34. Bölüm

33. Bölüm 2.part

Solita
llsolita

33. Bölüm 2. Part

 

 

Çook fazla yazım yanlışı var söz veriyorum düzelteceğim ama daha da geç olmadan bölümü paylaşayım dedim ❤💞

 

Sinan yaptığı çorbanın altını kapattı. Dolapları karıştırarak bulduğı bir kaseye kepçe yardımı ile koyarak çorbanın kapağını kapattı.

 

Tepsiye koyduğu kase ise Liyanın yattığı odaya doğru ilerledi.

Çalmaya gerek duymayarak açtığı kapı ile ilk Cihanın bedenini görmüştü sandalyenin üzerinde otururken başını öne eğerek yatağın üzerine koymuştu.

 

Uyumadığından emin olsa da, "uyuyor musun? " Diye sordu.

Cihan olumsuz anlamda başını salladı. Başını yasladığı yataktan kaldırdırarak sinan a baktı.

 

"Öksürüyor. Şurup bir işe yaramadı. " Dedi.

 

"Hemen geçirmez zaten bekle bir kaç saat. " Dedi. Tepsiyi Cihana uzattı.

Bir yandan da, " Sen iç solgun görünüyorsun. " Demişti. Kızaran gözlerine bakarak

 

"İyiyim ben, " Dediğinde tekrar öksürük krizine giren liyan ile ayaklanmıştı.

 

Liyan yüzünü buruşturarak inledi ve elini yarasının üzerine götürdü.

 

"Pekmez mi iyi gelir öksürüğe? " Diyen sinana cevap olarak "hayır, " Dedi. "Daha da kabartır öksürüğü, "

Dedi. Bir yandan da ne yapacağını düşünüyordu.

 

Liyanın bu hali hiç iyi değildi.

Her öksürdüğünde yarası açıyordu.

 

"Liyan, " Dedi tepsi hala sinandayken, "çorba iç biraz, " Dedi. Belki boğazını yumşatırdı.

 

Liyan başını iki yana salladı. "İstemiyorum." Diyen sesi kısılmıştı,

Hastalıktan.

 

Gün yavaş yavaş doğarken dışarıda ki fırtına varlığını koruyordu. Aralık ayının ortalarındayken gelen kış uzun süre sürecek gibiydi.

 

"Liyan, " Dedi bir kez daha ikna etmek için, "hadi, " Diyerek kalkmaaı için ısrar etti. Sinanın elinden tepsiyi alarak masaya bıraktı.

 

"Yastık bul, " Sinan'a bakmadan kueduğu cümleyle birlikte sinan odadan çıkmıştı.

 

Liyan tekrar öksürerek ellerini yarasına bastırdı.

Cihan da elini liyanın elinin üzerine bıraktı. "Ağrı kesici yapalım mı? " Dedi. Sanki elinde her şeyi yapacak gücü vardı. Ama liyan'ın acısını geçirecek gücü yoktu. Bir acısını geçiremiyordu.

 

"Öksürdüğümde, " Dedi. "Çok acıyor sanki dikişler sökülecek gibi," Dedi

 

" Nerede hasta oldun sen bu kadar. " Dedi diğer elini liyanın anlında gezdirerek,

 

"Beni ne zaman evime götüreceksin? " Dediğinde Cihan beklememediği soru karşısında yutkundu.

 

"Götürürüm." Diyebilse de hala duyduklarının etkisindeydi.

 

"Çok mu istiyorsun gitmek, " Dedi sanki liyanın sözleri onu sarsmamış gibi devam ederek, "evine dönmek mi istiyorsun? " Dedi.

 

" Daha fazla zarar görmeme göz yum diye mi kalayım? " Dediğinde Cihan yutlundu. "Senin yaptığın tek şey adam gibi davranmak, " Diyerek başını iki yana salladı.1

 

"Ama sen onu bile yapamıyorsun. "

 

"Haklısın." Dedi Cihan. "Hakkındır. De istediğini, " Dediğinde liyan başını duvara çevirdi. Cihana her baktığında ağlamak istiyordu.

 

Haksızlık mı ediyorum diye düşünse de aksi hali kendisine haksızlık olurdu.

Cihan hep ona güzel şeyler söyleyen biri olmuştu. Fazlasını hiç bir zaman yapmamıştı.

Hislerim var demekten öteye geçmemişti.

 

"Ben sana güveniyordum. " Dedi.

"Senin aksine, " Dedi yutkunarak söylemek istiyordu her şeyi,

 

"Sen sadece hislerine anlam veremeyen bir aptalsın. " Oysa ben sevmiştim. Dedi duymasa da

 

"Hep ben sana bir adım attım. Senin yaptığın neydi. " Sadece sözleriydi.

 

"İstemiyorum da artık hiç bir şey, "

 

Cihan ne yapacağını bilemedi. Ne söylemesi gerektiğini gidemedi odadan,

Ama kalmakta istemedi.

 

"Bunların olacaklarını bilsem. " Diyerek kapattı gözlerini, "o dağ da başıma geleceklere razı gelir kalırdım."

 

"Hiç mi iyi biri değilim. "

 

"Değilsin." Dedi Cihana dönerek bakışları ifadesizliğini korurken,

"Senin amacını bilmiyorum fakat Sevgi olmadığına eminim. Aksi halde 26 yaşında olan bir adam 20 yaşında birini sevmesi ancak pedofili olur. "

 

Cihandan bir cevap alamayınca, "kırdım mı? " Dedi alayla

 

"Canın sağ olsun." Dedi akifin cenazesinde dediği gibi, "haklısın."

Dediğinde liyanın sağ gözünden bir damla yaş düştü.

 

Oysa Cihan ondan daha kötü bir haldeydi. Hislerin den emindi oysa ki seviyordu...

 

Liyan a her zaman yetememekten korkmuştu. Yanında olamamaktan

Ağlarken sebebini bilmemekten korkmuştu.

Sevgisini hissetirememekten korkmuştu.

 

Ama bu sevgi yüzünden yanlış anlaşılacağını hiç düşünmemişti.

Liyanın kendisini yanlış anlamasından korkmuştu hep, belkide bu yüzden hep hislerini dile getirmişti sadece

 

Yutkunarak etrafına baktı Cihan, gidemiyordu. Liyan korkuyor diye bir adım dışarı çıkamıyordu.

Ama daha fazla kalmak istemiyordu.

 

Böyle düşündüğünü bilse,

Böyle rahatsız hissettiğini burada kalmak istemediğini anlasaydı. Pehlivan'ın gittiği gün evine güvenle gitmesini sağlardı.

 

"Kendini iyi hissettiğin an götüreceğim evine, " Diyerek nefesini dışarı bıraktı.

"Pencereni kapatırız, " Dedi pencereye bakarak "bu kapının önünde serdar kalır. " Dedi.

 

"Dışarı da da kalır biri, " Yutkundu. "Ve derini çağırırız yanında kalması için, " Dediğinde aynı anda çalan kapı ile sinan kapı kolunu indirmişti.

 

"Ben derini arayayım. Sinan ile kalmaktan korkar mısın? " Dedi.

 

Liyan başını iki yana salladı, "ne farkınız var. " Dediğinde Sinan ikisinin üzerinde bakışlarını gezdirdi. Kapının önünde onları dinlemesine rağmen Cihanın bu kadar. Kötü görünebileceğini düşünmemişti. Sabaha kadar uykusuz kalmasından dolayı çöken yüzünde bir de bu durumun verdiği acı hakimdi yüzünde,

 

Odadan çıktığı an düşen omuzları düşen göz yaşı... böyle biri miydi gerçekten.

Liyan'ın gözünde pedofili biri miydi sadece

Yaşadıkları onca şeye rağmen gözünde, gönlünde böyle mi yer edinmişti.

 

Sinan içeri girdiğinde masayı işaret etti. "İçireyim mi çorbanı? " Diye sorduğunda Liyan başını olumsuz anlamda salladı. "İstemiyorum." Diyerek başını yastığa daha çok bastırdı. "Ağlamalısın, " Dedi Sinan Liyana duygusuzca bakarak

 

"Ya da gurur duy. " Dediğinde liyanın gözyaşları ardı ardına düşüyordu.

 

"Cihan iki dünya bir araya gelse sen rahatsız olucaksın diye sana farklı bir gözle bakmaz artık. "

 

"Ali sadece belgeleri al dedi yani? " Diye sordu Cihan emin olmak isteyerek, yanında oturan serdar başını olumlu anlamda salladı.

 

"Öyleymiş baksana, " Dedi. Kendisine söylenini aktarırken, daha sonra

" Dayından izin alacak mısın? " Diye sordu. Cihan elindeki sigarayı yere attı. "Bu pazar bitiyor zaten, " Dedi dört gün vardı. Bitmesine

 

"O zamana kadar koyar geri gelirim, sonra da ne olursa. " Dedi.

 

"Yıllık izini kullan. Dayın zaten bilenmiş bir durumda sana, bir de bu tuzu biberi olmasın, " Dedi. Cihan başını bilmiyorum der gibi sallayarak ortalarında duran sigara paketine uzandı.

 

Sağlık ocağının kapısının önünde ki merdivenlere oturmuşlardı. Serdar, düne göre gayet iyiydi. Bugün görev var deseler akşamına yola çıkabilecek kadar iyiydi...

 

Cihan açık olan telefonundan bir saat dolmuş mu diye kontrol etti.

Her ne kadar Sinanı kardeşi olarak bilse görese de artık hiç birine liyan ile bırakacak kadar güvenmiyordu.

 

Sinanın aramış ve telefonu yanına koymuştu. Her ne kadar kapının önünde olsa da içeride olabilecek herhangi kötü senaryoda liyan bağıramasa dahi telefondan duyabilirdi.

 

"Aliye yardım etmeyeceğim. " Dedi Cihan, "dedim ona defalarca. Liyandan uzak dur diye, " Aliye katşı her zaman bitmek bilmeyen bir vefâ borcu vardı.

Ona verdiği söz vardı. Ona karşı hep mahçuptu. Hep öyle kalacaktı.

 

"Daha da delirir. "

 

"Kendini yanlız hissecek, " Dedi yutkunarak Ali ile dostluklarını ebedi sanırdı hep,

Acıyı dahi bölüşürlerken şuan ölmesini isteyecek kadar nefretle doluydu.

 

"İkinizi ayrı göremezken şu geldiğiniz hale bak, " Dedi serdar isyan edercesine, Cihanın yüzüne ise buruk bir gülümseme kondu.

 

Yıllar önce;

 

"Cihan emin misin? " Dedi Ali yutkunarak "amına koyayım. Bu heycan ne sokayım, " Dedi nefes nefes Cihan ise onun bu hallerine gülüyordu sadece

 

"Şimdi gideyim yanına, " Dedi nefesini kontrol etmeye çalışarak, "gel üçümüz takılalım diyeyim." Dediğinde

Cihan, " Lan, " Dedi "ben ne alaka oğlum gidin takılın siz, "

 

Ali duvarın kenarından başını uzatarak durakta bekleyen kıza baktı.

"Abi niye ki, " Dedi "üçlü olsaydık, "

 

"Ebesinin nikahı artık! " Dedi Cihan bu tavrı çok can sıkıcıydı. Seviyorsa gidip konuşması gerekirdi. Utanmasa kağıda yazacak karşısında kağıda bakarak okuyacaktı. Ali böyle biri değildi oysa ki,

 

"Tamam. Tamam, " Dedi Ali biraz daha rahat çıkan sesiyle çarşı izinlerinin bitmesinr iki saat 22 dakika kalmıştı. Ve acele etmelilerdi. "Arabayla önünde durayım atla gel falan diyeyim, " Dediğinde Cihan alayla güldü.

 

"Bu heyecanla fren yerine gaza basarak kendini rezil edersin, " Diyerek elinde tuttuğu çiçek buketini Aliye uzattı.

 

"Git ve konuş çünkü otobüs gelmek üzeredir. " Dediğinde yüzüne bir gülümseme kondurdu. "Çok güldün, " Dedi Cihan, Ali onu dikkate alarak biraz daha az gülmeye çalıştı. " İyi böyle, " Dediğinde Ali Cihanın elindeki çiçek buketini aldı.

 

"Gidiyorum."

"Siktir git, "

"Arkamızdan takip et olur mu? "

"Siktir git. " Dedi Cihan bu sefer daha ciddi bir şekilde Ali başını olumlu anlamda sallayarak Cihana sırtını döndü. Durağa doğru ilerlerken çiçeği arkasına saklamıştı. İki eli belinde kıza doğru gidiyordu.

 

"Ahmak, " Dedi Cihan o da Alinin arkasından ilerledi.

 

Ali, "merhaba, " Dedi yanına vararak ama diyebileceği tek şey merhabaydı. Başka cümlesi yoktu kurabilecek,

 

"Ah selam, " Dedi kız mest olduğu ses tonuyla

 

" Sana da selam. "

 

"Aliydi adınız değil mi? " Diyen kadın ile Ali bir an yutkunamadı.

Unutmuş muydu adını?

 

"Evet, " Diyerek elindeki çiçek buketini arkasında tutmaya devam etti, Akif haklıydı. Kendi kendine gelin güvey olmuştu.

 

"Beni ziyaret etmenize sevindim. Bir daha görüşmeyeceğiz sanmıştım. " Dedi kocaman bir gülümseme ile

 

Ali duyduğu şey ile rahatlarken sırtını dikleştirdi.

 

"Sizi görünce gelmek istedim yanınıza," Dedi. İki gündür kafasında söyleyeceklerini bile düşündüğünü gizleyerek tesadüfen görmüş gibi yapabilirdi.

 

"Anlıyorum kız arkadaşınızın yanına mı gidiyorsunuz? " Dedi şirin tek kaşını kaldırarak

 

"Yok, ben hava alıyordum. " Dediğinde Şirin bu haline gülümsedi. "Az önce erkek arkadaşınızdan almıştınız çiçekleri doğru, " Diye mırıldandı. Alay ederek

 

Ali ise, " Benim erkek arkadaşım yok, " Dedi. Alel acele, "kız da yok. "

 

"Benim hiç arkadaşım yok sevgilim. "

 

"Sadece şaka yapıyordum. "

 

"Ah anlıyorum. " Dediğinde omzuna konan el ile omzunun arkasına baktı.

 

Cihan, Alinin yanında durarak, " Kısacası bir kahve içmeye gitsek, " Dedi.

 

Ali başını olumlu anlamda salladı.

 

"Ver çiçekleri Ali, " Dediğinde Ali Cihanın dediğine itaat ederek arkasında sakladığı çiçekleri Şirine uzattı. "Senin için, " Dediğinde Şirin onun elinden aldı. "Mezarlıktan mı çaldın? " Dediğinde Cihan gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

 

"Yok, " Dedi Ali anlamayarak "şuradaki dükkandan aldım. " Diyerek eli ile karşı dükkanı işaret etti.

 

"Boşver, " Dedi Cihan gidelim haydi.

Dediğinde Ali geçen taksiyi durması için elini kaldırdığın an geriye park ettiği arabasını hatırlayınca kaldırdığı elini saçlarına götürdü.

 

"Arabam var. " Dedi,

"Onunla gidelim, Buyurun. " Dediğinde Cihan önden arbaya doğru yürürken ikiside arkada kalmıştı.

 

"Lale severim. " Dedi Şirin çiçeğine bakarak

 

" Bende gül severim. " Dedi Ali, "bir gülsene, "

 

Cihan arabanın arka kapısını açarak arka koltuğa yerleştiğinde,

Ali de yolcu kapısını Şirin için açmıştı. Şirin teşekkür ederek arabaya bindiğinde alide arabanın etrafını dolaşarak sürücü koltuğuna oturdu.

 

Cihan rahat konuşabilsinler diye çıkardığı telefonuyla sosyal medya da gezinmeye başladı. Şirin, "geleceğini biliyordum. " Dedi Cihanı arabada yok sayarak Aliye döndü.

 

"Yarım saat boyunca orada duvarın kenarında yanıma gelmek için beklediğini biliyordum. " Dedi.

 

"Gergindim. birde beni unuttun sandım. " Demişti.

İki hafta önce bugün karşılaşmışlardı şirin ile

Ve tekrar onunla görüşebilmek için çarşı izninin olacağı günü iple çekmişti.

 

" Unutmadım. Gelmeni bekledim. "

 

"Ben gelmeyi istedim aslında, " Dedi Ali bakışlarını yoldan çekip Şirine döndü. " Askerim de ben, kışlada kalıyorum. Hep de çıkamıyorum çarşj izinlerinde sadece, "

 

"Bende numaranı isteyecektim bu yüzden, " Dedi Ali, "belki akşamları konuşuruz. " İkiside arkada oturan Cihanı unutmuş gibiydi.

 

"Seninle her gece konuşmaktan memnuniyet duyarım asker, " Dedi şirin göz kırparak

 

Ali biraz rahatlamıştı yanlış anlaşılmaktam korkmuştu buraya gelene kadar. Ama bunları duyuyor olmak ona iyi gelmişti.

 

"Seni her akşam arayacağımdan emin olabilirsin Şirin kız, " Dediğinde ses tonu Şirinin komiğine gitmişti. Şirin kıkırdarken Ali onun yüzüne bakmak için ona döndüğünde gelen korna sesleri ile önüne döndü. Önüne geçen araba ile kaşlarını çattı.

 

"Ne oluyor ya, " Diyerek önüne geçen arabaya anlamsızca baktı. "Kesin kadındır gör de bak, " Diye kendi kendine söylendiğinde Şirin dudaklarını 'vay' der gibi büzerek Aliye baktı.

 

"Bak bak video çekiyor birde, kadın

değil mi? " Dedi söylenmeye devam ederek bir yandan da arabayı kullanı görmeye çalışarak, "ulan haksız mıyım?" Diye Cihana baktı aynadan

 

"Tabi tabi çok haklısın, " Dedi şirin,

 

"Kullanabilseler hadi amenna ama şunlara bak insan insanın yanından geçerken çığlık atar mı bunlar kornaya yükleniyor, " Dedi sinirle

 

"Değil mi? " Dedi şirin tekrar

 

Arabayı sollamaya çalıştıkça sürücü arabanın önüne kırıyordu.

"Biri şunlara sinyalin yerini öğretsin ama ya şuna bak kim veriyor şunlara ehliyet ya, " Dedi. Aslında ota boka sinir olacak yer arıyordu.

Arabayı geçtiğinde rahat bir nefes verdiğinde

 

Şirin, "ben, " Dedi Ali şirine dönerek, "efendim yavrum? " Dedi,

 

"Kim ehliyet veriyor dedin ya, " Dedi soğukanlılıkla "ben veriyorum. "

 

"Direksiyon eğitmeniyim. " Dediğinde Cihanın kahkahası arabayı doldurmuştu.

 

" Hiç bir şey eskisi gibi olmaz, " Dedi Cihan, "o eski Ali değil, " Dediğinde sersar başını olumlu anlamda salladı ona hak verse de, "normal değil mi? " Dedi Cihan da her ne kadar değişmesinde haklı olduğunu bilse de Liyana yaptıklarında haklı çıkarmayacaktı.

 

"Ne yaşarsa yaşasın. Kimse ona benim kız arkadaşımı yatağından kaldırıp götürme zarar verme hakkına sahip değil, " Dedi.1

 

"Ali' ye ilaçlarını bırakmamasını söyledim. Onun aptallığının hastalığının cezasını benim kız arkadaşım çekmek zorunda değil, " Dedi üzerine basa basa

 

"Gidiyor işte, oturun kına yakın. "

Sigarasınjn ucunu ateşleyerek dumanı içine çekti.

 

"El birliğiyle hayatımızı siktiniz, bizim bir ilişkimiz vardı, " Dedi "hele ki o kerim. Alinin köpeği, " Dedi sinirle.

 

"Kerim engel olabilirdi Ali'ye bu aralar hepimizden uzaklaşmıştı Ali. "

 

"Ya ben gidicem ya Ali, " Dedi Cihan kafasından tartıyordu sürekli. Hastalığını gizlemekte iyi mi yapmışlardı kötü mü bilemiyordu.

 

O zamanlar işlerin bu noktaya geleceğini bilemezdi. Doktoru Ali ayarlamıştı. Bunu öğrendiğinde ise iş işten geçmişti. Belki en başında öğrense bunu söylerdi. Engel olurdu.

 

Ali sadece riske atmak istemediğini söylemişti. 'Riske atmak istemiyorum. Sadece sinirleniyorum çok çabuk hap ile de kendime geliyorum. ' demişti.

Ve bunu üstlerine söylemekte kararlıydı. Bu siniri ne kadar ilerledi bilinmiyordu.

 

"Liyan ile ne yapacaksınız? Siniri geçince konuşun adam akıllı, " Dediğinde Cihan kararlılıkla başını olumsuz anlamda salladı. Ne gerek vardı ki, söylemesi gerekenleri söylemişti. Daha da bir şey demesine gerek kalmamıştı. Aynı şekilde bir şey konuşmasına da gerek kalmamıştı.

 

"Söyleyeceklerini söyledi haklıydı. Her kelimesinde hemde, " Diyerek yutkundu dile gelmiyordu sahiden de bazı şeyler.

 

" Bunlar öylesine söylenecek sözler değildi. Pedofili olarak görüyor ona karşı hislerimi. düşünsene serdar, " Dedi başını iki yana sallayarak bu çok ağır bir ithamdı.

 

"Bana en başından istemediğini söylese Allah belamı versin ki ona o gözle bakmazdım bir daha, " Başını iki yana salladı. "Pehlivanın gittiği gün gitmeliydi. "

 

"Şuan mantıklı düşünemiyorsunuz ikinizde biraz zamana ihtiyacınız var. "

 

"Hayır yok." Diyerek kestirip attığında

Telefondan yükselen ses ile Cihan yerde duran telefona baktı. Aynı zamanda arkasından seslenen Sinan ile ayağa kalkarsk geriye döndü.

 

"Liyan iyi değil, " Dediğinde Cihan devamını dinlemek istemeyerek içeri girdi.

 

Holden geçerek Liyanın odasının açık kapısından girdiğinde öksürük krizine giren Liyan bie eli ile yarasını tutarken öldürüyordu. "Su getir. " Diye bağırdı Cihan omzunun arkasına bakarak

 

Sinan dediğini yaparak su almak için diğer odaya girdiğinde serdar da Cihanın arkasından içeri girmişti.

 

" İyi misin liyan? " Diye soran serdardı.

Cihan aksi bir ses tonu ile Serdara, " Git o puştu uyandır gelsin! " Demişti.

 

Serdar tamam anlamında başını sallayarak çıktığında cihan duvara yaslandı.

 

Liyan'ın ardı ardına süren öksürükleri dinmişti. Nefes alıp vermeye çalışırken eli yarasının üzerindeydi.

 

Her öksürdüğünde dikişleri açılabilirdi. Cihan sinanı gönderip korse aldırmalıyım. Diye düşürken Sinan getirdiği suyu liyana uzatmıştı.

 

Liyan başını iki yana sallayarak içemeyeceğini belli etti.

 

"Koyuyorum o zaman buraya, " Dedi Sinan masayı işaret ettikten sonra bardağı masaya bıraktı.

 

"Sinan gidip korse al bu böyle olmayacak, " Dedi düşünceli bir şekilde "derini de getir üzerini değiştirmesinde yardım etsin. " Diye ekledi.

 

"İstemiyorum onu, " Diyen Liyanı umursamadı.

 

Sinan, "gidiyorum o zaman. " Diyerek sandalyeye bıraktığı montunu aldı.

Dışarı çıktığında rıfat ile karşılaştılar, sabaha kadar Cihan yüzünden uykusunu tam olarak alamayan rıfat sinirli görünüyordu

 

"Günaydın, " Diyen Sinanı kâle almayarak Liyan'ın odasına girdi. Arkasından giren serdar, "nesi var bunun? " Diye sordu Cihana

 

Cihan ise bilmiyorum dercesine omuz silkti. Uzun uzun anlatacak dermanı yoktu.

 

"Nasılsın liyan. " Dedi rıfat

 

" Dikişlerim sızlıyor. " Dedi Liyan samimiyetten uzak bir ses tonuyla

Cihanın burada olması ve saatler önce olan konuşmalarından pişman olmasa da üzüntü duyuyordu.

 

"Öksürürken acıyor, " Dedi Cihan bakışları yerdeyken

 

"Öksürüğün için şurup içire bilirim. " Dedi Liyan dan bir cevap bekleyerek Liyan ise Cihana dönmüştü. Ondan bir cevap bekleyerek

Cihan dan bir tepki gelmeyince liyan başını olumlu anlamda salladı.

 

Rıfat dolaba döndüğünde cihanın yerdeki bakışlarına bir anlam veremedi. Her şeye karışan cihanı böyle görünce bir sorun olduğunu anlamıştı.

 

Cihan titreyen telefonu ile elini cebine atarak telefonu çıkardı. Gelen mesajlar ekrana tek tek düşerken gözlerini kısarak yakalamaya çalıştı.

 

Kilit ekranını açtığında Sinan ile sohbet sayfasına girdi.

 

Badi'm

Dayın aradı.

 

Badi'm

Öncelikle Liyanı evine götüreceğini söyledim. Kavganızdan sonra şaşırsa da bu habere sevindi.

 

Badi'm

Ali kriz geçirmiş

 

Badi'm

Ve son olarak kemal diye biri gelmiş kışlaya Liyanı sormuş kuzeni miydi bu kemal?

 

Selamlar.

 

Çok kısa biliyorum.

Ama gerçekten bu kadar oldu.

Bence biz yine eski sisteme geri dönelim her hafta belli bir günde atalım bölümleri.

 

Ve bende her gün bin kelime yazarak 6 bin kelimelik bölüm atayım sizlere ama hafta da tek günümüz olsun💜

 

Ve her cumartesi bundan sonra Mahkum Hisler günü olsun.

 

Ve bölüm biriktirirsem yine hafta da iki yapalım bu aralar fazla yoğunum her birinizden özür dilerim 🥲1

Bölüm : 25.10.2024 11:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...