
Telefonuma gelen mesajlar karşısında neye uğradığımı şaşırdım. Belli başlı siteler dışında hiç mesaj gelmeyen telefona mesaj geliyor.
Ve nefret söylemli.
Şaşırdık mı? Hayır. Ama sorun şuydu; hiç kimse bir mesajla veya birden fazla mesajla nefretini kusmamıştı.
Umursamamam gerekiyordu, ancak o kadar acımasızdı ki, hayattan soğutuyordu beni. Gerçekten ölümün kurtuluş olacağını düşünmeye başlamıştım.
Canım yanıyordu. Ölsem kimsenin umrunda olmayacağını bilmekte acıtıyordu. Hayata tutunacağım bir dalım yoktu. Bu mesajdaki yazanlar, anneme karşı ciddi anlamda nefret duymama sebep olmuştu. Dayanamıyordum, hergün okula giderken insanların benim hakkımda konuşmasına, bana tiksinerek bakmalarına dayanamıyordum. Psikolojim ciddi anlamda bozulmaya başlamıştı. Psikolojik destek almak bana farz olmuştu.
Bunları düşünürken acıktığımı farkettim. Mutfağa girip dolaba baktığımda hiç bir şey olmadığını gördüm. Markete gitmek için üzerime, siyah bol pantolon ve kare yaka beyaz bir bluz giydim. Çantama bir miktar para ve telefonumu koyup odadan çıktım. Ayakkabılarımı giyip asansörü beklemeye başladım.
O sırada Ayaz'ın çıktığını fark ettim. Oda yanıma gelip asansörü beklemeye başladı. Nerde kalmıştı ki bu asansör, diye düşünürken Ayaz'ın bakışlarının üstümde olduğunu hissettim. Ona doğru dönmemle hislerimde yanılmamıştım. Ters bakışlarını bana yollamakla meşguldü.
Ona ne var der gibi kafamı salladığımda omuz silkmekle yetindi. Nihayet asansör gelmişti. İçinde yaşlı çiftin olduğu asansöre bindiğimizde yaşlı çiftin bana bakmadan Ayaz'a dönüp, "annenler nasıl kuzum?" Diye sordu. Ayaz ise sıcakkanlı bir şekilde "iyiler Zeynep teyze, sizler nasılsınız?" Diye sorduğunda şok olmuş bir şekilde izliyordum.
Yani Ayaz bu hep soğuk birisi olduğu için ilk defa bu şekilde görüyorum. Zeynep teyzenin "çok şükür oğlum iyiyiz işte, beraber mi gidiyorsunuz bu güzel kızımla?" Diye sormasıyla kadının beni tanımadığını farkettim. Ama şaşırmadım. Kimse ile bağlantım yoktu. Bende onları tanımıyordum.
Ayaz'ın soğuk bakışları bana döndü ve baştan aşağı beni süzdü. Rahatsız edici. "Yok teyzem, ben tek gidiyorum." Diyen Ayaz'a ters ters bakmaya başladım.
Bir an önce inmek istiyordum asansörden. Sanki onunla birlikte olmayı isterim ben. Değil beraber olmak aynı havayı solumak bile işkence.
Ayaz ve Zeynep teyze kendi aralarında konuşurken yanımdaki adam beni incelemekle meşguldü. İçimden sabır çekerken nihayet asansör gelmişti.
Koşarcasına dışarı attım kendimi. Hızlı adımlarla markete ilerlemeye başladım. Yolda giderken karşıdan bir köpeğin üstüme üstüme koştuğunu gördüm. Hızlıca geri dönüp bende koşmaya başladım. Koşmamla bir bedene çarpmam bir oldu. Yere düşecektim. Adam tuttu. Çok korkum, köpek hala arkamda sanki.
Kafamı kaldırınca Ayaz'ı görmemle şaşırmadım.
"Önüne baksana ya, köpek geliyor görmüyor musun? Bir anda tutacak beni çok korkunç," diye cırladığımda Ayaz ters ters bakıp, istifini bozmadan, "sen çarptın bana," dediğinde çıldırmak üzereydim. Arkamı döndüğümde köpeğin yürüyerek bize yaklaştığını gördüğümde, ağlamaklı bir şekilde "ya kim çarptıysa çarptı köpek geliyor çekil" dememle bakışları yumuşadı ama çekilmedi.
"Nereye gideceksin?"
"Eve,"
"Köpek olmasaydı nereye gidecektin?"
"Markete,"
"E niye dönüyorsun geri"
"Köpek var çünkü"
"Aç mı kalacaksın?"
"Gerekirse kalırım."
"Küçücük köpek sana hiç bir şey yapmaz"
Dehşete düşmüş şekilde ona bakıp,
"Nesi küçük ya boyum kadar!" Diye bağırdığımda bir kaç insan bize döndü. Çok utandım.
"Senin boyun kısaysa bu köpeğin suçu değil."
"Ya çekil işte ya"
"Markete gidiyoruz"
"Gidiyoruz derken ben tek gidecektim sonra vazgeçtim"
"Vazgeçmedim güzelim, mecburen dönmek zorunda hissettin."
"Sensin güzelim! Aç kalmak istiyorum ben çık git."
Dediğimde bir şeyin bacağımu dürttüğünü hissettim.
Endişeyle Ayaz'ın arkasına geçtim. Koluna yapışmış bir vaziyette köpeği izliyordum.
"Geldi işte, çok korktum, niye bırakmıyonki beni, aşırı korkunçtu. Bcağımı dürttü gördün mü?" Diye konuşmamla güler gibi oldu.
Köpeğe eğilip kafasını sevdi. "Hâlâ gidebilirsin eve," demesiyle o köpeği severken gidebilirim düşüncesiyle arkamı döndüm. Ancak birisinin kolumu tutup yanına çekmesiyle gidemedim.
E bu bana az önce gidebilirsin dedi?
"Beraber gidelim markete,"
"Belki ben istemiyorum? Hem ben aç kalmak istiyorum bırak."
"Aç falan kalamazsın ben yanındayım bak gidelim işte."
"Of, cidden çok sinir bozucusun,"
"Senin kadar."
"Sus" dediğimde konuşma bitmiş markete doğru ilerliyorduk. Kolumdaki elini hâlâ bırakmamıştı. Kolumu çekmeye çalıştığımda daha da sıktı, kolumu kurtarmama izin vermedi. Ne yapmaya çalışıyor bu?
"Bıraksana kolumu."
"Köpek gelirse diye tutmuştum," deyip bıraktı.
"Ha, o zaman tut yani gelmesin köpek falan," diye ağzımda bir şeyler gevelediğimde, tebessüm edip elimden tuttu. Abartmasın bu da şimdi.
Çok gerginim. Bir an önce yok olmak istiyorum. Sessiz sessiz markete geldiğimizde ben eksikleri almak için başka yöne yöneldim.
Ayaz'ın peşimde dolaştığını görünce
"Sen bir şey almayacak mısın?" diye sordum.
"Alacağım."
"E neden peşimden dolanıyorsun alsana,"
"Bu reyon da alacaklarım."
"İyi," deyip onu umursamadan alacaklarımı aldım.
Ayaz da alacaklarını aldıktan sonra eve gitmek üzere yola koyulduk. sessiz sessiz yürürken eve vardık.
Asansörü beklemeye başladık.
Ayaz'a dönüp "teşekür ederim," dediğimde kafasını sallamakla yetindi.
Eve girdiğimde kafama takılan mesajlar yüzünden ne yapacağımı bilmiyordum. Yemek yaptım, yedim, biraz ders çalıştıktan sonra yatağıma girip uyudum.
Eveeet bir bölüm daha bittii.
Beğendiniz mi bilmiyorum, aklıma gelen her şeyi yazıyorum.
Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim.
Takipte edebilirsiniz. 😌
Yeni bölüm için beklemede kalın.
🤍🍫
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 23.24k Okunma |
1.45k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |