46. Bölüm

45

Solita
llsolita

45

Selam.

 

Bu araları uzun uzun detay vererek yazmak isterdim. Ama bir önceki bölüme gelmeyen yorum gelen 2 oy hevesimi oldukça kırdı.

 

Boşu boşuna uğraşmak istemiyorum artık kendime yeni bir wattpad hesabı açıp oradan devam

etmek istiyorum. Daha sonra bu kitabın adını değiştirerek oraya taşırım. Adı içime sinmiyordu.

 

Ve anonim olarak yazmaya devam ederim. Finalden önceki düzlüğe hoşgeldiniz.

 

Selinin elbisesi

 

Derinin

 

Liyan

 

Keyifli okumalar:

 

"Hay Allah çocuğu unuttuk, " Diyen Sinan ile herkes arabaya döndü.

 

Liyan duyduğu şeyin şokunu atlatarak, giden Sinanın arkasından baktı.

 

Cihan ise kolunu Selinin omzuna atmış Sinanlara bakıyordu.

 

Sinan bagajın kapısını açtı. "Kardeşim neden ses çıkarmıyorsun indin sandım. " Diyerek elini uzattığında Serkan Sinanın elini tutarak kalktı.

 

"Seslendim aslında da inmiş bulundunuz. " Dedi. Sorun yok der gibiydi sesi

 

"Biz okul önünü hazırladık, " Dedi Serdar "akşam devriyrdeyken uyuyan iki adamı yakalamıştım. Onlar orada balon şişiriyorlar, "

 

"Süsleyenlerde var, " Dedi Sinan

 

"Derinde fotoğraf makinesi varmış, " Diyen Serdar ile Derin, "fotoğraf işi bende, " Dedi

 

"Kamera lazım. Kerim depoya bakmaya gitti, " Dediğinde Liyan rahatsızca Cihana baktı. Kerimi görmek istemiyordu.

 

Cihan, " Köyden bir iki aileyide çağıralım. " Dediğinde Sinan kafasını salladı.

 

"Şu yeni gelenler vardı time onlar nerede? "

 

"Köydeki kadınların yanına gönderdik baklava yaptırıyorlar iki saate geldiler, "

 

"Bende onu söyleyecektim, " Dedi Cihan "onlarda gelsin tanışamaya fırsat olmadı. "

 

"Nerede hazırlanacaksınız? " Diyen Serdar ile Cihan Liyana baktı. "Ne yapalım gülüm? " Dediğinde

 

Derin, "siz burada hazırlanır gelirsiniz biz Liyanı Okulda hazırlarız. " Dediğinde

Liyan göz devridi. Gülüm demişti Cihan sanki ona dedi de o cevap veriyordu. Aptal enişteci diye geçirdi içinden

 

"Bende kışlaya girip bir kaç kişiyi davet edeyim ayıp olmasın. Sende kıyafetini al içeri gir, " Dedi Cihan Liyana bakarak

 

Derin, " Okulda giydirmeyelim mi? " Dediğinde Cihan olmaz anlamında kailarını indirip kaldırdı.

 

"Saçını orada yaparsınız. " Dedi.

 

"Arabadan getir kıyafetlerini, " Dediğinde liyan bir şey demeden arabanın bagajına koştu.

 

Serkan ise bir kenarda kimsesiz gibi durmuş konuşmaları dinliyordu.

 

Serdar Sinana dönerek, "çektin mi parayı, " Diye sordu. Cihana ayıp olmasın diye sessiz bir şekilde

 

Pehlivan ise Serdara yaklaşarak, "para mı takacaksınız, " Dedi

 

Sinan, "sen ne takacaksın, " Derken

 

Serdar da, "boynuna para dolayacağım. " Demişti.

 

Pehlivan Sinana yanıt olarak, "bilezik aldım. " Dedi.

 

Sinan kaşlarını çatarak, "keşke bende alsaydım. Biz para dolarız diye yaptırmadık, " Dediğinde Pehlivan kibirli bir şekilde,

" Kız tarafıyım ben, " Demişti

 

Sinan Cihanı kontrol ederek Pehlivana döndü. "Ali bana para verdi. " Dedi Cihanın duymasını istemeyerek

 

"Altın yaptırmam için, Cihan onu davet etmeyecek, " Dedi ardından.

 

Pehlivan düşünceli bir şekilde çenesini kaşıdı.

 

Sinan, "Bu sefer çok ileri gitti. " Dedi

Serdarda ne olduğundan bi haber başını olumlu anlamda salladı.

 

"Ali'ye düzgün bir şekilde söyleyin. " Dedi Pehlivan Ali'yi kurmalarını istemiyordu. Çünkü bu olaya fazlaca bozulacağını biliyordu.

 

Cihan ve Ali iki erkek kardeş gibiydi. Cihan için Selin neyse Alide oydu.

Çocukluklarıberaber geçmişti. Her defasında aynı yerleri kanamış aynı yerden acı çekmişlerdi.

 

Aralarında ne senin benim benim vardı. Ne de alınıp gücenme ellerinde ne var ne yok birbirlerine verirlerdi.

Ve bundan iki ay önceye gidildiğinde Cihana Ali mi yoksa annen mi deseler hiç düşünmeden Ali derdi. Hiç bir arkadaşı Ali kadar değerli değildi.

Yedikleri içtikleri ayrı gitmez birbirlerini düşünerek yaparlardı her işlerini

 

Ali içinde bu durum aynıydı. Cihan kadar çevresi yoktu. Arkadaşı, dostu, kardeşi, kandaşı her şeyiydi Cihan onun hâlâ daha öyleydi. Ali için.

 

Liyan aldığı poşetle geldiğinde Cihan kolunu Selinin omzundan çekerek Liyana elinç uzattı. Liyan elini tuttuğunda Cihan derine, "liyan hazırlanınca geçersiniz okula, " Demiş ve karakoldan içeri girmişlerdi.

 

Cihan daha önceden Liyanın kaldığı odaya giderek kapıyı kapatmıştı.

 

Liyan etrafa bakarak, "özlemişim biraz burayı, " Demişti.

 

Sobanın arkasında saklanan Lunayı Pehlivan ile sohbetlerini.

 

Arkasına dönerek Cihana baktı. "Cihan kerim gelecek mi? " Dediğinde

Cihan nefesini sesli bir şekilde bıraktı. "Aliyi affederim. Ama kerimi affetmem seni oraya götüren oydu değil mi? "

 

Liyan başını olumlu anlamda salladı.

 

"Ali gelecek mi? " Dediğinde Cihan bir süre bir şey diyemedi. Hala çok değer veriyordu Ali'ye ve hep bugünü beklemişlerdi. Ali hep sağdıç kurdalesini takmayı beklemişti.

 

Ah senin bir düğünün olsa derdi hep

 

Şuan oluyordu. Liyan ve Cihanın sözü ama Aliyi bu özel günene davet edilmeyecek kadar uzaklaşmışlardı birbirlerinden.

 

"Gelmeyecek, senin günün kimseden rahatsız olmanı istemem. " Dedi Cihan

 

"Ay Cihan, " Dedi ardından Liyan heyecanlı bir şekilde

 

"Serdar ile Derin yatmış, " Dediğinde Cihan duydukları ile kala kaldı.

"Ne, "diyebildi kendi kendine

 

" Liyan sağlıkocağında rıfat ile öpüşen kadın derindi, "

 

"Bana da Aliye aşık olduğunu söyledi."

 

<3

 

Liyan Cihanın yardımı ile hazırlanıp dışarı çıktığında yüzünde çocuksu bir sevinç vardı. prenses gibi hissetmekten alıkoyamıyordu kendisini

 

Cihan dışarıda bekleyenlerin Liyana iltifat etmesine izin vermeden, Liyanın, tuttuğu elbisenin arka kısmını Seline doğru uzattı. "Yengenin eteği yere değmesin. " Dediğinde Selin Cihanın bıraktığı eteği tuttu. Liyanda önden tutuyordu.

 

Liyanın gözleri ise sinanı arıyordu. Sinanı gördüğünde ise gülümsedi.

 

"Sinan hani yerle gök birleşsede Cihan beni sevmezdi artık, " Dediğinde Cihan duyduklarıyla "ne alaka? " Diye sordu.

 

Liyana biraz daha yaklaşarak arkasından sarıldı. "Ne diyorsunuz da kandırıyorsunuz siz Liyanı? " Diye sordu.

 

Sinan konuyu açmak istemeyerek, "kanmayıversin o da, " Demişti.

 

"Liyan ayakkabılarını bizim gelmemize yakın giy tamam mı? " Dediğinde Liyan, "tamam." Diye mırıldandı.

 

"Selin eteği yere değdirme abim." Dedi Cihan Liyandan biraz uzaklaşarak yerler yeni yıkandığı için ıslaktı. Pehlivan ilk karakolun önünde olacak dediğinde Sinan bir eline sulama hortumunu alarak yıkamaya başlamıştı hemen kuruması için.

 

Cihan Liyanın eteğini ön tarafa alarak Liyanı ani bir şekilde kucağına aldı. Liyan kıkırdayarak ellerini Cihanın boynuna sardı.

 

"Sizin yapabileceğiniz yok, " Dedi Cihan arkasındaki Seline itafen

Cihan Liyanın bacaklarının altındaki eliyle arka kapıyı açtı. Liyanı koltuğa oturttarak Pehlivana döndü. "Siz gidin bizde geliriz. " Dediğinde Pehlivanda arabaya yöneldi. "Serkan sen arabayı kullan. " Dedi Pehlivan ayağından dolayı zorlanacağını biliyordu. Selin arkaya Liyanın yanına otururken Derin içeri çantasını almaya gitti.

 

Sinanda arabanın bagajından konfeti meşalelerve de çiçek çikolatyı alarak kapağı tekrar kapattı.

 

Meşaleyi Ali istemiş olsa da Bunu Cihana söylemek istememişti. Hatta erken gönderecekti Aliyi Cihan oradayken kovmazdı nasılsa,

 

Cihan, "Liyan size emanet gözünüzün önünden ayırmayın, " Arabadaki Pehlivana doğru

 

"Merak etme, " Dediğinde Derinde koşa koşa gelip arabaya binmişti.

 

"Liyan bir şey olursa ara, " Diyerek Liyana da uyarıda bulunmuştu.

 

"Serkan sende düzgün kullan arabayı deli deli iş yapmayın sakın, " Dediğinde Sinan gülerek, "kar lastiğide takalım mı arabaya? " Dediğinde Cihan, " Takılı değil mi? " Diyerek arabanın lastiklerine döndü. Kalın lastikleri görünce rahatlasa da Serkana güvenemiyordu.

 

"Zincir nerede? Lastiğe zincir takalım. " Diyerek Sinana döndü. Sinan cihanın yüzündeki ciddi ifadeyi görünce yüzündeki alay silindi.

 

"Yok artık Cihan. Şansına bugün ne kar var ne kuru soğuk, bir şey olmaz," Dediğinde Cihan direksiyondaki Serkana baktı. "Serdar sen bıraksana iki gözüm. Sonra geri gelirsin içim rahat etmeyecek, buranın yolu düz yol değil çoluk çocuğa iş vermeyelim." Dedi.

 

Serdar ise anlayışlı bir şekilde başını sallayarak arabaya gitti. Serkan ise bozulduğunu belli etmemeye çalışarak arkaya oturmak için kapıyı açacakken Cihan, "Sıkıştırmayın şimdi Liyanı, bagaja otur yine kardeşim. " Dedi Serkana da üzülmüyor değildi. Ama yapabilecek bir şeyi yoktu.

 

Hep birlikte onlar yolca çıktığında Cihanda kışlaya girdi. Arkadaşlarını davet etmek için,

 

Cihanlar, arabadan indiğinde Cihan çiçek ve çikolatayı aldı. Selinde arabaları görünce abisinin yanına gelmişti.

 

Cihan arkasındaki kardeşine çikolatayı uzattı. Onun vermesi için

Selin çikolatarı aldığında Cihan arkasına dönerek kız kardeşine baktı. pembe uzun kollu kısa elbisesini görünce "hayda! " Dedi.

 

"Sizin canınıza kastınız mı var. Ne bu elbise, " Dedi. Mevsimin farkında değil gibiydiler.

 

Selin evden getirdiği termal taytı Liyana giydirmişlerdi.

Ama üstü askılıydı.

Selinin ise kısa elbisesi göğüs kısmında bira detay vardı.

Derinin ise uzun elbisesinin yırtmacı

 

Sinan elindeki meşale ile Cihanın yanına gelerek "ben kız tarafına mı geçsem acaba ya? " Diye sordu.

 

Cihan 'hayırdır. ' der gibi başını salladığında Sinan, "başlık parası isteyeceğim. " Demişti. Cihan, "yüzsüz." Diyerek Seline dönmüştü.

 

"Çorabın varsa git giy, "

 

"Ya abi ne çorabı ya hayır, "

 

"Selin hasta olursun abim. Git giy varaa tayt falan giy, "

 

"Ya abi ayda yılda bir sözleniyorsun bir daha nerde gideceğim. " Diyerek ajitasyona başladığında Cihan, "uğraşamayacağım." Diyerek susturmuştu.

 

Sinan ise kafası karışık bir şekilde bir okulun bahçesindeki Liyanlara birde diğer tarafa Serdarlara baktı.

 

Cihandan koparacağı paraları düşündükçe o tarafa gitme isteği kabarıyordu.

 

Serdar, "hadi oğlum yakalım. " Dediğinde Sinan elinde kamera tutan emreyi görünce Serdarın yanına gitti.

(Liyanın kuzeni değil,)

 

Ömer ve diğer time yeni gelenler Cihanla tokalaşmış ve Serdardan meşale alarak sıralanmışlardı.

 

Emre, "başlatıyorum." Dediğinde Selin ve Cihan önden okulun bahçesine doğru yürümüş arkasından da meşaleler ile Sinan ve Serdar, arkasından da time yeni gelenler ve diğer Askerler girmişti.

 

Liyan gülümseyerek Cihanı karşılamış elindeki çiçekleri alarak sarılmışlardı. Cihan sarılırken, "buz gibi olmuş tenin! " Diye kızmayı ihmal etmemişti.

 

Ardından Serkanla da tokalaşmıştı.

 

Pehlivan yine kibirli bir Şekilde Cihan'a doğru elini uzatmıştı. Cihan kaş göz yaparak elini indirmesini istemişti. Ama pehlivan kararlı bir şekilde tek kaşı havada uzattığı elini Cihanın öpmesini bekliyordu.

 

Cihan ise burunlarının dibinde olan

Emre ve kamerası ile ne tepki vereceğini şaşırmıştı. Anı kalacaktı videolar o yüzden ters bir şey yapmak istemeyerek Pehlivanın elini öperek alnına koydu.

 

"Çok yaşa paşam, " Dediğinde Cihan sinirlenmemeye çalışarak Pehlivanın yanındaki Derinin elini sıkarak beyaz sandalyeye oturdu.

 

Diğerleri de içeri girdiğinde herkes beyaz sandalyelere oturmuştu. Liyan Pehlivanın yanına oturduğunda diğer yanına Serkan oturmuştu.

 

Sinan Liyanın oturduğu tarafa giderek Serkanın omzuna dokunadak kulağına eğildi. "Devrem. Liyanın yanına ben oturayım mı? Damadı kışkırtalım. " Dediğinde Serkan ne kadar istemese de yan tarafa geçerek Liyanın yanına oturmasına izin vermişti.

 

Cihan kaş göz yaparak Sinanın gelmesini işaret etsede Sinan, "başlık parası isteyeceğim. " Demişti ağzını oynatarak cihan ise küfür mırıldamarak Liyana döndü.

 

Cihan yanında kız kardeşi diğer yanında Serdar vardı. Bir yanında Alinin yokluğunun burukluğunu ve yokluğunu hissediyordu.

 

Serdar söze girecekken yeri inleten fren sesi ile herkesin bakışı okulun demir kapılarına döndü. Arabadan inen albay önce üzerindeki takım elbisesini düzeltmiş ardından içeri girmişti. Ayağa kalcakacak olan askerlere oturun diyerek işaret verdi.

 

Pehlivan ayağa kalkarak, "hoşgeldiniz." Diyerek tokalaşmıştı.

Onunla birlikte Liyanda kalkarak elini öperek "hoşgeldiniz." Demişti.

Serkan ise kendini ötekileşmiş gibi hissetsede Liyanın abisi olarak kalkarak Albayın elini sıkmıştı.

 

Adam Cihan'ın yanına gittiğinde Selin, "dayımmm." Diyerek Albayın boynuna atmıştı. Albay ise "kızım benim. " Demişti.

 

Cihanda kalkarak Dayısı ile sarılmıştı.

Serdar kalkarak Albayın oturmasına izin verdi.

 

Tekrar herkes yerleştiğinde ufak çaplı bir muhabbet etmişler çok geçmeden Albay söze girmişti.

" Pehlivan oğlum. " Dediğinde pehlivan yerinde doğrularak oturuşunu düzelti.

 

"Liyan kızımıza biz talip olduk, uzun yollardan kalkıp geldik. " Dedi.

 

"Liyanı, oğlumuz Cihanla izdivacına biz olur gözüyle bakıyoruz. Siznde rızanız varsa bugün söz yüzüklerini daha sonrada düğünlerini yapalım diyorum. " Dediğinde Pehlivan aslında Cihana bin bir türlü şey söyleyip şart koymak istesede karşısında oturan albay yüzünden hepsini yutmuştu.

 

Liyana soralım derse Liyanın utanacağını bildiği için Liyanı işin içine katmayarak, "hayırlısı ise olsun." Demişti.

 

Serkan ise Liyanı kendisinden isterler sanmıştı. Pehlivandan istediklerini duyunca biraz bozulsada belli etmedi yine

 

"Sen ne düşünürsün oğlum. " Diyen albay ile Serkanın bakışları oraya döndü. "Liyan nasıl mutlu olacaksa, " Diyerek kısa bir cevap vermişti.

 

Liyan serkanın kardeşiydi. Serkanın canıydı. Bunca yıl her türlü şiddetten dayaktan Serkan kurtarmıştı.

 

Her türlü fedakarlığı yapmıştı.

Ama sadece köyleri karıştırıp yanlış yerde Liyanı bıraktığı için yaptığı onca iyilik çöp olmuştu. Bir hata yetmişti.

 

Liyan ona kızsa hakkıydı. Ama buradakilerdende dışlanmak üzüyordu serkanı

 

Sinan ise karşısındkai albay yüzünden kala kalmıştı oturduğu yerde başlık parası istiyorum demek zor gelmişti.

 

"O zaman içeriz bir şekerli kahvenizi, " Dendiğinde köydekilerden iki kız Selin derin ve Liyan kalkarak lahve yapmaya girdi. Emrede arkalarından gitmişti video çekmek için.

 

Cihan gelin ve damada özel olan söz masasının sandalyesine oturduğunda özenle yapılmış olan söz konsepti ile arkadaşlarına minnetle baktı.

 

Liyan kahve yaparken içine bolcabal eklemişti. Selin ve Derin biraz nar ekşisi eklemek istese de Liyan benim sözüm diyerek kırılmalarını umursamadan reddetmişti.

 

Selin Ve derin diğer askerlere kahve yaparken Diğer kızlar köylülere çay dağıtmıştı. Liyan dışarı çıkarak Cihana kahvesini götürürken, Cihan gülümseyerek onu izliyordu.

 

Liyan kahveyi Cihanın önündeki sehbaya bıraktı.

 

Cihan teşekkür ederek kahveyi eline aldığında Liyanda yanına oturmuştu. Derin elindeki kahve tepsisini Serdara verdi. "Sen tut iki dakika, " Diyerek koşuşturarak Liyan ve Cihanın yanına gitmişti. Emre video çekerken boynuna astığı fotoğrar makinesi ile ikisinin fotoğraflarını çekmeye başladı. Serdar ise kalkarak tepsideki kahveleri dağıttı.

 

Cihan kahveyi tek seferde bitirdiğinde herkes alkışlamıştı.

 

Cihan damağındaki tat ile gülümsedi. Liyan bol bol tuz koyar diye düşünmüştü oyasaki

 

Kahveler içildiğinde yüzükler getirildi. Tepside beyaz kurdele ve inciler ve makas eşliğinde duran yüzükler Liyan ve Cihan yan yana ayakta dururken. Tepsiyi Derin tutmuştu. Fotoğraf makinesini Serdar alarak çekini devralmıştı.

 

Albay, "yüzüklerinizi siz takın dediğinde, " Dediğinde Cihan Liyanın yüzüğünü alarak Liyanın parmağına taktı. Liyanda aynı şekilde Cihanın parmağına yüzüğü taktığında birbirlerine gülümsediler.

 

Albay makası alacak iken Derin, "makas körelmiş Albayım. " Dediğinde Albay "bak sen, " Demişti. Arkasına dönerek "çakısı olan var mı gençeler, " Dediğinde kimseden ses çıkmamıştı.

 

Cihan elini cebine atarak dört tane ikiyüzlük çıkarmış ve tepsiye koymuştu.

 

Derin, "makas kör, açılsın gözü damat bey, " Dediğinde Pehlivan üç tane yüzlük bırakmıştı. Pehlivanı gören Sinan ve Serdar da 300 lira bırakmışlardı.

 

Sinan, "Açılmazsa ağaç motoruyla ben keserim. " Dediğinde Derin koyulan paralardan bakışı çekerek

 

"Açılmılmıştır. Açılmıştır. " Dedi.

 

Albay makası altığında, "gelin kızımızın abisi nerede? " Diye sordu.

serkan Albayın yanına gittiğinde albay makası işaret etti. Serkan ile Albay makası birlikte tutarak kestiğinde tekrar alkışlamışlardı.

 

Sinan ise göz devirmişmişti. Liyanın daha çok abisi sayılırdı kesmek ona düşerdi.

 

Cihan Selinden aldığı poşeti açarak bilezikleri Liyanın koluna taktı. Onunla birlikte Pehlivanda cebinden çıkardığı bizleziği Liyana gösterek, "izninle, " Dedi Cihana cihan biraz çekildiğinde bileziği Liyanın koluna taktı.

 

Sinanda Liyanın yakasına aldığı altını takmış diğer elindeki altınıda Cihanın üzerine takmıştı. Cihanın kulağına yaklaşarak, "Ali gönderdi. " Dedi bununla birlikte Cihan derin bir nefes verdi.

 

Serdar da iğnelerle birbirine geçirdiği paraları Cihanın boynuna doladı. Dört bin liralık sonu olmayan paralar bittiğinde Liyan ve Cihan ile fotoğraf çekildi. Ardından herkes sırayla fotoğraf çekildildikten sonra Ömer ses sisteminin başına geçmişti.Cihanın seçtiği şarkıyı başlattığında Cihan ve Liyan el ele tutuşarak alkışlar eşliğinde ortaya geçerek dansa başladılar.

 

Liyan ellerini Cihanın ensesine doladığında Cihanda ellerini Liyanın beline sarmıştı.

 

"Boyun uzamış, " Dedi Cihan normalde omzuna gelen Liyan şimdi burnuns geliyordu.

 

"Ben zaten uzundum. " Dedi Liyan ikiside kahkahalarla gülmek istiyor ama gülemiyorlardı. Sevinçle bağırmak istiyorlardı.

 

"Bilmezler nasıl sevdik aşkım.

Bilmezler nasıl yandık. "

 

Konuşamıyorlardı. Sadece birbirlerine bakıp yüzlerinden silinmeyen gülümsemeleri birbirkerine sunuyorlardı.

 

 

Şarkı bittiğinde birbirlerinden ayrılmayan niyetli olmayan Liyan ve Cihanı gören ömer başka bir şarkı açmış dans etmelerine izin vermişti.

 

Selin ikinci müziğe geçilmesi ile ayağa kalkarak Sinanın yanına gitmişti. Selini gören serdar Sinanın yanından kalarak Derinşn yanına gitti.

 

Selin Sinanın yanına oturarak, "beni dansa kaldır. " Dedi.

 

Sinan, "bende öyle diyordum. " Dedi alayla

 

"Sinan hadi! "

 

"Selin otur oturduğun yerde, "

 

"Serkan ile mi dans edeyim? " Dediğinde Sinan hızla Seline dönmüştü. "Dene bakalım neler oluyor. "

 

"Deneyeyim o zaman. Değilse bir şey olacağı yok, " Diyerek ayağı kalktığında onunla birlikte Sinanda kalkmıştı. Selin gülümseyerek Sinanın elini tuttu.

 

"Önden yürü biraz, " Dedi Selin Sinan dediğini yaparak ortaya gelmişti. Arkasına dönerek Selinin diğer elinide tuttu. Selinin ellerini ensesine koyarak Selinin belini tuttu.

 

Müziğe uygun bir şekilde dans ederlerken, "Cihanın kardeşi olmasam olurdu değil mi? " Dedi Selin Sinana bakarken

 

"Seninle hiç bir şartta olmazdı. " Dedi Sinan duygusuz bir Şekilde

 

Selin ise, "biraz balık etliyim. " Dedi

"Biraz konuşkanım, " Dedi

"Birazda çirkef olabiliyorum. Başka neyim var ki benimle olmazsın. "

 

Selin her zaman kilosunu dert eden biri olmuştur. Bacaklarının kalın olması her zaman Selin için bir sorundu. Ama ince beli bir nebze tesellisiydi.

 

"Fiziğinde sen de çok güzelsin. " Dedi Sinan su götürmez bir gerçekti ki Selinden Sinanda hoşlanıyordu.

 

"Ama seninle olmaz Selin, seni tanıyorum. Sıkılacaksın. Bekleyemeyeceksin. "

 

"Gerçekten de çok iyi tanıyormusun beni, " Diyerek göz devirdi Selin.

 

Derin ve Serdar da dans edenler arasına katıldığında Pehlivan bir kenarda sigarasını içiyordu. Emre ortada video çekerken köylülerden yeni evli olanlarda dansa kalmıştı.

 

Sinan, "yalan mı? " Diye sordu.

"Biriyle bitmeden yeni biriyle çıkmıyor musun? "

 

Selin bir şey demedi.

 

Sessizlik içinde danslarını edip müzik biyince ayrıldılar.

 

Pehlivan, Ömer'e mezdeke açmasını söyledikten sonra ortaya Liyan ve Cihanın yanına gitti. Çalan müzik ile hep birlikte oynamaya başladılar.

 

🪅🪅🪅

 

"Cihan gelme dedi, " Aslında gelme dememişti. Bir araba dolusu küfür etmişti. İşin yok benim yakınımda demişti. Ama Ali bunu dile getiremedi.

 

"Bana ne dedi biliyor musun Şirin? " Dedi karşısındaki kadına

 

"Ben Şirinin yanına sensiz gitmedim. Şirine bakarken başımı yerden kaldırmadım. Yenge dedim hep ben böyle yapmışken sen Neden Liyanı tenhaya çağırıyorsun dedi, "

 

Ali sustu. Sadece çağırmamıştı. Liyana çok kötü şeyler yapmış çok büyük bir korku atlatmasına neden olmuştu.

 

"Şirin ben çok kötü birisi oldum. " Dedi

Ağlamamak için dişlerini birbirine bastırıyordu.

 

"Cihan benim kardeşimdi, " Dedi yüzü kıpkırmızı olmuş yüzü gözyaşlarından dolayı ıslanmıştı.

 

"Cihan benim kardeşimdi istemedi beni sözünde benim Cihandan başka kimim kaldı Şirin, " Dedi beklentiyle bakarak

Ben varım ya Ali'm demesini istedi.

 

Şirin ise bir şey demeden yüzüne bakmayadevam ediyordu.

 

Hep bugünü beklemişlerdi. Cihanın düğününü oysa Liyan affetti sanmıştı kendini.

 

Liyanı oradan kurtarınca Liyanda Cihanda affeder kendisini sanmıştı.

 

"Şirin... " Dedi hıçkırarak

 

"Şirin benim kimsem kalmadı.Affet beni şirin..."

 

Bitik bir haldeydi. Son yedi ayda 28 kilo vermişti. Herkese düşman kesilmişti.

 

"Cihanın desteği olmadan nasıl yaşarım ben şirin, "

 

"Şirin susma! " Diye bağırdı.

 

"Susma... Susma! "

 

Gözyaşlarının ardı arkası kesilmiyordu.

 

"Gördün değil mi Şirinnasıl bebeği gibi davranıyor Cihan Liyana, "

"Bende, " Dedi

 

"Bende seni bebek gibi yaşatmak isterdim özür dilerim. "

 

"Biz iki kardeştik, " Dedi Cihanı kastederek "Cihan." Dedi kısık bir şekilde

 

"Artık Cihan yok, " Dedi

 

"Artık yok kimse Şirin gel yanıma, "

 

Söz çok güzel bir Şekilde tamamlanmıştı. Serdar, selin, Serkan ve Pehlivanı havaalanı götürmüştü.

 

Sinan, Cihan ve Liyan Mardine doğru yola çıkmıştı.

 

Sinan mardindeki arkadaşlarını ziyaret edeceğini söylemişti.

Sinan arabayı kullanırken Cihan yanında oturuyor. Liyan ise arkada uyuyordu.

 

Cihan buz kesmiş bedeninin üzerine kendi ceketiyle örtmüştü.

 

Yolu yarılamışlardı. Bir buçuk saatlik yolları kalmıştı. Cihan serkandan aldığı numara ile Arayıp haber vermişti. Geleceklerini

 

Sinan, "Ali çok kötü bir durumda, " Dediğinde Cihan, "biliyorum." Demişti. Tahmin etmesi zor değildi.

 

Sinan, "Cihan-" Dediğinde Cihan başını iki yana salladı. "Hiç Cihan deme affetmeyeceğim onu, ona da söyle soksun kafasına boşuna umurlanmasın. " Diyerek başını cama yasladı.

 

"Ali sen olmadan yaşayamaz, "

 

Alaylı bir şekilde "Gebersin, " Diyerek güldü. Oysa içinde ne fırtınalar kopmuştu. Nasıl kırmıştı sözleri yüreğini

 

"Ben şirine vurudum mu daha önce ben Şirinin kendini bıçaklamasına sebep olmadım. "

 

"Ama senin ak-"

 

"Bağırma, " Diyerek kesti cümlesini

 

"Ne olursa olsun. Bir kerede benden anlayış beklemeyin. Konu Liyan iken benden tolerans beklemeyin, " Diyerek konuyu kapattı.

 

Başını cama yaslayarak gözlerini kapattı.

 

"Cihan oğlum okulda bana piç diyip duruyorlar, " Diyen Ali ile Cihan ısırdığı dönerini yutamadı.

 

Ali yurtta kalıyor haftasonları Cihanlarda kalıyordu.

 

"Kim diyor oğlum. " Dedi Cihan

 

"Sinirlenme, " Dedi Ali, "piç demelerine alışırım. Ama, " Diyerek sustu.

 

"Annem teröristmiş ya Orospu çocuğuda diyorlar ben bir şey diyemiyorum. İnkar edemiyorum. Olan şey bu, " Dedi.

 

On dört yaşındaki bir delikana bu söylenen derin yaralar bırakıyor çok içerleniyordu.

 

"Alıcaksın ayağının altına! " Diyerek celallenen Cihan ile güldü Ali

 

"Bu boyumla mı? " Dedi

"Hem kızlarda diyor onlara ne diyebilirim ki, " Dedi

 

"Haklılar Cihan, " Dedi annesinin eskiden terörist olması kanına dokunuyordu. Zoruna gidiyordu.

Ama olan şey buydu.

 

Ali çok vicdanlı bir çocuktu. Karıncayı ezerek yaralayınca can çekişmesin diye gözlerini kapatır içinden dualar ederek öldürürdü.

 

"Sen eziksin Ali, " Dedi Cihan

 

"Söyletme kendine dedirtme, " Dediğinde Ali ayranını içti.

 

"Hep ezdiriyorsun kendini, "

 

"Ne yapayım Cihan, " Diye sordu Ali

 

"Bana yapsalar aynısını o zaman ne yaparsın. " Dedi Cihan.

 

"O başka, " Dedi Ali yerinde doğrularak

"Sen benim kardeşimsin. Biri sana derse döverim bile, "

 

"Kendine gelince neden dövmüyorsun o halde, "

 

"Beni ne yapacaksın oğlum. Ölsem kimin umrunda yurt müdürü bir boğaz eksildi diye güler oynar. Sen olmaz ama senin yokluğuna dayanamam ben," Dediğinde Cihan alayla kahkaha atarak Alinin omzuna vurdu.

 

"Sanki sevgilinim. " Dediğinde Alide gülerek başını iki yana salladı.

 

"Kimim var senden başka zaten yetimim sen ölsen hepten kimsesiz kalırım. " Dedi ardından, "bana döner ısmarlayacak kimse olmaz, " Dedi alayla

 

Alinin parası olmazdı. Yurttan vermezlerdi. Okulun yemekhane ücretini öderdi yurt.

 

Alinin canı ne çekse alamazdı. Cihanın babası Cihana para verirken Ali ile harcamasını tembih ederdi.

 

O yüzden Cihan ne alsa Aliyede alırdı. Alinin en büyük arzusuydu, hayaliydi. Cihana bir şeyler ısmarlamak

 

"Ben işe girince sana bir sürü şey alacağım, " Dedi Ali

 

"Ben işe girdiğimde dönerleri hep ben alacağım. "

 

"Hangimizde para varsa o alsın işte, " Dedi Cihan Ali ile aralarında senin benim yoktu.

 

"Sen evlenince sana altında alırım. " Dedi Ali biraz fazla uçmuştu.

 

"Oha, " Dedi Cihan

"Nereden bulacaksın o kadar parayı sende uçtun iyice, "

 

" Tam altın alacağım hemde, " Dedi Ali

Küçücük dünyalarında ne de büyük şeydi altın. Ne de ulaşılmaz bir nimetti.

 

"Vay be, " Dedi Cihan "acaba ben senin düğününde ne takarım. " Genelde düğünlerde 20 tl ve 50 tl takılırdı. En zenginleri ise 100 ve ya 200 tl

 

Altın çok lükse kaçıyordu.

 

"Oğlum olduğunda ona çok büyük bir sünnet düğünü yapacağım. " Dedi Ali kendinden emin bir şekilde

 

"Aynı seninki gibi olacak, " Dedi Cihanın çok büyük bir sünnet düğünü olmuştu. "Sen oğluma takarsın altını, " Dedi.

 

Cihanın sünnet düğününde Alide vardı. Bir kenardan izlemişti. İmrenmişti. Sünnet düğünü olmasını çok istiyordu. Ama yurttaki hiç bir çocuğa yapılmazdı. Hem yapılsa ne olacaktı. Yetimdi. Kim katılırdı ki

 

Cihanı kıskanmıştı. Ama hiç bir zaman bunu dillendirmemişti. Hiç. Bir zaman kötü bir niyeti olmamıştı.

 

Cihan benim yerimde olsun dememişti. Cihan onun her şeyiydi çünkü. Tek arkadaşı, tek sırdaşı, anne ve babası yoktu ama Cihanı vardı. Bir an bilr yanlız bırakmıyordu Ali'yi Ali o oldukça unutuyordu yaşadıklarını

 

Cihan ile o kadar çok eğlenip gülüyorlardı ki bir araba dolusu cesetle geçirdiği günleri unutuyordu. Kanın kokusunu, babasının soğuk tenini unutuyordu. Oysa her zaman elleri soğuktu.

 

Babasının cesedinin hissi ellerindeydi hep o soğukluk onu terk etmiyordu.

 

Silah sesleri kulaklarındaydı hep

 

"Ben büyüyünce çok iyi bir kadınla evleneceğim. Ne terörist olacak ne de nankör, " Dedi

 

"Çocuklarıma da çok iyi bakacağım. Sünnet düğünü yapacağım. "

 

"Cihan,"

"Uyandın mı Liyan? " Diyerek Arkasını döndü Cihan.

 

Liyan Cihanı görünce, "iyi misin? " Deme ihtiyacı duymuştu.

 

"İyiyim." Dedi Cihan toparlanmaya çalışarak gün aydınlanmıştı yavaştan

Geceyle gitmek olmaz diye bir kenara çekmişlerdi arabayı

Sinan uyurken Cihan dışarıyı izliyordu.

 

"Dışarı çıkalım mı hava al istersen. " Dedi Liyan Cihan ağlamıyordu ama yüzü kızarmıştı. Nefes alış verişleri kesikti.

 

Liyan arabadan inerek ön kapıyı açtı.

Cihan arabadan çıkarak arkadaki ceketini alarak Liyanın omuzlarına bıraktı.

 

Liyan Cihanın elini tutarak, "yürüyelim mi oturalım mı? " Diye sordu.

 

Liyan omuz silkti, "kendini nasıl iyi hissedeceksen, "

 

Cihan gülümseyerek Liyana sarıldı. "İyiyim ben, " Diyerek saçlarının üzerini öptü.

 

"Gel hadi senin karnın acıkmıştır açık bir yer bulalım. " Demişti Liyandan ayrılarak

 

Bu sefer Cihanın elini tutarak kaldırıma çıktılar, kaldırımda yürürlerken karşılardından güneş turunculuğunu belli etmiş yavaş yavaş doğuyordu.

 

"Yüzük çok tuhaf hissettiriyor, " Dedi Cihan, "alışık değilim yüzük takmaya,"

 

"Yüzük takmayacağım demeye getiriyorsun sanırım. " Dediğinde Cihan gülerek Liyana döndü.

 

"Diğer sevgililerim anlamasın diye uğraşırken sen anlatın tüh, " Dediğinde Liyan Cihana bakmış ardından önüne dönmüştü.

 

"Benimkide özellikle evli fantezisi sevdiği için sorun olmuyor yüzük, " Dediğinde Cihan durmuştu.

 

"Ne? " Diyerek kaşlarını çattı. Liyandan böyle bir şey duymayı beklemiyordu.

 

"Liyan ne diyorsun sen! " Dedi ardından "fantezi falan nereden öğreniyorsun sen böyle şeyleri, "

Sonra başını iki yana salladı, "tövbe tövbe, "

 

Liyan omuz silkti. "Ne olmuş? "

 

"Ne demek ne olmuş ne dediğinin farkında mısın sen? "

 

"Sende dedin aynısını, "

 

"Benimki şakaydı. "

 

"Benimki şaka değil mi? " Dediğinde Cihanın sağ gözü seyirdi. "Ne oldu sana ya, " Dedi

 

Ardından, "ben sinirlen diye söyledim. " Dedi Cihan

 

Liyan'da beklemeden, "bende ağlaman için söylememiştim ama..." Demişti.

 

"Ne fenasın sen, " Dedi Cihan gözlerini kısarak liyan'da omuz silkti.

"Seni aratmıyorum ya, " Diyerek yürümeye devam etti.

 

"Bak bak bak, " Dedi Cihan kurnaz bir sesle "yüzüğü takınca nasılda gösterdin gerçek yüzünü, " Dediğinde Liyan durarak arkasını döndü.

 

"Hiçte bile, nazlanma sırası sende diye normal davranıyorum sadece, "

 

"Niye nazlanacakmışım canım. Senin eline su dökülür mü? " Diyerek Liyanın yanına yürüyerek omzuna kolunu attı.

 

"Fantezi falan duymayacağım bir daha, " Dediğinde

Liyan 'tamam daddy' demek istese de dudaklarını birbirine bastırdı.

 

"Pehlivanlar varmış mıdır? " Dedi Liyan

 

Dün Selinede sormuştu. Cihan ile Annesinin neden kavga ettiğini Selin ise sadece abisinin, 'senin bir bildiğin var ise benimde bir sevdiğim var yerini bil, ' dediğini duymuş

 

Liyan çok merak etsede soramıyordı.

Geçiştireceğini biliyordu.

 

"Cihan, nişan ne zaman olacak, "

 

"Bir ay sonra falan yaparız. "

 

"Ben düğün olsun istiyorum. Nişan istemiyorum. "

 

"Düğünde olacak, " Dedi Cihan Liyanı göğsüne bastırarak "en güzelinden düğün de yapacağız. "

 

"Ben gelinliği kabarık alacağım prenses gibi taçta takacağım. " Dediğinde Cihan gülerek, "bende Liyan ne zaman gelecek diyordum. " Dedi

 

"Gıcık! " Dedi Liyan

 

Cihan ise, "sözlümm." Diyerek karşılık verdi.

 

Daha sonra, "nişanlım." Dedi Liyana daha sıkı sarılarak Liyan, "Cihanı geri ver. " Dediğinde Liyanın burnunu sıktı Cihan.

 

"Derin çok çirkin olmuştu değil mi? " Dedi Liyan Cihana bakarak "sanki kendi sözü neden öyle uzun elbise giydi ki, "

 

"O kadar uzun değildi diye hatırlı-"

 

"Cihan! " Dedi Liyan bağırarak

 

"Sen onun eteğininin boyuna mı baktın birde bizim sözümüzde? "

 

"Sen beni mi denedin! " Dedi Cihan Liyan ise çenesini kaldırdı. "Bunca zaman güvenerek hata yapmışım aldığın nefeste dahi seni deneyeceğim. " Dedi.

 

"Birde kısaydı elbisesi diyor. " Diyerek söylenmeye devam etti Liyan

 

Cihanda Derinin yırtmacının olduğunu söyleyip daha da sinir etsem mi diye düşünüyordu.

 

Liyan gelen araba sesiyle arkasına döndüğünde az ilerdikeri markete gelen ekmeklerke dudağını yalayarak ıslattı.

 

"Cihan, " Dedi ekmek kamyonunu gösterek "ekmek alalım mı? "

 

"Gel alalım. " Diyerek elini uzattı Cihan. Liyan uzattığı elini tutarak Cihan önde Liyan arkada yeni açılan markete girdiler. Cihan, "simit yer misin? " Dediğinde Liyan, olur, " Dedi.

 

Yeni indirilen kasadan iki ekmek altı tanede simit aldı. Marketin kapı önüne koyulmayı bekleyen Domatesleri görünce adamdan poşet isteyerek domates ve biber aldı.

 

"Liyan peynir alsana, " Dediğinde Liyan peynir almaya gitti. Cihanda siyah zeytin aldı. Daha sonra içeceklerin olduğu kısma giderek

Kola ve meyve suyu aldı.

 

Kasaya gittiğinde adamdan gazete ve karton bardak istemişti.

 

Liyan da elinde krem ve kaşar peynir ile gelince çatal ve plastik tabakta istemişti.

 

Cihan ve Liyan el ele Marketten çıktılar. "Dayımda bizi kahvaltıya bekliyor, "

 

"Orada da yeriz. " Cihan telefonunu çıkararak önce komdan en yakındaki parka bakmış daha sonra Sinanı arayarak parkın konumunu ona göndermişti gelmesi için.

 

Liyan kolunu Cihanın kulağına doğru uzatmış bileziklerini sallamıştı.

Çıkan seslerle, "bu ses çok gıcık, " Demişti.

 

"Ama ben artık gelinim. O yüzden hep bileğimde olacak, "

 

"Daha alırız. " Dedi Cihan Liyanı kendine çekerek, "bir dahaki ay değil ondan sonraki ay ödenecek bir borç kalmıyor. O zaman alırız. Nişanda ve düğünde de alırız. "

 

Liyan başını kaldırarak Cihana baktı. "Ne borcu var ki? "

 

"Evin bir yıllık kirası emlakçısı ev eşyaları falan. Halledilebilecek kadar."

 

"Maaş kartını al istiyorsan. "

 

"Hayır canım. O kadar da değil, öderim ben o senin. "

 

"Kiralardan bana atarsın eğer istersen, maaşın çok fazlaben bitiremem zaten. "

 

"Benim maaş kartım karımda kalacak! " Dedi şakayla kızarak "eskiden aSelin için çalışırdım. Şimdi senin. "

 

"Senin için çalışıyorken maaşı benim almam komik olurdu. "

 

Liyan bu söylediklerine utanarak "Cihan yaa, " Dedi

 

"Söyle nazlı yarim. " Dediğinde Liyan omuz silkti.

 

"Parka geldik, " Diyerek cihandan uzaklaşarak parka doğru koştu.

Daha doğrusu Cihandan kaçtı.

 

Cihanda Liyanın arkasından parka girerek en yakınındaki piknik masasına poşetleri koydu. Liyanda Cihana doğru gelerek, "salıncakta sallansak mı? " Dedi

 

"Sinan gelsin. " Dedi Cihanda poşetten gazete çıkararak masaya serdi. Cebinden çıkardığı çakı ile domatesleri ve biberleri keserek tabağa koydu.

 

Peyniride doğrarken Liyanda masaya başını koymuş Cihanı izliyordu. Cihan doğradığı peyniri Litanın dudaklarına uzattı. Liyan önce peynire bakmış ardından dudaklarını aralayarak peyniri dudaklarının arasına aldı.

 

"Ne zamana kadar ben hazırlayacağım kahvaltıları. "

 

Liyan gülerek, "Cihancım." Dedi nazlı nazlı "biz modern ve elit bir aileyiz erkek iş yapmaz demeyiz değil mi? "

 

"Enayi gibi her işi yaptırırız da demeyiz bence, " Dedi Cihan göz kırparak

 

"Allah'tan iki domates doğradın sende, " Dedi

Liyan ikinci peyniri alarak oturduğu yerden kalkarak salıncak sallanmak için salıncaklara gitti.

 

Salıncağa oturduğunda arkasından gelen Cihanı bekledi. Cihan geldiğinde Liyan'ın arkasına geçmiş ve sallamaya başlamıştı.

 

Sinanda geldiğinde kurulu olan masayı görünce ıslık çalmıştı. Her an kola içebilecek bir bünyeye ve iştaha sahip olduğu için kolayı gördüğüne oldukça sevinmişti. Sinan masaya giderken Cihanda Liyanın salıncaktan inmesinde yardımcı oldu.

 

"Cihan, "

"Efendim."

"Dün Alinin seslerini duydum. Bağırırken, "

"Önemli bir şey olmadığına eminim. " Diyerek geçiştirmeye çalıştı Cihan.

 

Liyan ısrarcı bir tavırla, "ara istersen." Dedi dün gece kışladan yükselen çığlıkları duymamak imkansızdı.

 

"Ali sadece çocukça davranıyor Liyan."

 

"Ali de benim gibi onunla küstün diye çok üzgün. Benim hayatımda da tek sen varsın onun hayatında da tek sen varsın. Onun ne hissetiğini anlıyorum bu yüzden. "

 

"Liyan bunu konuşmanın sırası değil, alide düşüneceğim en son kişi, " Diyerek arkasını döndüğünde

 

Liyan, "sizin bildiklerinizi bende biliyorum. " Dedi "Alinin ne yaşadığını bende biliyorum Cihan. "

Bölüm : 09.11.2024 03:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...