvenim gurueum ya da direncim hangisini kırmak istediğini bilmiyordum. Ama sözleri pes etme aramamı istiyordu.
"Burada zarar gördüğümü bilirse kimse durduramaz onu orda gelir hemen. " Dediğimde kafasını salladı.
"Akşam ara tamam mı? yarın sabah gelsin alsın seni. " Dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım.
"asıl sen beni anla nasıl kalırım burda bir gece daha, " Demiştim.
"Bana ihtiyacın olan şeyi söyle alıp geleyim senin için. " Dediğinde omuz silktim.
"Serkan alır gelirken. " Diye mırıldanarak belki bir umut telefonu verir diye bekledim.
"Bununla sadece kuzensiniz değil mi? " Dediğinde istemeden iç çekerek kafamı salladım. Sadece kuzendik hı hı
"İyi." Diyerek kalçasını yerle buluşturarak o da benim gibi yere oturdu.
"Ali bana birde kart aldığını söylemişti. " Dediğinde şaşkınlıkşa ona döndüm. "Üzerimi arayabilirsin. " Dediğimde onunda bakışları bana döndü. "Başka bir şey almadım senden cüzdanın orda kontrol de etsene, " Diyerek bakışlarımı ondan çektim.
İnsanın adı çıkacağına canı çıksındı. Bende bundan korkuyordum. Burada kalmaya devam ettiğim sürece ne kaybolsa benden bileceklerdi.
"Liyan aldın demedim sana sadece öyle görmüş-"
"Sadece ehliyetindeki resmine bakmıştım. Ama almadım bir şey gidip baksana,"
"Liyan anlatmama izin vermiyorsun. Bu şekilde bana olan kırgınlığını telafi edemem. "
"İstemiyorum zaten. " Diyerek önüme döndüğümde o da yerinden kalkarak nefeslenmişti. Kapıya doğru gittiğinde "nereye." Diye seslendim arkasından omzunun üzerinden bana baktığında "ben ne yapıxam burda bir başıma" Diye sordum.
"Hemen gelicem. " Dediğinde onu durdurmak için ayaklanacağımda karnıma saplanan acı ile irkilsemde toparlanarak ayağa kalktım.
"Bir şey kaybolursa odada? " Dediğimde kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Bir şey kaybolur ve ya bir şey olursa bu sefer ali bana neler yapardı. Üstelik burası ali ninde odası ydı
"Kaybolsun." Dediğinde başımı iki yana salladım.
"Korkma." Diyerek yanıma geldiğinde omuz silktim. "Gel sende benimle." Diyerek eli ile bileğimi tuttuğunda bir adım geriye çekildim. "Yanında olmam bir şey ifade etmez ki," Dediğimde tek kaşını kaldırmıştı.
" Eğer sorarsam keremler korur belki beni. Ya da Hemen serkanı ararsak serkan gelene kadar bende köyün çıkışına varmış olurum. Hı? arayalım mı? "
Cihan "Liyan." Diyerek yutkunduğun da hevesle vereceği cevabı bekliyordum. "Liyan ben korumam mı seni. " Diye sorduğunda sessiz kaldım.
Bu sessizliğim hoşuna gitmemiş olacak ki, "bende korurum seni liyan! " Diyerek isyan etti.
D
iyecek bir şey bulamayarak omuz silkerek bakışlarımı zemine indirdim.
Diyerek hızla arkasını dönüp çıktığında kapıyı çarparak kapatmıştı ardından kilit sesini duyduğumda korku ile kapıya doğru adım atacağımda kapının altılan anahtar ile derin bir nefes aldım. Kapının yanına giderek yerden anahtarı almış kapı ile yatağın ayak ucunun arasına yere oturarak başımı yatağa yaslayarak ellerim ile bedenimi sardım.

Ve kapıya inen yumruklar... Gözlerimi bedenimi saran ağrılar ile araladığımda tüm bu ses karmaşasında kafamı toplamaya çalıştım kapının arkasından seslenen cihan ile onu daha fazla bekletmek istemeyerek hızla kalkarak aldığım anahtarı yerine yerleştirmeye çalışsamda uyku sersemliğini atamadığımdan sürekli geçiremiyordum.
Anahtarı sonunda taktığımda iki kere çevirerek kapının açılmasını sağladım kapının arkasından biraz geriye giderek cihanın içeriye girmesini bekledim.
"Liyan ne oldu sana, " Diyerek elinin birini başımın arkasına birini alnıma koyan cihan ile biraz geriye doğru sendelesem de cihanda benimle birlikte gerilemişti.
"Ateşin var. Yüzün kıpkırmızı ne oldu sana birden bire" Diyerek başımdaki elini belime indirerek kapıya yakın olan yatağa adımladı bende önünde geri geri giderken yakınlığımızdan dolayı yüzüm göğsüne çarpıyordu her adımında
Yatağa bedenimi bırakarak ayakkabılarımı da çıkararak yatağa bıraktı.
İnce pikeyi üzerime örterken kendimi çok rahatsız ve iğrenç hissediyordum. Bedenime temas eden ıslaklık ile başımı yastığa gömerek sızlanmaya başlandığımda cihan "neren ağrıyor. Bana da gösterir misin? " Diyerek beni teselli etmeye çalışsada pek umursadığım söylenemezdi.
Karnımın ve başımın dayanılmaz ağrısı ile gözlerimi kapattığımda uykuya dalmam uzun sürmemişti.
Ara cihanın başıma bir şeyler koyduğunu bir şeyler yediriyor içiriyor du ama yaptığım tek şey ağzımı açmaktı. Ne yedirdiğini ne içirdiğini bilemeyecek ve kavrayamayacak kadar bitkindim.
Gözüme vuran ışık ile rahatsızca kıpırdanmış ardından uyanmıştım esneyerek yerimde doğrulduğumda ıslaklık yüzünden yüzümü buruşturdum kendimden iğreniyordum. Yatağın üzerindeki battaniyeyi sırtıma atarak yataktan kalktığımda odaya göz gezdirerek cihanı aradım.
Esneyerek kapıya döndüğümde açılan kapıdan sinan girmişti içeri
"Aa uyandın mı? Uyuyorsun diye çalmadım kapıyı valla. " Omuz silkip tekrar esneyerek "sorum değil. " Dedim.
" Biraz daha iyi misin. " Sorusuna karşılık sadece başımı olumlu anlamda salladım. "Beni lavaboya götürür müaün? " Diye sorduğumda "tabiki." Diyerek kapıyı tekrar açarak yol gösterdiğinde onunla birlikte sırtımdaki battaniye ile onu takip ettim.
"Buraya bizden başkası girmez zaten. " Diyerek kapıyı işaret ettiğinde "hemen gelirim gitme bir yere. " Diye tembihleyerek içeri girmiştim.
Aliyi görme ihtimalina karşı hızlıca işimi halledip çıkmıştım. Sinan bıraktığım yerde beni beklerken beni görünce yerinde dikleşerek sersemliğini atmaya çalıştı.
"Seni görünce uykum geliyor yaa" Diye söylenerek koridorda yürürken o hâlâ esniyordu.
"Üşüyor musun hala ya" Dediğinde battaniyrye iyice sarıldım. "Hıı." Diye mırıldanarak kapıyı açtım. O arkamda kalırken cihan yatağın yanında çattığı kaşları ile yatağa bakıyordu. Bakışları Bana döndüğünde derin vir nefes alıp verdim. Boynundaki damarları belli olurken aynk zamanda kızaran teninden bir sorun olduğu anlaşılıyordu. Yanına bir kaç adım attığımda. "Liyan." Diyen sesi ile bakışlarım kan lekesi olan yatağa döndü. İrkilerek gözlerimi yumdum. Nefesim hızlanırken.
"Ben temizlerim hemen. " Diyerek öne atılmış çarşafı toplamaya başlamıştım. " Yatağa geçmemiş zaten. " Diyerek aceleyle konuşmuştum. "Sen bana detarjan versen ben hemen yıkarım bunu elimde geçer hemen. " Dediğimde üzerime doğru attığı adımla geriye kaçarak kapının kolunu sıkıca tutmuştu derin derin nefes alıp vererek düzene koyma ya çalışsam da cihan karşımdayken düzenlemek pek mümkün olmuyordu.
"Yerde de verdi ben san-" Ses tonu öyle düz çıkıyordu ki ne tepki vereceğini anlamlandıramıyordum.
Gözlerim kapının arkasında sabah oturduğum yere çevirdiğimde hızlıca oraya gidip bileğimi sürterek silmeye çalıştım. "Geçer ki hemen. " Diyerek elimi hızla lekeyi çıkartmak için sürtüyordum. Bir şeyler söylediğini duyuyor uğultu şeklinde kulaklarımda yankılansada ne dediğini kavrayamıyor lekeyi çıkarmak için uğraşıyordum.
Cihan yanıma çökerek kollarımdan tutmaya çalışsa da. "Liyan yeter diyorum!" Diyerek kollarımdan tutarak kendine çevirdiğinde korkuyla onu iterek geri çekilmiştim.
Ondan uzaklaşarak ayağa kalkmaya çalıştığımda bu sefer diğerlerine nazaran daha sıkı tutarak engel olmuştu.
"Liyan.korkma benden kızmadım sana, yemin ederim." Kollarımdan tutarak sarıldığın da dizlerimde duran çarşaf ikimizin arasında kalmıştı. Bir elini başımjn arkasına ararak göğsüne yaslamış başımın üzerine çenesini yaslamıştı. "Kızar mıyım hiç bir şey oldu sandım. " Diyerek belimdeki eliyle belimi okşamıştı. "Özür dilerim liyan. Böyle olmasın isterdim. Benden korkma isterdim. " O hala bana sarılı iken avuçlarımı çarşafa bastırdım. "O yüzden aldın değil mi parayı, o yüzden üzerini değiştirmek istedin. Bana vermedin kıyafetlerini, para aradın hatta sen ecza dolabını gördüğün için girdin değil mi liyan" Burnumu çekerek ondan uzaklaşmaya çalıştım. İzin vermeyerek belimdeki elini gevşeltti.
"Ben seni her yerde aradım. Sinana da söyledim. Cihanı arayıp verir misin diye o da aradı seni, sen açmadın ben izin alacaktım yemin ederim.bulamadım seni hiçbir yerde. " Konuşmamı istemiyormuş gibi tekrar çeneni başımın üzerine koyduğunda "kızmazsın sandım." Diyerek bende susmuş öylece kalmıştık.1
Dakikalar süren bu suskunluğu cihan bozarak "Bedenin hala titriyor ve bu beni bok gibi hissetmeme neden oluyor bir kadının benden korkma düşüncesi bile beni yaralarken benden korkman beni kahrediyor." Yutkunarak "Sana asla kızmam. Ne istersen alabilirsin " Demişti.
Ama olan her şeye seyirci kalırdı. Başımı iki yana salladım. a
Ellerini bedenimden çekerek dizleri üzerinde durmuş kalçasını topuklarına yaslayarak bakışları bende iken ellerimde duran çarşafı almıştı. " Bunu ben yıkarım. Ama önce gel de senin ihtiyacın olan şeyleri alalım." diyerek önce kendi kalkmış ardından kalkmam için elini uzatmıştı. Elini görmezdsn gelerek kendi başıma kalktığımda bakışları ellerime düştü sol elimi avuç içine alarak inceledikten sonra "soyulmuş hep krem süreriz geçer hemen. " Dolabına giderek çarşafı dolabının altındaki minik sepete atmış dürülü olan siyah ceketi ile yanıma gelmişti tekrar
"Bende gittim sana gri verdim. Halt ettim." Yanıma gelerek ceketin kollarından tutmuş, belimden geçirerek düğüm atmıştı.
"Gidelim hadi. " Diyerek önden çıktığında tedirgin adımlarla bende peşinden ilerledim. Dışarıya çıktığımızda omzunun üzerinden bana bakarak "bende korurum seni merak etme, " Diyerek benimle uğraşmış ve arabanın kilidini açmıştı. Beni bindirmek için kapımı açtığı sırada "istemiyorum." Demiştim. Ama beni dinlemeyerek "fazla hareket etmesen iyi olur. " Demiş ve beni arabaya oturtmuştu. "Kemerini tak. "diyerek kapımı kapatmış sürücü koltuğuna yerleşmişti.
Sessiz sakin yolcuğulun ardından arabayı bir yere park etmişti. "Sana para verip gönderirdim ama orada çalışan erkek ve rahatsız olup söyleyemeyeceksin kıyafet de aynı şekilde, benimle gel desem çekinirsin ama yinede, " Diyerek bakışlarını bana çevirdi. "Gelmek ister misin? İçin, içinde bir şeyler alacağız." Kafamı olumsuz anlamda salladığımda o da onaylamış ve arabadan inmişti. Pencereden içeri kafasını uzatarak "şurada olucam hemen anahtar arabanın üzerinde," Diyerek karşı tarafta işaret ettiği dükkana girmişti. O hirdikten bir kaç dakika sonra bir kız çocuğu çıkmış yan taraftaki markete koşarak girmişti.
Müzik dinlemrk istesemde sinir öfke ve kırgınlıktan elimi kapının kulpuna bile uzatasım gelmiyordu. Öylece otururken kız çocuğu marketten çıkmış, sağını ve solunu jontrol ederek arabaya doğru koşmuştu. Küçük boyu ile camı tıklattığında, bakışlarımj oraya çevirdim açık pencereden uzattığı simit ve ayranı almam için gözümin önünde sallıyordu. "Cihan abim sana almamı istedi aenin bunlar. " Dediğinde elinden alarak dizlerimin üzerine bırakmıştım. Telrar kıza döndüğümde "banada bunları aldııı! " Diyerek şen şakrak dişlerini göstererek gülmüştü. Havaya kaldırdığı elinde olan avuç dolusu çikolata ile sevincine diyecek yoktu.
" Ama cihan abim bir tanede ablana ver dedi. Al birini. " Diyerek elini bana uzatmaya çalıştığında yerimde dikleşerek pencereden çocuğa doğru eğildim.
