
Mutfakta Ayaz’la yan yana duruyorduk. Ayaz'ın evinden benim evime gelmeye karar verdik. Aslında fikrimiz dışarıda kahve içme yönündeydi ancak Ayaz ile bir şeyler yapmak istiyordum. Ayaz'ı yanıma alıp hemen evime geldik ve profiterol yapmaya karar verdik. Tezgâhın üzerine dizdiğimiz malzemelere bakarken, Ayaz kollarını göğsünde kavuşturup yüzüme eğlenceli bir bakış attı.
“Sen mutfakta ne kadar beceriklisin bakalım, prenses?”
Gözlerimi devirdim. “Ben gayet iyi yaparım. Sen beceriksiz çıkarsan şaşırmam.”
Ayaz kıkırdadı. “Pekâlâ, görelim bakalım. Hamuru sen yap, ben kremasını hallederim.”
Kollarımı sıvadım ve un ile tereyağını karıştırmaya başladım. Hamur toparlanırken Ayaz bir yandan vanilyalı kremayı hazırlıyordu. Göz ucuyla bana bakıp hafifçe sırıttı.
“Bana bakmayı bırak ve işini yap,” dedim kaşığı elimde çevirirken.
“İşim eğlenceli değil,” diye şikâyet etti, ardından kaşığıyla kremadan bir parça alıp diline sürdü. “Ama tadı güzel olmuş.”
Kaşığı elimden kaptım. “Bitmeden yeme!”
Ayaz kahkaha attı. “Tamam tamam, ama sen hamur yaparken yüzüne bulaştırdın.”
Kaşlarımı çattım. “Ne? Hayır bulaştırmadım.”
Ayaz bana doğru eğildi ve başparmağıyla yanağımdaki un lekesini sildi. Temasıyla içimde tuhaf bir his oluştu, ama çaktırmadım. O ise gülümseyerek, “Şimdi bulaştırmadın mı?” dedi.
“Sen biraz fazla uzaktasın,” dedim ve unlu ellerimi yüzüne sürdüm.
Ayaz şok olmuş gibi bakarken ben kahkaha attım. “Şimdi bulaştırdım.”
“Bunun intikamını alırım, haberin olsun,” diye mırıldandı.
“Tamam tamam, kavgayı bırak da profiterolleri yapalım,” dedim ve hamurları küçük toplar haline getirdim.
Fırına koyduğumuz hamurların pişmesini beklerken Ayaz yanıma sokuldu. “Sen tatlı yaparken de tatlı oluyorsun.”
Gözlerimi devirdim. “Lütfen.”
Gülümsedi. “Gerçekten. Unlu hâlin bile çok güzel.”
"Tamam sus utanıyorum," dediğimde bana yaklaştı, ellerini belime koydu. Kendine doğru çekip, "Güzel Gece'm, sen çok fena hoşuma gidiyorsun," dedi.
Yanaklarım kızarmaya başlayınca Ayaz'ın gözleri yanaklarıma kaydı. Üzerime eğilip yanağıma küçük küçük öpücükler kondurmaya başladı. Kalbim rotasını şaşırdı. Kıkırdadığımda hoşuna gitmiş gibi gözleri gülüşümde oyalandı. Gülüşümden de öptü. Bu çocuk başka bir şeydi...
Hamurlar pişip çıkınca içlerini Ayaz’ın hazırladığı kremayla doldurduk, ardından üzerine çikolata sosunu döktük. Birer tane alıp tadına baktık.
Ayaz gözlerini kapattı ve iç geçirdi. “Tam anlamıyla mükemmel olmuş.”
Ben de başımı sallayarak onayladım. “Harika.”
Tam o sırada Ayaz kaşığını elime doğru uzattı, yanağıma bir parça krema sürdü. “Eşitlik sağlandı.”
Kaşığı kapıp ona doğru hamle yaptım ama geriye çekilip kaçtı. “Seninle başa çıkamayacağım.”
Ayaz kahkahalar atarken ben de gülümseyerek yanıma aldığım profiterolü ağzıma attım. “Sen kazandığını san ama eninde sonunda ben kazanırım.”
Ayaz yanıma yaklaşıp hafifçe yanağımı öptü. “Bu savaş sonsuza kadar sürebilir, ben hazırım.”
Gülümseyerek başımı salladım. “Bakalım kim kazanacak, Bay Anonim.”
Ayaz, çikolata tadının hâlâ dudağında olduğunu iddia ederek yüzüme bakmaya devam ederken gözlerimi devirerek elimi tezgâha dayadım. “Tamam tamam, yeterince romantik an yaşadık. Şimdi şu tatlıları düzgünce tabağa alalım da, ben bir kahve yapayım.”
Ayaz kollarını göğsünde bağladı ve sırıttı. “Bana da yapıyorsun, değil mi?”
"Hayır, sen git kendi kahveni kendin yap,” dedim ukalaca.
Ayaz gözlerini kısarak başını yana eğdi. “Bunu bana yapıyorsun yani?”
Beni kolumdan çekerek kollarının arasına aldı. Israrla kendimi sıyırmaya çalışsam da, Ayaz’ın güçlü kollarının arasından kaçmak pek mümkün değildi.
“Elini çek Ayaz, cidden işim var!” dedim gülerek.
“Öyle mi?” diye mırıldandı ve yüzünü boynuma gömerek konuşmaya devam etti. “Ama tatlıdan sonra kahve içmek yalnızca senin hakkın değil. Ben de istiyorum.”
Sıcak nefesi tenime değince istemsizce bir ürperti hissettim. Onunla uğraşmanın yersiz olduğunu bildiğimden derin bir nefes alıp mırıldandım. “Tamam, tamam, yapacağım! Ama önce beni bırak.”
Ayaz bir an düşündü, sonra beni aniden kendine çekip boynuma hoş bir öpücük kondurdu. “Bu sözü alana kadar bırakmamam gerekiyordu.”
Kaşlarımı çattım. “Bir gün senin şu inatçılığından kurtulacağım, yemin ediyorum.”
Ayaz omuz silkti. “Ama sen beni böyle seviyorsun.” haklıydı.
Derin bir nefes alarak kahve makinesine yöneldim. “Otur da içeceğini bekle, Ayaz Bey.”
Ayaz da peşimden gelerek mutfak tezgâhının yanına oturdu ve ellerini başının arkasına yasladı. “Bana özel bir kahve yap o zaman.”
“Ne yani? Kahvenin içine gizli aşk iksiri mi koyayım?”
Ayaz kahkaha attı. “Sen yeter ki koymak iste, ben içerim.”
Kahve makinesinden gelen sesler mutfağı doldururken Ayaz’la göz göze geldim. İşte o an, hayatımda ilk defa bu kadar huzurlu hissettiğimi fark ettim. Burada, onunla, bu anı paylaşırken... İçimde tarifi zor bir sıcaklık vardı.
Ayaz bana bakarak başını yana eğdi. “Ne oldu? Öyle dalgın bakıyorsun.”
Omuz silktim. “Sadece… iyi hissediyorum.” Hayatımda ilk defa sevildiğimi hissediyorum.
Ayaz, oturduğu yerden doğrulup bana yaklaştı. Ellerini yüzüme koyarak başparmaklarıyla yanaklarımı okşadı. “Ben de,” diye mırıldandı.
Kahve makinesi uyarı sesiyle bizi gerçek dünyaya geri çekti. Ayaz gülerek geri çekildi, ben de kahveleri fincanlara doldurdum.
“Şimdi bu kahveyi içeceğiz, sonra ne yapıyoruz?” diye sordum.
Ayaz gözlerini kısıp hafifçe sırıttı. “Sana sarılıp biraz tembellik yapabiliriz.”
Gözlerimi devirdim. “Yani yine bana yanaşmaya çalışıyorsun.”
Ayaz kahvesinden bir yudum alıp dudaklarını şapırdattı. “İlk günden beri yaptığım şey bu değil mi zaten?”
İç çekerek kahvemi aldım ve salonun yolunu tuttum. Ayaz da peşimden gelirken gülümsüyordu. Birlikte oturup kahvemizi
içerken, içten içe bu anın hiç bitmemesini diledim.
BIraz hastane işlerim vardı yazamadımmm.
Aceleyle yazdım bu bölümü yorumlarınızı alayımm
Çok hoşuma gidiyor bu çift...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 23.24k Okunma |
1.45k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |