7. Bölüm
Aradan geçen dakikaların ardından cihan tekrar gelmiş ve karşı koltuğa oturmuştu
" İyi misin" dediğim de kafasını salladı. " Aynen" dedi
Duvardaki saate gözüm takıldığında hafif gözlerimi kısarak kaç olduğunu anlamaya çalışırken cihan kafası hafif kaldırmış saate bakarak geri bana döndü " bir saat geri" dedi bakışları yüzümde oyalanırken "12.40" dedi
Oysa daha yeni sabah olmuştu daha yeniydi sanki
Yılın her günü her ay ı her saati her saniyesi değişmiyordu
Gündüzler öyle bir geçer ki ve geceler öyle bir geçmez. Gündüze hasret kalırsın. Işığa muhtaç
Dışarıdan gelen bağırtılar ile yerimde sıçramıştım. Pencereye salisekik bir bakış attıktan sonra hızla ayağa kalkarak cihan a döndüm.
O da kalkarak elini aramıza uzatmıştı
" Ne oldu ki" derken kadının çığlığı tekrar yankılandı.
"Sinir krizi geçiriyor sanırım aile, pencere kenarına yaklaşma buradan çıkma bazen istenmeyen şeyler olabiliyor." Diyerek toparlanıp kapıdan çıkıp gitti
Aradan geçen dakikaları sayıp duvardaki saati inceliyordum. Ama hâlâ ses seda çıkmayınca küçücük kulübede durmaktan bunalarak pencereyi araladım.
Ama yinede geçmeyen havasızlık astımı mı tetikletecek gibi hissettiriyordu. Belki de bu bunalmam sıkılmamdandır. Ama her an nefessiz kalacakmışım gibi hissetmem ile ayağa kalkıp kapıya yöneldim.
Kapıyı açarak havadar olan çatıya göz gezdirdim. Sadece sandalye olan kulübe ve biraz yüksekte olan nöbet yerleri boştu
Bedenimi kapıdan dışarı atıp yarısı betondan olan korumalığa kalçamı yaslayarak hem nefeslendim hem de karşı dağlara baktım.
Tahminen üçüncü ve ya dördüncü katlıydı ama dağın başı olduğundan Mıdır nedense her yer görünüyordu sanki en tepede gibi
Aşağıda sıralı evlerin turuncu çatıları okulun önündeki normalden biraz daha yüksekte olduğu görünen bayrağı vardı ve bu gibi iki köy daha vardı.
Esen rüzgar saçlarımı savururken saçlarımı üzerimdeki sweatshirt ın içine koydum. Uzayan perçemlerim hala gözüme gelirken bakışlarımı güneşe çevirdim.
Güneşe bakamasam da göremesemde yüzüm ondaydı ona bakışlarım ulaşamadan kapandığında göz kapaklarıma görünen ışık yetiyordu bana aydınlığın varlığı yetiyordu
Aşağıdan yükselen seslerle hafifçe aşağı baktığımda askerlerin yanındaki kadın sürekli elleriyle bir şeyler anlatıyordu yanındaki adamın titrediği burdan belli olurken çocuk bir kenarda olan biteni izliyordu
Sanırım cihan ın bahsettiği şehit ailesi dediği bu insanlar olmalıydı.
Belkide çocuk onun oğluydu ya da kardeşi belki, acılarından belki çocuktur anlamaz dediklerinden bir kenardaydı çocuk
Anlamaz sandıkları içindi kenarda durması
Aradan ne kadar geçti bilmiyorum. Çocuk ailesini izledi ben onu
Kadın biraz daha iyiydi yerde oturuyordu bir askere yaslanmıştı
Sonra cihan çıktı binadan elindeki siyah poşet ile cihanı gören adam ayaklanmıştı onu gören kadında aceleyleyle askerinde yardımı ile kalkarak cihan a doğru koşuşturmuştu kadın yine elleri ile bir şeyler anlatırken cihan ın yanına ulaştığunda kolunu kavramıştı. Cihan ın yüzüne bakarken
Cihan kadının elinin üstüne elini koyduğunda ise kadın başını yaslamıştı cihanın koluna cihan başını göğe çevirerek hafifçe gülümsedi yutkunarak
Başını kadının. Eşine çevirdiğinde göz Göze gelmişlerdi cihan ın bakışlarını göremesemde adam anlamıştı bakışlarından kafasını iki yana sallarken cihan kadının kolunu sıvazlayarak kendisinden ayrılmasını sağladı.
Kadının bakışları cihanın yüzüne çıkarken cihan elindeki poşeti açarak asker üniformasını ve üzerinde duran türk bayrağı çıkarıp iki elinin üzerindeyken bakışlarını üniformadan ayırmıyordu.
Cihan bir şeyler söylüyordu elinde tutarken
Kadın cihan ın elindekileri aldığında göğsüne basarak yere çökmüştü. Cihan başını yukarı kaldırıp hazır ol a geçtiğinde diğer askerlerde öyle yapmışlardı. Sonra bir şey okudurlar hep bir ağızdan cihan tekrar bakışlarını karşısındaki adama çevirdiğinde Adam cihan a bir adım atarak " sana emanetti oğlum" dedi bana ulaşan sesiyle
"Merak etme bana emanet dedin cihanım" dedi göz yaşlarını akıtarak
Cihan adamı tutarken adamın bağırışları dağlara vuruyordu dağı taşı dövüyordu haykırışları.
Kadın ise sessizce yerde oturmuş omuzları sarsılarak ağlıyordu yanında bir kaç asker toplanmıştı
Adam ise omuzları sarsılarak ağlıyordu " OĞLUM!" Diye bağırarak kadının daha çok ağlamasına sebeb oluyordu
Kadını yerden kaldıracaklarında kadın bir anda yere çöktüğünde askerlerden biri kadının bileğine nabzına bakarken biri koşarak binaya girmişti
Eşi ise cihandan ayrılarak eşinin yanına çökmüştü kadını göğsüne çekip omzuna başını koyararak başını sakladı adam sonrada ağladı.
Uzun. Uzun. Eşi ise baygın bir şekilde göğsünde yatıyordu.
omuzları sarılıyordu adamın hıçkırıklara boğuluyordu. Bağırışları yankı yapıyordu ve çocuk bir kenardan kıyameti izliyordu.
Cihan üzerindeki kamuflaj desenli montunu yere sermiş adamdan ayırarak yere yatırmıştı kadını
İçeri giren asker elindekiler ile geri çıkarak hızlı adımlarla yatan kadına yaklaştı. Elindekileri diğer bir askere verdiğinde asker kolanya olduğunu tahmin ettiğim şeyi eline döküp kadının boynuna sürmüş eline biraz daha alıp bu sefer burnuna götürmüştü diğer asker ise adama su içiriyordu.
Cihan tekrar adamın yanında gittiğinde adam kadının yere yığılırken düşürdüğü formayı işaret etmişti. Cihanda üniformayı alarak adama vermişti. adam burnuna götürerek oğlunun kokusunu içine çekmişti " o benim oğlumdu" diyen sesi yankı yaptı bu sefer " kim ne derse desin o benim oğlumdu."
" Ben senin babanım!" Dedi bağırmaktan kısılan sesi ile
Sonra ali çıktı binadan cihan a doğru giderken ağacın altındaki çocuğu gördü ve adımlarını ağaca çevirdi
Ali çocuğu fark etmişti. Çocuğun yanına ulaşınca çocuk alinin yüzüne bakarak hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Ali ise koşar adımlarla çocuğa ulaşarak çocuğu kucağına almıştı bir eli çocuğun sırtında iken bir eliyle başını okşuyordu1
Bir kenarda olayları izleyen çocuk Ali'yi görünce ağlamıştı.
Belki çocuk orda sadece fark edilmeyi bekliyordu. Birinin ona anlatmasını belkide
Ali gittiğinde sadece gözlerine bakması yetmişti anlamadı için
Anlamaz sandıkları çocuk alinin gözüne bakarken anlamıştı.
Ali kucağına aldığı çocuk ile askeriyeden çıkıp gittiğinde tekrar cihan a çevirdim bakışlarımı adam eşine bakıyordu.
" Üzüntüsü içine dert olur. Acısı yüreğine ağır gelir anlatamaz bana "
Dediğinde izlemeyi bırakarak yere çökerek dizlerimi kendime çekerek kollarımı dizlerimin etrafına sardım.
Adamın sesleri kulağıma gelirken gözlerimi sımsıkı yumdum.
Gözlerimden özgürlüğüne kavuşan gözyaşları teker teker aktı
Ne benim göz yaşım dindi ne de adamın feryatları
Bitti bittti
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
17.93k Okunma |
1.13k Oy |
0 Takip |
49 Bölümlü Kitap |