"Bana hiç fark etmez ben hepsi severim sen kendi sevdiğinden al. " Demiş ve aklına yeni gelmiş gibi "Abla sen konuşmuyorsun." Dediğinde dudaklarıma konan hafif tebessüm ile "teşekkür ederim. Ben çikolata sevmiyorum. Sen ye hepsini. " Dediğinde şaşkınlıkla 'aaa' dası dçkülmüştü dudaklarından sol avcunda olan lavivayı kaldırarak "bunuda mı sevmiyorsun. " Demişti başımı olumsuz anlamda sallarken bu sefer caramio olan çikolatayı kaldırmış "bu ballı hemde bunu seviyor musun? "
"Tatlı sevmem ki," Dediğimde telrar dişlerini gösterek gülmüştü "bende tatlıyım ve beni herkes sever aen beni sevdin mi? " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. "Çok güzel bir kızsın. "1
Kıkırdayarak "evet." Dediğinde bu haline istemeden de olsa gülmemi sağlamıştı. "Yanıma oturmak ister misin dediğimde başını olumsuz anlamda salladı. " Gitmem lazım bak gittim. " Diyerek el sallamış ardından koşarak cihanın girdiği dükkana girmişti.
Cihanın gönderdiği simit ten biraz bölüm ağzıma atarken ayran a pipet batırdım.
Simit ve ayranımı bitirmemin üzerine çok geçmeden cihan elinde poşetlerle gelmiş arka koltuğa bırakarak sürücü koltuğuna yerleşmişti.
"Ateşin var mı? " Diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda salladım.
Elini alnıma koyduğunda geriye giderek elinden kurtulmuştum.
"Yalancı var ya ateşin. " Diyerek bana takılmıştı oysa o çakmak istememiş miydi?
Dönüşte cihan eczaneye uğramış ardından kaldığımız yere ulaşmıştık. Cihanın odasına vardığımızda kendimi yere ayarak kafamı yatağa yaslamıştım. Nefeslenirken başımın zonklamasının geçmesini bekliyordum.
Cihan "yukarı yat. " Diye söylenirken düşüneceğim son şeydi.
"İç hadi" Diyerek bana uzattığı hapı elime almış ama dudaklarıma götürecek gücü kendimde bulamayınca elimi yere indirmiştim.
Cihan "Liyan hapı iç." Diye uyardığında sanki yeni uaynmış gi gözlerimi aralayıp hapı dudaklarımın arasına sıkıştırıp su yardımk ile yutmuştum.
"Sen burada kal hap etkisi gösterir hemen, bende sana kıyafet hazırlayayım. Duşa gir. " İtiraz etmek istesemde parmağımı kaldıracak gücim yoktu. Gözlerimi tekrar kapattığımda, dakikaların ardından cihan gelip beni uyandırmıştı ama sanki gözlerimi kapattığım saniye kaldırmış gibiydi.
Ellerimden tutarak kaldırdığında elinde tuttuğu dolu sepet ile alt kata inmiştik açtığı kapıdan içeri girince 6 ayrı kapı ve iki el yıkamak için lavabo vardı. "Gel bak en sonrakinin suyunu ayarladım bak sen yinede" Dediğinde omuz silktim sadece yere serili olan kilimin üzerine bıraktığı sepetten sabah çıkardıkladımı ve çarşafı almıştı.
"Duşa girdikten sonra üzerindekileri yukarıdan bana uzat onlarıda yıkayayım." Dediğinde bakışlarımı hızla ona çevirdim. "Elinde mi? " Diye sorduğumda başını onaylarcaaına sallamıştı.
"Asla olmaz. " Diye karşı çıktığımda.
"Makineler dolu buradaki bozuk kurutma makinesine atarım sen çıkana kadar hal olur. Dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım.
" Bu beni rahatsız eder. Benim giydiklerimi çöpe atalım. Parasını serkan verir. " Dediğimde nefes vererek "tövbe estağfurullah. " Demişti.
"Tamam ne istiyorsan ben burdayım bitince seslen bana kapının önüne çıkarım. İhtiyacın olan her şey var burada" diyerek sepeti göstermişti. Kafamı salladığımda "su akıyor. " Diye hatırlatmıştı. "İyice çık dışarı ve kimse girmesin. " Diye tembihleyerek kabine girmiştim.
"Hastasın düşer bayılırsan ne olacak. Diye söylendiğini duysamda cevap vermedim. " Şampuanımı bıraktım orayaoraya" Diye son kez seslenip gitmişti.
geçen sene en erken 3 te yatarken şuan 11/12 arası uyuyorum ve uykusuzluktan ölmek üzereyim
Bol bol yorum yapmayı unutmayalımmm
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
17.89k Okunma |
1.13k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |