22. Bölüm

22.Bölüm

Solita
llsolita

Sellam.

 

Sınırımız 60 oy ve 120 yorum

 

Pehlivan karakteri erkek 🫂

 

22. BÖLÜM

GÖREV

 

Gözlerimi açana kadar bir kabusun içinde hapsolmuş gibi hissediyordum.

Bilinmeyen şehirlerin adım atılmamış sınırlarında kaybolmuş gibi,

 

Soluklarım kendi kulağıma ulaşıyordu.

Sesimi duyabiliyordum.

Ama tek ben duyuyordum.

 

Varlığımı kimseye hissettiremiyordum.

 

Sinanın sesi ile irkilerek daha çok duvara yaslandığımda cihan ile bu yakınlığımız. Yutkunmama neden oldu.

 

"Cihan, " Dediğimde kapalı gözlerini açarak bana sırtını döndü.

 

"Geldin mi? " Diye sinan a sorarken, sinan da anlık bir duraksama ile "geldim? " Demişti sorar gibi,

 

Sinan elindeki iğneyi cihana uzattığında cihan ellerimdeki ellerini çekerek iğneyi almıştı.

 

Sinan kafasını sağa doğru eğerek benimle göz göze geldiğinde bir gülümseme kondurdu dudaklarına,

 

"Daha iyi misin? " Diye sorduğunda ise ben başımı sallayarak onayladım.

 

"İyiyim sağ ol her şey için, " Dediğimde sesim nedeni bilinmez bir şekilde kısık çıkmıştı.

 

"Ne demek iyi ol yeter de, " Diyerek bakışlarını cihana çevirdi. "Kızın önünden şekilde göreyim bir kızı geçmişsin önüne kimden saklıyorsan görmediğimiz şey sanki... " Sinan söylenirken cihan elindeki şırıngayı kontrol ederek yatağına oturdu.

 

"Gel liyan, " Dediğin de bende duvarın dibinden hareketlenerek yatağa gidip yanına oturdum.

 

"İğneden korkmuyorsun değil mi? " Diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda salladım.

 

"İstersen sinan da yapabilir bizim sağlıkçımız o, " Diyerek sinan a övgü dolu bakışlar gönderdiğinde "fark etmez, " Demiştim. Kork muyordum sonuçta minik bir şeydi,

 

Cihan üzerimde olan kazağın yaka kısmını çekiştirerek omzumu ve kolumu açtığında iğneyi ayaralamaya koyulmuştu. Bakmak istemeyerek bakışlarımı sinana çevirdim.

 

Ona bakmam ile gülümsedi.

 

"Korkuttun bizi kız, " Dediğinde bende yüzüme bir tebessüm kondurdum. "Siz korkmayı bir de bana sorun, " Dedim.

 

"Hep böyle mi oluyorsun?" Diye yeni bir soru sorduğunda "çoğu zaman,"

Diye geçiştirdim.

 

"Psikolojik sanırım, " Dediğinde ise "sanırım." Demiştim

 

"Liyancım her zaman gelip bana anlatabilirsin bir yolunu buluruz. Böyle krize girmene falan gerek yok, " Dediğinde amacı beni güldürmekti. Ama yine de "anlıyorum." Diye karşılık verdim.

 

"Ciddiyim bu arada iki yıl psikoloji okudum." Dediğinde şaşırmıştım.

 

"Gerçekten mi? " Dediğimde başını olumlu anlamda salladı.

 

"İki yıllık var mı ki? " Dediğimde başını olumlu anlamda salladı. "Var tabi, "

 

"Hıı, " Diye mırıldandım. Onaylar şekilde cihan ise iğneyi yapmıştı biz sinan ile konuşurken. Koluma bastırdığı pamuğu ben devre alarak bastırmaya devam ederken sinan a da "neden psikolog olmadın? " Diye sordum.

 

"Askerliği kazandım. " Diye yanıtladığımda kaşlarımı çattım.

 

"Kppss ile mi? " Diye şaşkınlıkla sorduğumda cihan "yapma liyan," Demişti. Ona döndüğümde "dalga geçiyor seninle anlasana, " Diye devam ettiğinde kaşlarımı çatarak sinana döndüm.

 

"Birde kaşlarının altından bakması yok mu? " Diyen cihan sanki sinirimi küçümser gibiydi.

 

Cihan, "Bahsettiği psikoloji 11 ve 12. Sınıfta felsefe grubundaki psikolojiden bahsediyor. " Dediğinde "sinan! " Diye sinan a kızmıştım. "Beni kandırdın. "

 

Cihan, "Takılma, " Diyerek battaniyeyi açtığında hala yatağın üzerinde oturuyorduk "uzan ve uyu sakinleştirici iyi gecelektir ondan sonra ise konuşuruz bu konuyu, " Diyerek yataktan kalktığında sinanın omzuna vurmuştu. İki kez, ben yatağa uzanıp üzerimi örttüğümde "buradayım. Acil bir işim çıkar gidersem kapını kilitlerim tamam mı? " Dediğinde yorgunlukla gözlerimi kapatıp açtım.

 

"İyi uykular liyan, " Sinan bana el sallarken gülümseyerek gözlerimi kapattım.

 

Yazarın Anlatımı:

 

"Konuşsak uyanır mı? " Sinan'ın sorusunu cihan yanıt olarak,

"Sanmam. Sakinleştirici kuvvetli, " Demişti.

Bu sefer," Sen aldın mı uykunu. " Dediğinde cihan başını olumlu anlamda salladı. "İyi uyumuşum valla liyan uyandırmasa uyurdum daha, "

 

"Alıştın kıza sanki, " Cihan gelen soru ile bakışlarını liyana çevirdi. Kendisi alinin yatağına oturmuş sinanı da liyana sırtını dönecek şekilde oturmasını istemişti. Cihan, "iyi kız, " Demişti ne derse desin başka yöne çekeceğinin bilinci ile,

 

"Kardeş gibi misiniz başka türlü mü? Anlaşıyorsunuz." Dediğinde cihan az önce liyan ile kensinin hallerini gördüğünü düşünerek "başka türlü? " Diye sormuştu.

 

Sinan, "Ne bileyim kardeşin gibi mi sadece, " Dediğinde "aynen, " Demişti.

 

"Ne oldu da kötü oldu bu kız ne işin vardı senin odada koridora bile girilmeyecek demedim mi ben? " Dediğinde sinan birden ayaklandı.

 

"Lan benim gitmem lazım 30 dakikaydı aram siktir ya, " Diyerek hızla kapıya doğru gidip odadan çıkıp gitmişti.

 

🪅🪅🪅

 

"Liyan." Adımı birinin seslendiğini duysam da tepki veremeyecek kadar bitkindim. "Liyan."

 

"Gitmemiz lazım liyan. " Artık cihanın sesi olduğundan emin olduğum ses gölerimi aralamama neden oldu.

 

"Nereye, " Diye mırıldansam da yastıktan başımı kaldırmadım.

 

"Tavşanını almaya, " Duyduklarım ile gözlerimi hızla açsam da hala bitkindim. " Benimkini mi? " Diye aptalca bir soru sorup bacaklarıma dolanan battaniyeden kurtulmaya çalıştım.

 

"Evet bir saatimiz var. Acele etmelisin."

 

"Tamam ben hazırım. " Dediğimde gülümseyerek başını iki yana salladı.

 

"Üzerini değiştirmek istemez misin? " Dediğinde "değiştireyim mi? " Diye sormuştum.

 

"İstersen, " Dediğinde başımı olumlu ablamda salladım. "Yüzümüde yıksam geç kalır mıyız? " Diye sorduğumda başını iki yana salladı. "Her şeyi 7 dakika içinde halledersen kalmayız. " Dediğinde kafamda süreyi tartıyordum.

 

"Ben hemen üzerimi değiştireyim. " Dediğimde "eşyaların poşette, " Diyerek dolabın yanını gösterdi.

 

Başımı olumlu anlamda sallayarak siyah poşeti karıştırarak beyaz bir eşofman ve üzerine örme mor bir kazak çıkarmıştım. Cihan yerinde hareketlenerek kapıya doğru giderek "kapının önündeyim giyinince gelirsin."

 

Demişti onu başım ile onaylayarak açık perdeyi çekmeye gittim. Camı kapatıp perdeyi örttükten sonra

Giymek için çıkardıklarımı giymiştim. Üzerimden çıkarttıklarımı ise geri poşete koydum.

 

Hızla kapıya doğru giderek kapıyı açtığımda cihan karşıdaki duvara yaslanmış beni bekliyordu.

 

"Birde yüzümü yıkayacağım bitecek, " Dediğimde başını olumlu anlamda salladı. Yerini öğrendiğim banyonun önden geldiğimde cihanda arkamdan geliyordu. Kapıyı açması için ilk cihan a baktığımda cihan kapıyı açarak banyoya girdi. Etrafına kısa bir göz atarken bende arkasından içeri girip lavabonun önünde durdum. Soğuk su ile yüzümü yıkadıktan sonra geri cihana döndüğümde elindeki peçeteleri uzattı. Pecete ile hızlıca yüzümü sildikten sonea çöpe atmıştım.

 

"Gidelim mi? " Diyen cihan ile başkmk olumlu anlamda salladım.

 

Cihan önden hızlı adımlarla ilerlerken bende arkasından ona yetişmeye çalışıyordum. Binadan çıkıp arabanın yanına vardığımızda ilk benim kapımı açmış ve elimi tutarak binmede yardımcı olmuştu ardından kendi yerine geçmiş ve arabayı park ettiği yerden dikkatle çıkarmıştı.

 

"Hani iki gün sonra alacaktık? " Diye sorduğumda kısa bir bakış attı bana

 

"İki gün sonra burada olmayacağım."

Dediğinde anlamaz bir ifadeyle yüzüne baktım. "Neden? " Dediğimde

 

"Göreve gidiyoruz. " Demişti. Şaşkınlıkla bedenimi ona çevirdim.

 

" Ne zaman geri geliceksin. " Dediğimde, "4 gün, ben yokken tavşanınla oyalanabilirsin diye arayıp rica ettim. " Dedi.

 

"Ben yine erkeklerle mi kalıcam. Tek başıma, " Dediğimde başını iki yana salladı. " O ses tonu da ne liyan, geri geleceğim inşallah yani, 4 gün sadece."

 

Başımı olumlu anlamda sallayarak tekrar önüme döndüm. "Karakolda kalacaksın." Dediğinse ise tepki vermedim. "Karakolda boş oda var oraya pek giren çıkan olmuyor zaten. Pehlivan, ilgilenicek seninle, "

 

"İstemez, " Dediğimde derin bir nefes verdiğini işittim. Yinede sessiz kalmayı tercih ettim.

 

Gidene kadar ne ben ne de cihan konuştu, vardığımızda ise cihan kemerini çözdü. Bende çözerken "Hemen alıp gelirim." Demişti. Kemerin üzerindeki elimi çekip başımı salladım.

 

Şuan ona trip atmaya hakkım yoktu değil mi?

 

Tabikide yoktu ve trip atmıyordum sadece üzülmüştüm. Ayrıca sürekli olarak yasak var diyordu. Madem yasak vardı ne diye kendisi gidiyordu?

 

Koltukta başımı geriye yasladım ne yapcaktım ben sıkıntıdan ölürdüm.

 

Serkan dayımlarım yanından dönmüş olabilir miydi ki, kafamı sağa doğru çevirerek cihanın gelip gelmediğini kontrol ettim.

 

Hala içeride olduğunu görünce tereddüt etsem de bir anlık gelen cesaret ile ortadaki bölmede olan telefonunu elime aldım. Pencereden

Tekrar cihanı kontrol ederek telefonu açtım. Ekranı kaydırdığımda karşıma çıkan desen ile afallamıştım.

 

Bu telefonun şifresi yoktu düne kadar.

 

Telefonu tekrar eski yerine bıraktığımda gelen bildirim ile ekran yanıp sönmüştü.

 

Telefonu niye sessizdeydi.

 

Derin bir nefes alarak telefonu bıraktığım yerden aldım.

 

Telegram dan gelen mesaj

 

'Cihan abi gelmez mi işkence videoları hasret kaldık be abim. '

 

Gördüğüm mesaj yutkunmama sebep olmuştu işgence videosu mu?

 

Mesajın altında +1099 daha yazısı ise istemeden de olsa beni sinirlendirmişti.

 

Bin kişiydi mesaj atan üç beş değil mesajı altta kaydırıp diğerlerini görmeye çalışırken sildiğim bildirim ile anlık bir refleks ile telefonu orta bölmeye fırlatmıştım resmen.

 

Derin bir nefes alarak etrafı kontrol edip telefonu orta bölmede düzelterek eski haline getirdim.

 

Bir elim ile emniyet kemeribi tutarken diğer elimlede saçımla oynuyordum. Doğal durmam gerekirdi yoksa açık verir açık verirsem de cihan telefonunu karıştırdığımı anlardı.

 

Aslında tam karıştırma sayılmazdı bir saat dolup dolmadığına bakmak için saate baktığımı söyleyebilirdim.

 

Oflayarak başımı cama yasladım. Ne işkence videosundan bahsediyordu.

Cihan mı işkence ediyordu birilerine yoksa?

 

Aklıma gelen düşünceden, ihtimalden kurtulmak için başımı iki yana salladım. Olamazdı öyle şey cihan birde nasıl işkenceci olsundu ki,

 

Hem cihan sadist de değildi. Kıyamazdı herhalde kimseye, sürücü kapısı açıldığında resmen yerimde zıplamıştım. Kafanı o yöne çevirdiğimde cihanı görmem ie derin bir nefes verdim.

 

"Neyden korktun öyle, " Diye sorduğunda omuz silktim. "Hiç... Hiç bir şeyden, " Diyerek elindeki kutuya çevirdim bakışlarımı, "tavşanım onun içinde mi?" Diye sorduğumda başı ile onayladı. Hızla ellerimi uzattığımda kutuyu elime bıraktı kapağını açarak kafamı kutuya doğru eğdiğimde içinde bulunan ve havuç kemiren bebeği görünce dudaklarımın arasından "yaaa, " Diye bir nida döküldü. "Cihan daha bebek, " Dediğimde "söylemiştim." Demişti. Arabayı çalıştırdığında kontrollü bir şekilde park ettiği yerden çıkardı.

 

Elimi kutunun içine atarak tavşanın tüylerini okşadım.

 

"Seni kasım çiçeklerinin yanına götürmemi ister misin? Ebelemece oynayacaktık, " Dediğinde şaşkınlıkla ona döndüm. "Oynayacak mıyız? " Diye sorduğumda başını olumlu anlamda salladı. "Aç mısın? " Dediğinde başımı iki yana salaldım. "Değilim." Dedim. başını olumlu anlamda sallayarak arabanın hızını biraz daha hızlandırdı.

 

Ben tavşan ile oyalanırken cihan çalan telefonunun sesi ile elinin birini üzerindeki yeşil kamuflaj desenli kabanının cebine götürdü. Ben ise kaşlarımı çatarak onu izliyordum. Cebinden çıkardığı telefonun ekranını kontrol ederek kimin aradığın a baktıktan sonra geri cebine koyduğunda " Senin telefonun burada ama, " Diyerek ortadaki bölmeyi işaret ettiğimde nefes alıp vererek, "alinin o," demişti. "Burada unutmuş olmalı, " Desede pek inandırıcı gelmemişti o telefonda cihan abi diyerek biri mesaj atmıştı sonuçta

Ama bunu ona söyleyemezdim.

 

Başımı olumlu anlamda sallayarak önüme döndüm ve tavşanın sırtını okşamaya devam ettim.

 

Aradan geçen 5 10 dakikanın sonunda cihan arabayı yolun sağ tarafına çektiğinde kemerini çıkarmıştı. "Tavşanım? " Diye sorduğumda

 

"Biz gelene kadar burada bekler. " Demişti. Onu başım ile onayladım. Arabadan indiğinde onun kalktığı koltuğa tavşanım ı kutusu ile koydum.

 

Arabanın kapısını açtığımda cihan da ellerini uzatmış bekliyordu. Artık kendim inip binebiliyor iken hemde?

 

Uzattığı elini tutarak yardımcı olmasına izin vererek indiğimde kasım çiçeklerinin kokusunu içime çektim. Bir kez daha bu güzellikle büyülenirken gözlerimi kapattım.

 

"Sana taç yapalım mı? " Diyen cihana dönerek "olur, " Demiştim. Hevesle çıkan sesimi duyunca yüzünde bir tebessüm oluştu.

 

"Biliyorsun değil mi? " Diye sorduğumda "biliyorum." Diye yanıtladı.

 

"İstediğin çiçeği kopar hadi, " Dediğinde ise tarlanın içine koşuşturdum.

 

Gördüğüm açık pembe renkli çiçekleri koparırken cihanda Arkamdan beni takip ediyordu.

 

Ve o da bana yardım ederek gördüğü çiçekleri koparıyordu. " Bu kadar yeter mi? " Diyerek arkamı döndüğümde kafamı göğsüne çarpmıştım. Dengede durmam için omzumu tutarken " İyi misin? " Diye sordu. Başımj sallayarak rlimdkei çiçekleri gözünün hizzasında tuttuğumda "yeterli, " Demişti.

 

Elindeki çiçekleri de bana uzattığında ondaki çiçekleride alarak elimdekiler ile birleştirdim.

 

"Şuraya oturalım mı? " Dediğinde başımı sallayarak gösterdiği yere ben önce o arkamda gitmiştik gölge olan ağacın dibine diz çökerek oturduğumda o da sırtını ağaca yaslamış ayaklarını uzatmıştı.

 

"Ver bakalkm çiçeklerini, " Dediğinde elimdeki çiçekleri ona uzattım.

 

Çiçekleri tek tek uzunluklarına göre ayırarak taç yapmaya başladığında heves ile onu izliyordum.

 

"Öğlen ben odada yokken sinan sana bir şey mi söyledi ya da bir imada mı bulundu? " Diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda salladım.

 

"Peki neden oldu, " Diye sorduğunda "bilmiyorum ki, " Dedim. "Sanırım odada yanlız olduğum için okulda da yanlızdım ya o aklıma geldi. " Demiştim. Beni ilgi ile dinlerken bir yandan da taç yapmaya devam ediyordu.

 

"Peki ne hissettin o an ne oldu da bilincini kaybadecek kadar kötüleştin. " Dediğinde omuz silktim. "Bilmiyorum ki bir an da oldu. "

 

"Peki o an kendini nerede olduğunu sanıyordun. "

 

"Okulda, " Dedim, ardından "cihan, " Diyerek adını seslendim.

 

"Efendim." Dediğinde

 

"Ya sen yokken biri gelirse, "

 

"Yanında pehlivan olacak merak etme ona güvenebilirsin ve beni aramasını isteyebilirsin kötü hissedersen ve liyan, sana kimse bir şey diyemez bir imada bulunamaz ve karışamaz bunun bilincinde ol lütfen. "

 

"Tamam, " Dediğimde konu kapatmak gibi bir niyeti olmadığını belli ederek "Ve liyan bir şey düşünmemeye çalış olur mu? " Dediğinde anlamayarak yüzüne baktım. "Neyi düşünmeyeyim? " Diye sorduğumda

 

"Yaşanan hiç bir şeyi düşünme dün yaşananları düşünme mesela, birazdan ne olacağını düşünme sadece anı yaşa tavşanınla oyna pehlivan ile sohbet edebilirsin. Ama sakın düşünme liyan ben yokken kriz geçirmeni ve kötü olmanı istemem, "

 

"Neden sen yokken geçirmeyeyim pehlivan dediğin kişi bana yardım etmez mi? " Dediğimde bir an afallasada hemen toparlanmıştı.

 

"Eder liyan, ama ben yokken bir şey olmasını istemem, "

 

"Neden? "

 

"Bir nedeni yok liyan. " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

 

"Sinan bizi görmedi. " Dediğinde utançla başımı yere eğdim. O pozisyonumuz neydi öyle, anın şoku ile tepki veremesem de çok utanmıştım. Resmen nefesini hissetmiştim.

 

"Utanmanı istenem benim hatam üzgünüm. " Dediğinde omuz silktim.

 

"Sorun değil sonuçta yardım etmek istedin sadece, " Dediğimde başını iki yana salladı. Yüzünde bulunan ifade sanki suçunu kabul ediyor gibiydi.

 

" İstesem belki uzaktan da edebilirdim. Sadece konuşarak dokunmayı ve yakın olmayı ben istedim.

 

"İstedin mi? " Diye sorduğumda

 

"Yanlış anlamanı istemem ama gerçeğide bilmeni isterim. Aklımda herhangi bir kötü düşünce yoktu seni durdurmak için dokundum. Ellerine ve başını sallamaman içinde, sadece sen sakinleştikten sonra geri çekilmeliydim ama çekilmedim. hepsi bu, " Dediğinde ne diyeceğimi bilemeyerek bir şey demedim.

 

"Tacın bitti" dediğinde, Bakışlarımı elinde tuttuğu taç a çevirdim.

 

"Gel. Takayım, " Dediğinde dizlerimin üzerinde hareket ederek yanına gittim. Başımı biraz öne eğerek. Cihan yaptığı tacı başıma bıraktığında geriye çekildim.

 

"Yakıştı mı? " Diye sorduğumda

 

"Yakıştı, yakıştı. " Demişti. Gülümseyerek ayağa kalktığımda "birde oyun, " Demiştim.

 

Cihan da oturduğu yerden kalktığında

 

"Kim ebe, " Diye sormuştum.

 

"Geldiğimde tavla atacağız ama, " Dediğinde kaşlarımı çattım.

 

"Yaa hayır. " Diye itiraz ettiğimde

 

"Ben senin istediğin oyunu oynuyorum ama, " Diyerek iki parmağı arasında burmumu sıktığında geriye kaçtım.

 

" Acıdı. " Dediğimde

 

"Öperim." Demişti. "Öperim geçer. " Dedi.

 

"Ama acımadığına eminim, oynayalım hadi, " Diye konuyu alal acele kapattığında bu tavrını görmezden gelerek "sen ebe ol, " Demiştim.

 

"Ben kaçmaya başlıyorum. " Diye bağırarak koşmaya başladığımda arkamı kontrol ettiğimde hala yerinde durduğunu görünce bende durdum. Arkama döndüğümde "yaa! " Diye bağırdım. "Yakalamıyorsun, " Dediğimde "biraz daha kaç geliceğim." Demişti. Onu onaylayarak biraz daha koştuğum da bir yandan da

" yeter mi? "Diye soruyordum.

 

Omzumun arkasından cihanı kontrol edeceğim zaman bana yakın olduğunu görünce çığlık atarak daha da hızlı koşmaya başladım. " Yakalama sakın! " Diye bağırıp bir yandan koşarken arada cihanın tam arkamda olduğunu hissediyordum.

 

Daha fazla koşamayacağımı anlayınca durarak ellerimi dizlerime koydum. Derin derin nefes alıp vererek nefesimi düzene sokmaya çalışırken

 

Cihan eğilerek saçlarımu yüzümden çekti. " İyi misin? " Dediğinde başımın döndüğünü hissediyordum.

 

Yere çöktüğümde ellerini omzuma sarararak göğsüne yasladı. " İyi misin? " Dediğinde gözlerimi kapattım. "Beni de yordun. " Dediğinde yorgunca başımı olumlu anlamda salladım.

 

"Kendimi ağlayacak gibi hissediyorum. " Dediğimde bir an başımın altındaki göğsünün kaskatı olduğunu hissettim.

 

"Bir şey mi oldu. " Dediğinde başımı iki yana salladım. "Bence artık gitmeliyiz. " dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Ayağa kalktıktan sonra benide beraberinde kaldırmıştı.

 

"Kucağıma almamı ister misin? " Dediğinde başımı iki yana salladım.

 

Sırtımdaki ellerini indirdiğinde birlikte arabaya doğru yürümüştük.

 

"Ne oldu sana birden bire, " Dediğinde

"Bilmiyorum." Diye yanıtladım.

 

Arabaya tekrar bindikten sonra tavşanımı onun koltuğundan alarak kucağıma bıraktım. Yolculuğumuz sessizce geçerken aniden neden böyle oldum anlayamıyordum.

 

Cihan birini aramış ve ona çanta hazırlamasını istemişti.

 

"Ben yarın duşa girecektim. " Diyerek cihana döndüğümde sıkıntı ile nefes verdi. "15 dakika içinde girsen olur mu şimdi? " Diye sorduğunda kararsız kalmıştım. "Yarın git. " Dediğimde başını olumsuz anlamda salladı.

 

"Yarın pehlivan bekler kapıda seni, " Dediğinde ses tonu biraz daha ciddi çıkmıştı. " Ya da yap şimdi beklerim 15 dakika olmadı. Yarın birinin evine götürür pehlivan seni, " Dediğinde ses tonu yüzümü buruşturmama neden oldu.

 

" Niye bana kızıyorsun? " Diye sorduğumda "kızmıyorum." Demişti.

 

" Şimdi varır varmaz eşyalarını al ben sana havlu ayarlarım. Gir hemen duşa hızlı ol ama tamam mı? " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

 

"Ya da sen dirkt odaya gir benim dolabımdan havlu ve şampuanımı al, kıyafetlerini hazırla, " Dediğinde

 

"Tamam." Demiştim. Yaklaşık 5, 6 dakika sonra araba durunca ikimizde arabadan inmiştik.

 

Cihan elimdeki kutuyu alarak karakola girerken bende onun odasına doğru gidiyordum.

 

Odasına girdiğimde ilk etrafı kontrol etmiş ardından dolabından havluyu ve üst rafta bulunan onlarca sprey ve parfümün arasından şampuanı almıştım. Kendi poşetimden de kendi kıyafetlerimi hazırlamıştım. Bir kaç dakika cihanı beklemiş cihan gelince de dolaptan jilet ve bir kaç kutu losyon, köpük almış ve birlikte banyoya gitmiştik,1

 

"Sen duşa gir birinin girmesine müsade etmem. Traş olacağım ama acale et lütfen, " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Alelacele duşa girmiştim.

 

Duştan havlu ile çıktığımda cihan lavaboya yaslanmış bekliyordu. Üzerini değiştirmiş daha sıkı giyinmişti.

 

Bakışlarını yerden çekip bana çevirdiğinde yerinden doğrularak ben bir şey demeden dışarı çıkmıştı. Yanımdan geçerken aldığım losyon kokusu ile belki başka zaman olsa etkilenebilirdim. Ama sadece dağa göreve gideceği aklıma gelince kaşlarımı çatarak arkasından bakmıştım sadece

 

Üzerimi giyinerek dışarı çıktığımda,

 

Cihan, " Hadi. " diyerek hızla önden ilerlemeye başlamıştı. Kışladan çıkıp biraz yürüdükten sonra başka bir yere girmiştik. Koridoru aşarak bir odaya girdiğimiz de ciham kapısa önce benim geçmem için beklemişti. Ben geçtikten sonra ise "hiç bir şeyden çekinme, " Demişti cihan

 

"Bir şey olursa pehlivandan beni aramasını iste bir aksilik çıkmazsa 4 gün sonra gelmeye çalışacağım. Burada kalırsın gezmek istersen pehlivana söyle seni gezdirsin biraz, " Dediğinde " Tamam. " Demiştim.

 

Derin bir nefes vererek "görüşürüz, " Demişti. " Güle güle git. " Dediğimde başını salladı. "Gidiyorum." Dediğinde "git." Demiştim.

 

"Kendine iyi bak, " Diyerek arkasına dödüğünde "sende, " Diye mırıldandım.

 

Bir kaç saniye kapıda öylece beklemiş ardından gitmişti. Bende pencereye gitmiştim. Burası onun odası gibi değildi direkt olarak avluyu görebiliyordum.

 

Cihan dışarı çıktığında biri ona doğru hızlıca giderek sıkıca sarılmıştı.

 

Oysa bende sarılmak isterdim. Giderken bana sarılmamıştı.

 

Ona sarılandan ayrılarak bir başkası ile el sıkışarak tokalaşmıştı. Ve ardından benim bulunduğum pencereye bakarak el salladı.

 

Biri kolunu cihanın sırtına atarak sıvazlayarak arabaya kadar yanında gitti. Cihan arabaya bindiğinde korna sesleri yankılanmıştı. Geride kalanlar iae ıslıklarla uğurlamıştı cihanları.

 

Bu görüntü beni ağlamaya iterken yanlız kaldığım oda da yere çöktüm. Ya cihan geri gelmezse...

Bölüm : 25.09.2024 15:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...