29. Bölüme geldik ve hala sevgili bile değiller....
Umarım sıkılmadan okuyorsunuz dur çünkü baya bi bölüm oldu2
Bölüm Makbulezyavuz itafen yazılmıştır.


Cihan ne yapacağını bilmiyordu.
Hangi teselli cümlesinin liyanı iyileştireceğini.
Onu üzmek isteyeceği en son şeydi.
Liyan ise derinin anlattıklarını kıskanmıştı.
Cihanında ona soğuk davranması olayın tuzu biberi olmuştu.
"Üşüdün." Dedi Cihan ellerinin altında ki bedenin titremesine daha fazla kayıtsız kalamayarak
Liyandan herhangi bir tepki gelmeyince kendi ayağı kalktı.kollarınu uzatarak liyanı da kaldırdı yerden.
Liyan cihanın desteği ile ayakta dururken Cihan eğilerek liyan için aldığı montu yerden alarak Liyanın omuzlarına bıraktı
Cihan, "Seni kucağıma almamı ister misin?" Diye sorduğunda başını iki yana salladı.
Birlikte arabaya doğru giderlerken Cihan liyan kaymasın diye onu sıkı sıkı tutuyordu.
"Derinin yanına gitmeyelim." Dedi liyan içinde kalan öfke taneleri hala varlığını sürdürüyordu.
"Arkdaş olabilirsiniz diye düşünmüştüm." Dedi Cihan en başından beri olan niyetini belli ederek,
O kadar şey söyledikten sonra yorulmuştu.
"Ben Kerim'i arayayım o gelip derinin yanında dursun. Biz başka yere gidelim olur mu?" Diye sorduğunda liyan merak ederek "nereye?" Dedi.
Arabanın yanıan vardıklarında liyan Arabanın arka kapısına yaslanmıştı.
Bakışları cihanda iken Cihan, "konuşabileceğimiz bir yer.
Neresi olur bilmiyorum ama burada bir arkadaşım var onun evi olabilir." Diyerek liyanın mimiklerini takip etti.
"Arkadaşım evde olmaz dışarısı konuşmak için fazla soğuk kışla fazla kalabalık," diyerek ön kapıyı açtı.
"Benimle orada olmaktan çekinmezsin değil mi?" Diye sordu. "Rahatsız olacak isen başka bir yerde konuşuruz." Dediğinde liyan başını iki yana salladı.
Dışarıda konuşmak istemediğini belli etmek için.
Cihan daha fazla liyan'ın üşümesine müsade etmeyerek arabaya binmesinde yardımcı oldu.
Liyan bindiğinde kapıyı arkasından yavşaça örterek Kerim'i aradı.
Kerim ile bir kaç dakikalık konuşmanın ardından o da arabaya bindi.
Şuan konuşmak istemiyordu Cihan,
Bölünecek olan bir konuşma olacaktı.
İkiside sessizce Kerim'in gelmesini bekledi. Cihan arkadaşına mesaj atarak ev işini sormuştu ve arkadaşı sizin için sobayı yakıyorum anahtar pencerenin önünde demişti.
Kerim geldiğinde Cihan liyana arabada kalmasını söylerek inmişti.
Liyan arabada onu beklerken Cihan Kerim'in yanına giderek bir iki saat olmayacağını söylemişti.
Geri arabaya gelerek araba ile 5 dakikalık yol için yola koyulmuşlardı.
İki sokak sonra araba durduğunda Cihan ardından liyan inmişti.
Cihan önden yürürken liyan da arkasından onu takip ediyordu. Biraz çekinsede cihanın varlığı bu çekingenliği ortadan kaldırmaya yetiyordu.
Eve girdiklerinde Cihan sıcağın geldiği yöne doğru geçti.
Liyanda arkasında onu takip ediyordu.
"Burada konuşalım her şeyi," dediğinde liyan başı ile onayladı.
Cihan etrafı süzdü. Liyanı göğsüne yatırmak istiyordu. ama bunu ona söyleyemiyordu.
Yer minderlerine ve duvar yastıklarına baktı odanın
Odanın dört bir yanı duvar yastıkları ile çevriliydi.
Cihan üzerinde ki kabanı çıkardı. Sobanın yanına giderek minderin üzerine oturdu. Liyan a bakarak, "battaneniyeyi al ve yanıma gel," dedi sonradan gördüğü battaniye ile,
Liyan dediğini yaparak battaniyeyi almış cihanın yanına gitmişti.
Cihanın yanında diz çökerek oturdu.
Cihanın sormasını bekliyordu konuşmak için.
"Montunu çıkar istersen," dediğinde liyan ikiletmeden üzerindeki montu çıkardı.
Cihan, liyan'ın Hala üzerinden atamadığı Gerginliğini anlayarak kollarını uzatarak belinden yakaladı.
Kendine doğru çekerek göğsüne yasladı. Liyan omuzlarını oynatarak biraz daha yerleşti.
"Rahatsız olduğunda kalkabilirsin," diyerek cihan battaniyeye uzanarak liyan'ın üzerini örtttü.ellerini liyana sardı.
"İstediğin şey ne?" Diye sordu. Başlayarak "nasıl mutlu olursun," dedi.
"Benimle barış," diyen liyana kafasını eğerek baktı. "Küs değilim seninle sinirliydim o gün," dedi.
"Derini sevmeyeceksin değil mi?" Diye sorduğunda her ne kadar serdarı sıkıştırarak bir şeyler öğrense de pehlivan hiç bir şey söylememişti. Hatta kız pisliğin teki çıktı rıza baba diyerek dalga geçmişti.
Serdardan duyduğuna göre serkana duygusal bir şeyler hissediyordu.
Ama serdar erkek görmediğindendir diyerek konuyu kapatmış başka bir şey söylememişti.
Ama şuan da sanki kendisini seviyormuş gibi konuşuyordu. Cihanın kafasını allak bullak ediyordu.
Direkt beni mi seviyorsun diye sormayıyordu. Nasıl sorabilirdi ki?
"Ailenden bahsetsene biraz," dediğinde liyan yutkundu. Nereden başlayacağını bilemedi. ne kadarını anlatacağını kestiremiyordu.
"Annem ben küçükken intihar etmiş sanırım. Babamda onun yasında benimle pek ilgilenemedi." Dedi.
" Dört tane halam var. En küçükleri
Bizimle yaşamıyor. Evli ama çocukları olmuyor. Amerika'ya bunun için gitmişlerdi daha sonra orada yaşamaya karar verdiler." Cihan anlattıklarını dinlerken elinin birini liyanın saçlarına götürdü.
" Bizim evde ise üç halam iki tane de amcam yaşıyor. Ve onların eşleri, tek kız benim en küçükleri de benim kuzenlerimin içinde," dedi.
"Babaannem var. Dedem var ama dedem çoğu zaman hastane de kalıyor."
"Dayımları hayatımda iki kez gördüm ama telefonum olduktan sonra beni hep ararlardı. İki tane dayım var." Dedi.
Cihan," halanlanların eşleri sana nasıl davranıyor? " Diye sordu.
"Akşamları kaçta uyuyorsun?" Diye sordu.
"Karanlık çökünce uyuyorum." Dedi liyan için saat fark etmezdi karanlıkta durmaktan hoşlanmazdı.
"Evden ne zamana kadar çıkmadın?" Diye sordu.
"Açığa geçtiğimden beri." Dedi.
"Sen mi istedin peki," diye sorarken liyanın saçlarını okşuyordu bir yandan da liyan saçlarındaki eller ile mayışsada uyumamak için direniyordu.
"Halamlar dedi. Babam gitti imza attı."
"Şiddet görüyor musun?" Diye sorduğunda liyan bakışlarını kaldırarak cihana baktı.
" Kuzenlerim dövüyordu bazen, Serkan hariç diğerleri yani birde yengemler ama kendi çocuklarını da dövüyorlar bana Özel değidli küçükken di o babannem ceza verir."
"En ağırı hangisiydi senin için," diye sordu.
" Beni morga kilitlemişti. o zaman çok korkmuştum. Birde farelerin olduğu odaya kilitlemişti. Ve birde-" dediğinde cümlesini bölen cihanın parmaklarıydı. Liya'nın dudaklarınu okşayarak susmasını sağladı.
"Derin benim gibi değil bende onun gibi yaşamak isterdim," dedi.
Cihanın parmakları Liyan'ın yanağına çıktı.parmaklarının sırtı yanağını okşuyordu.
" Görmedin mi?" Diyerek başını tekrar kaldırmıştı. " Hemen sohbet ediyor herkesle bende öyle olmak istiyorum." Dedi.
"Olabilirsin," dese de aklı dudaklarında kalmıştı tekrar okşamak istese de Liyanı zor durumda bırakmak istemiyordu. Rahatsız olursa söyleyemezdi belki
"Olamam erkeklerle o kadar yakın davranamam birde konuşacak ve anlatacak hiç bir şeyim yok olan şeylerde utanç verici," dedi.
Cihan dudaklarını liyanın saçlarının üzerine bastırdı. "öyle olmadığına eminin. "
" benimle şuan yakınsın." Dedi.
Liyan, "Başkası ile olamam," diye mırıldandı biraz utanarak.
"Benimle niye oluyorsun o halde?" Diye sordu.
Ama Cihan duymayı beklediği şeyler vardı.
Ama aralarında bir bağ yokken dile getiremiyordu.
" Sen söylesene," diyen liyanı dinledi.
" Aileni," dedi Cihan kadar liyanda öğrenmek istiyordu.
"Babam Vefat etti. Annem ve kız kardeşim var." Dedi.
"Başın sağ olsun," dedi liyan Cihan Liyan'ın yanağını iki parmağı arasında sıktı.
"Sağ ol, şehit düştü." Dedi. Liyan'ın Merak ettiğini düşünerek
"Benim teğmen olduğum günün sabahı," dedi.
"Emekli olmamış mıydı?" Diye sordu liyan
"Askerler emekli olamaz çoğu zaman." Dedi. Liyan cihanın üzüleceğini düşünerek başka bir şeyden bahsetmek istedi.
"Birini seviyor musun?" Diye sordu. Cihan gelen soru karşısında dudaklarını birbirine bastırdı.
Bu tür soruları en son ortaokulda iken soruldu. Neden direkt sevgilin var mı diye soruyordu.
" Ne demek istedin?" Diye sordu. Anlamazdan gelerek
"Daha önce bir kız arkadaşın oldu mu sevgili yani?" Diye sorduğunda cihanın sağ dudağı yukarı doğru kıvrıldı.
"Bizim harp okulunda çevremde bir yerlere giden vardı. Ama bizim komutanımız bize izin vermezdi.
Asker olacaksınız derdi. " Dedi.
"Uzun şeyler aslında," dedi. Eğitim yılları boyunca bir kadında DNA kalmamalı denmişti hep biriyle sevgili olmayacak kadar da çalışkandı. Eğitimlerden sonra ölü gibi yatardı. ailesi ve arkadaşları ile vakit geçirirdi bir kadını sevgili olacak kadar çok tanıma zamanı ve fırsatı olmamıştı.
Arkadaşları genelde tek gecelik ilişkiler içerisinde iken Cihan o toplara hiç girmemişti.
" Arkadaşların nereye giderdi?" Diye sorduğunda cihanın göğsünden kalarak karşısına geçmişti.
" Gidilmemesi gereken yerlere, " Dedi.
Liyan anlamayarak, "orası neresi oluyor? " Diye sordu.
"Terbiyesiz kızların yanına, " Dediğinde liyan aklına gelen şey ile yüzünü buruşturdu.
"Neden pislik arkadaşların var? " Diye sordu. İğrenç bir şeydi.
Cihan bilmem dercesine mimiklerini oynattı. "Vardı o zamanlar, " Dedi.
" Ben sana başka bir şey sormak istiyorum." Dediğinde liyan yerinde dikleşti.
"Sana verdiğim değeri biliyorsun? " Dediğinde liyan gözlerini kaçırdı.
"Sana hissettiğim şeylerin farkında mısın? " Diye sorduğunda kaçırdığı bakışlarını cihana dikti.
" Ne hissediyorsun bana? " Diye sorduğu soruda mantık aranadan içinden geçeni sormuştu.
Sesindeki heycanı gizleme gereği duymadan.
"Ne hissediyorum sence? " Diye liyanla oynamaya devam etti.
Ama sanki liyan çok uzağında kalmış gibi hissediyordu.
Kucağına oturtsa kendine yakışmaz dı
Herkesin bildiği tanıdığı cihan bu değildi.
Başka birinin bu hareketi yaptığını görse yüzüne tükürürdü.
Cihan ne teması severdi ne cıvıklığı
Sevgililerin bu kadar yakınlaşmalarına göz devirir. Ergenlik derdi. Akılları ile hareket edemediklerini düşünürdü.
Şuan ise sevgililiyi bırakın birbirlerine karşı itiraf edemedikleri hislere ramen böyle olmaları.
Cihanın durmak bilmez hisleri,
Cihan bile anlam veremiyordu hislerine
"Sen söyledin ne hissediyorsun söylesene, " Diyerek dizlerinin üzerine biraz daha geldi cihana doğru anın heyecanı ile
Cihan da liyanın ona doğru gelmesinden cesaret alarak ellerini liyanın beline sardı.
Daha önce defalarca kez kucağına almıştı. Defalarca ama dokunması yüzeyseldi. Hisleri ile dokunmamıştı.
Belindeki elleri ile kendine çekerek tekrar göğsüne yatırdı.
"Hislerimi söylemek için erken, daha önce sana farklı bir gözle bakmamıştım hiç, " Diyerek ellerini tekrar saçlarına çıkardı. Saç tutamlarını parmağına dolayarak baş parmağı ile sevdi saçının tutamını
"Ama senin ne hissettiğini bilmek isterim. " Dedi. "Hislerime yön vermek için, hislerimi gün yüzüne çıkarmaya müsade etmem için benimde bilmem gerekiyor. " Diye ekledi.
Liyanın onayı ile hislerine bir ad verebilirdi.
"Cihan ben çok utanıyorum, " Diyerek başını iyice yasladı cihanın göğsüne iyice sokuldu.
"Ne demem gerektiğinide bilmiyorum. " Diye boğuk bir şekilde söylendi. Tüm dikkati belinde duran ellerdi.
Belini kaplayan eli ara ara belini hafifçe okşuyordu.
Cihan ise liyandan bir şeyler duymak istesede haklıydı liyan, ne söyleyeceğini bilememesi normaldi.
Cihan da ne duymak istediğini tam anlamı ile bilmiyordu.
"O zaman şöyle sorayım. Sana karşı bir şeyler hissetmemi ister misin? "
Diye sordu. Böyle ilerlemek onun için daha iyiydi.
"Sana karşı hislerimin olması seni rahatsız eder mi?"
Dikkatini liyandan alacağı cevaba verdiğinde liyanın boğuk bir ses ile mırıldandığını duysa ne dediği tam olarak anlaşılmıyordu.
"Efendim? " Diye sorduğunda bu sefer biraz daha yükseldi sesi, "hıhı, " Dediğini duydu.
o halde, " Dedi birbirlerini anlayıp dinleyip karar vermelilerdi. Cihana göre
Liyan göğsünden kalarak cihana döndü.
"Bana karşı herhangi bir şey hissediyor musun? " Diye sorduğunda liyan daha önce bu kadar heycanlandığını hissetmemişti.
Cihanın söyledikleri gerçek miydi?
Ya da şuan içinde bulunduğu anı gerçekten yaşıyorlar mıydı?
"Sen bana neden hissediyorsun" Dediğinde cihan kurduğu cümleyi anlamaya çalıştı bir süre,
"Neden mi sana karşı hislerim var? " Diye sordu. Sorusunu doğru anlayıp anlamadığını anlamak için,
Liyan başını olumlu anlamda salladı.
Çekingen bakışları cihanın üzerine gidip geliyordu.
"Tatlısın, " Diyerek parmaklarının sırtı ile liyanın yanağını sevdi.
"Ve sen her ne kadar sevmesen de anlatamadığını düşünsen de ben senin konuşmanı seviyorum. İki cümleyi bir araya getirmeni ve mimiklerini, " Dedi. Derin bir nefes vererek,
"Beni yanlış anlamanı istemem. Sadece bir şeyler hissediyorum ve bu çok yeni hoşlanma denebilecek kadar yeni, ilk sana söylemek istedim. "
"Ya arkadaşça bir hisse, " Dedi liyan öyle olmasını istemiyor gibi bir hali vardı.
"Değil," Dedi. Pehlivan ile sabaha kadar konuşmuştu. Konu pehlivanın durumu iken bir şekilde kendisine gelmişti. Pehlivan buydu zaten her şeyi kendi içinde halletmeye çalışırdı.
Kendinden konuşmayı pek sevmezdi.
O günde nöbet yerinde liyan hakkında konuşurlarken ali gelip halat ile cihanı boğmaya çalışmıştı.
Bu olağan bir şeydi. Tedbir için terörden biri gelse de aynısını yapacaktı askerleri hazırlamak içindi
Asker boğulacağını anlayıp pes ettiğinde arkasında olanın beline vurarak işaret veriyordu.
"Ama " Dediğinde liyanın bakışları cihanın gözlerine çıktı.
"Senin böyle bir hissin yoksa ve hâlâ o serkan var ise bu konuşmayı yok sayalım. " Dediğinde liyan duyduğu isim ile yüzü düştü.
"Serkanla görüşmeyecek miyim? " Dediğinde cihan kaşlarını çattı.
"Sana söylemek istediğim şey bu değil hislerimizin büyümesi için birbirimize şans vermekten bahsediyorum." Dedi.
" Ve Serkan'ı hâla sevip sevmediğini soruyorum. " Dedi. Liyan ise ne diyeceğini bilememiş ti sessiz kalsa cihan kendisinden vazgeçebilir di.
"Benim kuzenim o-" Derken cümlesini cihan kesmişti.
"Bizim aramızda herhangi bir şey yok liyan, ve bir süre daha olmaz çünkü adı belli bir duygularımız yok sadece hisslerimiz. "
"Ve bende bu hislerimi yönetebilmek için sana soruyorum. İleride daha da tutku ya da sevgiyle sana karşı bir şeyler hisedersem sen hâlâ Serkan'ı sevmeye devam mı edeceksin? "
"Sen Serkan'ı hala seviyorsun anlaşılan. " Dedi liyan itiraz etmesini beklemişti. Ama liyan bakışlarını kaçırdı.
Bunu görünce de daha fazla çabalama nın bir anlamı olmadığını düşünerek
"Bu konuları sonra konuşalım o halde sen kararını verince, " Diyerek konuyu kendi içinde kapatmıştı.
"Ama hayır. " Diye itiraz etti liyan,
"Ben bian da nasıl unutacağımı bilmiyorum ama unuturum zaten o beni kardeşi olarak görüyor. " Dedi.
Cihanın onu sevmesini istiyordu.
Ama serkanı da nasıl unutabilirdi bilmiyordu.
"Dediğim gibi olsun. Bir süre bu konuyu açmayalım. Biraz daha zaman geçince konuşuruz. " Dedi
Cihan ile birlikte evden çıkmıştık,
Cihan zaman geçince konuşuruz dese de o konuşmamız gereken zaman ne zamandı. Nasıl olacaktı? Üstelik serkanı nasıl unatacaktım.
Ne yapsam unuturdum onu da bilmiyordum.
Cihanın dediği gibi olsun onun dediği gibi ilerlesin istiyordum.
Bana karşı bir şeyler hissetmesi beni heyecanlandırıyordu. Bu ilk kez oluyordu.
Bir yandan da korkmuyor değildim.
Gidecektim sonuçta o zaman ne olacaktı.
Ya da ailem Cihanın bana karşı bir şeyler hissettiğini öğrenince ne olacaktı.
Ama bunların hiç birine kafa yormak istemiyordum.
Pehlivan, neyin sonunu çok düşünürsem o sonu yaşayacağımu söylerdi.
Arabayı süren cihana doğru döndüm, "pehlivan ile konuşabilir miyim? " Diye sordum. Pehlivan bana nasıl unutacağımı söylerdi.
"Gidince ararız. evindedir şuan zaten, " Demişti.
"Ailenle küs müsün? " Diye merak ettiğim soruyu sordum. Daha önce hiç konuştuğunu görmemiştim.
"Değilim. Nereden çıktı o, " Dediğinde omuz silktim. "Tahmin ettim. " Dediğimde "yanıldın." Dedi.
Daha da konuşmamıktık varana kadar ne o konuşmuştu ne ben,
Vardığımızda önce o arabadan inmişti. Bende ağır hareketlerle kemerimi çıkarırken aynadan gördüğüm derin ile gözlerimi kıstım.
Kemerimi çıkararak arabaya oturmaya devam ettim. Dikiz aynasından da derini kesiyordum. Kerim ile sohbet ediyorlardı.
Arabanın arkasından geçen cihamı görünce aynadan bakışlarımı çektim.
Bir şey anlamasın diye kemerimi yeni çözmüş gibi elim ile kemerin kayışını tuttum ki kapım açıldı.
"Neden inmiyorsun? " Diye sorduğunda omuzm silktim.
Bedenimi ona doğru çevirerek, "sıcak diye inesim gelmedi, " Diyerek beni indirmesi için kollarımı ona doğru uzattım.
Yine de bozuntuya vermeyerek ellerini belime geçirerek inmeme yardım etti.
Beni arabadan çıkardığında derine doğru baktım.
Yüzüm düşmüştü. Cihan beni yere bıraktığında yüz ifademi görmüş olmalıydı ki, " Ne oldu? " Diye sordu.
"Hiç. hiç bir şey, " Diyerek açık olan kapıyı kapattım. "İyi bakalım. " Dediğinde birlikte karakola girdik.
"Ben artık kışlada kalmayacak mıyım?" Diye sorduğumda
"Bir iki gün burada kal alacağım sonra seni, " Demişti.
"Burada kalan yokken rahat rahat kal tek başına buraya yeni birisi gelince yine geleceksin, " Dedi kısaca.
Birlikte odaya girdiğimizde yatağın üzerinde gördüğüm tavşanımın yanına koştum.
Kulağının birini tutarak hafifçe asıldım.
"Eşşek seni ne işin var o yosmanın yanında? " Dediğimde arkamdan cihanın sesi yükseldi. "Liyan! " Dediğinde "efendim, " Diyerek arkamı döndüm.
Bakışlarında ki şaşkınlık elle tutulur bir şekildeydi. "Yosma nereden çıktı? " Diye sorduğunda kaşlarımı çattım.
"Değil mi cihan! " Diye ona sitem ettiğimde "öyle mi? " Diye tekrar bana sordu.
Ellerimi göğsümde birleştirdirdim. Küsmesem bile trip atarsam benimle aynı fikirde olabilirdi.
"Bakma kaşlarının altından, " Diyerek aramızdaki iki adımlık mesafeyi kapatarak çenemi sıktı.
Dudaklarım büzüldüğünde "cihan yapma, " Demeye çalışsamda anlayıp anlamadığından şüpheliydim.
"Küsecekmiş bir de, " Diyerek benimle dalga geçerken bakışları büzülen dudaklarımdaydı.
"Bak ben balığım. " Diyerek dudaklarımı açıp kapattığımda sesli kahkası odayı doldurdu.
Elini çenemden çekerek ensemden tutarak göğsüne çekti. "Şebek, " Diyerek saçımı çekti.
"Cihan acaba seninle boks yapsak kim kazanır? " Dediğimde
"Bilemedim ki şimdi, " Dediğinde sesi eğlenen bir tonda çıkmıştı.
"Eğer ısrmak serbestse ben kazanırım sanırım. " Dedim. Ellerimi göğsüne koyarak başımı kaldırdım.
Burnuma bir fiske atarak benden uzaklaştı. "Silah kullanmayı elit bulmayan kıza da bakın, " Diyerek benimle dalga geçmeye devam etti.
"Şuan işim olmasaydı sece seve seninle boks yapardım. " Diyerek gözlerini kıstı, Bunu sık sık yapıyordu.
"Ama bunun için önce yanağından ısrmama izin vermen gerekiyor. " Dedi ellerimi iki yanağım nda üzerine koyarak sakladım. " Ama neden? " Diye sorduğumda,
"Eğer acırsa öpebiliri- " Demişti. Çalan kapı ile ikimizin de bakışları oraya döndü. Cihan ciddi bir ses tonu ile gelmesi için komut verdiğinde içeri giren kerim, "Toplantı." Demişti. Cihana sanırım geç kalıyordu.
Cihan bana dönerek, "gitmem gerek, " Demişti. Cebinden telefonu çıkararak telefondan bir şeyler yaparak bana uzatmıştı, "konuş pehlivanla, " Dediğinde elindeki telefonu aldım.
Cihan ve kerim odadan çıktığında çalan telefonu kulağıma götürdüm.
Telefon açıldığında pehlivan'ın, "buyur." Diyen sesi yükseldi.
İnler gibi bir ses çıkardı. "Merhaba liyan. " Dediğinde "müsait misin? " Diye sordum.
"Uyuyordum. Bir şey mi oldu? " Dediğinde gülümsedim.
"Uyandığına göre müsaitsin. " Dedim. Şuan herhangi bir kibarlık gösterisi yaparak kapatacak değildim.
"Pehlivan ama cihana söyleme sonra hemen anlatıyorum diye bir daha bana bir şey söylemez. " Diyerek uyardım.
"Şimdiye kadar neyi söyledim liyan? Dökül hadi ne oldu. "
"Benim serkanı unutmam lazım. " Dedim. Asıl meselemiz oydu.
"O nereden çıktı. " Dediğinde göz devirdim. "Nereden çıktıysa çıktı unutmak istiyorum. " Dediğimde
"Ne olduğunu anlatmazsan sana yardım etmem. " Dedi
"Pisliksin." Dediğimde kahkaha attı.
"zilli... Anlat ne oldu. " Demişti.
"Cihan bir şeyler hissediyormuş ama çok değil yeni yeniymiş, " Dedim.
"Ve bana dedi ki eğer serkanı unutacaksan olur hislerimiz ilerler dedi. Ama nasıl unutucam ki birden ama unutmam da lazım. Cihan beni sevebilirmiş o zaman. " Dedim.
Tim bu söylediklerime karşılık, "Salak." Demişti.
"Cihan unutsan seni severim demedi aramızda engel kalmaz demek istedi. " Dediğinde kaşlarımı çattım. "Sen nereden bildin ya, " Diye sorduğumda
Bir öksürük krizinin içine girdi.
"İyiyim iyi, " Dedi boğazını temizleyerek, "tahmin ettim arkadaşım ya tanıyorum kuracağı cümleleri falan, " Diye geçiştirdi.
"Ve sen şimdi cihan ile olmak istiyorsun ama serkanı sevdiğin için olmamak istemiyorsun. " Dedi.
Kafası karışmıştı normal olarak
"Olmak istediğim değil beni sevecekmiş, " Dedim.
"Sen de sevecek misin onu? " Diye sorduğunda kapıya ve pencereden dışsrı doğru bakındım. "Hıhı, " Diye kısıkça mırıldandığımda
"Bende bende, " Diye fısıldadığımda
"Kim var senin yanında? " Diye sordu.
"Kimse." Dediğimde bir süre sessiz kaldı.
"Ulan zilli ulan zilli ne fısıldıyorsun o zaman. " Dediğinde görmesede omuz silktim. "Biri duyabilirdi. " Dedim.
"Serkanı nasıl unuturum diyorsun yani? " Dediğinde hevesle başımı salladım. "Aynen aynen. " Dedim.
"Salak olduğunu söylemiş miydim? " Dediğinde yüzüm düşmüştü. "Söyledin." diye mırıldandım.
"O zaman birde safsın Madem cihanda gözün var Serkan'ı unutmuşsundur zaten. "
"Ama hala seviyorum. " Dedim. Kuzenimdi sonuçta
"O zaman cihan seni sevsin istemiyorsun. " Dedi.
"Onuda istiyorum. " Diye sızılandım.
"Volkan mısın kızım sen aynı anda seveceksin. "
" Ama serkanı hala aynı seviyorum değişmedi hiç bir şey ama cihan işte..." Dedim.
"Sen serkana karşı hislerim değişmedi diyorsun. " Dedi. "Ulan sen zaten sevmiyorsun ki o herifi. " Diye ekledi.
"Yaa, " Diye mırıldandım. "Sevmiyor muyum? " Diye sorduğumda
" Bunu konuştuğumuza inanamıyorum. " Diye sitem etti.
"Pehlivan ben ne yapacağım gidip unuttum dersem yalan söylemiş olurum. Söylemezsem söylemediğim için umudu kesebilir. "
"Liyan. Vazgeçmez emin ol ve sende siktir et serkanı. " Dediğinde ofladım.
" Ama nasıl nasıl nasıll. " Dedim inlercesine
"Yapma liyan. Sevsen düşünür müydün cihan beni sevsin diye. " Dediğinde düşündüm.
"Ama o zamanda cihanı sevsem serkan diye tutturur muydum? " Diye sordum. Kafam karışmıştı.
"Amına koyucam şimdi liyan seç birini, " Diye kızdı.
"Cihan." Diye mırıldandım. Daha da kızmaması için
" O zaman serkanı siktir et. " Dedi.
"Bende onu soruyorum sana nasıl edicem. " Dedim.
"Cihana sor. " Dedi arkadan kaşık sesleri geliyordu.
"Ama sana sordum nasıl yapıcam. " Diye sordum.
Pehlivandan aldığım tavsiyeler ne kadar işe yarardı bilmiyordum ama 45 dakika boyunca telefon ile konuşmuştuk. Bir şeyler çıkabilirdi. Belki biraz işe yarardı dedikleri.
Cihan odaya gelene kadar telefonunu kurcalamak istiyordum. Ama bunu yapacak cesaretim yoktu.
Birde askerdi gizli bilgileri öğrenebilirdim yanlışıkla
Pehlivan ile telefonu kapattıktan yaklaşık 15 dakika sonra cihan gelmişti.
Cihanı görür görme yanına koşmuştum. "Beni kar oynamaya götürsene, " Dediğimde kaşlarını çattı.
"Bu soğukta? " Diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım.
"Söz vermiştin götüreceğim diye kar tuttu. " Dedim hevesle pencereden dışarı gösterirken.
"Belki kardelende buluruz? " Dediğimde gözleri penceredeydi.
"Çok soğuk liyan hasta olmanı istemem. " Diyerek bana çevirdi bakışlarını.
"Olmam montum var. " Dediğimde inanmak ister gibi gözlerime baktı.
"Çıkarıp kafama fırlatmazsın değil mi? " Diye sorduğunda gülümsedim.
"Geldiğinde iki kase çorba içeceksin! " Diye baştan pazarlığa girişmişti.
"Ya ama, " Dediğimde kaşlarını kaldırdı.
"İçilecek mi? " Dediğinde pes ederek başımı olumlu anlamda salladım.
"İçilecek." Dedim neyse ki cihanı kandırıp onun içmesini sağlayabilirdim.
"İyi hadi giy montunu. " Dedi.
Sevinerek aceleyle yataktaki montumu aldım.
Tavşanıma da derin gelirse onunla gitmemesini tembih ederek cihanın yanına gittim.
Tavşanlar anlardı insanları sonuçta...
Birlikte koridora çıktığımızda koridorda sinanı görünce gülümsedim.
Hızla yanına giderek, "biz kar oynamaya gidiyoruz. " Dedim.
"Yaa öyle mi? " Diyerek yanımıza gelen cihana döndü.
"Light erkeği nereye, " Diye sorduğunda dudaklarımı birbirine bastırdım. "Liyan olmasa söylerdim. " Dediğinde sinsn ne diyeceğini anlamış olacak ki sesli bir şekilde güldü.
"Kaçtık biz bir şey olursa ararsınız. " Diyerek bana döndü. "Hadi liyan. " Dediğinde sinana el sallayarak önden gittim.
Allahım İnşallah sinan derine söylerdi cihan ile kar oynamaya gideceğimizi amin.
Arabaya bineveğimiz sıra arkamda kalan Cihan, "bindirmemi ister misin? " Diye sorduğunda "neden, " Diyerek ona doğru döndüm.
Daha sonra öğren olanlar aklıma gelince "hıı, " Dedim.
"Yerdeki buz erimiş kendim binerim. " Diyerek arabanın kapısını açtım.
Tabi bunlar olağan doğal normal şeylerdi. Yerin daha yeni buz tutması dışında...
Cihanda arabaya bindiğinde birlikte gitmek için yola koyulduk,
Yol boyunca sessizce etrafız izlemiştim. O kadar güzeldi ki karlar
Üstelik tepeye çıktıkça daha da hayran kalıyordum manzaraya
"Nereye gidiyoruz? " Diye sorduğumda vitesi değiştirerek kısa bir anlığına bana döndü. "Silah kullandığın yer. " Dediğinde anladım dercesine başımı salladım.
"Ne zaman nöbetin var? " Diye sordum.
Bir daha nöbete gittiğinde bende gitmek istiyordum.
"Bu sabah devriye iki gün sonra da nöbet tutacağım yine, " Dedi.
"Bende gelmek istiyorum. Artık beni hiç bir yere götürmüyorsun." Dedim sitem dolu ses tonu ile,
"Götürüyorum ya işte, " Dedi. Ne demek istediğimi anlamayarak
"Eskiden biraz daha ilgiydin de, " Dediğimde "şimdi anlaşıldı. " Dedi.
"Yalan mı? Her yere götürüyordun. "
"Şimdi bir yere gitmiyorum ama, " Dedi yalandı ama pehlivan ile oturmuş sabaha kadar konuşmuşlar.
"Emin misin? " Dediğimde başını olumlu anlamds salladı. "Tek başına bırakamıyordum. " Diyerek iç çekti.
"Tek başına kalmaktan korkuyordun. " Dediğinde kaşlarımı çattım. Öyle miydi gerçekten. "Bensizde duramıyordun. " Dediğinde "hiçte bile, " Diyerek itiraz ettim.
"Hatırlıyorsun değil mi? " Diyerek başını hafifçe sağa yatırarak güldü.
"Pencerede askeri görüş kaçıp gelmiştin yanıma, " Dediğinde gülüşü kahkahaya döndü.
"Birde yabancı biri diyordun. " Diyerek gülmeye devam etti.
"Tamam ya, " Diye konuyu kapatmasını istedim. O zamanlar gayette haklıydım.
Geriye kalan yolda da konuşmadan geçirmiştik, vardığımızda ilk inen ben olmuştum. arabadan indiğimde etrafı süzdüm.
Karın kokusu olduğunu buraya gelmeden önce bilmiyordum.
Cihanda arabadan indiğinde kendimi yere atarak ellerimi açıp kapattım.
"Cihan bak hemen kelebek yapıyorum. " Diye bağırdım. Arabanın arkasında olan cihan beni gördüğünde, "liyan! " Diye kızmıştı.
"Kalk hemen. " Dediğinde gülerek başımı iki yana salladım.
Gökyüzünden süzülen kar taneleri o kadar güzeldi ki, her biri farklı yerlere savruluyordu.
Kadrajıma cihan girdiğinde gülümsedim. "Manzam bozuldu. " Dediğimde "bak sen, " Dedi. Takılarak
"Böyle anlaşmamıştık, " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.
Yattığım yerde oturur hale geldim.
"Tamam, " Diye mırıldandım. Hasta olmak istemezdim.
Ellerini uzattığında ona tutunarak ayağı kalktım. "Kardan adam yapalım mı? " Diye sordum. Daha önce bu kadar fazla kar görmemiştim.
Cihan başını olumlu anlamda sallayarak elini cebine götürdü. Onu beklemeyerek yere eğildim.
Yerdeki karları alarak elimde şekil verdim.
Bakış açıma giren eldivenlerle cihana döndüm. "Giy, " Dediğinde bir şey söylemeyerek eldiveni giydim. Ellerime iki katı büyüklükte olan eldivenler komik duruyordu.
Takılmayarak tekrar kar topu şeklinde karı yuvarladım. Ardından yere koyarak yerde itmeye başladım.
"Nr yapıyorsun? " Diye sorduğunda brni izliyordu. Kafamı kaldırarak önüme gelen saçlarımı geriye doğru ittim. "Bunu yuvarlayarak büyük bir kardan adam gövdesi yapacağım. "
"Öyle tutacak mı peki? " Diye soeduğunda başımı hevesle aşağı yukarı doğru salladım.
"İzlediğim her yerde görüyorum." Dedim büyük bir hevesle, "şimdi bende yapacağım. " Diyerek hala küçük bir kar topu olan karı yuvarlamaya devam ettim.
"Karın kalın olması ve o topun yokuş aşağı kayması gerek, " Dedi.
"Yapalım mı? " Diye sorduğumda
"Yarın gelince yaparız kar biraz daha tutmuş olur ve bizimkilerde gelir. " Dediğinde gülümseyerek, "olurr," Dedim.
"Peki şimdi ne yapacağız. " Diye sordum.
"Biraz gezebiliriz. " Diye bir teklifte bulundu.
"Cihan o değilde, " Dediğimde bakışlarını bana çevirdi.
Cesaretimi toplayarak derin bir nefes aldım. Gezintiye çıkmadan bunu söylemeliydim eğer gidişte söylersem ikimizde konuşma fırsatı bulamaz belkide küserdik.
"Benim sana bir şey söylemem gerek, " Dedim. Ellerimin titremesi normal miydi. Ufak bir şey söylecektim sadece bu kadardı.
"Seni dinliyorum. " dedi ılımlı ses tonu ile
"Kızmandan ve vereceğin tepkiden birazcık korkuyorum. " Diye itirafta bulundum.
"Sana asla kızmayacağımı en başta söylemiştim. " Dedi.
Haklıydı. Ama bu basit bir şey değildi.
"Baktığın için utanıyorum. " Dedim. Söyleyecek gibi hsisetsem de içten içe kendimi cesaretlendiriyordum. Yapabilirdim ne olacaktı ki
"Pehlivanı aradım ya o bana bir şey dedi. " Diye başladım.
Bakışları keskin bir hal aldı. "Ne söyledi? " Diyerek gözleri mümkünmüş gibi daha da koyulaştı.
"Kulağına söyleyeyim mi? " Dedim sesimin titremesine engel olamayarak
"Sen bana bakınca söylemeye utanıyorum da, " Dedim.
Başını ağır ağır sallarak belime uzandı. Belimden tutarak kendine çektiğinde ellerimi omuzlarına koyarak biraz yükseldim. "Şey, " Diye fısıldadım.
"Pehlivan serkanı unuttuğumu kanıtlamak için seninle öpüşmemi söyledi. " Dedim. Elimin altındaki bedeni kaskatı kesildiğini hissetsem de devam ettim.
Birazda hastayım. Kemiklerim ağrıyor.
Ve cihan sizce ne tepki verir. Benim adamım biraz ters bu işlere ama yinede umudumuzu yitirmeyelim.
Sizce kitapta ilerleyen sahnelerde neler olacak neler okuyacaksınız???
Ve gelecek bölümden bir görsell



Okur Yorumları | Yorum Ekle |
17.82k Okunma |
1.13k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |