19. Bölüm

19. bölüm

Solita
llsolita

Bu bölüm

@kitapdeliisi

İtafen yazılmıştır. iyiki doğdunuz hep mutlu çoook mutlu yıllar dilerim. 🫶🪷🧚🏻‍♀️

 

19.Bölüm

~Nöbet

 

"Tavşanı bana mı aldın? " Dediğimde gözleri hala yoldayken başını salladı.

 

"Neden? " Desemde sesimdeki mutluluğum fark edilir olduğuna emindim. "Tek başına sıkılma diye, " direksiyonu o kadar ustaca kullanıyordu ki gözlerim elleri arası daki direksitondaydı. "Teşekkür ederim. " Dediğimde ne yanıt vereceğini dinleme gereksimi duymadan "hangi renk, " Diye sormuştum.

 

"Bilmiyorum gelince göreceğiz, " Dediğinde başım ile onayladım tabi bunu göremiyordu. Ya da görebiliyordu. Gözü yoldayken bir anlığına baktıysa, neyse asıl önemli olan bu değildi. Asıl önemli olan benim tavşanımdı.

 

"Peki bebek mi ki, biraz büyük mü yoksa? " Diye yeni bir soru yönelttiğimde başını iki yana olumsuzca salladı. "Onu da gelince göreceğiz, " Bu sefer "anladım, " Diyerek mırıldandım. Hedefim sessiz kalmak iken "peki cinsiyeti, " Diyerek yeni bir soru daha sorduğumda bu sefer gülümsemişti.

 

"Sende yanımdaydın liyan sen ne biliyorsan bende o kadarını biliyorum."

Dediğinde karşı çıkarak "sende fiş vardı. " Dedim bedenimi ona doğru çevirerek, "aldığın fişte yazıyor olabilir, Bakabilir miyim? " Diye sorduğumda "liyan, liyan, " Demişti adımı kendine has ritmine tutturarak

 

"Hayvan ticareti yasak olduğu için kimse ufak ta olsa belge sayılabilecek bir yere tavşan satıyorum yazmaz, hele ki karşısında asker varsa. " Dediğinde onu haklılığı ile derin bir nefes verdim.

 

"Ama istersen yine de kontrol edebilirsin, " Dediğinde başımı iki yana salladım. Ben ismini koymak içinde heycanlanmıştım. Ama ne cinsiyetini ne yaşını ne de rengini biliyordum.

 

Belkide ismi vardı. "Üzüldün mü sen? " Diye sorduğunda omuz silktim. "Üzülmedim." Dediğimde sağ elini uzatarak çenemin altından tutmuş kendine çevirmişti.

 

Ona doğru döndüğümde çattığı kaşları ile bana bakıyordu. Elini indirerek tekrar yola bakmış ardından tekrar bana dönmüştü. İnanamıyor gibi "üzülmüşsün, " Dedi

 

Omuz silkerek itiraz etmeye hazırlanıyordum ki, "dudağını da büzmüşsün, " Dediğinde farkında olmadan büzdüğüm dudaklarımı eski haline getirdim.

 

"Ve kaşlarının altından sinirli sinirli bakıyorsun, " Diyerek bu sefer uzattığı eli saçımı karıştırarak geri çekmişti.

 

"Sana verdiğim telefon nerde?" Diye sorduğunda varlığını bile unuttuğum telefonu arka cebimden çıkararak ona uzattım. "Şarjı bitti. " Dediğimde

 

"Tak." Diyerek arabada ki kabloyu işaret etti. Dediğini yaparak taktığımda cebinden çıkardığı başka bir telefonu görünce kaşlarım istemeden de olsa çatılmıştı.

 

Gözleri yoldayken bir kaç saniyeliğine telefona indiriyor sonra tekrar yola bakıyordu. Telefonu kulağına götürdüğünde arabanın hakimiyetini sağ elindeydi.

 

" Yavuz, " Dediğinde bir kaç saniye duraksayarak karşıdan gelen sesi dinledi. " Sağ ol, " Diyerek iç çekti.

Galiba yine baş sağlığı dilemişlerdi.

"10 dakikaya ordayım. " Dedikten sonra gelecek cevabı beklemeden

" Kçbu köydeki veterinerin numarası var dı değil mi sende, " Diye sormuştu. Kaşlarımı çatarak başımı ona çevirdiğimde, sanki onu dinliyor gibi görünmemek için tekrar önüme döndüm. "Tavşan ayarlayacaktı bana, ara ve sor ona; cinsiyeti, rengi ve yaşını, " Dediğinde başımı cama çevirerek gülümsedim. Beklemek zorunda kalmayacaktım.

 

" Şuan ara bekliyorum. " Diyerek telefonu kapattığında ona dönüp teşekkür etsem mi etmesem mi kararsız kalmıştım.

 

O da bunu anlamış ya da canı müzik dinlemek istediği için radyoyu açmıştı, kısık sesle, erkin korayın sesi arabaya huzur dolmuştu resmen, ya da bir şey söylemeyeceğim için o benim içime dolan huzurdu.

 

Deli gibi gülmek istemem normal miydi

 

"Kör olası çöpçüler aşkımı süpürmüşler... "

 

Daha önce hiç duymadığım şarkının sözleri hoşuma gitmişti.

 

"Dün gece çok aradım. "

 

"Aradım bulamadım. "

 

" Kör olası çöpçüler aşkımı süpürmüşler. "

 

Din bu şarkıyı dinleseydim belki ağlardım. Ama şuan ağlamama gerek yoktu. Çünkü serkan benim iyiliğim için bırakmış buraya,

 

Hem arkadaşına da söylemiş ne kadar sinirli olsa da kıyamamış bana işte...1

 

Cihan düğmeler ile oynayarak şarkıları çevrirken çalan telefon ile rasgele bir şarkıda durmuş ve telefonu açmıştı.

 

O telefonla konuşurken onu dinlememek için çalan şarkıys içimden eşlik ettim.

 

Her şeyi bilir, sinsice susar

Sen yaparsın, o gelir bozar

Son günü bekler, nefreti kusar1

Kalbi bataklık, yarını yutar

 

Sözleri, bende garip bir duygu hissettiriyor ve sesinin tınısını

o kadar güzel kullanıyordu söyleyen

 

Tepede beyaz bir saray

Sarayda soytarı bir kral

Kara haber onun işi, sıra kimde?

Kanlı resimler ressamı

Sergide insan mezarı1

Satılık olan karanlıktır çerçevede

 

Cihanın müzik zevki gerçekten iyiydi yani benim de kulağıma hoş geliyordu. Dinlediği şarkılar,

 

Ben hep aynı şarkıları dinlerdim. "Tavşan kız, " Dediğinde cihana döndüm. " Ve daha 22 günlük, rengi ise kahverengiymiş, "

 

" Ama daha çok küçük, " Dediğimde başı ile beni onayladı. "Annesinden ayrılmasın cihan. " Dediğimde ise başını hafifçe sağa doğru eğerek gözlerini kıstı.

 

" Biz ayırmıyoruz liyan. " Dediğinde bedenimi ona çevirdim. "Anneleri tam 21 günlük iken yuvadan atarlar yavruları, eğer biz almazsak başkası alır ve ben kimsenin senin kadar güzel bakacağını düşünmüyorum. " Dediğinde "ya bakamazsam. " Demiştim. Sonuçta daha küçüktü.

 

"Sana yardımcı olurum elimden geldiğince, hem ben inanıyorum sana bakarsın. " Dediğinde teşekkür ederek başımı cama yasladım.1

 

Tanrısı para, kendine köle

Sözleri zehir, onu dinleme

Sadık uşaklar eteğini öper

Korku üretir, süsleri gizler

 

Şarkı uykumu getirirken üzerime örtülen kaban ile irkilerek başımı camdan kaldırdım. "Şşş korkma uyumaya devam et," Cihanın sesini duyunca rahatlayarak tekrar başımı cama yasladım.

 

"Liyan, " Birinin ismim ile seslendiğini duysamda cevap veremeyecek kadar bitkindim. "Liyan, " Uyanmam konusunda ısrarlarının ardından "hmm, " Diye mırıldanmıştım. "Ateşin var yine bu nasıl hastalık amına koyayım, " Yanıtsız bırakarak başımı diğer tarafa çevirdiğimde açık kapıdan gelen rüzgar bedenimi titretmişti.

 

Cihan'ın"Liyan benim gitmem gerek, "diyen sesini duyunca kafamı yasladığım koltuktan ayırdım.

 

"Nereye? " Diye sorarak koltukta iyice doğrulduğumda o da arabanın içine uzattığı bedenini çekerek arabadan ayrılmıştı. Yolcu kapısına elini yaslayarak "nöbet'e" Dediğin de

 

"Hıı, " Diyerek mırıldanmış ve geri başımı koltuğa yaslarken cihan, "liyan uyuma, uyuma, " Diyerek ona bakmamı sağlamıştı.

 

"İn hadi, yemek yiyelim. " Dediğin de bedenimi kapıya doğru sürüklediğimde o da kolumdan tutarak inmeme yardımcı olmuştu. Arabanın içinde kalan kabanı omuzlarıma atarken "hadi, " Demişti bir kez daha

 

Birlikte içeriye girdikten sonra, cihan beni odaya bırakmıştı. "Eşyaların poşette ama lavaboda değiştirmek ister misin? " Dediğinde bedenen yanındaydım ama ama ruhum hislerim benliğim hepsi utançtan yerin dibine girmiştim

 

"Utanma, " Dediğinde şaşkınlıkla yüzüne baktım. "O kaşlarının altından bana yine kızgın kızgın bakıyordun. " Dediğinde sesi eğlenen bir ifade ile çıkmıştı.1

 

" Al eşyalarını gidelim. " Dediğinde poşeti alarak odadan çıkmıştık, lavaboya gittiğimizde önce birlikte içeri girmiştik, ben beklerken o tek tek kabinleei kontrol etmiş kimsenin olmadığından emin olunca dışarı çıkarak beni koridorda beklemişti. Ah birde "acele etmeme gerek yok. " Demişti her ne kadar bunu onu bekletmemem için acele etmiyeyim diye desede her zamanki paronayaklığım kendini konuşturarak altında bir ima aramıştı.

 

Ben lavabodan çıktıktan sonra beni odaya bırakmış ve yemek almak için gitmişti.

 

Bende üzerimi değiştirmiş cihanın yatağına oturarak onu bekliyordum. Sanki ateşim varmış gibi hala üşürken mideme de kramp giriyormuş gibi hissediyordum. Sanırım biraz fazla mandalina yediğim içindi.

 

Çalınan kapı ile bakışlarım kapıya çevirdim, "liyan müsait misin? Benim. " Diyen cihan ın sesi ile evet ve ya gel demeye utandığım için "hıhı, " Diye yüksek sesle bende ona seslenmiştim. Açılan kapı ile elindeki büyük boy tepsi ile cihan gelmişti. Kolu ile açtığı kapıyı tekrar kolu ve ayağı ile kapatırken tepsiyi yatağa bırakarak masayı yatağın yanına çekmiş ve sandalyeyi de masanın arkasına bırakmıştı.

 

Tepsidekileri masaya bıraktıktan sonra çektiği sandalyeye kendisi oturmuş ardından kaseyi önüme uzatmıştı. "Çorbanı iç önce, " Dediğinde tepsinin üzerinde kalan kaşığı alarak çorabadan bir kaşık aldım. "Karabiber ekle biraz iyi gelir hastalığına, " Diyerek karabiber olan çay tabağını önüme bıraktı. Kaşıktaki çorbayı içtiğimde bir an tekrar ağzımı açmak istesemde karşımda oturan ciham ile bu isteğimi yapamadım.

 

"Çok sıcak, " Diyerek elimle yelpaze yaparak serinlemeye çalışsamda kapalı olan ağzıma fada etmedi. "Ağzını açsana, " Diyen cihan bardakta olan turuncu şeyi bana uzattı. "İç bunu mandelina suyu, " Dediğinde iyi gelmesi için biröiki yudum aldım. Cihan kendi kaşığına yoğurt alarak bana uzattığında kaşığa doğru eğilerek yoğurdu yedim.

 

"Biraz fazla sıcakmış, " Dediğimde

 

"Ocağın üzerinden yeni aldım, " Diyerek karşılık vermişti. "Keşke ısıtmasaydın. " Dediğim an bencillik yaptığımın farkına vararak dudaklarımı birbirine bastırdım.

 

"Isıtmadım. Arabada ateşinin çıktığını fark ettiğim an arayıp yapmalarını rica ettim, Daha yeni pişti. " Dediğinde

   

"Teşekkür ederim. " Dediğimde "önemi yok yavaş yavaş iç, " Diyerek bana yoğurt yedirdiği kaşık ile pilav alarak yemişti. Acıkmış olmalıydı bana gün içerisinde bir çok şey yedirsede onun bir şey yediğini görmemiştim.

 

"Çorbama kaşığı daldırarak soğuması için karıştırırken cihanın bakışları bana döndü. " Öyle yaparsan daha da sıcak olur." Diyerek elini uzattığında kaşığı istediğini anlayarak elimdeki kaşığı ona uzattım. "Oradan biraz karabiber alıp ekle, "

 

Dediğini hemen yaparak çorbanın içerisine biraz karabiber eklediğimde üstten biraz biraz kaşığa alıp bırakıyordu. Kaşık ile çorbanın yüzeyinden biraz alıp bana doğru uzattığında, refleksle geri çekilsemde saniyeler içinde kaşıktaki çorbayı içmiştim. "Ekşi," Diye mırıldanarak yüzümi ekşittiğimde gülümsemişti.

 

"Çünkü iyi olman için, içine limon sıktım. " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. "Üstten al, " Diye uyararak kaşığı tekrar elime verdiğinde vende onun yaptığı gibi üstten alıp içmeye devam ettim.

 

Ben içerken, içinde pilav olan tabağı önüme itmişti,

 

Kendisi ise kendi tabağındakileri yiyordu. Ben çorbamı bitirerek pilava geçtiğimde dolu olan tabak ile bakışlatımı cihana çevirdim. "Bu çok fazla, " Dediğimde önce bana ardından tabağıma bakmıştı. "Değil, " Dediğinde tekrar önüne dönerek yoğurt yemişti.

 

"Yemin ederim fazla, " Dediğimde

"Yemin etme, " Diye uyararak bana döndü, "yemin etmek iyi değil, " Dediğinde başım ile onayladım.

 

"Ve yiyebildin kadar ye bitiremezsen sana yarcımcı olurum. " Dediğinde bende başımı sallanıştım. O yemeğini bitirdiğinde "elimi yıkayıp geliyorum, hemen, " Demişti. Benden onay aldıktan sonra ellerini yıkamak için gitmişti.

 

Bende dediğini yaparak yiyebildiğim kadarıyla yiyerek kaşığımı tabağın içine bırakarak tepsiye koydum.

 

Kendimi yatakta geriye doğru attığımda ani hareketimden dolayı kasıklarıma giren ağrı ile cenin pozisyonunu alarak yatakta yan döndüm.

 

Çalan kapı ve ardından yine gelen, "liyan müsait misin? " Diyen cihanın sesi ile "evet! " Diye inlemiştim resmen normalde böyle bir şey olmazken bu ani sancının sebebini anlayamamıştım.

 

İçeri giren cihan beni o halde görünce "ne oldu sana, " Diye sorarak yanıma geldi. "Hiiç, " Diye mırıldandığımda

 

"Ayakkabılarını çıkarabilir misin?" Dediğinde bakışlarımı cihana çevirdim. "Çıkaramaz sın tabi ki, " diyerek kendi sorusunu yanıtlamıştı.

 

başımı olumsuz anlamda sallayarak "hallederim." Demiştim ki itiraz etmeme fırsat vermeden saniyeler içinde iki ayakabı mı da çıkarmıştı.

 

"Dizlerini iyice kendine çek, " Dediğinde zaten içe dönük olan dizlerimi iyice göğsüme bastırdım.

"Şimdi de, " Diyerek ikiye katlayarak karnıma çektiğim dizlerime dokunmadan belimden tutarak dizlerimin üzerinde uzanmamı sağladı.

 

Yüz üstü bir şekilde uzanırken karnımı n altında dizlerim. Vardı.yüz üstü yatarak cenin pozisyonu almamı sağlamıştı kısacası. Başımın altına yastık koyarken "biraz böyle kal iyi geleceğine eminim, " Demişti.

 

Masayı toplarken pilavı kastederek "bitiremedim." Dediğimde "sorun değil, " Demişti. Tabağın içine bıraktığkm kaşık ile üç kaşık alarak pilavı bitirmiş hatta tanelerini bilr özenle almıştı. Sanırım çocuğu olsun istemiyordu. Ya da ziyan olsun istemiyordu.2

 

Tepsiyi alıp çıktıktan dakikalar sonra kapıyı tekrar çalarak girmiş ve elindeki sıcak su torbasını ayaklarımın üzerine bırakmıştı.

 

Dolabına yönelerek bir şeyler ararken bende onu izliyordum. "Ben gidiyorum. Kapıyı kitlersin bizimkilere söyledim. Gelmeyecekler bu gece odaya," Diyerek dolaptan aldığı kıyafetler ile bana döndü.

 

"Eğer gece kötü olursan kapının önünde biri bekleyecek onunla birlikte beni arayabilirsin ya da alt katta doktor var onun yanına çağırır, kerim ve sinan bu gece burada olacak, " Diyerek geri dönerek dolabından su şişesi aldı. "Ağrı kesici ve suyun burada, sadece ağrı fazla olursa alırsın." Dediğinde tüm bu dediklerini yok sayarak ayağa kalktım.

 

Dediği gibi öyle kalmak beni iyi hissetirmişti.

 

"Ben tek başıma mı kalacağım? " Dediğimde tek kaşını kaldırdı. "Benimleyken de uyuduğun söylenemez," Dediğinde omuz silktim şimdi onun sırası değildi gece ali gelirse ne olacaktı?

 

"Ben kalamam tek başıma tanımıyorum kimseyi, " Dediğimde

 

"Kerim ve sinan da burada çatıda olacaklar. Hem dün gece de tek kaldın. Dediğinde başımı iki yana salladım. " O başka ama sen kapının önündeydin." Diyerek itiraz ettim.

 

"Gitmek zorundayım. "

 

"Ama sen dün tuttun bugin sıra sende değil!" Diye itiraz ettim bu sefer.

 

"Dün tutamadım. Yanımda birisi bekledi. Bugünde ben onun yerine bekleyeceğim. "

 

Tekrar omuz silktim. "Neden tutmadın? Hem o da tutmasaymış, "

 

"Dün akif için namaz kılmam gerekiyordu, liyan ve nankör olamam iki gece uyuyamayacak bugin onun yerine gitmezsem."

 

"Namaz sabaha kadar mı ki sen sabaha kadar tutuyorsun onun yerine, cihan nolur gitme, " Diye bu sefer zıttına gitmeye ara verdiğimde başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Sabaha kadar kılmam gerekiyordu liyan arkadaşıma en azından bunu borçluyum. "1

 

"Kızma bana, " Diyerek bu tartışmsdan geri adım attığjmda derin bir nefes vererek "kızmıyorum, " Diye karşılık verdi.

 

"Bende gelebilir miyim? " Dediğimde kaşlarını çattı "lütfen, " Diye ısrarcı oluncada "sabaha kadar liyan yat uyu burada sıcak zaten hastasın, " Dediğinde başımı hızla iki yana salladım.

 

"Ne olur cihan korkuyorum burda tek başıma, "1

 

Ve daha sıraladığım sözler, sonunda buradaydım arabanın ön koltuğunda

 

Cihan sanki yanında küçük bir çocuk taşıyor gibi çanta vererek içine yedek kıyafet almamı istemiş ve odadan çıkıp gitmişti. bana aldıklarını poşeti ile çantaya tıkıştırdaktan sonra yatakta oturarak cihanın gelmesini beklemiş geldiğinde ise poşetli olan eline birde bana verdiği çantayı almıştı.

 

"Ne hastasısın sen böyle? " Diye sorduğunda bakışlarımı kasım çiçekleri olan tarladan ayırıp ona çevirdim.

 

"Panik atak, " Dediğimde

 

"o değil, " Diyerek bakışları bir kaç saniyeliğine bana döndü, " Bu ateşin bir gidiyor bir geliyor. " Dediğinde omuz silktim "bilmem ki, " Demiştim.

 

"Enfeksiyon olmuş olabilir misin? " Dediğinde görmesede omuz silktim.

 

Neyse neydi umrumda olduğu pek söylenemezdi.

 

"Kemal diye biri var mı burada? " Diye sorduğumda cihan gözlerini kısarak bana döndü. "Bilmiyorum." Dediğinde başımı olumlu anlamda sallayarak önüme döndüm.

 

Aradan geçen 15 dakikanın ardından araba durduğunda, cihan derin bir nefes vererek karşıda ki duran arabaya elini hafifçe kaldırarak selam vermiş ardından bedenini bana çevirmişti.

 

Sabah 5.30 a kadar buradayız. Saat 6 da nöbet değişimlerini kontrole gideceğiz. Koltuğu geriye karşı yatır ve uyu acıkırsan poşette tost var termosta sıcak su ve sıcak su torban, " Diyerek onu dinliyor muyum diye kontrol ederek elini arkaya uzatıp poşeti karıştırarak aldığı şeyi bana uzattı. "Ballı süt, sıcak dikkat et, " Dediğinde su şişesinin içindeki süte baktım. "Kısıtlı imkan, " Diyerek su şişesine ima yaptığında "sorun değil, " Diye mırıldandım.

 

"Bir şey olursa seslen az ileride olacağım. "

 

"Gece boyu mu? "

 

"Evet. Uyumaya çalış battaniye de arka koltukta, Allah rahatlık versin. " Diyerek cevap vermemi beklemeden aşağı indi.

 

Kapıyı kapatırken kısa bir an göz göze gelmekte kapıyı kapatarak nöbet tutacağı yere geçmişti.

 

Bitti.1

Bölüm : 04.09.2024 20:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...