15. Bölüm

15.Bölüm

Solita
llsolita


15.bölüm


Mandalina bahçesi


Yazardan...1


"Bir süre burdan uzaklaşsan daha iyi olacak... "


"Bana emir mi? Rütbeleri unutma cihan."


"Senin yerinde kalman gereken zamanı unuttuğun gibi mi? " Cihan oturduğu yerde ayağını sallarken ali ileri geri giderek öfkesini dindirmeye çalışıyordu.


"Ne dedi ne uydurdu anlatsana biraz. Ne almış odada ne söyledide yıkadı beynini lan. " Ali cihanın üzerine yürürken cihan yerinden kıpırdamadan dişlerini sıkmış oturmaya devam ediyordu.


"Onunla benim aramda." Dedi sakinlik ten uzak, bir o kadar da sakin çıkan sesi ile az önce düşmüştü daha liyanın ateşi aklına geldikçe içi paramparça oluyordu.


"İkinizin arasında öyle mi? " Diye bağırdığında cihan hâlâ umursamadan oturmaya devam ediyordu. Eğer ayağa kalkarsa, öfkesini kontrol edemezse geri dönüşü olmayan pişmanlığın içinde olacağının bilincindeydi.


"Ben bunu yanınıza bırakır mıyım lan. Onlardan o kız. "


"Bu kadar paronayak olma. " Dediğinde ali öfkesine hakim olamayarak soluğu iki adım ötesinde olan cihanın yanında almış yakasından tutarak oturduğu yerden kaldırmıştı. "İkinizide şikayet edeceğim. Duydun değil mi beni? Burada bir kız sakladığını en üst makamlara bildireceğim seni önce timimden atacağım sonra askerliğini yakacağım. Anlıyorsun değil mi?" Diye sorduğunda cihan, duyduklarından ötürü gözü seyiriyordu. Hiç düşünmeden aliye kafa atıp elleri arasından kurtularak derin bir nefes verdi.


"Kardeşliğimizide mi hiçe sayıyorsun ali bu nefretin niye? "


"Asıl senin bu yaptığın ne nasıl bana karşı onu savunursun o kız onlardan gçr bunu cihan. " Diye söylenerek duvara tekme atmıştı. " O kız işte. " Diye bağırdığında cihanın içi parça parça olmuştu. " O kız bu işte liyan. O kız. " Diye bağırarak duvarın dibine çökmüştü. Cihan yutkunarak masaya gitmiş sürahiden bir bardak su doldurmuştu. Yutkunamamanın acısı kalbini ağrıtıyor, Nefesini kesiyordu.


Elindeki su bardağını sağ eline alarak sol eli ile cebinden aliye ait olan hapı çıkarmıştı.


Alinin yanına eğilerek hapı ona uzattığında ali kararsız kalsada hapı alarak ağzına atmıştı. Suyu da alarak tek dikişle bitirmişti.


Yüzü kıpkırmızı kızarmış nefesi daralmıştı ali nin, cihan tekrar ayağı kalkarak pencereyi açmıştı ali için.


Arkasına dönerek yine alinin yanına oturduğunda ali nin bu haline mi liyana mı kendisine mi üzülse bilmiyordu.


Liyana karşı kendini mahçup hissetmekten öte yüzüne bakamayacak durumdaydı. Hele ki kerim belki beni korur demesi. Aklına geldikçe kalbi göğüs kafesi ağrırıyordu.


Elinde buruşmuş olan parayı gördüğünden beri kendisi gibi değildi. İçi gidiyordu o halini hatırladıkça


Ne siyeceğini bilememiş gönül almanın ne olduğunu bile bilmezken nasıl telafi edeceğini bilememişti.


O anlar yaşanmamış gibi yapmayı yüreği izin vermiyordu.


Aklına gelince o anlar vicdanı sızım sızlıyor, kendine bir yara açmış kanayıp gidiyor gibiydi.


Ali az da olsa kendine gelmiş sakinleşmişti. "Gönder onu cihan. "


Dediğinde cihan başını olumsuz anlamda salladı. Onu kırgın bir şekilde boynu bükük göndermek istemiyordu. Onu yanlış anlasın yanlış tanısın istemiyordu.


Ona seni yanlış anlarsam söyle bana demişti seni dinlerim demişti. Şimdi de liyan dinleseydi onu biraz da liyan anlasaydı cihanı


"Tabımadığımız birini burada tutmak ne kadar sağlıklı yakma askerliğini. " Ali ikna etmek için çırpınırken cihanın bu konudaki netliği sinirini bozuyordu.


Cihan "Burdakiler bir avuç asker söylemezler kimseye. " Demişti alinin de söylemeyeceğini umut ederek


"Ama asıl ne var biliyor musun ali? " Diyerek ona döndüğünde alinin bakışları karşı duvardaydı. Karşı duvardaki canlandırdığı hayallerinde


"İkimizde o kıza bakınca farklı kişiler görüyoruz. Ama ne senin sandığın kişi ne benim gördüğüm kişi. " Diyerek ayağa kalktığında arkasını silkmiş pantalonun kemer geçirilen yerlerinden tutarak bir tık yukarı çekmişti.


Cihan kapıya giderek kapının kolunu


tuttuğu sırada ali " Üzerini ara" Demişti. Cihan ise "İlaçlarını kullan ali. Ve köyün çıkışına mı gidersin girişine bilmem uzaklaş biraz. " Demiş ve kavradığı kolu aşağı çekerek aralamış ve liyan ın uyuduğu odaya doğru gitmişti...




 

Liyan'ın 7. Kez "Serkan ı Akşam arayacaksın değil mi?" Diye sormasına karşılık


Cihan "Arayacağım dedim liyan.! " Diyerek kızmıştı. "Hem sen saçını kuruttun mu? " Diye sorduğunda liyan başını olumsuz anlamda sallamıştı.


"Kapşonu geçir güneş görmesin


saçın. " Diyerek elli ile işaret ettiğinde liyan kafasına geçirmişti.


Cihan "Gidelim mi şimdi. " Diye sorduğunda liyan son kez şansını denemek için "çok yorgunum uyusam. " Diye mırıldanmıştı.


Duştan çıktıktan ve üzerini giyindikten sonra cihan onu bir yere götüreceğini söylerek onu odaya getirmiş üzerini değiştirmişti.


Tabi liyan arkasına dönükken


Liyan her ne kadar ikna etmek in yalvarsada cihan kabul etmemiş seveceksin diyip durmuştu.


Ama liyan birlikte her bir yere gittiklerinde başlarına gelen olaylardan dolayı korkmuyor değildi.


Hem de ali tehlikesi vardı liyanın gözünde


Cihan liyanı takmayarak kapıya ilerlemiş açık kapıdan koridora çıkmıştı. Zemin kat olduğundan ve de dışarıda eğitim olduğunu bildiğinden diğer bir odaya girmiş oranın balkon kapısını açmıştı.


Her ne kadar rahat görünse ve birinin üst birimlere söylemeyeceğinden emin olsa da liyanın burada olması askerliğini yakabilirdi.


Balkona çıkarak demirlerden kolayca atlamıştı. Arkasına dönerek liyanı almak için kollarını kaldırsada liyan bedenini geriye çekerek "kendim hallederim. " Demesi ile ister istemez bozulmuş ellerini sıkarak yere indirmişti. Ne güzel kendisine güvenirken birden bu tavrı alması canını sıkmıştı. Lyanın kendisine güvenmesi hoşuna gidiyordu. Belkide egosunu tatmin ediyordu. Kendisids bilemiyordu ama birinin kendisine güvendiğini bilmek iyi hissetiriyordu.


Birde liyanı bulduğu hali... O kadar küçük bir çocuk gibiydi ki bu korkusu bile çocukluğundandı. Onları tabımadığından ve bunu liyan öyle belli ediyordu ki.


İyi bir çocukluk geçirmediğinin farkındaydı. Çocukşuktan kalma alışkanlıkşarı olduğunuda


Liyan da demirin üzerinden geçerek cihanın yanına geldiğinde cihan başını eğerek etrafına bakan liyanı izlemiş sonra bir şey demeden arabasına doğru adımlamıştı.


İlk liyanın kapısa yönelmiş açarak binmesini beklemişti. Yardım etse kızar diye düşünerek. Liyan ön koltuğa tırmanıncs cihan kapısını kapatarak kendi koltuğuna yerleşti.


Emniyet kemerini takarak kontağı çalıştırmış ardından park yerinden çıkarak yola koyulmuştu.


"Canın yanıyor mu? " Diye sorduğunda alacağı cevaptan korksa da bununla yüzleşmesi ve kendini açıklaması gerektiğinin farkındaydı.


"Alinin yaptıkları için diyorsan hayır. Anlık bir acıydı zaten kerimler engel oldu. " Dediğinde cihanın istemsizce direksiyondaki elleri sıkılaşmıştı.


"O an kendimde değildim liyan. Burada sana en çok güvenen bendim. En yakın olanda ve seni o odadan çıktığını görmek... Ali bir dünya şey sıralarken diğerleri ona katılırken ve seninde yarbayın odasından çıktığını görmek. "


Liyan cihanı suçlarcasına "Ama kerimlerde gördü ama beni savundu" Dediğinde cihan gülerek başını iki yana salladı.


"Emin ol arada ben varım diye araya girdiler ve alide senin arkanda ben varım diye bununla yetindi. " Dediğinde liyan göz devirerek "öldürseydi." Diye mırıldanmıştı.


"Hem a benim hakkımda ne diyor. " Diye sorduğunda cihan başınj ikş yana salladı "sadece sana güvenmiyor terörist olduğunu düşünüyor. " Diye açık bir şekilde söylediğinde liyan "yuh." Diye söylenmişti.


"Numara yaptığını da düşünüyor bizden korkman dan dolayı. " Dediğinde liyan bu duyduklarından sonra daha da fazla şaşıramayacaktı hiç bir şeye terörist sanmıştı ali kendisini! Hıh.


"Peki sen? " Diye sorduğunda cihan "öyle düşünseydim yanımda olmazdın. " Demişti.


"Madem beni istemiyor ali göndersenize beni serkanı arayalım. Alsın beni burdan. " Dediğinde cihan sıkıldığını belli edercesine oflamış ve


" Ama ne var biliyor musun liyan." Diye sormuştu. "Ben neyi anlatamıyorum biliyor musun herkese... " Der demez vazgeçerek "neyse. " demişti.


Liyan "Söylesene." Diye ısrar ettiğinde cihan başını yoldan ayırmamış tüm dikkatini arabaya vermiş dikkatle sürüyordu.


" Ya ben gitmek istiyorum niye oyalıyorsun beni akşam ara diye ben burda kalmak istemiyorum artık, ben burda hem psikolojik hem fiziksel şiddet görmek istemiyorum. " Dediğinde


Cihan gerçekleri duymanın siniri ile elini sertçe direksiyona vurmuş


"bende iki gün sonra senin cesedini o mağralardan bulmak istemiyorum." Diye bağırmıştı.


" Ben izin verir miyim sanıyorsun bir daha olmasına lan. ben sana güveniyorsam mevzu bitmiştir. Sikerim alinin keyfini, ben o istemiyor diye seni yem edemem. Anılıyorsun değil mi o kuzenin aklına güvenip seni ona emanet edemem iki saat sonra nerde bırakacağı belli olmayan birine emanet edemem. Gelsin anan baban vereyim seni kendi ellerimle..." Diye bağırırken gözlerini kapatmış olan liyanı görünce duraksamıştı. Bir kaç dakikanın ardından arabayı kenara yanaştırdıktan sonra vardıkları yere göz gezdirerek bedenini liyana çevirdi.


"Liyan sen neden beni anlamıyorsun."


Diye sorduğunda liyanda ona dönerek parlayan gözlerini cihanınkilerle buluşturdu. "Ağlama ama bak konuştuğuma pişman ettirme. " Diyerek kemerini çözerek aşağı inmiş arabanın etrafından dolaşarak Liyanın kapısını açmıştı. Liyanın ne diyeceğini umursamadan belinden stuttuğu gibi kucağına almış açık kapıyı omzu ile iterek kapatmıştı.


"Gerçekler bunlar liyan. Ben seni bırakacağım anda olacaklardan korkuyorum. İnsan neden kuzenini ıssız bir yerde ölüme terk eder. " Diyerek kucağında liyan ile mandalina ağaçlarının arasına girmiş gözüne kestirdiği ağacın dibine liyanı bırakarak kendisine en yakın dalda bulunan ikç mandelinayı koparmıştı.


Liyan ağacın dibine oturduğunda cihan da yanına oturmuştu.


Elindeki mandalina yı soyarken


"Anne ve babanı arayalım mı? " Diye sormuştu. Liyan başını iki yana sallarken ona kızacak olmalarından korkuyordu.


"O zaman seni ben bırakayım güvenmiyorum. O çocuğa." Diyerek soyduğu mandalina yı ikiye bölerek yarısını liyana uzatmıştı. Liyan iki ayağını öne doğru uzatarak en sevdiği meyvelerden biri olan mandelinayı red etmeyerek almıştı. Cihan ise aynı liyan gibi sırtını ağaca yaslamıştı.


Liyan ın "Helal mi? " Diye sorması ile ilk başta şaşırsa da dudaklarına yerleşen tebessüm ile "sahibi biliyor merak etme ye isrediğin kadar demişti."


Kendiside diğer yarısını ağzına atarak diğerini soymaya başladı.


" Bana neden kızgınsın." Diye sorduğunda cevabı bilsede gönlüni almak için nerden başlayacağını kestirmek için cümlelerini dinlemek istiyordu.


Liyan omuz silkerek " Beni savunmadın. " Demişti.


"Ama isteğin gibi aliyi gönderdim." Dediğinde liyan şaşırarak cihana dönmüştü. "Neden? " Diye sorduğunda bu sefer soyduğu mandelinanın tüminü liyana uzatarak


"Burada bir kaç gün daha kalacaksın da ondan. rahat et diye. "


"Liyan emin ol sana güveniyorum. Yani bu bana yalan söylemediğin anlamında söylediklerine inanıyorum ama beni anla. Seni korumak için şuan askerliğimi bile tehşikeye attım. Ve seni yarbayın odasında avucun sıkı sıkıya kapalıyken gördüm. Üstelik alinin cüzdanından kart aldı demesin üzerine. Ve, " Diyerek kendisini dinliyor mh diyerek liyana döndüğünde iştahla mandelinayı yediğinç görmesi keyifle gülümsemesine neden olmuştu. Liyan da cihana döndüğünde sanki onu dinlemiyormuş gibi göründüğü için kendini mahçup hissederek


"Affedersin dinliyorum ben anlat. " Demişti.


"Ve o kart da bazı kapıları açıyor. Eğer o cüzdandan para aldığını bilseydim. Emin ol o cüzdanı ilk ben eline verirdim. " Dediğinde liyan ne diyeceğini bilemiyordu. Ne dese boş gibi geliyordu. Bir şey söylemek yerine mandelinayı ağzına attığında cihan "ve sana birinin bir şey yapmasına asıl ben izin vermem liyan eğer aliyi tutan olmasaydı yine ben tutardım. O an sadece kendime bir kaç dakika tanıdım ve kerimlerin tutmasına güvendim o kadar. " Dediğinde liyan konuyu değiştirmek ister gibi


"Bana neden güveniyorsun diye sormuştu. " Cihan kırmadan nasıl bir cevap veririm diye düşünerek


"Güvenmiyorum liyan kim olduğunu bilmiyorum sadece söylediklerinin gerçek olduğuna inanıyorum ve gözlerin tam olarakts bunu söylüyor."


Liyan elini üzerine silerek ağzındaki mandelinayı çiğneterek yutmuştu canı bir daha istesede bir şey dememeyi tercih etti.


Cihan "Affetin mi beni. " Diyerek kaşlarını çatmıştı. "Hayatımda ilk defa birine kendimi affettirmeye çalışıyorum bunu da göz önünde bulundur olur mu? " Diye söylediğinde liyan istemeden de olsa gülümsemişti.


" Bendende ilk defa birisi affetmemi istiyor. " dediğinde cihan ikisininde bu acemi çaylak halleri içini ısıtmıştı.


" O zaman ben sana daha çok mandelina soyayım sende o sıra affedip affetmeyeceğini düşün olur mu? " Diye sorduğunda liyan gülüm seyerek "mandelina soyman bile yeterli affetmem için. " Demişti. keyifle


Cihan "haddi ya." Diyerek ayaklanmış


"Sabaha kadar soyarım. " Demişti.


Selllam ufak bir bölümle geldimmm


(1785 kelime) bu kadar oldu...


Bir kez daha hatırlatıyorum.


Haftada bir gin bölüm güni ve bölüm gününü seçelimmm.


Ve iyi geceler ✨ 🌚 ❤‍🩹🌊🐞💕🐣🌧🧚🏻‍♀️🦋

Bölüm : 07.08.2024 20:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...