11. Bölüm

10. Bölüm

Özlem
longingly_

Ertesi gün okul koridorunda yürürken Melisa'nın sinsi bakışlarını fark ettim. Yanında birkaç kız daha vardı ve hepsi bana bakıp kıkırdıyorlardı. Onları görmezden gelmeye çalıştım ama Melisa peşimi bırakmaya niyetli değildi. Tam sınıfa girmek üzereydim ki önümde durdu.

"Vay, vay, vay... Dün geceki parti bayağı eğlenceli geçmiş galiba, Gece," dedi, yüzünde alaycı bir gülümsemeyle.

Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. "Evet, gerçekten eğlenceliydi," diye kısa bir cevap verdim, onun oyununa gelmek istemeyerek.

Ama Melisa durmadı. "Özellikle dans kısmı... Ayaz’la dans ettiğini görmeyen kalmadı. Kendini bayağı kaptırmış gibiydin. Yoksa bu kadar çabuk unutuldun mu?"

Yanaklarımın kızardığını hissettim ama ona zayıf yönümü göstermek istemedim. "Neyi ima etmeye çalışıyorsun, Melisa?" dedim, sesimi mümkün olduğunca sakin tutarak.

Melisa, sahte bir masumiyetle omuzlarını silkti. "Hiçbir şey. Sadece... Ayaz gibi biriyle dans etmek, hele senin gibi biri için, büyük bir şans. Ama onun gerçekten ilgilendiğini mi sanıyorsun? Zavallı, naif Gece..."

Diğer kızlar kıkırdayarak Melisa'yı desteklercesine başlarını salladılar. İçimdeki öfke kabarıyordu ama Melisa'ya istediğini vermek istemedim.

"Partide ne yaşandığını senin yorumlamana ihtiyacım yok," dedim, gözlerinin içine bakarak. "Ama teşekkürler, en azından konuşacak bir şey bulmuşsun."

Melisa'nın yüzünde kısa bir anlık bir şaşkınlık belirdi ama hemen toparlandı. "Ne diyorsan artık," dedi, alaycı bir kahkaha atarak. "Ama unutma Gece, Ayaz her zaman ulaşamayacağın bir yerde olacak."

Melisa uzaklaştıktan sonra birkaç saniye boyunca olduğum yerde kaldım. Melisa'nın söyledikleri beynimde yankılanıyordu: "Ayaz her zaman ulaşamayacağın bir yerde olacak."

Bir şey demeden, kimseye bakmadan sırtımı döndüm ve hızlı adımlarla koridoru terk ettim. İstediğim biraz yalnız kalmaktı. İçimdeki karmaşa beni yutuyordu.

Ayaklarım beni farkında olmadan spor salonuna götürdü. Sessizdi. Boş. Tam da ihtiyacım olan şey. Tribünlere oturdum, kafamı ellerimin arasına aldım. Nefesimi düzenlemeye çalışırken gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü. Neden bu kadar etkilenmiştim? Melisa'nın saçma sapan sözleri neden bu kadar canımı yakmıştı?

Tam o sırada bir topun yere vurma sesiyle irkildim. Başımı kaldırdığımda Ayaz’ı gördüm. Sahada yalnız başına basketbol oynuyordu. Sanki bütün dünyayı unutmuş gibi, sadece topa odaklanmıştı. Yüzündeki ciddiyet, hareketlerindeki kararlılık… Her şey o kadar doğal görünüyordu ki gözlerimi ondan alamadım.

Bir süre fark edilmeden izledim. Ama sonra Ayaz topu çemberden geçirdikten sonra bana döndü. Kaşlarını hafifçe çattı.

"Gece? Ne yapıyorsun burada?" diye sordu, sesindeki şaşkınlık açıkça belli oluyordu.

Cevap veremedim. Kalkıp gitmeyi düşündüm ama yerimden kıpırdayamadım. Beni süzdü, ardından topu elinde çevirerek sahadan tribünlere doğru yürüdü.

"Bir sorun mu var?" dedi, sesi bu kez daha yumuşaktı. Başımı iki yana salladım. "Hayır… sadece biraz düşünmek istedim," diye mırıldandım.

Ayaz, yanımda oturacakmış gibi yaptı ama sonra durup beni süzdü. "O zaman kalk," dedi, elini bana uzatarak.

"Ne?"

"Kalk. Seni oynatacağım," dedi, yüzünde hafif bir gülümsemeyle.

Başta itiraz etmeye çalıştım ama ısrarcıydı. Elimi tutup beni sahaya çekti. Topu elime verip birkaç adım geriye çekildi. "Hadi. Şut at," dedi.

"Ayaz, ben basketbol falan oynamayı bilmiyorum," dedim, mahcup bir şekilde.

O ciddileşti. "Hiç kimse doğuştan basketbol oynayarak başlamıyor. Sana birkaç şey göstereceğim. Hem korkmana gerek yok, kimse izlemiyor. Başla bakalım."

Zorla gülümseyip topu çembere doğru fırlattım. Tabii ki olmadı. Top yere çarptı ve başka bir yöne gitti. Pota bana sanki kilometrelerce uzakta gibiydi. Defalarca başarısız olduktan sonra iç çekerek durdum. Omuzlarım düştü.

Ayaz gülümseyerek yanıma geldi. Gözlerindeki sıcaklık beni şaşırtmıştı. "Biraz daha sabırlı ol," dedi ve yanıma geldi. Ellerini omuzlarıma koyarak beni çemberin altına doğru yönlendirdi. "Hadi, bu kez başka bir şey deneyelim."

Daha ne olduğunu anlayamadan, Ayaz beni omuzlarına aldı. Hafifçe çığlık attım ama sesimi önemsemedi. "Hadi, şimdi at," dedi, topu bana doğru uzatarak.

Kafamda dolaşan düşünceleri bir kenara bırakıp topu çembere doğru fırlattım. Ve bu sefer oldu. Top çembere girdiğinde sevinçten bağırdım. "Başardım!"

Ayaz beni yere indirirken mutluluktan ne yaptığımı fark etmeden bir anda ona sarıldım. Ama birkaç saniye sonra yaptığım şeyin farkına vardım. Geri çekildim, yanaklarımın yandığını hissediyordum.

Ayaz ise bana baktı ve gülümsedi.

Gözlerindeki eğlence yerini başka bir ifadeye bırakmıştı. Daha yoğun. Daha derin.

Ayaz, başını hafifçe eğdi, ve bir adım daha yaklaşarak, parmaklarını nazikçe çeneme koydu. Gözleri, içimdeki huzursuzluğu okuyarak, çok sakin bir şekilde konuştu. “Gece,” dedi, “Bazen... her şeyin doğru olması için bir adım atmak gerekir.”

Gözlerim, Ayaz’ın o derin bakışlarına kitlenmişti. Yavaşça parmaklarını çeneme koyup, yüzümü kaldırırken, dudaklarından dökülen kelimeler ve bakışlar, hissettiklerimi daha da yoğunlaştırıyordu. “Bazen,” dedi, “Birinin sana ne kadar değerli olduğunu anlatmak için… başka hiçbir şey gerekmez.”

Ve o an, Ayaz, o güzel, zarif hareketiyle yanağıma doğru eğildi. Yavaşça, ama yine de oldukça dikkatlice, pembe yanağıma bir öpücük kondurdu. Sadece bir saniye sürdü ama o saniyede her şey yerinden oynar gibi hissettirdi.

Hadi, bir kez daha denemek ister misin? Yoksa sana başka bir şey mi öğretmeliyim?" dedi, sesindeki meydan okuma beni hem kızartıyor hem de gülümsetiyordu.

 

Oylarınızı bekliyorum kuzularım.

Birazdan bir bölüm daha atacağım.

💙🍫

Bölüm : 18.01.2025 21:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...