
Teneffüs zili çaldığında, hâlâ Ayaz’ın söylediklerini düşünüyordum. O kadar zaman bana anonim olarak yazan, akıl veren, laf sokan, eğlenen kişi gerçekten Ayaz mıydı? Bunu öğrendiğimde yaşadığım şoku üstümden atamamıştım. Hatta bayağı sinirlenmiştim!
Tam Güney’le ve Dilara’yla konuşurken içimde biriken patlamayı dışarı çıkarmaya karar verdim.
"Biliyor musunuz?" dedim, kollarımı masaya koyup onlara yaklaşarak. "Bana aylardır anonim hesapla mesaj atan kişi meğer bizim sayın Bay Ayaz’mış!"
Güney, elindeki suyu neredeyse püskürtecekti. "Ne?!"
Dilara da şaşkınlıkla bana baktı. "Gerçekten mi?"
Ayaz ise yanımda oturmuş, gayet rahat bir şekilde kolunu sandalyenin arkasına atmış, keyifle bana bakıyordu. "Bu kadar şaşıracak ne var Gece?"
Gözlerimi devirdim. "Ne mi var? Aylarca bana akıl veren, bazen laf sokan, bazen çok bilmişlik yapan sensin yani!"
Ayaz sırıttı. "Evet, ama itiraf et, eğleniyordun."
Parmağımı ona doğrulttum. "O ayrı konu! Ama bunu bana söylediğinde küçük dilimi yutuyordum, haberin olsun!"
Güney kahkaha attı. "Abi efsane hamle yapmışsın! Gece'yle bildiğin anonimden flört etmişsin!"
Ayaz gülerek başını salladı. "Evet, ama Gece işin bu kısmını çok düşünmek istemiyor sanırım."
"Hayır istemiyorum!" diye hışımla karşılık verdim. "Resmen bana ikili oynadın, Ayaz! Hem sevgilimdin hem de anonim! Çift kişilikli gibi bir şey olmuşsun!"
Ayaz omzunu silkti. "Ee, sonuçta seni daha iyi tanımak istedim. İşe de yaradı."
Kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?"
Sinsice gülümseyerek bana eğildi. "Anonimken daha dürüst oluyordun. Bana karşı duvarlarını daha kolay indiriyordun."
Dilara ve Güney aynı anda "Ooooo!" diye tepki verince Ayaz kendinden daha da emin bir şekilde sırıtıp kolunu omzuma attı.
"Yani," diye devam etti. "Sonuçta ben kazandım, değil mi?"
Onun bu kendinden emin hali beni delirtmeye yetiyordu. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kıstım. "Tamam, Ayaz. O zaman ben de sana anonimden yazayım, bak bakalım nasılmış?"
Ayaz gözlerini devirdi. "Gece, beni taklit edemezsin. Senin tarzın benimki gibi olmaz."
Alaycı bir şekilde gülümseyerek telefonumu çıkardım. "Bakalım, deneyelim mi?"
Tam yazmaya başlıyordum ki Ayaz hızla telefonumu elimden aldı. "Yok, yok. Bence buna hiç gerek yok."
Güney kahkahayı patlattı. "Ayaz korktu!"
Ben de kollarımı göğsümde bağlayarak kaşlarımı kaldırdım. "Ne oldu Bay Anonim? Kendi oyununla karşılaşınca gerildin mi?"
Ayaz derin bir nefes aldı, sonra yüzüme eğilip alçak bir sesle, "Benim tek kişiliğim var, Gece. Ama o kişilik, seni fazlasıyla idare edebilir," dedi.
Bir an için ne diyeceğimi bilemedim. Sonra hışımla kafamı çevirdim. "Seninle işim bitmedi, Ayaz!"
O ise keyifle gülerek başını salladı. "Sabırsızlıkla bekliyorum, sevgilim."
Ayaz’la kantinde oturmuş, birbirimize laf yetiştirirken Akgün’ün garip bakışlarını fark etmem uzun sürmedi. Normalde şakacı tavırlarıyla dalga geçmeye bayılırdı ama bu sefer yüzü ciddi görünüyordu.
Kaşlarımı çatarak ona döndüm. "Hayırdır, niye öyle bakıyorsun?"
Akgün derin bir nefes alıp, Ayaz’a şöyle bir baktıktan sonra, "Anonim mevzusu açılmışken… Sana bir şey soracağım, Gece," dedi.
Ayaz hemen araya girdi. "Sor bakalım, merak ettim."
Akgün gözlerini Ayaz’dan kaçırmadan konuşmaya devam etti. "O mesajları ilk aldığın zamanlar, ağladığın bir gün vardı belki de birden fazla gün. Ama ben birini biliyorum. Hatırlıyorsun değil mi O günü ve sebebini?
Bir anlığına içimde bir şey sıkıştı. Hatırlıyordum. Hem de çok iyi. Birine anlatmam gerektiğini düşünüyordum, karşıma Akgün çıktı. Güney ve Ayaz da yanında gelmişti.
Derin bir nefes alıp dik durmaya çalıştım. "Hatırlıyorum."
Akgün’ün yüzü gerildi. "O gün ne yazdığını hatırlıyor musun, Ayaz?"
Ayaz anında sustu. Bakışlarını kaçırdı, dudaklarını birbirine bastırdı ama bir şey söylemedi.
"Ben hatırlıyorum," dedim soğukkanlılıkla. "Ailesizliğimle vurdun beni."
Masaya bir sessizlik çöktü.
Ayaz sonunda derin bir iç çekerek bana döndü. Gözlerinde alışık olmadığım bir kırılganlık vardı. "Gece… O günlerde söylediklerim için kaç kere pişman olduğumu söyledim, değil mi?"
Başımı salladım. Defalarca özür dilemişti. Defalarca…
"Ve hâlâ pişmanım," dedi yavaşça. "Sadece… O zaman seni anlamıyordum. Sana ne kadar zarar verdiğimi fark etmemiştim. Ama fark ettiğim anda… Çok geç kalmıştım."
Elimi istemsizce yumruk yaptım. "Senin yüzünden ağlamadım, Ayaz," dedim sonunda. "Beni en zayıf noktamdan vurduğun için ağladım. Haklı olduğun için ağladım."
Ayaz yüzünü buruşturdu. "Ama ben o gece haklı olduğumu kanıtlamak için yazmadım, Gece. Sadece… Senin farkına varmadığın bir şeyi göstermek istedim. Ama bunu yaparken seni kırdım. En kötü şekilde yaptım."
Kafamı iki yana salladım. "Zaten kırıktım, Ayaz. Sen sadece biraz daha bastırdın."
Ayaz uzun uzun yüzüme baktı. Sonra fısıltı gibi bir sesle, "Keşke o geceki benle konuşabilseydim," dedi. "Ona ne kadar salak olduğunu söylerdim."
İster istemez iç çektim. Ayaz ne kadar pişman olursa olsun, bazı şeyleri değiştiremezdi. Ama… Değiştiğini görebiliyordum. Ve belki de en önemli şey buydu.
Masaya sinen o ağır havayı birinin dağıtması gerekiyordu ve tabii ki bu kişi Dilara oldu. Sandalyesini hafifçe geriye çekip kollarını kavuşturdu, dudaklarını büzerek bir süre Akgün’e baktı. Sonra başını yana eğip gözlerini kıstı.
"Akgün," dedi, kelimeleri tartarak.
Akgün, Dilara’nın bu ses tonunu iyi bildiğinden olacak, anında savunmaya geçti. "Ne? Ben bir şey yapmadım!"
Dilara gözlerini devirerek ona yaklaştı. "Neden Gece’yi üzdüğünü bile bile şimdi böyle bir şey açıyorsun? Çocuk kavga etmekten hoşlanıyor resmen."
Akgün kaşlarını kaldırarak Dilara’ya baktı. "Öyle bir şey yok. Sadece–"
Dilara elini havaya kaldırıp onu susturdu. "Cık cık cık. Ne kadar da savunmacısın. Akgün, bu kadar inatçı olmasan sana daha çok katlanabilirdim."
Akgün, Dilara’nın yüzüne alaycı bir gülümsemeyle baktı. "Ama bana bayılıyorsun, değil mi?"
Dilara gözlerini kısarak ona doğru eğildi. "Kim demiş?"
Akgün sandalyesini biraz daha ona yaklaştırıp göz kırptı. "Dün gece mesaj attığında demiştin?"
Dilara bir saniyeliğine duraksadı. Sonra gözlerini devirdi. "Aptalsın."
Akgün kahkaha atarken Dilara hızla su şişesini alıp masaya koydu. "İç şunu da belki beynin çalışır biraz!"
Ayaz ve ben bu sahneyi sessizce izliyorduk. Ayaz başını bana doğru eğip, "Sence de bunlar biraz fazla mı iyi anlaşıyor?" diye fısıldadı.
Gülmemek için dudaklarımı ısırdım. "Bence ikisi birbirine fazla uyumlu."
Ayaz kaşlarını kaldırdı. "Uyumlu değil, tehlikeli."
Masadaki tartışma şakalaşmaya dönüştüğünde herkes rahatlamıştı. Dilara ve Akgün kendi dünyalarına dalmışken Ayaz bana döndü. "Sen de fark ettin mi?"
Gözlerimi kırpıştırdım. "Neyi?"
Ayaz başını Akgün ve Dilara’ya doğru salladı. "Akgün ne kadar çok Dilara’ya laf yetiştirmeye çalışıyor?"
Gözlerimi kısarak baktım. Akgün gerçekten de Dilara’nın her hareketine cevap veriyordu. Gülümsedim. "Galiba bizim gibi flört etmeye başlamışlar."
Ayaz hafifçe güldü. "Bizim gibi mi? Sen bana resmen yapışıyorsun, Gece."
Dirseğimle hafifçe onu dürttüm. "Ben mi yapışıyorum? Sen sabah bırakıp kaçamadın benden."
Ayaz başını eğip gülümsedi. "Sadece sabah mı?"
Dudaklarımı büzdüm. "Sadece sabah."
Ayaz’ın gözleri kısıldı. "Yalan söylüyorsun."
Omuz silktim. "Kanıtın yok."
Tam o anda Akgün aniden masaya vurdu. "Ee, ne oluyor burada? Kendi aranızda gizli bir sohbet mi?"
Ayaz kollarını kavuşturup ciddi bir ifadeyle Akgün’e baktı. "Hayır. Sadece Gece’nin bana ne kadar düşkün olduğunu konuşuyorduk."
Gözlerim kocaman açıldı. "Sen ne diyorsun be!"
Ayaz hafifçe gülümsedi. "Yanlış mı söyledim?"
Dilara kahkaha attı. "Ay Gece, sen gerçekten yapışıyorsundur."
Akgün başını salladı. "Evet ya, seni tanıyoruz."
Elimi masaya koyup hızla ayağa kalktım. "Bu ihanettir! Hepiniz bana karşı birleşmişsiniz!"
Ayaz elini çenesine dayayıp ciddi bir ifadeyle bana baktı. "Yani, eğer o kadar düşkün değilsen… Bütün gün benden uzak durabilirsin, değil mi?"
Kaşlarımı çattım. "Tabii ki durabilirim."
Ayaz gülümseyerek başını salladı. "Tamam o zaman, gün boyunca bana dokunmayacaksın."
Gözlerimi kıstım. "Meydan okuma mı bu?" Ayaz göz kırptı. "Ne dersin, Gece?"
İçimden, Kesin kaybedeceğim bir şeye neden girdim ki şimdi? diye geçirirken, Akgün ve Dilara'nın kahkahaları arasında kantinden çıkmaya karar verdim. Bugün çok uzun bir gün olacaktı.
Kantinden çıkarken Güney bir anda hızla yanımıza yaklaştı ve kollarını iki yana açarak nefes nefese konuştu.
"Tamam! Artık yeter! Vallahi yeter!"
Hepimiz durup ona baktık. Akgün kaşlarını kaldırdı. "Ne oldu sana?"
Güney başını sallayarak gözlerini devirdi. "Siz! Siz oldunuz bana! Şu masada otururken bile beş dakika rahat duramadınız!"
Dilara kollarını kavuşturdu, hafif bir gülümsemeyle. "Biz ne yaptık ki?"
Güney dramatik bir şekilde elini saçlarının arasından geçirdi. "Ne mi yaptınız? Sürekli birbirinize laf sokmalar, göz kırpmalar, kıkırdamalar… Yemin ederim, etrafınızda ben gibi yalnız olanları düşünmüyorsunuz! Vicdansızlar!"
Ayaz, elini cebine sokup umursamaz bir ifadeyle ona baktı. "Eğer sevgilin yoksa, bu bizim suçumuz mu?"
Güney parmağını kaldırıp Ayaz’ı işaret etti. "Aynen bu tavır yüzünden lanetli olduğumu düşünüyorum!"
Ben kahkaha atarak Güney’in koluna girdim. "Ah canım ya, senin de gönlüne göre biri çıkar elbet."
Güney hüzünlü bir şekilde başını salladı. "Bilmiyorum Gece… Etrafımda bir saniye bile yalnız kalamayan çiftler varken kendimi iyice beşinci teker gibi hissediyorum."
Akgün, Güney’in omzuna dostça vurdu. "Sen zaten beşinci tekersin, dostum. Bunu kabullen artık."
Güney derin bir nefes aldı, ellerini havaya kaldırdı. "Harika, destek için teşekkür ederim!"
Ayaz hafifçe sırıtarak bana döndü. "Sence de Güney’i birilerine ayarlamalı mıyız?"
Güney hızla kafasını çevirdi. "Hayır, asla. Siz ayarlarsanız kesin başıma bela olur!"
Dilara kaşlarını kaldırarak onu süzdü. "Haksız da sayılmazsın."
Güney dramatik bir şekilde ellerini başına koydu. "Bari bunu açık açık söylemeyin!"
Ben kıkırdayarak ona sarıldım. "Sen bizim şapşiğimsin, Güney. Seni yalnız bırakmayız."
Güney iç çekti. "Biliyorum, zaten asıl problem de bu. Çift terapisi gibi dolanıyorsunuz!"
Ayaz gülerek bana göz kırptı. "Buna itirazım yok."
Güney derin bir nefes aldı. "Ben gidiyorum. Biraz yalnız takılacağım. Ah, tabii eğer şu ortamdan kaçabilirsem!"
Hepimiz kahkaha atarken Güney başını iki yana sallayıp uzaklaştı. Akgün arkasından seslendi. "Eğer birini bulursan bize haber ver, düğününde oynamak isterim!"
Güney arkasına bile bakmadan elini kaldırdı. "Bulursam ilk seni çağırırım, Akgün!"
Ben Ayaz’a yaslanarak gülmeye devam ettim. "Güney gerçekten yalnızlıktan yakınıyor mu, yoksa ilgi mi bekliyor?"
Ayaz başını yana eğerek düşündü. "Bence biraz ilgi arsızı ama haklı. Onun için bir şey yapmalı mıyız?"
Omuz silktim. "Bence biraz daha sürünsün. Eğlenceli oluyor."
Ayaz kahkaha attı. "Sen şeytansın, Gece."
Kıkırdadım. "Ve sen de beni seviyorsun."
Ayaz kolunu omzuma doladı. "Ne yapayım, elimde değil."
Ay noluyoo
Güney'e birilerini bulmalıyız ve aklımda delice fikirler var 🤭
Bölüm hakkında düşüncelerinizi alayımmm yani yorum yapın canlarım
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 23.24k Okunma |
1.45k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |