49. Bölüm

48. Bölüm (Final)

Solita
llsolita

kitapta değinmediğim bir çok şey var böyle final olması inanın içime sinmiyor ama yazacak takatim yok

tekrar o psikolojiye giremem ki kitap devam edecekken hem sınav stresi hem de uğradığım linçler yüzünden her şeyi oldu bittiye getirmiştim. Yılbaşından sonra kitabı tekrar yazmaya başlayacağım ve bu sefer hak ettiğimiz gibi bir final olacak

Bu son değişmesede devamı gelecek o zaman ama şimdilik yazmayı düşünmüyorum

oturup tane tane planlamam lazım gidişatı.

sizde bu sefer hangi olayları okumak istediğinizi yazabilirsiniz 🎀

 

 

Cihan gideli üç hafta olmuştu.

Ve ilk defa dün haber gelmişti, Cihana ulaşamadıklarına dair

 

Ne kadar şırnak a gitmek istesem de Sinan engel olmuş izin vermemişti.

 

O yüzden gecenin on ikisinden evden çıkmıştım. Dünden beri yerimde duramıyor türlü senaryolar kuruyordum zihnimde

Hepsinin sonunda aynıydı.

 

Cihanın cüzdanımı aldığımız ilk gün cüzdanıma koyduğu para ile taksiye binmiştim. Verdiği kart ile uçak bileti almıştım.

 

Koskoca şehir bir bana dar geliyor nefes aldırmıyordu. Cihan dan uzak kaldıkça içim ağrıyordu.

 

Titreyen telefonum ile bakışlarımı yandaki koltuğa koyduğum telefona çevirdim. Babamın numarasını görünce dudaklarımda buruk bir tebbesüm oluşmuştu. Numaramı Serdar dan almışlardı yaklaşık beş gündür arıyorlardı. Sebebi ise Emre'nin ölmesi idi...

 

Serdar arayıp Emre'nin öldüğünü söylediğinde hiç bir tepki vermemiştim. 'Gelecek misin? ' dediğinde ise hayatımda ilk defa kendimden emin bir şekilde, 'gelirsem Cihan bana gözleri değdi diye diğerlerini de öldürür. ' demiştim.

 

Babamda beni arıyordu. Nefretini kusmak için, zehrini akıtmak için telefonumu uçak moduna aldım.

 

Halam ve yengemler korkudan beni arayamıyordu. Babam ise onu dövmelerin e izin vermediği m için arayabiliyordu.

 

Engellemek içimden gelmiyordu çünkü beni araması hoşuma gidiyordu. Bana ulaşmaya çalışması,

 

Akan göz yaşımı sildim. Ve saate baktım. Uçağın kalkmasına yarım saat kalmıştı.

 

Cihanı çok özlüyordum. İçimde acısı ev sahipliği yapıyordu. Hiç geçmeyecek gibiydi.

 

Dokuz kişi olarak gittikleri yerde nasıl bir Cihan kaybolurdu. Nasıl tek Cihanı kaybederlerdi. Neden Cihandı

 

"Söz dinlemeyeceğini tahmin etmeliydim. " Gelen ses ile irkilerek başımı kaldırdım. Sinanı görünce

"Gelmeyeceğim." Diyerek önğme döndüm. Elimdekş peçete ile burnumu sildim.

 

"Gel diyen yok zaten, " Diyerek sırt çantasını önüme bırakatak yanıma oturdu.

 

Parmağımdaki yüzüğümle oynarken, "Neyle gitmeyi planlıyordun? " Dedi

 

"Serdarı arayacaktım beni alması için," Dedim kısık bir sesle

 

Telefonumu elime alıp whatsapp a girdim. Cihanın profiline girerek peofil fotoğrafına bakarken gözümden bir damla yaş daha düştü.

 

"Baksana profiline ne koymuş, " Diyerek burnumu çektim ve kolumla gözümün altını sildim.

 

Profilinden çıkrarak bana attığı fotoğraflara girdim. Söz günümğze ait fotoğraflara bakarken bir yandanda ağlamaya devam ediyordum.

 

"Sinan Cihan olmadan ben ne yaparım. "

 

"Şşş getirme öyle şeyler aklına olmayacak öyle bir şey. "

 

"Olmaz değil mi? "

 

"Olmaz."

 

"Akifin ölümü geliyor aklıma, Cihanda onun gibi esir düşerse ve öldürülürse, " Dediğimde Sinan kaşlarını çattı

 

"Cihan sana öyle mi söyledi, " Dediğinde

 

"Anlamadım." Dedim ağır ağır, "asıl olan şey nedir? "

 

"Akif kendini vurdu." Dediğinde hayrete düşmüştüm. "Ama neden? "

 

"İşkenceye maruz kalacaktı. Ordan kurtuluş yok, aramızds kalsın Liyan. Ama olan şey bu Cihan yanında sen varken baskın yese önü kesilse önce seni sonra kendini vurur. " Dediğinde tepki veremeden öylece kaldım.

 

"Cihan bana bunu söylemedi. "

 

"O yüzden aramızda kalsın. "

 

🎋🎋🎋

 

kışlaya geldiğimzde Serdar beni karakola götürmüş ne ladar, istemediğimi söylesem de bana yemek almak için gitmişti. Sinsn ise Cihandan bir haber olup olmadığını sormak için albayın yanına gitmişti.

 

Karakolda daha önce kahvaltı yaptığımız odada oturuyordum.

Her bir köşesi Cihanı andırıyordu. Ve benim içimden sadece ağlamak geçiyordu.

 

Babamdan gelen bir çağrı daha odada yankılanırken telefonumu sessize aldım. Whatsapp a girerek Sinan'a

 

'Var mı bir haber? ' yazarak gönderdim. Serkandan gelen mesaja gözüm kaydığında mesajın üzerine tıkladım.

 

Serkan

Liyan. Emre'nin öleli dört gün olmadan Cem yediği sakızdan zehirlendi. Sakız diyorum liyan kim sakızdan zehirlenir. Evimize kadar sokmuş Cihan, konuş onunla Liyan uyar... O sakızı baban yeseydi ya da ben ne olurdu düşünebiliyor musun? Kenan yoğun bakımdan çıktı uyku uyuyamıyor. Göüzünü kapattığı an sıçrayarak uyanıyor, vücunu oynatamıyor konuşamıtor bile sadece gözlerini kırpabiliyor.

 

Okuduğum mesaj ile hiç bir şey hissetmemiştim. Umrumda değildi. Birer yabancıydı hepsi kim ölmüş kim yaralanmış umrumda değildi. Tek evim tek ailem şuan yoktu ve geri kalan kimse umrumda değildi.

 

Siz

Cem için endişelenme Cihan süründürmeden öldürmez, Emre için yapabileceğim bir Şey yok toprağı bol olsun... Babama söyle lütfen beni arayıp durmasın. Cihana da sözüm bir yere kadar geçiyor.

 

Telefonu geri bırakarak duvardaki saati izledim bir süre aklımda ilk öpüştüğümüz an canlanınca gülümsemeden edemedim.

Silahı uçurumdan atmam...

Mağrada benimle konuşması naif ses tonu...

 

Ölme Cihan, dön bana geri...

 

İçeri giren Serda ile bakışlarım ona döndü. "Gel Liyan, " Diyerek masaya çağırdı. Ayağı kalkarak masaya gittim. Kendime çektiğim sandalyeye oturarak tepsideki yemeği görmezden gelerek bir dilim ekmek aldım.

 

"Yemekten de ye, "

"Midem almıyor. " Dedim sadece ve ekmekten bir ısırık aldım. Serdar ile karşılıklı otururken ne o konuşuyordu ne de ben sessizliği sonlandırmak ve içimde tuttuğum şeyi Serdar ile paylaşarak

 

"Hamile olabilirim. " Dedim. Bakışları hızla bana döndü, "sen ciddi misin? "

Başımı iki yana salladım.

 

"Bilmiyorum. Sadece bir ihtimal, "

 

"Nasıl... Yani nasıl tahmin ettin, "

 

"Emin değilim Serdar, hiç bir şey yiyemiyorum midem çok bulanıyor başım dönüyor, gözüm karardı bundan Önce iki kez düştüm. Bayılmadım ama sadece bir ihtimal, "

 

"Cihan... Cihan çok mutlu olacak, " Dedi şaşkınlığı her halinden belliydi.

 

"Emin değilim Serdar sadece bir ihtimal,"

 

"İhtimali bile güzel. " Dediğinde kapı açıldı. İçeri giren Sinan doğrudan Serdara bakıyordu. "Ali istifasını vermiş gidiyormuş, " Dedi donuk bir şekilde

 

Sinan, "albay sonunda izin verdi. Görüşecekler, " Dediğinde ne olduğunu anlayamamıştım.

 

"Akşam üzeri yola çıkacakmış. " Serdar az önce benim hamile olma ihtimalimden daha çok sevindi sbu habere yüz ifadesi öylesine derin ve samimi bir mutlulukla kaplanmıştı ki görmemek imkansızdı.

 

"Peki Cihan? Ondan bir haber var mı?"

 

"Telsizinden sesler geliyor ama net değil düzeltmete çalışıyorlar az kaldı ona da ulaşacağız. " Dediğinde bu sefer benimde yüzüm gülmüştü.

 

Serdar bana bakarak Sinanı işaret etti, "Sinan Liyan-" Diyerek bana bakmayı sürdürürken izin istediğini anlayarak başımı ağırca olumlu anşamda salladım.

 

"Liyan hamile... Yani belli değil ama hamile olabilir. " Dediğinde Sinanında sevinmesini bekledim. Serdarın yüzüne konan mutluluktan arasamda söylediği ilk şey "Cihan ister mi? " Olmuştu.

 

"Emin misin? " Diye bana sorduğunda başımı iki yana salladım.

 

"Başım dönüyordu kaç gün-"

 

"Test yaptın mı? " Başımı yine iki yana salladım. "Liyan hevesini kırmak istemem ama kaç gündür stres altındasın, yemek yemiyorsun. Hamile olduğunu düşünmüyorum ama snein için test alıp gelebilirim. "

 

"Derine söyleriz. " Dedi Serdar da

"Hatta şimdi ben derini almaya gideyim iki kız oturur konuşursunuz senin içinde değişiklik olur. " Başımı olumlu anlamda salladım. Olabilirdi aslında Derin bana iyi gelebilirdi.

 

Ufak bir mırıldanma ile "tamam." Dedim.

 

Serdar vakit kaybetmeden ayağı kalkarak, "geliyorum hemen. " Diyerek gitti. Sinan ise "ye yemeğini karnında bebek varsa yazık ona aç kalıyor. " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

 

Ekmekten bir dilim daha alarak ısırdım.

 

"Tek çizgi Liyan, " Diyen Derin ile omzlarım düşmüştü. "İkinci test peki? " Diye sordum. Derin testlerin yanılma ihtimali ile fazladan almıştı.

 

Bende iki tanesini kullanmıştım. Belki biri değişik çıkar diye

 

"Daha belli değil o bekle, " Dediğinde nefesimi tuttum.

 

"Testler bozuksa? "

 

"En kalitelisinden aldım. Kadın hatalı çıkmaz dedi. "

 

"Cihandan var mı bir haber diye Serdara sorar mısın? Ben sorsam söylemezler. "

 

"Tamam tamam, Sorarım ben. "

 

Sehbaya koyduğumuz testte öne uzanarak baktım. "Çıkmış sanırım sonucu, " Diyerek elime aldığımda gördüğüm tek çizgi ile yutkundum.

 

"Ya ikiside yanlış ise? "

 

"Ya doğru ise... " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

" İstemiyordum zaten bebek Cihan gelsin yeter. "

 

"Üzüldün ama? "

 

"Sadece teste emin olamadım. "

 

"Bana da yapalım mı? Bana tek çizgi çıkarsa testler doğru demekttir."

 

"Önemi yok derin. " Desemde çantasından döktüğü testlerden birini aldı. "Yapıp geliyorum hemen. " Dediğinde dış kapının sesi ile testleri derinin çantasına doldurduk Derinde testini cebine koyarak odanın kapısını açtı. İçeri Sinan girdiğinde Derinde lavaboya gitmek için çıkmıştı.

 

Sinan içeri girerek Liyana baktı. "Sonuç çıktı mı? "

"Hamile değilim. "

 

"Tamam o zaman otur. " Dediğinde gözlerim istemsizde doldu. "Bir şey mi oldu? " Dedim "Sinan Cihana bir şey mi oldu? "

 

"Otur anlatacağım korkma, " Dedi sakin bir şekilde

 

"Serdar da gelsin. Bekle biraz, " Diyerek sürahiden su kattı. "Sinsn korktuma beni ne olur söyle, " Derken göz yaşlarım ard arda akıyordu.

 

"Liyan hayır yok öyle bir şey bana bak! " Diyerek ona bakmamı sağladı.

Elindeki suyu dudaklaejma doğru uzattı. Elinden bardağı alarak bir iki yudumu titrerek ellerimle içtim.

 

"Cihan iyi mi bunu söyle sadece, "

 

"Liyan Cihana bir şey olsa ben burada böyle sakin kalabilir miyim? " Dedi ama o da iyi değildi. Göz bebekleri titriyordu. "Serdarı neden bekliyoruz? Ne söyleyeceksin? " Dedim ardı ardına aklıma Cihanın Akifin annesine verdiği üniforma geliyordu. Başımı iki yana salladım. "Ne oldu, " Dudaklarımın arasından bir hıçkırık yükseldi. "Cihana ne oldu? " Diye bağrıdım sesimin çıktığınca

 

"Liyan olmadı bir şey beni neden dinlemiyorsun? "

 

"Olmuş işte... " Dedim sesimi yükselterek "ne oldu Cihana, arkadaşı değil misiniz siz neden gitmiyorsunuz yanına nasıl arkadaşsınız siz. "

 

Serdarı kapıda gördüğümde hızla ayağı kalktım. "Serdar ne oldu Cihana? " Dediğimde Serdar Sinana baktı. "Nedne söyledin. " Diyerek yükseldiğinde dudaklarımın arasından, "ne, " Diye bir nida döküldü.

 

"Neyi söyledi... ne oldu serdar. "

 

Sinan, "Kendi anladı. " Dediğinde gözlerimin karardığını hissetttim.

Serdarın elinde gördüğüm ilaç Şişesi ve şırınga ile "nerede Cihan, " Dedim fısıltıyla

 

"Cihandan bri haber alamadık ama yaşadığına eminiz. " Dedi Serdar yanıma gelerek elindekileri gösterdi. "Biraz rahat uyuman için sakinleştirici, " Diyerek açıkladı.

 

"Cihanın telsizi terörün-"

 

"Serdar." Diyen Derin gözleri dolu dolu Serdara bakarken ona bakacak halim yoktu. Başımı kaldıramıyordum ağrıdan. "Serdar ben tiktok izliyordum. " Dediğini duydum nefes nefese başımı geriye iterek koltuğun başına yasladığkmda Derin telefonu gösteriyordu Serdara

 

"Derin ne oldu biri mi yazdı. Kim ne dedi! " Diyerek Derine doğru yürüdüğünde dişlerimi birbirine bastırdım. Cihanda hep sorardı. Biri bir Şey mi yaptı diye

 

Yirmi bir yıldır yetimdim. Babam vardı ama yetimdim. Ben o koca evde kimsesiz sürekli. ezilen aşağılanan kızdım. İstenmeyen kızdım ama ilk defa böylesine yetim hissediyordum kendimi

 

Bir tek Cihanın yokluğunda hissetmiştim. Kimsesizliği ama ben yirmi bir yıldır yanlızdım.

 

"Serdar tiktok izliyordum ben. " Dedi Derin gözünden akan yaşlarla "bu testte iki tane çizgi çıktı. Serdar yenisini al, bozuktur bu değil mi? " Diyerek elindeki testi Serdara verdiğinde Serdar boş eli ile testi tuttu.

 

"Serdar ben beklemiyordum bir yanlışlık vardır belki o öyle duruyordu lavabonun üstünde, "

Derken Serdar elindeki şırınga ve ilacı düşürmüştü benimde başım yana doğru kayarak düştüğünde gözlerimin önündeki karartı giderek artmış duyduğum sonra sözler.

 

Sinanın, " Liyan! " Demesi

Serdarında "hamilesin mi demek, " Dediği olmuştu.

 

Yazarın Anlatımı

 

Liyan gözlerini açtığında aklına gelen ilk şey Cihan olduğuydu.

 

Yerinde kalkmakta biraz güçlük çekse de yerinden kalktı etrafına bakarak olduğu yeri anlamaya çalışsada bayıldığı yer olduğunu anlamak pekte zor olmamıştı.

 

Hızla ayağı kalkarak dışarı çıkmak için kapıya doğru koşar adım yürüdü.

Odadan çıkıp koridoru aştı. Bahçeye çıktığında etrafına bakındı. Bahçede bir araba bekliyordu sadece

 

Nefesini kontrol etmeye çalıştı kısa bir süre daha sonra az ilerisindeki askerin yanına doğru gitti.

 

Asker, Liyanı gördüğünde ona doğru bedenini döndürerek "Liyan hanım? " Demişti.

 

Liyan adını bilmesine şaşırsada pekte üstünde durmadı. "Cihandan bir haber var mı? " Diye sordu. Daha sonra

 

Asker kararsız bir ifade ile Liyana bakarken Liyan, "telsizin teröristlerde olduğunu biliyorum. Cihandna bir haber var mı onu soruyorum. " Dedi kararlı bir sesle

 

"Sinanları bulsam onlar anlatır zaten bana... " Diyerek etrafına bakındı çaresizce

 

"Bu araba ne hem... Cihanı bulmaya mı gidiyorsunuz. " Dedi hevesle

 

Asker ise derin bir nefes vererek, "yok." Dedi "Ali yüzbaşım gidiyor. İstifasını verdi o yüzden. Cihan üsteğmenim ise yeni gelen yüzbaşının kararı ile çıkılacak aranmaya gidilen bölge tehlikeli başta bir yüzbaşının olması gerek Ali yüzbaşım keskin nişancıdır bir yandan da, "

 

Araştırmadım bilmiyorum. Böyle bir Şeyin varlığını kendim uyduruyorum gerçek kurum kuruluş ile alakası yoktur. 🤍

 

"Cihanı bulmaya gitmeyecekler mi? " Dedi ne hissedeceğini bilemeyerek ama çok şey hissederek

Öfke...

Korku...

Özlem...

 

"Yeni gelecek olanın keyfine bağlı Cihanın hayatı..." Dedi alaya alarak

 

"Yaşadığından eminiz Cihan Üs-" Liyan başını iki yana sallayarak reddetti. "Ben emin değilim! " Diye bağırdı.

 

"Ben yaşadığını hissetmiyorum. Kimsenin keyfini bekleyemem ben! "

 

Diyerek Arabaya baktı.

 

"Asıl istenilen kişi Ali... " Sinanın sesi zihninde yankılanırken gözlerini kıstı.

 

'Albay Ali'ye istifasını yazdıracak... Terör Aliyi istiyor... Yüzbaşı gerekli... '

 

'Alinin haberi yok. '

 

Zihnindeki sesler ile başını iki ynaa salladı. "Ali nerede? " Diye sorarken kapıdan çıkan Ali ile bakışı oraya kaydı. Ali dalgın ve hızlı adımlarla arabaya yaklaşırken Liyan zihnindeki sesleri susturmaya çalışıyordu.

 

'Yüzbaşı gerek Cihanı aramaya çıkabilmek için...'

 

'Yüzbaşı Ali... '

 

Bağırmak koşmak istiyordu ama dizlerinin bağı çözülmüş gibiydi. Dili düğümlenmiş gibiydi çığlık atmak istiyor Aliyi durdurmak istiyor ama cümleler boğazında takılıyordu.

 

Ali arabaya bindiğinde Liyan başını iki yana salladı. Durdurmalıydı.

 

Etrafına bakındığın da kerim ve Sinan'ın yüzlerindeki tebessüme şahit oldu. Cihan iyi miydi sağ mıydı her ihtimal Liyanı kahreder iken Sinan ve kerim'in yüzlerindeki tebbesüm ciğerini deliyordu.

 

Araba hareket ettiğinde Liyan kendinden beklenmeyen bir kuvvetle, "Ali! " Diye bağırdı.

 

'Aliye haber vermeyeceğiz, Alinin haberi yok. '

 

"Ali! " Diye tekrar bağırarak arabaya doğru koştu. Karakolun bahçesinden çıkan Araba durduğunda Liyan nefes nefese koşmaya devam etti.

 

"Ali! " Dedi bir kez daha sesinin yettiğince, "Ali gitme dur! " Diyerek tekrar koşmaya yeltendi. Ali arabadsn inerek Liyana doğru yürüdü. "Liyan! " Dedi şaşkınlıkla

 

"Liyan senin burada ne işin var, " Dediğinde Liyan elinin tersi ile göz yaşlarını sildi.

 

"Ali verme istifanı, gitme. " Dediğinde Ali ne diyeceğini şaşırdı. Liyanı anlamıyordu. "Cihanı kurtarmaya git ali, "

 

"Cihan nerede? " Dedi Ali korkuyla kafasını kaldırarak Sinan ve kerime baktı.

 

Aralarında mesafeler vardı. Kocaman bir bahçe uzunca bir yol...

 

Ali tekrar Liyana döndü, "Nerede Cihan nerede? " Dedi öfkeyle Cihan'a bir şey olma ihtimali Ali'nin yüreğini burkmuştu.

 

"Twlsizi terörün elinde Cihan nerde bilmiyoruz belki o da, " Diyerek sustu.

 

"Ali senin yüzünden gitti. Kamera koymuşsun kulübeye o terörün ya da ablanın mı kardeşin mi kimse eline geçmiş seni istiyorlardı. Cihan gitti seni korumak için şimdi sen git. Cihanı getir bana, " Dedi

 

"Ablan ve kardeşini Cihandan uzak tut. " Dedi hiç Acımadan haftalar öncede söylemişti bunu Liyan bencildi. Kendini düşünürdü. Alinin ne kadar küçük düştüğü, utandığı ve de üzüldüğünü umursamadı.

 

"Senin terörist kardeşlerin ile Cihan uğraşamaz anlıyor musun? Senin arkanı Cihan toplayamaz sahip çık ailene! " Dedi.

 

Ama Alide onları arıyordu zaten.

Ablasını kardeşini terörün elindeki kardeşlerini ama bağrına basmak için değildi. Öldürmek içindi. Elleri ile öldürmek

 

"Ali Cihanı kurtar lütfen, yeni yüzbaşıyı bekleyecekler Cihanı aramaya çıkmak için, " Dediğinde Ali hiç düşünmeden Liyanın ellerini tuttu.

 

"Merak etme, " Dedi "ben hayatta olduğum sürece Cihanın burnu bile kanamaz. İzin vermem! " Dediğinde

Liyan gözlerini kapattı. Düşen bir kaç. Damlanın ardından gözlerini açtı.

 

"Snein suçun Ali, " Dedi tek isteği içinin soğumasıydı. "İstifanı geri al ve git. Sen öl gerekirse ama Cihanı getir bana Ali, "

 

"Kaybedecek bir kardeşim kalmıştı Liyan. Bir Cihanım kalmıştı. Kaybedecek kimsem yok kardeşimi alıp sana getireceğim. " Diyerek arkasını döndü. Hızlı adımlarla kışlaya doğru ilerledi.

 

Liyan başını iki yana sallayarak toparlanmaya çalıştı.

Sinan, ise Alinin geri döndüğünü görünce yanına gitmek istemiş Ali sert bir küfür ile onu durdurmuştu. Sinan ne olduğunu anlamaya çalışırken Ali çoktan Albayın odasına ulaşmıştı. Masadan istifasını alarak hiç düşünmeden yırttı.

 

Ardından başını kaldırdı. Omuzlarını doğrulttu.

Kerim ne olduğuna bakmak için odaya girdiğinde Ali gözlerini kıstı, Cihandan yadigardı. Cihandan kaptığı bir alışkanlıktı. "Timi topla teğmen! " Dedi aksini istemeyen bir sesle

 

"Gidiyoruz."

 

Sinan ve Kerim ne kadar ısrar etaede Ali geri dönmemişti. Timi toparlamış kendi hazırlanmıtşı. Sinan Albay'a haber vermek istemiş fakat ulaşamamıştı. Sinan emir gereği Aliye açık açık söyleyemesede gitmemesi için adeta yalvarmıştı. Onu vazgeçiremeyeceğini anlayınca Şirine göreve çıktıklarına dair bir mesaj atmış ve hep birlikte yola çıkmışlardı.

 

Ali, kordinatları yüksek makamlardan istemişti. Telsizin sinyalini aldıkları yer tespit edilince helikoptere binmişlerdi.

 

Liyan avluda oturmuş hava alırken yanına Derin geldi. Gözleri ağlamaktan kızarmış hâlâ yaşadığı şokun etkisindeydi.

 

"Liyan, " Dedi masum bir sesle

 

"Liyan ben Serdar ile severek birlikte olmadım. " Dedi direkt

 

Liyan gelen bu ani itiraf ile Derine bakakaldı. "Neden? "

 

"Doktor. Ona gıcıktım kendimi başkası ile göstermek istedim. " Dedi gözlerinden telrar yaşlar süzülürken

 

"Ben Serdarı seviyorum ama şimdi, gerçekten baba olacağı için çok mutlu benimle birlikte ağladı. " Dedi vicdan azabı çekerek "bana ambulansın numarasını bile kağıda yazıp verdi. Ağrım olursa gideyim diye Doktoru aradı. "

 

"Ben nasıl derim Serdara bunu bilmek hakkı ama üzmek istemiyorum onu, "

Liyan duyduklarını umursamıyordu. Aklı Cihandaydı. Derinin siktiri boktan işleri ile uğraşamazdı.

 

"Kötü olmuş, " Diye mırıldandı.

"Ben Serdarı hak edecek ne yaptım. " Dediğinde Liyanda aynı soruyu kendisine sordu. Cihanı hak edecek ne yaptığını bilmiyordu. Ama nasıl kaybettiğini görecekti belkide.

 

Aklına gelen ihtimaller ile başını iki yana salladı.

 

"Hayırlı olsun bebeğin. " Dedi Derini tebrik etmediği aklına gelince

 

Kışlaya giren araba acı bir fren ile durdu. Arabadan inen Albay yüzünde ki öfke ile yerde oturan Liyan ve Derinin yanına doğru yürüdü.

 

"Liyan." Dedi Sakin olmaya çalışarak

"Liyan en yaptın sen? " Dedi hiddetle

 

Derin sinirle konuşan Albay ile ayağı kalktı. "Buyurun." Dedi ağlamaya son vermek için çabalayarak

 

"Aliye söylemek ne demek Liyan! " Dedi Albay "Ali'yi göndermek ne demek sen kendinde misin sana mı düşer? " dediğinde Liyanda ayağı kalktı.

 

"Ne yapabilirdim? " Dedi

"Ne yapsaydım nişanlımın ölmesine izin mi verseydim? Aç mı susuz mu bilmiyorum! " Dedi en çirkef hali ile

Cihan karşısında olsa gururla bakardı.

Albay Liyanın çıkışmasını beklemiyordu.

 

"Cihan bir piyon değil! Aliyi korumak için onu kullanamazsın. Duyuyor musun beni! " Diyerek istemsizce Albayın üzerine doğru yürüyordu.

 

"Cihan ı yok sayamazsın sen. Sizin uygulamalarınızı adını bilmediğim umrumda olmayan prosedürleriniz beni alakadar etmez! Ben nişanlımı düşünürüm. Duyuyorsunuz değil mi ölsün Ali sikime ne ben Nişanlımı istiyorum." Dediğinde Liyan çıldırmış olmalı diye düşünüyordu Derin kendisi bile Albayı susturup Liyanı götürmeyi düşünüyordu ama bu kadar sert kendisi bile konuşamazdı.

 

"O benim yeğenim evlat. Ali olmasa da omu oradan aldıracaktım senin kadar bende-" Liyan başını iki yana salladı.

 

"Benim bir tane Cihanım var. " Dedi aylar önce Cihanın ona kurduğu cümleyi canlandırarak "benim bir tane Cihanım var ve onu hepinizden daha çok düşünüyorum. " Diyerek arkasını döndü.

 

Karakola doğru girerken duyduğu aon şey Albayon Derine, "şirin buraya geliyor. " Demesi olmuştu.

 

Aylar önce

 

Ali patlayan dudaklarına bir tebessüm kondurdu. Yaralı elleriyle vücudunda sayısız darp iziyle önüne atılan küreği aldı.

 

"Yüzbaşı, " Dedi adam tiksinircesine

"Kaz bakalım mezarını, "

 

Ali küreğin ucunu yere vurdu. Etraflarında 30 kadar adam çevriliydi. Karşısında ise örgüt lideri

 

Üç gün önce esir alınmış türlü işkencelere maruz kalmıştı. Hepsine direnen Ali örgüt lideri Saffeti bir hayli sinirlendirmiş son çare mezar kazdırmıştı.

 

Ali yediği onca dayağa rağmen, "ben leş değilim. " Dedi "siz beni yerin kırk kat dibinede gömseniz benim kardeşlerim çıkarır götürür anlı şanlı cenaze töreni ile süslü toprağa emanet eder. " Dedi bu kadar uzun cümle kurmaya nefesi yetmemişti. Nefes nefese, "sizin gibi çürümen ben." Dedi "kurt kuş emmez kanımı, " Diyerek yerden toprak alarak güçlükle kenara itti.

 

Ne kolunda can kalmıştı.

Ne bacaklarında derman zar zor nefes almaya çalışırken ciğerleri dayanamayacak gibiydi. Suyla doşan ciğerlerine şükrediyordu Ali iyi dayanmıştı yine

 

"Ah yüzbaşı ah bu acıyı da mı tadacaktın. " Dedi alaylı bir ifade ile

Ali diri diri gömülmekten bahsettiğini sansa da Saffettin aklından daha başka şeyler geçiyordu.

 

Ali'nin eyvallahı olmazdı karşısındaki piçe bu yüzden küreği daha sert sapladı toprağa

 

İçinden veda etti tüm sevdiklerine

 

Şirinim...Dedi ilk önce Sevdiğine

El üstünde tutmuştu hep sevdiğini

Yüreğim, diye geçirdi içinden.

Sana bu acıyı yaşatmak istemezdim.

Fakat bilirim ki dedi kendi kendine

Sen bununda üstesinden gelirsin. Oğlumuzu mezarıma getirirsin. Yüreğinin güzelliği ile oğlumuza eksikliğimi hissettirmezsin. Kalbinin aydınlığı ile aydınlatırsın oğlumuzun yolunu

Bilirim şirin. Çok üzüleceksin, ama biliyorum ki oğlumuz için hayata tutunacaksın. Kendini ihmal etme güzel sevdiğim. Mahrum bırakma kendini hiç bir şeyden...

 

' Cihan,' dedi içinden küreğine toprak doldurarak

iki gözüm. Kardeşim, dostum. Sana emanet ailem.

Beni kardeşin bildin.

Arkamda çınar oldun, yüreğimde neşe bir an bile sarsılmadı dostluğumuz. Son bir ricamdır kardeşim. Aileme iyi Bak söylemem bile yersiz biliyorum affet.

Oğlumu oğlun bil Cihanım. Kimsesiz hissetmesin kendini. Şirinim yetemediğini düşünmesin.

Okulda küçük düşmesin oğlum.

Benim yaşadıklarımı yaşamasın.

Çok mu şey istiyorum sendne bilmiyorum kardeşim. Ama birde sünnet düğünü yap oğluma benim yokluğumu hissettirme

Ah etmesin bir günden bir güne

Ve sen Cihan'ım güzel kardeşim.

Sen ağlama arkamdan bilirim dayanamazsın duygusal adamsın ama Şirin'inim seni görüp daha kötü olmasın

Olurda şirin acısına yenik düşer cenaze töreninde unutursa oğlumu sen git yanına oğlumun. Bilirim kalabalıktan korkar oğlum.

Beni arar gözleri, annesini arar, ağlar durur, o tabutu bana dar etme Cihanım. Ruhum çıktığı gökte çaresiz hissetmesin. Oğlumun göz yaşlarını hisetmeyeyim. Sızlamasın ruhum.

 

Oğlum dedi ardından yüreği yaralı oğlum. Gözyaşlarını buşuşturup toprak ile için için akıtma göz yaşlarını, baban toprak olduğunda ıslatma onu acılarınla

Dayanamam oğlum. Hisseder isem üzüldüğünü gelmez elimden bir şey ruhum Arşa çıktığı gün babanın elinden bir şey gelmez dindiremez göz yaşlarını kahramının olmam senin yavrum.

 

Oğuzum. Güzel oğlum.

Baban seni çok seviyor. Babanın canısın varlığısın, keşke hissettirebilsem sana sevgimi, doyamadığım yüzünü son kez görsem.

 

Oğuzum. Aslan oğlum, sana emanet güzel annen,

 

Ali başını kaldırdı. Saatlerdir kazdığı mezar yüzünden canı takati kalmamıştı. Bir buçuk iki metrelik kazdığı mezardan itlerin, kollarını tutup çekmeleri ile çıkmıştı. Mezardan

 

Yerden sürüklenerek mezarlığın bir metre uzağıns götürüldü.

 

Saffet, "mezara attığı her adımda bacağını vurun, belden aşağı! " Diye bağırdı.

 

Ali anlamadı. "Ne diyorsun saffet? " Dedi mezarın içine atıp üzerine toprak atmayacak mıydı? Neydi şimdi bu söylenenler,

 

"Sen kardeşlerini gördün mü hiç Yüzbaşı? " Dedi Saffet

 

"Hatırlar mısın, Kardeşini ablanı? " Dediğinde Ali dikkat kesildi.

 

"Kardeşim! " Dedi tek solukta

Ablası o doğmadan yıllar önce kanıbozuklar tarafından alıkonmuştu. Minik bebek annesinden ayrılarak mağralarda gün yüzü görmeden büyütülmüştü.

Alinin kardeşinin de bir farkı yoktu.

Bebekken ayrılmıştı annesinden.

 

O da zalimlerin içinde tüm pislikleri görerek büyümüştü.

 

Ali saffete bakarken Saffet bundan keyif duyuyordu.

 

"Kız! İn arabadan, " Diye bağırdı.

 

"İn! İn! Çağırın şunu, " Dediğinde Ali kardeşini göreceğinin hayali ile yerine doğrularak arabaya baktı.

 

Arabadan inen yüzü peçe ile kapatılmış kızın dökülen sarı saçlarına bakarken farke ttiği şey ile gözlerini kıstı. Başını. İki yana salladı.

 

"Hayır, " Dedi kısık bir. Sesle

 

"Saffet hayır! " Diye bağırdı.

 

"Saffet bunu yapma! " Dediğinde saffet in kahkahası dağda yankılandı.

 

"Gel gel, " Dedi saffet

 

Kız kucağında ki oğuz ile Saffet e

doğru yürürken oğuz etrafa büzdüğü dudakları ile bakıyordu Alinin 15 aylık bebeği babasını görünce dudaklarını daha da büzerek ağlamaya başladı. Kollarını babasına uzattığında halası onu daha da sardı.

 

Mezarın başına gonca, mezarın başına, " Dediğinde Ali "hayır! " Diye bağırarak kendisine kollarını açan oğluna doğru yürüdü.

 

"Oğlum! " Diyerek oğluna doğru koşacağı sırada bacağına yediği kurşun ile yere serildi.

 

Oğuz duyduğu silah sesi ile sıçramış daha çok ağlamaya başlamıştı.

 

"Baba! " Dedi oğuz peltek dilinin döndüğü kadarıyla anne derdi hep ilk kez baba demenin sevinci buruk bir sızı olmuş göğsünr yayışmıştı Alinin

 

"Oğlum korkma! " Dedi Cihan amcan bizi bulur. Dedi. İçinden oğlunun duymasını istedi, hissetmesini,

 

"Kork oğuz kork, " Dedi saffet

 

Ali yerde kanlar içinde çırpınırken oğluna doğru sürünerekte olsa ulaşmaya çalışıyordu.

 

"Yapma! " Ded karşısındaki sarışın kadına kardeşi mi ablası mı bilmiyordu.

 

"Yapma ne olursun kaç git. Götür oğlumu, " Dediğinde saffet eğlenir bir tonda "o snein kardeşin değil artık! " Dedi

 

"O bizim emir kulumuz, bizim fahişemiz. " Dediğinde kızın gözlerindeki öfkeye şahit oldu. Fahişe denmesine karşılık verdiği tepkiyi izledi Ali.

 

"At onu o mezara, " Dediğinde Ali "hayır! " Dedi

 

"Oğlumdan uzak dur Saffet götür annesine senin derdin benimle, " Dediğinde sesi kısılmıştı bağırmaktan minik oğlu ise kalbi çıkacaktı korkudan. Durmadan baba diye sayıklıyordu.

 

Ali zar zor ayağa kalktığında gonca eğilerek kısa bir mesafeden bebeği mezara attı.

 

Saffetin iki adamı goncayı arabaya bindirerek vakit kaybetmeden götürdüğünde

 

Ali oğluna doğru koştu. Mezarın içinden gelen ağlama sesleri Aliyi daha da çıkmaza sokuyor nefes aldırmıyordu çaresizlik

 

Ali oğluna koşarken diğer adamlar Alinin bacağına nişan alarak acımasızca sıktı. Ali bacağına sayısız kurşun yerken iki adamda ellerindeki küreklerle mezara toprak atıyordu. Her attıklarında ağlayan bebeğin sesi kısılıyordu.

 

Ali'nin bacağı tutmayınca yere düşmüştü. Sürünerek gitmeye çalışsa da mezarın içine sıkılan kurşun ile hıçkırıklara boğuldu. İçin için ağladı.

 

"Ben derin kazdım oğlum! " Dedi

 

"Beni gömecekler diye derin kazdım ben oğlum. "

Bölüm : 09.11.2024 04:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...